Neler Yeni

Tasavvuf hakkında bazı gerçekler

DutchVanDerLinde.

80+ Bronze
Katılım
22 Mayıs 2022
Mesajlar
833
Tasavvuf panteizmle benzerlik gösteriyor bana göre de şirk barındırıyor bazı yaptıkları ama onlar o şekilde görmüyor saygı duyuyorum ben takılsınlar müzikileri güzel
Mesaj otomatik birleştirildi:

Bu arada tasavvuf yayılmıyor kim iddia ediyorsa bunu yanlış, aksine azalmaya başladı, şunu da belirtmek gerek burada kısadan yazılan cümlelerle koskoca bir sistemi batırmak mantıksız geliyor bana
 

Remi

80+ Silver
Katılım
16 Şubat 2021
Mesajlar
3,450
En İyi Cevap
1
Tasavvuf panteizmle benzerlik gösteriyor bana göre de şirk barındırıyor bazı yaptıkları ama onlar o şekilde görmüyor saygı duyuyorum ben takılsınlar müzikileri güzel
Mesaj otomatik birleştirildi:

Bu arada tasavvuf yayılmıyor kim iddia ediyorsa bunu yanlış, aksine azalmaya başladı, şunu da belirtmek gerek burada kısadan yazılan cümlelerle koskoca bir sistemi batırmak mantıksız geliyor bana
Tasavvuf genel olarak batıda rağbet görüyor konuda ufak bahsetmiştim bu konudan en son kısımlarda. Bu coğrafyada herhangi bir değişimi yok inanıp inanmama konusunda ve bence ilerde tasavvufa inananlar azalmaya başlayacaktır. Farklı dinlerden insanlar genelde Tasavvufa inanıyor genelde normal İslam'a değil.
 
Katılım
3 Ekim 2023
Mesajlar
1,433
Sünnet olunması Kur'anda yok evet ama 2yaşına girmeden enfekte olan çocuklar var hekimler bazı çocuklara öneriliyor her çocuğa önerilmez.
Yahudilikten dinimize geçmiştir. Tabi ki Yahudilikte islamın içindedir fakat bu daha çok gelenek gibi.

Ayrıca Ömer hayvanın ise bu sözler demek ki itin tekiymiş gerçeği kavrayamamış.

İslam adına çok fazla yalan söylediler ben Kur'anı hergün okuyorum her okudğumda bunu anlıyorum.
Sünnet olmak hiç bir zaman önerilmez daha büyük zararları var

Sünnet derisinin durması (sünnetsiz olması) bazı faydalar sağlayabilir:

  1. Hijyen: Sünnet derisinin altında idrar birikmesi ve cilt tahrişi gibi sorunlar daha az görülür, bu da enfeksiyon riskini azaltır. 35
  2. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar: Sünnetsiz erkeklerde bu tür hastalıkların görülme sıklığı daha fazladır. 2
  3. Penis kanseri riski: Sünnet olmuş erkeklerde penis kanseri daha az görülür. 25
  4. Fimozis: Penis ucunda darlık olması durumunda iltihaplanma olasılığı daha düşüktür. 2
Ancak, sünnet derisinin cerrahi olarak alınması da (sünnet) sağlık açısından birçok fayda sunar ve bu nedenle yaygın bir uygulamadır. 13

itin teki dediğin adamın saç deli onu geçtim vücut artığı bile olamazsın klasik bilgisi olmayan *hil insanlar argoya başvurur nedeni ise kimse üstüne bişey demesin diye ve *ahilligini örtmek için ama işe yaramaz

al sana hayatı bak

beş yaşındaki kıza tecavüz edip öldürdüler bumu onun kaderi

bunlar ne o zaman
  1. "Allah en hayırlı koruyucudur ve O, merhamet edenlerin en merhametlisidir". Bu ifade, Yakub'un oğullarına Yûsuf hakkında güvendiğini belirtirken kullandığı bir cümledir. 1
  2. "Şüphesiz ki, benim koruyanım Kitab'ı indiren Allah'tır. Ve O bütün salih kullarını görüp gözetir". Bu ayet, A'raf suresinin 196. ayetinde yer almaktadır. 2
  3. "Allah, iman edenlere yardım eder ve onları her türlü kötülükten korur". Bu, Rum suresinin 47. ayetinde geçen bir ifadedir.
 

DutchVanDerLinde.

