Neler Yeni

Atatürk Dönemi Çarşaf/Başörtüsü yasak mıydı?

Bura.K

80+ Silver
Katılım
3 Ağustos 2021
Mesajlar
4,706
Atatürk Dönemi Çarşaf/Başörtüsü yasak mıydı? Merak etmeye başladım bildikleriniz varsa öğrenmek isterim
Hayır. Kendisinin Annesi vesaire de zaten başörtülü idi. Ancak Atatürk'ün çizgisinden ayrılan CHP, Atatürk'ten sonra bu tarz yasaklar koymuştur. Bunun da suçu CHP döneminin tamamına (Atatürk Dönemi dahil) yüklenmiştir ve yüklenmeye devam ediyor.
 

𝐊𝐞𝐫𝐞𝐦

tedebbür ehli
Moderatör
Katılım
26 Mart 2020
Mesajlar
17,898
En İyi Cevap
26
Atatürk Dönemi Çarşaf/Başörtüsü yasak mıydı? Merak etmeye başladım bildikleriniz varsa öğrenmek isterim
Evvela başörtüsü, genel tesettür kavramı için konuşayım. Ne kast ettiğine bağlı. Kamuda yasaktı mesela. Dini emirler devlet dairelerinde geçerli görülmüyordu. Hangi dinden olursan ol, dininin sembolünü sokamazsın devlet dairesine. Bu başörtü olsun, haç işareti olsun yahut Davud Yıldızı olsun. Fark etmez. Bugün sana başörtülü kadınların hayatın her alanında olması normal bir şey gibi gelebilir. Eskiden böyle değildi. Yakın tarihte de pek çok kişi aynı kafadaydı zaten. (bkz. 28 Şubat)

Atatürk ilke olarak da kadınların örtünmesine hoş bakmazdı. (bkz. Kastamonu/1925)
  • Bazı yerlerde kadınlar, görüyorum ki başına bir bez veya bir peştamal veya buna mümâsil bir şeyler atarak yüzünü, gözünü örter ve yanından geçen erkeklere karşı ya arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavrın mânâ ve medlûlü nedir? Efendiler, medenî bir millet anası, millet kızı bu garip şekle, bu vahşî vaziyete girer mi? Bu hâl milleti gülünç gösteren bir manzaradır. Derhâl tashîhi lâzımdı.
Haremlik-selamlık kültürüne de karşıydı. Medeniyet için bir şin olarak görüyordu bunları. Hatıratlarda pek çok kadına açılmasını tavsiye ettiği de geçiyor. Fakat sonuçta bunları kanuna geçirmemiş. "Memlekette tesettürlü kadın kalmasın." diye bir emri yok. Dolayısıyla "Yasak mıydı?" derken ne kast ettiğine göre cevap değişir. Kamu dairelerinden mahrum bırakmak, sanki pis bir iş yapıyormuş gibi "Kaçıncı yüzyıldayız yahu?" bakışları altında ezilmek bazı kişilere göre yasak denmesi için kâfi. Bazılarına göre ise sokağa, çarşıya bu kıyafetlerle çıkabiliyorsan yasak denemez.

Fakat hiç mi cezai yaptırım olmadı cumhuriyet tarihinde? Oldu. Fakat peçeye ve kara çarşafa karşı oldu. Başkasına karışmadılar. Bunlar evvela belediyeler tarafından tedricen yasaklandı. Geçici çözümler üretildi. Halkı teşvik yoluyla peçe ve çarşaftan arındırmak istediler. Süreç boyunca konu hakkında tamimler yayınlandı. 23 Nisan 1937 tarihinde ise peçe, çarşaf, peştamal ve emsali "gayri medeni" kıyafetlerin giyilmesi İçişleri Bakanı Şükrü Kaya tarafından resmi olarak yasaklandı.

