Neler Yeni

MOUNT & BLADE: WARBAND İNCELEME

Katılım
4 Haziran 2021
Mesajlar
37
Dahası  
Reaksiyon skoru
23
İsim
Kıvanç
Selam millet! Bu yazımda sizlere özellikle de Türk oyuncularının çok sevdiği oyun serisi olan Mount & Blade'in sevilen oyunu Mount & Blade: Warband'den detaylı bir şekilde bahsedeceğim. Kılıcınızı, kalkanınızı kuşanın ve arkanıza yaslanın. Keyifli okumalar dilerim.

GENEL BİLGİLER

İlk piyasaya sürülme tarihi: 30 Mart 2010

Geliştirici: TaleWorlds

Seri: Mount & Blade

Modlar: Tek oyunculu oyun, çok oyunculu oyun

Platformlar: PlayStation 4, Xbox One, Android, Microsoft Windows, MacOS, Linux, Klasik Mac OS, Mac OS

Yayıncılar: TaleWorlds, Koch Media, Paradox Interactive

Türler: Aksiyon Rol Yapma Oyunu, Strateji oyunu

Sistem gereksinimleri

En Düşük:

İşletim sistemi: Windows® XP

İşlemci: Intel Pentium 4 2.0 GHz veya AMD 2.5 GHz

Bellek: 512MB RAM

Ekran kartı: 64MB RAM'li 3D ekran kartı

Sabit disk: 100MB boş alan

Ses: Standart ses


Önerilen:

İşletim sistemi: Windows® XP veya daha iyisi

İşlemci: Intel Core Duo 2.0 GHz veya AMD Athlon 64 X2 3600+

Bellek: 1GB RAM

Ekran kartı: NVIDIA GeForce FX 5200, ATI Radeon 9600 veya daha iyisi

Sabit disk: 100MB boş alan

Ses: Standard ses

HİKAYE

Oyunun geneline baktığımızda, bu oyunun size bir hikaye sunmak için yapılmamış olduğunu fark etmek çok da zor değil. Oyunun yalnızca başında, ufak, küçük, minnacık hikayemsi bir şey bizlere sunuluyor. Bunun dışında ise oyunun bütün gidişatını yaptıklarımızla biz belirliyoruz. Oyundan keyif almak istiyorsanız, kendi aklınızda bir senaryo kurmanız, ve bu senaryoyu RP (roleplay) yaparak oyuna aktarmanız gerekiyor. En azından ben böyle yaptım. Aklıma da başka bir şey gelmedi. Şu oyunun başındaki mini hikayeyi merak ediyorsanız, sizlere anlatayım.

