Paylaşımcı
80+
- Katılım
- 28 Ağustos 2022
- Mesajlar
- 409
Sosyal Entropi ile alakalı yazımı sizler ile paylaşmak istedim .
Pakistan'da 8 yaşındaki kız toplu tecavüze uğradı ve gözleri oyuldu!
Şu konudan yola çıkarak ; kimseyi de incitmeyecek şekilde ; olabildiğince de dikkatli olarak sizlere anlatmaya çalıştım .
Teşekkürler .
1 = GİRİŞ
Sevgili okuyucu .
Yazıyı okurken ; ifade edilenleri ilişkilendirmekte güçlük çekebilirsiniz .
İlişkilendirmekte yaşadığınız güçlük ; yazıyı okumaya devam ettikçe azalacaktır . Aktarılmak
istenilenler rahatlıkla anlaşılacaktır .
Yazıyı okurken ; dikkatli olmanızı ve özen göstermenizi rica edeceğim . Her ifadeyi ;
olabildiğince açmaya ( açıklamaya ) çalışarak yalın bir hale getireceğim . Görseller ile
destekleyeceğim .
Yazıyı okumaya başladığınız için teşekkür ederim .
Yazının amacı .
Türkiye Cumhuriyeti devletinin sosyokültürel ve sosyodemografik yapılarını ; baz
alarak : ülkemiz içerisi toplumsal yaşantıyı gözlemlemeye çalıştığımızda ; her bir bireyi
kesinlikle tehdit eden ; devasa ölçekte bir tehlike görüyoruz .
Türkiye’de Sosyodemografik ve Sosyokültürel Göstergelere Göre Dindarlık Seviyeleri - 14 Aralık 2019 , İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi , 39(2): 303–328
• Cinsiyet gözetmeksizin katılımcıları : %89,4 ile dindarlar , %9,4 ile zayıf dindarlar , %1,2
ile dindar olmayanlar oluşturmaktadır .
• Erkek / Kadın olarak katılımcıları : %87,5 / %91 ile dindarlar , %10,9 / %8,1 ile zayıf
dindarlar , %1,2 / %0,9 ile dindar olmayanlar ; oluşturmaktadır .
• Kadın katılımcıların : kendilerini dindar olarak tanımlamaya ; daha meyilli oldukları
gözlemlenmiştir .
Türk Dil Kurumu sözlüğünde dindar kelimesi : “ Din inancı güçlü , din kurallarına bağlı
(kimse) , mütedeyyin ” olarak tanımlanıyor .
Oxfordlanguages projesinde dindar kelimesi : “ dininin buyruklarını , kurallarını
eksiksiz olarak yerine getiren , dinine çok bağlı (kimse) . ” olarak tanımlanıyor .
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Diyanet İşleri Başkanlığının ; Türkiye ‘ de dini hayat
araştırması raporuna göre : İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebine mensup olan
bireyler ; İslam dinine mensup olan bireylerin ; %77,5 ile çoğunluğunu oluşturmaktadır .
Din kurallarına bağlı olanların ve dininin buyruklarını eksiksiz yerine getirenlerin ;
dindar olarak tanımlandığını biliyoruz . İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebine mensup
olan bireylerin ; %77,5 ile çoğunluğu oluşturduğunu biliyoruz .
Belirginleştirmek açısından ; İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebine mensup
olan bireylerin : kesinlikle anlaşmaya vardığı “ Namaz kılma ” ve “ Miras paylaştırma ” kurallarını
ele alacağız .
Sonra “ Sosyodemografik ve Sosyokültürel Göstergelere Göre Dindarlık Seviyeleri ”
başlıklı makaleyi baz alarak ilişkilendirecek ve irdelemeye devam edeceğiz .
Orta Asya menşeli Nakşibendiliğin Halidî koluna mensup İsmailağa Cemaatinin ; resmi
İnternet sitesinde yayımlanan “ Büyük Felaket: Namazı Terk Etmek ” başlıklı yazıdan : dindarların
namazla ilgili tutumlarının ; esnetilemez ve taviz verilemez bir boyutta olduğu anlaşılır .
