Neler Yeni

Hırsızlar her zaman kaçar - Fantastik Kurgu - 3. Bölüm Ev Soygunu

Penetrator God

80+ Bronze
Katılım
19 Nisan 2021
Mesajlar
1,012
Dahası  
Reaksiyon skoru
898
Yaş
26
İsim
Yok


1623413778554.png





EV SOYGUNU


19 GÜN SONRA...

"Hey Bana Dirge derler." dedi uzun boylu, yapılı adam, sonra ekledi. "Umarım Mevkibeyinin kim olduğu belirsiz kölelerinden biri değilsindir." "Mevkibeyi hakkında ne biliyorsun.?" dedim. "O bu şehre ayak bastığından beri yerin üstündeki adamlarımız çapulcular gibi tutuklanıp zindanlara sürüklenip götürülüyor. Altındakiler ise sıçanlar gibi lağıma kilitleniyor." dedi öfkeli bir ses tonuyla, sonra ekledi.

"Molgrom Çifteölen'e bak. Bir hırsız standartlarına göre iyi bir adamdı. İşini çok ciddiye alırdı ve güvenilirdi. Birkaç ay önce yakalanıp zindanı boyladı. Ona ne mi oldu ? Kaledeki, zindanda kafasını bulandırdılar, bir şey yaptılar. Muhtemelen işkence edip, beynini yıkadılar. Şu anda artık o Mevkibeyi Laila Yasakoyucu'nun bir maşası haline geldi. İşte bu gerçek kötülüktür."

"Molgrom önceleri nasıldı.?" diye sordum. "Edepsiz herifin tekiydi ama dürüst bir hırsızdı. İşinde saygıdeğer biriydi." dedi ve ekledi. "Sonra onu götürdüler ve değiştirdiler. Zavallı ahmak şimdi Mevkibeyi için muhafızlık yapıyor ve Sarayı koruyor." "Yardıma ihtiyacın var mı.?" diye sordum. " Sanırım Molgrom, beni yakalamayı kafasına koymuş.!" dedi ve ekledi." O yüzden bana bir iyilik yap, ne planladığını öğren ve bana anlat."

Dirge, Molgrom'un onu yakalamaya çalıştığını düşünüyor. Benden onun ne planladığını öğrenmemi istedi.

"Buradaki görevin nedir.?" diye sordum. "Nöbetçiyim, Sarayı koruyorum." dedi sonra ekledi. "Kıyak bir iş değil, ama Hırsızlar Loncasından Kasaba Muhafızlarına taraf değiştirmeye karar verdiğinde, güven kazanman biraz zaman alır.""Hiç Saray'da soygun falan oluyor mu.?" diye sordum. "Mevkibeyinin ikamet ettiği yeri soymaya kimse cesaret edemez." dedi sonra ekledi. " Ancak çevresinde çok fazla oluyor. Yakın zamanda üç ev soyuldu."

"Peki bu konuda ne yapıldı.?" diye sordum. "Malesef buranın yerel başbelalarından "Hırsızlar Loncasından" gözümüzü ayırmamaktan başka elimizden bir şey gelmiyor. Fırsatını yakalasalar yere çivilenmemiş herşeyi götürürlerdi." dedi sonra ekledi. "Ancak bu soygun işinin arkasında Dirge'nin olduğundan neredeyse eminim." "Soygunların arkasında neden Dirge'nin olduğunu düşünüyorsun.?" diye sordum. " Kendisinin işleri karıştırmayı seven bir hırsız olmasından dolayı olabilir mi.?" dedi.