Oyunun en başında, karakterimizin özelliklerini belirledik, tipini düzenledik ve oyuna daldık. (Bunlardan oynanış kısmında bahsedeceğim.) Kalradya adındaki parçalanmış bir imparatorluktan geriye kalan doğmayı seçtiğiniz bir medeniyetin bir şehrinde oyuna başlıyoruz. Karşımızda ise bize doğru koşarak gelen bir haydut var. Biz daha fareyi çevirip etrafa bakamadan ufak çaplı bir dövüşün içine girmek durumunda kalıyoruz. Neyse ki yanımızda bir kılıç, bir kalkan ve bir de arbalet bulunuyor da, bu dövüşü kazanmak hiç de zor olmuyor. Ama yine de bana bir "Bu ne acele yiğidim? Önce bir oyuna alışsaydık." dedirtmedi değil doğrusu. Biz haydutu yendikten sonra ise bize doğru birisi daha koşturmaya başlıyor. "Hayda, yine mi?" diyecek gibi olsam da, çok geçmeden onun doğduğumuz şehrin tüccarı olduğunu anladım. Tüccarla çok kısa bir diyaloğa giriyoruz ve kendimizi bir anda onun evinde buluveriyoruz. Kendisiyle tekrardan konuşmaya başlıyoruz. Kardeşinin haydutlar tarafından kaçırıldığını söylüyor, ve bizden kardeşini kurtarmamızı istiyor. Tabii ki karşılığında da bize bir miktar dinar (oyunun para birimi) veriyor. Böylece oyundaki ilk görevimizi almış oluyoruz. Önce çevredeki köylerden dinar karşılığında grubumuza katılması için gönüllü topluyoruz ve yeterli sayıya ulaştığımız zaman çevredeki bir haydut grubuna saldırıyoruz. Yaptığımız savaşı kazanıyoruz ve hayduttan tüccarın kardeşinin nerede tutulduğunu öğreniyoruz. Haydutun verdiği bilgi ışığında bir haydut sığınağı buluyoruz ve oraya grubumuzla birlikte özel harekat misali baskında bulunuyoruz. Sığınaktaki herkesi öldürdükten sonra tüccarın kardeşini buluyoruz ve onu kurtarıyoruz. Hana gidip tüccar ile konuşuyoruz. Tüccar bize kardeşinin sağ salim eve döndüğünden ve ona ceza vereceğinden bahsediyor. Neyse ki lafı fazla uzatmıyor ve bunun bizim sorunumuz olmadığını söylüyor. Bize daha fazla dinar kazanmayı teklif ediyor. Eğer işi kabul edersek, tüccarlar, grubumuzdakilerle ve şehirdeki insanlarla birlikte yine şehirde bulunan çapulculara saldırıyoruz. Savaşı kazandıktan sonra tüccarın evine gidiyoruz. Tüccar bize adamlarının yaptığı işten bahsediyor. Her şeyin yolunda gitmesi durumunda kısa bir süre sonra tekrar bizimle handa buluşacağını söylüyor. Ve son olarak şehri terk edeceğini söylüyor. İşleri rast gitmiş olsa gerek, onunla hana gittiğimizde karşılaşıyoruz. Bize ülkedeki bazı meselelerden ve kendisi hakkında bizi hiç ilgilendirmeyen ve ilgilendirmeyecek olan bazı meselelerden bahsediyor ve tekrardan şehri terk edeceğini söylüyor. Handa tüccarla girdiğimiz uzunca diyalog, onunla son diyaloğumuz oluyor ve onunla da bütün bağımız kesiliyor. Ve bu sayede artık özgür kalıyoruz ve oyunu gerçekten oynamaya başlayabiliyoruz.

Hikaye kısmını okumak sizin için belki de uzun sürdü ama oynarken inanın bu hiçbir şey. Hele ki sonu olmayan bir oyun için. Hikaye kısmını da burada bitiriyorum.

OYNANIŞ

Gelelim bir oyunu oyun yapan temel şeye. Oynanış. Açıkça söylemek gerekirse, Mount & Blade: Warband'in hem çıktığı yıla göre, hem de bugüne göre oynanış anlamında çok hantal olduğunu düşünüyorum. Temeli savaş sistemine dayalı bir oyunda, oynanışın hantal kalması, oyun zevkini doğrudan etkileyen bir etken hâline geliyor. Vuruş hissiyatından tutun da animasyonlara kadar her şey çok hantal. Peki bu kötü hissettiren oynanış daha iyi olamaz mıydı? Bence olabilirdi. Her ne kadar oyunun yapım bütçesi kısıtlı ve oyunun yapımında çalışan insan sayısı az olsa da, ben her şeye rağmen biz oyunculara daha iyi bir oynanış sunulabileceği görüşündeyim. Sanki isteseler yaparmışlar da, uğraşmamışlar gibi geldi bana. Oyunun çıkması için bir acelen de yok zaten. Öyle büyük bir firma değilsin. Oyunlar aceleye gelince ne olduğunu geçen sene çıkmış olan Cyberpunk 2077'de gördük. Tam tersi, acele etmeyince de neler olduğunu 2013'te çıkış yapmış olan Tomb Raider oyununun yapım sürecini araştırarak görebilirsiniz. Oyun yarıda bırakılıp, o güne kadar çıkmış olan bütün Tomb Raider oyunlarındakinden farklı bir stile sahip olan Tomb Raider yapılmaya başlanmış. Stil değiştirmeden kastım, 2018'de çıkmış olan God Of War'ın serinin kendisinden önce çıkmış olan God Of War oyunlarından her açıdan farklı olması gibi düşünebilirsiniz. Ve sonuç olarak tabii ki başarılı olmuş. Konumuza, yani Mount & Blade: Warband'e geri dönecek olursak, ben bu oyunun aceleye de geldiğini düşünmüyorum. Ortada büyük bir sorun var, fakat nedeni belli değil. Gerçekten ilginç bir durum.

