Omnissiah
80+ Bronze
- Katılım
- 1 Eylül 2021
- Mesajlar
- 920
1081 yılında Doğu Roma imparatorluğu resmen felaketleri ard arda yaşadığı bir döneme girmişti. On sene önce malazgirt savaşıyla brilikte doğu sınırlarının savunması tamamıyla çökmüş üstüne imparatorlukta ard arda iç çatışmalar meydana geldiği için ekonomik anlamda yıpranmış bir devlet vardı. İmparatorluğun en önemli asker ve tahıl kaynağı olan anadolu kıtası sadece bir kaç kıyı şehri haricinde tümüyle selçuklulara kaybedilmişti. Batıda ise peçenekler Doğu roma devletinin sınırlarını sürekli olarak yağmalıyor Doğu Romaya nefes aldırmıyorlardı. İşte o anda tarihin akışını değiştirecek bir adam çıktı,Alexios kommenos.
Alexios 1057 yılında soylu bir aile olan kommenus hanedanlığında doğmuştu. Babası John Kommenus asker kökenli bir generaldi ayrıca kısa süreliğine bizans imparatoru olan isaak kommunusun yeğeniydi. Onun kardeşi Manuel özellikle selçuklu türklerine karşı savaşlara girmişti, kendisi ise ailesinin izlerini takip ederek askeri meseleler ile içli dışlı birisi haline geldi.
Alexiousun tarih sahnesinde parlamaya başladığı ilk dönem 1074 yılında bir paralı asker olan Roussel de Bailleul adındaki norman soylusuna karşı verdiği mücadeleydi. Roussel anadoluda yanında getirdiği paraları askerler ile anadolu içlerindeki kargaşadan faydalanarak sınırları ankaradan kayseriye kadar uzanan bağımsız bir devlet kurmuştu ve zaten tükenmiş olan roma imparatorluğu bu isyanı bastırmada başarısız olmuştu. Hatta öyle ki bu norman isyancı bizzat Roma tahtına başka bir soylu olan John Ducası çıkartmaya çalışarak başka bir kargaşaya sebep oluyordu. Genç Alexious ise bu isyanı önce selçuklular ile giriştiği bir takım diplomatik temaslar sonucunda halletmişti. Bu temaslar sonucunda Selçuklu türkleri başarılı bir şekilde Bailleulu ele geçirip yüklü bir para karşılığında Alexiosa teslim etmiş sonrada onun devletini sınırlarına katmışlardı. Alexios ise norman isyancıyı idam ederek büyük bir prestij kazanmıştı.
Fakat İsyanlar burada bitmemişti. Bu sefer general Nikophoros Bryennios,bugünkü arnavutluk ve kuzey yunanistanda topladığı ordu ile kostantinopolise yürümüş fakat tahtı ele geçirmesi için halkın onu canı gönülden destekleyeceklerini düşünürken tam tersine halkın tepkisiyle karşılaşınca elindeki orduyla kostantinopolis dışındaki yerleşim alanlarını yağmalatmıştı. O sırada bunu fırsat bilen Peçenekler dobrucaya ilerleyerek Bizansın topraklarını yağmaya girişmişlerdi,E tabi Doğu Roma bu durumdayken gözünü balkanlara diken Normanların lideri Robert Guiscard açgözlü bir tilki gibi,önüne çıkacak fırsatı bekliyordu.
Bütün bunlar olurken batı anadoluda valilik yapan başka Nikephoros Boteneiates,Selçuklu paraları askerlerini tutarak kendi topraklarına ve manuele isyan ederek ele geçirdiği Nikea bölgesine garnizon kuvveti olarak geçici süreliğine yerleştirmişti. O sırada Bunlar olurken sarayında bulunan imparator michael,çıkan bir ayaklanma sonucunda devrilmiş yerine bu vali Boteneiates geçmişti. O sırada garnizon olarak yerleştirilen Selçuklu paralı askerleri ve Türk göçeneler bu şehirleri kolaylıkla fethederek Doğu Romanın gücünü kırmıştı. O saatten sonra bir kaç sınır kasabası ve kıyı şehri hariç, Doğu Romanın Anadolu şehirleri tamamen ele geçirilmişti,bu kargaşada en karlı çıkan devlet Selçuklu olmuştu.
Bu dönemde İmparatorluk sınırları kabaca böyledir
Tahta yeni çıkan imparator hemen Nikephoros Byrennios isyanına karşı Alexiosu görevlendirdi. Alexios ise önce yeni bir ordu kurmaya girişti. Buna göre bol miktarda selçuklu paralı süvarisi orduya katıldı. Ayrıca kendisinin elit birliklerininde içinde olduğu sayısı toplam 6000 ila 8000 arasında bir ordu kısa sürede toplanmıştı. Rakibinin ordusu ise 12 bin civarında içinde paralı peçenek süvarilerinin bile olduğu askerlerden oluşuyordu ve sayıca üstünlerdi.
Kalavrye Muhareberesi
İki Ordu bugünkü silivri bölgesinde bulunan yolçatı köyünde karşı karşıya gelmişlerdi.
