Neler Yeni

1. Dünya savaşında Osmanlı. 1. Bölüm.

Max imre

80+ Bronze
Katılım
5 Haziran 2021
Mesajlar
792
Bilmeyenler için biraz yardımcı olur umarım bilenler içinse(onlar için yeni olarak) fotoğraflar ve video kayıtlarıyla anlatılacaktır. Ve Bulabildiğim kadar detaylıca yeni bilgilerde içerecektir. Ve olduğu kadar diğer ülkeler hakkında da yeni konu açılıp bilgi verilecektir. Kafama göre anlatacağım biraz kısa kısa biraz uzun uzun.

1913 Edirne'deki Bulgar İşgali.

Edirne Kuşatması
(İngilizcesi: Siege of Adrianople(Adrianople Edirne'nin Bizans ve roma dönemindeki adıdır.)) Birinci Balkan Savaşı esnasında 1912 Ekim ortalarından 26 Mart 1913'e kadar Bulgaristan 2. Ordusu tarafından gerçekleştirilmiştir. Şehrin içinde savunma için bulunan 52.597 asker dışında, 106.000 üzerinde sivil bulunuyordu (yarısı Türk, kalanları Yunan, Ermeni, Bulgar, Yahudi ve Batı Avrupalılar). Dönemim vilayet matbaası müdürü ve Yeni Edirne Gazetesinin imtiyaz sahibi yazı işleri sorumlusu olan Şevket Dağdeviren, Balkan Savaşı Anılarının 5 Aralık 1912 tarihli bölümünde kuşatmanın başında halkın nüfusunun yaklaşık 150000 kişi olduğunu, bunlardan 57000 kişinin ordu mensubu, 37000 İslam, 25000 Rum, 14000 Musevi, 5000 Ermeni, 24000 Bulgar dağılımının içinde de 10000 göçmen olduğunu bildirir.

24 Eylül 1912 tarihinde Osmanlı Sofya Elçiliğinin İstanbul'a gönderdiği uyarı telgrafı yaklaşan tehlikeyi bildiriyordu: "Bulgarların ilk amacı Osmanlı'nın güçsüz Kırklareli tümenidir. Edirne'ye ise baskın taarruzu düşünüyorlar. Edirne müstahkem mevkii takviye edilmeli, vatani hizmet süresi dolan askerler terhis edilmemelidir."

Şevket Dağdeviren, Balkan Savaşı Anılarının 20 Ekim 1912 tarihli bölümünde savunma ordusu güçlerini: 12000 dördüncü nişancı tümeni ve onuncu nizamiye tümeni, 7500 onbirinci tümen, 7000 ihtiyat tümeni, 8000 Gümülcine ihtiyat tümeni, 10000 Babaeski ihtiyat tümeni, 11000 topçu istihkam taburu, 300 süvari ve 2000 kırkını aşmış yurttaştan oluşan tabur olmak üzere toplam 57000 adet olarak verir.

Edirne müstahkem mevkii kumandanlığına getirilen Mehmed Şükrü Paşa, Edirne kuşatması başlamadan bir hafta önce kente gelebildi. Edirne'nin savunması görevi verilen Şükrü Paşa'ya şehrin kuşatılması halinde 50 gün savunulması emri verilmişti. Gazeteci Gustav Cirilli, o günler için Edirne Kuşatması Günlüğünde; Kral Ferdinad’ın haçlılarının 21 Ekim’de Edirne’yi kuşattığını, Sırbistan kralı Petro’yu da yanına alarak 15 Kasım’da kuşatmayı tamamlayarak dış dünyadan soyutladığını, 21 Kasım’dan 4 Aralık’a kadar bombaladığını, müttefiklerin, 20’yi aşkın hücumdan, 10 muharebeden, 40 topçu düellosundan, şehrin üzerine yağdırılan 1500 den fazla top mermisinden, 430 binayı yerle bir ettiğinden, 20 kişiyi öldürüp 50 kadarını yaraladığından ancak kaleyi de önemli bir stratejik noktayı da ele geçiremediğinden söz eder.

Bu sürede ya Bulgar ordularının geriletileceği ya da İstanbul'dan destek gönderileceği öngörülmüştü. Ancak Mehmed Şükrü Paşa, İstanbul'dan destek alamamasına rağmen, Bulgar ve Sırp ordularının saldırılarına 5 ay 5 gün süreyle direnerek tarihe geçen bir savunma gerçekleştirdi.

Yine de kuşatmanın başarıyla sonuçlanması büyük bir askeri başarı kabul edilir, çünkü şehrin savunması Alman kuşatma uzmanları tarafından geliştirilmiş ve yenilmez kabul edilmişti. Bulgaristan ordusu 5 aylık kuşatma neticesinde, Mehmed Şükrü Paşa'nın teslimi kabul etmesi ile Edirne'yi ele geçirdi.

Kuşatma bittikten sonra, kaynaklara göre Bulgar askerleri veya Yunan yerlileri, Edirne'de bulunan Müslümanların ve Yahudilerin evlerini üç gün boyunca yağmaladı. Ayrıca Carnegie raporuna göre, Bulgar askerleri Türk esirlere vahşice davrandı ve bazılarını öldürdü.

Carnegie Raporu ilke olarak Bulgarlar'a iki temel suçlama getirir;

  1. Bulgar askerleri, Osmanlı esirlere barbarca ve insanlık dışı davranmıştır.
  2. Bulgar makamları, kuşatmanın bitmesinden sonraki üç gün boyunca Edirne Türk nüfusunun mallarının yağmalanmasına izin vermiştir.
Aynı raporun 109 - 123. sayfalarında kuşatma sonrasında Sarayiçinde esir tutulan birçok esirin açlık nedeniyle zor koşullarda kaldığı ya da öldüğü bildirilmektedir.

Edirne Kuşatmasını kaleme alan bir dizi gazeteci'den Gustave Cirilli Carnegie Raporu'nda da kaynak isim olarak geçer. Ayrıca Edirneli Şevket Dağdeviren, Hafız Rakım Ertür ve Dr. Rifat Osman'ın Balkan Savaşı Günlükleri yayınlanmıştır. Bu günlüklerde Edirne'nin işgal edilmesinden sonra Doğu cephesinden gelen Şop Bulgar askerlerinin Kıyık semtinde tecavüz, cinayet ve yağma olaylarını gerçekleştirdiği kayıt edilmiştir.

Tarafsız gazeteciliğin yetkin örneklerinden olan Gustave Cirilli; Bulgarların Edirne’ye girdikten sonra uzun kuşatma, savaş ve açlık sonrası bitkin düşmüş Osmanlı esirlerinin şehir dışında Tunca kıyısındaki Eski Saray (Bugünkü Sarayiçi) bölgesine dipçik, yumruk ve tekme darbeleriyle yürütülerek götürüldüğünü, bir kısmının kurşunlanarak öldürüldüğünü, diğerlerinin ise soğuk, açlık ve ölüme terk edildiğini, gömülmeden bırakılan ceset yığınlarının halk sağlığını tehdit ederek kolera salgınlarına neden olduğunu Edirne Kuşatması Günlüğü’ne not etmiştir. Karaağaç yolu üzerinde idam edilerek öldürülmüş birçok Türk’ün cesedini de sokaklarda, tarlalarda ve ırmağa atılmış olarak gördüğünü yine günlüğünün aynı sayfalarında ifade eder. Cirilli, şehre giren Sırp birliklerinin ise Bulgarların tam tersine Edirne halkına terbiyeli ve nazik davranarak onların sempatisini kazandığını, bazen de Bulgarlarla uyguladıkları şiddet nedeniyle kavga ettiklerini günlüklerine kayıt etmiştir.

Katliam yapan Bulgar askerleri.
improved_photo (3).jpg

92f4eeef9048032e93078164ebfb0f77.jpg


bulgar-isgali-zamani-edirne-ve-zafer-taki-1913.jpg


Edirne Selimiye camisinde avludaki Bulgar askerleri.
800px-Bulgar_askerleri_Selimiye_Cami_avlusunda.jpg

improved_photo (22).jpg

1913 Edirne'deki Bulgar İşgali.


Bir Osmanlı Şehri olarak Edirne.
improved_photo (11).jpg


Bir yukarıdaki fotoğrafta sağdaki görülen küçük camiye isabet etmiş top.
improved_photo (21).jpg



Daha sonra 2. balkan savaşında Edirne ve Kırklareli geri alınıyor bunu herkes biliyordur zaten.

Edirneyi_alan_Osmanli_subaylari.jpg


Balkan Savaşı'na katılmak üzere diğer gönüllü subaylarla birlikte Bingazi'den ayrılan Yarbay Enver Bey, düşman kuvvetlerinin Çatalca'da durdurulmasında önemli rol oynadı. I. Balkan Savaşı yenilgi ile sonuçlanmıştı. Kamil Paşa hükûmeti, kendilerine Londra Konferansı'nda önerilen Midye-Enez sınırını kabule yanaşıyordu. İttihatçıların kendi aralarında yaptığı ve Enver Bey'in de katıldığı toplantıdan zor kullanarak hükûmeti devirme kararı çıktı. 23 Ocak 1913 günü Enver Bey'in öncü rolü oynadığı Bâb-ı Âli Baskını gerçekleşti. Baskın sırasında Harbiye Nazırı Nâzım Paşa, Yakup Cemil tarafından öldürüldü; Enver Bey, Mehmet Kamil Paşa'ya istifasını imzalattı ve padişahı ziyaret ederek Mahmut Şevket Paşa'nın sadrazam olmasını sağladı. Böylece İttihat ve terakki Cemiyeti askerî darbe ile iktidarı ele geçirmiş oldu.

Bâb-ı Âli Baskını'ndan sonra, Enver Bey, Bulgar ordusu başka cephelerde savaşmakta olduğundan, direnişle karşılaşmadan, 22 Temmuz 1913'te Edirne'ye girdi. Bu gelişme üzerine saygınlığı artan Enver Bey, “Edirne Fatihi” unvanını aldı. Rütbesi albaylığa (18 Aralık 1913), kısa bir süre sonra da generalliğe (5 Ocak 1914) yükseltildi. Hemen ardından istifa ettirilen Harbiye Nazırı Ahmet İzzet Paşa'nın yerine Harbiye Nazırı oldu. Bu arada, Sultan Mehmet Reşat'ın yeğeni Emine Naciye Sultan ile Baltalimanı'ndaki Damat Ferit Paşa Konağı'nda yapılan düğünle evlenerek “Damad-ı Şehriyari” oldu (5 Mart 1914).

Sadece Enver paşa değil Atatürk'te var ayrıca.


1913 İstanbul'a Gelen Alman Askeri Heyeti.

Bu heyetin gelmesi hayati önem taşıyordu çünkü kaybedilen Trablusgarp ve Balkan savaşlarından sonra ordunun modernize edilmesi gerekliydi.

Alman Askerî Misyonu​

Balkan Savaşları'ndan sonra Osmanlı ve Alman hükümetleri arasında varılan anlaşma gereğince sonucunda 14 Aralık 1913 tarihinde Otto Liman von Sanders başkanlığında Osmanlı Ordusu'nu ıslah etmek amacıyla kurulan askeri kuruldur. 42 kişiden oluşmaktaydı. Savaş başlayınca misyonun mevcudu 70'e çıkarıldı. Savaşın sonuna kadar bu sayı 800'e ulaştı. Bu misyon dışında 23'ü general, 10'u amiral olmak üzere orduda 130, donanmada 60, toplamda 190 Alman subay görev aldı.

Misyonun Üyeleri ve Görevleri​

  1. Müşir Otto Liman von Sanders: Misyon Başkanı (1913-1918), 1. Ordu Komutanı (1913-1915), 5. Ordu Komutanı (1915-1918), Yıldırım Ordular Grubu Komutanı (1918)
  2. Müşir Erich von Falkenhayn: Yıldırım Ordular Grubu Komutanı (1917-1918)
  3. Müşir Colmar von der Goltz: 1. Ordu Komutanı (1915), 6. Ordu Komutanı (1915-1916)
  4. General Friedrich Kreß von Kressenstein: 8. Ordu Komutanı (1914-1917)
  5. General Fritz Bronsart von Schellendorf: Genelkurmay Birinci Başkanı (1914-1917)
  6. General Hans von Seeckt: Genelkurmay Birinci Başkanı (1917-1918)
  7. General Erich Weber: 15. Kolordu Komutanı (1914-1915)
  8. Koramiral Wilhelm Souchon: Osmanlı Donanma Komutanı (1914-1917)
  9. Albay Franz von Papen: Yıldırım Ordular Grubu Kurmay Başkanı (1917-1918)
  10. Albay August Nicolai: 3. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1916), 2. Kolordu Komutan Vekili (1916)
  11. Albay Hans Kannengiesser: 9. Piyade Tümeni Komutanı (1915-1916), 16. Kolordu Komutanı (1916)
  12. Albay Karl Trommer: 10. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1915), 14. Kolordu Komutanı (1915)
  13. Albay Prof. Dr. Georg Mayer
  14. Albay Wilhelm Willmer,: 5. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1916), 24. Piyade Tümeni Komutanı (1916-1917)
  15. Albay Albert Heuck: 13. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1915), 12. Piyade Tümeni Komutanı (1915-1916)
  16. Albay Böhme: 24. Piyade Tümeni Komutanı (1917-1918)
  17. Albay von Kisling: 54. Piyade Tümeni Komutanı (1917-1918)
  18. Yarbay Hans Guhr: 1. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1915), 29. Piyade Tümeni Komutanı (1915-1917)
  19. Yarbay Tiller: 46. Piyade Tümeni Komutanı (1916-1918)
  20. Yarbay von Schraudenbach: 14. Piyade Tümeni Komutanı (1917-1918)
  21. Binbaşı Hunger: 34. Piyade Alayı Komutanı (1916-1918)
  22. Binbaşı Otto von Feldmann: Genel Karargâh Harekât Başkanı (1914-1916), 1. Ordu Kurmay Başkanı (1916-1917)
  23. Binbaşı Perrinet von Thauvenay: 15. Kolordu Kurmay Başkanı (1914-1915)
  24. Binbaşı Erich Serno: Tayyare Bölükleri Komutanı (1915-1918)
  25. Yüzbaşı Bodo von König
  26. Teğmen Carl Mühlmann: Askeri Misyon Başkanı Emir Subayı (1913-1918)
  27. Teğmen Theodor Burchardi: Askeri komiser (1914)





1914 Osmanlının savaşa girmesi.

Hepimiz biliriz iki gemi yüzünden savaşa girdik diye. Bu vesileyle Osmanlı Donanması ve Genelkurmayı da Alman subayların eline geçer.

Osmanlı donanma komutanlığına atanan Amiral Wilhelm Souchon(1864-1946).
Vonsouchonadmiral.jpg


Osmanlı genel kurmay 1. başkanı Fritz Bronsart von Schellendorf(1864-1950).
Kendisi hakkında ermeni soykırımının mimarı denmektedir.
improved_photo (12).jpg


Osmanlı ordusunun Genelkurmay Başkanı sıfatıyla, Ermeni tehciri üzerinde çalıştı. Bronsart von Schellendorf, günümüzde bazı araştırmacılar tarafından tehcirin öncülerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bilim adamı Vahakn Dadrian'ın, Bronsart'ın Ermenilerin sınır dışı edilmeleri için doğrudan emir verdiği raporları gösteren birçok arşiv bulunduğunu belirtti.