Oynanış kısmında içinizi fazla kararttıysam kusuruma bakmayın. Gelin bir de bu oyunun oynanış kısmının artılarına bir göz atalım. Bu oyunun kendine has bir havası olduğunu oyuna girdiğiniz gibi fark edebilirsiniz. Piyasada bu tarz oyunların az sayıda olmasından mıdır nedir, bu oyun hantal olmasına rağmen bana oynaması gerçekten çok keyif veriyor. Oyundaki amacımız, kendi ordumuzu kurup diğer ülkeler ile savaşıp onları yenmek. Ta ki bütün Kalradya'ya hükmedene kadar. Fakat bu, okunduğu kadar kısa bir süreç değil. Hükmetmek için savaşmak gerekiyor. Savaşmak için lord'un yeminli adamı olmak gerekiyor. Lord'un yeminli adamı olmak için kendimizi kanıtlamış olmamız gerekiyor. Kendimizi kanıtlamak için lord'un verdiği görevleri yapmamız gerekiyor. Verilen çoğu görev için de sağlam bir orduya ihtiyacımız oluyor. Sağlam bir ordu için grubumuzdakilere deneyim kazandırarak onları terfi etmemiz gerekiyor. Grubumuzdaki insanları, bizim ülkemize ait olan köylerden dinar karşılığı alabiliyoruz. Makarayı geriye doğru sardığımızda, işin o kadar da basit olmadığını anlıyoruz.

Oynanış kısmında son olarak karakterimizi geliştirmekten bahsetmek istiyorum. Karakterimizi, kazandığımız deneyim puanlarıyla beraber pek çok özelliğini geliştirebiliyoruz. Bu özellikler de kullanabildiğimiz eşya sayısını artırıyor. Karakterinizi ne kadar çok geliştirirseniz, karakteriniz geliştirdiğiniz alanlarda o kadar başarılı olur ve karakterinizin kullanabildiği eşya sayısı artar. Kullandığımız eşyalar, bizim savaş stilimizden tutun da verdiğimiz hasara, savunmadan tutun da hızımıza kadar her şeyimizi etkileyen önemli bir etken.

Oynanış kısmını da burada bitiriyorum.

GRAFİKLER

Grafikler, kimileri için bir oyundaki en önemli etken, kimileri için de tam tersidir. Bana soracak olursanız, ben iki fikri de desteklemiyorum. Benim cevabım, oyundan oyuna değişir. Örneğin Undertale gibi bir oyunda pixel art kullanılmasının kimseyi rahatsız etmediğini düşünüyorum. Ama Battlefield veya Call of Duty gibi oyun serilerinde, atmosferi hissettirebilmesi açısından oyunun bize sunduğu grafikler çok önemlidir. Asıl oyunumuzdan kopup yine başka oyunlara geçtik. O zaman asıl oyunumuza geri dönelim. Yani Mount & Blade: Warband'e. Oynanış kısmında bahsettiğim mevzu maalesef burada da geçerli. Yine neyden kaynaklandığını bilmediğim bir sebepten dolayı, oyunun grafikleri beni tatmin etse de, oyun bende yetersizlik duygusu uyandırdı. Biliyorum, TaleWorlds, Rockstar Games, Ubisoft, Electronic Arts veya Activision gibi büyük çaplı bir firma değil. İmkanları buna yetmiştir ve sonuç bu çıkmıştır. Anlayışla karşılarım. Fakat oyuncu, bu tarz sorunların sebeplerine takılmaz. Oyunlar onun önündedir. O yalnızca sonuca bakar. Yemek gibi düşünün. Önünüzde tabak tabak, ayrı ayrı yemekler var. Kimisi iyi, kimisi kötü. İçlerinden birisini seçmek durumunda kalsanız, tabii ki de en güzelini seçersiniz. Yemeği kötü olan aşçı size imkanlarından bahsetse, sizin umrunuzda olur mu? Bence olmaz. Çıkan sonuca bakarsınız. Oyunlarda da işler aynen böyle işliyor. Yapımcı firmalarla oyuncular kimi zaman anlaşmazlıklar yaşayabiliyor.

