S C O
80+ Bronze
- Katılım
- 21 Temmuz 2022
- Mesajlar
- 947
Dahası
MİLLİ BAYRAĞINI BİLMEYENLERİN
ÇOĞU SİTELERDE Kİ "TÜRKLÜK, VATAN, MİLLET, ŞEHİT" YAZILARI YANLIŞ ÇİZİLMİŞ TÜRK BAYRAKLARIYLA BEZENEREK YAPILINCA KOMİK OLMAKTADIR. BU YAZILARIN SAHİPLERİ BU DUYGULARINDA SAMİMİYSELER ÖNCE BAYRAĞINI BİLECEK.
ONUN SEMBOLLEŞTİRDİĞİ HUSUSLARA SAYGISININ BİR GÖSTERGESİ OLARAK DA ÖNCE "DOĞRU ÇİZECEK".
YANLIŞ BAYRAK ÇİZİMİ, MİLLİ MARŞI YANLIŞ OKUMAK GİBİ, TÜRKÇEYİ İNGİLİZCE KELİMELERLE KONUŞMAK GİBİ BİR SAYGISIZLIKTIR.
Türklük / Bayrak için hamasiyet yapacaksın; ama anlamından bi haber olacaksın ve hatta doğru dürüst çizmeyi bile bilmeyecek beceremiyeceksin. Yok böyle şey. Adama hamasiyeti için hadi canım sende derler ki hiç kimse kusura bakmasın, ben bu hakkı kendimde buluyor ve böyle durumlarda o yazının sahibini hiç ciddiye almıyorum. Hatta o kişi hakkında ithamkâr düşünüyorum. Bu sözümden yarası olanda gocunursa gocunsun, umurumda bile değil.
İşte bu ayıbı önlemek adına bu dokümanı sizler için hazırladım. Buyurun en azından Türk Bayrağı için bilinmesi gereken bilgileri derlenmiş olarak edinmeniz için ilginize/bilginize sunuyorum. Lütfen Türk Bayrağı çiziminde özen gösterin. Dil Bayrağımız Türkçenin Liberal/CIA uygulamaları ile bozulması gibi, Şehit Örtümüzün dejenere edilmesine birde siz asla yardımcı olmayın. Bayrakları bayrak yapan üstünde ki kandır... demekteyseniz ve ifade ettiğiniz milli duygularınızda samimiyseniz, o bayrak artık sizin için rastgele çizilecek bir şey değildir. Hele o Bayrak ki bir Hilâli uğruna nice Güneşlerin battığı Türk Bayrağı ise. Bayrağınıza duyduğunuz saygı ve sevgiyi sadece sözlerle değil, lütfen öncelikle "Milli Onurumuz" olan Türk Bayrağımızın çiziminde göstereceğiniz özenle de gösterin. Rast gele Türk Bayrağı çizmeyin, çizilmesine de müsamaha göstermeyin. çizmesini bilmeyenler kendi tasarımlarında kullanmak üzere doğru çizimleri her yerde bulabilir. Yapacakları iş sadece doğru olanı kopyalamak. Yinede olursa ek yardım için taleplerinize cevap vermeye hazırım. Nitekim bölüm başında sabit konumuzda doğru örnekleri verdim. Bu çağrımı önemle dikkate almanızda yarar var. İşte TÜRK BAYRAĞI ile ilgili bilmeniz gereken tüm bilgi....
ÖNCE BAYRAK SÖZCÜĞÜNE BAKALIM
Bayrak sözcüğünün aslı, "Batrak"tır. Batıraktan yani batırmaktan gelir. Eski Türkler'de toprağa saplanan, "batırılan" mızrağın üzerine hanedanlığı temsil eden renklerde kumaşlar, ipler, tuğlar vb. asılırdı. Mızrağın ucuna da altın veya değerli madenlerden kurt başı gibi kağanlık alemi takılırdı. "Toprağa batırılan mızrak" anlamındaki bayrak sözcüğü, zamanla "dalgalanan milli simge" mize gelişmiştir. Osmanlı Devleti'nden önceki Türk devletlerinde kullanılan bayrakların, renk ve sembolleri hakkında yeterince tek kaynaklı detaylı bir bilgi yoktur. Daha geniş bilgiyi ileri ki satırlarda yer vereceğim ama ön bilgi olarak; Türk Bayrağı'nı ilk olarak "Anadolu Selçuklu hükümdarı Gıyaseddin Mes'üd" tarafından "Osman Bey" e gönderilen "ak renkli sancak" olarak görürüz. Tabii o dönemde Ak 'ın anlamı bugünkü kadar kara değildi ve böylesine anlamını kaybetmemişti. 15 inci yüzyıldan sonra "al bayrak", daha sonra Yavuz Sultan Selim dönemindeki Çaldıran Savaşı'nda ise "yeşil bayrak" kullanılmaya başlanmıştır. Günümüz Türk Bayrağı'na en yakın şekle ise "3 üncü Selim" döneminde rastlanır. Bu bayrakta hilâl ile birlikte "sekiz köşeli yıldız kullanılmıştır". "Yıldızın beş köşeli" şekilde kullanılması ise 1842 yılında Abdülmecit dönemi"ne denk gelmektedir.