Alexios az olan birliklerini en iyi şekilde korumak için bir süpriz yapmaya karar verdi,emrinde bulunan selçuk süvarilerini savaş alanının kanadında bulunan bir ormana gizledi. Buna eş zamanlı olarak hafif ve hızlı ilerleyen yaya birliklerini bir başka kanada saklayarak ordusunu savaş formasyonuna soktu.
İlk Atak doğal olarak sayıca üstün isyancı birliklerinden geldi. Binlerce piyada topluca hücum edip Alexiaosun birliklerini geri itmeye başladı,fakat o sırada kanatlara sakladığı birlikler taaruza geçerek bu baskıyı hafifletmeyi başarmıştı. Selçuklu türklerinin bulunduğu kanat ise ağır peçenek baskısına karşı ricat etmeye başlıyordu. Daha kötüsü ise isyancı lideri bizzat alexiosun ordusunda paraları frank birliklerini ikna ederek taraf değiştirmelerini sağlamıştı,yani Alexios yenilgi ve facianın nefesini hissetmeye başlamıştı. Alexios elindeki son kartı oynarak en iyi birlikleriyle bizzat ön cepheye koşup taaruza geçmişti,amacı ise isyancı liderini öldürüp savaşı bitirmekti.
Savaşın Seyri değişiyor
O anda adeta tanrıdan gelen bir mucize gibi bir olay gerçekleşmişti. Alexiosun kuvvetlerini çembere almaya başlayan peçenekler birden geri dönmüş bomboş ve içi hazinelerde dolu olan isyancı kampını yağmalayarak savaş alanından çekilmeye başlamışlardı ve buna bağlı olarak isyancı safında savaşan askerlerin morali bozulmuştu,o sırada Alexios birlikleriyle kendi üssüne doğru geri çekilip savaş alanını terk etmeyi düşünen birliklerine moral vererek bir kısmını savaş alanında tutmayı başarmıştı.
Zaferin Çanları
Alexios kampa gelir gelmez kalan orduyu toparlamak için harcadı,artık geri dönemezdi. Eğer geir dönerse başarısızlık yüzünden idam edilirdi o yüzden savaşı sürdürmeye karar kıldı. Savaş devam ediyordu ve iki tarafta yorulmuştu.
Elinde bulunan birliklere ek olarak yepyeni selçuklu süravi birlikleride takviye olarak ordusuna katılmıştı. Bunun muhteşem bir zaman olduğunu kestiren genç general hemen orduyu savaş alanına ilerleterek bu sefer iki kanada ordusunun belirli kısmını saklayarak bir pusu daha deneyecekti,zira başaramaz ise geri çekilmekten başka şansı kalmamıştı, bu onun elindeki son kumardı.
Ön saflarda selçuklu ve roma kuvvetleri bir arada bulunuyordu,kanatların iki tarafında ise pusu için birlikler hazırda bekliyordu. Alexiosun kuvvetleri önce düşmana hücum edecek, ardından ise kaçıyormuş gibi yapıp kanatlarda bulunan birlikler ile düşmanı tamamen saracaktı.
Selçuklu süvarileri önce düşmanı oklarla bir güzel yıpratmış,sonrasında Alexiosun süvarileri hızlı bir taaruz yapıp isyancı liderini mızraklarıyla yaralamayı başarmışlardı. Fakat savaş daha bitmemişti şimdi geri çekilme vakti gelmişti.
Geri çekilen birlikleri hızla takip eden isyancılar birden kanatlardan yapılan hücumla moralini tamamen yitirmiş,geri çekilen birliklerin çekilmeyi durdurup tekrar taaruza geçmeleriyle nihai zafer kazanılmıştı. İsyancı lideri ele geçirilip gözüne mil çekilmiş fakat hayatı bağışlanmıştı. Alexiosun ise prestiji daha artmıştı.
Alexios daha dinlenme fırsatı bulmadan bu sefer selanikte isyan eden başka bir isyancıyı yenerek balkan topraklarında istikrarı tesis etmişti.
Anadoluda bulunan son Roma şehirlerinde ise bu sefer anadolu Selçuklu lideri süleyman kutalmışın desteği ile başka bir isyan daha patlak vermişti, Süleyman kutalmış bu isyandan faydalanarak bütün nikea bölgesini topraklarına katmıştı artık Romanın elinde sadece çanakkale ve kadıköy civarında bulunan küçük yerleşim yerleri haricinde hiç bir Anadolu toprağı kalmamıştı.
Robert Guiscard ise aradığı fırsatı bulmuş, sayısı 15 bini bulan askerle bugünkü arnavutluk topraklarını işgal etmek için italyadan yola çıkmıştı.
Ama olaylar bitmek bilmiyordu bu sefer Alexios ile imparator nikophoros arasında bir anlaşmazlık çıkmış, Alexios paraları askerlerle anlaşıp kostantinopolis şehrinin kapılarını açtırarak hızlıca şehre girip imparatoru devirmişti. Artık yeni imparator o olmuştu tarihin akışı değişiyordu.
Alexios iktidarının ilk dönemi
Alexios 1081 yılında tahta çıktığında Doğu Roma adeta kaos içindeydi. Balkan topraklarındaki isyancılar yenilgiye uğrasada, peçenekler ülkenin kuzeyinden gelip yağmalara devam ediyordu, ayrıca Doğu Romanın para birimi olan solidusun değeri düşmüştü ve ekonomi iflasın eşiğindeydi.