Grafik kısmını da burada bitiriyorum.

MÜZİKLER

Müzikler... Oyunucyu oyuna bağlayan temel unsurlardan birisi. Kimi oyunların müzikleri, eski-yeni fark etmeksizin bazı sebeplerden ötürü güzeldir ve ikonikleşmiştir. Başka bir yazımda sizlere bu ikonikleşmiş müziklerden bahsederim. Benim en sevdiğim oyun müziklerinin de sizlere listesini yaparım. Ama o yazı bu yazı değil. Mount & Blade: Warband'in müzikleri ise ikonikleşmemiş bile olsa bence gayet başarılı. Dinlediğimizde bizi o anki atmosfere kolayca sokan ve dilimize dolanan müzikleriyle TaleWorlds, bu oyunun müzikleri için takdire şayan bulduğum bir çalışma koymuş ortaya.

Müzik kısmının da burada sonuna geldik.

OYUNA OLAN PUANIM

Gerek iyi yönleriyle, gerek kötü yönleriyle, Mount & Blade: Warband, bana başında geçirdiğim süre boyunca keyif vermeyi başardı. Benim bu oyuna verdiğim puan...

7/10

Bu inceleme umarım oyun hakkında fazla fikri olmayanlara ya da oyunu oynayıp oynamamak arasında kalanlara yardımcı olmuştur. İncelememi inceleyip yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz. Bir dahaki yazımda görüşmek üzere, kendinize çok iyi bakın, hoşçakalın.

YAZAR HAKKINDA

Adım Kıvanç YILDIRIM. 18 Aralık 2007'de (14 yaşındayım) İzmir'de doğdum ve hâlâ İzmir'de yaşıyorum. Şu anda Karabağlar Fevzi Özakat Anadolu Lisesi'nde 9. sınıf öğrencisiyim. Meslek seçimi konusunda çok zorlanmış olsam da, sonuç olarak bir oyun editörü olmaya karar verdim. Tabii ki bu işi bir meslekten çok bir hobi olarak görüyorum ama hobimi yaparak aynı zamanda para kazanmak da doğrusu hoşuma giderdi.
 

SilahsızKuvvet☪

80+ Silver
Katılım
21 Ocak 2021
Mesajlar
2,499
Dahası  
Reaksiyon skoru
2,047
Konum
İzmir
İsim
Enes
Selam millet! Bu yazımda sizlere özellikle de Türk oyuncularının çok sevdiği oyun serisi olan Mount & Blade'in sevilen oyunu Mount & Blade: Warband'den detaylı bir şekilde bahsedeceğim. Kılıcınızı, kalkanınızı kuşanın ve arkanıza yaslanın. Keyifli okumalar dilerim.

GENEL BİLGİLER

İlk piyasaya sürülme tarihi: 30 Mart 2010

Geliştirici: TaleWorlds

Seri: Mount & Blade

Modlar: Tek oyunculu oyun, çok oyunculu oyun

Platformlar: PlayStation 4, Xbox One, Android, Microsoft Windows, MacOS, Linux, Klasik Mac OS, Mac OS

Yayıncılar: TaleWorlds, Koch Media, Paradox Interactive

Türler: Aksiyon Rol Yapma Oyunu, Strateji oyunu

Sistem gereksinimleri

En Düşük:

İşletim sistemi: Windows® XP

İşlemci: Intel Pentium 4 2.0 GHz veya AMD 2.5 GHz

Bellek: 512MB RAM

Ekran kartı: 64MB RAM'li 3D ekran kartı

Sabit disk: 100MB boş alan

Ses: Standart ses


Önerilen:

İşletim sistemi: Windows® XP veya daha iyisi

İşlemci: Intel Core Duo 2.0 GHz veya AMD Athlon 64 X2 3600+

Bellek: 1GB RAM

Ekran kartı: NVIDIA GeForce FX 5200, ATI Radeon 9600 veya daha iyisi

Sabit disk: 100MB boş alan

Ses: Standard ses

HİKAYE

Oyunun geneline baktığımızda, bu oyunun size bir hikaye sunmak için yapılmamış olduğunu fark etmek çok da zor değil. Oyunun yalnızca başında, ufak, küçük, minnacık hikayemsi bir şey bizlere sunuluyor. Bunun dışında ise oyunun bütün gidişatını yaptıklarımızla biz belirliyoruz. Oyundan keyif almak istiyorsanız, kendi aklınızda bir senaryo kurmanız, ve bu senaryoyu RP (roleplay) yaparak oyuna aktarmanız gerekiyor. En azından ben böyle yaptım. Aklıma da başka bir şey gelmedi. Şu oyunun başındaki mini hikayeyi merak ediyorsanız, sizlere anlatayım.

Oyunun en başında, karakterimizin özelliklerini belirledik, tipini düzenledik ve oyuna daldık. (Bunlardan oynanış kısmında bahsedeceğim.) Kalradya adındaki parçalanmış bir imparatorluktan geriye kalan doğmayı seçtiğiniz bir medeniyetin bir şehrinde oyuna başlıyoruz. Karşımızda ise bize doğru koşarak gelen bir haydut var. Biz daha fareyi çevirip etrafa bakamadan ufak çaplı bir dövüşün içine girmek durumunda kalıyoruz. Neyse ki yanımızda bir kılıç, bir kalkan ve bir de arbalet bulunuyor da, bu dövüşü kazanmak hiç de zor olmuyor. Ama yine de bana bir "Bu ne acele yiğidim? Önce bir oyuna alışsaydık." dedirtmedi değil doğrusu. Biz haydutu yendikten sonra ise bize doğru birisi daha koşturmaya başlıyor. "Hayda, yine mi?" diyecek gibi olsam da, çok geçmeden onun doğduğumuz şehrin tüccarı olduğunu anladım. Tüccarla çok kısa bir diyaloğa giriyoruz ve kendimizi bir anda onun evinde buluveriyoruz. Kendisiyle tekrardan konuşmaya başlıyoruz. Kardeşinin haydutlar tarafından kaçırıldığını söylüyor, ve bizden kardeşini kurtarmamızı istiyor. Tabii ki karşılığında da bize bir miktar dinar (oyunun para birimi) veriyor. Böylece oyundaki ilk görevimizi almış oluyoruz. Önce çevredeki köylerden dinar karşılığında grubumuza katılması için gönüllü topluyoruz ve yeterli sayıya ulaştığımız zaman çevredeki bir haydut grubuna saldırıyoruz. Yaptığımız savaşı kazanıyoruz ve hayduttan tüccarın kardeşinin nerede tutulduğunu öğreniyoruz. Haydutun verdiği bilgi ışığında bir haydut sığınağı buluyoruz ve oraya grubumuzla birlikte özel harekat misali baskında bulunuyoruz. Sığınaktaki herkesi öldürdükten sonra tüccarın kardeşini buluyoruz ve onu kurtarıyoruz. Hana gidip tüccar ile konuşuyoruz. Tüccar bize kardeşinin sağ salim eve döndüğünden ve ona ceza vereceğinden bahsediyor. Neyse ki lafı fazla uzatmıyor ve bunun bizim sorunumuz olmadığını söylüyor. Bize daha fazla dinar kazanmayı teklif ediyor. Eğer işi kabul edersek, tüccarlar, grubumuzdakilerle ve şehirdeki insanlarla birlikte yine şehirde bulunan çapulculara saldırıyoruz. Savaşı kazandıktan sonra tüccarın evine gidiyoruz. Tüccar bize adamlarının yaptığı işten bahsediyor. Her şeyin yolunda gitmesi durumunda kısa bir süre sonra tekrar bizimle handa buluşacağını söylüyor. Ve son olarak şehri terk edeceğini söylüyor. İşleri rast gitmiş olsa gerek, onunla hana gittiğimizde karşılaşıyoruz. Bize ülkedeki bazı meselelerden ve kendisi hakkında bizi hiç ilgilendirmeyen ve ilgilendirmeyecek olan bazı meselelerden bahsediyor ve tekrardan şehri terk edeceğini söylüyor. Handa tüccarla girdiğimiz uzunca diyalog, onunla son diyaloğumuz oluyor ve onunla da bütün bağımız kesiliyor. Ve bu sayede artık özgür kalıyoruz ve oyunu gerçekten oynamaya başlayabiliyoruz.

