Neler Yeni

Sosyal Entropi , İçsel Savunma mekanizması , Entropi şiddeti . Kültür silsilesi

Katılım
28 Ağustos 2022
Mesajlar
409
Sosyal Entropi ile alakalı yazımı sizler ile paylaşmak istedim .

Pakistan'da 8 yaşındaki kız toplu tecavüze uğradı ve gözleri oyuldu!

Şu konudan yola çıkarak ; kimseyi de incitmeyecek şekilde ; olabildiğince de dikkatli olarak sizlere anlatmaya çalıştım .

Teşekkürler .

1 = GİRİŞ

Sevgili okuyucu .

Yazıyı okurken ; ifade edilenleri ilişkilendirmekte güçlük çekebilirsiniz .
İlişkilendirmekte yaşadığınız güçlük ; yazıyı okumaya devam ettikçe azalacaktır . Aktarılmak
istenilenler rahatlıkla anlaşılacaktır .

Yazıyı okurken ; dikkatli olmanızı ve özen göstermenizi rica edeceğim . Her ifadeyi ;
olabildiğince açmaya ( açıklamaya ) çalışarak yalın bir hale getireceğim . Görseller ile
destekleyeceğim .

Yazıyı okumaya başladığınız için teşekkür ederim .

Yazının amacı .

Türkiye Cumhuriyeti devletinin sosyokültürel ve sosyodemografik yapılarını ; baz
alarak : ülkemiz içerisi toplumsal yaşantıyı gözlemlemeye çalıştığımızda ; her bir bireyi
kesinlikle tehdit eden ; devasa ölçekte bir tehlike görüyoruz .

1662207233468.png


Türkiye’de Sosyodemografik ve Sosyokültürel Göstergelere Göre Dindarlık Seviyeleri - 14 Aralık 2019 , İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi , 39(2): 303–328

• Cinsiyet gözetmeksizin katılımcıları : %89,4 ile dindarlar , %9,4 ile zayıf dindarlar , %1,2
ile dindar olmayanlar oluşturmaktadır .

• Erkek / Kadın olarak katılımcıları : %87,5 / %91 ile dindarlar , %10,9 / %8,1 ile zayıf
dindarlar , %1,2 / %0,9 ile dindar olmayanlar ; oluşturmaktadır .

• Kadın katılımcıların : kendilerini dindar olarak tanımlamaya ; daha meyilli oldukları
gözlemlenmiştir .

Türk Dil Kurumu sözlüğünde dindar kelimesi : “ Din inancı güçlü , din kurallarına bağlı
(kimse) , mütedeyyin ” olarak tanımlanıyor .

Oxfordlanguages projesinde dindar kelimesi : “ dininin buyruklarını , kurallarını
eksiksiz olarak yerine getiren , dinine çok bağlı (kimse) . ” olarak tanımlanıyor .

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Diyanet İşleri Başkanlığının ; Türkiye ‘ de dini hayat
araştırması raporuna göre : İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebine mensup olan
bireyler ; İslam dinine mensup olan bireylerin ; %77,5 ile çoğunluğunu oluşturmaktadır .

1662207508581.png


Din kurallarına bağlı olanların ve dininin buyruklarını eksiksiz yerine getirenlerin ;
dindar olarak tanımlandığını biliyoruz . İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebine mensup
olan bireylerin ; %77,5 ile çoğunluğu oluşturduğunu biliyoruz .

Belirginleştirmek açısından ; İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebine mensup
olan bireylerin : kesinlikle anlaşmaya vardığı “ Namaz kılma ” ve “ Miras paylaştırma ” kurallarını
ele alacağız .

Sonra “ Sosyodemografik ve Sosyokültürel Göstergelere Göre Dindarlık Seviyeleri ”
başlıklı makaleyi baz alarak ilişkilendirecek ve irdelemeye devam edeceğiz .

Orta Asya menşeli Nakşibendiliğin Halidî koluna mensup İsmailağa Cemaatinin ; resmi
İnternet sitesinde yayımlanan “ Büyük Felaket: Namazı Terk Etmek ” başlıklı yazıdan : dindarların
namazla ilgili tutumlarının ; esnetilemez ve taviz verilemez bir boyutta olduğu anlaşılır .