Hayır. Kendisinin Annesi vesaire de zaten başörtülü idi. Ancak Atatürk'ün çizgisinden ayrılan CHP, Atatürk'ten sonra bu tarz yasaklar koymuştur. Bunun da suçu CHP döneminin tamamına (Atatürk Dönemi dahil) yüklenmiştir ve yüklenmeye devam ediyor.
Atatürk döneminde başlıyor yasaklar hocam. Şu makaleye göz atmanızı öneririm: (Bilhassa 63-78 arası)
"Atam.gov.tr" sitesinde dahi geçer:
1665685062159.png


Hayır, değildi.
Lakin sonradan kendine "Kamâlist" diyen bir grup terör örgütü bu tarz yasaklar koydu(y)
Kamâlizm, sonradan oluşturulmuş bir ideoloji değildir. Kamâlistler de sonradan çıkmamıştır.

1935 CHP parti programı:

1665685246228.png
 

𝐊𝐞𝐫𝐞𝐦

tedebbür ehli
Moderatör
Katılım
26 Mart 2020
Mesajlar
17,898
En İyi Cevap
26
Kemalizm'e atıfta bulunmadım zaten. Tırnak içinde belirttim.
Kamâlizm prensiplerine bağlı olanlara kamâlist denir. Tırnak içinde "Kamâlist" yazmışsınız. Dolayısıyla hem kamâlizme hem de kamâlistlere atıfta bulunmuş oluyorsunuz. Ayrıca söz konusu yasaklar sonradan değil, Atatürk döneminde iken hayata geçirildi. Bunu belirtmek için alıntıladım aslında. Atatürk sonrası CHP ile cumhuriyetin ilk yılları arasındaki CHP arasında pek fark yok. CHP'nin son 20 yıldaki değerlerini alt üst eden büyük değişimini ayrı tutarsak her zaman aynı örgüt kafasındaydılar. 😁
 

Besim Tibuk

80+ Gold
Katılım
26 Ocak 2021
Mesajlar
6,320
Kemalizm prensiplerine bağlı olanlara kemalist denir. Tırnak içinde "Kemalist" yazmışsınız. Dolayısıyla hem kemalizme hem de kemalistlere atıfta bulunmuş oluyorsunuz. Ayrıca söz konusu yasaklar sonradan değil, Atatürk döneminde iken hayata geçirildi. Bunu belirtmek için alıntıladım aslında. Atatürk sonrası CHP ile cumhuriyetin ilk yılları arasındaki CHP arasında pek fark yok. CHP'nin son 20 yıldaki değerlerini alt üst eden büyük değişimini ayrı tutarsak her zaman aynı örgüt kafasındaydılar. 😁
Valla açıkça söylemek gerekse şu "Kemalizm" işinden ciddi ciddi nefret ediyorum.

Atatürk döneminde de elbet yasaklar olmuştur zira kendisinin kafasında bir Türk modeli vardı. O modeli Türk halkına uyguladı da.
Lakin benim bahsettiğim yasakçı zihniyet bu değil. Daha yakın geçmişte yaşananları kast etmiştim.

Yer verdiğiniz o belge herhangi bir hukuki geçerliliğe sahip mi bilemedim. Metnin ikinci sayfasına ulaşamadım. Birinci sayfada da imza yer almıyor. İmzasız bir metin ise hukuken herhangi bir geçerliliğe sahip olur mu bilemedim..

CHP'nin son 20 yıldaki değerlerini alt üst eden büyük değişimini ayrı tutarsak her zaman aynı örgüt kafasındaydılar. 😁
Son 20 yılda olmadı bu değişim. Kılıçdaroğlu'nun eseri bu.
Baykal döneminde de aynıydı CHP. Meclisteki söylemleri kayıtlarda var :D
 

𝐊𝐞𝐫𝐞𝐦

tedebbür ehli
Moderatör
Katılım
26 Mart 2020
Mesajlar
17,898
En İyi Cevap
26
Valla açıkça söylemek gerekse şu "Kemalizm" işinden ciddi ciddi nefret ediyorum.