• Dindarlar için namaz ; tartışmaya açık olmayan bir zorunluluktur . Namazla ilgili tutum ;
esnetilemez ve taviz verilemez bir boyutta olmalıdır .
• Bu yüzden on yaşını doldurmuş olan çocuklarımızı ; namazla alakalı tutumlara aykırılık
sergilemesi halinde ; cezalandırmak için hafifçe dövebiliriz .
Sadece baş parmağını kullanabilen ; felçli bir hasta bile namazı terk edemez . Namaz bu
denli önemlidir .
• Bu kadar önemli olmasına rağmen namaz terk edilecek olursa ; dünyada ve ahirette
cezalandırılır .
Namaz tembellik edilmeyecek ve mazeret sunulmayacak kadar önemlidir ; esnetilemez ve
taviz verilemez . Tembellik edenler ve geçerli bir mazeret sunamayanlar ; şiddetle
cezalandırılmalıdır .
• İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebinin uygun gördüğü gibi ; darp edilir ve tecrit
edilir .
• İslam dinini ilk defa kabul edecek olanlara zor kullanılmaz ; çünkü İslam dininde zorlama
yoktur . İslam dinini kabul ettikten sonra dönenler ise bu hükmün dışındadır .
• İslam dinini kabul ettikten sonra tembellik edenler ve geçerli bir mazeret sunamayanlar ;
bu hükmün dışındadır ve cezalandırılırlar .
Dindarların namazla ilgili tutumları : tartışmasız ve kesinlikle ; açıkça görüldüğü üzere
taviz verilemez ve esnetilemez bir boyuttadır . İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebine
mensup olan bireylerin ; %77,5 ile çoğunluğu oluşturduğunu biliyoruz .
Orta Asya menşeli Nakşibendiliğin Halidî koluna mensup İsmailağa Cemaatinin ; namazla ilgili tutumunu inceledik .
“ Sosyodemografik ve Sosyokültürel Göstergelere Göre Dindarlık Seviyeleri “ başlıklı
makaleyle ilişkilendirelim .
“ Beş vakit namaz kılma sıklığı ”
* Din kurallarına bağlı olanların ve dininin buyruklarını eksiksiz yerine getirenlerin ; dindar olarak
tanımlandığını biliyoruz . İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebine mensup olan bireylerin ;
%77,5 ile çoğunluğu oluşturduğunu biliyoruz .
* İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebinin ; namazla ilgili esnetilemez ve taviz verilemez
tutumunu : Orta Asya menşeli Nakşibendiliğin Halidî koluna mensup İsmailağa Cemaatinin ; “
Büyük Felaket : Namazı Terk Etmek ” başlığına sahip yazısından hareketle biliyoruz .
* Kendisini oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıların : kendisini dindar olarak tanımlayan
katılımcılara nazaran ; daha keskin ifadelerde bulunması gerekir . “ Her gün Allah’ın isimlerini
zikrediyorum , Tespih çekiyorum , Zikir ediyorum , dergaha kapanıyorum , sohbetlere katılıyorum “
ve benzerleri gibi ; fakat namaz buna dahil değildir . Çünkü namaz dindarın da ve oldukça dindarın
da icra etmesi gereken ; üzerine farz olunan bir zorunluluktur .
* Kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıların ; “ beş vakit namaz kılıyor
musunuz ? “ sorusuna “ Her zaman ” cevabını vermesini bekliyoruz .
İlk tabloda : kendisini oldukça dindar veya dindar olarak tanımlayan katılımcıların
oranı %89,4 olmasına rağmen ; her zaman beş vakit namazını kılan katılımcıların
oranı %47,6 ; %41,8 oranında azalma mevcut . Arttırılmaya çalışılarak “ Çoğunlukla “
cevabını veren katılımcılarla desteklense bile ; %54,7 oranında seyir ediyor ; %34,7
oranında azalma görülüyor . Etiğe uygunluk açısından ; %41,8 oranında azalma ele
alınmalıdır .