80+ Bronze
Katılım
22 Mayıs 2022
Mesajlar
833
Sünnet olmak hiç bir zaman önerilmez daha büyük zararları var

Sünnet derisinin durması (sünnetsiz olması) bazı faydalar sağlayabilir:

  1. Hijyen: Sünnet derisinin altında idrar birikmesi ve cilt tahrişi gibi sorunlar daha az görülür, bu da enfeksiyon riskini azaltır. 35
  2. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar: Sünnetsiz erkeklerde bu tür hastalıkların görülme sıklığı daha fazladır. 2
  3. Penis kanseri riski: Sünnet olmuş erkeklerde penis kanseri daha az görülür. 25
  4. Fimozis: Penis ucunda darlık olması durumunda iltihaplanma olasılığı daha düşüktür. 2
Ancak, sünnet derisinin cerrahi olarak alınması da (sünnet) sağlık açısından birçok fayda sunar ve bu nedenle yaygın bir uygulamadır. 13

itin teki dediğin adamın saç deli onu geçtim vücut artığı bile olamazsın klasik bilgisi olmayan *hil insanlar argoya başvurur nedeni ise kimse üstüne bişey demesin diye ve *ahilligini örtmek için ama işe yaramaz

al sana hayatı bak

beş yaşındaki kıza tecavüz edip öldürdüler bumu onun kaderi

bunlar ne o zaman
  1. "Allah en hayırlı koruyucudur ve O, merhamet edenlerin en merhametlisidir". Bu ifade, Yakub'un oğullarına Yûsuf hakkında güvendiğini belirtirken kullandığı bir cümledir. 1
  2. "Şüphesiz ki, benim koruyanım Kitab'ı indiren Allah'tır. Ve O bütün salih kullarını görüp gözetir". Bu ayet, A'raf suresinin 196. ayetinde yer almaktadır. 2
  3. "Allah, iman edenlere yardım eder ve onları her türlü kötülükten korur". Bu, Rum suresinin 47. ayetinde geçen bir ifadedir.
Siz akıl mantık yürütmeyin kardeşim Allahın peygamberinin oğlu ölmüş hani allah kötülükten koruyordu vahh islam bitti çürüdü
Mesaj otomatik birleştirildi:

Tasavvuf genel olarak batıda rağbet görüyor konuda ufak bahsetmiştim bu konudan en son kısımlarda. Bu coğrafyada herhangi bir değişimi yok inanıp inanmama konusunda ve bence ilerde tasavvufa inananlar azalmaya başlayacaktır. Farklı dinlerden insanlar genelde Tasavvufa inanıyor genelde normal İslam'a değil.
Yok hocam ya doğuda da çok fazlalar hatta kaleleri orda menzil vs
 

𝐊𝐞𝐫𝐞𝐦

tedebbür ehli
Moderatör
Katılım
26 Mart 2020
Mesajlar
17,945
En İyi Cevap
26
Tasavvuf, konuda anlattığınız gibi olsa dahi -ki değil- İslam ile bağı sizin gibi sünneti görmezden gelip Kur'an'ı salt metin üzerinden anlamaya çalışanlardan daha güçlü. Yani, düşün. Meseleye o kadar uzaksınız siz. Ondan ötürü sizin tasavvufu eleştirmenizi çok saçma buluyorum. Sizin konumunuz çok daha mantıksız, çok daha usülsüz ve keyfi. İğneyi batırmadan çuvaldızı batırmanız gerekiyor.
 

DutchVanDerLinde.

80+ Bronze
Katılım
22 Mayıs 2022
Mesajlar
833
Tasavvuf, konuda anlattığınız gibi olsa dahi -ki değil- İslam ile bağı sizin gibi sünneti görmezden gelip Kur'an'ı salt metin üzerinden anlamaya çalışanlardan daha güçlü. Yani, düşün. Meseleye o kadar uzaksınız siz. Ondan ötürü sizin tasavvufu eleştirmenizi çok saçma buluyorum. Sizin konumunuz çok daha mantıksız, çok daha usülsüz ve keyfi. İğneyi batırmadan çuvaldızı batırmanız gerekiyor.
Ağzına sağlık hocam
 

TayyarCR

80+
Katılım
28 Haziran 2024
Mesajlar
344
Dahası  
Reaksiyon skoru
150
İsim
yolcu arslan
Tasavvuf, konuda anlattığınız gibi olsa dahi -ki değil- İslam ile bağı sizin gibi sünneti görmezden gelip Kur'an'ı salt metin üzerinden anlamaya çalışanlardan daha güçlü. Yani, düşün. Meseleye o kadar uzaksınız siz. Ondan ötürü sizin tasavvufu eleştirmenizi çok saçma buluyorum. Sizin konumunuz çok daha mantıksız, çok daha usülsüz ve keyfi. İğneyi batırmadan çuvaldızı batırmanız gerekiyor.
1742032036126.png


1742032051403.png


1742032094438.png


İslamda böyle bir durum yok ben şahid oldum bazı şeylere. Ne olursan ol gel ibinede olsan gel mantığı yoktur islamda.

Hz.Muhammed'de eğlenmiştir çalgı çengi babalar gibi eğlenmiştir. Fakat bildiğimiz Türk geleneğindeki gibi karşılıklı örneğin halay misket gibi daha halkın içinden gelen şeyler. İnsanlar bu yönünü pek bilmez zaten imamlardan anlatmaktan nefret eder.
Hatta def böyle tasavufi şeylere göre anlatırlar daha çok.

İslam tekdir Kur'anda yazan bunun dışına çıkan her yol başka yoldur. Ben bunu çok sonradan idrak ettim ama doğrusu bu.
 