1662207628360.png


1662207647504.png


1662207655019.png


1662207663761.png

• Dindarlar için namaz ; tartışmaya açık olmayan bir zorunluluktur . Namazla ilgili tutum ;
esnetilemez ve taviz verilemez bir boyutta olmalıdır .

• Bu yüzden on yaşını doldurmuş olan çocuklarımızı ; namazla alakalı tutumlara aykırılık
sergilemesi halinde ; cezalandırmak için hafifçe dövebiliriz .

Sadece baş parmağını kullanabilen ; felçli bir hasta bile namazı terk edemez . Namaz bu
denli önemlidir .

• Bu kadar önemli olmasına rağmen namaz terk edilecek olursa ; dünyada ve ahirette
cezalandırılır .

Namaz tembellik edilmeyecek ve mazeret sunulmayacak kadar önemlidir ; esnetilemez ve
taviz verilemez . Tembellik edenler ve geçerli bir mazeret sunamayanlar ; şiddetle
cezalandırılmalıdır .

• İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebinin uygun gördüğü gibi ; darp edilir ve tecrit
edilir .

• İslam dinini ilk defa kabul edecek olanlara zor kullanılmaz ; çünkü İslam dininde zorlama
yoktur . İslam dinini kabul ettikten sonra dönenler ise bu hükmün dışındadır .

• İslam dinini kabul ettikten sonra tembellik edenler ve geçerli bir mazeret sunamayanlar ;
bu hükmün dışındadır ve cezalandırılırlar .

Dindarların namazla ilgili tutumları : tartışmasız ve kesinlikle ; açıkça görüldüğü üzere
taviz verilemez ve esnetilemez bir boyuttadır . İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebine
mensup olan bireylerin ; %77,5 ile çoğunluğu oluşturduğunu biliyoruz .

Orta Asya menşeli Nakşibendiliğin Halidî koluna mensup İsmailağa Cemaatinin ; namazla ilgili tutumunu inceledik .
“ Sosyodemografik ve Sosyokültürel Göstergelere Göre Dindarlık Seviyeleri “ başlıklı
makaleyle ilişkilendirelim .

1662207800717.png


“ Beş vakit namaz kılma sıklığı ”

* Din kurallarına bağlı olanların ve dininin buyruklarını eksiksiz yerine getirenlerin ; dindar olarak
tanımlandığını biliyoruz . İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebine mensup olan bireylerin ;
%77,5 ile çoğunluğu oluşturduğunu biliyoruz .

* İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebinin ; namazla ilgili esnetilemez ve taviz verilemez
tutumunu : Orta Asya menşeli Nakşibendiliğin Halidî koluna mensup İsmailağa Cemaatinin ; “
Büyük Felaket : Namazı Terk Etmek ” başlığına sahip yazısından hareketle biliyoruz .

* Kendisini oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıların : kendisini dindar olarak tanımlayan
katılımcılara nazaran ; daha keskin ifadelerde bulunması gerekir . “ Her gün Allah’ın isimlerini
zikrediyorum , Tespih çekiyorum , Zikir ediyorum , dergaha kapanıyorum , sohbetlere katılıyorum “
ve benzerleri gibi ; fakat namaz buna dahil değildir . Çünkü namaz dindarın da ve oldukça dindarın
da icra etmesi gereken ; üzerine farz olunan bir zorunluluktur .

* Kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıların ; “ beş vakit namaz kılıyor
musunuz ? “ sorusuna “ Her zaman ” cevabını vermesini bekliyoruz .

İlk tabloda : kendisini oldukça dindar veya dindar olarak tanımlayan katılımcıların
oranı %89,4 olmasına rağmen ; her zaman beş vakit namazını kılan katılımcıların
oranı %47,6 ; %41,8 oranında azalma mevcut . Arttırılmaya çalışılarak “ Çoğunlukla “
cevabını veren katılımcılarla desteklense bile ; %54,7 oranında seyir ediyor ; %34,7
oranında azalma görülüyor . Etiğe uygunluk açısından ; %41,8 oranında azalma ele
alınmalıdır .

İlk tablo içerisi : kendisini zayıf dindarlar ve dindar olmayanlar olarak tanımlayan
katılımcıların oranı %10,6 iken ; oldukça dindar ve dindar katılımcılardan kopan %41,8
oranında katılımcıyla birlikte bu oran ; %52,4 oranına ulaşmıştır .

