isikt11
80+ Gold
- Katılım
- 23 Mart 2020
- Mesajlar
- 7,406
- En İyi Cevap
- 11
Thrash Metal, metal türleri arasında en popüler olanlarından biridir. Bu konuda Thrash Metal'in karakteristik özelliklerini ve tarihinden söz edeceğim.
Öncelikle bu müzik türünün karakteristik özellikleriyle başlayalım.
Thrash metal özünde 1980'lerin başında zirve yapan New Wave Of British Heavy Metal akımı ve 70'lerde çokça popüler olan Punk Rock'ın birleşimi olarak 1980'li yılların başında ortaya çıkmıştır. Metal müziğin genel agresifliği ve hızlı temposuyla ayırt edinebilen bir türüdür. Her ne kadar olayın başında Thrash Metal, Heavy Metal'in bir alt dalı olarak gelişse de zamanla kendi başına ayrı bir tür olmuştur.
Thrash Metal parçalarında genellikle hızlı davullar, double bass kullanılır, düşük notalardan oluşan gitar riffleri üzerine yüksek notalardan oluşan hızlı, zorlu ve teknik sololar atılır. Sololarda ''shredding'' dediğimiz teknik çokça kullanılır. Shredding'in yanında sweep picking ve alternate picking de çoğu solo da kullanılır. Riffler genellikle palm-mute dediğimiz susturmalı teknikle çalınır ve çok hızlı olur. Şarkılar ortalama 150-200bpm arasında olur ki bu sayının zaman zaman 220'lere kadar ulaştığı olur. (bkz: Metallica - Master Of Puppets) Her ne kadar böyle hızlı bir yapıya sahip olsa da Thrash Metal parçaları içinde kısa süreli yavaşlama veya hız değişimi sık görülür.
Thrash Metal'in lirikal olarak konu aldığı şeyler çok değişkenlik gösterse de genelikle konular politika, hükümet karşıtlığı, savaşlar ve toplumsal problemler üzerine kuruludur. Teknik olarak vokali ele alacak olursak çoğu Thrash Metal parçasında scream vokale yakın ve melodik bir vokal ile karşılaşırız. Fakat tabii ki farklı teknikler kullanılan parçalar bulunmaktadır. Mesela Sepultura ve Sodom gibi grupların şarkılarına baktığımıza brutal vokale yakın bir vokalin kullanıldığını görebiliriz.
Şimdi ise bu türün tarihi ve gelişiminden bahsedelim.
Her ne kadar Thrash Metal türü 1980'lerin ortasında ayrı bir tür olarak ortaya çıksa da 80'lerden önce var olan birçok şarkı bu türün gelişimine katkı sağlamıştır. Mesela şaşırtıcı bir gerçektir ki tarihin ilk Thrash Metal parçası Thrash Metal ile alakası bile olmayan bir grup olan Queen'in Stone Cold Crazy parçası olarak kabul edilmektedir. Bu parçanın dışında Black Sabbath'ın Sympthom of the Universe parçası ve Judas Priest'in Exciter parçası Thrash Metal'in gelişmesinde katkısı olan parçalardır.
Fakat Thrash Metal'in asıl kökenleri 70'ler sonu 80'ler başında popüler olan NWOBHM ve Hardcore Punk müziğinden gelmektedir. 1979 yılında Motörhead tarafından yayınlanan Overkill albümü 1980 yılında yine Motörhead tarafından yayınlanan Ace Of Spades albümü Thrash Metal için inanılmaz katkısı olan albümlerdir. Motörhead bateristi Phil Taylors'ın Overkill albümünde kullandığı double bass'ler thrash metal bateristleri için çok büyük bir esin kaynağı olmuştur. Motörhead'in yanında Thrash Metal'in yanında Black Metal'in de gelişimine çokça katkısı olan Venom grubu ilk albümleri olan Welcome To Hel albümünü yayınladı. Bu albüm de tıpkı Motörhead'in albümleri gibi Thrash Metal için çok etkileyici olmuşutur.
Thrash metal tohumları yavaş yavaş 1981'de atılmaya başladı. O zamanlar 19 yaşında bir genç olan James Hetfield o zamanki grubu Leather Charm ile Hit The Light parçasını yazmıştı fakat grubun dağılmasından sonra James Hetfield bu parçayı aynı yıl içerisinde tanıştığı ve birlikte Metallica'yı kurduğu Lars Ulrich ile yeniden gözden geçirdi. Metallica'nın diğer üyeleri de buna katıldı ve Hit The Lights, Metallica'nın yazdığı ilk şarkı oldu. Bu koca bir Thrash Metal macerasının ilk adımlarıydı.