İlk tablo içerisi : kendisini zayıf dindarlar ve dindar olmayanlar olarak tanımlayan
katılımcıların oranı %10,6 iken ; oldukça dindar ve dindar katılımcılardan kopan %41,8
oranında katılımcıyla birlikte bu oran ; %52,4 oranına ulaşmıştır .
* Kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıların ; “ beş vakit namaz kılıyor
musunuz ? “ sorusuna “ Her zaman ” cevabını vermesini bekliyoruz .
Bu yüzden kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıları ; dindarım
şeklinde tek bir grup haline getiriyoruz . Çünkü namaz dindarın da ve oldukça dindarın da icra
etmesi gereken ; üzerine farz olunan bir zorunluluktur .
* kendisini oldukça dindar veya dindar olarak tanımlayan katılımcıların oranı %89,4 olmasına
rağmen ; her zaman beş vakit namazını kılan katılımcıların oranı %47,6 . Dindar katılımcılarda ;
%41.8 oranında reddedilemeyecek büyüklükte bir azalma mevcut . Bu azalma ilginçtir ki “ beş
vakit namaz kılıyor musunuz ? “ sorusuna verilen cevapta ; düşülen ihtilaftan kaynaklanıyor .
Dindarlar ve oldukça dindarlar için esnetilemez ve taviz verilemez bir tutum olan namaz
ibadeti : İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebinin ( %77,5 ile çoğunluk ) ; namaz ile ilgili
keskin ve belirgin bir tutumunun olduğunu bilmemize rağmen ; yine de katılımcılar arasında
reddedilemeyecek büyüklükte bir ihtilafa neden olmaktadır .
Kendisini ; “ dininin buyruklarını , kurallarını eksiksiz olarak yerine getiren , dinine çok
bağlı “ bir kimse olarak tanımlayan katılımcıların ; “ beş vakit namaz kılıyor musunuz ? “ sorusuna
verilen cevapta ihtilafa düşerek ; %89,4 oranından 47,6% oranına gerilediğini gözlemliyoruz .
* Kendisini ; “ dininin buyruklarını , kurallarını eksiksiz olarak yerine getiren , dinine çok bağlı “
bir kimse olarak tanımlayan katılımcıların : “ beş vakit namaz kılıyor musunuz ? “ sorusuna “ Her
zaman ” cevabını vermesini bekliyoruz .
Açıkça görüldüğü üzere kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan %41,8
oranında katılımcının ; dininin buyruklarını / kurallarını eksiksiz yerine getirmediğini ve dinine de
çok bağlı bir kimse olmadığını ; yani dindar olmadığını gözlemliyoruz .
Son olarak “ Miras paylaştırma ” kuralını ele alalım . Sonra “ Sosyodemografik ve
Sosyokültürel Göstergelere Göre Dindarlık Seviyeleri ” başlıklı makaleyi baz alarak ilişkilendirelim
ve irdelemeyi sonlandıralım .
“ Miras paylaşımına bakış ”
* Kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıların ; “ İslam hukukunda ; miras
paylaşımını doğru buluyor musunuz ? “ sorusuna “ Katılıyorum ” cevabını vermesini bekliyoruz .
• İlk tablo içerisi : kendisini oldukça dindar veya dindar olarak tanımlayan katılımcıların
oranı %89,4 olmasına rağmen ; İslam hukukunda miras paylaşımını doğru bulan
katılımcıların oranı %21,4 ; %68 oranında azalma mevcut . Arttırılmaya çalışılarak “
Kısmen katılıyorum “ cevabını veren katılımcılarla desteklense bile ; %26,2 oranında seyir
ediyor ; %63,2 oranında azalma görülüyor . Etiğe uygunluk açısından ; %68 oranında
azalma ele alınmalıdır .