Osmanlı 1. 5. ve yıldırım ordularında görev yapmış Liman Von Sanders(1855-1929). Bu şahsiyeti tanımayan yoktur herhalde. Zira savaş boyunca Atatürk'le arası hep bozuşmuştur.
improved_photo (8).jpg


Geleceğin Nazi Almanyası Deniz kuvvetleri komutanı ve Denizaltı komutanı Karl Dönitz. Yavuz(Sms breslau) zırhlısı mürettebatından olduğu zaman 1914-1916 yılları arası Osmanlı donanmasında hizmet vermiştir. Hizmetlerinden ötürü kendisine Osmanlı harp madalyası, Mecidiye nişanı ve Osmanlı liyakat madalyası verilmiştir.

Karl dönitz(1891-1980) fesli donanma üniformasıyla.
DCJ__BwW0AAQvdr.jpg

20210502-harb-i-umumide-midilliyi-teyakkuza-geciren-ordulu-balikci-799201-e5cc21464f0d19f49b7f.png


1. dünya savaşında Karl Dönitz U-39'da Gözlem Subayı olarak görev yaparken.
improved_photo (6).jpg


Karl dönitz 2. dünya savaşındaki hali.
improved_photo (20).jpg


I. Dünya Savaşı başladığında, Akdeniz'de hafif kruvazör SMS Breslau'da görev yaptı. 1914 yılının Ağustos ayında Akdeniz de İngiliz donanmasından kaçan ve Osmanlı Devleti'ne sığınan Breslau ve savaş gemisi SMS Goeben, Osmanlı Donanmasınına satıldı; gemilere sırasıyla Midilli (Midilli Kruvazörü) ve Yavuz Sultan Selim adı verildi. 1916'da Denizaltı Kuvvetleri'ne geçti. 22 Mart 1916 tarihinde Dönitz, Deniz Üsteğmenliğine (Oberleutnant zur See) terfi etti. Midilli'nin onarımı için yuvasına yerleştirdiğinde geçici olarak Çanakkale'de havaalanı komutanı olarak atandı. Oradan, Ekim 1916 yılında denizaltı kuvvetlerine transferini istedi. O zaman, U-39'un nöbetçi subayı olarak görev yaptı ve Şubat 1918'den itibaren denizaltı UC-25'in komutanı olarak görev yaptı. 5 Eylül 1918'de Akdeniz'de faaliyette olan UB-68'in komutanı oldu.

4 Ekim 1918 günü komutanı olduğu denizaltının Akdeniz'de bir harekât sırasında ağır hasar görmesi üzerine, yüzeye çıkarak mürettebatı ile birlikte bir İngiliz kruvazörüne teslim oldu. Malta'da esir olarak kaldığı süre içerisinde iyi bir denizaltının ne gibi özelliklere sahip olması gerektiğini, hangi taktiklerle kullanılırsa daha etkili olacağının planlarını yaptı.

Daha önceden de Osmanlıya hizmet etmiş olan Colmar von der goltz(goltz paşa)(1843-1916).
improved_photo (15).jpg


Osmanlı Askeri akademilerinde dersler vermiştir. Mesela başkentin İstanbul değil de Kayseri'ye taşınmasının daha doğru olacağını söylemiştir zamanında. Osmanlı 1. ve 6. ordularda görev yapıştır. Irak cephesinde Osmanlı ordusuna hizmet etmiştir ancak Bağdat'ta tifodan vefat etmiştir.




Osmanlının ilk harekatı.
İlk harekat Kafkas cephesindeki Sarıkamış harekatıdır. Herkesin bildiği üzere. Bu harekattan sonrası çok kötü olmuştur Ruslar Erzurum, Muş, Erzincan, Bitlis, Trabzon, Van, Hakkari taraflarına kadar gelmiştir. Tabi ermeni isyancıların katkıları da var Ruslara. 1915 Van ermeni isyanı vardır.







Orta doğuda durum.

Kısaca bahsedelim. Arap isyanını ve Arabistanlı Lawrence olayını bilirsiniz.

İngiliz subay Lawrence(1888-1935)
improved_photo (17).jpg

800px-T._E._Lawrence,_Herbert_Samuel,_Emir_Abdullah_-_Amman_1921.jpg


Lawrence en solda.
improved_photo (10).jpg


Lawrence ve Araplar.
improved_photo (7).jpg


Lawrence Arap kıyafetiyle.
improved_photo (14).jpg


Lawrence'ın Tüfeği. Osmanlı ordusundan ele geçirmiştir.
59f4a08d8bc204022803e3cb642fe317.jpg



Hicaz Emir'i Şerif Hüseyin bin ali(1853-1931).
improved_photo (9).jpg

Şerif Hüseyin kandırıldığını anlayınca daha sonra çok pişman olmuştur yaptığı ihanetten dolayı. Ancak son pişmanlık fayda etmez ne yazık ki. 2. Abdülhamid döneminde kendisi İstanbul'da tutulmuştur çünkü isyan düşüncesi olmasın diye. Kendisine İstanbul'da bir yalı tahsis edilmiştir. Ve çocukları en iyi Osmanlı okullarında okumuştur.

Arap isyanı bayrağı.
D61i6kSW0AEf4H9.jpg


İsyan eden Arap birliklerinden biri.
improved_photo (1).jpg








Kanal cephesi komutanı cemal paşa(1872-1922).
improved_photo (19).jpg

Cemalpashass.jpg


Cemal paşa Filistin Lut gölü önündeyken.
1024px-Ahmet_Cemal_Paşa_on_the_shore_of_the_Dead_Sea2.jpg


Kudüs'e giren Avusturya askerleri.
800px-Jamal_Pasha_inspecting_Austrian_troops_entering_Jerusalem,_1916.jpg


Orta doğuda Osmanlı karakollarına ve devriyelerine saldıran şerif Hüseyin'in çocukları.

Faysal(1883-1933)

improved_photo (18).jpg


Kendisine istediği gibi Suriye krallığı verilmiştir(1920-1920 arası birkaç aylığına sadece Suriye kralı olmuştur) ancak daha sonra kendisi de babası gibi kandırılmıştır krallık elinden alınmıştır. Daha sonra kendisine ırak krallığı verilmiştir(1921'den 1933'e kadar). I. Faysal 1920 yılında kurulan kısa ömürlü Suriye Krallığı ve ardından Irak Krallığı kralı. Taç giydiği 23 Ağustos 1921 tarihinden, kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiği 1933 yılına kadar 12 sene hüküm sürmüştür. Kendisini Hicaz Kralı ilan ederek Osmanlı İmparatorluğu'na karşı Arap İsyanını başlatan Şerif Hüseyin'in üçüncü oğludur.

Atatürk ve Kral Faysal
Faisal_I_of_Iraq_and_Mustafa_Kemal_Ankara_Depot_on_1931.jpg


Abdullah(1882-1951)
improved_photo (5).jpg


Kendisine Ürdün krallığı verilmiştir. 1921'den 1946'ya kadar Ürdün kralıdır. Hicaz Emiri Şerif Hüseyin bin Ali'nin oğlu olan Abdullah, İngilizlerin desteğiyle 1921 yılında Mavera-i Ürdün Emirliği'nin başına geçti. Önce Paeke Paşa'ya, sonra da Glubb Paşa'ya örgütlettiği "Arap Lejyonu", Kerkük-Hayfa petrol boru hattının korunmasını sağladı. II. Dünya Savaşı sırasında emirlik sınırları dışına müdahalede bulundu. 1946'da İngiltere ile imzalanan bir ittifak anlaşmasından sonra ülke bağımsızlığına kavuşunca 1949 yılında ilk Ürdün kralı olarak taç giydi. Suriye ve Lübnan'ı içine alacak bir devlet kurmaya çalışırken öldü.

Emir Abdullah Efendi, ömrünün sonuna kadar İngilizlerin sadık dostu olarak kaldı. Sarayında muhafız olarak Çerkezleri konuşlandırmış ve oğlunun da iktidarda sorunsuz kalmasını sağlamıştır. Haşimi soyundan olduğu iddiasıysa günümüze kadar ispatlanamamıştır.

Kardeşi Faysal da yine İngiliz dostları sayesinde Irak emiri olmuştur. İngilizler Osmanlı İmparatorluğu'nun Arap Yarımadası'ndan çekilmesinde etkin rol oynayan bu aileden baba Şerif Hüseyin'i Hicaz'a, oğullarını da Irak ve Ürdün'e emir tayin etmiştir.

I. Abdullah 1951'de Kudüs'te cuma namazı çıkışında bir Filistinli tarafından yapılan suikast sonucunda öldürülmüştür.

Suikastı
20 Temmuz 1951 tarihinde, Kudüs'teki Mescid-i Aksa'yı ziyareti esnasında, Hüseyni aşiretinden Filistinli birisinden ölümcül bir kurşun yedi. 16 Temmuz da, Lübnan resmi başbakanı Riyad el Sulh'ın Amman'da suikaste maruz kaldığı söylentisi İsrail'e farklı bir bakış getirmişti. Abdullah ise cenaze töreninde ve Moshe Sasson ve Reuven Shiloah ile olan görüşmelerinde övgü yağdırmak için Kudüs'e gitmişti. Abdullah cuma namazı sırasında torunu Prens Hüseyin ile namaz kılarken vurulmuştu.

Atatürk ve Kral Abdullah
improved_photo (2).jpg


Ali bin Hüseyin(1879-1935)
improved_photo (4).jpg


Kendisi hakkında çok bir şey bilinmemektedir. Kendisi sadece 1 yıllığına hicaz kralı olmuştur. 1924-1925 arası.

Kaynak: Vikipedi, Kendi tarih bilgim, Okuduğum tarihi kitaplar, https://www.youtube.com/c/YabguNizamPasha/videos, https://www.youtube.com/channel/UCy-aBM4PCg9nBjZLaHLDaCw.

Devamı gelecek ancak yarım kaldı çünkü 35 fotoğraf sınırı var. Orta doğu macerası henüz bitmedi tarih severler.
 
Son düzenleme:

Sıpekular

80+ Silver
Katılım
10 Nisan 2021
Mesajlar
2,653
Dahası  
Reaksiyon skoru
2,016
İsim
İbrahim
Ellerine sağlık emek kokuyor. Okuyorum şimdi
 

FB RevoltHyper

80+ Bronze
Katılım
26 Mart 2021
Mesajlar
1,053
Dahası  
Reaksiyon skoru
456
İsim
Şahin Bora Kış
Bilmeyenler için yardımcı biraz yardımcı olur umarım bilenler içinse(onlar için yeni olarak) fotoğraflar ve video kayıtlarıyla anlatılacaktır. Ve Bulabildiğim kadar detaylıca yeni bilgilerde içerecektir. Ve olduğu kadar diğer ülkeler hakkında da yeni konu açılıp bilgi verilecektir. Kafama göre anlatacağım biraz kısa kısa biraz uzun uzun.

1913 Edirne'deki Bulgar İşgali.

Edirne Kuşatması
(İngilizcesi: Siege of Adrianople(Adrianople Edirne'nin Bizans ve roma dönemindeki adıdır.)) Birinci Balkan Savaşı esnasında 1912 Ekim ortalarından 26 Mart 1913'e kadar Bulgaristan 2. Ordusu tarafından gerçekleştirilmiştir. Şehrin içinde savunma için bulunan 52.597 asker dışında, 106.000 üzerinde sivil bulunuyordu (yarısı Türk, kalanları Yunan, Ermeni, Bulgar, Yahudi ve Batı Avrupalılar). Dönemim vilayet matbaası müdürü ve Yeni Edirne Gazetesinin imtiyaz sahibi yazı işleri sorumlusu olan Şevket Dağdeviren, Balkan Savaşı Anılarının 5 Aralık 1912 tarihli bölümünde kuşatmanın başında halkın nüfusunun yaklaşık 150000 kişi olduğunu, bunlardan 57000 kişinin ordu mensubu, 37000 İslam, 25000 Rum, 14000 Musevi, 5000 Ermeni, 24000 Bulgar dağılımının içinde de 10000 göçmen olduğunu bildirir.

24 Eylül 1912 tarihinde Osmanlı Sofya Elçiliğinin İstanbul'a gönderdiği uyarı telgrafı yaklaşan tehlikeyi bildiriyordu: "Bulgarların ilk amacı Osmanlı'nın güçsüz Kırklareli tümenidir. Edirne'ye ise baskın taarruzu düşünüyorlar. Edirne müstahkem mevkii takviye edilmeli, vatani hizmet süresi dolan askerler terhis edilmemelidir."

Şevket Dağdeviren, Balkan Savaşı Anılarının 20 Ekim 1912 tarihli bölümünde savunma ordusu güçlerini: 12000 dördüncü nişancı tümeni ve onuncu nizamiye tümeni, 7500 onbirinci tümen, 7000 ihtiyat tümeni, 8000 Gümülcine ihtiyat tümeni, 10000 Babaeski ihtiyat tümeni, 11000 topçu istihkam taburu, 300 süvari ve 2000 kırkını aşmış yurttaştan oluşan tabur olmak üzere toplam 57000 adet olarak verir.

Edirne müstahkem mevkii kumandanlığına getirilen Mehmed Şükrü Paşa, Edirne kuşatması başlamadan bir hafta önce kente gelebildi. Edirne'nin savunması görevi verilen Şükrü Paşa'ya şehrin kuşatılması halinde 50 gün savunulması emri verilmişti. Gazeteci Gustav Cirilli, o günler için Edirne Kuşatması Günlüğünde; Kral Ferdinad’ın haçlılarının 21 Ekim’de Edirne’yi kuşattığını, Sırbistan kralı Petro’yu da yanına alarak 15 Kasım’da kuşatmayı tamamlayarak dış dünyadan soyutladığını, 21 Kasım’dan 4 Aralık’a kadar bombaladığını, müttefiklerin, 20’yi aşkın hücumdan, 10 muharebeden, 40 topçu düellosundan, şehrin üzerine yağdırılan 1500 den fazla top mermisinden, 430 binayı yerle bir ettiğinden, 20 kişiyi öldürüp 50 kadarını yaraladığından ancak kaleyi de önemli bir stratejik noktayı da ele geçiremediğinden söz eder.

Bu sürede ya Bulgar ordularının geriletileceği ya da İstanbul'dan destek gönderileceği öngörülmüştü. Ancak Mehmed Şükrü Paşa, İstanbul'dan destek alamamasına rağmen, Bulgar ve Sırp ordularının saldırılarına 5 ay 5 gün süreyle direnerek tarihe geçen bir savunma gerçekleştirdi.

Yine de kuşatmanın başarıyla sonuçlanması büyük bir askeri başarı kabul edilir, çünkü şehrin savunması Alman kuşatma uzmanları tarafından geliştirilmiş ve yenilmez kabul edilmişti. Bulgaristan ordusu 5 aylık kuşatma neticesinde, Mehmed Şükrü Paşa'nın teslimi kabul etmesi ile Edirne'yi ele geçirdi.

Kuşatma bittikten sonra, kaynaklara göre Bulgar askerleri veya Yunan yerlileri, Edirne'de bulunan Müslümanların ve Yahudilerin evlerini üç gün boyunca yağmaladı. Ayrıca Carnegie raporuna göre, Bulgar askerleri Türk esirlere vahşice davrandı ve bazılarını öldürdü.

Carnegie Raporu ilke olarak Bulgarlar'a iki temel suçlama getirir;

  1. Bulgar askerleri, Osmanlı esirlere barbarca ve insanlık dışı davranmıştır.
  2. Bulgar makamları, kuşatmanın bitmesinden sonraki üç gün boyunca Edirne Türk nüfusunun mallarının yağmalanmasına izin vermiştir.
Aynı raporun 109 - 123. sayfalarında kuşatma sonrasında Sarayiçinde esir tutulan birçok esirin açlık nedeniyle zor koşullarda kaldığı ya da öldüğü bildirilmektedir.

