Neler Yeni

Ekonomi, Üretim ve Dolar

baltazar

80+ Platinum
Katılım
2 Eylül 2020
Mesajlar
11,588
En İyi Cevap
9
Dahası  
Reaksiyon skoru
17,643
Konum
Ervah-ı Ezel
İsim
A.Ş.
İlgilendiği Kategoriler
Güç Kaynakları
Merhabalar. Forumda sürekli dolar hakkında bu kadar fazla konu açılıp abuk subuk düşüncelerin olması yeter dedirtti. Bende bu onu hakkında bildiklerimi yazıya dökmeye karar verdim.
Türkiye'deki Darbe ve Krizler
Darbe girişimleri ve ayaklanmalar
27 Mayıs 1960 Darbesi
22 Şubat 1962. Ana madde: 22 Şubat 1962 ayaklanması ...
20 Mayıs 1963. Ana madde: 20 Mayıs 1963 ayaklanması ...
20 Mayıs 1969. Ana madde: 20 Mayıs 1969 darbe teşebbüsü ...
9 Mart 1971. Ana madde: 9 Mart 1971 darbe teşebbüsü ...
12 Eylül 1980 Darbesi
15 Temmuz 2016. Ana madde: 2016 Türkiye askerî darbe girişimi.
Türkiye'deki Ekonomik Krizler
1994 Krizi
2001 Krizi
2007-2008 Krizi
Bunların yanında Amerkia ve NATO ülkelerinin uyguladığı Ambargolar var.
"Coğrafya Kaderdir." demiş İbn-i Haldun. Türkiye kaosun başkenti olan ortadoğunu dibi belki de içinde. 4 bir yanı terörist ve kukla devletlerle dolu bir ülke. Belki bu nedenle dış ülkelerin silah satmaya meraklı olduğu bir ülke.
Türkiye'nin tarihine baktığınızda sürekli darbelerle dolu olduğunu görürsünüz. Ne zaman millet uynasa; başa geçen kişi ülkeyi geliştirmeye çalışsa dış devletler taradından başta ekonomik yaptırım ve sonucunda darbelerle önemli kişiler öldürülüyor. Bunun en büyük örneği ise Demokrat Parti'nin dağıtılması ve Adnan MENDERES ve bakanların idam edilmesiydi. İsmete İnönü'nün kıskançlığı ve tek parti anlayışı 62 darbesiyle sonuçlandı. Dizginleri eline alan Atatürk sonrası CHP yönetimi ne yazık ki Atatürk'le aynı düşünce ve yolda olmadı. Üretmek yerine almayı seçen yönetim ne yazık ki ülkeyi Amerika başta olmak üzere pek çok devletein eline verdi. Öyle ki zamanında MİT'in kullandığı bilgisayarlar bile Amerika tarafından verildiği için; bütün operasyon ve bilgiler MİT'ten önce Amerika'ya gidiyordu. Vecihi HÜRKUŞ gibi üretken isimlerin ayaklar altında ezilmesiyle üretim tamamen durdu. Öte yandan, demokratik olarak seçilmiş hükümetlere karşı yapılan darbeler ekonomik karar birimlerinin işgücü arz, tüketim, tasarruf, yatırım, üretim gibi kararlarını olumsuz etkileyerek ülkenin ekonomik kaynakların optimal dağılımını bozmakta ve böylece ülkenin kalkınma sürecini aksatmakta ve uzun dönem büyüme patikasının aşağı kaymasına neden oldu. Bu sebeple Türkiye ne zmana gelişmek istese önü kesildi veya kesdirildi.
12 Eylül 1980 darbesi ile Cumhuriyet tarihinde ikinci kez meclis ve anayasa ortadan kaldırılışmış ve hükümet devrilmiştir. 1982'de darbeciler tarafından hazırlanan anayasa günümüzde hala değiştirilememiştir. 7 Nisan 2011 yılında ilk soruşturma başlattı. 4 Nisan 2012 tarihinde darbenin yargılanmasına başlanmıştır. Bu gibi darbeler sonucunda üretim durmuş ve tüketen bir toplum ortaya çıkmıştır.