"Bu bir cevap değil. Seni o olduğuna bu kadar emin yapan nedir.?" diye sordum. "Onun kız arkadaşı Tonilia'ya bakman kızın havasını attığı servetin dürüst bir kaynaktan gelmeyeceğini anlamak için yeterli. Zaten o da Lonca üyelerinden biridir. Gerisini sen hesap et işte." dedi. "Eskiden Hırsızlar Loncasının üyelerinden biriydim. Gurur duyduğum bir şey değil. Ama Brynjolf karizmatik bir adamdır. Oldukça ikna edici olabilir." dedi ve ekledi." Sonra Mevkibeyimiz gözlerimi açtı. Bana gerçeği görmemde yardımcı oldu ve Brynjolf'un umrunda olan şeyin Lonca değil kişisel çıkarları olduğunu geçte olsa anladım. Artık Mevkibeyi Laila Yasakoyucu'nun yanında savaşıyorum."

"Şimdi ne yapmayı planlıyorsun.?" diye sordum. "Soygunların arkasında Dirge'nin olduğunu kanıtlarsam böylece Mevkibeyine değerimi gösterir ve Kasaba Muhafızlarında da konumumu ilerletebilirim." dedi ve ekledi. "Ama hiç kimsenin benimle bu durum hakkında konuşacağını sanmam. Hırsızlar Loncasının adamları ihanete uğradıklarını düşünüyor ve Mevkibeyininkileri de kuşkucudur. O yüzden üzerimdeki yüklere sahip olmayan birine ihtiyacım var. Peki sana ne dersin? Ev soygunları durdurulursa bunun Riften'e sonsuz yardımı dokunur."

"Bana ne kadar ödeyeceksin.?" diye sordum. " 150 altına ne dersin.?" dedi. "Yetmez." dedim. "Bu da ilk haftalığımdan aldıklarımın tamamı. Bununla beraber kesede 300 septim falan oluyor." dedi.

"Yardım etmeden önce biraz düşünmek istiyorum." dedim. "Pekala ama çok uzun sürmesin çünkü zaman bizden yana değil." dedi. "Molgrom ile konuştum. Ev soygunlarının arkasında senin olduğuna kendini inandırmış gibi görünüyor." dedim. "Bana iftira atmaya çalışıyor. Benden nefret ediyor. Zaten loncadaki günlerinde de hep nefret ederdi." dedi sonra ekledi.

"Bazı sebeplerden ötürü... Yani birkaç yıl önce Vex'e sarkıntılık ettiği için onu fena pataklamıştım. Kişisel bir şey değildi ama bu kadarda kinci bir tip olduğunu bilseydim üzerinde biraz daha nazik çalışırdım." "Dinle yardımına ihtiyacım var." dedi. "Devam et." dedim. "Bu işi düzeltebilirsin. Gerçeği ortaya çıkartabilirsin. Soygunları araştıran kişi mutlaka sen ol. Umut edelim de Molgrom bunu yapmana izin versin." dedi.

"Tamam, şartlar değişti. Soygunları araştıracağım." dedim. "Güzel. Dikkatli ol, kolay olmayacaktır." dedi ve ekledi. "Dirge pek belli etmesede aslında hileci biridir. Onu bir şey ile suçlamak zordur ve sevgilisi Tonilia'da her daim değerli eşyaların nerede bulunacağını bilir." "Sence evleri önceden dikizlemiş midir.?" diye sordum. "Kas kafanın teki olabilir, ama bir ***** değildir. Evleri gözetlemesi için başka birini göndermiştir." dedi ve ekledi. "Casusunun kimliğini ortaya çıkarabilirsen bu iyi bir başlangıç olur."

"Kimlerin evleri soyuldu.?" diye sordum. " Şaraphaneci Ungrien, Simyacı Elgrim, Demirci Çırağı Asbjorn." dedi ve ekledi. "Hepsiyle teker teker konuşmalısın. Onların ifadeleri Dirge'yi adalete teslim etmenin anahtarı olabilir."

Molgrom Çifteölen kasabadaki ev soygunlarının araştırılmasını istiyor. Soygun öncesi Dirge'nin evleri gözetlemesi için birini gönderdiğini iddia ediyor. Benden casusu bulmamı istedi.

"Molgrom potansiyel evleri kontrol etmek için bir casus kullandığını düşünüyor." dedim. "Öyle mi düşünüyor.?" dedi. "Gerçekten öyle mi peki? Bir casusun var mı.?" diye sordum." "Sen ne düşünüyorsun.?" dedi. "Kim o.?" diye sordum. "Hayır, elbette ki yok. Neden olsun ki.?" dedi ve ekledi. "Ama şayet olmaz ya yinede kasabada bir casus bulacak olursan. Molgrom ile konuşmadan önce bana gel. "

"Hoş geldiniz! İzin verirseniz size Karafunda şarabından tattırmak isterim... Skyrim'deki en kaliteli içki budur.!" dedi ve ekledi." "Biz burada sadece en iyi olanı servis ederiz... Karafunda Şarabı. Size bir tane vereyim mi.?" "Karafunda Şarabını bu kadar özel yapan ne." diye sordum. "Leydi Maven onlarca yıldır Karafunda Bal Şarabı için gizli bir tarif geliştiriyor." dedi ve sonra ekledi. "Kendisi en iyi lezzeti yakalayabilmek için çok gizli bir baharat karışımı, Altınateş Mülkünden taze bal ve özel yapım eskitme fıçıları kullanıyor. Bu da, bardaktaki son yudumdan dahi, ilk yudumdaki kadar güzel bir tat alınmasını sağlıyor."

"Bunların hepsini ezberledin herhalde." dedim. "Kahretsin! Kusura bakma. Bu işte pek iyi değilim. " dedi sonra ekledi." Bak, en azından Maven'a bir şey söyleme, tamam mı? Bu işi doğru yapmak için haftalardır uğraşıyorum ve eğer ne kadar ***** olduğumu öğrenirse beni başından savacaktır." "İşten atılmaktan daha kötü şeyler de var." dedim. "Evet... Atılmak. Tabi, bende bunu kastetmiştim." dedi. "Herneyse lütfen bu konuşmayı unutalım ve en baştan alalım. Size nasıl yardımcı olabilirim." dedi.

"Duyduğuma göre evini soymuşlar." dedim ve ekledim. "Ne çalındı ve Soygun gününde burada kimler vardı.?" "Yüzüğüm. Değerli bir parçaydı. Ee, o gün burada birkaç kişi vardı." dedi sonra ekledi.

"Pazar meydanındaki kasap Marise Aravel, Şaraphanedeki Yemek Hane için bana taze bir et teslimatı gerçekleştirdi. İşçi Valindor bana balık sattı. Ve de Hafjorg, Elgrim'in karısı. Bana birkaç tane sağlık iksiri sattı. " "Şey senden bir ricam var." dedi. "Nedir.?" diye sordum." Çalınan o yüzük, onu Maven Karafunda'dan bizzat almıştım. Şaraphanesindeki ilk haftamı doldurduğum gün hediye etmişti." dedi ve ekledi.

"Ara sıra çalışanlarını kontrol etmek için buraya uğrar. Eğer yüzüğünü elimde görmezse takacak kadar değer vermediğimi ya da sattığımı düşünecektir. Kim bilir belkide önemsemez ama Maven ne yapacağı belli olmayan dengesiz biridir. Yani risk alamam. Lütfen o yüzüğü bul ne istiyorsan veririm." dedi. "Önceliğim bu değil ama fırsatını bulursam bakarım." dedim.

Karafunda Şaraphesinde çalışan Ungrien adındaki bir Orman Elfi benden ona Maven tarafından hediye edilmiş çalınan yüzüğünü bulmamı istedi.

"Seni daha önce buralarda görmemiştim." dedi Kızıl Muhafız kadını. "Ben yeniyim." dedim. "Riften'e girmeyi nasıl başardın? Bu günlerde Hırsızlar Loncası nedeniyle muhafızlar şehre pek bir şey girip çıkmasına izin vermiyor. Şey en azından kasabaya." dedi manalı bir biçimde. "Bir yol arıyordum ve buldum." dedim gözlerimi devirerek. "Beceriklisin ha? Senin gibi adamları severim." dedi beni baştan aşağı süzerek. "Duyduğuma sevindim ve bende senin gibi kadınları severim." dedim bir taraftanda elimle kalçasını avuçlayarak. "Hey! Yakışıklı sende çok hızlıymışsın. Ama benim başım bağlı o yüzden şansına küs." dedi cilveli haraketlerle. "

"Eee, peki senin gibi güzel bir kadın ne yapıyor buralarda.?" dedim. "Adım Tonilia tatlım biz Dirge ile birlikte Hırsızlar Loncasının adamlarındanız." dedi. "Öyle mi gerçekten.?" dedim. "Hemen onu sıradan haydutlardan biriymiş gibi düşünme. Benim Dirgem fazla akıllı olmasada, güçlüdür ve bir kızın ne istediğini bilir." dedi gülümseyerek. "Bana da bir şans verirsen bende bildiğim birkaç numarayı sana gösteririm." dedim. "Hala pes etmeden çabalıyorsun demek ha ? Ne diyeceğim böyle ısrar etmeye devam et ve belkide sonra birşeyler yaparız seninle." dedi ve ekledi. "Ama Dirge'nin haberi olmadan yoksa ikimizide öldürür."

"Benim Dirgeciğim daha geçen gün bana güzel bir yüzük verdi. Mevkibeyi olacak k@lt@ğın eline yakışır bir tane." dedi. "Dirge'nin sana verdiği yüzüğü görebilir miyim.?" diye sordum. "Nah! Onu almak için elimi bile kesersin! Senin gibileri tanırım.!" dedi." "Dirge onu çaldı." dedim. "Öyle bile olsa sen bunu kanıtlayamazsın.!" dedi. "Bana o yüzüğü ver.!" dedim. "O benim, tamam mı? Benim.!" dedi. "Çalıntı malları elinde bulundurmak... Özellikle Maven'nin malıysa başın hem onunla hemde Mevkibeyiyle belaya girebilir." dedim.

"Mevkibeyinin benimle uğraşmaya tenezzül edeceğinden şüpheliyim. Özel biri olmadığımdan değil... eee, onların ilgileneceği tarzda olmadığımdan." dedi ve ekledi." Maven'a gelirsek o karısının ne düşündüğü umurumda bile değil." "Beni, canını yakmak zorunda bırakma.!" dedim. " Bir hanıma vuracak mısın.? Sen ne çeşit bir hayvansın. Oysa ki hakkında iyi şeyler düşünmeye başlamıştım." dedi. "Acıtmakla kalmam gerekirse seni öldürümrüm." dedim. "Hele bi dene! Bana dokunursan buna pişman olursun. Yemin ederim.!" dedi.

"Tamam, tamam kapatalım bu konuyu." dedim ve ekledim. "Bana kendinden bahset." "Ne bilmek istiyorsun.?" dedi ve ekledi. "Dirge iyi bir adam. Gerçi kendine bakamıyor, ama hangi erkek yapabiliyor ki.? Ona yemek pişirip etrafı temizliyorum... Kasabadaki soygunları birlikte planlıyoruz ve onu yatakta mutlu ediyorum. Pek konuşkan değildir. Ama onda o yetenekler varken konuşmaya kimin ihtiyacı olur ki. Dirgeciğim de gerçekten bir kudret var. Ayrıca bana tonla hediye getiriyor."

"Devam et lütfen." dedim. "Demek istedeğim benim hayattaki kaliteli şeylerden hoşlanan bir hanımefendi olduğumu görebiliyorsundur. Bir kasaba kızının görevlerinden biri güzel görünmektir. Kasabaya gelen şu köylüler gibi değil. Ne bir stile ne de bir klasa sahipler." dedi. "Harika zevklere sahip bir kadın olduğunu görebiliyorum." dedim. "Ne demek istediğimi anlıyorsun. Kaliteli şeyleri takdir eden bir adam olduğunu görebiliyorum." dedi ve ekledi. "Bir an senin de civardaki adamlardan biri olduğunu sanacaktım. Onlar sadece bir sonraki biralarının nereden geleceğiyle ilgilenir, ya da elbisenin ne kadar hızlı yere düştüğü ile."

"Senden hoşlandım. Gel de sana vücudumun kaliteli şeylerinden tattırayım. Bunun için Sessiz sakin bir yere gidelim." dedi elimden tutarak." Benim için zevk." dedim."Tekrar hoş geldiniz." dedi Ungrien. "Onu buldum. Yüzüğün bende." dedim. "Sen ciddi misin.?" dedi. "Evet, elbette." dedim. "Minnettarım. İşte bu septimleri teşekkürlerimle birlikte al. Hayatımı kurtardın dostum." dedi.

"Marise Aravel.?" diye sordum. "Evet.?" dedi. "Ev soygunları hakkında bir şey duydun mu.?" diye sordum. " "İşin içinde olduğumu mu düşündün.?" dedi ve ekledi. "Değerli eşyalar umrumda değil. Ben etlerimi taze tutmayı, satmayı ve beladan uzak durmayı umursarım." "Kulağa pastoral geliyor." dedim.

"Bayan Hafjorg.?" dedim. "Efendim.?" dedi. "Soyulan evlerden birinde görülmüşsün." dedim. "Aslında birden fazla evdeydim. Ancak bu beni hırsız yapmaz. O yerlerde bulunmamın tek sebebi iksirlerimi satmaktı, yani iş için." dedi. "Öyle diyorsan öyledir." dedim.

"Valindor sen misin.?" diye sordum. "Evet." dedi. "Soyulmuş bir evin içinde görülmüşsün." dedim. "Ben kasaba limanında çalışır, kapı kapı dolaşıp tuttuğum balıkları satarım. İşim gereği insanların evine girip çıkarım." dedi. "Göreceğiz bakalım." dedim.

"Bir saniye." dedi ve ekledi. "Eğer yirmi beşten üçü alır artı onsekiz çizme eklersem bu... Gözlerini dikmiş bana bakarken bunu yapamam." "Hesap mı yapıyorsun.?" diye sordum. "Demirci dükkanının kayıtlarını tutuyorum." dedi. "Ne beceri ama." dedim. " "Hesaplamanın kolay olduğunu mu düşünüyorsun? Buralarda bunu yapabilen pek yok." dedi. "Ben yapabilirim." dedim. "Gerçekten mi? Nedense sesinden bu söylediğine kendin bile inanmıyorsun gibi hissettim." dedi. "Beni sınamak mı istiyorsun.?" diye sordum.

"Evet... On dört çarpı on yedi kaç eder.?" dedi. "Çok basit. İki yüz otuz sekiz." dedim. "Çok güzel! İnsan, metal silahlara olduğu kadar zihnin silahlarını da değer vermeli." dedi." Soygunlar hakkında bir soruşturma yürütüyorum." dedim. "Ne çalındığını soruyorsan. Zırh elbette. Mevkibeyi Laila, Balimund'a eskileri çok yıprandığı için Kasaba Muhafızlarına yeni zırh setleri dövdürtmüştü. Malesef artık yoklar.! dedi ve ekledi." Hırsızlığın farkına vardığımda hesap defterini düzenliyordum. O gün çevrede olanlar... Şey Valindor bana balık satmaya çalışmıştı. Ama balık sevmem. O yüzden onu kovalamıştım. Şu Kara Elf hödüğü Romlyn Dreth bira getirdi. Bedelini ödedim. Karşılığında birkaç kuruş sikke atmıştım önüne ve Marise Aravel birkaç sefer buraya geldi. Ama bu alışılmadık bir şey değil, zaten her hafta düzenli olarak ondan et alırız."