Atatürk döneminde de elbet yasaklar olmuştur zira kendisinin kafasında bir Türk modeli vardı. O modeli Türk halkına uyguladı da.
Lakin benim bahsettiğim yasakçı zihniyet bu değil. Daha yakın geçmişte yaşananları kast etmiştim.

Yer verdiğiniz o belge herhangi bir hukuki geçerliliğe sahip değil gibi. Metnin ikinci sayfasına ulaşamadım. Birinci sayfada da paraf veya imza yer almıyor. İmzasız bir metin ise hem hukuken hem de tarihte, herhangi bir geçerliliğe sahip olur mu bilemedim..
Evrim Ağacı'ndan kopyala yapıştır yapmak bence daha az hukuki geçerliliğe sahip. 😁

Olay da bu ya zaten dostum. Böyle o kadar çok şey olmuş ki. Yukarıda belirttim zaten. Başörtüsü için özel bir kanun yok, "Memlekette tesettürlü kadın kalmasın." diye bir şey dememiş Atatürk. Fakat böyle o kadar çok saman altında su yürütülmüş, avama muamelatta zulümler edilmiş ki aklın şaşar. Dönemi görmüş yaşlıların anlattığı şeylerin hepsi benzer. Çeşitli illerdeki birbirini tanımayan onca insanın aynı yalan üzerinde buluşacağını düşünüyor musun?

Başka bir örnek de vereyim. Cumhuriyet tarihinde “Ezanın yasaklanması” gibi bir kanun var mı? Yok. Fakat Türkçe ezan uygulamasında nice zulümler meydana gelmiş. Ezanı yasaklasan belki olmazdı bu kadar. Sırf “Allahu Ekber” dediği için hakkında işlem yapılıp adliyeye teslim edilen, cezai işlem uygulanan müezzin bile var. Çünkü Arapça laf etmiş. Bunun gibi dolu olay var devlet arşivinde. Çok şey sayarım, yeri burası değil.

Dönemin mahkemelerinin tutumu belliydi. Evvela hükmü koy, yargı esnasında da sanıkla dalga geç. Mahkemeler, "Delilleri sunup tartışalım, suçluyu bulalım." yeri değildi. Evvela birinin suçlu olması istenirdi, daha sonra mahkemede suçlu gösterilirdi. Aksi deliller imha edilirdi. Kılık ve kıyafet kanunu, şapka giymeyenler, çarşaf takanlar, ezanın aslını okuyanlar cart curt. Bunlar hep isyana teşvik, halkı tahrik etmek, suçluya yataklık yapmak vs. gibi suçlarla yargılandı ve cezai işlem uygulandı.
 

Besim Tibuk

80+ Gold
Katılım
26 Ocak 2021
Mesajlar
6,320
Olay da bu ya zaten dostum. Böyle o kadar çok şey olmuş ki. Yukarıda belirttim zaten. Başörtüsü için özel bir kanun yok, "Memlekette tesettürlü kadın kalmasın." diye bir şey dememiş Atatürk. Fakat böyle o kadar çok saman altında su yürütülmüş, avama muamelatta zulümler edilmiş ki aklın şaşar. Dönemi görmüş yaşlıların anlattığı şeylerin hepsi benzer. Çeşitli illerdeki birbirini tanımayan onca insanın aynı yalan üzerinde buluşacağını düşünüyor musun?

Elbet olmuştur.
Zaten "laiklik" denen nanenin yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Devleti din işinden ayıralım diye laiklik gelmiş ama bazıları bu ad altında düşmanlık etmiş. Burada hemfikiriz.