Ekonomik Krizlere geldiğimizde ise 1990'lı yıllarında devlet ağırlıklı olarak harcamaları için kamu bankalarından borç kullanmaya başladı ve zaman içerisinde çok ciddi bir borç yükünün altına girdiBu dönemde, özel bankalarda yüksek faiz vererek mevduat topladı ve kamuya da yüksek faizle krediler verdi. Hükümet borç yükünü azaltmak için çoğu yeri özelleştirmeye başladı. Öylei PTT 'nin T'sini satmaya karar verdiler. Bu dönemde IMF'den 14 aylık bir stand-by anlaşması yapıldı.Ocak ile ekonomik bir dizi önlemin alındığı Nisan ayları arasında lira, dolar karşısında yüzde 160'ın üzerinde değer kaybetti.
EKonomi kısa süre rahatlsada temeller bozuk olduğu için 2001 krizi patlak verdi. Bu dönemde Rusya'nın krize girmesi ve Marmara Depremi ekonomiyi oldukça sarstı. Bankaların açıkları kapatmak istemesiyle birlikte faizler arttı. Bankalar arası piyasada gecelik faiz oranı yüzde 1000'in üzerine çıkarken, Kasım 2000'de aylık ortalaması yüzde 223 oldu. Ekonomiyi rahatlatmak için IMF'den fon alındı.19 Şubat 2001 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında yaşananlar, piyasadaki mevcut sıkışıklığın çok derin bir ekonomik krize dönüşmesine yol açtı.MGK toplantısı sırasında dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Devlet Denetleme Kurulu'nun Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nda (BDDK) başlattığı denetime Başbakan Bülent Ecevit'in tepki göstermesi üzerine tartışma yaşandı.Sezer, Ecevit'e anayasa kitapçığı fırlattı. Ecevit de bu duruma tepki göstererek toplantıyı terk etti. Ecevit'in toplantı çıkışında bekleyen gazetecilere, "Bu bir devlet krizidir" yönündeki açıklamalarının ardından piyasalarda sert satışlar yaşandı.Zaten likidite sorunu yaşayan piyasadan yabancı yatırımcılar da hızla çıkmaya başladı ve uygulanan ekonomik program ciddi güven kaybına uğradı.Aynı gün içerisinde 7 milyar doların üzerinde bir döviz talebi ortaya çıkarken, bankalararası piyasada gecelik faizler yüzde 5 bin il 7 bin 500 aralığını gördü. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), bir günde yüzde 20'nin üzerinde değer kaybetti.Bankacılık sektöründe başlayan krizin etkileri reel sektörde de doğrudan hissedildi. Binlerce firma kapatılırken, yüz binlerce kişi de işsiz kaldı.MGK toplantısından iki gün sonra sabit kur rejiminden dalgalı kur rejimine geçildi. Karar öncesi 684 bin TL olan dolar kuru, dalgalı kura geçilmesiyle birlikte 1.2 milyon TL'ye yükseldi.Mart ayında o dönem Dünya Bankası başkan yardımcılığı görevini yürüten Kemal Derviş, Türkiye'ye davet edildi ve ekonomiden sorumlu devlet bakanlığına atandı.IMF ile stand-by imzalandı ve bankacılık sektöründe reforma gidilmesini odağına alan yeni bir ekonomi programı yürürlüğe sokuldu.
2007-2008 krizinde ise farklı bir olay oldu. Bu sefer sebep Türkiye değil, dış kaynaklı bir çalkantıydı. ABD'de faiz artırımlarıyla birlikte düşük gelirlilere yüksek faizle verilen "subprime" mortgage kredilerinin geri dönüşlerinde yaşanan sıkıntılar, bu kredilerin içinde bulunduğu tahvil paketlerinin sert şekilde değer kaybetmesine neden oldu. New York borsası çökmenin eşiğine geldi.Eylül 2008'de dünyanın en büyük yatırım bankalarından Lehman Brothers, 613 milyar dolar borcu olduğunu açıkladı ve iflas etti. Bu, ABD tarihinin en büyük iflası olarak kayıtlara geçti.
Kısacası olayları tarih sırasına göre listeledğinizde Türkiye'ni düzeltilmesi için pek fazla zaman kalmıyor. Dış baskılar ve Amerika gibi devletlerin fonladığı terör grupları Türkiye'yi zor duruma sokarken, siyasal ve ekonomik baskılar Türkiye'nin üretim yapmasını engelliyor. Türkiye'ye yabancı yatırımcı gelmiyor, daha doğrusu yüksek faiz ve enfilasyon ve bunlara eklenen vergiler sebebiyle kark elde edemediğinden gelmek istemiyor.