Edirne Kuşatmasını kaleme alan bir dizi gazeteci'den Gustave Cirilli Carnegie Raporu'nda da kaynak isim olarak geçer. Ayrıca Edirneli Şevket Dağdeviren, Hafız Rakım Ertür ve Dr. Rifat Osman'ın Balkan Savaşı Günlükleri yayınlanmıştır. Bu günlüklerde Edirne'nin işgal edilmesinden sonra Doğu cephesinden gelen Şop Bulgar askerlerinin Kıyık semtinde tecavüz, cinayet ve yağma olaylarını gerçekleştirdiği kayıt edilmiştir.

Tarafsız gazeteciliğin yetkin örneklerinden olan Gustave Cirilli; Bulgarların Edirne’ye girdikten sonra uzun kuşatma, savaş ve açlık sonrası bitkin düşmüş Osmanlı esirlerinin şehir dışında Tunca kıyısındaki Eski Saray (Bugünkü Sarayiçi) bölgesine dipçik, yumruk ve tekme darbeleriyle yürütülerek götürüldüğünü, bir kısmının kurşunlanarak öldürüldüğünü, diğerlerinin ise soğuk, açlık ve ölüme terk edildiğini, gömülmeden bırakılan ceset yığınlarının halk sağlığını tehdit ederek kolera salgınlarına neden olduğunu Edirne Kuşatması Günlüğü’ne not etmiştir. Karaağaç yolu üzerinde idam edilerek öldürülmüş birçok Türk’ün cesedini de sokaklarda, tarlalarda ve ırmağa atılmış olarak gördüğünü yine günlüğünün aynı sayfalarında ifade eder. Cirilli, şehre giren Sırp birliklerinin ise Bulgarların tam tersine Edirne halkına terbiyeli ve nazik davranarak onların sempatisini kazandığını, bazen de Bulgarlarla uyguladıkları şiddet nedeniyle kavga ettiklerini günlüklerine kayıt etmiştir.

Katliam yapan Bulgar askerleri.
Alıntıyı görüntüle

Alıntıyı görüntüle

Alıntıyı görüntüle

Edirne Selimiye camisinde avludaki Bulgar askerleri.
Alıntıyı görüntüle
Alıntıyı görüntüle

1913 Edirne'deki Bulgar İşgali.


Bir Osmanlı Şehri olarak Edirne.
Alıntıyı görüntüle

Bir yukarıdaki fotoğrafta sağdaki görülen küçük camiye isabet etmiş top.
Alıntıyı görüntüle


Daha sonra 2. balkan savaşında Edirne ve Kırklareli geri alınıyor bunu herkes biliyordur zaten.

Alıntıyı görüntüle

Balkan Savaşı'na katılmak üzere diğer gönüllü subaylarla birlikte Bingazi'den ayrılan Yarbay Enver Bey, düşman kuvvetlerinin Çatalca'da durdurulmasında önemli rol oynadı. I. Balkan Savaşı yenilgi ile sonuçlanmıştı. Kamil Paşa hükûmeti, kendilerine Londra Konferansı'nda önerilen Midye-Enez sınırını kabule yanaşıyordu. İttihatçıların kendi aralarında yaptığı ve Enver Bey'in de katıldığı toplantıdan zor kullanarak hükûmeti devirme kararı çıktı. 23 Ocak 1913 günü Enver Bey'in öncü rolü oynadığı Bâb-ı Âli Baskını gerçekleşti. Baskın sırasında Harbiye Nazırı Nâzım Paşa, Yakup Cemil tarafından öldürüldü; Enver Bey, Mehmet Kamil Paşa'ya istifasını imzalattı ve padişahı ziyaret ederek Mahmut Şevket Paşa'nın sadrazam olmasını sağladı. Böylece İttihat ve terakki Cemiyeti askerî darbe ile iktidarı ele geçirmiş oldu.

Bâb-ı Âli Baskını'ndan sonra, Enver Bey, Bulgar ordusu başka cephelerde savaşmakta olduğundan, direnişle karşılaşmadan, 22 Temmuz 1913'te Edirne'ye girdi. Bu gelişme üzerine saygınlığı artan Enver Bey, “Edirne Fatihi” unvanını aldı. Rütbesi albaylığa (18 Aralık 1913), kısa bir süre sonra da generalliğe (5 Ocak 1914) yükseltildi. Hemen ardından istifa ettirilen Harbiye Nazırı Ahmet İzzet Paşa'nın yerine Harbiye Nazırı oldu. Bu arada, Sultan Mehmet Reşat'ın yeğeni Emine Naciye Sultan ile Baltalimanı'ndaki Damat Ferit Paşa Konağı'nda yapılan düğünle evlenerek “Damad-ı Şehriyari” oldu (5 Mart 1914).

Sadece Enver paşa değil Atatürk'te var ayrıca.


1913 İstanbul'a Gelen Alman Askeri Heyeti.

Bu heyetin gelmesi hayatin önem taşıyordu çünkü kaybedilen Trablusgarp ve Balkan savaşlarından sonra ordunun modernize edilmesi gerekliydi.

Alman Askerî Misyonu​

Balkan Savaşları'ndan sonra Osmanlı ve Alman hükümetleri arasında varılan anlaşma gereğince sonucunda 14 Aralık 1913 tarihinde Otto Liman von Sanders başkanlığında Osmanlı Ordusu'nu ıslah etmek amacıyla kurulan askeri kuruldur. 42 kişiden oluşmaktaydı. Savaş başlayınca misyonun mevcudu 70'e çıkarıldı. Savaşın sonuna kadar bu sayı 800'e ulaştı. Bu misyon dışında 23'ü general, 10'u amiral olmak üzere orduda 130, donanmada 60, toplamda 190 Alman subay görev aldı.

Misyonun Üyeleri ve Görevleri​

  1. Müşir Otto Liman von Sanders: Misyon Başkanı (1913-1918), 1. Ordu Komutanı (1913-1915), 5. Ordu Komutanı (1915-1918), Yıldırım Ordular Grubu Komutanı (1918)
  2. Müşir Erich von Falkenhayn: Yıldırım Ordular Grubu Komutanı (1917-1918)
  3. Müşir Colmar von der Goltz: 1. Ordu Komutanı (1915), 6. Ordu Komutanı (1915-1916)
  4. General Friedrich Kreß von Kressenstein: 8. Ordu Komutanı (1914-1917)
  5. General Fritz Bronsart von Schellendorf: Genelkurmay Birinci Başkanı (1914-1917)
  6. General Hans von Seeckt: Genelkurmay Birinci Başkanı (1917-1918)
  7. General Erich Weber: 15. Kolordu Komutanı (1914-1915)
  8. Koramiral Wilhelm Souchon: Osmanlı Donanma Komutanı (1914-1917)
  9. Albay Franz von Papen: Yıldırım Ordular Grubu Kurmay Başkanı (1917-1918)
  10. Albay August Nicolai: 3. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1916), 2. Kolordu Komutan Vekili (1916)
  11. Albay Hans Kannengiesser: 9. Piyade Tümeni Komutanı (1915-1916), 16. Kolordu Komutanı (1916)
  12. Albay Karl Trommer: 10. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1915), 14. Kolordu Komutanı (1915)
  13. Albay Prof. Dr. Georg Mayer
  14. Albay Wilhelm Willmer,: 5. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1916), 24. Piyade Tümeni Komutanı (1916-1917)
  15. Albay Albert Heuck: 13. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1915), 12. Piyade Tümeni Komutanı (1915-1916)
  16. Albay Böhme: 24. Piyade Tümeni Komutanı (1917-1918)
  17. Albay von Kisling: 54. Piyade Tümeni Komutanı (1917-1918)
  18. Yarbay Hans Guhr: 1. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1915), 29. Piyade Tümeni Komutanı (1915-1917)
  19. Yarbay Tiller: 46. Piyade Tümeni Komutanı (1916-1918)
  20. Yarbay von Schraudenbach: 14. Piyade Tümeni Komutanı (1917-1918)
  21. Binbaşı Hunger: 34. Piyade Alayı Komutanı (1916-1918)
  22. Binbaşı Otto von Feldmann: Genel Karargâh Harekât Başkanı (1914-1916), 1. Ordu Kurmay Başkanı (1916-1917)
  23. Binbaşı Perrinet von Thauvenay: 15. Kolordu Kurmay Başkanı (1914-1915)
  24. Binbaşı Erich Serno: Tayyare Bölükleri Komutanı (1915-1918)
  25. Yüzbaşı Bodo von König
  26. Teğmen Carl Mühlmann: Askeri Misyon Başkanı Emir Subayı (1913-1918)
  27. Teğmen Theodor Burchardi: Askeri komiser (1914)


https://www.youtube.com/watch?v=ZxNhkFXc9CM&list=PLr5cEDgajlF5L8vMzqHn5eL5ZAU5S5yfN&index=34



1914 Osmanlının savaşa girmesi.

Hepimiz biliriz iki gemi yüzünden savaşa girdik diye. Bu vesileyle Osmanlı Donanması ve Genelkurmayı da Alman subayların eline geçer.

Osmanlı donanma komutanlığına atanan Amiral Wilhelm Souchon.
Alıntıyı görüntüle

Osmanlı genel kurmay 1. başkanı Fritz Bronsart von Schellendorf.
Kendisi hakkında ermeni soykırımının mimarı denmektedir.
Alıntıyı görüntüle

Osmanlı ordusunun Genelkurmay Başkanı sıfatıyla, Ermeni tehciri üzerinde çalıştı. Bronsart von Schellendorf, günümüzde bazı araştırmacılar tarafından tehcirin öncülerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bilim adamı Vahakn Dadrian'ın, Bronsart'ın Ermenilerin sınır dışı edilmeleri için doğrudan emir verdiği raporları gösteren birçok arşiv bulunduğunu belirtti.

Osmanlı 1. 5. ve yıldırım ordularında görev yapmış Liman Von Sanders. Bu şahsiyeti tanımayan yoktur herhalde. Zira savaş boyunca Atatürk'le arası hep bozuşmuştur.
Alıntıyı görüntüle

Geleceğin Nazi Almanyası Deniz kuvvetleri komutanı ve Denizaltı komutanı Karl Dönitz. Yavuz(Sms breslau) zırhlısı mürettebatından olduğu zaman 1914-1916 yılları arası Osmanlı donanmasında hizmet vermiştir. Hizmetlerinden ötürü kendisine Osmanlı harp madalyası, Mecidiye nişanı ve Osmanlı liyakat madalyası verilmiştir.

Karl dönitz fesli donanma üniformasıyla.
Alıntıyı görüntüle
Alıntıyı görüntüle

1. dünya savaşında Karl Dönitz U-39'da Gözlem Subayı olarak görev yaparken.
Alıntıyı görüntüle

Karl dönitz 2. dünya savaşındaki hali.
Alıntıyı görüntüle

I. Dünya Savaşı başladığında, Akdeniz'de hafif kruvazör SMS Breslau'da görev yaptı. 1914 yılının Ağustos ayında Akdeniz de İngiliz donanmasından kaçan ve Osmanlı Devleti'ne sığınan Breslau ve savaş gemisi SMS Goeben, Osmanlı Donanmasınına satıldı; gemilere sırasıyla Midilli (Midilli Kruvazörü) ve Yavuz Sultan Selim adı verildi. 1916'da Denizaltı Kuvvetleri'ne geçti. 22 Mart 1916 tarihinde Dönitz, Deniz Üsteğmenliğine (Oberleutnant zur See) terfi etti. Midilli'nin onarımı için yuvasına yerleştirdiğinde geçici olarak Çanakkale'de havaalanı komutanı olarak atandı. Oradan, Ekim 1916 yılında denizaltı kuvvetlerine transferini istedi. O zaman, U-39'un nöbetçi subayı olarak görev yaptı ve Şubat 1918'den itibaren denizaltı UC-25'in komutanı olarak görev yaptı. 5 Eylül 1918'de Akdeniz'de faaliyette olan UB-68'in komutanı oldu.

4 Ekim 1918 günü komutanı olduğu denizaltının Akdeniz'de bir harekât sırasında ağır hasar görmesi üzerine, yüzeye çıkarak mürettebatı ile birlikte bir İngiliz kruvazörüne teslim oldu. Malta'da esir olarak kaldığı süre içerisinde iyi bir denizaltının ne gibi özelliklere sahip olması gerektiğini, hangi taktiklerle kullanılırsa daha etkili olacağının planlarını yaptı.

Daha önceden de osmanlıya hizmet etmiş olan Colmar von der goltz(goltz paşa).
Alıntıyı görüntüle

Osmanlı Askeri akademilerinde dersler vermiştir. Mesela başkentin İstanbul değil de Kayseri'ye taşınmasının daha doğru olacağını söylemiştir zamanında. Osmanlı 1. ve 6. ordularda görev yapıştır. Irak cephesinde Osmanlı ordusuna hizmet etmiştir ancak Bağdat'ta tifodan vefat etmiştir.




Osmanlının ilk harekatı.
İlk harekat Kafkas cephesindeki Sarıkamış harekatıdır. Herkesin bildiği üzere. Bu harekattan sonrası çok kötü olmuştur Ruslar Erzurum, Muş, Erzincan, Bitlis, Trabzon, Van, Hakkari taraflarına kadar gelmiştir. Tabi ermeni isyancıların katkıları da var Ruslara. 1915 Van ermeni isyanı vardır.







Orta doğuda durum.

Kısaca bahsedelim. Arap isyanını ve Arabistanlı Lawrence olayını bilirsiniz.

İngiliz subay Lawrence
Alıntıyı görüntüle
Alıntıyı görüntüle


Lawrence en solda.
Alıntıyı görüntüle

Lawrence ve Araplar.
Alıntıyı görüntüle

Lawrence Arap kıyafetiyle.
Alıntıyı görüntüle

lawrence'ın Tüfeği. Osmanlı ordusundan ele geçirmiştir.

Hicaz emiri Şerif Hüseyin bin ali.
Alıntıyı görüntüle
Şerif Hüseyin kandırıldığını anlayınca daha sonra çok pişman olmuştur yaptığı ihanetten dolayı. Ancak son pişmanlık fayda etmez ne yazık ki.

Arap isyanı bayrağı.
Alıntıyı görüntüle

İsyan eden Arap birliklerinden biri.
Alıntıyı görüntüle







Kanal cephesi komutanı cemal paşa.
Alıntıyı görüntüle
Alıntıyı görüntüle

Cemal paşa Filistin Lut gölü önündeyken.
Alıntıyı görüntüle

Kudüs'e giren Avusturya askerleri.
Alıntıyı görüntüle

Orta doğuda Osmanlı karakollarına ve devriyelerine saldıran şerif Hüseyin'in çocukları.

Faysal(1883-1933)
Alıntıyı görüntüle

Kendisine istediği gibi Suriye krallığı verilmiştir(1920-1920 arası birkaç aylığına sadece Suriye kralı olmuştur) ancak daha sonra kendisi de babası gibi kandırılmıştır krallık elinden alınmıştır. Daha sonra kendisine ırak krallığı verilmiştir(1921'den 1933'e kadar). I. Faysal 1920 yılında kurulan kısa ömürlü Suriye Krallığı ve ardından Irak Krallığı kralı. Taç giydiği 23 Ağustos 1921 tarihinden, kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiği 1933 yılına kadar 12 sene hüküm sürmüştür. Kendisini Hicaz Kralı ilan ederek Osmanlı İmparatorluğu'na karşı Arap İsyanını başlatan Şerif Hüseyin'in üçüncü oğludur.

