Neler Yeni

Evrim Ağacı güvenilir mi?

Carlo

80+ Silver
Katılım
20 Nisan 2023
Mesajlar
2,766
En İyi Cevap
1
O zaman şöyle söyleyeyim. İnsanın sudan bir canlının maymuna evrilip ondan da insana evrilmesini kabul etmiyorum. Evrimin kabul ettiğim tek yanı canlıların bulunduğu habitatın koşullarına göre hayatta kalma becerilerini geliştirmesidir.
Peki iribaşın kurbağa, tırtılın da kelebek olduğunu nasıl kabul ediyorsun? Farz et bu canlılar günümüzde yok ve fosil kayıtlarında ara geçiş formu olarak karşına geldi. Ne tepki verecektin?
 

Eren Güven

80+ Gold
Katılım
1 Mart 2023
Mesajlar
6,807
Dahası  
Reaksiyon skoru
3,753
Yaş
28
İsim
Eren Güven
Evrim denilen şey, bir Yaratıcıya inanmak istemeyen, kendisini yaratıcının kuralları dairesine sokmak istemeyen insanların çıkarttıkları, içi boş tamamen mantık dışı bir anlayış.
Sana sabırla ve kendini vererek aşağıdaki makaleyi okumanı ve içselleştirmeni tavsiye ederim kardeşim.

Değerli kardeşimiz,

İçinde bulunduğumuz uçsuz bucaksız evrenin nasıl var olduğu, nereye doğru gittiği, içindeki düzen ve dengeyi sağlayan kanunların nasıl işledikleri her devirde insanların merak konusu olmuştur. Bilim adamları, düşünürler asırlardır bu konuyla ilgili sayısız araştırmalar yapmışlar, pek çok teoriler üretmişlerdir.

XX. yüzyılın başlarına dek hakim olan görüş, evrenin sonsuz boyutlara sahip olduğu, sonsuzdan beri var olduğu ve sonsuza kadar da var olacağı şeklindeydi. "Statik evren modeli" adı verilen bu anlayışa göre, evren için herhangi bir başlangıç veya son söz konusu değildi.

Materyalist felsefenin de temelini oluşturan bu görüş, evreni sabit, durağan ve değişmez bir maddeler bütünü olarak kabul ederken bir Yaratıcı'nın varlığını da reddediyordu.

Her şey, hatta henüz yaratılmamış olan "gökler ve yer" bile, tek bir noktadayken büyük patlama ile yaratılmış ve birbirlerinden ayrılarak evrenin bugünkü şeklini meydana getirmişlerdir. Materyalizm, maddeyi mutlak varlık sayan, maddeden başka hiçbir şeyin varlığını kabul etmeyen bir düşünce sistemidir. Tarihi eski Yunan'a kadar uzanan, ama özellikle XIX. yüzyılda yaygınlaşan bu düşünce sistemi, Karl Marx'ın diyalektik materyalizmiyle ünlenmişti.

XIX. yüzyıldaki durağan evren modeli, başta belirttiğimiz gibi, materyalist felsefeye zemin sağlamıştı. Materyalist felsefeci George Politzer, bu evren modeline dayanarak, "Felsefenin Başlangıç İlkeleri" adlı kitabında; "evrenin yaratılmış bir şey" olmadığını öne sürmüştü ve şöyle demişti:

"Eğer yaratılmış olsaydı, o takdirde Allah tarafından belli bir anda ve yoktan var edilmiş olması gerekirdi."

Politzer evrenin yoktan var edilmediğini iddia ederken XIX. yüzyılın durağan evren modeline dayanıyor ve dolayısıyla bilimsel bir iddia ortaya attığını sanıyordu. Oysa XX. yüzyılda gelişen bilim ve teknoloji, materyalistlere zemin sağlayan durağan evren modeli gibi ilkel anlayışları kökünden yıkmıştır. XXI. yüzyılın eşiğinde olduğumuz şu dönemde, evrenin bir başlangıcı olduğu, yok iken bir anda büyük bir patlamayla yaratıldığı modern fizik tarafından pekçok deney, gözlem ve hesapla ispatlanmış durumdadır.