  • Beğen
Reaksiyonlar: Remi

Remi

80+ Silver
Katılım
16 Şubat 2021
Mesajlar
3,450
En İyi Cevap
1
Tasavvuf, konuda anlattığınız gibi olsa dahi -ki değil- İslam ile bağı sizin gibi sünneti görmezden gelip Kur'an'ı salt metin üzerinden anlamaya çalışanlardan daha güçlü. Yani, düşün. Meseleye o kadar uzaksınız siz. Ondan ötürü sizin tasavvufu eleştirmenizi çok saçma buluyorum. Sizin konumunuz çok daha mantıksız, çok daha usülsüz ve keyfi. İğneyi batırmadan çuvaldızı batırmanız gerekiyor.
Eleştiriniz için teşekkür ederim. Ancak bahsettiğiniz noktalara katılmıyorum. Tasavvuf’un İslam ile bağının daha güçlü olduğu iddiasına gelirsek öncelikle, bu ancak Kur’an ile desteklenirse anlamlı olabilir. Oysa Kur’an’da tasavvufun temel öğretileri olan Allah ile kul arasına aracı koyma, evliya kültü, vahdet-i vücud ve gönül vahyi gibi kavramlar kesin ve net bir şekilde reddedilmektedir. Bu nedenle, sizin bu iddianızın Kur’an’a dayanan bir kanıtı olmalıdır. Gelin birlikte Kur’an’dan delilleri sırayla inceleyelim.
  • Evliya kültürü ve aracılık inancını reddeden ayetler:
    "Allah’ı bırakıp da kendisine zarar da fayda da veremeyen şeylere tapandan daha sapık kim olabilir?" (Yunus Suresi 106)
    "Kesinlikle, din sadece Allah'a aittir. O'nun dışındakileri evliya (dostlar) olarak edinenler, 'Onlar bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsın diye biz onlara tapıyoruz.' (derler). Ayrılığa düştükleri bu konuda onların arasında Allah karar verecektir. Allah kuşkusuz, yalancıları ve nankörleri doğru yola iletmez." (Zümer Suresi 3)
    "Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz." (Fatiha Suresi 5)
    "Allah’ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek olan şeylere dua eden kimseden daha sapık kim vardır?"
    (Ahkaf Suresi 5)
  • Vahdet-i Vücud (Her şey Allah’ın bir parçasıdır) inancını reddeden ayetler:
    "Göklerde ve yerde kim varsa O’na aittir. Hepsi O’na boyun eğmiştir." (Rum Suresi 26)
    "O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, işitendir, görendir." (Şura Suresi 11)
  • Gönül vahyi ve tasavvuftaki ilham anlayışını reddeden ayetler:
    "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçtim." (Maide Suresi 3)
    "De ki: Ben size, Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum; gaybı da bilmem. Size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben sadece bana vahyedilene uyarım." (En’am Suresi 50)
Konumumun keyfi olduğunu söylüyorsunuz, ancak bunu ispatlamanız gerekir. Çünkü ben görüşlerimi tamamen Kur’an’ın açık hükümlerine dayandırıyorum. Eğer 'keyfi' bir yaklaşımdan bahsedeceksek, İslam’a sonradan eklenen tasavvuf, hadis külliyatları ve mezhepsel yorumların hangi otoriteyle dine dahil edildiğini de sorgulamak gerekir. Ben Kur’an’ın eksiksiz ve yeterli olduğunu bildiren ayetlere dayanarak, İslam’ın tek kaynağının Kur’an olduğunu savunuyorum. Kendim herhangi bir hüküm koymuyorum.

Maide Suresi 3. Ayette, 'Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçtim.' buyruluyor. Eğer din tamamlanmışsa, tasavvuf kavramı hangi yetkiyle dine dahil edilebilir? Kur’an eksik mi ki insanlar ona ekleme yapmaya çalışıyor?

En’am Suresi 38’de 'Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.' ifadesi yer alıyor. Eğer Allah eksik bırakmadığını söylüyorsa, tasavvufi öğretiler nereden türedi?

Kur’an, 'Rabbinizden size indirilene uyun. O’ndan başka dostlara uymayın.' (Araf Suresi 3) diyerek yalnızca ve yalnızca Allah’ın vahyine uymamız gerektiğini bildiriyor. Ben de sadece Allah’ın vahyine uyduğum için bu yaklaşımı 'usulsüz ve keyfi' bulmanız aslında büyük bir çelişki. Bana göre keyfi olan şey, Allah’ın hükümlerine birebir uymak değil, Allah’ın hükümlerine insan sözlerini ekleyerek O’nun dinini tamamlanmamış gibi göstermek ve böylece Allah’ın hükmüne şirk koşmaktır. Kur’an, 'Şüphesiz biz bu kitabı düşünüp öğüt alsınlar diye apaçık şekilde indirdik.' (Yusuf Suresi 2) buyururken, Allah’ın kitabını doğrudan anlamaya çalışmayı 'keyfi' bulmak ancak Allah’ın açık mesajına karşı gelmek anlamına gelir. Sonuç olarak, tasavvufun İslam’la bağı olduğunu iddia ediyorsanız, bunu Kur’an’la desteklemeniz gerekir. Ancak sizin sunduğunuz hiçbir Kur’an delili yokken, ben burada doğrudan Kur’an ayetleriyle açıklamalar yaptım.
 