Atatürk ve Kral Faysal
Alıntıyı görüntüle

Abdullah(1882-1951)
Alıntıyı görüntüle

Kendisine Ürdün krallığı verilmiştir. 1921'den 1946'ya kadar Ürdün kralıdır. Hicaz Emiri Şerif Hüseyin bin Ali'nin oğlu olan Abdullah, İngilizlerin desteğiyle 1921 yılında Mavera-i Ürdün Emirliği'nin başına geçti. Önce Paeke Paşa'ya, sonra da Glubb Paşa'ya örgütlettiği "Arap Lejyonu", Kerkük-Hayfa petrol boru hattının korunmasını sağladı. II. Dünya Savaşı sırasında emirlik sınırları dışına müdahalede bulundu. 1946'da İngiltere ile imzalanan bir ittifak anlaşmasından sonra ülke bağımsızlığına kavuşunca 1949 yılında ilk Ürdün kralı olarak taç giydi. Suriye ve Lübnan'ı içine alacak bir devlet kurmaya çalışırken öldü.

Emir Abdullah Efendi, ömrünün sonuna kadar İngilizlerin sadık dostu olarak kaldı. Sarayında muhafız olarak Çerkezleri konuşlandırmış ve oğlunun da iktidarda sorunsuz kalmasını sağlamıştır. Haşimi soyundan olduğu iddiasıysa günümüze kadar ispatlanamamıştır.

Kardeşi Faysal da yine İngiliz dostları sayesinde Irak emiri olmuştur. İngilizler Osmanlı İmparatorluğu'nun Arap Yarımadası'ndan çekilmesinde etkin rol oynayan bu aileden baba Şerif Hüseyin'i Hicaz'a, oğullarını da Irak ve Ürdün'e emir tayin etmiştir.

I. Abdullah 1951'de Kudüs'te cuma namazı çıkışında bir Filistinli tarafından yapılan suikast sonucunda öldürülmüştür.

Suikastı
20 Temmuz 1951 tarihinde, Kudüs'teki Mescid-i Aksa'yı ziyareti esnasında, Hüseyni aşiretinden Filistinli birisinden ölümcül bir kurşun yedi. 16 Temmuz da, Lübnan resmi başbakanı Riyad el Sulh'ın Amman'da suikaste maruz kaldığı söylentisi İsrail'e farklı bir bakış getirmişti. Abdullah ise cenaze töreninde ve Moshe Sasson ve Reuven Shiloah ile olan görüşmelerinde övgü yağdırmak için Kudüs'e gitmişti. Abdullah cuma namazı sırasında torunu Prens Hüseyin ile namaz kılarken vurulmuştu.

Atatürk ve Kral Abdullah
Alıntıyı görüntüle

Ali bin Hüseyin(1879-1935)
Alıntıyı görüntüle

Kendisi hakkında çok bir şey bilinmemektedir. Kendisi sadece 1 yıllığına hicaz kralı olmuştur. 1924-1925 arası.

Devamı kurtuluş savaşıyla birlikte gelecek ancak yarım kaldı çünkü 35 fotoğraf sınırı var.
eline sağlık
 

Emirhandkee

80+ Titanium
Katılım
25 Mart 2020
Mesajlar
22,711
En İyi Cevap
45
Maşallah destandan daha öte bir şey olmuş. 😂
Elşne sağlık.
 

01adanalı

80+ Silver
Katılım
13 Ocak 2021
Mesajlar
2,608
Eline sağlık destan olmuş bu :D
 

Liberal Kenobi

80+ Bronze
Katılım
7 Ekim 2020
Mesajlar
1,777
hak ettiği hiti görememiş hocam elinize sağlık çok büyük bir emek var ben yaşadım bunları yazarken o parmak ağrısı felakettir elinize emeğijnize sağlık
 

Maryo

80+ Platinum
Katılım
4 Temmuz 2020
Mesajlar
16,897
En İyi Cevap
1
Bilmeyenler için biraz yardımcı olur umarım bilenler içinse(onlar için yeni olarak) fotoğraflar ve video kayıtlarıyla anlatılacaktır. Ve Bulabildiğim kadar detaylıca yeni bilgilerde içerecektir. Ve olduğu kadar diğer ülkeler hakkında da yeni konu açılıp bilgi verilecektir. Kafama göre anlatacağım biraz kısa kısa biraz uzun uzun.

1913 Edirne'deki Bulgar İşgali.

Edirne Kuşatması
(İngilizcesi: Siege of Adrianople(Adrianople Edirne'nin Bizans ve roma dönemindeki adıdır.)) Birinci Balkan Savaşı esnasında 1912 Ekim ortalarından 26 Mart 1913'e kadar Bulgaristan 2. Ordusu tarafından gerçekleştirilmiştir. Şehrin içinde savunma için bulunan 52.597 asker dışında, 106.000 üzerinde sivil bulunuyordu (yarısı Türk, kalanları Yunan, Ermeni, Bulgar, Yahudi ve Batı Avrupalılar). Dönemim vilayet matbaası müdürü ve Yeni Edirne Gazetesinin imtiyaz sahibi yazı işleri sorumlusu olan Şevket Dağdeviren, Balkan Savaşı Anılarının 5 Aralık 1912 tarihli bölümünde kuşatmanın başında halkın nüfusunun yaklaşık 150000 kişi olduğunu, bunlardan 57000 kişinin ordu mensubu, 37000 İslam, 25000 Rum, 14000 Musevi, 5000 Ermeni, 24000 Bulgar dağılımının içinde de 10000 göçmen olduğunu bildirir.

24 Eylül 1912 tarihinde Osmanlı Sofya Elçiliğinin İstanbul'a gönderdiği uyarı telgrafı yaklaşan tehlikeyi bildiriyordu: "Bulgarların ilk amacı Osmanlı'nın güçsüz Kırklareli tümenidir. Edirne'ye ise baskın taarruzu düşünüyorlar. Edirne müstahkem mevkii takviye edilmeli, vatani hizmet süresi dolan askerler terhis edilmemelidir."

Şevket Dağdeviren, Balkan Savaşı Anılarının 20 Ekim 1912 tarihli bölümünde savunma ordusu güçlerini: 12000 dördüncü nişancı tümeni ve onuncu nizamiye tümeni, 7500 onbirinci tümen, 7000 ihtiyat tümeni, 8000 Gümülcine ihtiyat tümeni, 10000 Babaeski ihtiyat tümeni, 11000 topçu istihkam taburu, 300 süvari ve 2000 kırkını aşmış yurttaştan oluşan tabur olmak üzere toplam 57000 adet olarak verir.

Edirne müstahkem mevkii kumandanlığına getirilen Mehmed Şükrü Paşa, Edirne kuşatması başlamadan bir hafta önce kente gelebildi. Edirne'nin savunması görevi verilen Şükrü Paşa'ya şehrin kuşatılması halinde 50 gün savunulması emri verilmişti. Gazeteci Gustav Cirilli, o günler için Edirne Kuşatması Günlüğünde; Kral Ferdinad’ın haçlılarının 21 Ekim’de Edirne’yi kuşattığını, Sırbistan kralı Petro’yu da yanına alarak 15 Kasım’da kuşatmayı tamamlayarak dış dünyadan soyutladığını, 21 Kasım’dan 4 Aralık’a kadar bombaladığını, müttefiklerin, 20’yi aşkın hücumdan, 10 muharebeden, 40 topçu düellosundan, şehrin üzerine yağdırılan 1500 den fazla top mermisinden, 430 binayı yerle bir ettiğinden, 20 kişiyi öldürüp 50 kadarını yaraladığından ancak kaleyi de önemli bir stratejik noktayı da ele geçiremediğinden söz eder.

Bu sürede ya Bulgar ordularının geriletileceği ya da İstanbul'dan destek gönderileceği öngörülmüştü. Ancak Mehmed Şükrü Paşa, İstanbul'dan destek alamamasına rağmen, Bulgar ve Sırp ordularının saldırılarına 5 ay 5 gün süreyle direnerek tarihe geçen bir savunma gerçekleştirdi.

Yine de kuşatmanın başarıyla sonuçlanması büyük bir askeri başarı kabul edilir, çünkü şehrin savunması Alman kuşatma uzmanları tarafından geliştirilmiş ve yenilmez kabul edilmişti. Bulgaristan ordusu 5 aylık kuşatma neticesinde, Mehmed Şükrü Paşa'nın teslimi kabul etmesi ile Edirne'yi ele geçirdi.

Kuşatma bittikten sonra, kaynaklara göre Bulgar askerleri veya Yunan yerlileri, Edirne'de bulunan Müslümanların ve Yahudilerin evlerini üç gün boyunca yağmaladı. Ayrıca Carnegie raporuna göre, Bulgar askerleri Türk esirlere vahşice davrandı ve bazılarını öldürdü.

Carnegie Raporu ilke olarak Bulgarlar'a iki temel suçlama getirir;

  1. Bulgar askerleri, Osmanlı esirlere barbarca ve insanlık dışı davranmıştır.
  2. Bulgar makamları, kuşatmanın bitmesinden sonraki üç gün boyunca Edirne Türk nüfusunun mallarının yağmalanmasına izin vermiştir.
Aynı raporun 109 - 123. sayfalarında kuşatma sonrasında Sarayiçinde esir tutulan birçok esirin açlık nedeniyle zor koşullarda kaldığı ya da öldüğü bildirilmektedir.

Edirne Kuşatmasını kaleme alan bir dizi gazeteci'den Gustave Cirilli Carnegie Raporu'nda da kaynak isim olarak geçer. Ayrıca Edirneli Şevket Dağdeviren, Hafız Rakım Ertür ve Dr. Rifat Osman'ın Balkan Savaşı Günlükleri yayınlanmıştır. Bu günlüklerde Edirne'nin işgal edilmesinden sonra Doğu cephesinden gelen Şop Bulgar askerlerinin Kıyık semtinde tecavüz, cinayet ve yağma olaylarını gerçekleştirdiği kayıt edilmiştir.

Tarafsız gazeteciliğin yetkin örneklerinden olan Gustave Cirilli; Bulgarların Edirne’ye girdikten sonra uzun kuşatma, savaş ve açlık sonrası bitkin düşmüş Osmanlı esirlerinin şehir dışında Tunca kıyısındaki Eski Saray (Bugünkü Sarayiçi) bölgesine dipçik, yumruk ve tekme darbeleriyle yürütülerek götürüldüğünü, bir kısmının kurşunlanarak öldürüldüğünü, diğerlerinin ise soğuk, açlık ve ölüme terk edildiğini, gömülmeden bırakılan ceset yığınlarının halk sağlığını tehdit ederek kolera salgınlarına neden olduğunu Edirne Kuşatması Günlüğü’ne not etmiştir. Karaağaç yolu üzerinde idam edilerek öldürülmüş birçok Türk’ün cesedini de sokaklarda, tarlalarda ve ırmağa atılmış olarak gördüğünü yine günlüğünün aynı sayfalarında ifade eder. Cirilli, şehre giren Sırp birliklerinin ise Bulgarların tam tersine Edirne halkına terbiyeli ve nazik davranarak onların sempatisini kazandığını, bazen de Bulgarlarla uyguladıkları şiddet nedeniyle kavga ettiklerini günlüklerine kayıt etmiştir.

Katliam yapan Bulgar askerleri.
Alıntıyı görüntüle

Alıntıyı görüntüle

Alıntıyı görüntüle

Edirne Selimiye camisinde avludaki Bulgar askerleri.
Alıntıyı görüntüle
Alıntıyı görüntüle

1913 Edirne'deki Bulgar İşgali.


Bir Osmanlı Şehri olarak Edirne.
Alıntıyı görüntüle

Bir yukarıdaki fotoğrafta sağdaki görülen küçük camiye isabet etmiş top.
Alıntıyı görüntüle


Daha sonra 2. balkan savaşında Edirne ve Kırklareli geri alınıyor bunu herkes biliyordur zaten.

Alıntıyı görüntüle

Balkan Savaşı'na katılmak üzere diğer gönüllü subaylarla birlikte Bingazi'den ayrılan Yarbay Enver Bey, düşman kuvvetlerinin Çatalca'da durdurulmasında önemli rol oynadı. I. Balkan Savaşı yenilgi ile sonuçlanmıştı. Kamil Paşa hükûmeti, kendilerine Londra Konferansı'nda önerilen Midye-Enez sınırını kabule yanaşıyordu. İttihatçıların kendi aralarında yaptığı ve Enver Bey'in de katıldığı toplantıdan zor kullanarak hükûmeti devirme kararı çıktı. 23 Ocak 1913 günü Enver Bey'in öncü rolü oynadığı Bâb-ı Âli Baskını gerçekleşti. Baskın sırasında Harbiye Nazırı Nâzım Paşa, Yakup Cemil tarafından öldürüldü; Enver Bey, Mehmet Kamil Paşa'ya istifasını imzalattı ve padişahı ziyaret ederek Mahmut Şevket Paşa'nın sadrazam olmasını sağladı. Böylece İttihat ve terakki Cemiyeti askerî darbe ile iktidarı ele geçirmiş oldu.

Bâb-ı Âli Baskını'ndan sonra, Enver Bey, Bulgar ordusu başka cephelerde savaşmakta olduğundan, direnişle karşılaşmadan, 22 Temmuz 1913'te Edirne'ye girdi. Bu gelişme üzerine saygınlığı artan Enver Bey, “Edirne Fatihi” unvanını aldı. Rütbesi albaylığa (18 Aralık 1913), kısa bir süre sonra da generalliğe (5 Ocak 1914) yükseltildi. Hemen ardından istifa ettirilen Harbiye Nazırı Ahmet İzzet Paşa'nın yerine Harbiye Nazırı oldu. Bu arada, Sultan Mehmet Reşat'ın yeğeni Emine Naciye Sultan ile Baltalimanı'ndaki Damat Ferit Paşa Konağı'nda yapılan düğünle evlenerek “Damad-ı Şehriyari” oldu (5 Mart 1914).

Sadece Enver paşa değil Atatürk'te var ayrıca.


1913 İstanbul'a Gelen Alman Askeri Heyeti.

Bu heyetin gelmesi hayatin önem taşıyordu çünkü kaybedilen Trablusgarp ve Balkan savaşlarından sonra ordunun modernize edilmesi gerekliydi.

Alman Askerî Misyonu​

Balkan Savaşları'ndan sonra Osmanlı ve Alman hükümetleri arasında varılan anlaşma gereğince sonucunda 14 Aralık 1913 tarihinde Otto Liman von Sanders başkanlığında Osmanlı Ordusu'nu ıslah etmek amacıyla kurulan askeri kuruldur. 42 kişiden oluşmaktaydı. Savaş başlayınca misyonun mevcudu 70'e çıkarıldı. Savaşın sonuna kadar bu sayı 800'e ulaştı. Bu misyon dışında 23'ü general, 10'u amiral olmak üzere orduda 130, donanmada 60, toplamda 190 Alman subay görev aldı.