Saltanatın kaldırılması üzerine 29 Mayıs 1936 tarihinde çıkartılan 2994 sayılı kanunla Türk Bayrağı'nın şekli ve ölçüleri kesin bir şekilde tesbit edilmiştir. 28 Temmuz 1937 tarihli 27175 sayılı Türk Bayrağı nizamnamesi kararnamesi ile de Türk Bayrağı'nın yapımı ve kullanılışı zorunlu şartları düzenlenmiştir.
Türk Bayrağı estetik olarak değerlendirildiğinde, "altın oran"a sahip ve "Güzel" tanımına tam uyumludur. Yani "Artistik bir yapıta / esere; herhangi bir şekilde bir ekleme veya çıkarma yapılamıyorsa o yapıt / eser estetik olarak güzeldir." kuralına uygundur. Şüphesiz ki, kişisel zevke göre, subjektif bir değerlendirmeden değil, akademik değerlendirmenin güzel tanımından bahsetmekteyim. Yoksa şüphesiz "kuzguna yavrusu anka görünür".
BAYRAK ve TÜRK BAYRAĞININ GENEL TANIMLAMALARI
Türk Bayrağımızı oluşturan kavram ve kabullenme gelişiminin kökenlerini irdeleyecek olursak, bilinen dört temel unsurunu detaylandırmak gerekecektir. Bunlar; Bayrak kökeni, Al Renk, Ay ve Yıldız'dır.
Çok eski zamanlarda kurulan devletler ve kavimler bile, bayrak veya bayrağa benzeyen semboller kullanmışlardır. Her devletin hâkimiyetini bağımsızlığını ve onurunu temsil ettiği için bayrağa saygı gösterilir. Ancak Türklerin, en az binyıllık tarihi kökü olan Bayrağına duyduğu saygı, sevgi ise diğer milletlere oranla daha güçlü ve farklıdır. İçimizde "üstümde dalgalanan bezin rengi önemli değil ben kendi özçıkarıma bakarım" diyen çok güzide!... vatanseverler de olmuştur ve bugünde vardır. Eğer bu düşücede değil de, bayrağımızı sahip olduğu değerde algılıyorsak; bayrağa sevgi ve saygı sadece ifade ile değildir. Çiziminden, kullanılmasına kadar gösterilmesi gereken duyarlılığın, titizliğin fiilen de gösterilmesi gerekir. Hele ki bu Bayrak; şaire "Bir Hilâl uğruna ne Güneşler batıyor" dedirten olayların, milli kahramanlarının ınançların da dalgalanan Türk Bayrağı olursa. Oğuz Türkleri arasında bayrak kelimesi 11inci asırda "Bayrak" ve "Batrak" şeklinde bugün ki anlamda kullanılmıştır.
1- Batrak: tek başına muharebe eden muhariplere mahsus ipekten yapılmış alem. (lütfen dikkat âlem değil alem)
2- Bayrak: ifadesi Oğuz Türkleri arasında da aynı anlamda kullanılıyordu.
Ağdı Kızıl Bayrak
Toğdı kara toprak
Yetşü gelüp <Uğrak>
Tokşip anın giçtimiz (Divan-ı Lügat-ûl Türk /Kaşgarlı Mahmut)
Şiirde görüldüğü gibi Oğuz Türkleri arasında 11inci asırda bayrak kelimesi kullanıldığı açıkca belli. Bu bayrak kızıl renkte idi. Ağdığı yani yüceldiği zaman kara toprağı havalandırıyordu, demek ki bir kitleyi arkasında sürüklüyordu. Acaba Türkçemiz de var olan "Bayrak kaldırma" ifadesinin kökeni bu yaklaşım olabilir mi? bilmiyorum. Süleyman Efendi’nin büyük Türk Lügatı’na göre “baydak” kelimesi Azeri Türkçe lehçesinde beyliğin alâmetiydi. Kırgızların Manas Destanı'nda da bayrağın kızıl renkli olduğu görülür. Kırgız kabileler "kızıl tuğ" etrafında toplanırdı. Görülüyor ki çok eski zamanlardan beri, Türk âleminde bayrak olarak dalgalanıp gelen bu manâ psiko-sosyolojinin değişimlerine uyumlu olarak bazı renk ve şekil farklılıkları göstermiş ise de, esas olarak "milli sembol" olma anlamını, rengini ve bayrak adını muhafaza etmiştir.
