Neler Yeni

Evrim Ağacı güvenilir mi?

Bura.K

80+ Silver
Katılım
3 Ağustos 2021
Mesajlar
4,706
İslam inancında evrimi insanın başka bir insanın bir sonraki evresi olarak düşünürsek tanrıyı ret etmiş oluyoruz.
Din uğruna bilimi reddetmek saçmalıktan öteye geçemez. Bunu hakaret olarak algılamayın ama kesin olarak bilinen bir olguyu; kişinin inancına kalmış bir varlıkla eşdeğer tutamazsınız. Eğer evrimi araştırmak istiyorsanız ilk önce Mikro ve Makro Evrimin tanımlarını öğrenmek gerek. Aslına bakılırsa “Mutasyon” dediğimiz olayda nitekim Mikro Evrim.
 

Gri Caner

80+ Titanium
Katılım
24 Ekim 2020
Mesajlar
30,676
En İyi Cevap
7
Din uğruna bilimi reddetmek saçmalıktan öteye geçemez.
Burada inanç farklılığı ön plana çıkıyor.
Din uğruna ifadesi dinin değersiz olduğunu veya bilimden daha değersiz olduğunu vurguluyor. Burada zaten ayrılıyoruz.
 

Keyfen

80+ Bronze
Katılım
19 Mayıs 2022
Mesajlar
1,309
bunun cevabını ancak teknoloji ilerledikten sonra uzaya ışık hızını geçicek hızda bir cihaz yollanıp dünyayı gözlemleyerek cevap verebiliriz dünyanın geçmişini görerek, ancak şuan veya yakın gelecekte imkansız gibi, din konusunda ise insan aciz bir varlıktır ve her zaman kendinden üstün bir varlığın olduğuna inanmak ister sığınacak bir dal gibi fakirin umudu milli piyango çıkması gibi
 

3.George

80+ Bronze
Katılım
8 Mayıs 2022
Mesajlar
1,040
O zaman şöyle söyleyeyim. İnsanın sudan bir canlının maymuna evrilip ondan da insana evrilmesini kabul etmiyorum. Evrimin kabul ettiğim tek yanı canlıların bulunduğu habitatın koşullarına göre hayatta kalma becerilerini geliştirmesidir.
Maymundan geldiğimizi söylemiyor evrim zaten. Bizim atamız farklı bir primattı. Biz o primattan evrimleştik. maymundan gelseydik maymunlarda evrim geçirirdi zaten. Bizim en yakın olduğumuz hayvan, şempanzelerdir. Şempanzelerle aramazda %1den biraz fazla bir gen farklılığı var. Yani biz maymundan değil, farklı bir primattan geliyoruz.
Mesaj otomatik birleştirildi:

bunun cevabını ancak teknoloji ilerledikten sonra uzaya ışık hızını geçicek hızda bir cihaz yollanıp dünyayı gözlemleyerek cevap verebiliriz dünyanın geçmişini görerek, ancak şuan veya yakın gelecekte imkansız gibi, din konusunda ise insan aciz bir varlıktır ve her zaman kendinden üstün bir varlığın olduğuna inanmak ister sığınacak bir dal gibi fakirin umudu milli piyango çıkması gibi
ve görüyoruz ki şu anki imkanlar ve fizik yasalarına göre, kütlesi olan bir cisim ışık hızını geçemez. yani dediğin o şey pek mümkün değil.
 

Evren avcı

80+ Silver
Katılım
18 Kasım 2020
Mesajlar
2,031
Dahası  
Reaksiyon skoru
1,266
İsim
Evren avcı
madem biz maymunlardan geldik diğer maymunlar neden insan olmadı ya da bize benzer başka konuda evrimleşmedi.
 

Keyfen

80+ Bronze
Katılım
19 Mayıs 2022
Mesajlar
1,309
Maymundan geldiğimizi söylemiyor evrim zaten. Bizim atamız farklı bir primattı. Biz o primattan evrimleştik. maymundan gelseydik maymunlarda evrim geçirirdi zaten. Bizim en yakın olduğumuz hayvan, şempanzelerdir. Şempanzelerle aramazda %1den biraz fazla bir gen farklılığı var. Yani biz maymundan değil, farklı bir primattan geliyoruz.
Mesaj otomatik birleştirildi:


ve görüyoruz ki şu anki imkanlar ve fizik yasalarına göre, kütlesi olan bir cisim ışık hızını geçemez. yani dediğin o şey pek mümkün değil.
bundan 50 yıl öncede telefonların cebimize sığması imkansızdı. teknolojinin olayı imkansız şeylerin başarılması zaten ve sonu olmayan bir şey illaki bir gün gerçekleşecek her şey, ama bizler görmeyiz büyük ihtimalle.
 