Fakat işleri daha kötü yapan şey ise Guiscard önderliğinde yapılan norman istilasıydı. Normanlar viking kökenli bugünkü fransanın normandiya bölgesinden yola çıkan, süvarileri meşhur olan savaşçı bir halktı ve akdeniz boyunca italya yarım adası başta olmak üzere kendi devletlerini kurmuş veya bir çok yere yağma yapmışlardı.
O döneme ait bir norman askeri aşağı yukarı bu şekilde görünüyordu
Doğu roma ordusu ise aşağı yukarı bu şekildeydi ve yoğun olarak paralı askerler kullanarak çeşitli alanlardaki açıklarını kapatıyorlardı.
Buna ek olarak Doğu Roma kuvvetlerinin elinde yine viking kökenli olan varangian muhafızları vardı ve bu askerler ağır zırh giyinip balta taşıyorlardı
Normanlar Arnavutluğa iniyor
1081 yılında onca zorluğa rağmen Alexios toplam 20 bin ila 25 bin arası bir kuvvet toparlamayı başarmıştı, zira balkanlarda kaybedilirse ortada doğu roma diye bir devlet kalmayacaktı. Normanlar ise 150 adet gemiyle bugünkü Arnavutluk topraklarına inerek derhal durazzo şehrini kuşatma altına aldı. Ek not olarak paylaşmak gerekirse Durazzo şehri binyıl önce Meşhur general jül sezarın, pompeyin kuvvetlerine karşı kaybettiği şehirdi.
Normanlar üstün olmasına rağmen durazzo şehri stratejik yerinden ötürü savunanlara karşı önemli bir avantaj sağlıyordu, yani kuşatma aylar sürebilirdi. Nitekim romalı kuvvetler norman askerlerinin bütün saldırılarını püskürtmüştü.
Buna ek olarak Venedik kuvvetleri donanma yollarayarak Romalı müttefiklerine yardım etmiş, Rum ateşini kullanarak Norman donanmasına ağır zaiyat verdirmişti. Yani Normanlar kesin bir hamle fırsatı bulamazlar ise açlıktan dolayı kırılacaklardı.
Doğu Roma güçleri savaş alanına geliyor
Alexios derhal ordusunu Durazzo şehrinin yakına getirerek kampını kurdu,O arada Norman lideri Guiscard hemen ordusunu hazırlayarak Romalı kuvvetlerinin önüne çıkarttı. O arada iki orduda doğuya ilerleyerek kendileri için dezavantajlı olan alandan çıkıp nispeten daha düz olan bir araziye karşı hiza aldılar.
Alexiosun savaşa girme kararı kendisinin değil,ordusunun içinde bulunan sayı avantajına güvenen kişilerin baskısı sonucu alınmıştı ve artık geri dönüş yoktu,iki ordudan biri savaşıp yok olacaktı.
Savaş başlıyor
Norman kuvvetleri önce ön saflardaki varangian muhafızlarını süvarileriyle geri püskürtmeye çalışsada o sırada Romalı mızrak fırlatan hafif zırhlı birliklerin yardıma gelmesiyle geri çekilmek zorunda kaldılar. Norman hattı ise bütün şekilde yavaşça ilermeye başlıyordu,Sonunda ise bu sefe daha fazla norman askeri savaşa girerek romalı kuvvetlerle çarpışmaya başlamıştı ve normanları geri püskürterek başarı elde etmişlerdi. İki taraf birbirine mızrak ve ok atıyor, savaş alanına üstünlük sağlamak için hamleler yapıyorlardı. Norman askerlerini denize kadar püskürten varangian muhafızları bu sefer hata yaparak ana ordudan çok uzaklaşmış, Norman ordusunun tam arkasına gelmişlerdi. Aziz michael kilisesinin yakınlarında bulunan varangian muhafızlarının halini gören Guiscard hemen ana ordudan arbalet ve mızrak taşıyan bir kaç birliği göndererek geri püskürtülen askerlerinin tamamen dağılmasını önlemekle kalmadı ayrıca Roma ordusununun uzaklaşmış birliklerini iki taraftan kıstırarak tamamen imha etti. Hayatta kalan birlikler michael kilisesine sığındıysada kısa sürede Normanların çıkarttığı yangında öldüler.
Bu olayları uzaktan izleyen Roma ordusunun morali yok olmuştu. Rezervde bulunan Türk ve Sırp paraları askerler savşa alanından çekilmişti yani Roma ordusu süvari gücünün büyük kısmını kaybetti, Bunu gören Normanlar hemen geride birlikleri toplayarak en elit birlikleriyle bir karşı taaruz yaparak Roma ordusunu dağıtmayı başardı, BU taaruz toplamında 5 bin Romalı asker öldü ve ordu dağıldı. Alexiosun kendisi bile yara alarak geri çekilmek zorunda kaldı.
Kuşatmada bulunan Durazzo şehrinin halkı ise kapılarını Normanlara açarak teslim oldular.