Diğer milletlerde de örneğin Bizans, Roma, Etiler vs. ay ve yıldız gibi sembollerin kullanıldığı görülmektedir. Tarihi seyir içerisinde Türklerin İslâmiyettenn önce ki dönemde ve İslâmiyetten sonra ki devrede de, hilâl ve yıldız sembollerini kullanmış olduğunu tarihi belgeler ışığında görmekteyiz. İşte bu referans kaynaklara bakıldığında özetle aşağıda ki bilgileri yani Türklerin hilâl ve yıldızı kullandığını görürüz.
— Şehnamede gerek Türk ordusunun gerek İran ordusunun hilâl kullandığı görülür.
— Haçlı Seferleri sırasında Hristiyanların kullandığı haç işaretine karşı, onlar ile savaşan İslâm olanların hilâl işaretini kullanması genel kabul görmüştür.
— Eyyûbiler sancaklarında hilâl işareti kullanmıştır.
— İslâm devletleri tarafından hilâlin gördüğü umumi rağbeti gösteren en bariz vesikalar 14/15 inci asırlardan kalma haritalardır.
Hilâl tercihi nedenini teşkil edebilecek muhtemel yorumda ki ebced hesabı yaklaşımına daha sonra ki satırlarda yer vereceğim.
— Bu haritalardan en eskisi Hamî adında Endülüslü bir Müslüman tarafından resmedilmiş olup, ne yazık ki her şeyi çalarak kendine mâl etme alışkanlığı olan Batılılarda Katalan haritası diye ünlenmiştir.
— Bu resimler ve bayrakların delâleti ile hilâlin doğuda yani Türk âleminden başlayarak Afrika’ya kadar yayıldığı anlaşılmaktadır.
Endülüslü Hamî'nin haritasından takriben bir asır sonra çizilmiş diğer bir haritayı incelediğimiz zaman hilâlin Müslüman memleketlerinin umumi bir remzi haline geldiği görülür.
— Aşık Paşazade tarihinde Osman Gazi’ye atfedilen rüyada ki Ay'ın bayrağımızda ki hilâl ile münasebeti olduğu ifade edilir.
“Osman Gazi, Şeyh Edebâli’ye misafir olduğunda rüyasında Şeyh Edebâli’nin kuşağından bir ay doğar ve gelir Osman gazi’nin koynuna girer. Göbeğinden bir Çınar Ağacı biterek tüm âlemi tutar.
— Osman gazi’nin kendine mahsus bir sancağı vardı. Bu sancağın renk ve şekli hakkında kesin bilgimiz yoksa da kırmızı zemin üzerine hilâl resmedilmiş bir sancak olduğunu gösteren zımni malûmat vardır. Gerek rüya meselesi ve gerek bu devirdeki ekseri İslâm hükümdarlarının hilâli kullanması da bence bu fikri kuvvetlendirmektedir.
— 2inci Beyazıt Dönemi’nde Rodos şövalyeleri ile deniz harplerinin bazı safhalarını göstermek üzere yapılan gravürlerin üzerinde, Türk gemilerinin hilâlli sancaklar taşıdıkları görülmektedir.
— 1520’de Venedik’te basılmış bir gravür de İstanbul’u deniz cephesinden göstermektedir. Bu desende resmedilen gemilerin sancakları hilâllidir. Bunlar Türk gemileridir zira burada ki Venedik ve Bizans gemilerinin sancakları farklıdır.
— Topkapı Sarayı’da ki bir İtalyanın yazdığı coğrafya kitabının baş tarafında Fatih Sultan Mehmet’e yazılmış bir ithafnâme vardır. Burada da; Türk arması olarak “mavi zemin üzerine altın yaldızlı hilâl” resmini ihtiva eden bir madalya vardır.
— Vezir Lütfü Paşa anlatımına göre Çaldıran Savaşı'nda Osmanlı ordusunda kızıl bayraklar ve hilâller görülmektedir.
— 1571 senesinde ki Lepanto savaşını tasvir eden ressam Andrea Vicentinon’un Venedik Duoçe'ler sarayındaki meşhur tablosunda Kaptan-ı Derya Müezzinoğlu Ali paşa ve onunla birlikte olan Türk kadırgalarının kıç gönderlerinde üç hilâlli sancak çektikleri ve direkte dahi iki sıra hilâli içeren bir gidon taşıdıkları görülür.
— 1793 yılında yeşil sancaklar tamamen terk edilerek, kırmızıya geçilmiştir.
— Osmanlı Devleti teşekkülünden itibaren asırlarca değişik renkte ve şekilde sancak kullanılmakla beraber, "hilâl" devletin resmi bir remz'i olarak itibar görmüştür.
— 2inci Mahmut tarafından bastırılan madalyalarda da ay/yıldız görülmektedir.
— Beşiktaş Deniz müzesinde bulunan bahriye nâzırı Cemâl Paşa’nın nezaretinde 3199 numara ile kayıtlı sancak albümü 1800’lü yıllarda el yazısıyla yazılmıştır. Bu albüm üstünde ve içinde bulunan sancaklar da üç hilâllidir.