TayyarCR

80+
Katılım
28 Haziran 2024
Mesajlar
344
Dahası  
Reaksiyon skoru
150
İsim
yolcu arslan
Eleştiriniz için teşekkür ederim. Ancak bahsettiğiniz noktalara katılmıyorum. Tasavvuf’un İslam ile bağının daha güçlü olduğu iddiasına gelirsek öncelikle, bu ancak Kur’an ile desteklenirse anlamlı olabilir. Oysa Kur’an’da tasavvufun temel öğretileri olan Allah ile kul arasına aracı koyma, evliya kültü, vahdet-i vücud ve gönül vahyi gibi kavramlar kesin ve net bir şekilde reddedilmektedir. Bu nedenle, sizin bu iddianızın Kur’an’a dayanan bir kanıtı olmalıdır. Gelin birlikte Kur’an’dan delilleri sırayla inceleyelim.
  • Evliya kültürü ve aracılık inancını reddeden ayetler:
    "Allah’ı bırakıp da kendisine zarar da fayda da veremeyen şeylere tapandan daha sapık kim olabilir?" (Yunus Suresi 106)
    "Kesinlikle, din sadece Allah'a aittir. O'nun dışındakileri evliya (dostlar) olarak edinenler, 'Onlar bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsın diye biz onlara tapıyoruz.' (derler). Ayrılığa düştükleri bu konuda onların arasında Allah karar verecektir. Allah kuşkusuz, yalancıları ve nankörleri doğru yola iletmez." (Zümer Suresi 3)
    "Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz." (Fatiha Suresi 5)
    "Allah’ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek olan şeylere dua eden kimseden daha sapık kim vardır?"
    (Ahkaf Suresi 5)
  • Vahdet-i Vücud (Her şey Allah’ın bir parçasıdır) inancını reddeden ayetler:
    "Göklerde ve yerde kim varsa O’na aittir. Hepsi O’na boyun eğmiştir." (Rum Suresi 26)
    "O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, işitendir, görendir." (Şura Suresi 11)
  • Gönül vahyi ve tasavvuftaki ilham anlayışını reddeden ayetler:
    "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçtim." (Maide Suresi 3)
    "De ki: Ben size, Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum; gaybı da bilmem. Size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben sadece bana vahyedilene uyarım." (En’am Suresi 50)
Konumumun keyfi olduğunu söylüyorsunuz, ancak bunu ispatlamanız gerekir. Çünkü ben görüşlerimi tamamen Kur’an’ın açık hükümlerine dayandırıyorum. Eğer 'keyfi' bir yaklaşımdan bahsedeceksek, İslam’a sonradan eklenen tasavvuf, hadis külliyatları ve mezhepsel yorumların hangi otoriteyle dine dahil edildiğini de sorgulamak gerekir. Ben Kur’an’ın eksiksiz ve yeterli olduğunu bildiren ayetlere dayanarak, İslam’ın tek kaynağının Kur’an olduğunu savunuyorum. Kendim herhangi bir hüküm koymuyorum.

Maide Suresi 3. Ayette, 'Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçtim.' buyruluyor. Eğer din tamamlanmışsa, tasavvuf kavramı hangi yetkiyle dine dahil edilebilir? Kur’an eksik mi ki insanlar ona ekleme yapmaya çalışıyor?

En’am Suresi 38’de 'Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.' ifadesi yer alıyor. Eğer Allah eksik bırakmadığını söylüyorsa, tasavvufi öğretiler nereden türedi?

Kur’an, 'Rabbinizden size indirilene uyun. O’ndan başka dostlara uymayın.' (Araf Suresi 3) diyerek yalnızca ve yalnızca Allah’ın vahyine uymamız gerektiğini bildiriyor. Ben de sadece Allah’ın vahyine uyduğum için bu yaklaşımı 'usulsüz ve keyfi' bulmanız aslında büyük bir çelişki. Bana göre keyfi olan şey, Allah’ın hükümlerine birebir uymak değil, Allah’ın hükümlerine insan sözlerini ekleyerek O’nun dinini tamamlanmamış gibi göstermek ve böylece Allah’ın hükmüne şirk koşmaktır. Kur’an, 'Şüphesiz biz bu kitabı düşünüp öğüt alsınlar diye apaçık şekilde indirdik.' (Yusuf Suresi 2) buyururken, Allah’ın kitabını doğrudan anlamaya çalışmayı 'keyfi' bulmak ancak Allah’ın açık mesajına karşı gelmek anlamına gelir. Sonuç olarak, tasavvufun İslam’la bağı olduğunu iddia ediyorsanız, bunu Kur’an’la desteklemeniz gerekir. Ancak sizin sunduğunuz hiçbir Kur’an delili yokken, ben burada doğrudan Kur’an ayetleriyle açıklamalar yaptım.