Artık Balkanlar Norman hakimiyetine girecek gibi görünürken,Güney İtalyada çıkan isyan ve Papanın Normanlardan yardım istemesi üzerine Guiscard belirli sayıda kuvveti geride bırakarak elit birlikleriyle İtalyaya yelken açtı. Alexios ise boşalan hazinedeki son paraları kutsal roma imparatoruna göndererek Normanların italyadaki devletine bir işgal başlatmalarını umuyordu. Nitekim bir açıdan başarılı olmuştu ve Normanların bir kısmı İtalyaya geri dönüyordu.
Yeni bir Başlangıç
Normanlar ezici bir zafer kazansada bu zaferleri yine Alexiosun diplomatik hamleleri sonucunda boşa çıkmıştı zira normanlar geldikleri gibi dönüyorlardı, o sırada Alexios kayıplarını telafi etmek için bir dizi reforma girişmeye karar kıldı. Doğu Romanın en büyük sorunu ekonomiydi,ard arda gelen savaş ve isyanlar bütün ekonomiyi tarumar etmişti.
Reformdan önce Romalılar Altın bir para birimi olan solidusu kullanıyorlardı,bu para birimini büyük kostantin yüzyıllar önce getirmişti ve artık yenilenmesi şart olmuştu.
solidus örneği
Ekonomisi ve doğal kaynakları kaybetmiş Romalılar için artık bu para bir yük oluyordu,Alexios hemen para birimini değiştirmek için bir seferberlik başlattı ve solidusun yerini hyperpyron yani aşırı refine anlamına gelen bir para birimi almıştı, bu para birimi solidusun aksine altın oranı daha azdı ve ilerleyen dönemde bu paranın altın oranı 12 ayara düşecekti ve daha değersiz hale gelecekti.
yeni para birimi hyperpyron
Yapılan bu reform ile Doğu roma ekonomisinde rahatlama sağlanmıştı. Roma hazinesi toparlanmaya başlıyordu,bu Alexios olmasaydı asla başarılamayacak bir durumdu,1081 yılında bomboş bir hazine devralmıştı şimdi ise hazine yavaş yavaş toparlanıyordu.
Bunlara ek olarak Robert Guiscard ölmüş ve yerine meşhur haçlı seferinin lideri olan Bohemond geçmişti,Bohemond ve birlikleri hızlıca yunanistanda ilerliyor bir çok şehir savaşmadan teslim oluyordu.
Alexios ise 1082 yılında savaş arabalarınında dahil olduğu bir ordu toplamayı başararak derhal yunanistanın ionnina şehrine doğru harekete geçti
İmparator bu sefer yenilgiden ders çıkartmış,piyadelerinin arkasına savşa arabalarını saklayarak o dönemde durdurulamaz gibi görünen norman süvarilerine karşı bir tuzak hazırlamıştı. Normanlar ise piyadelerin arkasına gizlenmiş süvarileri görmeyerek sadece piyadeden oluşan bir orduyla savaştıklarını zannederek derhal taaruza geçti,ama normanların lideri Bohemond akıllı bir komutandı ve bu tuzağa düşmeyerek ordusunu bölerek doğma ordusunun iki kanadına doğru taaruza geçirdi,kendisi ise ön safhaya doğru taaruza geçti. Romalılar ise bu manevra karşısında panikleyerek savaş alanını terk ederek kaçtılar veya norman süvarileri tarafından öldürüldüler.
Yenilmiş imparator hemen kalan birliklerle selanike doğru çekildi. Selanikte ise hemen ordusununun kalanlarını toparladı, ilk iş olarak kilisenin paralarına el koymak oldu, bu hamle onu din adamlarının gözünde popularitesini azaltsada,imparator bu paralar ile ordusunu yenilemeyi başardı ve Arta şehrini kuşatan norman askerlerinin üzerine yürüdü.
Normanlar ise Arta şehrini kuşatmaya almışlardı ve yardım gelmezse şehir düşecekti.
arta şehri, ioninanın hemen güneyinde bulnuyordu ve çevresini nehir sarıyordu yani doğal bir kale gibiydi, fakat normanları o dönem durdurabilecek hiç bir kale yok gibi görünüyordu.
Alexios ise şehrin kuzeyinde bulunan uzun çimlerin olduğu bir vadiye geldi,bu sefer piyadelerinin önüne yüzlerce süvari tuzakları yerleştirerek normanların hızını kesmeyi amaçlıyordu
Bu tuzaklara caltrop deniyordu ve süvari birliklerine karşı yüzyıllarca kullanıldılar
Fakat Bohemond yine akıllı davranarak ordusunu tekrar ikiye bölerek tekrar iki kanattan saldırmalarını emretti ve Roma ordusu yanlardan taaruz eden norman süvarilerinden korkarak savaş alanını terk etti.
İmparator ard arda 3 kez yenilmişti ve kostantinopolise doğru geri çekildi. Norman tarafı ise kışın gelmesiyle güney yunanistanda bulunan verimli teselye ovasına inerek larissa şehrini kuşatma altına aldı.