— 1857 yılında 2inci Mahmut’un hükümdar olduğu zaman ay ve yıldızlı bayrakların kullanılmasına devam edildiği görülmektedir.
— 1844 ’lü yıllara kadar tedavüle çıkan paralarda sekiz köşeli yıldız kullanılırken bu tarihten sonra tedavüle çıkarılan altın ve gümüş paralarda beş köşeli yıldızlar kullanılmaya başlanmıştır.
— Abdülaziz’in Fransa’ya seyahati münasebetiyle Toulon’da yapılan merasime iştirak eden Türk ve Fransız gemilerinin beş köşeli yıldız ve hilâli ihtiva eden bayrak çektikleri, ressam Jerard’ın İstanbul Deniz Müzesinde ki tablolarında görülmektedir.
— Mısır Bayrağı; İngiliz askeri işgali altında olan mısır hükümeti, mevcut anlaşmalar mucibince Osmanlı hükümetinin himayesi altında idi. Bu hükümetinde özel bir bayrağı vardı: Kırmızı zemin üzerine üç adet ak hilâl ve beş köşeli yıldız. Bu hilâllerin ikisi alt alta üçüncüsü bunların ortasına ve soluna gelecek şekilde resmedilirdi.
— Tunus Bayrağı; Fransız askeri işgali altında olan Tunus’ta mevcut anlaşmalar mucibince Osmanlı hükümetine ait idi. Bu hükümetin de özel bir bayrağı vardı. Kırmızı zemin üstünde bir beyaz daire ve bunun ortasına kırmızı hilâl ve yıldız resmedilirdi.
"G" - Bayrağın düşey boyu / genişliği / eni
Belirlenmesi tamamen serbest olan, temel referans ölçüdür.
"A" - Ay dış dairesi merkezinin uçkurluk kenarından uzaklığı
Çizimde ki "A" uzunluğu olan “Ay’ın Dış Dairesi / Çemberi Merkezi”nin ‘Sol Uçkurluğa uzaklığı’ Sabit öngörülen Genişliğin yarısı (½ G ölçüsü) kadar, yani genişliğin %50 si oranında olması gerekmektedir.
"B" - Ayı'n dış dairesi kutru / çapı
Çizimde ki "B" uzunluğu olan “Ay’ın Dış Çemberinin Çapı” yine genişliğin, yarısı kadar olmalıdır, yani genişliğin ½ G ölçüsü
"C" - Ayı'n iç dairesi ile dış dairesi merkezleri arası uzaklığı
Çizimde ki "C" uzaklığı olan “Ay’ın İç ve Dış Dairelerinin / Çemberlerinin Merkezleri” arasındaki uzaklık, genişliğin ‘G’ 0,0625 çarpım katı kadar, yani G ölçüsü x 0,0625 olmalıdır.
"D" - Ayı'n iç dairesinin kutru / çapı
Çizimde ki "D" uzunluğu olan “Ayın İç Dairesinin/Çemberinin Çapı” genişliğin 0,4 çarpım katı kadardır, yani G ölçüsü x 0,4 olmalıdır.
"E" - Yıldız dairesinin Ay'ın iç dairesine olan uzaklığı
Çizimde ki "E" uzaklığı olan “Yıldız Dairesinin/Çemberinin ve Ay’ın İç Dairesinin / Çemberinin Uçkurluk Yönüne Ekseni Kestiği Noktaya kadar giden Uzunluk”, Genişliğin 1/3 i kadardır, yani G ölçüsünün üçte biri kadar olmalıdır.
"F" - Yıldız dairesinin kutru / çapı
Çizimde ki "F" “Yıldızı Çerçeveleyen ve onu oluşturan yardımcı Dairenin/Çemberin Çapı” ise, yine genişliğin 1/4 i kadardır, yani G ölçüsünün dörtte biri olmalıdır. Bu daire 72'5 derece ile beş eşit parçaya bölünerek beş köşeli Yıldızın Uç Noktaları elde edilir.
"L" - Bayrağın yatay boyu
Çizimde ki "L" Bayrağın yatay uzunluğu ise “Bayrağın Boyunu/Uzunluğu”nu gösterir ve Genişliğin 1,5 katıdır, yani G ölçüsünü x 1.5 olması gerekir.
"M" - Bayrağın sol kenar "uçkurluk" genişliği
Çizimde ki "M" "Bayrağın Sol kenar Uçkurluk enini gösterir ve G / Genişliğin 1/30 u kadardır, yani G ölçüsünün otuzda biri olmalıdır.
ÇOĞU SİTELERDE Kİ "TÜRKLÜK, VATAN, MİLLET, ŞEHİT" YAZILARI YANLIŞ ÇİZİLMİŞ TÜRK BAYRAKLARIYLA BEZENEREK YAPILINCA KOMİK OLMAKTADIR. BU YAZILARIN SAHİPLERİ BU DUYGULARINDA SAMİMİYSELER ÖNCE BAYRAĞINI BİLECEK.