Hikaye kısmını okumak sizin için belki de uzun sürdü ama oynarken inanın bu hiçbir şey. Hele ki sonu olmayan bir oyun için. Hikaye kısmını da burada bitiriyorum.

OYNANIŞ

Gelelim bir oyunu oyun yapan temel şeye. Oynanış. Açıkça söylemek gerekirse, Mount & Blade: Warband'in hem çıktığı yıla göre, hem de bugüne göre oynanış anlamında çok hantal olduğunu düşünüyorum. Temeli savaş sistemine dayalı bir oyunda, oynanışın hantal kalması, oyun zevkini doğrudan etkileyen bir etken hâline geliyor. Vuruş hissiyatından tutun da animasyonlara kadar her şey çok hantal. Peki bu kötü hissettiren oynanış daha iyi olamaz mıydı? Bence olabilirdi. Her ne kadar oyunun yapım bütçesi kısıtlı ve oyunun yapımında çalışan insan sayısı az olsa da, ben her şeye rağmen biz oyunculara daha iyi bir oynanış sunulabileceği görüşündeyim. Sanki isteseler yaparmışlar da, uğraşmamışlar gibi geldi bana. Oyunun çıkması için bir acelen de yok zaten. Öyle büyük bir firma değilsin. Oyunlar aceleye gelince ne olduğunu geçen sene çıkmış olan Cyberpunk 2077'de gördük. Tam tersi, acele etmeyince de neler olduğunu 2013'te çıkış yapmış olan Tomb Raider oyununun yapım sürecini araştırarak görebilirsiniz. Oyun yarıda bırakılıp, o güne kadar çıkmış olan bütün Tomb Raider oyunlarındakinden farklı bir stile sahip olan Tomb Raider yapılmaya başlanmış. Stil değiştirmeden kastım, 2018'de çıkmış olan God Of War'ın serinin kendisinden önce çıkmış olan God Of War oyunlarından her açıdan farklı olması gibi düşünebilirsiniz. Ve sonuç olarak tabii ki başarılı olmuş. Konumuza, yani Mount & Blade: Warband'e geri dönecek olursak, ben bu oyunun aceleye de geldiğini düşünmüyorum. Ortada büyük bir sorun var, fakat nedeni belli değil. Gerçekten ilginç bir durum.

Oynanış kısmında içinizi fazla kararttıysam kusuruma bakmayın. Gelin bir de bu oyunun oynanış kısmının artılarına bir göz atalım. Bu oyunun kendine has bir havası olduğunu oyuna girdiğiniz gibi fark edebilirsiniz. Piyasada bu tarz oyunların az sayıda olmasından mıdır nedir, bu oyun hantal olmasına rağmen bana oynaması gerçekten çok keyif veriyor. Oyundaki amacımız, kendi ordumuzu kurup diğer ülkeler ile savaşıp onları yenmek. Ta ki bütün Kalradya'ya hükmedene kadar. Fakat bu, okunduğu kadar kısa bir süreç değil. Hükmetmek için savaşmak gerekiyor. Savaşmak için lord'un yeminli adamı olmak gerekiyor. Lord'un yeminli adamı olmak için kendimizi kanıtlamış olmamız gerekiyor. Kendimizi kanıtlamak için lord'un verdiği görevleri yapmamız gerekiyor. Verilen çoğu görev için de sağlam bir orduya ihtiyacımız oluyor. Sağlam bir ordu için grubumuzdakilere deneyim kazandırarak onları terfi etmemiz gerekiyor. Grubumuzdaki insanları, bizim ülkemize ait olan köylerden dinar karşılığı alabiliyoruz. Makarayı geriye doğru sardığımızda, işin o kadar da basit olmadığını anlıyoruz.

