Hocam 1+1=2 olarak dümdüz bakıyorsun olaylara bak sana tasavvuf ehlinden videolar attım onlarda bunu farklı şekilde yorumluyor 50 tane kol bunlarında 1000 tane alt kolu var hepsi farklı yorumlarda bulunuyor cerrahiler işini kitaba göre yapıyorlar ha bana göre şirke kaçtıkları şeyler varmı var ama net konuşamam Allah bilir şeyh olayını aracı kılmakla alakası yok daha çok manevi koç gibi düşünmek lazım
(Bu yanıtımı daha anlaşılır ve akıcı hale getirmeye çalıştım bu yüzden yazım tarzını biraz değiştirdim, umarım daha rahat okunur.)
Hocam, eğer ben dediğiniz gibi 1+1=2 olarak algılıyorsam, bu kötü bir şey değil; aksine Kur’an zaten olaylara böyle bakmamızı istiyor. Allah, dinin apaçık olduğunu ve kolaylaştırıldığını bizzat belirtiyor:
“Andolsun biz Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Düşünen yok mu?” (Kamer Suresi 17)
“Biz bu kitabı apaçık indirdik ki insanlar öğüt alsın.” (Yusuf Suresi 2)
Eğer Allah, Kur’an’ı açık ve net bir rehber olarak indirdiyse, neden eğip bükmeye ve başka sonuçlara varmaya çalışıyoruz? Eğer bir şey açık ve netse, üzerine farklı anlamlar yükleyerek onu belirsiz hale getirmek doğru olur mu? Ayrıca tasavvuf büyüklerinin söyledikleri ortada. "Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır." sözünü başka nasıl yorumlayabiliriz? Ya da şu sözü:
“Bir şeyhin sohbetinde bulunmadan ve onun elinden geçmeden kemale eremezsin.” (Ahmed er-Rifai, el-Burhanü’l-Müeyyed)
Bu, şeyh olmadan 'kemale erilemeyeceğini', yani Allah’a ulaşılamayacağını iddia ediyor. Peki bu, aracı koymak değil midir? Eğer tasavvufta gerçekten aracı yoksa, bu sözlerin anlamı nedir?
Manevi koçluk ile şeyhlik arasında büyük bir fark var.
Bir sporcu koçu, öğrenciye rehberlik edebilir ama onun yerine koşamaz. Bir öğretmen, bilgi aktarabilir ama kişinin öğrenmesini zorlayamaz. Ama tasavvufta şeyh olmadan Allah’a ulaşmanın mümkün olmadığı iddia ediliyor. Bu, koçluk değil, aracılık ve bağımlılık sistemidir.
Tasavvufta “50 kol, 1000 alt kol” olması hiçbir şeyi değiştirmez. Çünkü biz burada kişisel yorumları değil, tasavvufun temel öğretilerini konuşuyoruz. Eğer bir şey yanlışsa, onu kaç farklı şekilde yorumlarsanız yorumlayın, kaç tane alt kol eklerseniz ekleyin, o şey yanlış olarak kalır.
Örneğin:
Ölüden medet umma
Evliyalardan yardım isteme
Şeyhlerin insanı Allah’a ulaştırması gerektiği inancı
Bunlar şirk midir, değil midir? Eğer bunlar şirkse, "bazıları yanlış yapıyor ama tüm tasavvuf böyle değil" demek, bu gerçeği değiştirmez.
Gelelim “mealcilik dayanıksızdır” iddiasına…
Kur’an bizzat kendini açıklayan ve öğüt almak için kolaylaştırılmış olduğunu söylüyor. Eğer Kur’an zaten biz anlayalım diye apaçık ve kolaylaştırılmışsa, neden mealcilik dayanaksız olsun?
“Andolsun biz Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Düşünen yok mu?” (Kamer Suresi 17)
“Biz bu kitabı apaçık indirdik ki insanlar öğüt alsın.” (Yusuf Suresi 2)
Şimdi asıl kritik noktaya gelelim:
“Tasavvuf tehlikeli ama mealcilik daha tehlikeli” demek nasıl mantıklı olabilir?
Tasavvufun içinde şirk ihtimali var mı? Evet. (Siz evet diyorsunuz bana kalırsa tamamiyle şirk ama sizin yanıtınızı baz alarak yanıt vereceğim)
Allah’a ortak koşmak, Kur’an’a göre affedilmeyecek en büyük günah değil mi?
“Kesinlikle, din sadece Allah’a aittir. O’nun dışındakileri evliya (dostlar) olarak edinenler, 'Onlar bizi Allah’a daha fazla yaklaştırsın diye biz onlara tapıyoruz.' (derler)." (Zümer Suresi 3)
“Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.” (Fatiha Suresi 5)
Tasavvufta şirk riski varken, sadece Kur’an’a inanmayı bundan daha büyük tehlike olarak görmek nasıl mümkün olabilir? Eğer sadece Allah’ın kitabına inanmak tehlikeli olarak görüyorsanız, bu, Allah’ın vahyini yetersiz görmek anlamına gelmez mi?
Sonuç olarak, bir şeyin uzun yıllardır var olması, sistemli olması veya insana çekici gelmesi, onun doğru olduğu anlamına gelmez. Gerçek doğru, ancak Allah’ın kitabında bulunur ve bizler için en net ve kesin rehber Kur’an’dır.