• İlk tablo içerisi : kendisini zayıf dindarlar ve dindar olmayanlar olarak tanımlayan
katılımcıların oranı %10,6 iken ; oldukça dindar ve dindar katılımcılardan kopan %68
oranında katılımcıyla birlikte bu oran ; %78,6 oranına ulaşmıştır .
* Kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıların ; “ İslam hukukunda ; miras
paylaşımını doğru buluyor musunuz ? “ sorusuna “ Katılıyorum ” cevabını vermesini bekliyoruz .
Tartışmasız ve kesin bir şekilde katılımcılar arasında ; belirgin bir ihtilaf görülmektedir .
2 = Yüksek bir sosyal entropi .
Öncelikle , “ Sosyodemografik ve Sosyokültürel Göstergelere Göre Dindarlık Seviyeleri
” başlıklı makaleyi baz alarak yaptığımız ; irdelemeyle alakalı şu notları düşmem gerek .
“ Sosyal entropi kuramı , bir sosyal sistem kuramıdır . Pynchon nın da belirttiği gibi “sosyal
entropi , insan ilişkileriyle ilgilidir ” (De Zwaan 1993;195) ,. “ Sosyal entropi teorisi , gerçek bir
sosyal sistemin nasıl çalıştığını gösterir ” (Bailey 1994;38). “
* Katılımcıların : bu hususta hayatları boyunca : yüksek bir sosyal entropiye ; süreğen
ve sistemli bir şekilde maruz kaldıklarını ; açıkça ifade etmek gerek .
* Katılımcıların çoğunluğunun : kendisini dindar / oldukça dindar olarak tanımlaması ve
gerçekte bir dindar olmayışları ; dindarlığın taviz verilemez ve esnetilemez tutumlarında bile kesin
bir şekilde ihtilafa düşmeleri bu yüzdendir .
* Katılımcıların çoğunluğunun : içsel bir savunma mekanizması geliştirdiklerini ve
güdülenerek ; buna bağlı olarak gelişen dürtüyle birlikte ; kendilerini dindar ve oldukça dindar
olarak tanılama eğiliminde olduklarını ; bu yüzden sözlü olarak eyleme geçtiklerini görüyoruz .
* Katılımcıların çoğunluğunun “ yüksek bir sosyal entropiye ” ; maruz kaldığını
biliyoruz . İç ve dış uyarıcılarla birlikte şekillenen azalmaya bağlı olarak entropinin ; birey
üzerindeki tesirinin de zayıfladığını gözlemliyoruz .
• Kendisini “ dininin buyruklarını , kurallarını eksiksiz olarak yerine getiren , dinine çok
bağlı “ bir kimse olarak tanımlayan katılımcıların ; “ beş vakit namaz kılıyor musunuz ? “
sorusuna verilen cevapta ihtilafa düşerek ; %89,4 oranından 47,6% oranına gerilediğini
gözlemliyoruz .
• Kendisini “ dininin buyruklarını , kurallarını eksiksiz olarak yerine getiren , dinine çok
bağlı “ bir kimse olarak tanımlayan katılımcıların ; “ İslam hukukunda ; miras paylaşımını
doğru buluyor musunuz ? “ sorusuna verilen cevapta ihtilafa düşerek ; %89,4 oranından
21,4% oranına gerilediğini gözlemliyoruz .
• Her iki bağımsız çalışmada da kadın katılımcıların : kendilerini oldukça dindar / dindar
olarak tanımlamaya ; daha meyilli olduklarını gözlemliyoruz .
Tartışmasız ve kesinlikle ; açıkça görüldüğü üzere “ yüksek bir sosyal entropinin ” :
katılımcılar üzerindeki tesirinin azalarak zayıfladığını ; her bir katılımcının iç / dış uyarıcılarına
bağlı olarak şekillendiğini ve katılımcıların çoğunluğunun ; bu yüzden en temel olguda bile ihtilafa
düştüğünü gözlemliyoruz .