Owner12

80+ Bronze
Katılım
28 Nisan 2022
Mesajlar
903
Dahası  
Reaksiyon skoru
333
İsim
Doruk
Evrim denilen şey, bir Yaratıcıya inanmak istemeyen, kendisini yaratıcının kuralları dairesine sokmak istemeyen insanların çıkarttıkları, içi boş tamamen mantık dışı bir anlayış.
Sana sabırla ve kendini vererek aşağıdaki makaleyi okumanı ve içselleştirmeni tavsiye ederim kardeşim.

Değerli kardeşimiz,

İçinde bulunduğumuz uçsuz bucaksız evrenin nasıl var olduğu, nereye doğru gittiği, içindeki düzen ve dengeyi sağlayan kanunların nasıl işledikleri her devirde insanların merak konusu olmuştur. Bilim adamları, düşünürler asırlardır bu konuyla ilgili sayısız araştırmalar yapmışlar, pek çok teoriler üretmişlerdir.

XX. yüzyılın başlarına dek hakim olan görüş, evrenin sonsuz boyutlara sahip olduğu, sonsuzdan beri var olduğu ve sonsuza kadar da var olacağı şeklindeydi. "Statik evren modeli" adı verilen bu anlayışa göre, evren için herhangi bir başlangıç veya son söz konusu değildi.

Materyalist felsefenin de temelini oluşturan bu görüş, evreni sabit, durağan ve değişmez bir maddeler bütünü olarak kabul ederken bir Yaratıcı'nın varlığını da reddediyordu.

Her şey, hatta henüz yaratılmamış olan "gökler ve yer" bile, tek bir noktadayken büyük patlama ile yaratılmış ve birbirlerinden ayrılarak evrenin bugünkü şeklini meydana getirmişlerdir. Materyalizm, maddeyi mutlak varlık sayan, maddeden başka hiçbir şeyin varlığını kabul etmeyen bir düşünce sistemidir. Tarihi eski Yunan'a kadar uzanan, ama özellikle XIX. yüzyılda yaygınlaşan bu düşünce sistemi, Karl Marx'ın diyalektik materyalizmiyle ünlenmişti.

XIX. yüzyıldaki durağan evren modeli, başta belirttiğimiz gibi, materyalist felsefeye zemin sağlamıştı. Materyalist felsefeci George Politzer, bu evren modeline dayanarak, "Felsefenin Başlangıç İlkeleri" adlı kitabında; "evrenin yaratılmış bir şey" olmadığını öne sürmüştü ve şöyle demişti:

"Eğer yaratılmış olsaydı, o takdirde Allah tarafından belli bir anda ve yoktan var edilmiş olması gerekirdi."

Politzer evrenin yoktan var edilmediğini iddia ederken XIX. yüzyılın durağan evren modeline dayanıyor ve dolayısıyla bilimsel bir iddia ortaya attığını sanıyordu. Oysa XX. yüzyılda gelişen bilim ve teknoloji, materyalistlere zemin sağlayan durağan evren modeli gibi ilkel anlayışları kökünden yıkmıştır. XXI. yüzyılın eşiğinde olduğumuz şu dönemde, evrenin bir başlangıcı olduğu, yok iken bir anda büyük bir patlamayla yaratıldığı modern fizik tarafından pekçok deney, gözlem ve hesapla ispatlanmış durumdadır.

Ayrıca, evrenin, materyalistlerin iddia ettikleri gibi sabit ve durağan olmadığı, tam tersine sürekli bir hareket ve değişim içinde olduğu, genişlediği saptanmıştır. Bugün bu gerçekler bütün bilim dünyası tarafından kabul edilmektedir.

