Hocam acaba videoyu baştan sona izieyipte hala bu düşüncede nasıl kalabiliyorsunuz ya?
Aynı şeyi ben de size şu şekilde diyebilirdim: "Bana kalırsa siz de İslam zıttında bir video gördüğünüzde direkt sahipleniyorsunuz." Fakat bu ne kadar tutarlı bir yaklaşım olurdu? Hiç. Öyleyse size de böyle yaklaşmamanızı öneririm. "Ben çoktan hakikati keşfettim, aha bunlardır, bunların zıttındaki düşünceyle nasıl kalabiliyorsunuz ya?" diyerek bir gıdım yol alamazsınız. Değişime ve bilgiye kapalı olursunuz. Önce bunu belirtmiş olayım. Şimdi yazıma geçeyim.
Kaliteli prodüksiyonla bir video yaptığınız zaman hakikat mi oluyor? Yalanın biri bin para. Bu herif tipik bir misyoner. Bu tip çok video var piyasada. Alayı yalan. Bilmeyene yutturuyorlar. Bir tane de ben atayım:
Hadi adam sadece konuşup geçti desem dediği her şeye kanıt sunuyor ve araştırabilirsin hepsi bir bir doğru.
Bol dipnotlu yalan söylemek kolay. Ciğerlerini biliyorum bunların. Öyle bir şaşırırsınız ki.
Diyelim ki hadi tüm semavi kitaplar önceden Allah tarafından yazılmış olsun fakat onlardan çok daha önce Sümerler döneminde bu olaya inanılması da alıntı yapıldığının net olarak göstergesi.
Hz. Adem'den beri peygamberlere vahyolunan İslam'dır. Anlatılan kıssalar aynıdır. Nuh tufanının Sümer mitolojisinde de olması İslam'ın aleyhine değil lehinedir. Onlara da peygamber gönderildiğinin resmi vesikasıdır. Atladığınız şey şu. Nuh tufanı yaklaşık 200 farklı milletin mitinde benzer şekillerde geçiyor. Bazıları Sümerlerle iletişim dahi kuramayan milletler. Bazıları coğrafi keşifler döneminde birkaç asır önce keşfettiğimiz toprakların milletleri. Kısacası tüm bu birbirinden bağımsız eski yazmalar, tabletler Nuh tufanının küresel olduğunun delili. Dört kutsal kitap Sümerlerden alınma, kökeni orada argümanı koca bir safsatadır. Sümerler nasıl tufanı yaşamış ve kayda geçirmişse aynı dönemlerde diğer milletler de geçirmiştir. İnceleyin:
Kuran'ın arapçadan daha çok süryanice harfler ile yazılması, Ashab-I Kehf hikayesinin başka versiyonlar ile çok daha önceden anlatılması ve bilinmesi, birçok surenin ve ayetin Kuran'dan silinmesi,Kur'an isminin aslında bir "Kurian" adlı bir hristiyan ayin kitabından alınmış olduğu ve bunun süryani hristiyanları ile bağlantısı olduğu için ihtimalin kuvvetlenmesi,İsa'nın tanrılaştırılmasının sonradan bir insan tarafından atılan teori olduğu (Arius), Kur'an da noktalamalar olduğu takdirde bile bir sürü anlam değişikliği olmasına rağmen henüz noktalamalar yokken Muhammed'den daha sonra kutsal olmayan birileri tarafından akıl yoluyla farazi şekilde koyulması Kuran'a anlamları beşeri varlıkların koyduğu apaçık ortada. Ve bir sürü varyasyonlara uğrayarak günümüze gelmesi üzerine hala daha Kur'anın ilk ayeti indiğinden beri hiç değişmeyerek günümüze kadar geldiğini savunan varsa ben ona insan demem sebebi ise eğer düşünmezsek bitkilerden,hiçlikten ya da hayvanlardan farkımız kalmaz.
Ashab-ı kehf mevzusu da yukarıdaki Nuh tufanı gibidir. İsterseniz detaylı açıklarım, şu an es geçiyorum. Bunlar, İslam'ın lehine argümanlar. Geri kalan yazdıklarınız ise videodaki kelime oyunlarını hak bellemenizin ürünü. Şaşırmıyorum çünkü hangisi gerçek, hangisi yalan ayırt edecek kadar ilminiz yok. Maalesef, internet sizin gibi pek çok genci buna maruz bırakıyor ve imanınızdan oluyorsunuz. Uzunca açıklardım fakat gerek yok, kısaca şunu söyleyeyim: "Bunların hiçbiri Kur'an'ı beşeri varlıkların ortaya koyduğuna dair deliller değil." Kimsenin hiçbir şey bilmediği yerde bir insan her şeyi bilebilir misali.
Bu arada bu konulara merakı olan kişiler için, Yahve ve Allah kavramlarının bağlantısını detaylı araştırmanızı tavsiye ederim. İbrahim'in ve onun soyunun inandığı tanrı Allah değil Yahve'dir. (Bilgilendirme: Yahve yahudi tanrısıdır.)