Pakistan'da 8 yaşındaki kız toplu tecavüze uğradı ve gözleri oyuldu!
Şu konudan yola çıkarak ; kimseyi de incitmeyecek şekilde ; olabildiğince de dikkatli olarak sizlere anlatmaya çalıştım .
Teşekkürler .
1 = GİRİŞ
Sevgili okuyucu .
Yazıyı okurken ; ifade edilenleri ilişkilendirmekte güçlük çekebilirsiniz .
İlişkilendirmekte yaşadığınız güçlük ; yazıyı okumaya devam ettikçe azalacaktır . Aktarılmak
istenilenler rahatlıkla anlaşılacaktır .
Yazıyı okurken ; dikkatli olmanızı ve özen göstermenizi rica edeceğim . Her ifadeyi ;
olabildiğince açmaya ( açıklamaya ) çalışarak yalın bir hale getireceğim . Görseller ile
destekleyeceğim .
Yazıyı okumaya başladığınız için teşekkür ederim .
Yazının amacı .
Türkiye Cumhuriyeti devletinin sosyokültürel ve sosyodemografik yapılarını ; baz
alarak : ülkemiz içerisi toplumsal yaşantıyı gözlemlemeye çalıştığımızda ; her bir bireyi
kesinlikle tehdit eden ; devasa ölçekte bir tehlike görüyoruz .
Türkiye’de Sosyodemografik ve Sosyokültürel Göstergelere Göre Dindarlık Seviyeleri - 14 Aralık 2019 , İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi , 39(2): 303–328
• Cinsiyet gözetmeksizin katılımcıları : %89,4 ile dindarlar , %9,4 ile zayıf dindarlar , %1,2
ile dindar olmayanlar oluşturmaktadır .
• Erkek / Kadın olarak katılımcıları : %87,5 / %91 ile dindarlar , %10,9 / %8,1 ile zayıf
dindarlar , %1,2 / %0,9 ile dindar olmayanlar ; oluşturmaktadır .
• Kadın katılımcıların : kendilerini dindar olarak tanımlamaya ; daha meyilli oldukları
gözlemlenmiştir .
Türk Dil Kurumu sözlüğünde dindar kelimesi : “ Din inancı güçlü , din kurallarına bağlı
(kimse) , mütedeyyin ” olarak tanımlanıyor .
Oxfordlanguages projesinde dindar kelimesi : “ dininin buyruklarını , kurallarını
eksiksiz olarak yerine getiren , dinine çok bağlı (kimse) . ” olarak tanımlanıyor .
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Diyanet İşleri Başkanlığının ; Türkiye ‘ de dini hayat
araştırması raporuna göre : İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebine mensup olan
bireyler ; İslam dinine mensup olan bireylerin ; %77,5 ile çoğunluğunu oluşturmaktadır .
Din kurallarına bağlı olanların ve dininin buyruklarını eksiksiz yerine getirenlerin ;
dindar olarak tanımlandığını biliyoruz . İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebine mensup
olan bireylerin ; %77,5 ile çoğunluğu oluşturduğunu biliyoruz .
Belirginleştirmek açısından ; İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebine mensup
olan bireylerin : kesinlikle anlaşmaya vardığı “ Namaz kılma ” ve “ Miras paylaştırma ” kurallarını
ele alacağız .
Sonra “ Sosyodemografik ve Sosyokültürel Göstergelere Göre Dindarlık Seviyeleri ”
başlıklı makaleyi baz alarak ilişkilendirecek ve irdelemeye devam edeceğiz .
Orta Asya menşeli Nakşibendiliğin Halidî koluna mensup İsmailağa Cemaatinin ; resmi
İnternet sitesinde yayımlanan “ Büyük Felaket: Namazı Terk Etmek ” başlıklı yazıdan : dindarların
namazla ilgili tutumlarının ; esnetilemez ve taviz verilemez bir boyutta olduğu anlaşılır .