Söylediklerinin çoğuna katılmakla beraber şunu da belirtmek istiyorum.

Allah her yerdedir deriz yani mesela şuan 1920lerde 950de MÖ 120de ve aynı zamanda 500 milyon yıl önce aynı zamanda hem cennet cehennemde heryerde. Yani Allah heryerde derken karşımızda diye anlıyoruz bazen aslında içimizdede hücrelerdede topraklta dağın evrenin diğer ucu dahil heryerde bütün her şey onun içindedir. Ama bunu düşünürken insan içi gibi düşünmemek lazım Allah benim senin hücrelerindede var ama bizim parçamız değil biz onun parçasıyız. Onun gölgesi (Kur'anda halifelerim diye geçer) gibi düşünebiliriz. Hatta çok eskiler Atilla Tanrının gölgesi kılıcı eli diye tanımlar. Tecelli anlamında.

Ama tasavvufda maalesef biz değilde haşa O bizim parçamızmış gibi anlatılır bu yanlış.


Maide Suresi 3. Ayette, 'Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçtim.'

Burada özellikle İslam dinin tam ve eksiksiz olduğu anlatılır. Mesela hiç unutmam kanka forumu vardı bana Kur'anda namazla ilgili ayet göstrin rekat vb ne derseniz deyip diye iddialaşmıştım. Sonradan Kur'anı okudukça hepsinin olduğunu gördüm. Cahillik tabi kimsede cevap verememişti.
 
  • Beğen
Reaksiyonlar: Remi

DutchVanDerLinde.

80+ Bronze
Katılım
22 Mayıs 2022
Mesajlar
833
Eleştiriniz için teşekkür ederim. Ancak bahsettiğiniz noktalara katılmıyorum. Tasavvuf’un İslam ile bağının daha güçlü olduğu iddiasına gelirsek öncelikle, bu ancak Kur’an ile desteklenirse anlamlı olabilir. Oysa Kur’an’da tasavvufun temel öğretileri olan Allah ile kul arasına aracı koyma, evliya kültü, vahdet-i vücud ve gönül vahyi gibi kavramlar kesin ve net bir şekilde reddedilmektedir. Bu nedenle, sizin bu iddianızın Kur’an’a dayanan bir kanıtı olmalıdır. Gelin birlikte Kur’an’dan delilleri sırayla inceleyelim.
  • Evliya kültürü ve aracılık inancını reddeden ayetler:
    "Allah’ı bırakıp da kendisine zarar da fayda da veremeyen şeylere tapandan daha sapık kim olabilir?" (Yunus Suresi 106)
    "Kesinlikle, din sadece Allah'a aittir. O'nun dışındakileri evliya (dostlar) olarak edinenler, 'Onlar bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsın diye biz onlara tapıyoruz.' (derler). Ayrılığa düştükleri bu konuda onların arasında Allah karar verecektir. Allah kuşkusuz, yalancıları ve nankörleri doğru yola iletmez." (Zümer Suresi 3)
    "Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz." (Fatiha Suresi 5)
    "Allah’ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek olan şeylere dua eden kimseden daha sapık kim vardır?"
    (Ahkaf Suresi 5)
  • Vahdet-i Vücud (Her şey Allah’ın bir parçasıdır) inancını reddeden ayetler:
    "Göklerde ve yerde kim varsa O’na aittir. Hepsi O’na boyun eğmiştir." (Rum Suresi 26)
    "O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, işitendir, görendir." (Şura Suresi 11)
  • Gönül vahyi ve tasavvuftaki ilham anlayışını reddeden ayetler:
    "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçtim." (Maide Suresi 3)
    "De ki: Ben size, Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum; gaybı da bilmem. Size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben sadece bana vahyedilene uyarım." (En’am Suresi 50)
Konumumun keyfi olduğunu söylüyorsunuz, ancak bunu ispatlamanız gerekir. Çünkü ben görüşlerimi tamamen Kur’an’ın açık hükümlerine dayandırıyorum. Eğer 'keyfi' bir yaklaşımdan bahsedeceksek, İslam’a sonradan eklenen tasavvuf, hadis külliyatları ve mezhepsel yorumların hangi otoriteyle dine dahil edildiğini de sorgulamak gerekir. Ben Kur’an’ın eksiksiz ve yeterli olduğunu bildiren ayetlere dayanarak, İslam’ın tek kaynağının Kur’an olduğunu savunuyorum. Kendim herhangi bir hüküm koymuyorum.

Maide Suresi 3. Ayette, 'Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçtim.' buyruluyor. Eğer din tamamlanmışsa, tasavvuf kavramı hangi yetkiyle dine dahil edilebilir? Kur’an eksik mi ki insanlar ona ekleme yapmaya çalışıyor?

En’am Suresi 38’de 'Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.' ifadesi yer alıyor. Eğer Allah eksik bırakmadığını söylüyorsa, tasavvufi öğretiler nereden türedi?