Kurun yukarı zıplamasının enflasyonu arttırıcı etkisi var çünkü ithal olarak aldığımız her şeyin fiyatı mekanik olarak artıyor. Bunun içinde çok önemli olanı enerji fiyatları çünkü biz enerjisinin hemen hepsini ithal eden bir ülkeyiz. Petrolü, doğalgazı ithal eden bir ülkeyiz. Bunlar üretimin her tarafına girdi olarak kullanılıyor. Enerji ve ulaşım fiyatlarının artması Türkiye'de enflasyonu genel olarak yükseltiyor. Dolayısıyla kurun yükselmesinin bir etkisi enflasyonun yükselmesi. Özellikle Akdeniz ve Karadenizde petrol ve doğalgaz bulmamız; Suriye'deki politikamızı iyi yönetip -her ne kadar sömürülmüş olsa da- faydalanmamız gerekiyor. Maalesed dış ülkeler bize ambargo uygularken karşılık verebileceğimiz tek şey tarım ürünleri. Öyle ki Rusya bize yaptırım uyguladığında Limonla tehdit etttik. Şu anlık bulunan başka bir koz ise sevmesekte Suriyeliler. Özellikle hastalıkla beraber önemli bir koz haline geldi. Bunları kullanark özellikle de 15 Temmuz darbesini atlatmışken üretmeye başlamamız gerekiyor. Zira Lozan anlaşmasının güncellenmeseini istiyorsak güçlü bir Türkiye olarak 2023'e hazır olmamız gerekiyor. 2023 gerçekten önemli bir tarih. Eğer Türkiye Lozan anlaşmasının güncellenmesini talep eder ve ağırlığını koyup kabul ettirirse boğazlarda faydalanma ve Yunanista'nı sıkıştırma ihtimalimiz var. "İçki masalarında" satılmayacak kadar güzel bir ülkemiz var.
Şimdi sıra geldi İktidar partinin ekonomi politikalarını eleştirme.
Bu krizin asıl nedeni 1980`li yıllardan itibaren küresel sermaye güçlerinin güdümünde kesintisiz bir şekilde uygulanan özelleştirmeye, piyasalaştırmaya, kuralsızlaştırmaya dayalı neoliberal politikalardır. Bu politikalarla ülkemizin üretken kuruluşlar giderek azalmışıtr. Erdoğan'ın Başbakanlık görevine başladığı 2003 yılından 2009'a kadar Türkiye ekonomisi büyüme göstermiş ve Türkiye'nin GSMH'si Dünya toplamının %1,11'inden %1,37'sine yükselmiştir. Bu oranla Türkiye, AB ülkeleri arasında en iyi performansı yakaladı.[100] Ayrıca Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu'na olan borcu bitirildi.Erdoğan'ın performansı Cumhuriyetin diğer dönemleriyle kıyaslandığında da ‘kuruluş yılları’ özelliği taşıyan Atatürk dönemi hariç, en yüksek performanslardan biridir. Siyasi istikrar sağlandı, ekonomi güçlendi ve sosyal refah seviyesi ciddi oranlarda yükseldi. Fakat son dönemlerde savunma sanayi dışında gelişim sağlanamadı. Tarıma önem ve çiftçiye eğitim verilmemesi; üretimin azalması ve yukarda da bahsettiğim etkenler ve ambargolar sonucu ekonomi çöküş geçirmeye başardı. Her ne kadar iyi bir durumda olmasak da istatistiklere ve dışarı çıkıp hayata baktığımız ve diğer ülkelerle karşılaştırdığımzda kötünün iyisi kavramını kullanabiliriz. Fakat bu ne kadar sürebilir. Zira dövizin artmasıyla birlikte döviz alınınca haliyle dolar fiyatları daha da yükseliyor ve alım gücü düşüyor. İşsizlik sayısı da arttıkça kurum ve kurulışlar kapanmak zorunda kalıyor. Bunun çözümü israfı durdurmak ve üretimi tekrar hayata geçirip eğitime önem vermektir. Başta doğru uygulanan fakat yanlış ilerleyen politikaların düzeltilmesi halinde ülke tekrar şahlanacaktır. Libya ile yaptığımız deniz sınırları anlaşmasının BM tarafından kabul edilmesi ve Libya'yı Türkiye'nin inşaat etmesi gibi etkenler ekonomiyi iiyileştirecektir. Maalesef ki Türk her zaman yalnızdır.
Yazdıklarımda siyaset yapmadım. Umarım sonuna kadar okursunuz. Yanlış bir şey yazdıysam affola. Yorumlarda saygılı bir dille görüşlerinizi dile getirirseniz sevinirim.
 