Ah be dostum, o kadar tipik argümanları zikrediyorsun ki. "Kur'an'da יהוה (Yahve) ismi neden geçmez?" diye çokça sallıyor dinsizler. Güya Hz. İbrahim'in soyu aslında ona tapıyormuş. Yahve başka, Allah başka Tanrı imiş. Bu sebepten geçmezmiş. Onlardan nasibini almışsın demek ki. Fakat tamamen zırva bu, üzgünüm. Yahve özel bir isim değildir. Bir tanımlayıcıdır. İngilizce Kutsal kitap tercümelerinde bile Lord yani Rabb diye çevrilir. Bilmiyorum, hiç Tevrat okudun mu fakat sana başka bir üzücü bilgi de vereceğim. 9. yüzyılda doğmuş Tevrat müfessiri Sa'adya Gaon Yahve'ye Allah diye meal vermiştir. Yani, eğer siz Müslümanlar eğip büküyorsunuz diyorsan o iddian da tutmaz. Eski Ahid'in uzun süre bir redaksiyon sürecinden geçtiği biliyoruz fakat onun içindeki metinlerde tedrici bir tevhide geçiş gözlemlememiz mümkün değil. Döneminde Allah ismi yasak olduğu için onun yerine kullanılan "ezeli ve ebedi" olan anlamındaki "Yahve" tarih sahnesine aniden çıkmıştır. İsrailoğulları, Kenan topraklarına yerleşip bir ulus olunca komşuları ile savaşlara giriştiler. Bu komşularından biri de Moab krallığı idi. Onlardan kalma bir anıt elimizde bulunuyor:
stèle (cintré) Décor : inscription Etat de l'oeuvre : incomplet ; fragmenté ; recollé ; complété Précision sur l'objet : Stèle inscrite à sommet cintré.
collections.louvre.fr
Bu anıt, Moablıların birçok Tanrı'sından bahsederken konu İsrail'e gelince orada sadece Yahve adındaki Tanrı'dan bahsediyor. İşte bizi aydınlatan kısım burası. İnsan neden diye soruyor. Bizi İslam'a götürüyor cevap. Çünkü İsrailoğulları özel olarak tevhid eğitimi aldı. Peygamberlerle desteklendi. Şu kitabı incele:
Israelite Religions: An Archaeological and Biblical Survey [Hess, Richard S.] on Amazon.com. *FREE* shipping on qualifying offers. Israelite Religions: An Archaeological and Biblical Survey
www.amazon.com
İsraillilerinin yarısına yakınının (%46) Yahve ismini, %6'sının El ismini, sadece %1'inin de başka Tanrıların isimlerini çocuklarına isim olarak koyduğunu biliyoruz. Ayrıca Yahve'nin başka bir enteresanlığı da vardır. Bilmem, dinler tarihi yahut mitoloji ile ilgili misin? Çok Tanrılı dinlere sahip milletler başka çok Tanrılı milletlerle tanışınca Tanrılarını senkronize ederler. Dini senkretizm deriz buna. İsrailoğulları pek çok ulusla tanış olmasına rağmen Yahve ismi başka hiçbir Tanrı ismi ile senkronize olmamıştır. Yahve'ye özel bir durumdur bu. Eski Ahid İbranicesinde Tanrıça kelimesin dahi bulunmazdı. Çünkü dinlerinde Yahve'den başka Tanrıya yer yoktu. Yabancı kültürlere ait Tanrıça kelimesi bile erkek çoğul Tanrılar kelimesi yani Elohey ile karşılanıyor. Bu, bize bir Tanrıçaya tapılmadığını gösteriyor. Yani ortada politeizm yoktu, tevhid vardı.
Ayrıca Tevrat'taki yaradılış anlatımı mitolojilerden farklıdır. Mitolojiler garip yaradılış hikayelerine sahiptir. Tevrat'ın kaynağı bambaşkadır. Mitlerde Tanrı doğada görünen bir nesne iken Tevrat'ta böyle değildir. Putperest mitlerin Tanrıları ilgiye ve beslenmeye ihtiyaç duyar. İnsanlar Tanrıya bağlıdır ama Tanrılar da insanlara bağlıdır. Zamanında paganlar hediyelerle Tanrılarını kendilerince cezbederlerdi. Tevrat'ta Tanrı; politeist mitlerin aksine ezelden beri yüce makamdadır, tek söz ile alemleri yaratır, nasıl mevcut olduğu anlatılmaz çünkü o ezelidir, alemler onsuz var olamaz. Mitlerle alakası yoktur. Politeist dinlerde Tanrılar kimin kime kulluk ettiği ile ilgilenmez. Kullarını da kıskanmazlar. Tevrat'ta ise başkasına kulluk eden affedilmez günah işlemiş olur. Politeist dinlerde insanlar Tanrılarını neden kızdırdıklarını, onları nasıl memnun edeceklerini, onların amaçlarını bilmeden yaşarlar. Çünkü nübüvvet kavramları yoktur. Fakat Tevrat'ın muhatap aldığı toplumlara baktığımızda öteden beri "Ben ne günah işledim ki?" "Tanrıma karşı ne cürüm işledim ben?" anlamına gelen isimlere dahi rastlanır. Şu eserleri de inceleyin:
Everyday Life in Ancient Mesopotamia [Bottéro, Jean] on Amazon.com. *FREE* shipping on qualifying offers. Everyday Life in Ancient Mesopotamia
www.amazon.com
Religion in Ancient Mesopotamia [Bottéro, Jean, Fagan, Teresa Lavender] on Amazon.com. *FREE* shipping on qualifying offers. Religion in Ancient Mesopotamia
www.amazon.com
Tevrat, dönemine göre bambaşka bir ahlak anlayışını etrafına tanıtmıştır. Eski dünyada önemli olan sosyal statüdür. En kötü şey ise statünün bozulmasıdır. Mitolojiler de insanların bu isteklerine göre şekillenmiştir ve bu düşünceyle paraleldir. Tevrat'ta ise en iyi şey ahlak, en kötü şey ahlaksızlıktır. Örneğin politeist dinlere göre tapınak fahişesinin görevini bırakıp aile kurması kötü görülürdü. Çünkü statüsü değişirdi. Tevrat'ta ise zinanın direkt kendisi kötüdür.