Kur’an, 'Rabbinizden size indirilene uyun. O’ndan başka dostlara uymayın.' (Araf Suresi 3) diyerek yalnızca ve yalnızca Allah’ın vahyine uymamız gerektiğini bildiriyor. Ben de sadece Allah’ın vahyine uyduğum için bu yaklaşımı 'usulsüz ve keyfi' bulmanız aslında büyük bir çelişki. Bana göre keyfi olan şey, Allah’ın hükümlerine birebir uymak değil, Allah’ın hükümlerine insan sözlerini ekleyerek O’nun dinini tamamlanmamış gibi göstermek ve böylece Allah’ın hükmüne şirk koşmaktır. Kur’an, 'Şüphesiz biz bu kitabı düşünüp öğüt alsınlar diye apaçık şekilde indirdik.' (Yusuf Suresi 2) buyururken, Allah’ın kitabını doğrudan anlamaya çalışmayı 'keyfi' bulmak ancak Allah’ın açık mesajına karşı gelmek anlamına gelir. Sonuç olarak, tasavvufun İslam’la bağı olduğunu iddia ediyorsanız, bunu Kur’an’la desteklemeniz gerekir. Ancak sizin sunduğunuz hiçbir Kur’an delili yokken, ben burada doğrudan Kur’an ayetleriyle açıklamalar yaptım.
Tasavvufta aracı yok hocam
güzel açıklanıyor bence burada aracı ise zeten yoktur tasavvuf ehlinde ne istersen allahtan iste anlayışı var
 

Remi

80+ Silver
Katılım
16 Şubat 2021
Mesajlar
3,450
En İyi Cevap
1
Tasavvufta aracı yok hocam
güzel açıklanıyor bence burada aracı ise zeten yoktur tasavvuf ehlinde ne istersen allahtan iste anlayışı var
Hayır var. Bu iddiamı kanıtlayayım izninizle. Tasavvufun en temel öğretilerinden biri, insanın Allah’a doğrudan ulaşamayacağı ve mutlaka bir 'mürşid-i kamil' yani şeyh aracılığıyla manevi yükseliş yapabileceğidir. Eğer tasavvufta gerçekten aracı yoksa, o zaman tüm tarikatların ve şeyhlerin otoritesini de yalanlamış oluyorsunuz. Çünkü pratikte, tasavvuf sisteminin tamamı şeyhlik-müridlik ilişkisine dayalıdır. Örneğin, Nakşibendi tarikatında "rabıta" adı verilen bir uygulama vardır. Bu uygulamada müridler, şeyhini hayal ederek, onunla manevi bir bağ kurduklarını düşünürler. Eğer tasavvufta gerçekten aracı yoksa, neden Allah’a doğrudan yönelmek yerine bir şeyh üzerinden manevi bağlantı kuruluyor? Eğer aracı yoksa, neden insanlar şeyhlerini düşünerek "nur" aldıklarına inanıyorlar?

Ölüden medet umma konusu ise, tasavvufta çok yaygın bir inançtır. Said Nursi’nin "Ey Geylani! Benden sana bir Fatiha! Bana bu şeyimi buldur!" cümlesi bir insanın Allah’tan yardım istemek yerine bir evliyadan medet umduğunu açıkça gösteriyor. Eğer tasavvufta aracı yoksa, neden insanlar Allah’tan istemek yerine şeyhlere, türbelere, tarikatlara yönlendiriliyor? Bunun dışında, tasavvufta şeyhlik kavramı o kadar merkezi bir yer tutuyor ki, tasavvuf büyükleri bizzat şeyhsiz bir yolculuğun mümkün olmadığını söylüyorlar. İşte bu konudaki en açık örneklerden aklıma ilk gelenleri derledim:

"Şeyhin himmeti olmazsa mürid bir hiçtir." (Mevlana, Mesnevi)
"Ey oğul! Kendine bir şeyh ara. Çünkü bu yol, padişahlar yoludur." (Mevlana, Fihi Ma Fih)
"Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır." (İmam Rabbani, Mektubat-ı Rabbani)
"Mürid, şeyhinin elinde ölü yıkayıcının elindeki bir ölü gibi olmalıdır." (Abdülkadir Geylani, Fethu’r-Rabbani)
"Bir şeyhin sohbetinde bulunmadan ve onun elinden geçmeden kemale eremezsin." (Ahmed er-Rifai, el-Burhanü’l-Müeyyed)
"Şeyhin, müridi elinden tutup Allah’a ulaştırma yetkisi vardır." (İbn Arabi, Fütuhat-ı Mekkiyye)
"Tarikat şeyh kapusudur, eğri büğrü varılmaz." (Yunus Emre)
"Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır." (Mevlana, Mesnevi)

Eğer tasavvufta gerçekten aracı yoksa, o zaman bu sözlerin anlamı nedir? Eğer insanlar doğrudan Allah’a ulaşabiliyorsa, neden 'şeyhsiz olanın şeyhi şeytandır' deniliyor?
 

DutchVanDerLinde.