Bu sırada Metallica'nın da kurulmuş olduğu bölge olan California Bay Area bölgesi 1980'lerin başında çokça yerel metal grubunun kurulma yeri olmuştur. Bu gruplardan bazıları Exodus, Metallica, Testament, Megadeth, Death Angel gibi günümüzde adını duyurmuş başarılı gruplardır.
Bu grupların çıktığı bu Bay Area bölgesi Thrash Metal'in doğum yeri olarak kabul edilir ve Bay Area metal gruplarının başını Metallica ve Exodus çekmektedir.
Her ne kadar Amerika'nın batı bölgesi böyle başarılı gruplara ev yapsa da doğu bölgesi de kendince çok sağlam gruplara sahipti. Anthrax, Overkill ve Whiplash gibi gruplar da doğu bölgesinin büyük gruplarındandır. Batı bölgesinin heavy metalden daha çok etkilenmesine karşın bu doğu bölgesi Thrash Metal'i Punk Rock'tan daha çok etkilenmişti.
80'lerin başında sadece Amerika'da değil Almanya'da da Thrash Metal grupları kuruluyordu. Tankard, Kreator, Sodom ve Destruction bu grupların en popülerleridir.
1980'lerin ortalarına yaklaşıldığı zamanlarda, 1983'de, temmuz ayında Thrash Metal ve Metallica tarihinin ilk albümü yayınlandı: Kill 'Em All. Her şeyin ateşini başlatan bu albüm eski heavy metal gruplarından olan Diamond Head grubunun No Remorse adlı bir parçasının cover'ını da içeriyordu. Bu albümün ardından diğer albümler de peşi sıra geldi. Yine 1983 içerisinde Slayer ve Exodus ilk albümlerini yayınladı. (Show No Mercy ve Bonded By Blood) Ardından 1984'te Metallica ikinci albümü Ride The Lightning'i çıkardı ve aşırı büyük başarı elde etti. Yine 1984 içerisinde Anthrax ilk albümünü (Fistful of Metal) piyasaya sürdü.
Thrash Metal terimi ilk kez 1983'te Kerrang! dergisinde geçti.
1985'de Metallica'dan ayrılması sonucunda Dave Mustaine'in kurduğu Megadeth ilk albümünü çıkardı. 1986'da ise ikinci albümleri olan Peace Sells albümünü yayınladı. Bu 1986 yılı Thrash Metal için oldukça verimli geçti. Metallica Master Of Puppets albümünü piyasaya sürerek isimlerini bütün dünyaya duyurdular, çok büyük başarı elde ettiler. Ayrıca Slayer da Reign In Blood albümünü yayınlayarak Thrash Metal dünyasına çok önemli bir albümü kazandırdı. 1986'da bir diğer kült albümü ise Dark Angel isimli grup çıkarmıştır, Darkness Descends.
Master Of Puppets, Reign In Blood ve Darkness Descends albümleri üstün başarıları nedeniyle o zamanlarda ''Lanetli Üçlü'' olarak anılmaya başlandı.
Metallica, Slayer, Megadeth ve Anthrax o dönemdeki başarılarından dolayı ''The Big 4'' olarak anılmaya başlandı. Hala daha bu deyim kullanımını sürdürüyor fakat metal severler arasında bu 4lünün daha farklı olmasının gerektiğini, daha iyi başka grupların olduğunu savunan kişiler de bulunmaktadır.
1987'yılında Testament ilk albümü The Legacy'yi piyasaya sürdü ve iyi bir başarı elde etti. Adını Slayer, Metallica gibi büyük grupların yanında anılmaya başlandı. Yine 1987'de Death Angel ilk albümleri olan The Ultra-Violence albümünü yayınladı, albüm tam bir başyapıttı. Hala daha başyapıt niteliğini koruyor. Bu başarılı albümün içinde 10dk'yı geçen ve albümün adını taşıyan bir parça var. Albümün başarı elde etmesindeki en önemli etkenlerden biri bu parçadır.