Oynanış kısmında son olarak karakterimizi geliştirmekten bahsetmek istiyorum. Karakterimizi, kazandığımız deneyim puanlarıyla beraber pek çok özelliğini geliştirebiliyoruz. Bu özellikler de kullanabildiğimiz eşya sayısını artırıyor. Karakterinizi ne kadar çok geliştirirseniz, karakteriniz geliştirdiğiniz alanlarda o kadar başarılı olur ve karakterinizin kullanabildiği eşya sayısı artar. Kullandığımız eşyalar, bizim savaş stilimizden tutun da verdiğimiz hasara, savunmadan tutun da hızımıza kadar her şeyimizi etkileyen önemli bir etken.

Oynanış kısmını da burada bitiriyorum.

GRAFİKLER

Grafikler, kimileri için bir oyundaki en önemli etken, kimileri için de tam tersidir. Bana soracak olursanız, ben iki fikri de desteklemiyorum. Benim cevabım, oyundan oyuna değişir. Örneğin Undertale gibi bir oyunda pixel art kullanılmasının kimseyi rahatsız etmediğini düşünüyorum. Ama Battlefield veya Call of Duty gibi oyun serilerinde, atmosferi hissettirebilmesi açısından oyunun bize sunduğu grafikler çok önemlidir. Asıl oyunumuzdan kopup yine başka oyunlara geçtik. O zaman asıl oyunumuza geri dönelim. Yani Mount & Blade: Warband'e. Oynanış kısmında bahsettiğim mevzu maalesef burada da geçerli. Yine neyden kaynaklandığını bilmediğim bir sebepten dolayı, oyunun grafikleri beni tatmin etse de, oyun bende yetersizlik duygusu uyandırdı. Biliyorum, TaleWorlds, Rockstar Games, Ubisoft, Electronic Arts veya Activision gibi büyük çaplı bir firma değil. İmkanları buna yetmiştir ve sonuç bu çıkmıştır. Anlayışla karşılarım. Fakat oyuncu, bu tarz sorunların sebeplerine takılmaz. Oyunlar onun önündedir. O yalnızca sonuca bakar. Yemek gibi düşünün. Önünüzde tabak tabak, ayrı ayrı yemekler var. Kimisi iyi, kimisi kötü. İçlerinden birisini seçmek durumunda kalsanız, tabii ki de en güzelini seçersiniz. Yemeği kötü olan aşçı size imkanlarından bahsetse, sizin umrunuzda olur mu? Bence olmaz. Çıkan sonuca bakarsınız. Oyunlarda da işler aynen böyle işliyor. Yapımcı firmalarla oyuncular kimi zaman anlaşmazlıklar yaşayabiliyor.

Grafik kısmını da burada bitiriyorum.

MÜZİKLER

Müzikler... Oyunucyu oyuna bağlayan temel unsurlardan birisi. Kimi oyunların müzikleri, eski-yeni fark etmeksizin bazı sebeplerden ötürü güzeldir ve ikonikleşmiştir. Başka bir yazımda sizlere bu ikonikleşmiş müziklerden bahsederim. Benim en sevdiğim oyun müziklerinin de sizlere listesini yaparım. Ama o yazı bu yazı değil. Mount & Blade: Warband'in müzikleri ise ikonikleşmemiş bile olsa bence gayet başarılı. Dinlediğimizde bizi o anki atmosfere kolayca sokan ve dilimize dolanan müzikleriyle TaleWorlds, bu oyunun müzikleri için takdire şayan bulduğum bir çalışma koymuş ortaya.

Müzik kısmının da burada sonuna geldik.

OYUNA OLAN PUANIM

Gerek iyi yönleriyle, gerek kötü yönleriyle, Mount & Blade: Warband, bana başında geçirdiğim süre boyunca keyif vermeyi başardı. Benim bu oyuna verdiğim puan...

