Penetrator God
80+ Bronze
- Katılım
- 19 Nisan 2021
- Mesajlar
- 1,062
Dahası
- Reaksiyon skoru
- 934
- Yaş
- 27
- İsim
- Yok
Mount & Blade: Çöl Masalı 1. Bölüm - Yaralı Asker
Giriş Bölümü Ammar'ın Resmi Yıllar önce Sultan Ayzar döneminde onun ordusunda görev yapmış ve Rodok Krallığı ile yapılan savaşlar sırasında bir kuşatma muharebesinde öldükten sonra efsaneleşmiş bir komutanın oğluydu genç Ammar. Yirmili yaşlarındaydı Ammar. Uzun boyluydu ve gayet güçlü bir...
forum.donanimarsivi.com
Sarranid Amblemi
Sarranid Sultanlığının Kısa Tarihi:
Sarranid’in Hakim’den önceki yöneticisi Sultan Ayzar’dı. Arwa adında kızı gibi sevdiği bir kölesi vardı. Tabii burası büyük bir ülkeydi ve Ayzar ile Arwa arasındaki ilişki pek çok insana göre daha farklı yorumlanıyordu. Sultan Ayzar'ın, Arwa'yı kızı yerine değilde bir eş olarak gördüğü düşünülüyordu. Bu iki söylenti arasından ilkine daha sıcak bakılıyor olsa da, Ayzar'ın, Arwa'yı hangi amaçla olursa olsun gerçekten çok sevdiği herkes tarafından bilinen bir gerçekti.
Zamanla Arwa, Sultan Ayzar’ın saygısını o kadar çok kazanmıştı ki Ayzar onu sultanlığa hükmetmesi için varisi olarak seçmişti. Ayzar’ın vefatından sonra, Sarranid Emirleri İncili Arwa'ya, taht konusundaki desteklerini alabilmesi için General Baybak ile evlenmesi koşulunu sunmuştu. Arwa, o zamanlar halkı tarafından çok seviliyor ve sayılıyordu. Ayzar'ın ölmeden önce vasiyetinde Arwa'yla ilgili yazdıkları da doğrulanmıştı.
Bu sebeplerle Emirlerin onayı olmadan da tahtta çıkabilirdi. Ancak ona bu şartı kabul etmediği takdirde bir iç savaş ile karşı karşıya kalacağı dolaylı yoldan belirtilmişti. Arwa Sarranid’in diplomasi yönetiminle ilgilenirken, Baybak’ta orduların mareşallığını üstlenmişti. Evliliklerinde kısa bir süre sonra halk tarafından Arwa'ya "Ülkenin Annesi" adı, Baybak'a ise "Orduların Komutanı" adları verilmişti. Ancak Baybak evliliklerinin onuncu yılında Kergit Hanlığından Janakir Han’ın yönetimindeki bir ordu ile yaptığı meydan muharebesinde şehit düşmüştü.
Baybak’ın yeğeni Hakim ise bunu fırsat bilerek darbe yaptı ve kendini Sultan ilan etmişti. Sultan Hakim, Arwa’nın Ayzar ve Baybak’ı güzelliği ile manipüle etmiş bir köle olduğunu söylüyordu.Tek başına bir kadının gücüyle taht yönetilmeyeceğini savunuyordu ve kendini iktidara çıkartarak zulmü ve iç savaşı önlediğini iddia ediyordu. Ayrıca Hakim daha ileri giderek Arwa’nın bir büyücü olduğunu ve çevresindeki adamlara büyüler yaparak kontrol ettiğini bile söylemişti.
Hakim tahtı büyük bir çaba sarf etmeden almış olsa bile hiçbir zaman Ayzar veya Arwa kadar ünlü olamadı. Halkın büyük çoğunluğu onun yönetiminden çok rahatsızdı. Saltanatında yaratabildiği tek fark; diğer dönemlere kıyasla Emirler tarafından daha çok saygı duyulan bir hükümdar olmasıydı. Bu başarısını da neye borçlu olduğunu herkes biliyordu. Özellikle fakirleştirdiği Sarranid halkı bunun en büyük bilincinde olan taraftı. Sultan Hakim'in en iyi yaptığı şeyler arasında; devamlı olarak yozlaştırdığı Emirlere toprak konusunda tanıdığı imtiyazlar ve düzenlediği pahalı ziyafetler yer alıyordu.
Savaş İlanı:
Sultanlığın mareşali olan Emir Lakhem, Sultan Hakim’den aldığı emirle, telaş içinde orduyu toplamaya çalışıyordu. O gün bir ulaktan gelen habere göre, Kergit Hanlığı, Sarranid Sultanlığına savaş açmıştı. İki krallık arasındaki sıkıntıyı Kergit kervanlarının Sarranid Emirleri tarafından yollarda önleri kesilerek zorunlu haraç almaları başlatmıştı.
Bu duruma artık daha fazla katlanamayan ve isyan çıkartan Kergitli bir tüccarın liderliği altında toplanan ordu Sarranid’e bağlı olan Dhibbain köyünü yağmalamıştı. İşte çıkan bu kargaşa Sancar Han’ın kulağına da gidince işler iyice kızışmıştı. Birde başından beri Sultan Hakim’in bu haraç olayından haberinin olduğu ve buna göz yumduğu öğrenilince savaş çıkmıştı. Diğer taraftan Sarranid uzun zamandır Rodok Krallığı tarafından iyice rahatsız ediliyordu.