Ayrıca, evrenin, materyalistlerin iddia ettikleri gibi sabit ve durağan olmadığı, tam tersine sürekli bir hareket ve değişim içinde olduğu, genişlediği saptanmıştır. Bugün bu gerçekler bütün bilim dünyası tarafından kabul edilmektedir.

Şimdi de bu çok önemli gerçeklerin bilim dünyası tarafından nasıl ortaya çıkarıldığından bahsedelim:

1929 yılında California Mount Wilson gözlem evinde, Amerikalı astronom Edwin Hubble kullandığı dev teleskopla gökyüzünü incelerken, yıldızların, uzaklıklarına bağlı olarak kızıl renge doğru yaklaşan bir ışık yaydıklarını saptadı. Bu buluş bilim dünyasında büyük bir yankı yarattı. Çünkü bilinen fizik kurallarına göre, gözlemin yapıldığı noktaya doğru hareket eden ışıkların tayfı mor yöne doğru, gözlemin yapıldığı noktadan uzaklaşan ışıkların tayfı da kızıl yöne doğru kayar. Hubble'ın gözlemleri sırasında ise yıldızların ışıklarında kızıla doğru bir kayma farkedilmişti. Yani yıldızlar bizden sürekli olarak uzaklaşmaktaydılar.

Hubble, çok geçmeden çok önemli bir şeyi daha keşfetti: Yıldızlar ve galaksiler sadece bizden değil, birbirlerinden de uzaklaşıyorlardı. Her şeyin birbirinden uzaklaştığı bir evren karşısında varılabilecek tek sonuç, evrenin her an "genişlemekte" olduğuydu. Konuyu daha iyi anlamak için, evreni şişirilen bir balonun yüzeyi gibi düşünmek mümkündür. Balonun yüzeyindeki noktaların balon şiştikçe birbirlerinden uzaklaşmaları gibi, evrendeki cisimler de evren genişledikçe birbirlerinden uzaklaşmaktadırlar.


Aslında bu gerçek daha önceden de teorik olarak keşfedilmişti. Yüzyılın en büyük bilim adamı sayılan Albert Einstein, teorik fizik alanında yaptığı hesaplamalarla evrenin durağan olamayacağı sonucuna varmıştı. Fakat o devrin genel kabul gören durağan evren modeliyle ters düşmemek için bu buluşunu bir kenara bırakmıştı. Einstein bu davranışını daha sonra, 'kariyerinin en büyük hatası' olarak adlandıracaktı. Daha sonra Hubble'ın gözlemleriyle evrenin genişlediği kesinlik kazandı. Peki evrenin genişliyor olmasının, evrenin varoluşu konusundaki önemi neydi?

Evren genişlediğine göre,
zaman içinde geriye doğru gidildiğinde evrenin tek bir noktadan başladığı ortaya çıkıyordu. Yapılan hesaplamalar, evrenin tüm maddesini içinde barındıran bu "tek nokta"nın, "sıfır hacme" ve "sonsuz yoğunluğa" sahip olması gerektiğini gösterdi. Evren, sıfır hacme sahip bu noktanın patlamasıyla ortaya çıkmıştı. Evrenin başlangıcı olan bu büyük patlamaya İngilizce karşılığı olan "Big Bang" ismi verildi ve bu teori de aynı isimle anılmaya başlandı.

Aslında sıfır hacim bu konunun teorik bir ifade biçimidir. Bilim, insan aklının kavrama sınırlarını aşan 'yokluk' kavramını ancak 'sıfır hacimdeki nokta' ifadesi ile tarif edebilmektedir. Gerçekte ise 'sıfır hacimdeki bir nokta' 'yokluk' anlamına gelir. Evren de yokluktan var olmuştur. Diğer bir deyimle yaratılmıştır.

