- Katılım
- 26 Mart 2020
- Mesajlar
- 17,984
- En İyi Cevap
- 26
- Reaksiyon skoru
- 30,763
Bu yazıda Atatürk’ün “Mustafa”dan “Kemal”e, oradan “Kamâl”a giden isimleri alış sürecini kısaca inceleyeceğim.
Erken Dönemdeki Belirsizlikler
Atatürk’ün çocukluk ve gençlik dönemine ait bilgilerde hâlâ kesinlik bulunmayan pek çok konu vardır. Doğum tarihi, babası Ali Rıza Bey’in tam kimliği ve ölüm yılı, mahalle mektebi ile Şemsi Efendi Mektebi’ne başlama ve ayrılma tarihleri, annesinin ikinci evliliği, idadiye giriş zamanı ve Selanik’te yaşadığı evin konumu bu konular arasındadır. Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, TBMM gibi kurumların resmi internet sitelerinde bile farklı tarihler ve bilgiler bulunması, bu döneme dair belirsizliklerin resmî kaynaklara kadar yansıdığını gösterir. 1899’dan itibaren ise elimizdeki belgeler görece netleşir.
Mustafa Adının Kökeni
Atatürk’ün ilk ismi “Mustafa”dır. Arapça kökenli olan bu isim “seçilmiş, tercih edilmiş” anlamına gelir ve aynı zamanda İslam peygamberinin isimlerinden biridir. Kız kardeşi Makbule Atadan, Enver Behnan Şapolyo’ya verdiği bilgilerde, bu ismin neden verildiğini anlatmıştır. Babaları Ali Rıza Bey, küçük yaşta kardeşi Mustafa’yı salıncaktan düşürerek ölümüne sebep olmuştur. Bu olayın hatırasını yaşatmak isteyen Ali Rıza Bey, oğluna kardeşinin adını vermiştir. Atatürk ise bu ismi hiçbir zaman çok sevmemiştir. İleri yıllarda, bir kadının çocuğuna “Mustafa Kemal” adını koyma isteğine “Ben bu ismi sevmem -Mustafa'yı kastediyor- ama annelerin isim hakkına karışılmaz.” diyerek mesafeli yaklaşmıştır.
Kemal Adının Eklenmesi
Atatürk, “Kemal” adını Selanik Askeri Rüştiyesi’nde okuduğu dönemde almıştır. Bu okulun giriş ve çıkış tarihleri bile kesin olmamakla birlikte, 1894-1895 civarında öğrenime başladığı tahmin edilir. En bilinen anlatıya göre, matematik öğretmeni Mustafa Efendi de “Mustafa” adını taşımaktadır. İsim karışıklığını önlemek ve öğrencisinin başarısını da takdir etmek amacıyla ona “Kemal” adını eklemiştir. Atatürk’ün bu olayı bizzat anlattığı 1922 tarihli Vakit gazetesi röportajı, anlatının en sağlam kaynağıdır. Ancak 1922 sonu ve 1923 başlarında yayımlanan bazı kitapçıklar, bu adın Namık Kemal’e atfen verildiğini iddia etmiştir. O dönem Namık Kemal’in adı, siyasi açıdan hâlâ tartışmalıydı. Ayrıca Atatürk’ün Namık Kemal’in eserleriyle esas olarak Manastır Askeri İdadisi yıllarında tanıştığı bilinir. Dolayısıyla bu iddia zayıf bulunur.
Resmî Kayıtlara Geçiş Sorunu
Buradaki önemli soru şudur: “Mustafa Kemal” ismi nüfus kayıtlarına nasıl geçti? O dönemde 13-14 yaşlarında olan Atatürk’ün kendi başına nüfus sicilini değiştirme yetkisi yoktu. Öğretmenin isteğiyle bu tür bir değişiklik yapılması da mümkün değildi. Bugün elimizdeki belgelerde okul kayıtlarında “Mustafa Kemal” ibaresi yer alsa da resmi kayıt değişikliğinin nasıl gerçekleştiği hâlâ belirsizdir. Bu değişim, ailesinin başvurusu ya da annesinin ikinci evliliği sırasında yapılan idari bir işlemle gerçekleşmiş olabilir.
Mim İmzası
Askeri Rüştiye’den sonra da belgelerde “Mustafa Kemal” adı kullanılmaya devam etti. Ancak Atatürk imzalarında yalnızca “Mustafa” kelimesinin baş harfi olan “Mim”i kullanmayı tercih etti. “M. Kemal” şeklinde imza atması bu dönemde başladı.