oguzhnsrmn

80+ Gold
Katılım
22 Eylül 2020
Mesajlar
8,815
En İyi Cevap
8
Merhabalar. Forumda sürekli dolar hakkında bu kadar fazla konu açılıp abuk subuk düşüncelerin olması yeter dedirtti. Bende bu onu hakkında bildiklerimi yazıya dökmeye karar verdim.
Türkiye'deki Darbe ve Krizler
Darbe girişimleri ve ayaklanmalar
27 Mayıs 1960 Darbesi
22 Şubat 1962. Ana madde: 22 Şubat 1962 ayaklanması ...
20 Mayıs 1963. Ana madde: 20 Mayıs 1963 ayaklanması ...
20 Mayıs 1969. Ana madde: 20 Mayıs 1969 darbe teşebbüsü ...
9 Mart 1971. Ana madde: 9 Mart 1971 darbe teşebbüsü ...
12 Eylül 1980 Darbesi
15 Temmuz 2016. Ana madde: 2016 Türkiye askerî darbe girişimi.
Türkiye'deki Ekonomik Krizler
1994 Krizi
2001 Krizi
2007-2008 Krizi
Bunların yanında Amerkia ve NATO ülkelerinin uyguladığı Ambargolar var.
"Coğrafya Kaderdir." demiş İbn-i Haldun. Türkiye kaosun başkenti olan ortadoğunu dibi belki de içinde. 4 bir yanı terörist ve kukla devletlerle dolu bir ülke. Belki bu nedenle dış ülkelerin silah satmaya meraklı olduğu bir ülke.
Türkiye'nin tarihine baktığınızda sürekli darbelerle dolu olduğunu görürsünüz. Ne zaman millet uynasa; başa geçen kişi ülkeyi geliştirmeye çalışsa dış devletler taradından başta ekonomik yaptırım ve sonucunda darbelerle önemli kişiler öldürülüyor. Bunun en büyük örneği ise Demokrat Parti'nin dağıtılması ve Adnan MENDERES ve bakanların idam edilmesiydi. İsmete İnönü'nün kıskançlığı ve tek parti anlayışı 62 darbesiyle sonuçlandı. Dizginleri eline alan Atatürk sonrası CHP yönetimi ne yazık ki Atatürk'le aynı düşünce ve yolda olmadı. Üretmek yerine almayı seçen yönetim ne yazık ki ülkeyi Amerika başta olmak üzere pek çok devletein eline verdi. Öyle ki zamanında MİT'in kullandığı bilgisayarlar bile Amerika tarafından verildiği için; bütün operasyon ve bilgiler MİT'ten önce Amerika'ya gidiyordu. Vecihi HÜRKUŞ gibi üretken isimlerin ayaklar altında ezilmesiyle üretim tamamen durdu. Öte yandan, demokratik olarak seçilmiş hükümetlere karşı yapılan darbeler ekonomik karar birimlerinin işgücü arz, tüketim, tasarruf, yatırım, üretim gibi kararlarını olumsuz etkileyerek ülkenin ekonomik kaynakların optimal dağılımını bozmakta ve böylece ülkenin kalkınma sürecini aksatmakta ve uzun dönem büyüme patikasının aşağı kaymasına neden oldu. Bu sebeple Türkiye ne zmana gelişmek istese önü kesildi veya kesdirildi.
12 Eylül 1980 darbesi ile Cumhuriyet tarihinde ikinci kez meclis ve anayasa ortadan kaldırılışmış ve hükümet devrilmiştir. 1982'de darbeciler tarafından hazırlanan anayasa günümüzde hala değiştirilememiştir. 7 Nisan 2011 yılında ilk soruşturma başlattı. 4 Nisan 2012 tarihinde darbenin yargılanmasına başlanmıştır. Bu gibi darbeler sonucunda üretim durmuş ve tüketen bir toplum ortaya çıkmıştır.