Bunları niye yazdım? Çünkü ortada "Tevrat diğer politeist dinlerin devamıdır. Sümerlerden intihal ile yazılmıştır. Kökeni orasıdır." diyenler var ve bunlar tamamen safsata. Senin bu argümanın da aynı temele dayanıyor. Bu sebepten Yahve'nin kökenini ve kısaca tevrat-mitolojik dinler farkını yazdım. Uzun lafın kısası, Yahve farklı bir Tanrı değildir. Hz. Musa Tevrat'ı diğer mitolojilerden etkilenip yazmamıştır. Hz. İbrahim ve soyu Yahve'ye inanırdı, aslı budur deyip Hz. Muhammed'in buradan intihal yapıp Kur'an'a Allah şeklinde geçirdiğini iddia etmeniz zırvadır. Yahve ve Allah kavramlarının bağlantılarını araştırınca iddia ettiğiniz gibi tüm sırrın künhüne varmayacaklar. İslam lehine bir argümandır bu sunduğunuz. Hak olduğunu kanıtlar.
Ve müslüman arkadaşlara birkaç soru sormak isterim. Neden sadece Muhammed'in hayatından 4 kez bahsedilmesine rağmen İsa'nın hayatından 36 kez bahsedildiğinide sorarım. Ya da Musa'nın en çok bahsedilen peygamber olmasından (Bilgilendirme: Musa yahudi peygamberidir.)
Laf olsun torba dolsun diye ortaya atılmış bir argüman bu. Şayet Hz. Muhammed'in hayatından daha fazla bahsedilseydi bu sefer de "Bakın, Kur'an'ın beşeri olduğu ne kadar belli. Hep kendinden bahsetmiş." diyecektiniz. Tutarsız.
Bunlarak ek olarak belki Zerdüştlük ile benzerlik argümanını sunabilirsiniz. Vaktinde
@Bura.K'a bu konu hakkında cevap vermiştim:
bide sana hanımefendi mi demeliyim beyefendi mi demeliyim cevap vereceğimde Adam gibi cevap verirsen hitap şeklin önemli değil, Allah'ın kuluyuz sonuçta.
forum.donanimarsivi.com
Son olarak neden biz insanlar hayatımızın temel amacını binlerce sene önce zeki birinin toplumu komite ve sosyokültürel düşüncelerini endeksleme amacıyla ürettiği bir projeye ihtiyaç halinde hissedelim? Hatta öyle de değil ondan onlarca yıl sonrasında birkaç zeki bedevi tarafından güya tanrı kelamı olan defalarca değişime uğrayan bir kitaba neden bağlı yaşayalım? Neden o bize tarih kitaplarında anlatılan Rönesans ve Reform'dan önce cennetten tapu veriliyor söylemlerini alaya alan çocuklar olarak günlük yaşantımıza uyum sağlayamayıp önümüzdeki asıra kadar dinliğini kaybedip mitoloji olacak bir din, ve insan aklı ile anlamlandırıldığı kesin olan bir kitaba inanalım? Çok daha fazlasıyız ve maalesef her ne kadar yok olmaktan endişe duysakta, gerçeğin üzerini yalanlarla kapatanlar sadece kendilerini kandırırlar.
Kendini çok feci bir şekilde şartladığın için sana garip geliyor bunlar. Kur'an, zeki birinin toplumu komite ve sosyokültürel düşüncelerini endeksleme amacıyla ürettiği bir proje değildir. Zeki bir bedevi tarafından ortaya atılmamıştır. Defalarca değişime uğramamıştır. Allah kelamıdır. Buna inanmadığın ve inancının zıttındaki tüm delilleri yadsıdığın için bizim bu tutumumuz sana saçma geliyor. Kendini kim kandırıyor? Bir tekrar düşün istersen.