ONUN SEMBOLLEŞTİRDİĞİ HUSUSLARA SAYGISININ BİR GÖSTERGESİ OLARAK DA ÖNCE "DOĞRU ÇİZECEK".
YANLIŞ BAYRAK ÇİZİMİ, MİLLİ MARŞI YANLIŞ OKUMAK GİBİ, TÜRKÇEYİ İNGİLİZCE KELİMELERLE KONUŞMAK GİBİ BİR SAYGISIZLIKTIR.
Türklük / Bayrak için hamasiyet yapacaksın; ama anlamından bi haber olacaksın ve hatta doğru dürüst çizmeyi bile bilmeyecek beceremiyeceksin. Yok böyle şey. Adama hamasiyeti için hadi canım sende derler ki hiç kimse kusura bakmasın, ben bu hakkı kendimde buluyor ve böyle durumlarda o yazının sahibini hiç ciddiye almıyorum. Hatta o kişi hakkında ithamkâr düşünüyorum. Bu sözümden yarası olanda gocunursa gocunsun, umurumda bile değil.
İşte bu ayıbı önlemek adına bu dokümanı sizler için hazırladım. Buyurun en azından Türk Bayrağı için bilinmesi gereken bilgileri derlenmiş olarak edinmeniz için ilginize/bilginize sunuyorum. Lütfen Türk Bayrağı çiziminde özen gösterin. Dil Bayrağımız Türkçenin Liberal/CIA uygulamaları ile bozulması gibi, Şehit Örtümüzün dejenere edilmesine birde siz asla yardımcı olmayın. Bayrakları bayrak yapan üstünde ki kandır... demekteyseniz ve ifade ettiğiniz milli duygularınızda samimiyseniz, o bayrak artık sizin için rastgele çizilecek bir şey değildir. Hele o Bayrak ki bir Hilâli uğruna nice Güneşlerin battığı Türk Bayrağı ise. Bayrağınıza duyduğunuz saygı ve sevgiyi sadece sözlerle değil, lütfen öncelikle "Milli Onurumuz" olan Türk Bayrağımızın çiziminde göstereceğiniz özenle de gösterin. Rast gele Türk Bayrağı çizmeyin, çizilmesine de müsamaha göstermeyin. çizmesini bilmeyenler kendi tasarımlarında kullanmak üzere doğru çizimleri her yerde bulabilir. Yapacakları iş sadece doğru olanı kopyalamak. Yinede olursa ek yardım için taleplerinize cevap vermeye hazırım. Nitekim bölüm başında sabit konumuzda doğru örnekleri verdim. Bu çağrımı önemle dikkate almanızda yarar var. İşte TÜRK BAYRAĞI ile ilgili bilmeniz gereken tüm bilgi....
ÖNCE BAYRAK SÖZCÜĞÜNE BAKALIM
Bayrak sözcüğünün aslı, "Batrak"tır. Batıraktan yani batırmaktan gelir. Eski Türkler'de toprağa saplanan, "batırılan" mızrağın üzerine hanedanlığı temsil eden renklerde kumaşlar, ipler, tuğlar vb. asılırdı. Mızrağın ucuna da altın veya değerli madenlerden kurt başı gibi kağanlık alemi takılırdı. "Toprağa batırılan mızrak" anlamındaki bayrak sözcüğü, zamanla "dalgalanan milli simge" mize gelişmiştir. Osmanlı Devleti'nden önceki Türk devletlerinde kullanılan bayrakların, renk ve sembolleri hakkında yeterince tek kaynaklı detaylı bir bilgi yoktur. Daha geniş bilgiyi ileri ki satırlarda yer vereceğim ama ön bilgi olarak; Türk Bayrağı'nı ilk olarak "Anadolu Selçuklu hükümdarı Gıyaseddin Mes'üd" tarafından "Osman Bey" e gönderilen "ak renkli sancak" olarak görürüz. Tabii o dönemde Ak 'ın anlamı bugünkü kadar kara değildi ve böylesine anlamını kaybetmemişti. 15 inci yüzyıldan sonra "al bayrak", daha sonra Yavuz Sultan Selim dönemindeki Çaldıran Savaşı'nda ise "yeşil bayrak" kullanılmaya başlanmıştır. Günümüz Türk Bayrağı'na en yakın şekle ise "3 üncü Selim" döneminde rastlanır. Bu bayrakta hilâl ile birlikte "sekiz köşeli yıldız kullanılmıştır". "Yıldızın beş köşeli" şekilde kullanılması ise 1842 yılında Abdülmecit dönemi"ne denk gelmektedir.