"Romlyn Dreth.?" dedim. "Adımı nerden biliyorsun ? Neyse boşver. Bir içkiye ihtiyacın var gibi duruyor. Biraz ucuz bal şarabına ne dersin.?" dedi. "Ucuz Balşarabı mı satıyorsun.?" diye sordum. "Evet. Şehirdeki en iyi şarabı ucuza satıyorum, ilgini çeker mi.?" dedi. "Karafunda Şaraphanesinde mi çalıyorsun.?" diye sordum. "Tabi ki. Bu kalitede malı nasıl bu kadar ucuza sattığımı düşünüyorsun? Yaşlı Maven'nin her önüne gelene dağıttığını mı sandın.?" dedi sonra ekledi. "Neyse ki çok fazla para kazanıyor. Böylece yaptığım bu küçük ticaret göze batmıyor." "Bu yasadışı değil mi ? Ki yakalanırsan Maven'nin sana yapabileceklerinden bahsetmeme gerek yok." dedim.

"Olabilir, ama ucunda kazanç olan her işin içinde biraz risk vardır ve zaten dikkat ediyorum. Karafunda Bal Şarabını han ve tavernalara bir kasasını, şaraphaneye ödedikleri fiyatın yarısına satıyorum." dedi sonra ekledi. " Sadece birinin, onu teslim etmesi gerekiyor. Bende yapardım ancak Riften'i terk ettiğimi gören olursa şüphelenirler." "Ne tür bir teslimat.?" diye sordum. "Bu küçük Karafunda Bal Şarabı fıçısını alıp Ivar köyündeki hana götürmene ihtiyacım var. Karşılığında sana bir şey verecek. Yapacağın ayak işine karşılık sende kalabilir. Eğer şaraphaneden Indaryn'a rastlarsan, çeneni kapalı tut. Bizi saniyesinde Maven'e ele verir. " dedi.

"Tamam, yapacağım. Ama seninle konuşma amacımdan uzaklaştık. " dedim ve ekledim. "Soyulan evlerden birinde görüldüğünü duydum." "Söylediğim gibi ben pek çok eve bira ve şarap götürürüm. Ben her yerde görülürüm. Bu normal." dedi. "Orası doğru." dedim.

Şaraphanede çalışan Romlyn Dreth adında bir Kara Elf benden yasadışı yollarla ele geçirdiği bir fıçı Karafunda Bal Şarabının Ivar köyündeki hana teslimatını yapmamı istedi.

"Indaryn sen misin.?" diye sordum. "Öyleysem ne olmuş? Ne istiyorsun? Eğer konu şaraphane ile ilgiliyse beni rahatsız etmek yerine Ungrien ile konuşabilirsin." dedi. "Bana Maven Karafunda'yı anlat." diye sordum." Leydi Maven Skyrim'deki herkesle alışveriş yapabilir. Bu şehirde ipleri elinde tutanın o olmasına şaşırmamak gerek." dedi sonra ekledi. "Hatta kendisinin İmparatorluk içinde bile üst kademede arkadaşlarının olduğuna eminim. Ayrıca ona karşı gelmemeni öneririm. Sorun yaratanları çözmesi için birkaç sorun gideren elemanı vardır."

"Karafunda Şaraphanesini sen mi işletiyorsun.?" diye sordum. "Maven Karafunda şarap üretiminin devam etmesini istiyor ve bende bütün bu işe yaramazlara rağmen bunu sağlamaya çalışıyorum." dedi ve ekledi. "İşletme yönetimini devraldığımdan beri bal şarabı üretimimiz en yüksek karına ulaştı." "Yanındaki çalışanın Romlyn'nin herkesten gizli dükkandan para aşırdığını biliyor muydun.?" diye sordum. "Evet, hemde çok şüphelenmiştim ama o küçük alçağı kanıtla beraber hiç yakalayamadım." dedi. "Bana teslim etmem için bu fıçıyı verdi." dedim.