Mustafa Adının Resmen Çıkışı
Soyadı Kanunu’nun 1934’te yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen yeni nüfus cüzdanında “Mustafa” ismi tamamen çıkarıldı. Artık yalnızca “Kemal Atatürk” olarak geçiyordu. “K. Atatürk” imzası bundan sonra hukuki belgelerde yer almaya başladı.
Kemal’den Kamâl’a Geçiş
1935 başında Atatürk’ün adında dikkat çeken bir değişiklik oldu. Basına gönderilen seçim bildirilerinde ve CHP duyurularında “Kemal” yerine “Kamâl” yazılmaya başlandı. Kökeni, kamamak fiili idi. Bu değişiklik, 1930’ların ortasında yürütülen dilde sadeleşme hareketi ile bağlantılıydı. Atatürk’ün öncülüğünde yapılan dil toplantılarında Arapça kökenli kelimeler yerine Türkçe karşılıklar aranıyor, gerekirse yeni kelimeler türetiliyordu.
Atatürk için Arapça; son yüzyıllardaki Osmanlı düşüncesini, halkı modernleşmekten geri tutan zihniyeti ve dini yobazlığı simgeliyordu. Kemal, Arapça kökenli bir isimdi. Şayet Atatürk, Türkleri modernleştirmek isteyen sembolik bir baba olacaksa isminin de öz Türkçe olması gerekirdi. “Kemal”in “Kamâl”a dönüşmesi bu sürecin bir ürünüydü. Nüfus cüzdanı da yenilendi.
Kamâlizm Dönemi
Değişiklik kısa sürede yaygınlaştı. “La Turquie Kemaliste” dergisi “La Turquie Kamâliste” olarak değiştirildi. CHP belgelerinde “Kemalizm” yerine “Kamâlizm” kullanılmaya başlandı. Parti programına bile girdi. Bazı yazarlar eserlerinde bu yeni biçimi benimsedi. Basın da bu biçimi benimsedi. Fakat kamuoyunda ismin kökenine dair komplo teorileri ortaya çıktı. Bu değişikliğin; nüfus memuru hatası olduğu, kelimeyi büyük ünlü uyumuna uygun hâle getirme çabası olduğu, dini mesaj taşıyan bir dış mihrak unsuru olduğu vesaire söylendi.
Kamâlizm kelimesi de Atatürk tarafından aktif şekilde kullanılıyordu. Bu kullanımlardan birine örnek, 29 Mayıs 1939 yılında toplanacak CHP 5. Büyük Kurultayı'nın programıdır. Atatürk, 1937 yılında iken bu programın taslağını hazırlıyordu. Yazdıklarından bir örnek, kendi el yazısıyla:
Transkript: Bunlardan başka, 1935 Kurultayınca saptalanan fikirler de bu programa ulanmıştır. Partinin güttüğü bütün bu esaslar, kamâlizm prensipleridir.
Geri Dönüş
Atatürk, 1937’nin sonlarında yazışmalarında tekrardan Kemal ismini kullanmaya başladı. Basında da 1937'nin Mayıs ayından itibaren Kemal yazımına geri dönüşü görüyoruz. “La Turquie Kamâliste” olarak değişen dergi ismi de 1937'nin Aralık ayında tekrardan “La Turquie Kemaliste” ismine döndü. Nutuk'un 1938 baskısı da Gazi Mustafa Kemal Atatürk adıyla yayımlandı. Fakat nufüs cüzdanında herhangi bir değişiklik olmadı. 1935'te çıkan Kamâl isimli nüfus cüzdanı, Atatürk’ün ölümüne kadar durdu.
Yazışmalarda ve basında tekrardan Kemal ismine dönüş, zannımca kamuoyunun tepkisini azaltmak için yapılmış. Zira, Kamâl ismi halk nezdinde pek karşılık bulmamıştı. Bu isme neden geçildiğine dair oldukça ilginç komplo teorileri ortaya çıkmıştı. Kemal'e dönüş; gerçekten benimsenen, ciddi bir değişim olsa yüksek ihtimalle nüfus cüzdanı da değişirdi. Bugün bile Atatürk'ün kendi isteğiyle geçiş yaptığı öz Türkçe ismini kullansanız halktan absürt tepkilerle karşılaşıyorsunuz. Kâh cehaletten, kâh yobazlıktan. Bu tepkileri kökünden kesmek için Kemal ismine yüzeysel bir dönüş gerçekleşmiş olabilir.
Genel Değerlendirme
Atatürk’ün isim değişiklikleri, hem kişisel tercihlerini hem de dönemin siyasi ve kültürel atmosferini yansıtıyor. “Mustafa”dan “Kemal”e, oradan “Kamâl”a giden süreç; bireysel kimlik ve ulusal kimlik inşasının sembolik adımları olarak okunabilir.