Misyonun Üyeleri ve Görevleri​

  1. Müşir Otto Liman von Sanders: Misyon Başkanı (1913-1918), 1. Ordu Komutanı (1913-1915), 5. Ordu Komutanı (1915-1918), Yıldırım Ordular Grubu Komutanı (1918)
  2. Müşir Erich von Falkenhayn: Yıldırım Ordular Grubu Komutanı (1917-1918)
  3. Müşir Colmar von der Goltz: 1. Ordu Komutanı (1915), 6. Ordu Komutanı (1915-1916)
  4. General Friedrich Kreß von Kressenstein: 8. Ordu Komutanı (1914-1917)
  5. General Fritz Bronsart von Schellendorf: Genelkurmay Birinci Başkanı (1914-1917)
  6. General Hans von Seeckt: Genelkurmay Birinci Başkanı (1917-1918)
  7. General Erich Weber: 15. Kolordu Komutanı (1914-1915)
  8. Koramiral Wilhelm Souchon: Osmanlı Donanma Komutanı (1914-1917)
  9. Albay Franz von Papen: Yıldırım Ordular Grubu Kurmay Başkanı (1917-1918)
  10. Albay August Nicolai: 3. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1916), 2. Kolordu Komutan Vekili (1916)
  11. Albay Hans Kannengiesser: 9. Piyade Tümeni Komutanı (1915-1916), 16. Kolordu Komutanı (1916)
  12. Albay Karl Trommer: 10. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1915), 14. Kolordu Komutanı (1915)
  13. Albay Prof. Dr. Georg Mayer
  14. Albay Wilhelm Willmer,: 5. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1916), 24. Piyade Tümeni Komutanı (1916-1917)
  15. Albay Albert Heuck: 13. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1915), 12. Piyade Tümeni Komutanı (1915-1916)
  16. Albay Böhme: 24. Piyade Tümeni Komutanı (1917-1918)
  17. Albay von Kisling: 54. Piyade Tümeni Komutanı (1917-1918)
  18. Yarbay Hans Guhr: 1. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1915), 29. Piyade Tümeni Komutanı (1915-1917)
  19. Yarbay Tiller: 46. Piyade Tümeni Komutanı (1916-1918)
  20. Yarbay von Schraudenbach: 14. Piyade Tümeni Komutanı (1917-1918)
  21. Binbaşı Hunger: 34. Piyade Alayı Komutanı (1916-1918)
  22. Binbaşı Otto von Feldmann: Genel Karargâh Harekât Başkanı (1914-1916), 1. Ordu Kurmay Başkanı (1916-1917)
  23. Binbaşı Perrinet von Thauvenay: 15. Kolordu Kurmay Başkanı (1914-1915)
  24. Binbaşı Erich Serno: Tayyare Bölükleri Komutanı (1915-1918)
  25. Yüzbaşı Bodo von König
  26. Teğmen Carl Mühlmann: Askeri Misyon Başkanı Emir Subayı (1913-1918)
  27. Teğmen Theodor Burchardi: Askeri komiser (1914)


https://www.youtube.com/watch?v=ZxNhkFXc9CM&list=PLr5cEDgajlF5L8vMzqHn5eL5ZAU5S5yfN&index=34



1914 Osmanlının savaşa girmesi.

Hepimiz biliriz iki gemi yüzünden savaşa girdik diye. Bu vesileyle Osmanlı Donanması ve Genelkurmayı da Alman subayların eline geçer.

Osmanlı donanma komutanlığına atanan Amiral Wilhelm Souchon.
Alıntıyı görüntüle

Osmanlı genel kurmay 1. başkanı Fritz Bronsart von Schellendorf.
Kendisi hakkında ermeni soykırımının mimarı denmektedir.
Alıntıyı görüntüle

Osmanlı ordusunun Genelkurmay Başkanı sıfatıyla, Ermeni tehciri üzerinde çalıştı. Bronsart von Schellendorf, günümüzde bazı araştırmacılar tarafından tehcirin öncülerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bilim adamı Vahakn Dadrian'ın, Bronsart'ın Ermenilerin sınır dışı edilmeleri için doğrudan emir verdiği raporları gösteren birçok arşiv bulunduğunu belirtti.

Osmanlı 1. 5. ve yıldırım ordularında görev yapmış Liman Von Sanders. Bu şahsiyeti tanımayan yoktur herhalde. Zira savaş boyunca Atatürk'le arası hep bozuşmuştur.
Alıntıyı görüntüle

Geleceğin Nazi Almanyası Deniz kuvvetleri komutanı ve Denizaltı komutanı Karl Dönitz. Yavuz(Sms breslau) zırhlısı mürettebatından olduğu zaman 1914-1916 yılları arası Osmanlı donanmasında hizmet vermiştir. Hizmetlerinden ötürü kendisine Osmanlı harp madalyası, Mecidiye nişanı ve Osmanlı liyakat madalyası verilmiştir.

Karl dönitz fesli donanma üniformasıyla.
Alıntıyı görüntüle
Alıntıyı görüntüle

1. dünya savaşında Karl Dönitz U-39'da Gözlem Subayı olarak görev yaparken.
Alıntıyı görüntüle

Karl dönitz 2. dünya savaşındaki hali.
Alıntıyı görüntüle

I. Dünya Savaşı başladığında, Akdeniz'de hafif kruvazör SMS Breslau'da görev yaptı. 1914 yılının Ağustos ayında Akdeniz de İngiliz donanmasından kaçan ve Osmanlı Devleti'ne sığınan Breslau ve savaş gemisi SMS Goeben, Osmanlı Donanmasınına satıldı; gemilere sırasıyla Midilli (Midilli Kruvazörü) ve Yavuz Sultan Selim adı verildi. 1916'da Denizaltı Kuvvetleri'ne geçti. 22 Mart 1916 tarihinde Dönitz, Deniz Üsteğmenliğine (Oberleutnant zur See) terfi etti. Midilli'nin onarımı için yuvasına yerleştirdiğinde geçici olarak Çanakkale'de havaalanı komutanı olarak atandı. Oradan, Ekim 1916 yılında denizaltı kuvvetlerine transferini istedi. O zaman, U-39'un nöbetçi subayı olarak görev yaptı ve Şubat 1918'den itibaren denizaltı UC-25'in komutanı olarak görev yaptı. 5 Eylül 1918'de Akdeniz'de faaliyette olan UB-68'in komutanı oldu.

4 Ekim 1918 günü komutanı olduğu denizaltının Akdeniz'de bir harekât sırasında ağır hasar görmesi üzerine, yüzeye çıkarak mürettebatı ile birlikte bir İngiliz kruvazörüne teslim oldu. Malta'da esir olarak kaldığı süre içerisinde iyi bir denizaltının ne gibi özelliklere sahip olması gerektiğini, hangi taktiklerle kullanılırsa daha etkili olacağının planlarını yaptı.

Daha önceden de osmanlıya hizmet etmiş olan Colmar von der goltz(goltz paşa).
Alıntıyı görüntüle

Osmanlı Askeri akademilerinde dersler vermiştir. Mesela başkentin İstanbul değil de Kayseri'ye taşınmasının daha doğru olacağını söylemiştir zamanında. Osmanlı 1. ve 6. ordularda görev yapıştır. Irak cephesinde Osmanlı ordusuna hizmet etmiştir ancak Bağdat'ta tifodan vefat etmiştir.




Osmanlının ilk harekatı.
İlk harekat Kafkas cephesindeki Sarıkamış harekatıdır. Herkesin bildiği üzere. Bu harekattan sonrası çok kötü olmuştur Ruslar Erzurum, Muş, Erzincan, Bitlis, Trabzon, Van, Hakkari taraflarına kadar gelmiştir. Tabi ermeni isyancıların katkıları da var Ruslara. 1915 Van ermeni isyanı vardır.







Orta doğuda durum.

Kısaca bahsedelim. Arap isyanını ve Arabistanlı Lawrence olayını bilirsiniz.

İngiliz subay Lawrence
Alıntıyı görüntüle
Alıntıyı görüntüle


Lawrence en solda.
Alıntıyı görüntüle

Lawrence ve Araplar.
Alıntıyı görüntüle

Lawrence Arap kıyafetiyle.
Alıntıyı görüntüle

lawrence'ın Tüfeği. Osmanlı ordusundan ele geçirmiştir.
Alıntıyı görüntüle


Hicaz emiri Şerif Hüseyin bin ali.
Alıntıyı görüntüle
Şerif Hüseyin kandırıldığını anlayınca daha sonra çok pişman olmuştur yaptığı ihanetten dolayı. Ancak son pişmanlık fayda etmez ne yazık ki.

Arap isyanı bayrağı.
Alıntıyı görüntüle

İsyan eden Arap birliklerinden biri.
Alıntıyı görüntüle







Kanal cephesi komutanı cemal paşa.
Alıntıyı görüntüle
Alıntıyı görüntüle

Cemal paşa Filistin Lut gölü önündeyken.
Alıntıyı görüntüle

Kudüs'e giren Avusturya askerleri.
Alıntıyı görüntüle

Orta doğuda Osmanlı karakollarına ve devriyelerine saldıran şerif Hüseyin'in çocukları.

Faysal(1883-1933)
Alıntıyı görüntüle

Kendisine istediği gibi Suriye krallığı verilmiştir(1920-1920 arası birkaç aylığına sadece Suriye kralı olmuştur) ancak daha sonra kendisi de babası gibi kandırılmıştır krallık elinden alınmıştır. Daha sonra kendisine ırak krallığı verilmiştir(1921'den 1933'e kadar). I. Faysal 1920 yılında kurulan kısa ömürlü Suriye Krallığı ve ardından Irak Krallığı kralı. Taç giydiği 23 Ağustos 1921 tarihinden, kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiği 1933 yılına kadar 12 sene hüküm sürmüştür. Kendisini Hicaz Kralı ilan ederek Osmanlı İmparatorluğu'na karşı Arap İsyanını başlatan Şerif Hüseyin'in üçüncü oğludur.

Atatürk ve Kral Faysal
Alıntıyı görüntüle

Abdullah(1882-1951)
Alıntıyı görüntüle

Kendisine Ürdün krallığı verilmiştir. 1921'den 1946'ya kadar Ürdün kralıdır. Hicaz Emiri Şerif Hüseyin bin Ali'nin oğlu olan Abdullah, İngilizlerin desteğiyle 1921 yılında Mavera-i Ürdün Emirliği'nin başına geçti. Önce Paeke Paşa'ya, sonra da Glubb Paşa'ya örgütlettiği "Arap Lejyonu", Kerkük-Hayfa petrol boru hattının korunmasını sağladı. II. Dünya Savaşı sırasında emirlik sınırları dışına müdahalede bulundu. 1946'da İngiltere ile imzalanan bir ittifak anlaşmasından sonra ülke bağımsızlığına kavuşunca 1949 yılında ilk Ürdün kralı olarak taç giydi. Suriye ve Lübnan'ı içine alacak bir devlet kurmaya çalışırken öldü.

Emir Abdullah Efendi, ömrünün sonuna kadar İngilizlerin sadık dostu olarak kaldı. Sarayında muhafız olarak Çerkezleri konuşlandırmış ve oğlunun da iktidarda sorunsuz kalmasını sağlamıştır. Haşimi soyundan olduğu iddiasıysa günümüze kadar ispatlanamamıştır.

Kardeşi Faysal da yine İngiliz dostları sayesinde Irak emiri olmuştur. İngilizler Osmanlı İmparatorluğu'nun Arap Yarımadası'ndan çekilmesinde etkin rol oynayan bu aileden baba Şerif Hüseyin'i Hicaz'a, oğullarını da Irak ve Ürdün'e emir tayin etmiştir.

I. Abdullah 1951'de Kudüs'te cuma namazı çıkışında bir Filistinli tarafından yapılan suikast sonucunda öldürülmüştür.

Suikastı
20 Temmuz 1951 tarihinde, Kudüs'teki Mescid-i Aksa'yı ziyareti esnasında, Hüseyni aşiretinden Filistinli birisinden ölümcül bir kurşun yedi. 16 Temmuz da, Lübnan resmi başbakanı Riyad el Sulh'ın Amman'da suikaste maruz kaldığı söylentisi İsrail'e farklı bir bakış getirmişti. Abdullah ise cenaze töreninde ve Moshe Sasson ve Reuven Shiloah ile olan görüşmelerinde övgü yağdırmak için Kudüs'e gitmişti. Abdullah cuma namazı sırasında torunu Prens Hüseyin ile namaz kılarken vurulmuştu.

Atatürk ve Kral Abdullah
Alıntıyı görüntüle

Ali bin Hüseyin(1879-1935)
Alıntıyı görüntüle

Kendisi hakkında çok bir şey bilinmemektedir. Kendisi sadece 1 yıllığına hicaz kralı olmuştur. 1924-1925 arası.

Kaynak: Vikipedi, Kendi tarih bilgim, Okuduğum tarihi kitaplar, https://www.youtube.com/c/YabguNizamPasha/videos, https://www.youtube.com/channel/UCy-aBM4PCg9nBjZLaHLDaCw.

Devamı kurtuluş savaşıyla birlikte gelecek ancak yarım kaldı çünkü 35 fotoğraf sınırı var.
-Abi burası ne kokuyor gerçekten çok güzel?
+Emek kokuyor ve tozlu bir tarih.
Kankam kesik kesik okudum ama zaten bilgiliydim saol bilgi kattın bana eksta.
 

JATDAV

80+ Gold
Katılım
4 Ağustos 2020
Mesajlar
9,409
En İyi Cevap
1
Dahası  
Reaksiyon skoru
13,476
Konum
UwU
İsim
Jatdav
Instagram
Jatdav#7081
Steam
https://steamcommunity.com/id/bfjatdav/
Güzel bilgi hocam fakat çok uzun olmakla beraber kaynak-video'ları spoiler içerisinde belirtip yazıları biraz renkli yapmalısınız.
Dikkat çekici değil ve çok karmaşık oluyor.
 

Akiran

80+ Silver
Katılım
28 Aralık 2020
Mesajlar
2,975
Bilmeyenler için biraz yardımcı olur umarım bilenler içinse(onlar için yeni olarak) fotoğraflar ve video kayıtlarıyla anlatılacaktır. Ve Bulabildiğim kadar detaylıca yeni bilgilerde içerecektir. Ve olduğu kadar diğer ülkeler hakkında da yeni konu açılıp bilgi verilecektir. Kafama göre anlatacağım biraz kısa kısa biraz uzun uzun.

1913 Edirne'deki Bulgar İşgali.

Edirne Kuşatması
(İngilizcesi: Siege of Adrianople(Adrianople Edirne'nin Bizans ve roma dönemindeki adıdır.)) Birinci Balkan Savaşı esnasında 1912 Ekim ortalarından 26 Mart 1913'e kadar Bulgaristan 2. Ordusu tarafından gerçekleştirilmiştir. Şehrin içinde savunma için bulunan 52.597 asker dışında, 106.000 üzerinde sivil bulunuyordu (yarısı Türk, kalanları Yunan, Ermeni, Bulgar, Yahudi ve Batı Avrupalılar). Dönemim vilayet matbaası müdürü ve Yeni Edirne Gazetesinin imtiyaz sahibi yazı işleri sorumlusu olan Şevket Dağdeviren, Balkan Savaşı Anılarının 5 Aralık 1912 tarihli bölümünde kuşatmanın başında halkın nüfusunun yaklaşık 150000 kişi olduğunu, bunlardan 57000 kişinin ordu mensubu, 37000 İslam, 25000 Rum, 14000 Musevi, 5000 Ermeni, 24000 Bulgar dağılımının içinde de 10000 göçmen olduğunu bildirir.

24 Eylül 1912 tarihinde Osmanlı Sofya Elçiliğinin İstanbul'a gönderdiği uyarı telgrafı yaklaşan tehlikeyi bildiriyordu: "Bulgarların ilk amacı Osmanlı'nın güçsüz Kırklareli tümenidir. Edirne'ye ise baskın taarruzu düşünüyorlar. Edirne müstahkem mevkii takviye edilmeli, vatani hizmet süresi dolan askerler terhis edilmemelidir."

Şevket Dağdeviren, Balkan Savaşı Anılarının 20 Ekim 1912 tarihli bölümünde savunma ordusu güçlerini: 12000 dördüncü nişancı tümeni ve onuncu nizamiye tümeni, 7500 onbirinci tümen, 7000 ihtiyat tümeni, 8000 Gümülcine ihtiyat tümeni, 10000 Babaeski ihtiyat tümeni, 11000 topçu istihkam taburu, 300 süvari ve 2000 kırkını aşmış yurttaştan oluşan tabur olmak üzere toplam 57000 adet olarak verir.

