Bunca zaman kendimce büyük problemlerim oldu ama çok şükür asla sağlıkla ilgili bir problemim olmadı veya herhangi bir sevdiğime bir şey olmadı, kaybetmedim. Tabii Babaannem, 2 dedemin ve dayımın vefatları hariç. Babaannem'in kocası Dedem ben 3 yaşındayken vefat etti. Yani hiçbir şey hatırlamıyorum onla ilgili. Ama yine de çok üzülüyorum. Dedem TIR şoförüymüş, bir DAF TIR'ı varmış. Sürekli İstanbul'dan Almanya'ya, Almanya' dan İstanbul'a hep gidip gelmiş TIR'la. Yük taşımış, etmiş. 2010 Ağustos'da da vefat etti. Anneannem'in kocası dedem ise 2018 Ocak'da vefat etti. Akciğerlerden dolayı rahatsızlığını biliyordum, ama tam ölüm sebebini hatırlamıyorum. Onunla geçireceğim yılın 2017 yaz mevsimi olacağı aklımın ucundan geçmezdi. Bir anda oldu her şey. Ne olup, ne bittiğini anlamadım. Dayım'da dedem öldükten 2-3 ay sonra vefat etti. O da rahatsızdı ve rahatsızlıkları nüksetmişti. Dedem ve Dayımın vefatından sonra ne olup ne bittiğini anlamadım. Aslında en başından beri neyin ne olduğunu, nasıl bu kadar her şeyin çabuk geçtiğini hiç anlamadım, hala daha anlamıyorum. Belki de ikisi vefat etmeseydi hayatım bu şekilde olmayabilirdi kim bilir. Her şey su gibi giderken bir anda 2023 Mart ayına geldik, babaannemi kaybettim. Kendisini severdim, yardımları da oldu bana hem de çok. Ama bir o kadar da çok hataları vardı. Üstünde fazla konuşmak istemiyorum, Allah rahmet eylesin. Belki de hepsi hayatta olsaydı, bambaşka bir hayatım olabilirdi...
Bunları anlatma gereği duydum çünkü artık o kadar duygusal bir moda girdim ki tek yaptığım şey derin düşüncelere dalarak, arkadan Spotify'dan çalan şarkı ile evden okula, okuldan eve, evden staj yerine, staj yerinden eve gidip gelmek. Sürekli kendimi değiştirmek için çok çaba sarfettim ama olmadı. Hep bir şeyleri denemeye çalıştım, bir çok şey ile aynı anda ilgilenmeye çalıştım; bazıları oldu, bazıları olmadı.
Okul desen daha boktan. Hele bir de tontiş yanaklı olunca insanların seni hep mutlu sandığının göstergesi. İnsanlar sürekli seni hep mutlu sanıyor, asla bir sorun yaşayamayacağını sanıyor, sürekli senin hep mutlu olmanı istiyorlar, onlara göre yaşamanı istiyorlar. Gerek okul olsun, gerek aile olsun hiçkimse seni anlamıyor, bir kere adam akılı halini hatrını sormuyor, bir kere senle gerçek samimiyetle nasılsın iyi misin gibisinden bir sohbet bile etmiyorlar. Üstüne bir de konuşma zorluğun olduğunda işler daha da berbat oluyor. İnsanlarla anlaşmaya çalışmak 2 katı kadar zorlaşıyor. Sürekli konuşurken takılıyorsun, kelimeyi söyleyemiyorsun, çok yanlış anlaşılabiliyorsun.
Bir de arkadaş ortamı var tabii. Tatlı, tontiş yanaklı + Konuşma zorluğu olan birisi olunca hep senin üstüne oynuyorlar. Sinirlenince, onlara patlayınca ise kötü olan sen oluyorsun. Ama onlar sana bir şeyler yapınca hiç sorun olmuyor. Sessiz kalsan niye sessizsin oluyor, konuşmaya çalışsan bir şeyler söylemeye çalışsan seni takmıyorlar, kafa dengi birisi olduğunu düşünüyorsundur ama asla senle sohbet etmiyorlar. Neden? Çünkü konuşamıyorsun bir kere.
12. sınıfım, ve gerçekten bu zamana kadar hayatımı özetlemek gerekirse %60 Kötü, %40 iyi geçiyor. Böyle bir oranlama yapmak zorundayım, çünkü hayatımın özeti bu. Hep insanlar senden bir şeyler umuyor, hep böyle bir şeyler bekliyor senden. Gerek ailen olsun gerek arkadaş ortamı. Ama aynı şeyi sen yapınca; "Niye sen yaptın", "Niye onu böyle yaptın", "Niye şunu şöyle yaptın" gibisinden saçma saçma sözlerle karşılaşıyorsun.