"Vay ********! Daha sabah bu fıçıyı ona verip git mahzene koy demiştim." dedi ve ekledi. "Ah, bunun için aklı başına gelene kadar cezaevinde çürüyecek. Maven olanları benden önce öğrenseydi, başına daha kötü şeyler gelebilirdi. Al bu keseyi küçük hırsızımızı enselediğin için ufak bir ödül."

"İksir ya da içerik malzemesi alacaksan haberim olsun." dedi Elgrim sonra ekledi. "Yoksa simya hakkında ders mi almak istiyorsun.?" "İkisi de değil. Buraya ev soygunları hakkında yürüttüğüm soruşturma için geldim." dedim. "Nirnotlarım ve trol yağlarım çalındı.! Eğer bu olmasaydı, işime devam edebilirdim.!" dedi ve ekledi. "Halbuki o gün şüpheli bir şeylede karşılaşmamıştım. Sadece mallarını bana kakalamaya çalışan her zamanki gündelik işçiler. Karım Hofjorg bütün gün buradaydı. Ne de olsa, birlikte yaşıyoruz ve doğal olarak yanımda çalışıyor. Ayrıca Romlyn Dreth bana şaraphaneden bira satmak istedi. Son olarak bir de Valindor vardı. Balık satmak istiyordu. Ama altınım yoktu o yüzden onu yolladım. Evet işte hepsi bu."

"Şehirdeki Casusunu buldum." dedim. "Demek buldun ha.?" dedi. "Onunla konuşup ihtiyacın olan kanıtı bulacağım." dedim. "Elbette... elbette bulursun." dedi. "Olayın içindeki herkesle konuştum." dedim. "Peki şüphelendiğin biri var mı.?" dedi. "Balıkçı Valindor." dedim. "Herhangi bir kanıt buldun mu.?" dedi. "Hayır. Henüz değil." dedim. "Bir önsezinden daha fazlasına ihtiyacımız var. Elinde bir itiraf ya da Mevkibeyine kanıt olarak sunulabilecek bir çeşit delil olduğunda geri gel." dedi.

"Yine ne var.?" dedi Valindor. "Soyulan bütün evlerde görülen tek kişi sensin." dedim sonra ekledim. " Bu da seni baş şüpheli yapıyor." "Bunu kanıtlayamazsın." dedi. "Seni döverek itiraf ettirebilirim." dedim ve ekledim. "Önünde iki seçeneğin var. Ya seni öldüresiye pataklarım ya da o kısmı atlarız ve sen de bana doğruyu anlatırsın." "Pekala. Evet Dirge için o soyulan evleri gözetledim." dedi. "İşte bu. O kadar zor değilmiş, değil mi.?" dedim. "Ama bu bilgi ile ne yapacağım.?" dedim sesli düşünerek. "Eğer Dirge öttüğümü duyarsa beni öldürür. Eğer Mevkibeyi öğrenirse beni zindana attırır. Bu konuda kimseye bahsetmemelisin.!"

"Mevkibeyine teslim olacaksın." dedim. "Hayır! Lütfen hayır! Cezaevine giremem.!" dedi. "Kapa çeneni! Diğer seçeneğin ne ? Sen artık zaten ölüsün. Unuttun mu küçük planınızı bende biliyorum. Seni şu anda ben öldürmesem bile, Mevkibeyine ifade vermeyip zindana atılmaktan kaçsan bile Dirge sırf planı başkalarına anlattığın için seni yakaladığı yerde gebertir. Dirge'nin seni tutuklanana kadar bulup öldürmemesi için şimdilik burada kalıp saklan." dedim ve ekledim. Artık ondan korkmana da gerek yok, yakında Dirge'nin icabına bakacağım."