Edirne müstahkem mevkii kumandanlığına getirilen Mehmed Şükrü Paşa, Edirne kuşatması başlamadan bir hafta önce kente gelebildi. Edirne'nin savunması görevi verilen Şükrü Paşa'ya şehrin kuşatılması halinde 50 gün savunulması emri verilmişti. Gazeteci Gustav Cirilli, o günler için Edirne Kuşatması Günlüğünde; Kral Ferdinad’ın haçlılarının 21 Ekim’de Edirne’yi kuşattığını, Sırbistan kralı Petro’yu da yanına alarak 15 Kasım’da kuşatmayı tamamlayarak dış dünyadan soyutladığını, 21 Kasım’dan 4 Aralık’a kadar bombaladığını, müttefiklerin, 20’yi aşkın hücumdan, 10 muharebeden, 40 topçu düellosundan, şehrin üzerine yağdırılan 1500 den fazla top mermisinden, 430 binayı yerle bir ettiğinden, 20 kişiyi öldürüp 50 kadarını yaraladığından ancak kaleyi de önemli bir stratejik noktayı da ele geçiremediğinden söz eder.

Bu sürede ya Bulgar ordularının geriletileceği ya da İstanbul'dan destek gönderileceği öngörülmüştü. Ancak Mehmed Şükrü Paşa, İstanbul'dan destek alamamasına rağmen, Bulgar ve Sırp ordularının saldırılarına 5 ay 5 gün süreyle direnerek tarihe geçen bir savunma gerçekleştirdi.

Yine de kuşatmanın başarıyla sonuçlanması büyük bir askeri başarı kabul edilir, çünkü şehrin savunması Alman kuşatma uzmanları tarafından geliştirilmiş ve yenilmez kabul edilmişti. Bulgaristan ordusu 5 aylık kuşatma neticesinde, Mehmed Şükrü Paşa'nın teslimi kabul etmesi ile Edirne'yi ele geçirdi.

Kuşatma bittikten sonra, kaynaklara göre Bulgar askerleri veya Yunan yerlileri, Edirne'de bulunan Müslümanların ve Yahudilerin evlerini üç gün boyunca yağmaladı. Ayrıca Carnegie raporuna göre, Bulgar askerleri Türk esirlere vahşice davrandı ve bazılarını öldürdü.

Carnegie Raporu ilke olarak Bulgarlar'a iki temel suçlama getirir;

  1. Bulgar askerleri, Osmanlı esirlere barbarca ve insanlık dışı davranmıştır.
  2. Bulgar makamları, kuşatmanın bitmesinden sonraki üç gün boyunca Edirne Türk nüfusunun mallarının yağmalanmasına izin vermiştir.
Aynı raporun 109 - 123. sayfalarında kuşatma sonrasında Sarayiçinde esir tutulan birçok esirin açlık nedeniyle zor koşullarda kaldığı ya da öldüğü bildirilmektedir.

Edirne Kuşatmasını kaleme alan bir dizi gazeteci'den Gustave Cirilli Carnegie Raporu'nda da kaynak isim olarak geçer. Ayrıca Edirneli Şevket Dağdeviren, Hafız Rakım Ertür ve Dr. Rifat Osman'ın Balkan Savaşı Günlükleri yayınlanmıştır. Bu günlüklerde Edirne'nin işgal edilmesinden sonra Doğu cephesinden gelen Şop Bulgar askerlerinin Kıyık semtinde tecavüz, cinayet ve yağma olaylarını gerçekleştirdiği kayıt edilmiştir.

Tarafsız gazeteciliğin yetkin örneklerinden olan Gustave Cirilli; Bulgarların Edirne’ye girdikten sonra uzun kuşatma, savaş ve açlık sonrası bitkin düşmüş Osmanlı esirlerinin şehir dışında Tunca kıyısındaki Eski Saray (Bugünkü Sarayiçi) bölgesine dipçik, yumruk ve tekme darbeleriyle yürütülerek götürüldüğünü, bir kısmının kurşunlanarak öldürüldüğünü, diğerlerinin ise soğuk, açlık ve ölüme terk edildiğini, gömülmeden bırakılan ceset yığınlarının halk sağlığını tehdit ederek kolera salgınlarına neden olduğunu Edirne Kuşatması Günlüğü’ne not etmiştir. Karaağaç yolu üzerinde idam edilerek öldürülmüş birçok Türk’ün cesedini de sokaklarda, tarlalarda ve ırmağa atılmış olarak gördüğünü yine günlüğünün aynı sayfalarında ifade eder. Cirilli, şehre giren Sırp birliklerinin ise Bulgarların tam tersine Edirne halkına terbiyeli ve nazik davranarak onların sempatisini kazandığını, bazen de Bulgarlarla uyguladıkları şiddet nedeniyle kavga ettiklerini günlüklerine kayıt etmiştir.

Katliam yapan Bulgar askerleri.
Alıntıyı görüntüle

Alıntıyı görüntüle

Alıntıyı görüntüle

Edirne Selimiye camisinde avludaki Bulgar askerleri.
Alıntıyı görüntüle
Alıntıyı görüntüle

1913 Edirne'deki Bulgar İşgali.


Bir Osmanlı Şehri olarak Edirne.
Alıntıyı görüntüle

Bir yukarıdaki fotoğrafta sağdaki görülen küçük camiye isabet etmiş top.
Alıntıyı görüntüle


Daha sonra 2. balkan savaşında Edirne ve Kırklareli geri alınıyor bunu herkes biliyordur zaten.

Alıntıyı görüntüle

Balkan Savaşı'na katılmak üzere diğer gönüllü subaylarla birlikte Bingazi'den ayrılan Yarbay Enver Bey, düşman kuvvetlerinin Çatalca'da durdurulmasında önemli rol oynadı. I. Balkan Savaşı yenilgi ile sonuçlanmıştı. Kamil Paşa hükûmeti, kendilerine Londra Konferansı'nda önerilen Midye-Enez sınırını kabule yanaşıyordu. İttihatçıların kendi aralarında yaptığı ve Enver Bey'in de katıldığı toplantıdan zor kullanarak hükûmeti devirme kararı çıktı. 23 Ocak 1913 günü Enver Bey'in öncü rolü oynadığı Bâb-ı Âli Baskını gerçekleşti. Baskın sırasında Harbiye Nazırı Nâzım Paşa, Yakup Cemil tarafından öldürüldü; Enver Bey, Mehmet Kamil Paşa'ya istifasını imzalattı ve padişahı ziyaret ederek Mahmut Şevket Paşa'nın sadrazam olmasını sağladı. Böylece İttihat ve terakki Cemiyeti askerî darbe ile iktidarı ele geçirmiş oldu.

Bâb-ı Âli Baskını'ndan sonra, Enver Bey, Bulgar ordusu başka cephelerde savaşmakta olduğundan, direnişle karşılaşmadan, 22 Temmuz 1913'te Edirne'ye girdi. Bu gelişme üzerine saygınlığı artan Enver Bey, “Edirne Fatihi” unvanını aldı. Rütbesi albaylığa (18 Aralık 1913), kısa bir süre sonra da generalliğe (5 Ocak 1914) yükseltildi. Hemen ardından istifa ettirilen Harbiye Nazırı Ahmet İzzet Paşa'nın yerine Harbiye Nazırı oldu. Bu arada, Sultan Mehmet Reşat'ın yeğeni Emine Naciye Sultan ile Baltalimanı'ndaki Damat Ferit Paşa Konağı'nda yapılan düğünle evlenerek “Damad-ı Şehriyari” oldu (5 Mart 1914).

Sadece Enver paşa değil Atatürk'te var ayrıca.


1913 İstanbul'a Gelen Alman Askeri Heyeti.

Bu heyetin gelmesi hayatin önem taşıyordu çünkü kaybedilen Trablusgarp ve Balkan savaşlarından sonra ordunun modernize edilmesi gerekliydi.

Alman Askerî Misyonu​

Balkan Savaşları'ndan sonra Osmanlı ve Alman hükümetleri arasında varılan anlaşma gereğince sonucunda 14 Aralık 1913 tarihinde Otto Liman von Sanders başkanlığında Osmanlı Ordusu'nu ıslah etmek amacıyla kurulan askeri kuruldur. 42 kişiden oluşmaktaydı. Savaş başlayınca misyonun mevcudu 70'e çıkarıldı. Savaşın sonuna kadar bu sayı 800'e ulaştı. Bu misyon dışında 23'ü general, 10'u amiral olmak üzere orduda 130, donanmada 60, toplamda 190 Alman subay görev aldı.

Misyonun Üyeleri ve Görevleri​

  1. Müşir Otto Liman von Sanders: Misyon Başkanı (1913-1918), 1. Ordu Komutanı (1913-1915), 5. Ordu Komutanı (1915-1918), Yıldırım Ordular Grubu Komutanı (1918)
  2. Müşir Erich von Falkenhayn: Yıldırım Ordular Grubu Komutanı (1917-1918)
  3. Müşir Colmar von der Goltz: 1. Ordu Komutanı (1915), 6. Ordu Komutanı (1915-1916)
  4. General Friedrich Kreß von Kressenstein: 8. Ordu Komutanı (1914-1917)
  5. General Fritz Bronsart von Schellendorf: Genelkurmay Birinci Başkanı (1914-1917)
  6. General Hans von Seeckt: Genelkurmay Birinci Başkanı (1917-1918)
  7. General Erich Weber: 15. Kolordu Komutanı (1914-1915)
  8. Koramiral Wilhelm Souchon: Osmanlı Donanma Komutanı (1914-1917)
  9. Albay Franz von Papen: Yıldırım Ordular Grubu Kurmay Başkanı (1917-1918)
  10. Albay August Nicolai: 3. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1916), 2. Kolordu Komutan Vekili (1916)
  11. Albay Hans Kannengiesser: 9. Piyade Tümeni Komutanı (1915-1916), 16. Kolordu Komutanı (1916)
  12. Albay Karl Trommer: 10. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1915), 14. Kolordu Komutanı (1915)
  13. Albay Prof. Dr. Georg Mayer
  14. Albay Wilhelm Willmer,: 5. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1916), 24. Piyade Tümeni Komutanı (1916-1917)
  15. Albay Albert Heuck: 13. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1915), 12. Piyade Tümeni Komutanı (1915-1916)
  16. Albay Böhme: 24. Piyade Tümeni Komutanı (1917-1918)
  17. Albay von Kisling: 54. Piyade Tümeni Komutanı (1917-1918)
  18. Yarbay Hans Guhr: 1. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1915), 29. Piyade Tümeni Komutanı (1915-1917)
  19. Yarbay Tiller: 46. Piyade Tümeni Komutanı (1916-1918)
  20. Yarbay von Schraudenbach: 14. Piyade Tümeni Komutanı (1917-1918)
  21. Binbaşı Hunger: 34. Piyade Alayı Komutanı (1916-1918)
  22. Binbaşı Otto von Feldmann: Genel Karargâh Harekât Başkanı (1914-1916), 1. Ordu Kurmay Başkanı (1916-1917)
  23. Binbaşı Perrinet von Thauvenay: 15. Kolordu Kurmay Başkanı (1914-1915)
  24. Binbaşı Erich Serno: Tayyare Bölükleri Komutanı (1915-1918)
  25. Yüzbaşı Bodo von König
  26. Teğmen Carl Mühlmann: Askeri Misyon Başkanı Emir Subayı (1913-1918)
  27. Teğmen Theodor Burchardi: Askeri komiser (1914)


https://www.youtube.com/watch?v=ZxNhkFXc9CM&list=PLr5cEDgajlF5L8vMzqHn5eL5ZAU5S5yfN&index=34



1914 Osmanlının savaşa girmesi.

Hepimiz biliriz iki gemi yüzünden savaşa girdik diye. Bu vesileyle Osmanlı Donanması ve Genelkurmayı da Alman subayların eline geçer.

Osmanlı donanma komutanlığına atanan Amiral Wilhelm Souchon.
Alıntıyı görüntüle

Osmanlı genel kurmay 1. başkanı Fritz Bronsart von Schellendorf.
Kendisi hakkında ermeni soykırımının mimarı denmektedir.
Alıntıyı görüntüle

Osmanlı ordusunun Genelkurmay Başkanı sıfatıyla, Ermeni tehciri üzerinde çalıştı. Bronsart von Schellendorf, günümüzde bazı araştırmacılar tarafından tehcirin öncülerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bilim adamı Vahakn Dadrian'ın, Bronsart'ın Ermenilerin sınır dışı edilmeleri için doğrudan emir verdiği raporları gösteren birçok arşiv bulunduğunu belirtti.

Osmanlı 1. 5. ve yıldırım ordularında görev yapmış Liman Von Sanders. Bu şahsiyeti tanımayan yoktur herhalde. Zira savaş boyunca Atatürk'le arası hep bozuşmuştur.
Alıntıyı görüntüle

Geleceğin Nazi Almanyası Deniz kuvvetleri komutanı ve Denizaltı komutanı Karl Dönitz. Yavuz(Sms breslau) zırhlısı mürettebatından olduğu zaman 1914-1916 yılları arası Osmanlı donanmasında hizmet vermiştir. Hizmetlerinden ötürü kendisine Osmanlı harp madalyası, Mecidiye nişanı ve Osmanlı liyakat madalyası verilmiştir.

Karl dönitz fesli donanma üniformasıyla.
Alıntıyı görüntüle
Alıntıyı görüntüle

1. dünya savaşında Karl Dönitz U-39'da Gözlem Subayı olarak görev yaparken.
Alıntıyı görüntüle

Karl dönitz 2. dünya savaşındaki hali.
Alıntıyı görüntüle

I. Dünya Savaşı başladığında, Akdeniz'de hafif kruvazör SMS Breslau'da görev yaptı. 1914 yılının Ağustos ayında Akdeniz de İngiliz donanmasından kaçan ve Osmanlı Devleti'ne sığınan Breslau ve savaş gemisi SMS Goeben, Osmanlı Donanmasınına satıldı; gemilere sırasıyla Midilli (Midilli Kruvazörü) ve Yavuz Sultan Selim adı verildi. 1916'da Denizaltı Kuvvetleri'ne geçti. 22 Mart 1916 tarihinde Dönitz, Deniz Üsteğmenliğine (Oberleutnant zur See) terfi etti. Midilli'nin onarımı için yuvasına yerleştirdiğinde geçici olarak Çanakkale'de havaalanı komutanı olarak atandı. Oradan, Ekim 1916 yılında denizaltı kuvvetlerine transferini istedi. O zaman, U-39'un nöbetçi subayı olarak görev yaptı ve Şubat 1918'den itibaren denizaltı UC-25'in komutanı olarak görev yaptı. 5 Eylül 1918'de Akdeniz'de faaliyette olan UB-68'in komutanı oldu.

4 Ekim 1918 günü komutanı olduğu denizaltının Akdeniz'de bir harekât sırasında ağır hasar görmesi üzerine, yüzeye çıkarak mürettebatı ile birlikte bir İngiliz kruvazörüne teslim oldu. Malta'da esir olarak kaldığı süre içerisinde iyi bir denizaltının ne gibi özelliklere sahip olması gerektiğini, hangi taktiklerle kullanılırsa daha etkili olacağının planlarını yaptı.

Daha önceden de osmanlıya hizmet etmiş olan Colmar von der goltz(goltz paşa).
Alıntıyı görüntüle

Osmanlı Askeri akademilerinde dersler vermiştir. Mesela başkentin İstanbul değil de Kayseri'ye taşınmasının daha doğru olacağını söylemiştir zamanında. Osmanlı 1. ve 6. ordularda görev yapıştır. Irak cephesinde Osmanlı ordusuna hizmet etmiştir ancak Bağdat'ta tifodan vefat etmiştir.