Larissa şehri imparatorlarına sadıktı ve norman ordusuna karşı 6 ay süren destansı bir savunma gösterdiler, o sırada Alexios tekrar bir ordu toparlamaya başlıyordu ama Norman ordusunu bölmek için bir komplo kurmaya karar verdi. Adamları norman kampına sızararak dedikodu yaymaya başladılar, Aleiosun adamları Norman kampında huzursuzluk yaratmıştı ve norman soyluları birbirini taraf değiştirmekle suçluyordu. Hem bu hemde larissa şehrinin duvar gibi durmasıyla birlikte Alexios hazineyi tekrar boşaltmak pahasına, Anadolu selçuklularının lideri Süleyman Kutalmıştan büyük miktarda paralı asker satın alarak ordusunu tekrar toparladı. Alexiosa gönderilen Selçuklu süvarilerinin sayısı 7 bini buluyordu.
Mart ayı 1083 yılında İmparator ve ordusu tekrar sefere çıkarak Normanların üzerine yürüdüler,hedef larissa şehriydi.
Larissa Muhareberesi
Bu sefer dikkatli davranan Alexios , ordusunu dar bir geçite doğru hareket ettirdi ve geçitin üst kısmına oklu Selçuklu askerlerini yerleştirdi. Savaş planına göre Norman süvarileri önce bölünecek ve geçicin içine çekilecek, ardından sarılıp imha edilecekti.
Bohemond ise durumu görmüş hemen ordusunun bir kısmını alarak Roma ordusuna karşı taaruza geçmişti,fakat Roma askerleri bu sefer savaşmıyor hızla geri çekiliyorlardı.
Norman askerleri tam enselerindeyken bilmeden selçuklu ve okçu askerlerin menziline girmişlerdi,Selçuklu süvarileri adeta gökten ok yağdırıyorlardı, Norman tarafı ise bu tehlikeyi görüp ordusunu böldü ve süvarilerinin bir kısmı ile geçidin yukarına taaruz etmeye başladılar,Ağır norman süvarileri kısa sürede manevra kabiliyetini yitirmiş ve selçuklu askerleri tarafından iki kanattan sarılmış durumdaydı, her taraftan yağmur yağar gibi ok yağıyordu. Geri çekilen orduyu takip eden diğer kuvvetler ise durumu görüp derhal takibi bırakıp geri çekilmeye başladılar
Norman süvari ağır kayıp yaşayarak geri çekilip larissa şehrinin yanından akan bir nehirdi kamp kurmuşlardı, şimdi norman ordusu ikiye ayrılmıştı, süvariler nehrin yanında kamp kurup yaralarını iyileştirirken. Larissa şehrini kuşatan piyadeler ise durumdan habersizdi.
Şimdi Roma ordusu topluca hücuma geçmeye başlamıştı, Önce süvariler ile ikinci kampın etrafını sararak Bohemond ve süvarilerinin üzerine ok yağdırmaya başladılar, o sırada alexios ve piyadeleri ise larissayı kuşatan norman piyadelerine doğru hücuma geçtiler, Her taraftan ok yağınca Bohemond hemen askerlerine attan inmelerini ve kalkan duvarı kurmalarını emretti
Fakat artık tuzağa düşmüşlerdi bu şekilde hareket etmek imkansızdı, O anda okçulardan biri Bohemdun bayrak taşıyıcısı vurunca Norman askerleri komutanın öldüğünü düşünüp topluca savaş alanından kaçmaya başladılar. Normanlar işgal ettikleri şehirleri terk ederek durazzo şehrine doğru geri çekildiler. Alexios ise kendisine katılıp Bohemondu terk edecek her Norman komutanına pahalı hediyeler ve makamlar teklif ederek Normanları bölgeden uzaklaştırmayı başardı, Ayrıca venediklilere imtiyaz ve koskantinopolis şehrinde bir koloni vermeyi önerdi. Venedikliler ise gemileriyle durazzo ve korfuya saldırarak buraları Alexiosa geri verdiler. Norman askerleri tümden balkanlardan çıkarılmıştı ve Romanın bir düşmanı daha bertaraf olmuştu.
Çaka Bey
Çaka bey yani Roma kaynaklarıyla Tzachas aslında Romalılara hizmet eden bir soyluyken sonradan makamını kaybedince Selçuklu hizmetine girmiş yetenekli bir denizciydi, İzmirin kontrolünü eline alıp önemli büyüklükte bir donanma kurmuştu,ayrıca onun kurduğu donanma bugün türk donanmasının başlangıcı kabul edilir.