Modern fiziğin ancak bu yüzyılın sonlarına doğru ulaştığı bu büyük gerçek, Kur'an'da bize on dört yüzyıl önceden şöyle haber verilmekteydi:


Bilindiği gibi Big Bang teorisi, başlangıçta evrendeki tüm cisimlerin birarada olduklarını ve sonradan ayrıldıklarını göstermiştir. Big Bang teorisinin ortaya koyduğu bu gerçek de, zamanımızdan tam on dört asır önce insanların evren hakkındaki bilgilerinin son derece kısıtlı olduğu bir dönemde yine Kur'an'da şöyle bildiriliyordu:


Yani her şey, hatta henüz yaratılmamış olan "gökler ve yer" bile, tek bir noktadayken büyük patlama ile yaratılmış ve birbirlerinden ayrılarak evrenin bugünkü şeklini meydana getirmişlerdir. Ayetin ifadelerini Big Bang teorisi ile karşılaştırdığımızda tam bir uyum içinde olduklarını görürüz. Oysa Big Bang'in bilimsel bir teori olarak ortaya atılması ancak XX. yüzyılda mümkün olmuştur.

Evrenin genişlemesi, Büyük Patlama teorisinin yani evrenin yoktan var edildiğinin en önemli kanıtlarından biridir. Evren yaratıldığından beri süregelen bu gerçek, modern bilim tarafından ancak bu yüzyılda keşfedildiği halde Kur'an'da bu gerçek yine bundan on dört asır önce haber verilmiştir:


Açıkça görüldüğü gibi, Büyük Patlama teorisi evrenin "yoktan var edildiği"nin, yani Allah tarafından yaratıldığının ispatıydı. Big Bang'in bu zaferi ile birlikte, materyalist felsefenin temeli olan "ezeli madde" kavramı da tarihe karışmış oldu. Peki o zaman Big Bang'den önce ne vardı ve "yok" olan evreni bu büyük patlama ile "var" hale getiren güç neydi? Elbette ki bu soru bir Yaratıcı'nın varlığını göstermektedir. Ünlü ateist felsefeci Anthony Flew, bu konuda şunları söyler:


Kendisini ateist olmak için körü körüne şartlandırmayan pek çok bilim adamı ise, evrenin yaratılışında sonsuz güç sahibi bir Yaratıcı'nın varlığını kabul etmiş durumdadır. Bu Yaratıcı, hem maddeyi hem de zamanı yaratmış olan, yani her ikisinden de bağımsız bir varlık olmalıdır. Ünlü Amerikalı astrofizikçi Hugh Ross bu gerçeği şöyle açıklar:


Bu bilim adamının da söylediği gibi, madde ve zaman, tüm bu kavramlardan bağımsız olan sonsuz güç sahibi bir Yaratıcı tarafından var edilmiştir. O Yaratıcı, göklerin ve yerin Rabbi olan Allah'tır.
Ya üşenmeden bu kadar yazdın mı bunları gerçekten 😂
 

Gri Caner

80+ Titanium
Katılım
24 Ekim 2020
Mesajlar
30,676
En İyi Cevap
7
Ne tepki verecektin?
Evrim. Ama insan türünün diğer halleri arasındaki ara geçiş formlarının gerçek olduğunu düşünmüyorum. Geçmişte evrim başlığı altında söylenen fosillerin sahteliği vs. haberleri var.
 

HjRO

80+ Bronze
Katılım
4 Kasım 2022
Mesajlar
505
Dahası  
Reaksiyon skoru
167
İsim
Ekrem Fil
Evrim teorisini %100 olarak kabul etmiyorum. Canlıların bulunduğu habitata göre evrimleşmesini kabul ediyorum. Ama insanın maymundan geldiğini kabul etmiyorum.
bilmeden konuşuyor işte.insanlarla maymunların ortak atası vardır biz maymundan gelmedik
 