Osmanlının ilk harekatı.
İlk harekat Kafkas cephesindeki Sarıkamış harekatıdır. Herkesin bildiği üzere. Bu harekattan sonrası çok kötü olmuştur Ruslar Erzurum, Muş, Erzincan, Bitlis, Trabzon, Van, Hakkari taraflarına kadar gelmiştir. Tabi ermeni isyancıların katkıları da var Ruslara. 1915 Van ermeni isyanı vardır.







Orta doğuda durum.

Kısaca bahsedelim. Arap isyanını ve Arabistanlı Lawrence olayını bilirsiniz.

İngiliz subay Lawrence
Alıntıyı görüntüle
Alıntıyı görüntüle


Lawrence en solda.
Alıntıyı görüntüle

Lawrence ve Araplar.
Alıntıyı görüntüle

Lawrence Arap kıyafetiyle.
Alıntıyı görüntüle

lawrence'ın Tüfeği. Osmanlı ordusundan ele geçirmiştir.
Alıntıyı görüntüle


Hicaz emiri Şerif Hüseyin bin ali.
Alıntıyı görüntüle
Şerif Hüseyin kandırıldığını anlayınca daha sonra çok pişman olmuştur yaptığı ihanetten dolayı. Ancak son pişmanlık fayda etmez ne yazık ki.

Arap isyanı bayrağı.
Alıntıyı görüntüle

İsyan eden Arap birliklerinden biri.
Alıntıyı görüntüle







Kanal cephesi komutanı cemal paşa.
Alıntıyı görüntüle
Alıntıyı görüntüle

Cemal paşa Filistin Lut gölü önündeyken.
Alıntıyı görüntüle

Kudüs'e giren Avusturya askerleri.
Alıntıyı görüntüle

Orta doğuda Osmanlı karakollarına ve devriyelerine saldıran şerif Hüseyin'in çocukları.

Faysal(1883-1933)
Alıntıyı görüntüle

Kendisine istediği gibi Suriye krallığı verilmiştir(1920-1920 arası birkaç aylığına sadece Suriye kralı olmuştur) ancak daha sonra kendisi de babası gibi kandırılmıştır krallık elinden alınmıştır. Daha sonra kendisine ırak krallığı verilmiştir(1921'den 1933'e kadar). I. Faysal 1920 yılında kurulan kısa ömürlü Suriye Krallığı ve ardından Irak Krallığı kralı. Taç giydiği 23 Ağustos 1921 tarihinden, kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiği 1933 yılına kadar 12 sene hüküm sürmüştür. Kendisini Hicaz Kralı ilan ederek Osmanlı İmparatorluğu'na karşı Arap İsyanını başlatan Şerif Hüseyin'in üçüncü oğludur.

Atatürk ve Kral Faysal
Alıntıyı görüntüle

Abdullah(1882-1951)
Alıntıyı görüntüle

Kendisine Ürdün krallığı verilmiştir. 1921'den 1946'ya kadar Ürdün kralıdır. Hicaz Emiri Şerif Hüseyin bin Ali'nin oğlu olan Abdullah, İngilizlerin desteğiyle 1921 yılında Mavera-i Ürdün Emirliği'nin başına geçti. Önce Paeke Paşa'ya, sonra da Glubb Paşa'ya örgütlettiği "Arap Lejyonu", Kerkük-Hayfa petrol boru hattının korunmasını sağladı. II. Dünya Savaşı sırasında emirlik sınırları dışına müdahalede bulundu. 1946'da İngiltere ile imzalanan bir ittifak anlaşmasından sonra ülke bağımsızlığına kavuşunca 1949 yılında ilk Ürdün kralı olarak taç giydi. Suriye ve Lübnan'ı içine alacak bir devlet kurmaya çalışırken öldü.

Emir Abdullah Efendi, ömrünün sonuna kadar İngilizlerin sadık dostu olarak kaldı. Sarayında muhafız olarak Çerkezleri konuşlandırmış ve oğlunun da iktidarda sorunsuz kalmasını sağlamıştır. Haşimi soyundan olduğu iddiasıysa günümüze kadar ispatlanamamıştır.

Kardeşi Faysal da yine İngiliz dostları sayesinde Irak emiri olmuştur. İngilizler Osmanlı İmparatorluğu'nun Arap Yarımadası'ndan çekilmesinde etkin rol oynayan bu aileden baba Şerif Hüseyin'i Hicaz'a, oğullarını da Irak ve Ürdün'e emir tayin etmiştir.

I. Abdullah 1951'de Kudüs'te cuma namazı çıkışında bir Filistinli tarafından yapılan suikast sonucunda öldürülmüştür.

Suikastı
20 Temmuz 1951 tarihinde, Kudüs'teki Mescid-i Aksa'yı ziyareti esnasında, Hüseyni aşiretinden Filistinli birisinden ölümcül bir kurşun yedi. 16 Temmuz da, Lübnan resmi başbakanı Riyad el Sulh'ın Amman'da suikaste maruz kaldığı söylentisi İsrail'e farklı bir bakış getirmişti. Abdullah ise cenaze töreninde ve Moshe Sasson ve Reuven Shiloah ile olan görüşmelerinde övgü yağdırmak için Kudüs'e gitmişti. Abdullah cuma namazı sırasında torunu Prens Hüseyin ile namaz kılarken vurulmuştu.

Atatürk ve Kral Abdullah
Alıntıyı görüntüle

Ali bin Hüseyin(1879-1935)
Alıntıyı görüntüle

Kendisi hakkında çok bir şey bilinmemektedir. Kendisi sadece 1 yıllığına hicaz kralı olmuştur. 1924-1925 arası.

Kaynak: Vikipedi, Kendi tarih bilgim, Okuduğum tarihi kitaplar, https://www.youtube.com/c/YabguNizamPasha/videos, https://www.youtube.com/channel/UCy-aBM4PCg9nBjZLaHLDaCw.

Devamı kurtuluş savaşıyla birlikte gelecek ancak yarım kaldı çünkü 35 fotoğraf sınırı var.
Eline sağlık.
 

Köylü

80+
Katılım
26 Haziran 2021
Mesajlar
256
Dahası  
Reaksiyon skoru
374
İsim
Bahadır Özel
Konuyu görünce tepkim
 

King Of Arnor

80+ Bronze
Katılım
23 Mart 2020
Mesajlar
952
Dahası  
Reaksiyon skoru
512
İsim
Mirux Mirux
Çok iyi
 

G.O.A.T.

80+ Platinum
Katılım
1 Haziran 2020
Mesajlar
12,139
En İyi Cevap
6
Dahası  
Reaksiyon skoru
26,244
Konum
Staples Center
İsim
Mehmet
İlgilendiği Kategoriler
NBA
Bilmeyenler için biraz yardımcı olur umarım bilenler içinse(onlar için yeni olarak) fotoğraflar ve video kayıtlarıyla anlatılacaktır. Ve Bulabildiğim kadar detaylıca yeni bilgilerde içerecektir. Ve olduğu kadar diğer ülkeler hakkında da yeni konu açılıp bilgi verilecektir. Kafama göre anlatacağım biraz kısa kısa biraz uzun uzun.

1913 Edirne'deki Bulgar İşgali.

Edirne Kuşatması
(İngilizcesi: Siege of Adrianople(Adrianople Edirne'nin Bizans ve roma dönemindeki adıdır.)) Birinci Balkan Savaşı esnasında 1912 Ekim ortalarından 26 Mart 1913'e kadar Bulgaristan 2. Ordusu tarafından gerçekleştirilmiştir. Şehrin içinde savunma için bulunan 52.597 asker dışında, 106.000 üzerinde sivil bulunuyordu (yarısı Türk, kalanları Yunan, Ermeni, Bulgar, Yahudi ve Batı Avrupalılar). Dönemim vilayet matbaası müdürü ve Yeni Edirne Gazetesinin imtiyaz sahibi yazı işleri sorumlusu olan Şevket Dağdeviren, Balkan Savaşı Anılarının 5 Aralık 1912 tarihli bölümünde kuşatmanın başında halkın nüfusunun yaklaşık 150000 kişi olduğunu, bunlardan 57000 kişinin ordu mensubu, 37000 İslam, 25000 Rum, 14000 Musevi, 5000 Ermeni, 24000 Bulgar dağılımının içinde de 10000 göçmen olduğunu bildirir.

24 Eylül 1912 tarihinde Osmanlı Sofya Elçiliğinin İstanbul'a gönderdiği uyarı telgrafı yaklaşan tehlikeyi bildiriyordu: "Bulgarların ilk amacı Osmanlı'nın güçsüz Kırklareli tümenidir. Edirne'ye ise baskın taarruzu düşünüyorlar. Edirne müstahkem mevkii takviye edilmeli, vatani hizmet süresi dolan askerler terhis edilmemelidir."

Şevket Dağdeviren, Balkan Savaşı Anılarının 20 Ekim 1912 tarihli bölümünde savunma ordusu güçlerini: 12000 dördüncü nişancı tümeni ve onuncu nizamiye tümeni, 7500 onbirinci tümen, 7000 ihtiyat tümeni, 8000 Gümülcine ihtiyat tümeni, 10000 Babaeski ihtiyat tümeni, 11000 topçu istihkam taburu, 300 süvari ve 2000 kırkını aşmış yurttaştan oluşan tabur olmak üzere toplam 57000 adet olarak verir.

Edirne müstahkem mevkii kumandanlığına getirilen Mehmed Şükrü Paşa, Edirne kuşatması başlamadan bir hafta önce kente gelebildi. Edirne'nin savunması görevi verilen Şükrü Paşa'ya şehrin kuşatılması halinde 50 gün savunulması emri verilmişti. Gazeteci Gustav Cirilli, o günler için Edirne Kuşatması Günlüğünde; Kral Ferdinad’ın haçlılarının 21 Ekim’de Edirne’yi kuşattığını, Sırbistan kralı Petro’yu da yanına alarak 15 Kasım’da kuşatmayı tamamlayarak dış dünyadan soyutladığını, 21 Kasım’dan 4 Aralık’a kadar bombaladığını, müttefiklerin, 20’yi aşkın hücumdan, 10 muharebeden, 40 topçu düellosundan, şehrin üzerine yağdırılan 1500 den fazla top mermisinden, 430 binayı yerle bir ettiğinden, 20 kişiyi öldürüp 50 kadarını yaraladığından ancak kaleyi de önemli bir stratejik noktayı da ele geçiremediğinden söz eder.

Bu sürede ya Bulgar ordularının geriletileceği ya da İstanbul'dan destek gönderileceği öngörülmüştü. Ancak Mehmed Şükrü Paşa, İstanbul'dan destek alamamasına rağmen, Bulgar ve Sırp ordularının saldırılarına 5 ay 5 gün süreyle direnerek tarihe geçen bir savunma gerçekleştirdi.

Yine de kuşatmanın başarıyla sonuçlanması büyük bir askeri başarı kabul edilir, çünkü şehrin savunması Alman kuşatma uzmanları tarafından geliştirilmiş ve yenilmez kabul edilmişti. Bulgaristan ordusu 5 aylık kuşatma neticesinde, Mehmed Şükrü Paşa'nın teslimi kabul etmesi ile Edirne'yi ele geçirdi.

Kuşatma bittikten sonra, kaynaklara göre Bulgar askerleri veya Yunan yerlileri, Edirne'de bulunan Müslümanların ve Yahudilerin evlerini üç gün boyunca yağmaladı. Ayrıca Carnegie raporuna göre, Bulgar askerleri Türk esirlere vahşice davrandı ve bazılarını öldürdü.

Carnegie Raporu ilke olarak Bulgarlar'a iki temel suçlama getirir;

  1. Bulgar askerleri, Osmanlı esirlere barbarca ve insanlık dışı davranmıştır.
  2. Bulgar makamları, kuşatmanın bitmesinden sonraki üç gün boyunca Edirne Türk nüfusunun mallarının yağmalanmasına izin vermiştir.
Aynı raporun 109 - 123. sayfalarında kuşatma sonrasında Sarayiçinde esir tutulan birçok esirin açlık nedeniyle zor koşullarda kaldığı ya da öldüğü bildirilmektedir.

Edirne Kuşatmasını kaleme alan bir dizi gazeteci'den Gustave Cirilli Carnegie Raporu'nda da kaynak isim olarak geçer. Ayrıca Edirneli Şevket Dağdeviren, Hafız Rakım Ertür ve Dr. Rifat Osman'ın Balkan Savaşı Günlükleri yayınlanmıştır. Bu günlüklerde Edirne'nin işgal edilmesinden sonra Doğu cephesinden gelen Şop Bulgar askerlerinin Kıyık semtinde tecavüz, cinayet ve yağma olaylarını gerçekleştirdiği kayıt edilmiştir.

Tarafsız gazeteciliğin yetkin örneklerinden olan Gustave Cirilli; Bulgarların Edirne’ye girdikten sonra uzun kuşatma, savaş ve açlık sonrası bitkin düşmüş Osmanlı esirlerinin şehir dışında Tunca kıyısındaki Eski Saray (Bugünkü Sarayiçi) bölgesine dipçik, yumruk ve tekme darbeleriyle yürütülerek götürüldüğünü, bir kısmının kurşunlanarak öldürüldüğünü, diğerlerinin ise soğuk, açlık ve ölüme terk edildiğini, gömülmeden bırakılan ceset yığınlarının halk sağlığını tehdit ederek kolera salgınlarına neden olduğunu Edirne Kuşatması Günlüğü’ne not etmiştir. Karaağaç yolu üzerinde idam edilerek öldürülmüş birçok Türk’ün cesedini de sokaklarda, tarlalarda ve ırmağa atılmış olarak gördüğünü yine günlüğünün aynı sayfalarında ifade eder. Cirilli, şehre giren Sırp birliklerinin ise Bulgarların tam tersine Edirne halkına terbiyeli ve nazik davranarak onların sempatisini kazandığını, bazen de Bulgarlarla uyguladıkları şiddet nedeniyle kavga ettiklerini günlüklerine kayıt etmiştir.

Katliam yapan Bulgar askerleri.
Alıntıyı görüntüle

Alıntıyı görüntüle

Alıntıyı görüntüle

Edirne Selimiye camisinde avludaki Bulgar askerleri.
Alıntıyı görüntüle
Alıntıyı görüntüle

1913 Edirne'deki Bulgar İşgali.


Bir Osmanlı Şehri olarak Edirne.
Alıntıyı görüntüle

Bir yukarıdaki fotoğrafta sağdaki görülen küçük camiye isabet etmiş top.
Alıntıyı görüntüle


Daha sonra 2. balkan savaşında Edirne ve Kırklareli geri alınıyor bunu herkes biliyordur zaten.

Alıntıyı görüntüle

Balkan Savaşı'na katılmak üzere diğer gönüllü subaylarla birlikte Bingazi'den ayrılan Yarbay Enver Bey, düşman kuvvetlerinin Çatalca'da durdurulmasında önemli rol oynadı. I. Balkan Savaşı yenilgi ile sonuçlanmıştı. Kamil Paşa hükûmeti, kendilerine Londra Konferansı'nda önerilen Midye-Enez sınırını kabule yanaşıyordu. İttihatçıların kendi aralarında yaptığı ve Enver Bey'in de katıldığı toplantıdan zor kullanarak hükûmeti devirme kararı çıktı. 23 Ocak 1913 günü Enver Bey'in öncü rolü oynadığı Bâb-ı Âli Baskını gerçekleşti. Baskın sırasında Harbiye Nazırı Nâzım Paşa, Yakup Cemil tarafından öldürüldü; Enver Bey, Mehmet Kamil Paşa'ya istifasını imzalattı ve padişahı ziyaret ederek Mahmut Şevket Paşa'nın sadrazam olmasını sağladı. Böylece İttihat ve terakki Cemiyeti askerî darbe ile iktidarı ele geçirmiş oldu.