Şimdi de bu çok önemli gerçeklerin bilim dünyası tarafından nasıl ortaya çıkarıldığından bahsedelim:

1929 yılında California Mount Wilson gözlem evinde, Amerikalı astronom Edwin Hubble kullandığı dev teleskopla gökyüzünü incelerken, yıldızların, uzaklıklarına bağlı olarak kızıl renge doğru yaklaşan bir ışık yaydıklarını saptadı. Bu buluş bilim dünyasında büyük bir yankı yarattı. Çünkü bilinen fizik kurallarına göre, gözlemin yapıldığı noktaya doğru hareket eden ışıkların tayfı mor yöne doğru, gözlemin yapıldığı noktadan uzaklaşan ışıkların tayfı da kızıl yöne doğru kayar. Hubble'ın gözlemleri sırasında ise yıldızların ışıklarında kızıla doğru bir kayma farkedilmişti. Yani yıldızlar bizden sürekli olarak uzaklaşmaktaydılar.

Hubble, çok geçmeden çok önemli bir şeyi daha keşfetti: Yıldızlar ve galaksiler sadece bizden değil, birbirlerinden de uzaklaşıyorlardı. Her şeyin birbirinden uzaklaştığı bir evren karşısında varılabilecek tek sonuç, evrenin her an "genişlemekte" olduğuydu. Konuyu daha iyi anlamak için, evreni şişirilen bir balonun yüzeyi gibi düşünmek mümkündür. Balonun yüzeyindeki noktaların balon şiştikçe birbirlerinden uzaklaşmaları gibi, evrendeki cisimler de evren genişledikçe birbirlerinden uzaklaşmaktadırlar.


Aslında bu gerçek daha önceden de teorik olarak keşfedilmişti. Yüzyılın en büyük bilim adamı sayılan Albert Einstein, teorik fizik alanında yaptığı hesaplamalarla evrenin durağan olamayacağı sonucuna varmıştı. Fakat o devrin genel kabul gören durağan evren modeliyle ters düşmemek için bu buluşunu bir kenara bırakmıştı. Einstein bu davranışını daha sonra, 'kariyerinin en büyük hatası' olarak adlandıracaktı. Daha sonra Hubble'ın gözlemleriyle evrenin genişlediği kesinlik kazandı. Peki evrenin genişliyor olmasının, evrenin varoluşu konusundaki önemi neydi?

Evren genişlediğine göre,
zaman içinde geriye doğru gidildiğinde evrenin tek bir noktadan başladığı ortaya çıkıyordu. Yapılan hesaplamalar, evrenin tüm maddesini içinde barındıran bu "tek nokta"nın, "sıfır hacme" ve "sonsuz yoğunluğa" sahip olması gerektiğini gösterdi. Evren, sıfır hacme sahip bu noktanın patlamasıyla ortaya çıkmıştı. Evrenin başlangıcı olan bu büyük patlamaya İngilizce karşılığı olan "Big Bang" ismi verildi ve bu teori de aynı isimle anılmaya başlandı.

Aslında sıfır hacim bu konunun teorik bir ifade biçimidir. Bilim, insan aklının kavrama sınırlarını aşan 'yokluk' kavramını ancak 'sıfır hacimdeki nokta' ifadesi ile tarif edebilmektedir. Gerçekte ise 'sıfır hacimdeki bir nokta' 'yokluk' anlamına gelir. Evren de yokluktan var olmuştur. Diğer bir deyimle yaratılmıştır.

Modern fiziğin ancak bu yüzyılın sonlarına doğru ulaştığı bu büyük gerçek, Kur'an'da bize on dört yüzyıl önceden şöyle haber verilmekteydi:


Bilindiği gibi Big Bang teorisi, başlangıçta evrendeki tüm cisimlerin birarada olduklarını ve sonradan ayrıldıklarını göstermiştir. Big Bang teorisinin ortaya koyduğu bu gerçek de, zamanımızdan tam on dört asır önce insanların evren hakkındaki bilgilerinin son derece kısıtlı olduğu bir dönemde yine Kur'an'da şöyle bildiriliyordu:


Yani her şey, hatta henüz yaratılmamış olan "gökler ve yer" bile, tek bir noktadayken büyük patlama ile yaratılmış ve birbirlerinden ayrılarak evrenin bugünkü şeklini meydana getirmişlerdir. Ayetin ifadelerini Big Bang teorisi ile karşılaştırdığımızda tam bir uyum içinde olduklarını görürüz. Oysa Big Bang'in bilimsel bir teori olarak ortaya atılması ancak XX. yüzyılda mümkün olmuştur.