Kız arkadaş konusuna gelmek bile istemiyorum. Sadece platonik olanlar beni anlayacaktır, sevdiğin kızı 1 kere bile görebilmek için tüm okulu turlarsın. Ama bir bakmışsın kız başka erkeklerle güle oynaya konuşuyor, sohbet ediyor, takılıyor. Sense sadece uzaktan bakmakla yetiniyorsun. Hala sevdiğim bir kız var, ama yine klasik son: "Platonik Aşk". Tek bir sebebim var, o da konuşma zorluğu. Ne yaptım ne ettim bu lanet olası şeyden kurtulamıyorum. Allah düşmanımın başına vermesin.
Sizlere içimi dökmek istedim çünkü... Artık ben dayanamıyorum. Herkesin derdi kendine, herkesin derdi kendince büyük veya küçüktür saygı duyarım. Annemi ve Babamı kaybetmedim, sağlar. Allah başımdan da eksik etmesin onları. Kardeşimde var Allaha şükür onu da Allah başımdan eksik etmesin. Ama artık bu yaşadıklarım da bir yere kadar.
İnsan artık yavaş yavaş duygusuz, taş kalpli bir kişiliğe evriliyor anlaşılmadığı zaman. Veya bir kız, onu gerçekten seven bir kız olmadığı zaman. İnsan sevilmek ister, sevilmediği zaman ise gider bir köşeye sessiz sessiz bekler. Herkesden uzaklaşır, hayatı hep sorgular, sorgular, sorgular, sorgular da sorgular.
İnsan anlaşılmadığı zaman, ona ufacık bir ilgi bile gösterilmediği zaman, gerçekten adam gibi adam yerine koyulmadığı zaman, derdini tasasını anlatamadığı bir kimsesi olmadığı zaman, onu anlamayan, onu dinlemeden onla konuşmadan direkt yargısız infaz kesildiği zaman... gibi gibi gibi daha buraya sığdırabileceğim tonlarca sebeplerden ötürü artık taş kalpli, yüreksiz, duygusuz bir insan olmaya başlıyor. Ve eğer geç kalınır ise, bu insanın hayatı çok ciddi tehlikededir demektir. Geç kalınırsa, o insan için herşeyin sonu gelmiştir demektir. Bende yavaş yavaş bu yola doğru gidiyorum.
Sizlere içimi dökmek istedim, buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Gerçekten yanlış anlaşılma olmasın, sadece içimi dökmek istedim. Bunları yazarken ağlamaya başladım. O kadar içime attığım şeyler var ki, hepsi küçücük nedenler ve zamanla insanların etkisiyle kartopu yığını gibi büyüdü. İnsanlardan nefret ettim, hiçbir yakınımla görüşmek dahi istemiyorum bu saatten sonra artık. Tekrardan teşekkürler.
Sizlere içimi tam anlatamadım farkındayım. Bunların hepsi bir kısmı diyebilirim, zaten hayatımın bu denli kötü olmasının sebebi hayatım boyunca hiçkimsenin beni her konuda, ne olursa olsun anlayamamış olması. Tek sebep bu, sadece bu.
Bunları anlatma gereği duydum çünkü artık o kadar duygusal bir moda girdim ki tek yaptığım şey derin düşüncelere dalarak, arkadan Spotify'dan çalan şarkı ile evden okula, okuldan eve, evden staj yerine, staj yerinden eve gidip gelmek. Sürekli kendimi değiştirmek için çok çaba sarfettim ama olmadı. Hep bir şeyleri denemeye çalıştım, bir çok şey ile aynı anda ilgilenmeye çalıştım; bazıları oldu, bazıları olmadı.
Okul desen daha boktan. Hele bir de tontiş yanaklı olunca insanların seni hep mutlu sandığının göstergesi. İnsanlar sürekli seni hep mutlu sanıyor, asla bir sorun yaşayamayacağını sanıyor, sürekli senin hep mutlu olmanı istiyorlar, onlara göre yaşamanı istiyorlar. Gerek okul olsun, gerek aile olsun hiçkimse seni anlamıyor, bir kere adam akılı halini hatrını sormuyor, bir kere senle gerçek samimiyetle nasılsın iyi misin gibisinden bir sohbet bile etmiyorlar. Üstüne bir de konuşma zorluğun olduğunda işler daha da berbat oluyor. İnsanlarla anlaşmaya çalışmak 2 katı kadar zorlaşıyor. Sürekli konuşurken takılıyorsun, kelimeyi söyleyemiyorsun, çok yanlış anlaşılabiliyorsun.
