bak örneğin sana bir tavsiye verebilirim bir doğruyu (herhangibi bir birlgiyi doğru yada yanlış) direkt red etmek yerine o bilgiye tarafsız ve kuşkuyla bakmak en mantıklısı dediğim gibi red etme ama saygı çerçevesinde kuşkuyla bak
Dinler dışında septiğimdir. Sizin bu konuda sağ duyunuzu tebrik etmek isterim. Tartışamayacak düzeyde olan kızgın ve gülme emojisi atmak dışında başka bir şey yapamayacak kişilerden değilsiniz. Konunun dağılmaması için daha fazla din tartışmasına girmeyeceğim ama din ile ilgili bir konu açarsanız seve seve tartışırım.
Eğer allah ulaşılamaz olsaydı seni yaratmazdı ve hayat sınavına seni sokmazdı ve bunca dünya düzeni tek başına olmuş olması mümküm değil ki bir sürü delil ve gösterge var görebilene asıl allah ona ulaşabil diye sana kitabını göndermiş daha ne yapsın senin yapacağın tek şey onun kurallarına uyup dosdoğru bir hayat yaşamak
Genel olarak sorgulamamaya çalışsamda kafamı kurcalayan en büyük soru evrenin kendi kendine var olduğuna inanmıyoruz peki evreni tanrı yarattı peki ya onu ne yarattı yani diyebileceğim tek şey zihnimizin sınırlı olduğudur ve umarım aradığımız tüm soruların cevaplarını bulabiliriz.
Genel olarak sorgulamamaya çalışsamda kafamı kurcalayan en büyük soru evrenin kendi kendine var olduğuna inanmıyoruz peki evreni tanrı yarattı peki ya onu ne yarattı yani diyebileceğim tek şey zihnimizin sınırlı olduğudur ve umarım aradığımız tüm soruların cevaplarını bulabiliriz.
Kanıtlanamayan bir şey hakkında tartışmak saçma geliyor. Tartışmanın sonu nereye çıkabilir ki en fazla?
Ya da bu tartışmadan kim ne ders çıkartabilir? Adı üstünde inanç.
Ama halkımızın zekası ancak bu kadar felsefe yapmaya yetiyor. Allah var mı sorusunun üstüne çıkamıyoruz.
Felsefe de sayılmaz bence bu, boş yapmaktan öteye geçemez.
Eğer allah ulaşılamaz olsaydı seni yaratmazdı ve hayat sınavına seni sokmazdı ve bunca dünya düzeni tek başına olmuş olması mümküm değil ki bir sürü delil ve gösterge var görebilene asıl allah ona ulaşabil diye sana kitabını göndermiş daha ne yapsın senin yapacağın tek şey onun kurallarına uyup dosdoğru bir hayat yaşamak
Aslında Tanrıyı tartışmak iyi bişey. Olması veya olmaması gerekli değil. Çünkü bilincimizi açıcak bilgiler tartışıyoruz.
Şöyle bişey var. İnsan dünyaya göz açmadan önce Baba veya Annenin vücutunda gelişiyor.
Mikroskopik boyutlarda olan insan için Anne ve Babanın vücutu Evren rölünü üsteliyor.
Evreni yöneten yani tamı tamına evrenin kendisi olan birşeye Tanrı ismini verdiğimiz için. Anne ve baba Tanrı olarak biline bilir.
Ve bu durumda her insan tanrı olarak görülebilir.
Şimdi de bulunduğumuz bu evrenin Tanrı'nın vücutunun içi olma ihtimali hayli yüksek. Yeni boyuta gözümüzü açıp doğma ihtimalimiz de var hani.
Çünkü Kaos budur tamı tamına. Canlı madde ve enerjinin, Bir canlı vücut içinde olması gerekli.
Mesaj otomatik birleştirildi:
Benim gözümde canlılar hepsi bir birinin içine geçmiş durumda. Matrushka mantığı gibi.
Ve insan yada her hangi bir canlı boyut atladığı zaman yaşam zamanı kazanıyor.
Mesela- Mikroskobik boyuttayken İnsan olduk dedim ya.
Mikroskobik boyutta olduğumuz zaman maksimum 4-5 yada 15 gün yaşam süremiz olduğu gibi.
İnsan olarak yeni boyutta doğduğumuz zaman 60-90 yıla kadar yaşam ömrü kazanıyoruz.
Hayata ne için geldik? sorusuna cevap olarak.
Yaşam zamanımızı artırmak için mücadele etdiğimiz söylenebilir.
Tanrının bilinemez olduğu çok kesindir, çünkü metafizik bir varlıktır. Bilimsel araştırma sadece fiziksel varlıkların bilinmesini sağlar, mesela bilmem ne kadar ışıkyılı uzaktaki yeni bir yıdız sisteminin JWST ile bilinir hale gelmesi gibi. Fakat Tanrı, tanımı gereği Evrenin dışında sayıldığı için zaten erişilemez konumdadır. Tanrı hakkında tartışmalı, düşünmeli şeklindeki görüşünüz yanlış değil ama, bir emr-i vâki ile var olduğu ifade edilen Evrenin varlığı ve dolayısıyla insanların varlığı, tanım gereği Tanrının serbest bir eyleminin sonucu olduğuna göre ve biz düşünenler ise bu sonucu değiştiremeyeceğimize göre çeşitli "neden" sorularının cevabını bulma çabası, ister istemez genel olarak dini inancın geçerliliğinin mantıklı olup olmadığı sorusunu tartışmaya götürecektir. En mantıklı açıklamayı da İslam dininin yaptığı iddiası ortada durmaktadır.
İslam dini inancının ortaya çıkış sebebinin bizzat Tanrı olduğunu, çünkü Tanrının insanlara sadece, bilinemez ve bilinemeyecek olan metafizik ölüm ötesi için inanca dayalı bilgiyi kısaca inancı sunabilmesinin dışında başkaca bir seçeneği olmadığını anlamak gerekiyor. Ölümden sonrası için insanlara sunulabilecek tek bilgi kaynağının inanç olması ve hiçbir bilimsel araştırmanın bu konuda bir sonuç vermesinin mümkün olmaması iddiası ise doğal olarak bilimsel araştırma ve düşünceyi yâni bilimsel bilgiyi tek yol gösterici sayanları rahatsız etmektedir. Kesin sonuç ise ölümden sonrası için dini inanç ile bilimsel bilgi arasında bir tercih yapmanın gerekli olduğudur ve bu konuda bilimsel bilgiyi tercih etmenin riskini göze almak mantıklı mıdır sorusunın cevabı asıl tartışma konusu olmalıdır gibi durmaktadır.
Bende agnostik biri olarak bu düşünceni anlamdırmaya çalışıyorum. Tanrının bilinemezciliğini savunan birisi "neden" sorusunu çok düşünmez, bilinemez olduğunu düşünen biri neye neden diyecek?
Eğer allah ulaşılamaz olsaydı seni yaratmazdı ve hayat sınavına seni sokmazdı ve bunca dünya düzeni tek başına olmuş olması mümküm değil ki bir sürü delil ve gösterge var görebilene asıl allah ona ulaşabil diye sana kitabını göndermiş daha ne yapsın senin yapacağın tek şey onun kurallarına uyup dosdoğru bir hayat yaşamak