Hazırlıklar tamamlandıktan sonra Emir Lakhem komutasındaki ordular ilk olarak Jameyyed Kalesi kuşatmasını engellemek ve sonrasında Kergitli tüccarların isyanını bastırıp çete başlarını yakalamak için yağmalanan ilk bölgeye yani Dhibbain’e doğru yola çıktı. Sarranid orduları daha birkaç gün önce de Rodoklar tarafından kuşatılan Weyyah Kalesi yakınlarında büyük bir çarpışma yaşamışlardı. Kuşatma dağıtılmıştı ama bu yüzden hem Mareşal Lakhem hem de diğer askerler ve Emirler yorgun düşmüştü.
Savaş Planı:
Sarranid Mareşali Emir Lakhem’in liderliğindeki altı yüz kişiye yakın devasa ordu o gece sabaha kadar hiç durmadan ilerledi. Yağmalanan ve kuşatma altında kalan bölgelere ulaşmak için yaklaşık bir gün daha yolculuk yapmaları gerekiyordu. Bu yüzden Emir Lakhem, bir süre dinlenmek için ordusunu yol üzerindeki küçük bir vahada durdurup istirahat emri verdi. Zaten alınan haberlere göre Jameyyed kalesini kuşatan Kergit Hanlığı ordusu bir anda dağılmıştı. Sanki vazgeçmiş gibiydiler ya da Emir Lakhem’in yolda olduğunu öğrenmişte olabilirlerdi.
Askerler dinlenirken o ve sağ kolu Emir Quryas ile diğer Emirler Kergit Hanlığıyla yapılacak olan çatışmanın planlarını tartışıyorlardı. İlk hedef isyan çıkartan Kergit tüccarlarının saklandıkları yerleri tespit edip bir gece baskını yapmayı düşünen Lakhem, bunu nasıl yapacaklarını anlatıyordu Quryas ve diğerlerine. Sultan Hakim Kergitli tüccarların gizemli liderinin Shariz’de halkın önünde sağ getirildikten sonra asılmasını istiyordu. Hakim’e göre bu sayede kendi insanları arasında ya da diğer göçmenler içerisinde isyan planları yapan başkaları varsa onların cesaretlerini de kırılacağını düşünüyordu.
Bu diğer taraftan da Lakhem’in işlerini zora sokuyordu. Lakhem işlerini garantiye almayı severdi ve bu nedenle yoluna çıkan herkesi kılıçtan geçirmek istiyordu. Emir Quryas’ta onunla hemfikirdi. Bu Lakhem’in açısından olayı kökten ve hızlıca çözecekti. Aslında tüm bu planı Emir Lakhem düşünmüştü. Emir Quryas ise her zamanki yaltakçı tavrıyla Lakhem’den duyduğu fikirlere övgüler dizerek onun memnuniyetini kazanmaya çalışıyordu. Diğer Emirler ise sorgusuz sualsiz Emir Lakhem'i dinliyormuş gibi yapıyorlardı. Bir süre sonra, her sözünü onaylayan sağ kolundan ve ona boş gözlerle bakan Emirlerden sıkılan Lakhem, “Şimdi biraz uyuyacağım. Beni yalnız bırakın.” diyerek toplantıya son verdi.
Mareşal Emir Lakhem:
Sultan Hakim’in çocuğu olmuyordu. Bu yüzden Hakim Sarranid tahtını ele geçirdikten sonra bir varis belirleme ihtiyacı hissetti. Çünkü tahtı aldığında yaşı zaten oldukça ilerlemişti. Sarranidli Emirler arasında sadece genç Lakhem’i öz oğlu gibi sevmişti. O zamanlarda daha sadece yirmi yaşında olup bıyıkları yeni terlemeye başlamış Lakhem, Hakim’in gözüne girmiş ve ilerleyen yıllarda evlat edinilerek Sarranid tahtına varis olmuştu.
Lakhem’in bir ailesi yoktu, sadece bir kız kardeşi olduğu biliniyordu. Emir Lakhem, aslında Sultan Ayzar’ın tahta çıktığı ilk dönemlerde yaşamış eski bir Emirin oğluydu. Annesi ise onu doğururken ölmüştü. Babası ise beş yıl önce Halmar savaşında ölmüştü. Çocuğu olmayacağını artık kabul etmiş Sultan Hakim ise ileride öldüğünde tahtını devredebilmek ve kendi oğlu gibi yetiştirebilmek için yetim olan Lakhem’i evlat edinmişti.
Emir Lakhem’in savaş alanlarında ve sarayda geçen birkaç yıl sürmüş sıkı eğitimleri ardından sadece Sultan Hakim’in oyuyla ordunun Mareşali seçilmişti. Artık otuzlarının başlarına gelmiş Emir Lakhem, esmer tenli, siyah kısa saçlı, sarkık bıyığıyla çoğu kadına göre yakışıklı sayılabilecek bir adamdı. Ayrıca ülkede güçlü bir konumu ve büyük bir serveti vardı.
Ne yazık ki üvey babası Sultan Hakim tarafından almış olduğu eğitime rağmen savaşçılığı ve komutanlığı diğer Emirler arasında pek parlak olmasa da zeki bir adamdı ve gelecekte Sarranid’in tahtına oturmayı hayal ediyordu. Gerçi Emirler arasında artık Sultan Hakim’de eski ününü yitirmeye başlamıştı. Tüm bunlar sadece sonun başlangıcıydı...