Erken Dönemdeki Belirsizlikler
Atatürk’ün çocukluk ve gençlik dönemine ait bilgilerde hâlâ kesinlik bulunmayan pek çok konu vardır. Doğum tarihi, babası Ali Rıza Bey’in tam kimliği ve ölüm yılı, mahalle mektebi ile Şemsi Efendi Mektebi’ne başlama ve ayrılma tarihleri, annesinin ikinci evliliği, idadiye giriş zamanı ve Selanik’te yaşadığı evin konumu bu konular arasındadır. Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, TBMM gibi kurumların resmi internet sitelerinde bile farklı tarihler ve bilgiler bulunması, bu döneme dair belirsizliklerin resmî kaynaklara kadar yansıdığını gösterir. 1899’dan itibaren ise elimizdeki belgeler görece netleşir.
Mustafa Adının Kökeni
Atatürk’ün ilk ismi “Mustafa”dır. Arapça kökenli olan bu isim “seçilmiş, tercih edilmiş” anlamına gelir ve aynı zamanda İslam peygamberinin isimlerinden biridir. Kız kardeşi Makbule Atadan, Enver Behnan Şapolyo’ya verdiği bilgilerde, bu ismin neden verildiğini anlatmıştır. Babaları Ali Rıza Bey, küçük yaşta kardeşi Mustafa’yı salıncaktan düşürerek ölümüne sebep olmuştur. Bu olayın hatırasını yaşatmak isteyen Ali Rıza Bey, oğluna kardeşinin adını vermiştir. Atatürk ise bu ismi hiçbir zaman çok sevmemiştir. İleri yıllarda, bir kadının çocuğuna “Mustafa Kemal” adını koyma isteğine “Ben bu ismi sevmem -Mustafa'yı kastediyor- ama annelerin isim hakkına karışılmaz.” diyerek mesafeli yaklaşmıştır.
Kemal Adının Eklenmesi
Atatürk, “Kemal” adını Selanik Askeri Rüştiyesi’nde okuduğu dönemde almıştır. Bu okulun giriş ve çıkış tarihleri bile kesin olmamakla birlikte, 1894-1895 civarında öğrenime başladığı tahmin edilir. En bilinen anlatıya göre, matematik öğretmeni Mustafa Efendi de “Mustafa” adını taşımaktadır. İsim karışıklığını önlemek ve öğrencisinin başarısını da takdir etmek amacıyla ona “Kemal” adını eklemiştir. Atatürk’ün bu olayı bizzat anlattığı 1922 tarihli Vakit gazetesi röportajı, anlatının en sağlam kaynağıdır. Ancak 1922 sonu ve 1923 başlarında yayımlanan bazı kitapçıklar, bu adın Namık Kemal’e atfen verildiğini iddia etmiştir. O dönem Namık Kemal’in adı, siyasi açıdan hâlâ tartışmalıydı. Ayrıca Atatürk’ün Namık Kemal’in eserleriyle esas olarak Manastır Askeri İdadisi yıllarında tanıştığı bilinir. Dolayısıyla bu iddia zayıf bulunur.
Resmî Kayıtlara Geçiş Sorunu
Buradaki önemli soru şudur: “Mustafa Kemal” ismi nüfus kayıtlarına nasıl geçti? O dönemde 13-14 yaşlarında olan Atatürk’ün kendi başına nüfus sicilini değiştirme yetkisi yoktu. Öğretmenin isteğiyle bu tür bir değişiklik yapılması da mümkün değildi. Bugün elimizdeki belgelerde okul kayıtlarında “Mustafa Kemal” ibaresi yer alsa da resmi kayıt değişikliğinin nasıl gerçekleştiği hâlâ belirsizdir. Bu değişim, ailesinin başvurusu ya da annesinin ikinci evliliği sırasında yapılan idari bir işlemle gerçekleşmiş olabilir.
Mim İmzası
Askeri Rüştiye’den sonra da belgelerde “Mustafa Kemal” adı kullanılmaya devam etti. Ancak Atatürk imzalarında yalnızca “Mustafa” kelimesinin baş harfi olan “Mim”i kullanmayı tercih etti. “M. Kemal” şeklinde imza atması bu dönemde başladı.
Mustafa Adının Resmen Çıkışı
Soyadı Kanunu’nun 1934’te yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen yeni nüfus cüzdanında “Mustafa” ismi tamamen çıkarıldı. Artık yalnızca “Kemal Atatürk” olarak geçiyordu. “K. Atatürk” imzası bundan sonra hukuki belgelerde yer almaya başladı.
