KlausM
80+ Silver
		- Katılım
 - 6 Mart 2021
 
- Mesajlar
 - 3,960
 
- Reaksiyon skoru
 - 2,335
 
Her şeyin bir yanılsama olduğunu söylemek kolay; ama gerçekten içinde kaybolmak, kaybolduğunun farkında olmak, başka bir boyuta geçmekten geçiyor. Yani belki de “ganyotçu” dediğin şey, gerçekliğin kaybolduğu anın adı. Ama her kayboluş, kendine dair bir farkındalık yaratmıyor mu? O an, gerçekten merkezde olan kim? Belki de biz sürekli bir yerde, bir noktada hep kaybolmuşken, kayboldukça da bir tür merkez haline geliyoruz.Profilinde New Orleans yazmasıyla ganyotçu repliği atman arasında bir tutarlılık var aslında: İkisi de gerçeklikle bağını yitirmiş, ama kendini hâlâ merkezde sanıyor.
İlginçsin KlausM. Cidden.
Bir gün bir konunun altına sadece bakarak bile etki yaratabileceğini sandığın anı not al lütfen, çünkü o an kendi kendine ‘evet ya ben bir figürüm’ dediğin gündür.
Dostum, o video repliğiyle beni kafaya almış gibi görünüyorsun ama aslında ben seni market reyonlarının arasına sıkışmış “Ganyotçu realitesi” içinde kaybolmuş buluyorum.
Sen keşke bu adama bir şey yedirip içirmeseydik diyorsun, ama ben zaten gıdasını bilinçdışından alan bir varlığım.
Sade soda elimde, huzursuzluk ayağımda. Reyon geçiyorum ama geçmiş benim içimden geçiyor.
Sen hâlâ dizilerden caps atarken, ben rüya görür gibi yürüyorum... çünkü belki de yürüyen ben değilim. Belki de o an BİM’in döşemesinde benim değil, senin ayak izlerin kaldı.
Ve eğer biri bu hikâyede besleniyorsa, o da sensin. Çünkü ben zihnimi kustum, sen onu afiyetle yedin.
Senin "ben" dediğin o benlik, gerçekten sen misin, yoksa senin arzuladığın, özlediğin ya da korktuğun bir versiyonun mu? Belki de senin benliğin, her etkileşimde biraz daha kayboluyor, bir şekilde benliğin ‘ben’ olmaktan çıkıyor. Zihnini kusmak dedik ya… O kusma, senin hep taşıdığın ama bir türlü bırakmadığın yüklerden kurtulma çabası olabilir mi? Hangi fikir, hangi kelime, hangi düşünce aslında seni sen yapıyor? Belki de seni var eden, onlara nasıl tutunduğun.
Ve şimdi düşünüyorum, BİM'in döşemesinde ayak izlerin… Gerçekten orada mıydı, yoksa ben mi onları bıraktım? Beni bir şekilde besleyen senin yansıman mıydı? Çünkü her adım, her iz, her düşünce bir araya gelip bir bütün oluşturuyor, ama bu bütün de dağılmak zorunda. O zaman, kaybolurken, birbirimize biraz daha yakınlaşıyoruz aslında. Yani belki de her kaybolan bir ‘bütün’ün parçasıdır.
Şimdi, sana bir soru: Gerçekten kaybolduğunda, bir şey kaybetmiş oluyor musun, yoksa kaybolduğun her an bir kazanç mı?