Saltanatın kaldırılması üzerine 29 Mayıs 1936 tarihinde çıkartılan 2994 sayılı kanunla Türk Bayrağı'nın şekli ve ölçüleri kesin bir şekilde tesbit edilmiştir. 28 Temmuz 1937 tarihli 27175 sayılı Türk Bayrağı nizamnamesi kararnamesi ile de Türk Bayrağı'nın yapımı ve kullanılışı zorunlu şartları düzenlenmiştir.
Türk Bayrağı estetik olarak değerlendirildiğinde, "altın oran"a sahip ve "Güzel" tanımına tam uyumludur. Yani "Artistik bir yapıta / esere; herhangi bir şekilde bir ekleme veya çıkarma yapılamıyorsa o yapıt / eser estetik olarak güzeldir." kuralına uygundur. Şüphesiz ki, kişisel zevke göre, subjektif bir değerlendirmeden değil, akademik değerlendirmenin güzel tanımından bahsetmekteyim. Yoksa şüphesiz "kuzguna yavrusu anka görünür".
BAYRAK ve TÜRK BAYRAĞININ GENEL TANIMLAMALARI
Türk Bayrağımızı oluşturan kavram ve kabullenme gelişiminin kökenlerini irdeleyecek olursak, bilinen dört temel unsurunu detaylandırmak gerekecektir. Bunlar; Bayrak kökeni, Al Renk, Ay ve Yıldız'dır.
Çok eski zamanlarda kurulan devletler ve kavimler bile, bayrak veya bayrağa benzeyen semboller kullanmışlardır. Her devletin hâkimiyetini bağımsızlığını ve onurunu temsil ettiği için bayrağa saygı gösterilir. Ancak Türklerin, en az binyıllık tarihi kökü olan Bayrağına duyduğu saygı, sevgi ise diğer milletlere oranla daha güçlü ve farklıdır. İçimizde "üstümde dalgalanan bezin rengi önemli değil ben kendi özçıkarıma bakarım" diyen çok güzide!... vatanseverler de olmuştur ve bugünde vardır. Eğer bu düşücede değil de, bayrağımızı sahip olduğu değerde algılıyorsak; bayrağa sevgi ve saygı sadece ifade ile değildir. Çiziminden, kullanılmasına kadar gösterilmesi gereken duyarlılığın, titizliğin fiilen de gösterilmesi gerekir. Hele ki bu Bayrak; şaire "Bir Hilâl uğruna ne Güneşler batıyor" dedirten olayların, milli kahramanlarının ınançların da dalgalanan Türk Bayrağı olursa. Oğuz Türkleri arasında bayrak kelimesi 11inci asırda "Bayrak" ve "Batrak" şeklinde bugün ki anlamda kullanılmıştır.
1- Batrak: tek başına muharebe eden muhariplere mahsus ipekten yapılmış alem. (lütfen dikkat âlem değil alem)
2- Bayrak: ifadesi Oğuz Türkleri arasında da aynı anlamda kullanılıyordu.
Ağdı Kızıl Bayrak
Toğdı kara toprak
Yetşü gelüp <Uğrak>
Tokşip anın giçtimiz (Divan-ı Lügat-ûl Türk /Kaşgarlı Mahmut)
Şiirde görüldüğü gibi Oğuz Türkleri arasında 11inci asırda bayrak kelimesi kullanıldığı açıkca belli. Bu bayrak kızıl renkte idi. Ağdığı yani yüceldiği zaman kara toprağı havalandırıyordu, demek ki bir kitleyi arkasında sürüklüyordu. Acaba Türkçemiz de var olan "Bayrak kaldırma" ifadesinin kökeni bu yaklaşım olabilir mi? bilmiyorum. Süleyman Efendi’nin büyük Türk Lügatı’na göre “baydak” kelimesi Azeri Türkçe lehçesinde beyliğin alâmetiydi. Kırgızların Manas Destanı'nda da bayrağın kızıl renkli olduğu görülür. Kırgız kabileler "kızıl tuğ" etrafında toplanırdı. Görülüyor ki çok eski zamanlardan beri, Türk âleminde bayrak olarak dalgalanıp gelen bu manâ psiko-sosyolojinin değişimlerine uyumlu olarak bazı renk ve şekil farklılıkları göstermiş ise de, esas olarak "milli sembol" olma anlamını, rengini ve bayrak adını muhafaza etmiştir.
Diğer milletlerde de örneğin Bizans, Roma, Etiler vs. ay ve yıldız gibi sembollerin kullanıldığı görülmektedir. Tarihi seyir içerisinde Türklerin İslâmiyettenn önce ki dönemde ve İslâmiyetten sonra ki devrede de, hilâl ve yıldız sembollerini kullanmış olduğunu tarihi belgeler ışığında görmekteyiz. İşte bu referans kaynaklara bakıldığında özetle aşağıda ki bilgileri yani Türklerin hilâl ve yıldızı kullandığını görürüz.
— Şehnamede gerek Türk ordusunun gerek İran ordusunun hilâl kullandığı görülür.