• Dindarlar için namaz ; tartışmaya açık olmayan bir zorunluluktur . Namazla ilgili tutum ;
esnetilemez ve taviz verilemez bir boyutta olmalıdır .
• Bu yüzden on yaşını doldurmuş olan çocuklarımızı ; namazla alakalı tutumlara aykırılık
sergilemesi halinde ; cezalandırmak için hafifçe dövebiliriz .
Sadece baş parmağını kullanabilen ; felçli bir hasta bile namazı terk edemez . Namaz bu
denli önemlidir .
• Bu kadar önemli olmasına rağmen namaz terk edilecek olursa ; dünyada ve ahirette
cezalandırılır .
Namaz tembellik edilmeyecek ve mazeret sunulmayacak kadar önemlidir ; esnetilemez ve
taviz verilemez . Tembellik edenler ve geçerli bir mazeret sunamayanlar ; şiddetle
cezalandırılmalıdır .
• İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebinin uygun gördüğü gibi ; darp edilir ve tecrit
edilir .
• İslam dinini ilk defa kabul edecek olanlara zor kullanılmaz ; çünkü İslam dininde zorlama
yoktur . İslam dinini kabul ettikten sonra dönenler ise bu hükmün dışındadır .
• İslam dinini kabul ettikten sonra tembellik edenler ve geçerli bir mazeret sunamayanlar ;
bu hükmün dışındadır ve cezalandırılırlar .
Dindarların namazla ilgili tutumları : tartışmasız ve kesinlikle ; açıkça görüldüğü üzere
taviz verilemez ve esnetilemez bir boyuttadır . İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebine
mensup olan bireylerin ; %77,5 ile çoğunluğu oluşturduğunu biliyoruz .
Orta Asya menşeli Nakşibendiliğin Halidî koluna mensup İsmailağa Cemaatinin ; namazla ilgili tutumunu inceledik .
“ Sosyodemografik ve Sosyokültürel Göstergelere Göre Dindarlık Seviyeleri “ başlıklı
makaleyle ilişkilendirelim .
“ Beş vakit namaz kılma sıklığı ”
* Din kurallarına bağlı olanların ve dininin buyruklarını eksiksiz yerine getirenlerin ; dindar olarak
tanımlandığını biliyoruz . İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebine mensup olan bireylerin ;
%77,5 ile çoğunluğu oluşturduğunu biliyoruz .
* İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebinin ; namazla ilgili esnetilemez ve taviz verilemez
tutumunu : Orta Asya menşeli Nakşibendiliğin Halidî koluna mensup İsmailağa Cemaatinin ; “
Büyük Felaket : Namazı Terk Etmek ” başlığına sahip yazısından hareketle biliyoruz .
* Kendisini oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıların : kendisini dindar olarak tanımlayan
katılımcılara nazaran ; daha keskin ifadelerde bulunması gerekir . “ Her gün Allah’ın isimlerini
zikrediyorum , Tespih çekiyorum , Zikir ediyorum , dergaha kapanıyorum , sohbetlere katılıyorum “
ve benzerleri gibi ; fakat namaz buna dahil değildir . Çünkü namaz dindarın da ve oldukça dindarın
da icra etmesi gereken ; üzerine farz olunan bir zorunluluktur .
* Kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıların ; “ beş vakit namaz kılıyor
musunuz ? “ sorusuna “ Her zaman ” cevabını vermesini bekliyoruz .
İlk tabloda : kendisini oldukça dindar veya dindar olarak tanımlayan katılımcıların
oranı %89,4 olmasına rağmen ; her zaman beş vakit namazını kılan katılımcıların
oranı %47,6 ; %41,8 oranında azalma mevcut . Arttırılmaya çalışılarak “ Çoğunlukla “
cevabını veren katılımcılarla desteklense bile ; %54,7 oranında seyir ediyor ; %34,7
oranında azalma görülüyor . Etiğe uygunluk açısından ; %41,8 oranında azalma ele
alınmalıdır .