Çaka beyin amacı Roma tahtını ele geçirip imparator olmaktı,bu amaç uğruna önce Romanın eline bulunan son kıyı şehirlerini ve onlarca adayı donanmasıyla ele geçirmiş,Roma ticaretine önemli bir darbe vurmuştu. 1088 yılından itibaren izmirden başlayan toprakları kısa sürede ege kıyılarına ve etrafında bulunan adalara kadar genişlemişti,Roma imparatoru onunla rakebet edebilecek bir donanmaya sahip değildi dolayısı ile Çaka bey ilk saldırdığında ona karşı çaresiz kalmışlardı. 1090 yılına gelindiğinde ise Çaka beyine karşı küçük çaplı taaruzlar yapıp belirli adaları tekrar ele geçirmeyi başardılar. Ama Çaka bey birliklerini tekrar toplayıp saldırılarını sürdürüyordu,hatta peçenekler ile bir ittifak bile kurmuştu. 1091 yılına gelindiğinde Roma kuvvetleri süpriz bir saldırı yaparak Çaka beyinin donanması önemli bir darbe vurmuşlardı,ayrıca lesbos gibi önemli adalar tekrar ele geçirilmişti. Çaka bey ise 1093 yılında toparlanıp bu sefer çanakkale şehrinde bulunan abidos kentine saldırmış yine o yıl Selçuklu sultanı tarafından yemeğe davet edilmişti,ayrıca selçuklu sultanı çaka beyin kızıyla evlendiğinden ötürü, çaka bey şüphe etmeden yemeğe katıldı ve yemeğin sonunda bizzat selçuklu sultanı tarafından ihanetle suçlanıp idam ettirildi. Sonradan anlaşılacağı üzere Alexios bizzat Sultanı Çaka beyine karşı kışkırtarak arasını açmıştı hatta geçici bir ittifaka bile girmişlerdi. Bunun sonucunda Çaka bey öldürüldü ve donanması dağıldı,toprakları ise bizans tarafından tekrar ele geçirildi. Aleixos bir düşmanından daha diplomasiyi kullanarak kurtulmuştu,bundan sonra on dördüncü yüzyılda umur bey'e kadar hiç bir türk, hristiyanları denizden tehtid eder hale gelemeyecekti.
Büyük Peçenek istilası
Her ne kadar Çaka beyine karşı zafer kazanılsada, Peçenekler 80 bin civarı asker ile balkanları yangın yerine çevirmiş, bugünkü trakyada bulunan enez kasabasına kadar inmişlerdi
Peçenekler oğuz boyuna mensup göçebe askerlerdi ve paralı askerlik gibi işlerle uğraşıyorlardı, sahip oldukları topraklar bugünkü romanya,rusya ve ukrayna sınırları içindeydi
80 bin kişilik devasa ordu ise Romanın o yıl karşılaştığı en önemli tehtid haline gelmişti. Eğer cevap verilmez ise Roma tekrar iç çatışmalar yapabilirdi.
Alexios ise buna çözüm olarak başka bir türk boyu olan kumanlardan tam tamına 40 bin kişilik bir paralı asker birliğini aldı,buna ek olarak bugünkü romanya halkının ataları olan vlaklardan 5 bin hafif birlik,500 adet iyi zırhlanmış flemenk asker ve son olarak daha önceki seferlerde savaşmış artık tecrübeli 20 bin kişilik roma ordusu vardı.
Levounion muhareberesi
29 nisanda Roma ordusu peçenek kampına varmıştı,Roma ordusu savaşa hazır bulunması karşın,peçenekler çadırlarında yatıyor çeşitli aktiviteler ile uğraşıyorlardı.
Alexios durumun avantajını fark edip hemen bütün ordusuna taaruz emri verdi,önce kuman ve romalı süvariler,panikle çadırlardan çıkan peçenek birliklerini geri püskürtmüş,ardından gelen Romalı ve vlak askerler dağınık olan peçenek kampını kılıçdan geçirmişlerdi.
Savaştan sonra peçeneklerin işgal ettiği bütün yerleşim yerleri tekrar Roma kontrolüne alındı ve sonunda Roma devletinin Balkanlarda uğraştığı sorunlar bitmişti. Şimdi Alexios Anadolu topraklarına yoğunlaşacaktı.
Birinci Haçlı Seferi
Levounion savaşından sonra Alexiosun nihai hedefi Anadolu topraklarıydı. Anadolu roma için önemli bir kara parçasıydı,özellikle roma ikiye ayrılınca ve müslüman fetihleri sonucunda afrika toprakları kaybedilince,anadolu toprakları romaya hem asker hem tahıl sağlıyordu.
Sasaniler ve Emeviler başta olmak üzere hiç bir devlet romadan burayı koparamamıştı,ama 1071 yılında malazgirt ve ardından gelen roma iç savaşı sonucunda anadoluda roma gücü yok denecek kadar azalmış,bütün verimli arziler selçukluların eline geçmişti.
Selçukluların Anadolu kolu olan Rum sultanlığı ise süleyman bin kutalmış tarafından kurulmuştu, başkentleri ise bugünkü iznik yani nicaea şehriydi. Selçuklular ayrıca ortadoğuyu ele geçirerek en büyük güç olmuştu,yani duruma bakıldığında Romanın tek başına zafer kazanması mümkün görünmüyordu.
O yüzden 1095 yılında imparator Alexios, papa Urbana mektup yollayarak anadoludaki müslüman güçlerine karşı yardım istemişti,papa Urban ise yardım gönderip iki kiliseyi birleştirmeyi ve yerini sağlamlaştırmayı amaçlıyordu. Yine 1095 yılında fransanın clermont şehrinde konseyi toplanarak uzun bir konuşma yaptı ve konuşmasını deus vult,yani tanrı böyle istiyor anlamına gelen bir cümle ile sonlandırdı,Deus vult cümlesi populerleşerek bir slogan haline gelecekti.