— Haçlı Seferleri sırasında Hristiyanların kullandığı haç işaretine karşı, onlar ile savaşan İslâm olanların hilâl işaretini kullanması genel kabul görmüştür.
— Eyyûbiler sancaklarında hilâl işareti kullanmıştır.
— İslâm devletleri tarafından hilâlin gördüğü umumi rağbeti gösteren en bariz vesikalar 14/15 inci asırlardan kalma haritalardır.
Hilâl tercihi nedenini teşkil edebilecek muhtemel yorumda ki ebced hesabı yaklaşımına daha sonra ki satırlarda yer vereceğim.
— Bu haritalardan en eskisi Hamî adında Endülüslü bir Müslüman tarafından resmedilmiş olup, ne yazık ki her şeyi çalarak kendine mâl etme alışkanlığı olan Batılılarda Katalan haritası diye ünlenmiştir.
— Bu resimler ve bayrakların delâleti ile hilâlin doğuda yani Türk âleminden başlayarak Afrika’ya kadar yayıldığı anlaşılmaktadır.
Endülüslü Hamî'nin haritasından takriben bir asır sonra çizilmiş diğer bir haritayı incelediğimiz zaman hilâlin Müslüman memleketlerinin umumi bir remzi haline geldiği görülür.
— Aşık Paşazade tarihinde Osman Gazi’ye atfedilen rüyada ki Ay'ın bayrağımızda ki hilâl ile münasebeti olduğu ifade edilir.
“Osman Gazi, Şeyh Edebâli’ye misafir olduğunda rüyasında Şeyh Edebâli’nin kuşağından bir ay doğar ve gelir Osman gazi’nin koynuna girer. Göbeğinden bir Çınar Ağacı biterek tüm âlemi tutar.
— Osman gazi’nin kendine mahsus bir sancağı vardı. Bu sancağın renk ve şekli hakkında kesin bilgimiz yoksa da kırmızı zemin üzerine hilâl resmedilmiş bir sancak olduğunu gösteren zımni malûmat vardır. Gerek rüya meselesi ve gerek bu devirdeki ekseri İslâm hükümdarlarının hilâli kullanması da bence bu fikri kuvvetlendirmektedir.
— 2inci Beyazıt Dönemi’nde Rodos şövalyeleri ile deniz harplerinin bazı safhalarını göstermek üzere yapılan gravürlerin üzerinde, Türk gemilerinin hilâlli sancaklar taşıdıkları görülmektedir.
— 1520’de Venedik’te basılmış bir gravür de İstanbul’u deniz cephesinden göstermektedir. Bu desende resmedilen gemilerin sancakları hilâllidir. Bunlar Türk gemileridir zira burada ki Venedik ve Bizans gemilerinin sancakları farklıdır.
— Topkapı Sarayı’da ki bir İtalyanın yazdığı coğrafya kitabının baş tarafında Fatih Sultan Mehmet’e yazılmış bir ithafnâme vardır. Burada da; Türk arması olarak “mavi zemin üzerine altın yaldızlı hilâl” resmini ihtiva eden bir madalya vardır.
— Vezir Lütfü Paşa anlatımına göre Çaldıran Savaşı'nda Osmanlı ordusunda kızıl bayraklar ve hilâller görülmektedir.
— 1571 senesinde ki Lepanto savaşını tasvir eden ressam Andrea Vicentinon’un Venedik Duoçe'ler sarayındaki meşhur tablosunda Kaptan-ı Derya Müezzinoğlu Ali paşa ve onunla birlikte olan Türk kadırgalarının kıç gönderlerinde üç hilâlli sancak çektikleri ve direkte dahi iki sıra hilâli içeren bir gidon taşıdıkları görülür.
— 1793 yılında yeşil sancaklar tamamen terk edilerek, kırmızıya geçilmiştir.
— Osmanlı Devleti teşekkülünden itibaren asırlarca değişik renkte ve şekilde sancak kullanılmakla beraber, "hilâl" devletin resmi bir remz'i olarak itibar görmüştür.
— 2inci Mahmut tarafından bastırılan madalyalarda da ay/yıldız görülmektedir.
— Beşiktaş Deniz müzesinde bulunan bahriye nâzırı Cemâl Paşa’nın nezaretinde 3199 numara ile kayıtlı sancak albümü 1800’lü yıllarda el yazısıyla yazılmıştır. Bu albüm üstünde ve içinde bulunan sancaklar da üç hilâllidir.
— 1857 yılında 2inci Mahmut’un hükümdar olduğu zaman ay ve yıldızlı bayrakların kullanılmasına devam edildiği görülmektedir.
— 1844 ’lü yıllara kadar tedavüle çıkan paralarda sekiz köşeli yıldız kullanılırken bu tarihten sonra tedavüle çıkarılan altın ve gümüş paralarda beş köşeli yıldızlar kullanılmaya başlanmıştır.
— Abdülaziz’in Fransa’ya seyahati münasebetiyle Toulon’da yapılan merasime iştirak eden Türk ve Fransız gemilerinin beş köşeli yıldız ve hilâli ihtiva eden bayrak çektikleri, ressam Jerard’ın İstanbul Deniz Müzesinde ki tablolarında görülmektedir.
— Mısır Bayrağı; İngiliz askeri işgali altında olan mısır hükümeti, mevcut anlaşmalar mucibince Osmanlı hükümetinin himayesi altında idi. Bu hükümetinde özel bir bayrağı vardı: Kırmızı zemin üzerine üç adet ak hilâl ve beş köşeli yıldız. Bu hilâllerin ikisi alt alta üçüncüsü bunların ortasına ve soluna gelecek şekilde resmedilirdi.
— Tunus Bayrağı; Fransız askeri işgali altında olan Tunus’ta mevcut anlaşmalar mucibince Osmanlı hükümetine ait idi. Bu hükümetin de özel bir bayrağı vardı. Kırmızı zemin üstünde bir beyaz daire ve bunun ortasına kırmızı hilâl ve yıldız resmedilirdi.
"G" - Bayrağın düşey boyu / genişliği / eni
Belirlenmesi tamamen serbest olan, temel referans ölçüdür.
"A" - Ay dış dairesi merkezinin uçkurluk kenarından uzaklığı
Çizimde ki "A" uzunluğu olan “Ay’ın Dış Dairesi / Çemberi Merkezi”nin ‘Sol Uçkurluğa uzaklığı’ Sabit öngörülen Genişliğin yarısı (½ G ölçüsü) kadar, yani genişliğin %50 si oranında olması gerekmektedir.
"B" - Ayı'n dış dairesi kutru / çapı
Çizimde ki "B" uzunluğu olan “Ay’ın Dış Çemberinin Çapı” yine genişliğin, yarısı kadar olmalıdır, yani genişliğin ½ G ölçüsü
"C" - Ayı'n iç dairesi ile dış dairesi merkezleri arası uzaklığı
Çizimde ki "C" uzaklığı olan “Ay’ın İç ve Dış Dairelerinin / Çemberlerinin Merkezleri” arasındaki uzaklık, genişliğin ‘G’ 0,0625 çarpım katı kadar, yani G ölçüsü x 0,0625 olmalıdır.
"D" - Ayı'n iç dairesinin kutru / çapı
Çizimde ki "D" uzunluğu olan “Ayın İç Dairesinin/Çemberinin Çapı” genişliğin 0,4 çarpım katı kadardır, yani G ölçüsü x 0,4 olmalıdır.
"E" - Yıldız dairesinin Ay'ın iç dairesine olan uzaklığı
Çizimde ki "E" uzaklığı olan “Yıldız Dairesinin/Çemberinin ve Ay’ın İç Dairesinin / Çemberinin Uçkurluk Yönüne Ekseni Kestiği Noktaya kadar giden Uzunluk”, Genişliğin 1/3 i kadardır, yani G ölçüsünün üçte biri kadar olmalıdır.
"F" - Yıldız dairesinin kutru / çapı
Çizimde ki "F" “Yıldızı Çerçeveleyen ve onu oluşturan yardımcı Dairenin/Çemberin Çapı” ise, yine genişliğin 1/4 i kadardır, yani G ölçüsünün dörtte biri olmalıdır. Bu daire 72'5 derece ile beş eşit parçaya bölünerek beş köşeli Yıldızın Uç Noktaları elde edilir.
"L" - Bayrağın yatay boyu
Çizimde ki "L" Bayrağın yatay uzunluğu ise “Bayrağın Boyunu/Uzunluğu”nu gösterir ve Genişliğin 1,5 katıdır, yani G ölçüsünü x 1.5 olması gerekir.
"M" - Bayrağın sol kenar "uçkurluk" genişliği
Çizimde ki "M" "Bayrağın Sol kenar Uçkurluk enini gösterir ve G / Genişliğin 1/30 u kadardır, yani G ölçüsünün otuzda biri olmalıdır.
Çizimde kullanılan yardımcı unsurlar
* Ay ve Yıldızın meydana getirilmesi için çizilecek dairelerin merkezleri, çizim sürecinde bayrak eninin tam ortasından geçtiği varsayılan yatay eksen üzerinde bulunur.
* Ay, iç ve dış dairelerinin birbirini kesmesinden meydana gelir,
* Ay dış dairesi çap merkezi, uçkurluğun iç kenarından/ yani bayrak zemini ile birleşik olan kenarından itibaren saptanır,
* Ay ağzı uçuş yönüne / yani sağa bakar (eskiden uzunca bir süre sola dönüktü.)
* Yıldızın sadece tek bir ucu, Ay sivri uçlarından geçen düşey sanal doğrultuya teğet durur ve kesinlikle bu hattan içeri kayarak Ayın içine girmez. Keza bu sanal çizgiye teğet durma noktasından uzakta da olamaz.