Senin dinin ne diye sormayın bende Müslümanım fakat zayıf bir Müslümanım oruç gusül gibi emirleri yerine getiriyorum sadece ama müslüman kimselerle hiç tartışılmıyor böyle konularda dakika ikide saygısını bozuyorlar cahilsin öylesin böylesin e cahilimde soruyorum zaten amacim kimseyi küçük görmek yada yargılamak değil Tanrının olmadığı düşüncesine varmaya başladım birsuru soru ile çelişiyor açıkçası inanmamakta istemiyorum
Tanrıya inanmak için sadece sezgimi gerek?
Öncelikle,
“Tanrıya inanmak için sadece sezgi mi gerek?” sorusuna gelirsek:
İnanç, kişiden kişiye değişen bir olgu. Kimisi için
sezgi yeterli olabilir, kimisi için
mantık ve delil daha önemlidir. Din felsefesinde de bu konu çok tartışılmıştır. Mesela:
İman, kalpte hissedilen bir şey midir? Mantıksal ve bilimsel delillerle mi desteklenmelidir? İnsan sadece kendi sezgilerine güvenerek inanabilir mi?
İslam düşüncesinde bazı alimler
fıtrat (insanın doğuştan bir inanç eğilimiyle gelmesi) kavramını savunur. Yani, insanın sezgisel olarak Tanrı’yı aradığı ve bu yönelimin doğal olduğu söylenir. Ancak diğer yandan, birçok teolog
aklın da bir rehber olduğunu vurgular ve
ayetler üzerine düşünmeyi, sorgulamayı teşvik eder. Bu kişinin çelişkiler yaşaması, aslında
doğal ve sağlıklı bir şey. İnançla ilgili sorgulamalar çoğu insanın hayatının bir döneminde yaşadığı bir süreçtir. Önemli olan,
bu sorgulamaları yaparken saygılı, açık fikirli ve öğrenmeye istekli olmak.
Müslüman kimselerle tartışmalarda “cahilsin” gibi sert tepkiler aldığını söylemesi de aslında büyük bir problem. İnanç, kişinin kendi yolculuğudur. Sorgulamak, araştırmak
bir inancı küçümsemek değil, aksine o inancı daha iyi anlamak için bir çabadır. Dinle ilgili konuşmaların sağlıklı ve saygılı şekilde yapılması gerekir, aksi takdirde insanlar birbirlerini anlamak yerine kutuplaşırlar.
Peki sen bu konuda ne düşünüyorsun? Tanrı inancının sezgiye mi, akla mı yoksa ikisine birden mi dayanması gerektiğini mi düşünüyorsun?