80+ Bronze
Katılım
22 Mayıs 2022
Mesajlar
833
Hayır var. Bu iddiamı kanıtlayayım izninizle. Tasavvufun en temel öğretilerinden biri, insanın Allah’a doğrudan ulaşamayacağı ve mutlaka bir 'mürşid-i kamil' yani şeyh aracılığıyla manevi yükseliş yapabileceğidir. Eğer tasavvufta gerçekten aracı yoksa, o zaman tüm tarikatların ve şeyhlerin otoritesini de yalanlamış oluyorsunuz. Çünkü pratikte, tasavvuf sisteminin tamamı şeyhlik-müridlik ilişkisine dayalıdır. Örneğin, Nakşibendi tarikatında "rabıta" adı verilen bir uygulama vardır. Bu uygulamada müridler, şeyhini hayal ederek, onunla manevi bir bağ kurduklarını düşünürler. Eğer tasavvufta gerçekten aracı yoksa, neden Allah’a doğrudan yönelmek yerine bir şeyh üzerinden manevi bağlantı kuruluyor? Eğer aracı yoksa, neden insanlar şeyhlerini düşünerek "nur" aldıklarına inanıyorlar?

Ölüden medet umma konusu ise, tasavvufta çok yaygın bir inançtır. Said Nursi’nin "Ey Geylani! Benden sana bir Fatiha! Bana bu şeyimi buldur!" cümlesi bir insanın Allah’tan yardım istemek yerine bir evliyadan medet umduğunu açıkça gösteriyor. Eğer tasavvufta aracı yoksa, neden insanlar Allah’tan istemek yerine şeyhlere, türbelere, tarikatlara yönlendiriliyor? Bunun dışında, tasavvufta şeyhlik kavramı o kadar merkezi bir yer tutuyor ki, tasavvuf büyükleri bizzat şeyhsiz bir yolculuğun mümkün olmadığını söylüyorlar. İşte bu konudaki en açık örneklerden aklıma ilk gelenleri derledim:

"Şeyhin himmeti olmazsa mürid bir hiçtir." (Mevlana, Mesnevi)
"Ey oğul! Kendine bir şeyh ara. Çünkü bu yol, padişahlar yoludur." (Mevlana, Fihi Ma Fih)
"Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır." (İmam Rabbani, Mektubat-ı Rabbani)
"Mürid, şeyhinin elinde ölü yıkayıcının elindeki bir ölü gibi olmalıdır." (Abdülkadir Geylani, Fethu’r-Rabbani)
"Bir şeyhin sohbetinde bulunmadan ve onun elinden geçmeden kemale eremezsin." (Ahmed er-Rifai, el-Burhanü’l-Müeyyed)
"Şeyhin, müridi elinden tutup Allah’a ulaştırma yetkisi vardır." (İbn Arabi, Fütuhat-ı Mekkiyye)
"Tarikat şeyh kapusudur, eğri büğrü varılmaz." (Yunus Emre)
"Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır." (Mevlana, Mesnevi)

Eğer tasavvufta gerçekten aracı yoksa, o zaman bu sözlerin anlamı nedir? Eğer insanlar doğrudan Allah’a ulaşabiliyorsa, neden 'şeyhsiz olanın şeyhi şeytandır' deniliyor?
Hocam 1+1=2 olarak dümdüz bakıyorsun olaylara bak sana tasavvuf ehlinden videolar attım onlarda bunu farklı şekilde yorumluyor 50 tane kol bunlarında 1000 tane alt kolu var hepsi farklı yorumlarda bulunuyor cerrahiler işini kitaba göre yapıyorlar ha bana göre şirke kaçtıkları şeyler varmı var ama net konuşamam Allah bilir şeyh olayını aracı kılmakla alakası yok daha çok manevi koç gibi düşünmek lazım
Mesaj otomatik birleştirildi:

Ha diyeceksin bu attığın adamların hiç mi yanlışı yok aha var
bu video,bana göre %100 şirk içeriyor bu video olmasa tekkelerine gidip gözlemlemeyi düşünüyordum
Mesaj otomatik birleştirildi:

Yine üstteki arkadaşın belirttiği üzere bu adamların uzun yıllardan beri süregelen bir dayanak ve kanıt silsilesi var bi programları var en azından bana göre de tamamen islamla uyuşmuyor nedense beni çekiyor ama garip bir şekilde arada açar düzgün ilahilerini meşkleri dinlerim. bunun dışında mealciliğin hiç bir dayanağı kanıtı yok maalesef onlardan önce bunlara dikkat etmek lazım gelir çünkü tasavvuftan daha büyük tehlikedir
 
Son düzenleme:

Remi

80+ Silver
Katılım
16 Şubat 2021
Mesajlar
3,450
En İyi Cevap
1
Hocam 1+1=2 olarak dümdüz bakıyorsun olaylara bak sana tasavvuf ehlinden videolar attım onlarda bunu farklı şekilde yorumluyor 50 tane kol bunlarında 1000 tane alt kolu var hepsi farklı yorumlarda bulunuyor cerrahiler işini kitaba göre yapıyorlar ha bana göre şirke kaçtıkları şeyler varmı var ama net konuşamam Allah bilir şeyh olayını aracı kılmakla alakası yok daha çok manevi koç gibi düşünmek lazım

(Bu yanıtımı daha anlaşılır ve akıcı hale getirmeye çalıştım bu yüzden yazım tarzını biraz değiştirdim, umarım daha rahat okunur.)