Bir de arkadaş ortamı var tabii. Tatlı, tontiş yanaklı + Konuşma zorluğu olan birisi olunca hep senin üstüne oynuyorlar. Sinirlenince, onlara patlayınca ise kötü olan sen oluyorsun. Ama onlar sana bir şeyler yapınca hiç sorun olmuyor. Sessiz kalsan niye sessizsin oluyor, konuşmaya çalışsan bir şeyler söylemeye çalışsan seni takmıyorlar, kafa dengi birisi olduğunu düşünüyorsundur ama asla senle sohbet etmiyorlar. Neden? Çünkü konuşamıyorsun bir kere.
12. sınıfım, ve gerçekten bu zamana kadar hayatımı özetlemek gerekirse %60 Kötü, %40 iyi geçiyor. Böyle bir oranlama yapmak zorundayım, çünkü hayatımın özeti bu. Hep insanlar senden bir şeyler umuyor, hep böyle bir şeyler bekliyor senden. Gerek ailen olsun gerek arkadaş ortamı. Ama aynı şeyi sen yapınca; "Niye sen yaptın", "Niye onu böyle yaptın", "Niye şunu şöyle yaptın" gibisinden saçma saçma sözlerle karşılaşıyorsun.
Kız arkadaş konusuna gelmek bile istemiyorum. Sadece platonik olanlar beni anlayacaktır, sevdiğin kızı 1 kere bile görebilmek için tüm okulu turlarsın. Ama bir bakmışsın kız başka erkeklerle güle oynaya konuşuyor, sohbet ediyor, takılıyor. Sense sadece uzaktan bakmakla yetiniyorsun. Hala sevdiğim bir kız var, ama yine klasik son: "Platonik Aşk". Tek bir sebebim var, o da konuşma zorluğu. Ne yaptım ne ettim bu lanet olası şeyden kurtulamıyorum. Allah düşmanımın başına vermesin.
Sizlere içimi dökmek istedim çünkü... Artık ben dayanamıyorum. Herkesin derdi kendine, herkesin derdi kendince büyük veya küçüktür saygı duyarım. Annemi ve Babamı kaybetmedim, sağlar. Allah başımdan da eksik etmesin onları. Kardeşimde var Allaha şükür onu da Allah başımdan eksik etmesin. Ama artık bu yaşadıklarım da bir yere kadar.
İnsan artık yavaş yavaş duygusuz, taş kalpli bir kişiliğe evriliyor anlaşılmadığı zaman. Veya bir kız, onu gerçekten seven bir kız olmadığı zaman. İnsan sevilmek ister, sevilmediği zaman ise gider bir köşeye sessiz sessiz bekler. Herkesden uzaklaşır, hayatı hep sorgular, sorgular, sorgular, sorgular da sorgular.
İnsan anlaşılmadığı zaman, ona ufacık bir ilgi bile gösterilmediği zaman, gerçekten adam gibi adam yerine koyulmadığı zaman, derdini tasasını anlatamadığı bir kimsesi olmadığı zaman, onu anlamayan, onu dinlemeden onla konuşmadan direkt yargısız infaz kesildiği zaman... gibi gibi gibi daha buraya sığdırabileceğim tonlarca sebeplerden ötürü artık taş kalpli, yüreksiz, duygusuz bir insan olmaya başlıyor. Ve eğer geç kalınır ise, bu insanın hayatı çok ciddi tehlikededir demektir. Geç kalınırsa, o insan için herşeyin sonu gelmiştir demektir. Bende yavaş yavaş bu yola doğru gidiyorum.
Sizlere içimi dökmek istedim, buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Gerçekten yanlış anlaşılma olmasın, sadece içimi dökmek istedim. Bunları yazarken ağlamaya başladım. O kadar içime attığım şeyler var ki, hepsi küçücük nedenler ve zamanla insanların etkisiyle kartopu yığını gibi büyüdü. İnsanlardan nefret ettim, hiçbir yakınımla görüşmek dahi istemiyorum bu saatten sonra artık. Tekrardan teşekkürler.
Sizlere içimi tam anlatamadım farkındayım. Bunların hepsi bir kısmı diyebilirim, zaten hayatımın bu denli kötü olmasının sebebi hayatım boyunca hiçkimsenin beni her konuda, ne olursa olsun anlayamamış olması. Tek sebep bu, sadece bu.