1662207954099.png


* Kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıların ; “ beş vakit namaz kılıyor
musunuz ? “ sorusuna “ Her zaman ” cevabını vermesini bekliyoruz .

Bu yüzden kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıları ; dindarım
şeklinde tek bir grup haline getiriyoruz . Çünkü namaz dindarın da ve oldukça dindarın da icra
etmesi gereken ; üzerine farz olunan bir zorunluluktur .

1662208017508.png


* kendisini oldukça dindar veya dindar olarak tanımlayan katılımcıların oranı %89,4 olmasına
rağmen ; her zaman beş vakit namazını kılan katılımcıların oranı %47,6 . Dindar katılımcılarda ;

%41.8 oranında reddedilemeyecek büyüklükte bir azalma mevcut . Bu azalma ilginçtir ki “ beş
vakit namaz kılıyor musunuz ? “ sorusuna verilen cevapta ; düşülen ihtilaftan kaynaklanıyor .

1662208125697.png


Dindarlar ve oldukça dindarlar için esnetilemez ve taviz verilemez bir tutum olan namaz
ibadeti : İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebinin ( %77,5 ile çoğunluk ) ; namaz ile ilgili
keskin ve belirgin bir tutumunun olduğunu bilmemize rağmen ; yine de katılımcılar arasında
reddedilemeyecek büyüklükte bir ihtilafa neden olmaktadır .

Kendisini ; “ dininin buyruklarını , kurallarını eksiksiz olarak yerine getiren , dinine çok
bağlı “ bir kimse olarak tanımlayan katılımcıların ; “ beş vakit namaz kılıyor musunuz ? “ sorusuna
verilen cevapta ihtilafa düşerek ; %89,4 oranından 47,6% oranına gerilediğini gözlemliyoruz .

* Kendisini ; “ dininin buyruklarını , kurallarını eksiksiz olarak yerine getiren , dinine çok bağlı “
bir kimse olarak tanımlayan katılımcıların : “ beş vakit namaz kılıyor musunuz ? “ sorusuna “ Her
zaman ” cevabını vermesini bekliyoruz .

Açıkça görüldüğü üzere kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan %41,8
oranında katılımcının ; dininin buyruklarını / kurallarını eksiksiz yerine getirmediğini ve dinine de
çok bağlı bir kimse olmadığını ; yani dindar olmadığını gözlemliyoruz .

Son olarak “ Miras paylaştırma ” kuralını ele alalım . Sonra “ Sosyodemografik ve
Sosyokültürel Göstergelere Göre Dindarlık Seviyeleri ” başlıklı makaleyi baz alarak ilişkilendirelim
ve irdelemeyi sonlandıralım .

1662208184345.png


“ Miras paylaşımına bakış ”

* Kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıların ; “ İslam hukukunda ; miras
paylaşımını doğru buluyor musunuz ? “ sorusuna “ Katılıyorum ” cevabını vermesini bekliyoruz .

• İlk tablo içerisi : kendisini oldukça dindar veya dindar olarak tanımlayan katılımcıların
oranı %89,4 olmasına rağmen ; İslam hukukunda miras paylaşımını doğru bulan
katılımcıların oranı %21,4 ; %68 oranında azalma mevcut . Arttırılmaya çalışılarak “
Kısmen katılıyorum “ cevabını veren katılımcılarla desteklense bile ; %26,2 oranında seyir
ediyor ; %63,2 oranında azalma görülüyor . Etiğe uygunluk açısından ; %68 oranında
azalma ele alınmalıdır .

• İlk tablo içerisi : kendisini zayıf dindarlar ve dindar olmayanlar olarak tanımlayan
katılımcıların oranı %10,6 iken ; oldukça dindar ve dindar katılımcılardan kopan %68
oranında katılımcıyla birlikte bu oran ; %78,6 oranına ulaşmıştır .

1662208277542.png


* Kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıların ; “ İslam hukukunda ; miras
paylaşımını doğru buluyor musunuz ? “ sorusuna “ Katılıyorum ” cevabını vermesini bekliyoruz .

1662208351441.png


1662208484300.png


Tartışmasız ve kesin bir şekilde katılımcılar arasında ; belirgin bir ihtilaf görülmektedir .

2 = Yüksek bir sosyal entropi .

Öncelikle , “ Sosyodemografik ve Sosyokültürel Göstergelere Göre Dindarlık Seviyeleri
” başlıklı makaleyi baz alarak yaptığımız ; irdelemeyle alakalı şu notları düşmem gerek .

