Öncelikle zorluğundan bahsedeyim. Hiragana ve Katakana diye 2 alfabe ve ilaveten Kanji diye bi yazı sistemi daha doğrusu hiyeroglif tarzı bir dil mevcut. Bu bahsettiğim iki alfabede 46'şar harf var toplam 92 karakter öğreniliyor yani. Bu 46 karakter iki alfabede de ses olarak aynı. Kanjide 2000 küsur harf bulunmakta şu an. Bu kanjiler herhangi bir ismi, fiili yani bir kelimeyi belirten bir şekil. Örneğin şemsiyenin japoncası kasa'dır ve şöyle yazılır: かさ. Bu ismin tabii kanjisi de var ve kanjisi de budur: 傘 Kanjiler anlam karmaşasını gidermek ve tek harfle direkt yazmak için kullanılırlar. Mesela kami kelimesi tanrı anlamına gelirken aynı zamanda kağıt anlamına da gelmektedir (origami) fakat buna karşın tanrı ve kağıt kelimelerinin kanjileri tabii farklı yazılmaktadır. Şimdi bunlar insanın gözünde büyüse de 3 ay kadar bi süreyle hiragana+katakanayı çözebiliyorsun. Kanjilerin de bir mantığı olduğu için öğrenmesi çok zor değil. 木日金 mesela buraya 3 tane kanji yazdım. Bunlardan birisi ağaç demek. Hangisi olduğunu söylememe gerek yoktur herhalde.
Kolay kısmı da şunlar ki, telaffuzu bir türk için inanılmaz kolay. Sen öğrenmeye başladığın andan itibaren bir japon gibi telaffuz edebiliyorsun kelimeleri. Latin kökenli dillerde böyle bir şey söz konusu değil.
Cümle dizimi aynı, mesela örnek iki cümle yazayım:
Kore wa kasa desu to kono kasa wa watashi no desu.
Bu bir şemsiye dir ve bu şemsiye ben(im) dir.
wa eki ingilizcedeki is gibi kullanıldığı ve türkçede doğrudan bi karşılığı olmadığı için kullanmadım.
Bunun dışında sayılar bizdekiyle aynı mantıktalar. Mesela on üç derken on ve üç'ü birleştiriyoruz değil mi, onlar da aynen öyle yapıyor. 10=ju, 3=san. Eğer burada ben ju san dersem on üç demiş oluyorum. Üstelik türkçedekinden de daha kolay olarak, 30 demek için sadece yerlerini değiştiriyorum. Yani, ju san on üçken san ju da otuz demek oluyor. Yani bizdeki yirmi otuz kırkları, iki on, üç on, dört on diye telaffuz ediyorlar.
Bulunma ve yönelme hal ekleri onlarda da aynı:
Ev e gidiyorum.
Uchi e ikimasu.
Ev de dinleniyorum.
Uchi de yasumimasu.
Üstelik türkçede ünlü uyumları, ses olayları (ünsüz benzeşmesi, yumuşaması, ünlü düşmesi) gibi olaylar varken Japonca'daki ekler (no, wa, mo, de, e, ni gibi) hep kelimeden ayrı yazıldıkları için herhangi bir ses olayına yahut ünlü uyumuna uğramıyorlar. Mesela,
Benim kitabım.
Senin kitabın.
Birinde im ım oldu, diğerinde in ın oldu. Üstelik kitap da ünsüz yumuşamasına uğrayarak kitab oluyor. Japoncadakine bakalım bir de:
Watashi no hon.
Anata no hon.
Bir fark yahut ses olayı herhangi bir zorluk var mı? Yok.
Daha birçok örnek sayılabilir dilin bir türk için kolay olmasına sebep sayılabilecek. Bu yüzden ben ilgisi olan herkesin japonca öğrenmesi gerektiği savunuyorum.