Hocam, eğer ben dediğiniz gibi 1+1=2 olarak algılıyorsam, bu kötü bir şey değil; aksine Kur’an zaten olaylara böyle bakmamızı istiyor. Allah, dinin apaçık olduğunu ve kolaylaştırıldığını bizzat belirtiyor:

“Andolsun biz Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Düşünen yok mu?” (Kamer Suresi 17)
“Biz bu kitabı apaçık indirdik ki insanlar öğüt alsın.” (Yusuf Suresi 2)

Eğer Allah, Kur’an’ı açık ve net bir rehber olarak indirdiyse, neden eğip bükmeye ve başka sonuçlara varmaya çalışıyoruz? Eğer bir şey açık ve netse, üzerine farklı anlamlar yükleyerek onu belirsiz hale getirmek doğru olur mu? Ayrıca tasavvuf büyüklerinin söyledikleri ortada. "Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır." sözünü başka nasıl yorumlayabiliriz? Ya da şu sözü:

“Bir şeyhin sohbetinde bulunmadan ve onun elinden geçmeden kemale eremezsin.” (Ahmed er-Rifai, el-Burhanü’l-Müeyyed)

Bu, şeyh olmadan 'kemale erilemeyeceğini', yani Allah’a ulaşılamayacağını iddia ediyor. Peki bu, aracı koymak değil midir? Eğer tasavvufta gerçekten aracı yoksa, bu sözlerin anlamı nedir?

Manevi koçluk ile şeyhlik arasında büyük bir fark var.
Bir sporcu koçu, öğrenciye rehberlik edebilir ama onun yerine koşamaz. Bir öğretmen, bilgi aktarabilir ama kişinin öğrenmesini zorlayamaz. Ama tasavvufta şeyh olmadan Allah’a ulaşmanın mümkün olmadığı iddia ediliyor. Bu, koçluk değil, aracılık ve bağımlılık sistemidir.

Tasavvufta “50 kol, 1000 alt kol” olması hiçbir şeyi değiştirmez. Çünkü biz burada kişisel yorumları değil, tasavvufun temel öğretilerini konuşuyoruz. Eğer bir şey yanlışsa, onu kaç farklı şekilde yorumlarsanız yorumlayın, kaç tane alt kol eklerseniz ekleyin, o şey yanlış olarak kalır.

Örneğin:
Ölüden medet umma
Evliyalardan yardım isteme
Şeyhlerin insanı Allah’a ulaştırması gerektiği inancı

Bunlar şirk midir, değil midir? Eğer bunlar şirkse, "bazıları yanlış yapıyor ama tüm tasavvuf böyle değil" demek, bu gerçeği değiştirmez.

Gelelim “mealcilik dayanıksızdır” iddiasına…
Kur’an bizzat kendini açıklayan ve öğüt almak için kolaylaştırılmış olduğunu söylüyor. Eğer Kur’an zaten biz anlayalım diye apaçık ve kolaylaştırılmışsa, neden mealcilik dayanaksız olsun?

“Andolsun biz Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Düşünen yok mu?” (Kamer Suresi 17)
“Biz bu kitabı apaçık indirdik ki insanlar öğüt alsın.” (Yusuf Suresi 2)

Şimdi asıl kritik noktaya gelelim:

“Tasavvuf tehlikeli ama mealcilik daha tehlikeli” demek nasıl mantıklı olabilir?
Tasavvufun içinde şirk ihtimali var mı? Evet. (Siz evet diyorsunuz bana kalırsa tamamiyle şirk ama sizin yanıtınızı baz alarak yanıt vereceğim)
Allah’a ortak koşmak, Kur’an’a göre affedilmeyecek en büyük günah değil mi?

“Kesinlikle, din sadece Allah’a aittir. O’nun dışındakileri evliya (dostlar) olarak edinenler, 'Onlar bizi Allah’a daha fazla yaklaştırsın diye biz onlara tapıyoruz.' (derler)." (Zümer Suresi 3)
“Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.” (Fatiha Suresi 5)

Tasavvufta şirk riski varken, sadece Kur’an’a inanmayı bundan daha büyük tehlike olarak görmek nasıl mümkün olabilir? Eğer sadece Allah’ın kitabına inanmak tehlikeli olarak görüyorsanız, bu, Allah’ın vahyini yetersiz görmek anlamına gelmez mi?

Sonuç olarak, bir şeyin uzun yıllardır var olması, sistemli olması veya insana çekici gelmesi, onun doğru olduğu anlamına gelmez. Gerçek doğru, ancak Allah’ın kitabında bulunur ve bizler için en net ve kesin rehber Kur’an’dır.
 
Top Bottom