Kemal’den Kamâl’a Geçiş
1935 başında Atatürk’ün adında dikkat çeken bir değişiklik oldu. Basına gönderilen seçim bildirilerinde ve CHP duyurularında “Kemal” yerine “Kamâl” yazılmaya başlandı. Kökeni, kamamak fiili idi. Bu değişiklik, 1930’ların ortasında yürütülen dilde sadeleşme hareketi ile bağlantılıydı. Atatürk’ün öncülüğünde yapılan dil toplantılarında Arapça kökenli kelimeler yerine Türkçe karşılıklar aranıyor, gerekirse yeni kelimeler türetiliyordu.
Atatürk için Arapça; son yüzyıllardaki Osmanlı düşüncesini, halkı modernleşmekten geri tutan zihniyeti ve dini yobazlığı simgeliyordu. Kemal, Arapça kökenli bir isimdi. Şayet Atatürk, Türkleri modernleştirmek isteyen sembolik bir baba olacaksa isminin de öz Türkçe olması gerekirdi. “Kemal”in “Kamâl”a dönüşmesi bu sürecin bir ürünüydü. Nüfus cüzdanı da yenilendi.
Kamâlizm Dönemi
Değişiklik kısa sürede yaygınlaştı. “La Turquie Kemaliste” dergisi “La Turquie Kamâliste” olarak değiştirildi. CHP belgelerinde “Kemalizm” yerine “Kamâlizm” kullanılmaya başlandı. Parti programına bile girdi. Bazı yazarlar eserlerinde bu yeni biçimi benimsedi. Basın da bu biçimi benimsedi. Fakat kamuoyunda ismin kökenine dair komplo teorileri ortaya çıktı. Bu değişikliğin; nüfus memuru hatası olduğu, kelimeyi büyük ünlü uyumuna uygun hâle getirme çabası olduğu, dini mesaj taşıyan bir dış mihrak unsuru olduğu vesaire söylendi.
Kamâlizm kelimesi de Atatürk tarafından aktif şekilde kullanılıyordu. Bu kullanımlardan birine örnek, 29 Mayıs 1939 yılında toplanacak CHP 5. Büyük Kurultayı'nın programıdır. Atatürk, 1937 yılında iken bu programın taslağını hazırlıyordu. Yazdıklarından bir örnek, kendi el yazısıyla:
Transkript: Bunlardan başka, 1935 Kurultayınca saptalanan fikirler de bu programa ulanmıştır. Partinin güttüğü bütün bu esaslar, kamâlizm prensipleridir.
Geri Dönüş
Atatürk, 1937’nin sonlarında yazışmalarında tekrardan Kemal ismini kullanmaya başladı. Basında da 1937'nin Mayıs ayından itibaren Kemal yazımına geri dönüşü görüyoruz. “La Turquie Kamâliste” olarak değişen dergi ismi de 1937'nin Aralık ayında tekrardan “La Turquie Kemaliste” ismine döndü. Nutuk'un 1938 baskısı da Gazi Mustafa Kemal Atatürk adıyla yayımlandı. Fakat nufüs cüzdanında herhangi bir değişiklik olmadı. 1935'te çıkan Kamâl isimli nüfus cüzdanı, Atatürk’ün ölümüne kadar durdu.
Yazışmalarda ve basında tekrardan Kemal ismine dönüş, zannımca kamuoyunun tepkisini azaltmak için yapılmış. Zira, Kamâl ismi halk nezdinde pek karşılık bulmamıştı. Bu isme neden geçildiğine dair oldukça ilginç komplo teorileri ortaya çıkmıştı. Kemal'e dönüş; gerçekten benimsenen, ciddi bir değişim olsa yüksek ihtimalle nüfus cüzdanı da değişirdi. Bugün bile Atatürk'ün kendi isteğiyle geçiş yaptığı öz Türkçe ismini kullansanız halktan absürt tepkilerle karşılaşıyorsunuz. Kâh cehaletten, kâh yobazlıktan. Bu tepkileri kökünden kesmek için Kemal ismine yüzeysel bir dönüş gerçekleşmiş olabilir.
Genel Değerlendirme
Atatürk’ün isim değişiklikleri, hem kişisel tercihlerini hem de dönemin siyasi ve kültürel atmosferini yansıtıyor. “Mustafa”dan “Kemal”e, oradan “Kamâl”a giden süreç; bireysel kimlik ve ulusal kimlik inşasının sembolik adımları olarak okunabilir.