“ Sosyal entropi kuramı , bir sosyal sistem kuramıdır . Pynchon nın da belirttiği gibi “sosyal
entropi , insan ilişkileriyle ilgilidir ” (De Zwaan 1993;195) ,. “ Sosyal entropi teorisi , gerçek bir
sosyal sistemin nasıl çalıştığını gösterir ” (Bailey 1994;38). “

* Katılımcıların : bu hususta hayatları boyunca : yüksek bir sosyal entropiye ; süreğen
ve sistemli bir şekilde maruz kaldıklarını ; açıkça ifade etmek gerek .

* Katılımcıların çoğunluğunun : kendisini dindar / oldukça dindar olarak tanımlaması ve
gerçekte bir dindar olmayışları ; dindarlığın taviz verilemez ve esnetilemez tutumlarında bile kesin
bir şekilde ihtilafa düşmeleri bu yüzdendir .

* Katılımcıların çoğunluğunun : içsel bir savunma mekanizması geliştirdiklerini ve
güdülenerek ; buna bağlı olarak gelişen dürtüyle birlikte ; kendilerini dindar ve oldukça dindar
olarak tanılama eğiliminde olduklarını ; bu yüzden sözlü olarak eyleme geçtiklerini görüyoruz .

* Katılımcıların çoğunluğunun “ yüksek bir sosyal entropiye ” ; maruz kaldığını
biliyoruz . İç ve dış uyarıcılarla birlikte şekillenen azalmaya bağlı olarak entropinin ; birey
üzerindeki tesirinin de zayıfladığını gözlemliyoruz .

• Kendisini “ dininin buyruklarını , kurallarını eksiksiz olarak yerine getiren , dinine çok
bağlı “ bir kimse olarak tanımlayan katılımcıların ; “ beş vakit namaz kılıyor musunuz ? “
sorusuna verilen cevapta ihtilafa düşerek ; %89,4 oranından 47,6% oranına gerilediğini
gözlemliyoruz .

• Kendisini “ dininin buyruklarını , kurallarını eksiksiz olarak yerine getiren , dinine çok
bağlı “ bir kimse olarak tanımlayan katılımcıların ; “ İslam hukukunda ; miras paylaşımını
doğru buluyor musunuz ? “ sorusuna verilen cevapta ihtilafa düşerek ; %89,4 oranından
21,4% oranına gerilediğini gözlemliyoruz .

• Her iki bağımsız çalışmada da kadın katılımcıların : kendilerini oldukça dindar / dindar
olarak tanımlamaya ; daha meyilli olduklarını gözlemliyoruz .

Tartışmasız ve kesinlikle ; açıkça görüldüğü üzere “ yüksek bir sosyal entropinin ” :
katılımcılar üzerindeki tesirinin azalarak zayıfladığını ; her bir katılımcının iç / dış uyarıcılarına
bağlı olarak şekillendiğini ve katılımcıların çoğunluğunun ; bu yüzden en temel olguda bile ihtilafa
düştüğünü gözlemliyoruz .
 
Katılım
28 Ağustos 2022
Mesajlar
409
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #3
Elinize sağlık hocam

Teşekkür ederim . Burada anlatılmak istenilen husus .. En temel olgularda bile ; Yüksek bir sosyal entropiye maruz kalan bireylerin oluşturduğu grupların kesin bir ihtilafa düştüğünü gözlemliyoruz .

Yüksek bir sosyal entropi yani tansiyon ; bireyler üzerinde .. içsel bir savunma mekanizması geliştirmeye neden oluyor .

Yüksek bir sosyal entropi .. sönümlenmediği takdirde ; bir süre sonra .. gruplar arasındaki çatışmanın da süreğenliğine bağlı olarak ..

Şiddetli bir boşalmaya gidiyor .. Bu boşalma da .. Kompulsiyon halini alıyor .

Kompulsiyon yani eylem safhasında kompulsif bozukluk dediğimiz eylemsel bozukluk oluyor .

Entropinin de şiddeti katlanarak arttığı için .. İş bu bireyler ve bireylerin oluşturduğu gruplar ;

ağır şiddet , linç , katliam , toplu linçler , tecavüz , ampute etmek ve dahası .. inanılmaz ölçeklerde şiddette eylemler sergiliyorlar .