Ekonomik Krizlere geldiğimizde ise 1990'lı yıllarında devlet ağırlıklı olarak harcamaları için kamu bankalarından borç kullanmaya başladı ve zaman içerisinde çok ciddi bir borç yükünün altına girdiBu dönemde, özel bankalarda yüksek faiz vererek mevduat topladı ve kamuya da yüksek faizle krediler verdi. Hükümet borç yükünü azaltmak için çoğu yeri özelleştirmeye başladı. Öylei PTT 'nin T'sini satmaya karar verdiler. Bu dönemde IMF'den 14 aylık bir stand-by anlaşması yapıldı.Ocak ile ekonomik bir dizi önlemin alındığı Nisan ayları arasında lira, dolar karşısında yüzde 160'ın üzerinde değer kaybetti.
EKonomi kısa süre rahatlsada temeller bozuk olduğu için 2001 krizi patlak verdi. Bu dönemde Rusya'nın krize girmesi ve Marmara Depremi ekonomiyi oldukça sarstı. Bankaların açıkları kapatmak istemesiyle birlikte faizler arttı. Bankalar arası piyasada gecelik faiz oranı yüzde 1000'in üzerine çıkarken, Kasım 2000'de aylık ortalaması yüzde 223 oldu. Ekonomiyi rahatlatmak için IMF'den fon alındı.19 Şubat 2001 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında yaşananlar, piyasadaki mevcut sıkışıklığın çok derin bir ekonomik krize dönüşmesine yol açtı.MGK toplantısı sırasında dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Devlet Denetleme Kurulu'nun Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nda (BDDK) başlattığı denetime Başbakan Bülent Ecevit'in tepki göstermesi üzerine tartışma yaşandı.Sezer, Ecevit'e anayasa kitapçığı fırlattı. Ecevit de bu duruma tepki göstererek toplantıyı terk etti. Ecevit'in toplantı çıkışında bekleyen gazetecilere, "Bu bir devlet krizidir" yönündeki açıklamalarının ardından piyasalarda sert satışlar yaşandı.Zaten likidite sorunu yaşayan piyasadan yabancı yatırımcılar da hızla çıkmaya başladı ve uygulanan ekonomik program ciddi güven kaybına uğradı.Aynı gün içerisinde 7 milyar doların üzerinde bir döviz talebi ortaya çıkarken, bankalararası piyasada gecelik faizler yüzde 5 bin il 7 bin 500 aralığını gördü. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), bir günde yüzde 20'nin üzerinde değer kaybetti.Bankacılık sektöründe başlayan krizin etkileri reel sektörde de doğrudan hissedildi. Binlerce firma kapatılırken, yüz binlerce kişi de işsiz kaldı.MGK toplantısından iki gün sonra sabit kur rejiminden dalgalı kur rejimine geçildi. Karar öncesi 684 bin TL olan dolar kuru, dalgalı kura geçilmesiyle birlikte 1.2 milyon TL'ye yükseldi.Mart ayında o dönem Dünya Bankası başkan yardımcılığı görevini yürüten Kemal Derviş, Türkiye'ye davet edildi ve ekonomiden sorumlu devlet bakanlığına atandı.IMF ile stand-by imzalandı ve bankacılık sektöründe reforma gidilmesini odağına alan yeni bir ekonomi programı yürürlüğe sokuldu.
2007-2008 krizinde ise farklı bir olay oldu. Bu sefer sebep Türkiye değil, dış kaynaklı bir çalkantıydı. ABD'de faiz artırımlarıyla birlikte düşük gelirlilere yüksek faizle verilen "subprime" mortgage kredilerinin geri dönüşlerinde yaşanan sıkıntılar, bu kredilerin içinde bulunduğu tahvil paketlerinin sert şekilde değer kaybetmesine neden oldu. New York borsası çökmenin eşiğine geldi.Eylül 2008'de dünyanın en büyük yatırım bankalarından Lehman Brothers, 613 milyar dolar borcu olduğunu açıkladı ve iflas etti. Bu, ABD tarihinin en büyük iflası olarak kayıtlara geçti.
Kısacası olayları tarih sırasına göre listeledğinizde Türkiye'ni düzeltilmesi için pek fazla zaman kalmıyor. Dış baskılar ve Amerika gibi devletlerin fonladığı terör grupları Türkiye'yi zor duruma sokarken, siyasal ve ekonomik baskılar Türkiye'nin üretim yapmasını engelliyor. Türkiye'ye yabancı yatırımcı gelmiyor, daha doğrusu yüksek faiz ve enfilasyon ve bunlara eklenen vergiler sebebiyle kark elde edemediğinden gelmek istemiyor.
Kurun yukarı zıplamasının enflasyonu arttırıcı etkisi var çünkü ithal olarak aldığımız her şeyin fiyatı mekanik olarak artıyor. Bunun içinde çok önemli olanı enerji fiyatları çünkü biz enerjisinin hemen hepsini ithal eden bir ülkeyiz. Petrolü, doğalgazı ithal eden bir ülkeyiz. Bunlar üretimin her tarafına girdi olarak kullanılıyor. Enerji ve ulaşım fiyatlarının artması Türkiye'de enflasyonu genel olarak yükseltiyor. Dolayısıyla kurun yükselmesinin bir etkisi enflasyonun yükselmesi. Özellikle Akdeniz ve Karadenizde petrol ve doğalgaz bulmamız; Suriye'deki politikamızı iyi yönetip -her ne kadar sömürülmüş olsa da- faydalanmamız gerekiyor. Maalesed dış ülkeler bize ambargo uygularken karşılık verebileceğimiz tek şey tarım ürünleri. Öyle ki Rusya bize yaptırım uyguladığında Limonla tehdit etttik. Şu anlık bulunan başka bir koz ise sevmesekte Suriyeliler. Özellikle hastalıkla beraber önemli bir koz haline geldi. Bunları kullanark özellikle de 15 Temmuz darbesini atlatmışken üretmeye başlamamız gerekiyor. Zira Lozan anlaşmasının güncellenmeseini istiyorsak güçlü bir Türkiye olarak 2023'e hazır olmamız gerekiyor. 2023 gerçekten önemli bir tarih. Eğer Türkiye Lozan anlaşmasının güncellenmesini talep eder ve ağırlığını koyup kabul ettirirse boğazlarda faydalanma ve Yunanista'nı sıkıştırma ihtimalimiz var. "İçki masalarında" satılmayacak kadar güzel bir ülkemiz var.
Şimdi sıra geldi İktidar partinin ekonomi politikalarını eleştirme.
Bu krizin asıl nedeni 1980`li yıllardan itibaren küresel sermaye güçlerinin güdümünde kesintisiz bir şekilde uygulanan özelleştirmeye, piyasalaştırmaya, kuralsızlaştırmaya dayalı neoliberal politikalardır. Bu politikalarla ülkemizin üretken kuruluşlar giderek azalmışıtr. Erdoğan'ın Başbakanlık görevine başladığı 2003 yılından 2009'a kadar Türkiye ekonomisi büyüme göstermiş ve Türkiye'nin GSMH'si Dünya toplamının %1,11'inden %1,37'sine yükselmiştir. Bu oranla Türkiye, AB ülkeleri arasında en iyi performansı yakaladı.[100] Ayrıca Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu'na olan borcu bitirildi.Erdoğan'ın performansı Cumhuriyetin diğer dönemleriyle kıyaslandığında da ‘kuruluş yılları’ özelliği taşıyan Atatürk dönemi hariç, en yüksek performanslardan biridir. Siyasi istikrar sağlandı, ekonomi güçlendi ve sosyal refah seviyesi ciddi oranlarda yükseldi. Fakat son dönemlerde savunma sanayi dışında gelişim sağlanamadı. Tarıma önem ve çiftçiye eğitim verilmemesi; üretimin azalması ve yukarda da bahsettiğim etkenler ve ambargolar sonucu ekonomi çöküş geçirmeye başardı. Her ne kadar iyi bir durumda olmasak da istatistiklere ve dışarı çıkıp hayata baktığımız ve diğer ülkelerle karşılaştırdığımzda kötünün iyisi kavramını kullanabiliriz. Fakat bu ne kadar sürebilir. Zira dövizin artmasıyla birlikte döviz alınınca haliyle dolar fiyatları daha da yükseliyor ve alım gücü düşüyor. İşsizlik sayısı da arttıkça kurum ve kurulışlar kapanmak zorunda kalıyor. Bunun çözümü israfı durdurmak ve üretimi tekrar hayata geçirip eğitime önem vermektir. Başta doğru uygulanan fakat yanlış ilerleyen politikaların düzeltilmesi halinde ülke tekrar şahlanacaktır. Libya ile yaptığımız deniz sınırları anlaşmasının BM tarafından kabul edilmesi ve Libya'yı Türkiye'nin inşaat etmesi gibi etkenler ekonomiyi iiyileştirecektir. Maalesef ki Türk her zaman yalnızdır.
Yazdıklarımda siyaset yapmadım. Umarım sonuna kadar okursunuz. Yanlış bir şey yazdıysam affola. Yorumlarda saygılı bir dille görüşlerinizi dile getirirseniz sevinirim.
Sen burda erdoğanı övmüşsün siyaset yapmadım diyorsun en iyi dönem filan diyon aga anlamadımki.
 