Ne kast ettiğine bağlı. Kamuda yasaktı mesela. Dini emirler devlet dairelerinde geçerli görülmüyordu. Hangi dinden olursan ol, dininin sembolünü sokamazsın devlet dairesine. Bu başörtü olsun, haç işareti olsun yahut Davud Yıldızı olsun. Fark etmez.
Bu yasak 78'de çıkmamış mıydı?
qowrihba.jpg
 

𝐊𝐞𝐫𝐞𝐦

tedebbür ehli
Moderatör
Katılım
26 Mart 2020
Mesajlar
17,898
En İyi Cevap
26
Bu yasak 78'de çıkmamış mıydı?
Bir şeylerin yazıya dökülüp dökülmemesi işlerin hakikatini pek değiştirmiyor. 5 Şubat 1937 tarihinde anayasaya laiklik girdiğinden beri güdülen temel ilke budur. Bana bir memur, bir milletvekili gösterebilir misin tesettürlü? Hakikaten elleri ve yüzlerinden başka bölgesi görülmeyen? Ben bilmiyorum. Yahut Nutuk'u, Medeni Bilgiler'i, Türk Tarih Tezi'ni vs. okudun mu? Ya da dönemin hatıratlarını inceledin mi? Laikliğin zıttında tek bir görüş yoktur. Din ve devlet işlerinin ayrı tutulması her daim esas olmuştur.
 

Besim Tibuk

80+ Gold
Katılım
26 Ocak 2021
Mesajlar
6,320

Liberal Kenobi

80+ Bronze
Katılım
7 Ekim 2020
Mesajlar
1,777
Laikliğin zıttında tek bir görüş yoktur. Din ve devlet işlerinin ayrı tutulması her daim esas olmuştur.
sizin fikriniz nedir peki?
Ve bu dediklerinizden şunları mı anlamalıyız?
Atatürk Dine karşı olan, din düşmanı mıydı?
Laiklik sizce olmalı mı? Nesi kötü?
Yoksa Atatürk çağın gerekliliklerini yerine getirmiş midir?
Sorularım bunlardı cevaplarsanız sevinirim
 

𝐊𝐞𝐫𝐞𝐦

tedebbür ehli
Moderatör
Katılım
26 Mart 2020
Mesajlar
17,898
En İyi Cevap
26
sizin fikriniz nedir peki?
Ve bu dediklerinizden şunları mı anlamalıyız?
Atatürk Dine karşı olan, din düşmanı mıydı?
Yoksa Atatürk çağın gerekliliklerini yerine getirmiş midir?
Söylediğim gibi dostum, tamamen bakış açısı. Biri şöyle der:
  • Bir devlet dairesine gittiğimde memurların kimi tesettürlü, kimi kipalı-siyon yıldızlı, kimi haç işaretli, kimi Stalin bıyıklı olmasın. Hiçbir devlet dairesinde siyasi, dini, ideolojik simge taşıyan memurlar istemiyorum. Bu kişilerin devlet dairelerine girme hakkı yoktur. İnandığı değerler umrumda değil. Devlet her vatandaşa eşit olarak yaklaşmalıdır.
Böyle bakıyorsan olaylara çağın gerekliliği idi dersin. Dine karşı bir hareket olarak adlandırmazsın. Biri ise şöyle der:
  • Önemli olan kafamın içidir. Ben evrensel kaidelere uyarak görevimi yapacağım. Görevimdeki kararlarıma inancımı karıştırmadığım müddetçe beni bu işten mahrum edemezsiniz. Üstüme ne giyeceğim ise tamamen benim kararımdır. İster tesettürlü gelirim, ister açık. İster sakallı, ister sinekkaydı tıraş ile. Benim kendime yakıştırdığım önemlidir.
Bu kişilere göre de çağın gerekliliği değildir. Despotluktur. İnanca karşı bir harekettir. Kimin ne giyip giymediğinden kime ne?

İnsanlar asla bu konuda ortak bir paydada buluşmayacak yani. Her daim farklı fikirler olacak. Kısacası, bu olay "Din karşıtıdır!" yahut "Çağın gerekliliğidir!" gibi net cevaplar veremezsin asla. Baktığın pencereye göre değişir cevap. Bana soracak olursan despotluktu.
 
Top Bottom