Amerika'daki Thrash Metal hareketinin yanında Alman Thrash Metal grupları da sessiz değildi. O sıralarda Kreator, Sodom, Destruction ve Tankard gibi gruplar albümlerini çıkartmaya başlamış ve devamm ediyorlardı. Kreator'un 1986 yılında çıkardığı Pleasure To Kill albümü 1986'da Amerikan grupların çıkardığı başarılı albümlerin yanında yerini aldı ve büyük başarı elde etti. Hala daha grubun en sevilen albümlerinden biridir. Bu 4 grup da diğer Amerikan 4'lü gibi büyük 4'lü olarak anılmaya başlandı ve lakapları ''German Big 4'' oldu.
80'lerin sonuna doğru gelinmeye başlandığında thrash metal başlangıcına göre çok daha farklı ama aynı zamanda köklerine bir o kadar bağlı bir gelişme göstermeye devam etti. 1987 yılında Anthrax - Among The Living, 1988 yılında Metallica - ...And Justice for All ve yine aynı yıl Slayer - South of Heaven gibi klasikleşen albümler yayınlandı.
Metallica'nın 1988 yılında yayınladığı ..And Justice For All albümü o güne kadar ki en büyük başarıyı getirdi Metallica'ya. Bu albüm ile MTV yılın albümüne aday oldular fakat kazanamadılar. Kazanmalarına kesin gözle bakılan Metallica kaybedince olay büyük tepki topladı. Metallica ise espritüel bir şekilde albümün üzerine ''Ödül kazanamayan albüm'' olarak ekleme yaptı.
Ayrıca Metallica tarihindeki ilk müzik klibini de bu albümde yer alan One parçası için çekti. Şarkının sözlerine de esin kaynağı olan Johnny Got His Gun filminden görüntüler klipte kullanıldı. Fakat sonrasında telif hakları yüzünden sıkıntı çıkınca Metallica filmi komple satın aldı ve telif problemini çözdü.
90'lara gelindiğinde Thrash Metal'in o 80'lerdeki şanı hafiften azalmıştı. O zamanlarda tavan yapan Nirvana grubu ve öncülük ettiği Grunge Rock akımı zirveyi ele geçirmişti. Her ne kadar diğer gruplar pek çizgisini bozmadan ilerlese de Thrash Metal'in ana kalesi Metallica tarz değişimine gitmişti. Bu üzücü olayın yanı sıra 1990 yılı Thrash Metal açısından iki mükemmel albüme sahiplik yapmaktadır. Bu albümlerden ilki Megadeth'in Rust In Peace albümü, bir diğeri ise Slayer'ın Season In The Abyss albümü.
İki albüm de çok büyük başarı elde etti fakat Megadeth'in Rust In Peace albümü azımsanamayacak kadar büyüklükteki bir kitle tarafından tüm zamanların en iyi metal albümü olarak görülmeye başlandı ki benim de en sevdiğim albümlerin başında gelen albümlerden biridir.
Fakat bu başarının aksine Megadeth de 90'lı yılların ilerleyen zamanında tarz değişikliğine gitti. Tarz değişikliği yapan diğer gruplara örnek olarak Kreator, Testament ve Anthrax verilebilir. Her ne kadar çizgisini pek bozmadan ilerlese de Slayer'ın da başarıları 90'lı yıllarında devamında azaldı. Kısacası 90'lı yıllar Thrash Metal için hiç iç açıcı değildi.
2000'lerin başında ise bir silkinme yaşandı, gruplar eski tarzlarına geri dönmeye başladı. Bu geri dönüşün yanında yeni nesil Thrash Metal grupları ortaya çıktı ve Thrash Metal'in 2. dalgası başlamış oldu. Bu dönemde Metallica çok sert bir albüm olan St. Anger'ı yayınladı. Slayer ise tarihinin en sağlam albümlerinden biri olan God Hates Us All'u yayınlarken Megadeth de The System Has Failed albümüyle eski tarzına dönmüştü.
Yeni çıkan Thrash Metal gruplarından ise Municipal Waste, Warbringer, Havok ve Lich King gibi gruplar ismini duyurmayı başarmış gruplar arasındadır. Günümüzde kurulup da çok ünlü olan grup neredeyse hiç olmasa da Metallica, Kreator, Megadeth ve nice eski grup günümüzde hala daha albüm çıkarmaya devam etmekte ve Thrash Metal'i devam ettirmekte.
Son düzenleme:
