aragonattt
80+ Bronze
- Katılım
- 8 Eylül 2020
- Mesajlar
- 1,688
Dahası
- Reaksiyon skoru
- 679
- Yaş
- 23
- İsim
- Efe Kaya
- efekayakaya
Oyunu çıktığı gün bitireceğime ve ertesi günü bu incelemeyi yazacağıma söz vermiştim ama oyun beklediğimden daha zorlu çıktı, inceleme de gecikmiş oldu.
DİKKAT: Bu yazı bazı kullanıcıları rahatsız edebilecek türde spoiler ve ya şiddet içerebilir! Spoiler yemeden son yorumu görmek istiyorsanız en aşağıdaki renkli kısmı okuyabilirsiniz.
Oyunun menü ve tema kısmını demo incelemesinde yaptım. Tek bir şey dışında değişiklik yok, o da şu: oyunda ilerlediğinizde ve köy iyice kaos halini aldıktan sonra arka plandaki köy görseli de aynı şekilde kaotik bir hale geçiyor.
Demo incelemesi için:
Öncelikle oyunun grafikleri harika, özellikle Chris'in gerçek, yani eski yüz çizimiyle gelmesine bayıldım. Pek üstüne durmaya gerek yok Ray Tracing özelliğini iyice kullanmak için biraz da ona göre tasarlamışlar ben o kısmı canlı deneyimleyemesem de internetten bazı oynanış videolarını inceledim ve gerçekten kullanmışlar yeni teknolojiyi.
7. oyundaki trajedinin üstünden 3-4 yıl sonrasında başlıyor oyun, oyun içinde 3 yıl denmiş ama yedinci oyun çıkalı 4 yıl oldu. Bu süre boyunca yeni bir yere taşınmışlar. Chris'in gözetiminde bir hayat yaşayıp aynı zamanda askeri eğitim almışlar ve bunları onlardan Chris istediğini görüyoruz. Yedinci oyunun sonunda Ethan'ı ve Mia'yı, Chris ile ekibi kurtarıp bölgeyi temizlemişlerdi. Bu yaşanan olaylardan sonra Chris'in onlara göz kulak olması da kulağa saçma gelmiyor. Gazete sayfalarının birinde Baker Ailesinin evindeki olayları yani yedinci oyundaki olayları örtbas etmek için: bilimin ilerlemesi için deneyler şeklinde haber yapıldığını ve Ethan'ın bu olayı herkes unuttuğu için üzgün olduğunu görüyoruz. Bu haber de aslında günümüz siyasetine ironik bir gönderme olarak yorumlanabilir.
Fragmanlarda da "Mia'nın Ölümünü" yüzümüze çok vurduklarını söylemiştim. Bu kadar büyük bir olay, bu denlice öne çıkarılıyorsa şaşırtmacadır ve evet büyük bir şaşırtmaca. Daha oyunun başında, Chris, o kadar süre koruduğu ailenin evine operasyon düzenleyerek Mia'yı öldürüyor, en azından bize gösterilen oyun başında öyle. Fakat oyunun son kısımlarına doğru Chris'i yönettiğimiz bir kısım var ve orada Mia'nın aslında esir tutulduğunu ve hayatta olduğunu öğreniyoruz. Ana kötümüz, Mother Miranda (köyün dini kişiliği) şekil değiştirebilen bir varlıkmış ve Mia'yı kaçırarak, Rose'u yani Ethan'ın kızını ele geçirme girişiminde bulunmuş. Chris ve ekibi bu olayı fark edince operasyon düzenleme kararı almışlar, Ethan ve kızının durumlarından emin olamadıkları için de onları kapalı bir alana götürme kararı almışlar. Fakat Chris, Ethan'a açıklama fırsatı bulamadan Miranda, Rose'u kaçırarak Ethan'ın olduğu araçta, Ethan dışında canlı bırakmıyor.
Hani demiştim ya Mia'nın ölümü şaşırtmaca diye. Olayın tahmin edilebilen kısmı bu fakat senaristler, genel olarak bu işi yapanların kişiliklerinden kaynaklı bir durum sanırım hiç beklenmeyen daha büyük bir darbe vurmayı seviyor. Bu olayların içinde yediğimiz o büyük darbe ise Ethan'ın ölmesi, evet ana karakterimiz, hikayesinin aslında 3. bir oyunla noktalanacağı söylenen ana karakterimiz bu oyunda ölüyor ve iki kere ölüyor.
Ethan'ın aslında özel bir kişilik olduğunu öğreniyoruz bu oyunda. Yedinci oyunda aldığımız bütün o darbelerden, öldürücü darbelerden nasıl hayatta kaldığımızın açıklamasının kendisi elimizde olmasa da artık başlığını biliyoruz, Ethan özel biri.
Ethan ilk ölümü Mother Miranda tarafından gerçekleştiriyor. Beş ana kötümüzden, dördünü öldürdükten sonra bizle bir konuşma gerçekleştiriyor ve ani bir hareketle elini, Ethan'ın göğsüne sokup kalbini söküyor, daha sonrada suyunu sıkarak içiyor.
Ethan bu kısımda ölüyor ve bir rüyanın içine giriyor. Rüyasında ise 7. oyundaki tüm kaosun sebebi olan küçük kız Eveline'i görüyor ve onla konuşuyor ama bu kısma daha sonra geleceğim.
Ethan, ikinci ölümünde buna benzer bir darbe almıyor aslında. Rüyadan uyanıp kendine geldikten sonra kızını kurtarma amacıyla Miranda'nın peşinden gidiyor ve Final Boss Fight'a giriyoruz. Chris, dövüşün başında bize bir tık yardım etmiş olsa da daha sonrasında yalnız kapışıyoruz ve galip gelmeyi biliyoruz. Chris'in yardım edememesinin mantıklı bir açıklama olarak da aklıma gelen tek şey, Miranda'nın çıkardığı siyah küften şekillerle etrafı kapaması.
Ethan, Miranda'yı da alaşağı ettikten sonra, güçsüz düşerek daha önce öldürdüğümüz her ana düşman gibi yavaş yavaş taşlaşmaya başlıyor bu da Ethan'ın da aslında bir çeşit bilinçli biyo silah olduğunu gösteriyor, tabii ne kadar öyle olduğunu bilemiyoruz ama Miranda'nın dövüş esnasında bir repliği bu gerçeği yüzümüze vuruyor olabilir.
"Daha önce bir insanın kalbi olmadan yaşadığına şahit olmadım. Bizden biri olmadığına emin misin?"
Rüya kısmına gelecek olursak; Eveline, bize zaten Bakerların evinde öldüğümüzü, ölü bir adam olduğumuzu söylüyor Jack Baker tarafından öldürülen bir adam. Ayrıca neden o kadar yaralanmadığımıza dair bir detay veriyor. "Senin vücudun sadece küften oluşuyor" Burada küf denen şey "mold" yani 7. oyundaki basic-temel düşmanlarımızın oluştuğu madde. Bu da karakterimizin taşlaşarak ölmesini daha mantıksal bir hale getiriyor tabii. Ben yine de Ethan tam hikayesinin böyle olmadığını düşünüyorum.
Oyunda bir de Post Credits Sahnesi var. Marvel'ın da Endgame dışında tüm filmlerine yerleştirdiği, emeği geçenlerin ismi gösterildikten sonra izletilen sahne. Bu sahne de Rose'u genç bir kız olarak babasının mezarında görüyoruz. Yanına siyah bir jeeple gelen adamı görünce: "Gitmem lazım. Görev çağırıyor." diyor ve takım elbiseli adamın yanına ilerliyor. Adam ona "Eveline" diye seslenince çıldırıp adamın boğazına sarılıyor ve şu cümleyi kuruyor: "Bana bir daha sakın o şekilde hitap etme! Sana Chris'in bile yapabildiğimi bilmediği şeyler gösterebilirim!" Bu cümle gerçekten beni de çok korkuttu, bu kızda gerçekten Eveline'den bir parça olabilir, sonuçta Eveline onların kızı olmak istemişti. Bu cümlenin bir başka değindiği nokta ise Chris'in 15-20 sene daha hayatta olacağı. Chris'in doğum tarihi 1973 olarak geçiyor.
Hikayenin Chris kısmında başka bir önemli detay ise Chris'i yönettiğimiz sırada, Mother Miranda'ya gönderilen bir not bulmamız. Nottaki ilginç nokta ise Oswell Spencer tarafından yazılmış olması. Ozwell Spencer, olaylar ilk patlak verdiğinde 1996'da Umbrella'nın başındaydı yanılmıyorsam, kurucusu da o. İlk oyunumuzda da S.T.A.R.S. ekibi onun ana malikanesinde hayatta kalmaya çalışıyor.
Oyunun mekaniksel tarafına gelecek olursak...
Oyun içinde birden fazla oyun barındırıyor diyebilirim. En belirgin olanı ise Resident Evil 4. Envanter sistemi, oyunda bir tüccar olması, mekan tasarımları ama oyunda yaşlı kadını gördüğümüz ilk sahneye gelene kadar sürekli dediğim şey şu oldu "Ben FPS bir şekilde Resident Evil 4 oynuyorum."
Tüccarın yaptığı bir göndermeyi de çok sevdim. Market satın alım yerini açtığınızda oyunun başlarında daha şöyle bir repliği var: "Whadya buyin' ?" yani "Ne satın alacaksın?" bu repliğin göndermesi de RE4 tüccarına; marketi her açtığımızda bağırırdı bize.
Sürekli gelen düşmanlarla kapıştığınız, Mercenaries modu da farklı bir yorumla bu oyunda bulunuyor.
Oyunun bir başka anımsattığı oyun da tabii ki Resident Evil 7. E tabii oynanış tarzı hikaye oyunun kale kısmında Lady Dimitrescu'nun aynı Jack Baker gibi peşimizde gezmesi güzel ve tadında bir gerilim hissiyatını vermiş. Ben, Lady Dimitrescu'nun, fragmanlarla şişirilen balon bir karakter olduğunu hissettim biraz. Bir Nemesis, Jack Baker veya Mr.X deneyimi sunamadı bana kalenin öyle her yerine de gelmiyordu. daha çok remake nemesisi gibi ara sahnelerle oyuna giren sönük bir karakterdi. En büyük farkı ise isterseniz uçaksavarla sıkın yere indiremezsiniz. Canavarlar için özel yapılmış bir silah ile öldürmek zorundasınız. Bu da onla karşılaştığınızda "Lan nereye kaçacağım!?" hissi yaşatan bir etken, tabii Merchant odasına yakın değilseniz Ana düşmanlar ise tasarım açısından benziyor ölüm efektleri de aynı taşlaşarak parçalara ayrılıyorlar. Oyunun başında karşılaştığımız herkesin bir anda ölmesi de bana RE7'deki komiser yardımcısını anımsattı.
Outlast ve P.T.(Silent Hills)
Ben P.T. oynamadım oraya çok benzediğini Enis Kirazoğlu abimizden gördüm sağ olsun beni bir aydınlattı.
Deli birinin malikanesine giriyorsun ve onca topladığım silah, can, bomba hepsi birden kayboluyor, dımdızlak kalıyorsun ortada ve bulmaca çözmeye başlıyorsun. Tam çözdüğün anda mutlusun çünkü hiç bir şey olmamış ohhh modundasın. Ama elektrikler gidiyor birden ve bebek çığlıkları eşliğinde bir yaratık size yaklaşıyor. Tamam ağır bir düşman ama büyük yani arkanı dönüp koşabiliyorsun sadece çünkü kaplıyor yolu etrafından dolan geç yapamıyorsun, büyük sıkıntı. Tam onu atlatıyorsun, rahatlıyorsun, normalde gayet boş sade eşyalar olan bir oda bebeklerle dolmuş bir şekilde seni karşılıyor. Hepsi titreye titreye seni korkutuyor bir yandan o binanın kötüsünün bebekleri kontrol etme gücü varken bir de ana bir bebeği var Angie isimli. Bebek dediğim oyuncak bebek bu arada yanlış anlaşılma olmasın. Angie, bizden onu bulmamızı istiyor o kadar bebeğin arasından ve sürekli bebek çığlıkları titreyen bebekler falan derken 2 katlı bir mekanda, bir sürü bebeğin arasından başka bir bebek arıyorsun, en azından karanlık bir ortam değil. Yine de çok etkilenen bir kimseyseniz özellikle bu kısımları gece oynamanızı tavsiye etmem.
Bu kısım benim en az sevdiğim kısım oldu, silahsız korku oyunu fikri beni çekmiyor içine, işlemeyecek olsa bile ağzına iki tane çakasım geliyor, yapamayınca da sinir krizi geçiriyorum. Yine de böyle bir kısmın yeterli bir dozda oyuna konulması hoş ve iyi düşünülmüş.
Oyunun kendine ait içerikleri de var tabii.
Metal kontrol edebilen bir abimiz var ve oyunun bir noktasında bizle iş birliği yapıp Mother Miranda'yı öldürmek istiyor. Karakterimiz bu fikre yanaşmasa da isyankar bir kötü karakter olması oyunda hoştu, dostluğumuz uzun sürmüyor ama sağlık olsun.
Temel düşmanların vuruş hissiyatını biraz eksik bulmuştum. Çünkü ateş ediyorsun ve gelmeye devam ediyor, ayağına sık kafasına sık gelmeye devam ediyor. Fakat oyundaki aksiyonu kısıp gerilimi yükselten bir unsur olduğunu anlayınca bu durum beni tatmin etti.
Tüccarın oyunda, hikayenin içinde önemli bir rolü var. Size ipuçları vererek hikayenin gidişatına göre konu açsa da, Ethan'ı kalbi söküldükten sonra bulup Miranda'nın yakınlarına getiriyor ve şu cümleyi de kuruyor: "Buraya gelmek isteyeceğini biliyordum ama bundan emin misin?" Köy tamamen patladıktan sonra hala hayatta kalmış mıdır bilemiyorum ama iyi biriydi.
Eski Resident Evil oyunlarından gelen silahları da görmek hoş bir detay olmuş oyunun içinde.
Özetleyecek olursam. Oyuna günümüz şartlarıyla 280 lira vermek abartı gelebilir ama fiyatını karşılayan bir yapım olmuş bence. Ben 7 saat 43 dakikada bitirmişim oyunu fakat bol bol ara sahneler var, korkup oyuna ara verdiğim yerler. Birkaç oyundan esinlenerek harmanlanmış kaliteli bir oyun olmuş. Belki özgün bir başyapıt değil ama kaliteli. Kabaca 8 saatte bitirmiş olabilirim ama oyuna 10 saatten fazla harcadım diyebilirim. Oyunu, hikayesiyle beraber takip ediyorsanız alınabilir. Hikayeden çok oynanış için alacaksanız indirim bekleyerek almak daha mantıklı, oyunun bir yere kaçtığı yok.
DİKKAT: Bu yazı bazı kullanıcıları rahatsız edebilecek türde spoiler ve ya şiddet içerebilir! Spoiler yemeden son yorumu görmek istiyorsanız en aşağıdaki renkli kısmı okuyabilirsiniz.
Oyunun menü ve tema kısmını demo incelemesinde yaptım. Tek bir şey dışında değişiklik yok, o da şu: oyunda ilerlediğinizde ve köy iyice kaos halini aldıktan sonra arka plandaki köy görseli de aynı şekilde kaotik bir hale geçiyor.
Demo incelemesi için:
İnceleme - Resident Evil Village Demosunu oynadım!(Spoiler içerebilir)
Resident Evil Village, yani ana serinin 8. oyunu 7 mayıs 2021'de kullanıcılarla buluşacak. Oyunun castle ve villiage isimli 2 demo versiyonu da daha önce ps5'e özel olarak sunulmuştu. Oyunun çıkışından 3 gün önce yani 4 mayıs 2021'de steamde de yerini aldı demo oyunları ve oynama zevkine...
forum.donanimarsivi.com
Öncelikle oyunun grafikleri harika, özellikle Chris'in gerçek, yani eski yüz çizimiyle gelmesine bayıldım. Pek üstüne durmaya gerek yok Ray Tracing özelliğini iyice kullanmak için biraz da ona göre tasarlamışlar ben o kısmı canlı deneyimleyemesem de internetten bazı oynanış videolarını inceledim ve gerçekten kullanmışlar yeni teknolojiyi.
7. oyundaki trajedinin üstünden 3-4 yıl sonrasında başlıyor oyun, oyun içinde 3 yıl denmiş ama yedinci oyun çıkalı 4 yıl oldu. Bu süre boyunca yeni bir yere taşınmışlar. Chris'in gözetiminde bir hayat yaşayıp aynı zamanda askeri eğitim almışlar ve bunları onlardan Chris istediğini görüyoruz. Yedinci oyunun sonunda Ethan'ı ve Mia'yı, Chris ile ekibi kurtarıp bölgeyi temizlemişlerdi. Bu yaşanan olaylardan sonra Chris'in onlara göz kulak olması da kulağa saçma gelmiyor. Gazete sayfalarının birinde Baker Ailesinin evindeki olayları yani yedinci oyundaki olayları örtbas etmek için: bilimin ilerlemesi için deneyler şeklinde haber yapıldığını ve Ethan'ın bu olayı herkes unuttuğu için üzgün olduğunu görüyoruz. Bu haber de aslında günümüz siyasetine ironik bir gönderme olarak yorumlanabilir.
Fragmanlarda da "Mia'nın Ölümünü" yüzümüze çok vurduklarını söylemiştim. Bu kadar büyük bir olay, bu denlice öne çıkarılıyorsa şaşırtmacadır ve evet büyük bir şaşırtmaca. Daha oyunun başında, Chris, o kadar süre koruduğu ailenin evine operasyon düzenleyerek Mia'yı öldürüyor, en azından bize gösterilen oyun başında öyle. Fakat oyunun son kısımlarına doğru Chris'i yönettiğimiz bir kısım var ve orada Mia'nın aslında esir tutulduğunu ve hayatta olduğunu öğreniyoruz. Ana kötümüz, Mother Miranda (köyün dini kişiliği) şekil değiştirebilen bir varlıkmış ve Mia'yı kaçırarak, Rose'u yani Ethan'ın kızını ele geçirme girişiminde bulunmuş. Chris ve ekibi bu olayı fark edince operasyon düzenleme kararı almışlar, Ethan ve kızının durumlarından emin olamadıkları için de onları kapalı bir alana götürme kararı almışlar. Fakat Chris, Ethan'a açıklama fırsatı bulamadan Miranda, Rose'u kaçırarak Ethan'ın olduğu araçta, Ethan dışında canlı bırakmıyor.
Hani demiştim ya Mia'nın ölümü şaşırtmaca diye. Olayın tahmin edilebilen kısmı bu fakat senaristler, genel olarak bu işi yapanların kişiliklerinden kaynaklı bir durum sanırım hiç beklenmeyen daha büyük bir darbe vurmayı seviyor. Bu olayların içinde yediğimiz o büyük darbe ise Ethan'ın ölmesi, evet ana karakterimiz, hikayesinin aslında 3. bir oyunla noktalanacağı söylenen ana karakterimiz bu oyunda ölüyor ve iki kere ölüyor.
Ethan'ın aslında özel bir kişilik olduğunu öğreniyoruz bu oyunda. Yedinci oyunda aldığımız bütün o darbelerden, öldürücü darbelerden nasıl hayatta kaldığımızın açıklamasının kendisi elimizde olmasa da artık başlığını biliyoruz, Ethan özel biri.
Ethan ilk ölümü Mother Miranda tarafından gerçekleştiriyor. Beş ana kötümüzden, dördünü öldürdükten sonra bizle bir konuşma gerçekleştiriyor ve ani bir hareketle elini, Ethan'ın göğsüne sokup kalbini söküyor, daha sonrada suyunu sıkarak içiyor.
Ethan bu kısımda ölüyor ve bir rüyanın içine giriyor. Rüyasında ise 7. oyundaki tüm kaosun sebebi olan küçük kız Eveline'i görüyor ve onla konuşuyor ama bu kısma daha sonra geleceğim.
Ethan, ikinci ölümünde buna benzer bir darbe almıyor aslında. Rüyadan uyanıp kendine geldikten sonra kızını kurtarma amacıyla Miranda'nın peşinden gidiyor ve Final Boss Fight'a giriyoruz. Chris, dövüşün başında bize bir tık yardım etmiş olsa da daha sonrasında yalnız kapışıyoruz ve galip gelmeyi biliyoruz. Chris'in yardım edememesinin mantıklı bir açıklama olarak da aklıma gelen tek şey, Miranda'nın çıkardığı siyah küften şekillerle etrafı kapaması.
Ethan, Miranda'yı da alaşağı ettikten sonra, güçsüz düşerek daha önce öldürdüğümüz her ana düşman gibi yavaş yavaş taşlaşmaya başlıyor bu da Ethan'ın da aslında bir çeşit bilinçli biyo silah olduğunu gösteriyor, tabii ne kadar öyle olduğunu bilemiyoruz ama Miranda'nın dövüş esnasında bir repliği bu gerçeği yüzümüze vuruyor olabilir.
"Daha önce bir insanın kalbi olmadan yaşadığına şahit olmadım. Bizden biri olmadığına emin misin?"
Rüya kısmına gelecek olursak; Eveline, bize zaten Bakerların evinde öldüğümüzü, ölü bir adam olduğumuzu söylüyor Jack Baker tarafından öldürülen bir adam. Ayrıca neden o kadar yaralanmadığımıza dair bir detay veriyor. "Senin vücudun sadece küften oluşuyor" Burada küf denen şey "mold" yani 7. oyundaki basic-temel düşmanlarımızın oluştuğu madde. Bu da karakterimizin taşlaşarak ölmesini daha mantıksal bir hale getiriyor tabii. Ben yine de Ethan tam hikayesinin böyle olmadığını düşünüyorum.
Oyunda bir de Post Credits Sahnesi var. Marvel'ın da Endgame dışında tüm filmlerine yerleştirdiği, emeği geçenlerin ismi gösterildikten sonra izletilen sahne. Bu sahne de Rose'u genç bir kız olarak babasının mezarında görüyoruz. Yanına siyah bir jeeple gelen adamı görünce: "Gitmem lazım. Görev çağırıyor." diyor ve takım elbiseli adamın yanına ilerliyor. Adam ona "Eveline" diye seslenince çıldırıp adamın boğazına sarılıyor ve şu cümleyi kuruyor: "Bana bir daha sakın o şekilde hitap etme! Sana Chris'in bile yapabildiğimi bilmediği şeyler gösterebilirim!" Bu cümle gerçekten beni de çok korkuttu, bu kızda gerçekten Eveline'den bir parça olabilir, sonuçta Eveline onların kızı olmak istemişti. Bu cümlenin bir başka değindiği nokta ise Chris'in 15-20 sene daha hayatta olacağı. Chris'in doğum tarihi 1973 olarak geçiyor.
Hikayenin Chris kısmında başka bir önemli detay ise Chris'i yönettiğimiz sırada, Mother Miranda'ya gönderilen bir not bulmamız. Nottaki ilginç nokta ise Oswell Spencer tarafından yazılmış olması. Ozwell Spencer, olaylar ilk patlak verdiğinde 1996'da Umbrella'nın başındaydı yanılmıyorsam, kurucusu da o. İlk oyunumuzda da S.T.A.R.S. ekibi onun ana malikanesinde hayatta kalmaya çalışıyor.
Oyunun mekaniksel tarafına gelecek olursak...
Oyun içinde birden fazla oyun barındırıyor diyebilirim. En belirgin olanı ise Resident Evil 4. Envanter sistemi, oyunda bir tüccar olması, mekan tasarımları ama oyunda yaşlı kadını gördüğümüz ilk sahneye gelene kadar sürekli dediğim şey şu oldu "Ben FPS bir şekilde Resident Evil 4 oynuyorum."
- Oyuna garip olayların olduğu bir köyde başlamak
- Silah taşıyabilen insanımsı yaratıklar
- Daha ne olduğunu anlamadan kendini bir curcunanın ortasında bulmak
- Curcunanın ortasında Pompalı Tüfek bulmak
- Aniden normal düşmanlardan daha güçlü bir düşman gelmesi
- Daha da fazla dayanamam dediğiniz yerde çalan kilise çanıyla kurtulmak
Tüccarın yaptığı bir göndermeyi de çok sevdim. Market satın alım yerini açtığınızda oyunun başlarında daha şöyle bir repliği var: "Whadya buyin' ?" yani "Ne satın alacaksın?" bu repliğin göndermesi de RE4 tüccarına; marketi her açtığımızda bağırırdı bize.
Sürekli gelen düşmanlarla kapıştığınız, Mercenaries modu da farklı bir yorumla bu oyunda bulunuyor.
Oyunun bir başka anımsattığı oyun da tabii ki Resident Evil 7. E tabii oynanış tarzı hikaye oyunun kale kısmında Lady Dimitrescu'nun aynı Jack Baker gibi peşimizde gezmesi güzel ve tadında bir gerilim hissiyatını vermiş. Ben, Lady Dimitrescu'nun, fragmanlarla şişirilen balon bir karakter olduğunu hissettim biraz. Bir Nemesis, Jack Baker veya Mr.X deneyimi sunamadı bana kalenin öyle her yerine de gelmiyordu. daha çok remake nemesisi gibi ara sahnelerle oyuna giren sönük bir karakterdi. En büyük farkı ise isterseniz uçaksavarla sıkın yere indiremezsiniz. Canavarlar için özel yapılmış bir silah ile öldürmek zorundasınız. Bu da onla karşılaştığınızda "Lan nereye kaçacağım!?" hissi yaşatan bir etken, tabii Merchant odasına yakın değilseniz Ana düşmanlar ise tasarım açısından benziyor ölüm efektleri de aynı taşlaşarak parçalara ayrılıyorlar. Oyunun başında karşılaştığımız herkesin bir anda ölmesi de bana RE7'deki komiser yardımcısını anımsattı.
Outlast ve P.T.(Silent Hills)
Ben P.T. oynamadım oraya çok benzediğini Enis Kirazoğlu abimizden gördüm sağ olsun beni bir aydınlattı.
Deli birinin malikanesine giriyorsun ve onca topladığım silah, can, bomba hepsi birden kayboluyor, dımdızlak kalıyorsun ortada ve bulmaca çözmeye başlıyorsun. Tam çözdüğün anda mutlusun çünkü hiç bir şey olmamış ohhh modundasın. Ama elektrikler gidiyor birden ve bebek çığlıkları eşliğinde bir yaratık size yaklaşıyor. Tamam ağır bir düşman ama büyük yani arkanı dönüp koşabiliyorsun sadece çünkü kaplıyor yolu etrafından dolan geç yapamıyorsun, büyük sıkıntı. Tam onu atlatıyorsun, rahatlıyorsun, normalde gayet boş sade eşyalar olan bir oda bebeklerle dolmuş bir şekilde seni karşılıyor. Hepsi titreye titreye seni korkutuyor bir yandan o binanın kötüsünün bebekleri kontrol etme gücü varken bir de ana bir bebeği var Angie isimli. Bebek dediğim oyuncak bebek bu arada yanlış anlaşılma olmasın. Angie, bizden onu bulmamızı istiyor o kadar bebeğin arasından ve sürekli bebek çığlıkları titreyen bebekler falan derken 2 katlı bir mekanda, bir sürü bebeğin arasından başka bir bebek arıyorsun, en azından karanlık bir ortam değil. Yine de çok etkilenen bir kimseyseniz özellikle bu kısımları gece oynamanızı tavsiye etmem.
Bu kısım benim en az sevdiğim kısım oldu, silahsız korku oyunu fikri beni çekmiyor içine, işlemeyecek olsa bile ağzına iki tane çakasım geliyor, yapamayınca da sinir krizi geçiriyorum. Yine de böyle bir kısmın yeterli bir dozda oyuna konulması hoş ve iyi düşünülmüş.
Oyunun kendine ait içerikleri de var tabii.
Metal kontrol edebilen bir abimiz var ve oyunun bir noktasında bizle iş birliği yapıp Mother Miranda'yı öldürmek istiyor. Karakterimiz bu fikre yanaşmasa da isyankar bir kötü karakter olması oyunda hoştu, dostluğumuz uzun sürmüyor ama sağlık olsun.
Temel düşmanların vuruş hissiyatını biraz eksik bulmuştum. Çünkü ateş ediyorsun ve gelmeye devam ediyor, ayağına sık kafasına sık gelmeye devam ediyor. Fakat oyundaki aksiyonu kısıp gerilimi yükselten bir unsur olduğunu anlayınca bu durum beni tatmin etti.
Tüccarın oyunda, hikayenin içinde önemli bir rolü var. Size ipuçları vererek hikayenin gidişatına göre konu açsa da, Ethan'ı kalbi söküldükten sonra bulup Miranda'nın yakınlarına getiriyor ve şu cümleyi de kuruyor: "Buraya gelmek isteyeceğini biliyordum ama bundan emin misin?" Köy tamamen patladıktan sonra hala hayatta kalmış mıdır bilemiyorum ama iyi biriydi.
Eski Resident Evil oyunlarından gelen silahları da görmek hoş bir detay olmuş oyunun içinde.
Özetleyecek olursam. Oyuna günümüz şartlarıyla 280 lira vermek abartı gelebilir ama fiyatını karşılayan bir yapım olmuş bence. Ben 7 saat 43 dakikada bitirmişim oyunu fakat bol bol ara sahneler var, korkup oyuna ara verdiğim yerler. Birkaç oyundan esinlenerek harmanlanmış kaliteli bir oyun olmuş. Belki özgün bir başyapıt değil ama kaliteli. Kabaca 8 saatte bitirmiş olabilirim ama oyuna 10 saatten fazla harcadım diyebilirim. Oyunu, hikayesiyle beraber takip ediyorsanız alınabilir. Hikayeden çok oynanış için alacaksanız indirim bekleyerek almak daha mantıklı, oyunun bir yere kaçtığı yok.