"İyi de nasıl? Adam senin bile en az iki katın, önce paramparça eder, ondan sonra arta kalan vücut kalıntılarını da köpek maması yapar." dedi. "Onunla savaşmama gerek yok. Bana verdiğin ifade ile zaten onu enselemiş olacağız ve ardından kaçacak delik arayacak." "Kasabadaki casusu sorguladım." dedim. "Ve bunu yapması için ona emri Dirge vermiş. Değil mi.?" dedi. "Evet. Casus şüphelendiğim gibi Valindor çıktı. Ölmekten korkuyor ama zindana atılmakta istemiyor." dedim. "Bu işlere bulaşırken düşünecekti. Artık sonuçlarınada katlanmak zorunda." dedi. "Merak etme onu Mevkibeyine ifade vermeye hazır kıvama getirdim." dedim.

"Gerçekten mi? Bu gibi zamanlarda insanların hala seni şaşırtabildiğini bilmek güzel." dedi. "Ona seçme şansı bırakmadım." dedim. "Artık Bildiğimiz şeylerle Dirge'nin karşısına çıkma zamanı geldi. Birlikte bu işi sona erdirebiliriz." dedi. "Casusun Valindor ile konuştum." dedim. "*****. Bundan daha iyi olacağını sanmıştım. Onu elime bir geçireyim kemiklerini tek tek kıracağım." dedi. "Çok geç Valindor Mevkibeyine gitti. Kendiliğinden teslim oldu." dedim. "Ne ? Onlara her şeyi anlatacak.!" dedi.

"Ne yapacaksın.?" dedim. "Eğer şehirde kalırsam bir bela denizinin ortasında boğulurum. Brynjolf bir taraftan Mevkibeyi Laila diğer taraftan beni ortadan ikiye ayıracaklar. Tüymem gerek. Mümkün olan en kısa sürede yola koyulacağım. Umarım kasabanın içinde bulunduğu karmaşada unutulurum. Artık bu şehir ve Loncayla işim bitti. her şey Buraya kadarmış meğer. Sanırım kendime yeni bir hayat kurmanın vakti gelmişti. Herne olursa olsun hiçbirşey beni Mevkibeyinin zindanına ya da Brynjolf'un öfkesine maruz bırakamaz. Tonilia onu sevdiğimi söylersin. " dedi.

"Sen ne yaptın? Hadi, öt bakalım.!" dedi Tonilia öfkeyle. "Neyi.?" dedim dalga geçerçesine. "Dirgeciğim Riften'i terk etti ve bunun senin senin suçun olduğunu biliyorum.!" dedi."Dirgecik kendi kararlarını verebilir. İlahlar bilir belkide senin çenenden bıkmıştır." dedim. " "Defol gözümün önünden, p@ç herif.! Birde seninle yattım.!" dedi yüzünü ekşiterek.

"Seni zorladım mı ? Ve beni içine alırken öyle iğrenmiyordun ama seni gidi hırsız @r@spu. Seni şuracıkta şehrin ortasında kesip atsam kimse önemsemez. Bir sıçan daha eksilir ve arkandan gözyaşı kimse döküp özlemez.?" dedim. "Gerek yok. Dirgenin olmadığı yerde benimde işim yok. Alın şehrinizi başınıza çalın.! DİRGE BENİ BEKLE AŞKIM GELİYORUM.!" diye bağırıp gitti.

"Dirge Riften'den kaçmaya hazırlanıyor." dedim. "Bırak gitsin. Onu zindana koyacak olursak sadece daha fazla bela çıkarır. En azından böylece kasaba onun etkisinden uzak olur artık." dedi sonra ekledi. "Al bakalım. Mevkibeyinin teşekkürleriyle birlikte. Senin gibi adamlar çok işimize yarar."

"Leydim Dirge çetin biriydi, ama artık senin için bir sorun teşkil etmeyecek." dedim. "Uzun süredir sırtımdaki bir dikendi." dedi sonra ekledi. "Sonunda onun ense tıraşını göreceğime sevindim. İşte... bu altınları bir ödül olarak kabul et." dedi...
 

JSezar

80+ Silver
Katılım
2 Ekim 2020
Mesajlar
4,459
Hikaye güzel geliştirmen lazım
 
Top Bottom