Neden mi? İlk olarak, Avrupa'da haftalık çalışma saatleri 35-40 saat arasıyken Türkiye'de bu süre 50-60 saat arası. İkinci olarak, Avrupa'da haftalık çalışma gününün 4 saate düşürülmesi konuşulurken bizim ülkemizde işçimiz haftada 6 gün, yeri geliyor 7 gün çalışıyor. Üçüncü olarak, bir Avrupalı aldığı aylık maaşıyla rahat rahat geçinebilirken bizim insanımız aldığı asgari ücretle kirayı, çocuğu için harcayacağı parayı, elektriği, doğalgazı ve daha birçok şeyi kendine dert yapıyor. Aylık aldığı parayı nasıl yetirebilirim diye düşünüyor. Dördüncü olarak, Avrupa'da bir kişinin aldığı üniversite diploması öyle dandik bir diploma değil. Oradaki kişi aldığı diploma ile istisnalar dışında kolay kolay işsiz kalmaz. Bizim gencimiz de aldığı diplomayla işsiz kalıyor ve kasiyerlik, fabrika işçisi, hamallık, garsonluk gibi işlere girişiyor. Ve saydığım işlerin çoğunda gençler çalışıyor. Hani o kötüledikleri, iş beğenmeyen gençler var ya, onlar. Görüp görebileceğiniz birçok pis işte maalesef gençler çalışıyor. Beşinci olarak, az işçi çok iş mantığı. Ben gerek kendi çalıştığım yerlerde gerekse başka yerlerde bunu hep farkettim. Yeri geldi 2 kişi koca marketi yönettik. Az maaş, çok iş kafası işte
Ve son olarak, bizde insan gibi çalıştırmak yok. Çalışan çoğu kişi öyle ya da böyle mobbinge maruz kalıyor. Gerek fiziksel, gerekse psikolojik olarak. Patronlar resmen modern köle arıyorlar kendilerine. Şimdi söyleyin bakalım; bu iş şartlarında iş beğenmek gerçekten akıl karı mı? Yanlış anlama olmasın bu arada. Asla çalışmayı kötü göstermek gibi kötü bir niyetim yok. Halihazırda ben de yövmiyecilik yapıyorum. Daha önce farklı yerlerde de çalıştım. Ama durum da bu şekilde; inkar edemeyiz gördüğümüz halde.