Peygamber efendimiz bile günah işlemiştir. Ancak bir kişinin cehenneme girip girmeyeceği tamamen Allah'a bağlıdır.
İsterse kişinin tüm günahlarını affedip cehenneme girmeden cennete girmesini sağlayabilir.
Bütün peygamberler, gerek peygamberliklerinden önce, gerekse peygamberliklerinden sonra hiçbir şekilde büyük günah işlememişlerdir.
Ancak, bazı peygamberler hata yoluyla, unutmak veya daha iyiyi terk etmek suretiyle, bizim bildiğimiz şeklin dışında
"zelle" denen bazı hatalar işlemişlerdir.
(Muvazzah İlm-i Kelâm, s.184; Fıkh-ı Ekber Şerhi, s.154)
Ey Muhammedi! Sen Rabbinin hükmüne kadar sabret. Balık sahibi Yunus gibi olma." (Kalem, 68/48)
Evet, peygamberlerin "zelle"lerine bir günah gözüyle bakmamak gerekir. Çünkü, günah azabı gerektiren bir şeydir. Peygamberler ise zellelerinden dolayı herhangi bir cezaya uğramayacaklardır.
Esasen bütün peygamberler gibi bizim Peygamberimiz (asm) de
"ismet" (Allah tarafından günah işlemekten korunmuş olma) özelliğine sahiptir, dolayısıyla zaten günahsızdır. Şu halde Peygamberimiz (asm),
“Senin geçmiş gelecek bütün günahını Allah'ın bağışlaması…” (Fetih, 48/1-3)
mealindeki âyette bağışlandığı bildirilen günahı, fiilen işlediği yahut işleyeceği bir günah olmayıp, beşer olması hasebiyle kendisinde bulunan günah işleme potansiyelidir.
"İsmet" sıfatı, peygamberlerdeki bu potansiyel günah işleme imkânının fiiliyata geçmesini önleyen ilâhî bir koruma ve esirgemedir; âyetteki af bu anlamdadır.
Peygamberler ümmetlerine örnek olduklarından, Allah onları günah işlemekten korumuştur. Buna rağmen Peygamberimiz (asm) gece gündüz nafile ibadetler yaparak ve özellikle çok namaz kılarak, hem bu konuda da ümmetine örnek olmuş hem de ibadetin cennet ümidi veya cehennem korkusundan değil, Allah buna lâyık olduğu, kul bununla manevî hayat ve huzur bulduğu için yapılacağını göstermiştir. Nitekim kendisine, günahlarının peşinen bağışlanmış olduğu hatırlatılarak niçin bu kadar çok namaz kıldığı soruldukça şu cevabı vermişlerdir:
Elimden geldiğince Allah'a şükreden bir kul olabilmem için." (Buhârî, Tefsir, 48/2)
“Günahının bağışlanmasını iste ve sabah akşam Rabbini hamd ile tesbih et.” (Mü’min, 40/55
mealindeki âyette Hz. Peygamber (asm)'den, günahının bağışlanması için dua etmesi istenmektedir; Fetih sûresinde ise ona gelmiş geçmiş bütün günahlarının bağışlandığı müjdelenmiştir.
(bk. Fetih 48/1-7) Müfessirler bu durumu, Mü’min sûreninin Fetih sûresinden önce inmiş olduğuna delil göstermişlerdir. Bu sûrenin Fetih'ten önce indiği kesin olmakla birlikte gösterilen bu delil isabetli değildir. Nitekim en son inen sûrelerden olan Nasr sûresinde de Resûlullah'a, Allah'ı hamd ile tesbih ederek O'ndan mağfiret dilemesi emredilmektedir.