Bâb-ı Âli Baskını'ndan sonra, Enver Bey, Bulgar ordusu başka cephelerde savaşmakta olduğundan, direnişle karşılaşmadan, 22 Temmuz 1913'te Edirne'ye girdi. Bu gelişme üzerine saygınlığı artan Enver Bey, “Edirne Fatihi” unvanını aldı. Rütbesi albaylığa (18 Aralık 1913), kısa bir süre sonra da generalliğe (5 Ocak 1914) yükseltildi. Hemen ardından istifa ettirilen Harbiye Nazırı Ahmet İzzet Paşa'nın yerine Harbiye Nazırı oldu. Bu arada, Sultan Mehmet Reşat'ın yeğeni Emine Naciye Sultan ile Baltalimanı'ndaki Damat Ferit Paşa Konağı'nda yapılan düğünle evlenerek “Damad-ı Şehriyari” oldu (5 Mart 1914).

Sadece Enver paşa değil Atatürk'te var ayrıca.


1913 İstanbul'a Gelen Alman Askeri Heyeti.

Bu heyetin gelmesi hayatin önem taşıyordu çünkü kaybedilen Trablusgarp ve Balkan savaşlarından sonra ordunun modernize edilmesi gerekliydi.

Alman Askerî Misyonu​

Balkan Savaşları'ndan sonra Osmanlı ve Alman hükümetleri arasında varılan anlaşma gereğince sonucunda 14 Aralık 1913 tarihinde Otto Liman von Sanders başkanlığında Osmanlı Ordusu'nu ıslah etmek amacıyla kurulan askeri kuruldur. 42 kişiden oluşmaktaydı. Savaş başlayınca misyonun mevcudu 70'e çıkarıldı. Savaşın sonuna kadar bu sayı 800'e ulaştı. Bu misyon dışında 23'ü general, 10'u amiral olmak üzere orduda 130, donanmada 60, toplamda 190 Alman subay görev aldı.

Misyonun Üyeleri ve Görevleri​

  1. Müşir Otto Liman von Sanders: Misyon Başkanı (1913-1918), 1. Ordu Komutanı (1913-1915), 5. Ordu Komutanı (1915-1918), Yıldırım Ordular Grubu Komutanı (1918)
  2. Müşir Erich von Falkenhayn: Yıldırım Ordular Grubu Komutanı (1917-1918)
  3. Müşir Colmar von der Goltz: 1. Ordu Komutanı (1915), 6. Ordu Komutanı (1915-1916)
  4. General Friedrich Kreß von Kressenstein: 8. Ordu Komutanı (1914-1917)
  5. General Fritz Bronsart von Schellendorf: Genelkurmay Birinci Başkanı (1914-1917)
  6. General Hans von Seeckt: Genelkurmay Birinci Başkanı (1917-1918)
  7. General Erich Weber: 15. Kolordu Komutanı (1914-1915)
  8. Koramiral Wilhelm Souchon: Osmanlı Donanma Komutanı (1914-1917)
  9. Albay Franz von Papen: Yıldırım Ordular Grubu Kurmay Başkanı (1917-1918)
  10. Albay August Nicolai: 3. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1916), 2. Kolordu Komutan Vekili (1916)
  11. Albay Hans Kannengiesser: 9. Piyade Tümeni Komutanı (1915-1916), 16. Kolordu Komutanı (1916)
  12. Albay Karl Trommer: 10. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1915), 14. Kolordu Komutanı (1915)
  13. Albay Prof. Dr. Georg Mayer
  14. Albay Wilhelm Willmer,: 5. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1916), 24. Piyade Tümeni Komutanı (1916-1917)
  15. Albay Albert Heuck: 13. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1915), 12. Piyade Tümeni Komutanı (1915-1916)
  16. Albay Böhme: 24. Piyade Tümeni Komutanı (1917-1918)
  17. Albay von Kisling: 54. Piyade Tümeni Komutanı (1917-1918)
  18. Yarbay Hans Guhr: 1. Piyade Tümeni Komutanı (1914-1915), 29. Piyade Tümeni Komutanı (1915-1917)
  19. Yarbay Tiller: 46. Piyade Tümeni Komutanı (1916-1918)
  20. Yarbay von Schraudenbach: 14. Piyade Tümeni Komutanı (1917-1918)
  21. Binbaşı Hunger: 34. Piyade Alayı Komutanı (1916-1918)
  22. Binbaşı Otto von Feldmann: Genel Karargâh Harekât Başkanı (1914-1916), 1. Ordu Kurmay Başkanı (1916-1917)
  23. Binbaşı Perrinet von Thauvenay: 15. Kolordu Kurmay Başkanı (1914-1915)
  24. Binbaşı Erich Serno: Tayyare Bölükleri Komutanı (1915-1918)
  25. Yüzbaşı Bodo von König
  26. Teğmen Carl Mühlmann: Askeri Misyon Başkanı Emir Subayı (1913-1918)
  27. Teğmen Theodor Burchardi: Askeri komiser (1914)


https://www.youtube.com/watch?v=ZxNhkFXc9CM&list=PLr5cEDgajlF5L8vMzqHn5eL5ZAU5S5yfN&index=34



1914 Osmanlının savaşa girmesi.

Hepimiz biliriz iki gemi yüzünden savaşa girdik diye. Bu vesileyle Osmanlı Donanması ve Genelkurmayı da Alman subayların eline geçer.

Osmanlı donanma komutanlığına atanan Amiral Wilhelm Souchon.
Alıntıyı görüntüle

Osmanlı genel kurmay 1. başkanı Fritz Bronsart von Schellendorf.
Kendisi hakkında ermeni soykırımının mimarı denmektedir.
Alıntıyı görüntüle

Osmanlı ordusunun Genelkurmay Başkanı sıfatıyla, Ermeni tehciri üzerinde çalıştı. Bronsart von Schellendorf, günümüzde bazı araştırmacılar tarafından tehcirin öncülerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bilim adamı Vahakn Dadrian'ın, Bronsart'ın Ermenilerin sınır dışı edilmeleri için doğrudan emir verdiği raporları gösteren birçok arşiv bulunduğunu belirtti.

Osmanlı 1. 5. ve yıldırım ordularında görev yapmış Liman Von Sanders. Bu şahsiyeti tanımayan yoktur herhalde. Zira savaş boyunca Atatürk'le arası hep bozuşmuştur.
Alıntıyı görüntüle

Geleceğin Nazi Almanyası Deniz kuvvetleri komutanı ve Denizaltı komutanı Karl Dönitz. Yavuz(Sms breslau) zırhlısı mürettebatından olduğu zaman 1914-1916 yılları arası Osmanlı donanmasında hizmet vermiştir. Hizmetlerinden ötürü kendisine Osmanlı harp madalyası, Mecidiye nişanı ve Osmanlı liyakat madalyası verilmiştir.

Karl dönitz fesli donanma üniformasıyla.
Alıntıyı görüntüle
Alıntıyı görüntüle

1. dünya savaşında Karl Dönitz U-39'da Gözlem Subayı olarak görev yaparken.
Alıntıyı görüntüle

Karl dönitz 2. dünya savaşındaki hali.
Alıntıyı görüntüle

I. Dünya Savaşı başladığında, Akdeniz'de hafif kruvazör SMS Breslau'da görev yaptı. 1914 yılının Ağustos ayında Akdeniz de İngiliz donanmasından kaçan ve Osmanlı Devleti'ne sığınan Breslau ve savaş gemisi SMS Goeben, Osmanlı Donanmasınına satıldı; gemilere sırasıyla Midilli (Midilli Kruvazörü) ve Yavuz Sultan Selim adı verildi. 1916'da Denizaltı Kuvvetleri'ne geçti. 22 Mart 1916 tarihinde Dönitz, Deniz Üsteğmenliğine (Oberleutnant zur See) terfi etti. Midilli'nin onarımı için yuvasına yerleştirdiğinde geçici olarak Çanakkale'de havaalanı komutanı olarak atandı. Oradan, Ekim 1916 yılında denizaltı kuvvetlerine transferini istedi. O zaman, U-39'un nöbetçi subayı olarak görev yaptı ve Şubat 1918'den itibaren denizaltı UC-25'in komutanı olarak görev yaptı. 5 Eylül 1918'de Akdeniz'de faaliyette olan UB-68'in komutanı oldu.

4 Ekim 1918 günü komutanı olduğu denizaltının Akdeniz'de bir harekât sırasında ağır hasar görmesi üzerine, yüzeye çıkarak mürettebatı ile birlikte bir İngiliz kruvazörüne teslim oldu. Malta'da esir olarak kaldığı süre içerisinde iyi bir denizaltının ne gibi özelliklere sahip olması gerektiğini, hangi taktiklerle kullanılırsa daha etkili olacağının planlarını yaptı.

Daha önceden de osmanlıya hizmet etmiş olan Colmar von der goltz(goltz paşa).
Alıntıyı görüntüle

Osmanlı Askeri akademilerinde dersler vermiştir. Mesela başkentin İstanbul değil de Kayseri'ye taşınmasının daha doğru olacağını söylemiştir zamanında. Osmanlı 1. ve 6. ordularda görev yapıştır. Irak cephesinde Osmanlı ordusuna hizmet etmiştir ancak Bağdat'ta tifodan vefat etmiştir.




Osmanlının ilk harekatı.
İlk harekat Kafkas cephesindeki Sarıkamış harekatıdır. Herkesin bildiği üzere. Bu harekattan sonrası çok kötü olmuştur Ruslar Erzurum, Muş, Erzincan, Bitlis, Trabzon, Van, Hakkari taraflarına kadar gelmiştir. Tabi ermeni isyancıların katkıları da var Ruslara. 1915 Van ermeni isyanı vardır.







Orta doğuda durum.

Kısaca bahsedelim. Arap isyanını ve Arabistanlı Lawrence olayını bilirsiniz.

İngiliz subay Lawrence
Alıntıyı görüntüle
Alıntıyı görüntüle


Lawrence en solda.
Alıntıyı görüntüle

Lawrence ve Araplar.
Alıntıyı görüntüle

Lawrence Arap kıyafetiyle.
Alıntıyı görüntüle

lawrence'ın Tüfeği. Osmanlı ordusundan ele geçirmiştir.
Alıntıyı görüntüle


Hicaz emiri Şerif Hüseyin bin ali.
Alıntıyı görüntüle
Şerif Hüseyin kandırıldığını anlayınca daha sonra çok pişman olmuştur yaptığı ihanetten dolayı. Ancak son pişmanlık fayda etmez ne yazık ki.

Arap isyanı bayrağı.
Alıntıyı görüntüle

İsyan eden Arap birliklerinden biri.
Alıntıyı görüntüle







Kanal cephesi komutanı cemal paşa.
Alıntıyı görüntüle
Alıntıyı görüntüle

Cemal paşa Filistin Lut gölü önündeyken.
Alıntıyı görüntüle

Kudüs'e giren Avusturya askerleri.
Alıntıyı görüntüle

Orta doğuda Osmanlı karakollarına ve devriyelerine saldıran şerif Hüseyin'in çocukları.

Faysal(1883-1933)
Alıntıyı görüntüle

Kendisine istediği gibi Suriye krallığı verilmiştir(1920-1920 arası birkaç aylığına sadece Suriye kralı olmuştur) ancak daha sonra kendisi de babası gibi kandırılmıştır krallık elinden alınmıştır. Daha sonra kendisine ırak krallığı verilmiştir(1921'den 1933'e kadar). I. Faysal 1920 yılında kurulan kısa ömürlü Suriye Krallığı ve ardından Irak Krallığı kralı. Taç giydiği 23 Ağustos 1921 tarihinden, kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiği 1933 yılına kadar 12 sene hüküm sürmüştür. Kendisini Hicaz Kralı ilan ederek Osmanlı İmparatorluğu'na karşı Arap İsyanını başlatan Şerif Hüseyin'in üçüncü oğludur.

Atatürk ve Kral Faysal
Alıntıyı görüntüle

Abdullah(1882-1951)
Alıntıyı görüntüle

Kendisine Ürdün krallığı verilmiştir. 1921'den 1946'ya kadar Ürdün kralıdır. Hicaz Emiri Şerif Hüseyin bin Ali'nin oğlu olan Abdullah, İngilizlerin desteğiyle 1921 yılında Mavera-i Ürdün Emirliği'nin başına geçti. Önce Paeke Paşa'ya, sonra da Glubb Paşa'ya örgütlettiği "Arap Lejyonu", Kerkük-Hayfa petrol boru hattının korunmasını sağladı. II. Dünya Savaşı sırasında emirlik sınırları dışına müdahalede bulundu. 1946'da İngiltere ile imzalanan bir ittifak anlaşmasından sonra ülke bağımsızlığına kavuşunca 1949 yılında ilk Ürdün kralı olarak taç giydi. Suriye ve Lübnan'ı içine alacak bir devlet kurmaya çalışırken öldü.

Emir Abdullah Efendi, ömrünün sonuna kadar İngilizlerin sadık dostu olarak kaldı. Sarayında muhafız olarak Çerkezleri konuşlandırmış ve oğlunun da iktidarda sorunsuz kalmasını sağlamıştır. Haşimi soyundan olduğu iddiasıysa günümüze kadar ispatlanamamıştır.

Kardeşi Faysal da yine İngiliz dostları sayesinde Irak emiri olmuştur. İngilizler Osmanlı İmparatorluğu'nun Arap Yarımadası'ndan çekilmesinde etkin rol oynayan bu aileden baba Şerif Hüseyin'i Hicaz'a, oğullarını da Irak ve Ürdün'e emir tayin etmiştir.

I. Abdullah 1951'de Kudüs'te cuma namazı çıkışında bir Filistinli tarafından yapılan suikast sonucunda öldürülmüştür.

Suikastı
20 Temmuz 1951 tarihinde, Kudüs'teki Mescid-i Aksa'yı ziyareti esnasında, Hüseyni aşiretinden Filistinli birisinden ölümcül bir kurşun yedi. 16 Temmuz da, Lübnan resmi başbakanı Riyad el Sulh'ın Amman'da suikaste maruz kaldığı söylentisi İsrail'e farklı bir bakış getirmişti. Abdullah ise cenaze töreninde ve Moshe Sasson ve Reuven Shiloah ile olan görüşmelerinde övgü yağdırmak için Kudüs'e gitmişti. Abdullah cuma namazı sırasında torunu Prens Hüseyin ile namaz kılarken vurulmuştu.

Atatürk ve Kral Abdullah
Alıntıyı görüntüle

Ali bin Hüseyin(1879-1935)
Alıntıyı görüntüle

Kendisi hakkında çok bir şey bilinmemektedir. Kendisi sadece 1 yıllığına hicaz kralı olmuştur. 1924-1925 arası.

Kaynak: Vikipedi, Kendi tarih bilgim, Okuduğum tarihi kitaplar, https://www.youtube.com/c/YabguNizamPasha/videos, https://www.youtube.com/channel/UCy-aBM4PCg9nBjZLaHLDaCw.

Devamı kurtuluş savaşıyla birlikte gelecek ancak yarım kaldı çünkü 35 fotoğraf sınırı var.
Bölüm 1 bende 10 bölümlük etki bıraktı reis. Eline emeğine sağlık.
 

PaLaaX

80+ Silver
Katılım
12 Aralık 2020
Mesajlar
3,676
Dahası  
Reaksiyon skoru
2,831
Konum
Beton
İsim
𝓐𝓭ı 𝓨𝓸𝓴 𝓝𝓪𝓶ı 𝓥𝓪𝓻
Discord
𝑃𝑎𝐿𝑎𝑎𝑋#7322
Çok güzel bir rehber olmuş.
Ah İttihatçılar keşke abdülhamidi anlasaydınız...
 
Top Bottom