İlk tablo içerisi : kendisini zayıf dindarlar ve dindar olmayanlar olarak tanımlayan
katılımcıların oranı %10,6 iken ; oldukça dindar ve dindar katılımcılardan kopan %41,8
oranında katılımcıyla birlikte bu oran ; %52,4 oranına ulaşmıştır .
* Kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıların ; “ beş vakit namaz kılıyor
musunuz ? “ sorusuna “ Her zaman ” cevabını vermesini bekliyoruz .
Bu yüzden kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıları ; dindarım
şeklinde tek bir grup haline getiriyoruz . Çünkü namaz dindarın da ve oldukça dindarın da icra
etmesi gereken ; üzerine farz olunan bir zorunluluktur .
* kendisini oldukça dindar veya dindar olarak tanımlayan katılımcıların oranı %89,4 olmasına
rağmen ; her zaman beş vakit namazını kılan katılımcıların oranı %47,6 . Dindar katılımcılarda ;
%41.8 oranında reddedilemeyecek büyüklükte bir azalma mevcut . Bu azalma ilginçtir ki “ beş
vakit namaz kılıyor musunuz ? “ sorusuna verilen cevapta ; düşülen ihtilaftan kaynaklanıyor .
Dindarlar ve oldukça dindarlar için esnetilemez ve taviz verilemez bir tutum olan namaz
ibadeti : İslam dininin Sünni kolundan Hanefi mezhebinin ( %77,5 ile çoğunluk ) ; namaz ile ilgili
keskin ve belirgin bir tutumunun olduğunu bilmemize rağmen ; yine de katılımcılar arasında
reddedilemeyecek büyüklükte bir ihtilafa neden olmaktadır .
Kendisini ; “ dininin buyruklarını , kurallarını eksiksiz olarak yerine getiren , dinine çok
bağlı “ bir kimse olarak tanımlayan katılımcıların ; “ beş vakit namaz kılıyor musunuz ? “ sorusuna
verilen cevapta ihtilafa düşerek ; %89,4 oranından 47,6% oranına gerilediğini gözlemliyoruz .
* Kendisini ; “ dininin buyruklarını , kurallarını eksiksiz olarak yerine getiren , dinine çok bağlı “
bir kimse olarak tanımlayan katılımcıların : “ beş vakit namaz kılıyor musunuz ? “ sorusuna “ Her
zaman ” cevabını vermesini bekliyoruz .
Açıkça görüldüğü üzere kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan %41,8
oranında katılımcının ; dininin buyruklarını / kurallarını eksiksiz yerine getirmediğini ve dinine de
çok bağlı bir kimse olmadığını ; yani dindar olmadığını gözlemliyoruz .
Son olarak “ Miras paylaştırma ” kuralını ele alalım . Sonra “ Sosyodemografik ve
Sosyokültürel Göstergelere Göre Dindarlık Seviyeleri ” başlıklı makaleyi baz alarak ilişkilendirelim
ve irdelemeyi sonlandıralım .
“ Miras paylaşımına bakış ”
* Kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıların ; “ İslam hukukunda ; miras
paylaşımını doğru buluyor musunuz ? “ sorusuna “ Katılıyorum ” cevabını vermesini bekliyoruz .
• İlk tablo içerisi : kendisini oldukça dindar veya dindar olarak tanımlayan katılımcıların
oranı %89,4 olmasına rağmen ; İslam hukukunda miras paylaşımını doğru bulan
katılımcıların oranı %21,4 ; %68 oranında azalma mevcut . Arttırılmaya çalışılarak “
Kısmen katılıyorum “ cevabını veren katılımcılarla desteklense bile ; %26,2 oranında seyir
ediyor ; %63,2 oranında azalma görülüyor . Etiğe uygunluk açısından ; %68 oranında
azalma ele alınmalıdır .