1096 yılı
Fransanın kuzeyinde peter adı verilen bir keşiş vaazlar vererek,suçlular,fakir çiftçiler,ufak soylular ve şövalyelerden oluşan bir ordu toparladı,bu ordu papa'nın onayı olmadan hazırlanmıştı o yüzden adı halkın haçlı seferi olarak anılacaktı. Bu toplanan ordu bugünkü almanya topraklarından geçti ve geçtiği yerde bir çok yahudiye karşı katliamlar yaptı. Bu katliamların iki amacı vardı, birincisi yahudilerin paralarını alıp askerleri donatmak,ikincisi ise antisemitizmi körükleyerek kendisine verilen desteği arttırmaktı. Bu ordu ilelreyerek bugünkü macaristan topraklarına girdi,kral ilk başta gelenleri saygıyla karşılasada,dağınık olan bu ordu girdikleri yerleri yağmalayıp erzak olarak kullanınca,kral birden düşman kesilerek haçlıların macaristanı hızlıca terk etmesini sağladı,Haçlı ordusu oradan balkanlara girerek nihayetinde kostantinopolis yakınlarına geldiler. Alexios ise onları hızlıca gemilerle anadolu topraklarına çıkarttı.
Civetot Muhareberesi
Dağınık ve düzensiz olan bu ordu anadoluya çıkar çıkmaz türk yerleşimlerini yağma etmeye başladı,orduda bütün düzen bozulmuştu,ama ona rağmen haçlı kuvvetleri bugünkü izniğin yanında bulunan ufak bir kaleyi ele geçirselerde, yağma yapmak haricinde bir eyleme girişemediler.
Anadolu selçuklularının lideri olan Kılıç Arslan ise durumu haber alır almaz 5 bin elit askerle derhal haçlıların bulunduğu yere geldi, önce iznik yakınlarındaki bir kaç bin haçlı birliğini kılıçdan geçirerek,civetot yani kırkgeçit adındaki bir yere gelerek tarihçilere göre 20 bin ila 60 bin arasında bulunan düzensiz haçlı birliklerini pusuya düşürerek kılıçdan geçirdi. Seferin lideri peter ise hayatta kaldı ve ileride gerçekleşecek olan prenslerin haçlı seferine katılacaktı.
Haçlı Kuvvetleri toplanıyor
Papanın çağrısına binlerce soylu ve prens kulak vererek donanımlı ordularını birleştirmeye başladılar. Seferin liderleri arasında ise daha önce romaya karşı savaşmış olan Bohemond gibi saygın komutanlarda vardı.
Onbinlerce donanımlı asker ve soylu Kostantinopolise varmıştı,İmparator hepsine ele geçirdikleri yerleri Romaya iade edeceklerine dair bir yemin ettirdikten sonra gemilerle anadolu topraklarına taşıttı.
1097 Yılı
Haçlı birlikleri kendilerine önce Anadolu selçuklu başkenti olan iznik şehrini hedef koydu ve yürüyüşe geçtiler.
Haçlı kuvvetlerine ek olarak Alexios 2 bin kişilik bir birlik göndermişti,İznik şehri ise büyük kale duvarlarına sahipti ama selçuklu garnizonu yeteri kadar büyük değildi, Haçlı kuvvetleri ise sayı üstünlüğünü kullanarak her tarafından kuşatmaya almışlardı.
Kılıç Arslan ise süvari kuvvetleriyle güneyden gelerek haçlı kuvvetlerine karşı taaruza geçmişti,fakat hafif zırhlı süvarilerden oluşan selçuklu askerleri karşılarında ağır zırhlı haçlı kuvvetlerini bulunca tamamen yok olmamak için geri çekildiler ve şehri kaderine terk ettiler.
Şehirde ise halen çetin bir savunma vardı,selçuklu garnizonu gölü kullanarak erzak alıyor bir türlü teslim olmuyordu. Çözüm ise Roma tarafından gelecekti, bir kaç hafif gemiyi karadan taşıyarak göle sokmayı başardı,ardından limanıda abluka altına alarak garnizonu zor durumda bıraktı.
Açlıktan bıkan Garnizon ise haçlılara değil,Göldeki gemilerde bulunan roma askerlerine teslim oldular ama kapılarıda kapalı tutuyorlardı, zira haçlı birlikleri şehri yağmalayabilirdi, bu yüzden kale surlarına roma bayrakları çekilerek haçlılara haber verildi, şehrin böyle teslim olmasına karşı ses yükselince,Alexios haçlı komutanlarına para ve pahalı hediyeler verince kızgınlıklarını giderdi.
Doryleaum muhareberesi
Haçlı kuvvetleri zaferden sonra devasa orduyu bölmeye karar kıldılar,bu sayede pusuya düşürüldüklerinde diğer ordu gelip yardım edebilecekti,ayrıca arazi bilmediklerinden ötürü bir ordu keşif yapıp geriden gelenlere bilgi sağlayacaktı.
Bu keşif yapan ve çoğunluğu italyadan gelen normanlardan oluşan askerler, bohemund önderliğinde dorylaeum adı verilen bugünkü adıyla eskişehir yakınlarında bir yerde kamp kurmuşlardı.
Her şey sakin görünürken birden binlerce süvarinin kampı çevreleyip ok atışlarına başladıklarını görünce derhal bohemund emir vererek kalkan duvarları oluşturmuş çaresizce bekliyordu.