baltazar

80+ Platinum
Katılım
2 Eylül 2020
Mesajlar
11,588
En İyi Cevap
9
Dahası  
Reaksiyon skoru
17,643
Konum
Ervah-ı Ezel
İsim
A.Ş.
İlgilendiği Kategoriler
Güç Kaynakları
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #4

baltazar

80+ Platinum
Katılım
2 Eylül 2020
Mesajlar
11,588
En İyi Cevap
9
Dahası  
Reaksiyon skoru
17,643
Konum
Ervah-ı Ezel
İsim
A.Ş.
İlgilendiği Kategoriler
Güç Kaynakları
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #6

baltazar

80+ Platinum
Katılım
2 Eylül 2020
Mesajlar
11,588
En İyi Cevap
9
Dahası  
Reaksiyon skoru
17,643
Konum
Ervah-ı Ezel
İsim
A.Ş.
İlgilendiği Kategoriler
Güç Kaynakları
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #9

ibrahimmkrdg

80+ Bronze
Katılım
16 Nisan 2020
Mesajlar
639
Dahası  
Reaksiyon skoru
463
İsim
ibrahim karadağ
2008 dünya mortgage krizidir, Türkiye merkezli değil. Hükümet ne zaman üretime önem verdi peki ? Siz 18 yıldır özelleştirilen, satılan fabrikaları şirketleri araştırdınız mı ? ÖTV'nin 18 yılda ne hâle geldiğini araştırdınız mı ? Tarım cenneti olan güzel ülkemin çiftçisinin aç kaldığını araştırdınız mı ? Peki açlık sınırının 3te 1i kadar asgari ücret verildiğini araştırdınız mı ? Tabii ki geçmişte yaşanan olaylar geleceği belirler. Japonya 2.Dünya savaşında Atom bombası yemiş bir ülkeydi. Bahanelerin ardına sığınıp eğilip büküldü mü yoksa içine kapatıp çalışıp üretti mi ? Bu tamamen hükümeti yumuşak gösterme makalesidir.
 

baltazar

80+ Platinum
Katılım
2 Eylül 2020
Mesajlar
11,588
En İyi Cevap
9
Dahası  
Reaksiyon skoru
17,643
Konum
Ervah-ı Ezel
İsim
A.Ş.
İlgilendiği Kategoriler
Güç Kaynakları
Hocam sonunu okudun mu:)
2008 dünya mortgage krizidir, Türkiye merkezli değil. Hükümet ne zaman üretime önem verdi peki ? Siz 18 yıldır özelleştirilen, satılan fabrikaları şirketleri araştırdınız mı ? ÖTV'nin 18 yılda ne hâle geldiğini araştırdınız mı ? Tarım cenneti olan güzel ülkemin çiftçisinin aç kaldığını araştırdınız mı ? Peki açlık sınırının 3te 1i kadar asgari ücret verildiğini araştırdınız mı ? Tabii ki geçmişte yaşanan olaylar geleceği belirler. Japonya 2.Dünya savaşında Atom bombası yemiş bir ülkeydi. Bahanelerin ardına sığınıp eğilip büküldü mü yoksa içine kapatıp çalışıp üretti mi ? Bu tamamen hükümeti yumuşak gösterme makalesidir.
Mesaj otomatik birleştirildi:

Hani vergilerin fazlalığı üretimin durması yanlış politikalar çiftçiye eğitim ve tarıma önem verilmemesi gibi pek çok şeyden bahsettim
 

baltazar

80+ Platinum
Katılım
2 Eylül 2020
Mesajlar
11,588
En İyi Cevap
9
Dahası  
Reaksiyon skoru
17,643
Konum
Ervah-ı Ezel
İsim
A.Ş.
İlgilendiği Kategoriler
Güç Kaynakları
Hocam dürüst olalım hepsini okudun mu özellikle son kısmi:)
2008 dünya mortgage krizidir, Türkiye merkezli değil. Hükümet ne zaman üretime önem verdi peki ? Siz 18 yıldır özelleştirilen, satılan fabrikaları şirketleri araştırdınız mı ? ÖTV'nin 18 yılda ne hâle geldiğini araştırdınız mı ? Tarım cenneti olan güzel ülkemin çiftçisinin aç kaldığını araştırdınız mı ? Peki açlık sınırının 3te 1i kadar asgari ücret verildiğini araştırdınız mı ? Tabii ki geçmişte yaşanan olaylar geleceği belirler. Japonya 2.Dünya savaşında Atom bombası yemiş bir ülkeydi. Bahanelerin ardına sığınıp eğilip büküldü mü yoksa içine kapatıp çalışıp üretti mi ? Bu tamamen hükümeti yumuşak gösterme makalesidir.
Hocam siz yönetimde suç bulmuyorsunuz. Siz "yönetim napsın yaaa geçmişten dolayı böyle bu" diyorsunuz.
 
Top Bottom