• İlk tablo içerisi : kendisini zayıf dindarlar ve dindar olmayanlar olarak tanımlayan
katılımcıların oranı %10,6 iken ; oldukça dindar ve dindar katılımcılardan kopan %68
oranında katılımcıyla birlikte bu oran ; %78,6 oranına ulaşmıştır .
* Kendisini dindar ve oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıların ; “ İslam hukukunda ; miras
paylaşımını doğru buluyor musunuz ? “ sorusuna “ Katılıyorum ” cevabını vermesini bekliyoruz .
Tartışmasız ve kesin bir şekilde katılımcılar arasında ; belirgin bir ihtilaf görülmektedir .
2 = Yüksek bir sosyal entropi .
Öncelikle , “ Sosyodemografik ve Sosyokültürel Göstergelere Göre Dindarlık Seviyeleri
” başlıklı makaleyi baz alarak yaptığımız ; irdelemeyle alakalı şu notları düşmem gerek .
“ Sosyal entropi kuramı , bir sosyal sistem kuramıdır . Pynchon nın da belirttiği gibi “sosyal
entropi , insan ilişkileriyle ilgilidir ” (De Zwaan 1993;195) ,. “ Sosyal entropi teorisi , gerçek bir
sosyal sistemin nasıl çalıştığını gösterir ” (Bailey 1994;38). “
* Katılımcıların : bu hususta hayatları boyunca : yüksek bir sosyal entropiye ; süreğen
ve sistemli bir şekilde maruz kaldıklarını ; açıkça ifade etmek gerek .
* Katılımcıların çoğunluğunun : kendisini dindar / oldukça dindar olarak tanımlaması ve
gerçekte bir dindar olmayışları ; dindarlığın taviz verilemez ve esnetilemez tutumlarında bile kesin
bir şekilde ihtilafa düşmeleri bu yüzdendir .
* Katılımcıların çoğunluğunun : içsel bir savunma mekanizması geliştirdiklerini ve
güdülenerek ; buna bağlı olarak gelişen dürtüyle birlikte ; kendilerini dindar ve oldukça dindar
olarak tanılama eğiliminde olduklarını ; bu yüzden sözlü olarak eyleme geçtiklerini görüyoruz .
* Katılımcıların çoğunluğunun “ yüksek bir sosyal entropiye ” ; maruz kaldığını
biliyoruz . İç ve dış uyarıcılarla birlikte şekillenen azalmaya bağlı olarak entropinin ; birey
üzerindeki tesirinin de zayıfladığını gözlemliyoruz .
• Kendisini “ dininin buyruklarını , kurallarını eksiksiz olarak yerine getiren , dinine çok
bağlı “ bir kimse olarak tanımlayan katılımcıların ; “ beş vakit namaz kılıyor musunuz ? “
sorusuna verilen cevapta ihtilafa düşerek ; %89,4 oranından 47,6% oranına gerilediğini
gözlemliyoruz .
• Kendisini “ dininin buyruklarını , kurallarını eksiksiz olarak yerine getiren , dinine çok
bağlı “ bir kimse olarak tanımlayan katılımcıların ; “ İslam hukukunda ; miras paylaşımını
doğru buluyor musunuz ? “ sorusuna verilen cevapta ihtilafa düşerek ; %89,4 oranından
21,4% oranına gerilediğini gözlemliyoruz .
• Her iki bağımsız çalışmada da kadın katılımcıların : kendilerini oldukça dindar / dindar
olarak tanımlamaya ; daha meyilli olduklarını gözlemliyoruz .
Tartışmasız ve kesinlikle ; açıkça görüldüğü üzere “ yüksek bir sosyal entropinin ” :
katılımcılar üzerindeki tesirinin azalarak zayıfladığını ; her bir katılımcının iç / dış uyarıcılarına
bağlı olarak şekillendiğini ve katılımcıların çoğunluğunun ; bu yüzden en temel olguda bile ihtilafa
düştüğünü gözlemliyoruz .