  • Beğen
Reaksiyonlar: Doyl

GodlyPain

80+ Bronze
Katılım
23 Mart 2020
Mesajlar
1,423
Din denilen şey, evrime inanmak istemeyen, kendisini maymundan gelmediğine ikna etmek isteyen insanların çıkarttıkları, içi boş tamamen mantık dışı bir anlayış gibi bir cümle kursam? Saygı çerçevesi içerisinde olur muydu acaba? @mdogan
 

oaK´

80+ Gold
Katılım
24 Mart 2020
Mesajlar
8,953
Dahası  
Reaksiyon skoru
4,449
İsim
Olcay akbulut
Evrim teorisini %100 olarak kabul etmiyorum. Canlıların bulunduğu habitata göre evrimleşmesini kabul ediyorum. Ama insanın maymundan geldiğini kabul etmiyorum.
Maymundan gelmedik ki zaten
 

Carlo

80+ Silver
Katılım
20 Nisan 2023
Mesajlar
2,766
En İyi Cevap
1
Evrim. Ama insan türünün diğer halleri arasındaki ara geçiş formlarının gerçek olduğunu düşünmüyorum. Geçmişte evrim başlığı altında söylenen fosillerin sahteliği vs. haberleri var.
Sahte doktor olunca tıpa olan inancın kayıp mı oluyor? Bununla birlikte yaratılış gerçeği adı altında verilen ve sözde bilimsel olarak kanıtladığı iddia edilen onlarca yanlış bilgi yazabilirim. Benim de inancımın temelini bunlar oluşturuyordu zamanında.
 

Gri Caner

80+ Titanium
Katılım
24 Ekim 2020
Mesajlar
30,676
En İyi Cevap
7
Bununla birlikte yaratılış gerçeği adı altında verilen ve sözde bilimsel olarak kanıtladığı iddia edilen onlarca yanlış bilgi yazabilirim. Benim de inancımın temelini bunlar oluşturuyordu zamanında.
Bunlar hakkında bilgi sahibi değilim.
 

Bura.K

80+ Silver
Katılım
3 Ağustos 2021
Mesajlar
4,706
Evrim inanç değildir.
Evrimi kabullenmek Tanrı’yı reddetmek anlamına gelmez.

Dünyadaki neredeyse tüm bilim insanları Evrimi kabul görüyor ama odasında Starbuck kahvesiyle atletle oturan bir şahıs gelip “Evrim yalan” diyor. Ki bu şahıslar daha teorinin kelime anlamını bilmiyorlar. Bir olguya yalan diyebilmeniz icin güçlü bir kanıt Lazım. Evrime gerçek diyoruz cunku kanıtımız var.
 

Che_

80+ Platinum
Katılım
24 Nisan 2022
Mesajlar
11,626
En İyi Cevap
2
Dahası  
Reaksiyon skoru
7,627
Konum
United States of Adana
İsim
MehmedVII
Evrim Ağacı güvenilir mi? Yazıları sizce her zaman doğru mudur, yoksa bazı katı prensiplere uyan taraflı bir site mi?

Evrimi %100 kesin bir olgu olarak kabul ediyorlar.

Dahası sitenin kurucusu agnostik. Bu ne alaka diyebilirsiniz ama şöyle bir şey diyeyim. Şu an bulamadım. Ama bir yazısına denk gelmiştim. Stephen Hawking'in bir sözünü de alıntılayarak Evrim Ağacı'nın kurucusu yaşadığımız evrenin var olma olasılığının matematiksel olarak çok ama çok düşük bir ihtimale sahip olduğunu yazmıştı. Bu ihtimalin en mantıklı açıklaması bir tanrının var olduğu inancıdır.
Yani bir insan hem tanrının varlığına giden yolu yazarken diğer yandan ret etmesi bana akıl ve mantık dışı geliyor.

Evrim Ağacı'nı niye merak ettin diye soracak olursanız oraya blog yazıları paylaşmayı düşünüyordum. Hatta geçmişte paylaştıklarım da var:




Evrim saçmalıktır.
 

Gri Caner

80+ Titanium
Katılım
24 Ekim 2020
Mesajlar
30,676
En İyi Cevap
7
Evrimi kabullenmek Tanrı’yı reddetmek anlamına gelmez.
İslam inancında evrimi insanın başka bir insanın bir sonraki evresi olarak düşünürsek tanrıyı ret etmiş oluyoruz.
 
  • Beğen
Reaksiyonlar: Che_
Top Bottom