O sırada kampın dışında bulunan norman süvarileri taaruza geçtiysede, selçuklu ve danışmendli hafif zırhlı süvariler bu birliklerle savaşmayıp geri çekilmişlerdi. Süvarilerini riske atmak istemeyen bohemond hemen haber göndererek kalkan duvarının arkasına doğru süvarilerini geri çekti.
Bütün norman kuvvetleri her ne kadar etkili bir savunma inşa etsede,kayıpları sürekli artıyordu, öyle ki kalkanların önü oklarla dolup taşmıştı. Ama o anda bir mucize gerçekleşti, arkadan gelen godfrey önderliğindeki ağır süvari birliği derhal taaruza geçip normanların üzerindeki baskıyı azaltmıştı. Fakat onlar bile bu durumu düzeltmeyi başaramayacaklardı, bu halde iki saat daha savaşıyor iki tarafta ağır kayıp veriyordu. İşte o sırada başka bir haçlı birliği daha tam selçuklu kanatlarından belirerek derhal taaruza geçti ve türk ordusunu geri çekilmeye zorladı.
.
Savaş sonucunda selçuklular 3 bin kayıp verirken,Haçlı orduları 4 bin kayıp vermişti,Selçuklu orduları anadolunun içlerine çekilirken,haçlı kuvvetleri ise kilikya yani adana bölgesine doğru ilerleyişe geçtiler. Oradan Antakya ve kudüs ile birlikte bütün levant bölgesini ele geçirecek ama ettikleri yeminin aksine,o toprakları Romaya geri iade etmeyeceklerdi.
Batı Anadolunun Tekrar Roma kontrolüne girmesi
Devasa haçlı ordusu başarıyla Selçuklu kuvvetlerini yenilgiye uğratıp kudüs dahil olmak üzere onların deniz ile olan iletişimini kesmişti. Alexios ise anadoluya askerlerini yollayarak kısa sürede iç Anadolu hariç neredeyse bütün Anadolu topraklarında hakimiyetini sağlamıştı,fakat selçuklu etkisi dağlarla dolu iç anadolu bölgesinde çok güçlüydü o yüzden askeri bir çözüm gerekmekteydi,Romanın daha önce yendiği Bohemond ise sözünü tutmayıp kendisine antakya bölgesinde bir devlet kurmuş ve italyaya dönerek tekrar balkanlara çıkartma yapmıştı. Bu Norman ordusu durazzo şehrini kuşatırken karşısında Alexios ve kuvvetlerini bulurken,Durazzo şehrinin savunmalarının eskisinden daha güçlü olduğunu anladı.
Alexiosun ordusu ise bu sefer Normanlarla meydan savaşına girmek yerine bütün ikmal yollarını kapattı, durazzo şehrinden ise rum ateşi kullanılarak bütün norman kuşatma araçları yok edildi,Norman kuvvetleri açlık ve hastalık ile kıvranırken mecburen 1108 yılında Alexios ile devol anlaşmasını imzalayarak savaşı bitirdiler.
Anlaşma şartlarına göre Bohemond ve kurduğu Antakya prensliği,Romanın vasal devleti olacak,dux ve sebastakos ünvanlarını kullanacak,imparatorluk istediğinde asker gönderecek,Antakya prensliğinin yollarından Roma askerlerinin ve Alexiosun haleflerinin geçmesine izin verecekti.
Bu anlaşmayı imzaladıktan sonra Bohemond İtalyaya çekilip orada ölecekti. Antakya prensliği ise gerçek anlamda 1158 yılında roma vasalı olacaktı.
Bu tehtid bertaraf edildikten sonra hasta olmasına rağmen 1016 yılında Selçuklulara karşı Poemanenon adındaki yerde küçük çaplı bir savaşı kazanıp savunma amacıyla anadolu içlerinde bulunan Selçuklu güçlerine karşı harekete geçti. Yine aynı yıl bugünkü Konya yakınlarında bulunan Philomelion adındaki yerde tuzağa düşürülsede Roma ordusu kendilerine yapılan bütün selçuklu saldırılarını püskürtecek sonunda melik şah imparatora haber gönderip barış isteyecekti.Selçukluları geçici olarak durduran Alexios ise batı anadoluda bulunan garnizonlarını güçlendirip Kostantinopolise dönecekti ve 2 yıl sonra doğal yollardan ölecek,onun yerine ise 31 yaşındaki oğlu john kommenos geçecekti.
Alexiosun mirası
Çökmek üzere olan bir devleti yöneten Alexios,giriştiği bu politik ve askeri hamleler ile İmparatorluğu çökmekten kurtarıp, en az 300 yıl ömrünü uzatacaktı.
Bunun yanında tarumar olmuş hazineyi reform ederek yeni bir para birimiyle birlikte tazelenmiş bir ekonomi bırakacak,toparlanan ekonomi ise Romanın eski günlerine yaraşan büyüklükteki bir ordu toparlamasını ve kendisini savunmasını sağlayacaktı.
Onun döneminde Batı anadolu ve Balkanlarda tam bir hakimiyet kurulmuş,istikrar sağlanmıştı. Ondan sonra gelecek John ve Manuel Komenos ise Romaya altın çağını yaşatacaklardı, ondan sonra Roma hızlı bir gerileme dönemine girecek, 1204 yılında kostantinopolis haçlılar tarafından yağmalanınca eski gücünü toparlamayacaktı.