Evrenin genişlemesi, Büyük Patlama teorisinin yani evrenin yoktan var edildiğinin en önemli kanıtlarından biridir. Evren yaratıldığından beri süregelen bu gerçek, modern bilim tarafından ancak bu yüzyılda keşfedildiği halde Kur'an'da bu gerçek yine bundan on dört asır önce haber verilmiştir:


Açıkça görüldüğü gibi, Büyük Patlama teorisi evrenin "yoktan var edildiği"nin, yani Allah tarafından yaratıldığının ispatıydı. Big Bang'in bu zaferi ile birlikte, materyalist felsefenin temeli olan "ezeli madde" kavramı da tarihe karışmış oldu. Peki o zaman Big Bang'den önce ne vardı ve "yok" olan evreni bu büyük patlama ile "var" hale getiren güç neydi? Elbette ki bu soru bir Yaratıcı'nın varlığını göstermektedir. Ünlü ateist felsefeci Anthony Flew, bu konuda şunları söyler:


Kendisini ateist olmak için körü körüne şartlandırmayan pek çok bilim adamı ise, evrenin yaratılışında sonsuz güç sahibi bir Yaratıcı'nın varlığını kabul etmiş durumdadır. Bu Yaratıcı, hem maddeyi hem de zamanı yaratmış olan, yani her ikisinden de bağımsız bir varlık olmalıdır. Ünlü Amerikalı astrofizikçi Hugh Ross bu gerçeği şöyle açıklar:


Bu bilim adamının da söylediği gibi, madde ve zaman, tüm bu kavramlardan bağımsız olan sonsuz güç sahibi bir Yaratıcı tarafından var edilmiştir. O Yaratıcı, göklerin ve yerin Rabbi olan Allah'tır.
düşündüğün ilk cümle sadece saçmalıktan ibaret
 

EgeDev

80+
Katılım
5 Temmuz 2022
Mesajlar
64
Dahası  
Reaksiyon skoru
2
İsim
Ege Büyüksağiş
"Evrim denilen şey, bir Yaratıcıya inanmak istemeyen, kendisini yaratıcının kuralları dairesine sokmak istemeyen insanların çıkarttıkları, içi boş tamamen mantık dışı bir anlayış.
Sana sabırla ve kendini vererek aşağıdaki makaleyi okumanı ve içselleştirmeni tavsiye ederim kardeşim"


Şunu dinin hakkında söylediğimi düşün bi
evrim teorisi evrimi açıklamak içindir evrimin var olmadığını kabul etmekle yer çekimini kabul etmekten bir farkı yoktur neden dine bağladığını anlamıyorum zaten eğer inandığın din evrimi yalanlıyorsa sorun var zaten islamlada evrim çelişmez
 

Dash Zeus

80+ Bronze
Katılım
29 Mart 2020
Mesajlar
1,288
Dahası  
Reaksiyon skoru
1,233
İsim
Hezekiel
Evrim teorisini %100 olarak kabul etmiyorum. Canlıların bulunduğu habitata göre evrimleşmesini kabul ediyorum. Ama insanın maymundan geldiğini kabul etmiyorum.
Caner senin kafanı öpeyim arkadaşım insanlar maymundan geldi diye sana kim empoze etti insanlar maymundan gelmez maymunlarla ortak bir atadan gelir
 

Rilroalpt

80+ Bronze
Katılım
4 Ağustos 2022
Mesajlar
1,456
Dahası  
Reaksiyon skoru
729
Konum
Tekirdağ
İsim
Eren Emirhan Tuner
Instagram
eren.emirhan_tuner
Steam
rilro59
Twitter
rilroalpt
Discord
Ril/Eren#2440
Ben saygısızlık yapmadım ki. Nereden çıkarttınız?
İçi boş tamamen saçma diyerek bir şeye saygısızlık yapmış olmuyor musun anlamadım? Bu kadar şeyi ezbere çıkarıp yazmışsın da muhakeme yeteneğin yok gibi duruyor hocam. Ben bir inanca içi tamamen boş saçmalık desem bu eleştiri mi oluyor anlamadım?
 
Top Bottom