Tolere seviyesi düşük olduğu için de ; çok çabuk ve kolay tetikleniyorlar .

Bu da bir süre sonra psikolojik ve fizyolojik bir rahatsızlık halini alarak süreğenleşiyor kronikleşiyor .

Kişi duyduğu mental ve fiziksel acıdan dolayı .. bunu gidermek için bunları tekrar tekrar yapmaya başlıyor .

Sosyokültürel açıdan da işbu gruplarda .. parlayanlara da .. bağlanarak .. onların tesiri altına giriyorlar .

Obsedör dediğimiz bu kişilerde onları .. kolaylıkla .. ve her şekilde .. manipüle ederek yönlendirerek dikta ederek .. istediklerini yaptırabiliyorlar .
 

Fabrizio Romano

80+ Platinum
Katılım
21 Mayıs 2020
Mesajlar
11,849
En İyi Cevap
5
Türkiye Cumhuriyeti devletinin sosyokültürel ve sosyodemografik yapılarını ; baz
alarak : ülkemiz içerisi toplumsal yaşantıyı gözlemlemeye çalıştığımızda ; her bir bireyi
kesinlikle tehdit eden ; devasa ölçekte bir tehlike görüyoruz .

1662207233468.png
Hocam test ne kadar doğru? İnsanların çoğu laftalar çünkü. Birisi geliyor dindarım diyor ama namaz kılma yok, buyrukları yere getirme yok. Test bence o kadar doğru değil. Acaba insanlar 2019'da o kadar dikkatli miydi? 2022'de de bunun testi yapılması lazım bence.
 
Katılım
28 Ağustos 2022
Mesajlar
409
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #5
Hocam test ne kadar doğru? İnsanların çoğu laftalar çünkü. Birisi geliyor dindarım diyor ama namaz kılma yok, buyrukları yere getirme yok. Test bence o kadar doğru değil. Acaba insanlar 2019'da o kadar dikkatli miydi? 2022'de de bunun testi yapılması lazım bence.

İşbu sonuçları almamızın nedeni ; insanların primitif yani ilkel şekilde .. TRİBAL dediğimiz şekilde bir yaşantı sürdürmesinden kaynaklanmaktadır aslında .

İç grupçu ve Dış grupçu , İş grup ve Dış grup kayırmacılığı gibi .. Zoolojik düzeyde bir yaşantıdan bahsediyoruz . Bizler de İnsansı ailesindeniz . Tıpkı şebek orangutan goril gibi . Tropiklerden çıkıp yayılan tek türü biziz . Bizim farkımız bizlerin soyut becerileri çok daha gelişmiş .. Ve her ne kadar sakat da olsa .. kazanımlarımızı her seferinde .. kurduğumuz medeniyetler ile .. yeni nesillere jenerasyonlara aktarabiliyoruz .

Fakat biz insanların .. büyük çoğunluğu .. Şebekle orangutanla Gorille aynı tepkiyi veriyor .. aynı şekilde yaşıyor aslında .

Bunu bütün .. psikoloji deneylerinden ve testlerinden gönül rahatlığıyla çıkarabilirsiniz .

Çok az sayıda insan nüfusu .. Soyut becerilerini kullanabiliyor .. İnsan türünü devam ettirebiliyor .

Fakat işbu az sayıda insan nüfusu .. Diğerleri gibi zoolojik katmana daha yakın değil de uzak olduğu için ; örgütlenemiyor diğerleri gibi hızlı bir şekilde .

Bunu Popülizm den rahatlıkla çıkarabilirsiniz .

Haliyle .. Sosyal entropinin şiddeti çok yüksek olduğu için ve bir türlü sönümlenemediği için ; dünya da hep bu kronik sorunlarla boğuşuyoruz .
Mesaj otomatik birleştirildi:

@Besim Tibuk @Ayrton

Besim Bey Ayrton .

Örneğin Rusya ve Ukrayna ile alakalı yazdığım bir yazıda .. Şu görseli vermiştim .

Görsel işitsel materyallerle .. insanların .. hormon salınımlarını da iyi bilerek .. Endorfin Dopamin Seratonin oksitosin gibi ..
İnsanların algılarıyla oynayarak onları nasıl dönüştürdüklerini de .. rahatlıkla görebilirsiniz .

O yazımı da burada paylaşmıştım .


İnceleyebilirsiniz .

1662210842294.jpeg
 
Son düzenleme:
Top Bottom