7/10

Bu inceleme umarım oyun hakkında fazla fikri olmayanlara ya da oyunu oynayıp oynamamak arasında kalanlara yardımcı olmuştur. İncelememi inceleyip yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz. Bir dahaki yazımda görüşmek üzere, kendinize çok iyi bakın, hoşçakalın.

YAZAR HAKKINDA

Adım Kıvanç YILDIRIM. 18 Aralık 2007'de (14 yaşındayım) İzmir'de doğdum ve hâlâ İzmir'de yaşıyorum. Şu anda Karabağlar Fevzi Özakat Anadolu Lisesi'nde 9. sınıf öğrencisiyim. Meslek seçimi konusunda çok zorlanmış olsam da, sonuç olarak bir oyun editörü olmaya karar verdim. Tabii ki bu işi bir meslekten çok bir hobi olarak görüyorum ama hobimi yaparak aynı zamanda para kazanmak da doğrusu hoşuma giderdi.
Kanka iyi hoşta biraz geç değil mi bunu yazmak için :D Eline sağlık yinede
 

Vatulian

80+ Bronze
Katılım
13 Nisan 2021
Mesajlar
1,490
Dahası  
Reaksiyon skoru
827
İsim
Ege ÖZTABAK
Güzel bir inceleme olmuş ancak eski bir yapı olduğu için artık insanların bilmediği hiç bir detay kalmamıştır. Tavsiyem daha yeni nesil ve insanların farkında olmadığı oyunlara karşı insanları istahlandirmak seni daha iyi yerlere taşır ya da yeni çıkmış oyunları incelemek seni daha çok okunan bir yazar yapar. Gelecekteki yazıların icin başarılar dilerim.
 

PaLaaX

80+ Silver
Katılım
12 Aralık 2020
Mesajlar
3,584
Dahası  
Reaksiyon skoru
2,784
Konum
Beton
İsim
𝓐𝓭ı 𝓨𝓸𝓴 𝓝𝓪𝓶ı 𝓥𝓪𝓻
Discord
𝑃𝑎𝐿𝑎𝑎𝑋#7322
12 yıl oldu ama olsun.
hayatımın içinden geçen oyundur kendisi...
 
Katılım
4 Haziran 2021
Mesajlar
37
Dahası  
Reaksiyon skoru
23
İsim
Kıvanç
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #5
Güzel bir inceleme olmuş ancak eski bir yapı olduğu için artık insanların bilmediği hiç bir detay kalmamıştır. Tavsiyem daha yeni nesil ve insanların farkında olmadığı oyunlara karşı insanları istahlandirmak seni daha iyi yerlere taşır ya da yeni çıkmış oyunları incelemek seni daha çok okunan bir yazar yapar. Gelecekteki yazıların icin başarılar dilerim.
1- Bilgisayarımın kötü olmasından dolayı şu anda piyasada bulunan popüler oyunların bir çoğunu maalesef oynayamıyorum. Oynayamadığım oyunlar için de inceleme yazmak istemiyorum. Oynayabildiğim oyunlar içerisinde ise inceleme yapmaya en uygununu seçiyorum.

2- Beğenip yorum yaptığın için teşekkür ederim. Bu benim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Mesaj otomatik birleştirildi:

Kanka iyi hoşta biraz geç değil mi bunu yazmak için :D Eline sağlık yinede
1- Bilgisayarımın kötü olmasından dolayı şu anda piyasada bulunan popüler oyunların bir çoğunu maalesef oynayamıyorum. Oynayamadığım oyunlar için de inceleme yazmak istemiyorum. Oynayabildiğim oyunlar içerisinde ise inceleme yapmaya en uygununu seçiyorum.

2- Beğenip yorum yaptığın için teşekkür ederim. Bu benim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
 

Cirilla

80+ Gold
Katılım
23 Aralık 2020
Mesajlar
5,493
En İyi Cevap
3
Örneğin Undertale gibi bir oyunda pixel art kullanılmasının kimseyi rahatsız etmediğini düşünüyorum.
Yanlış Düşünüyorsun Beni Rahatsız Ediyor Belirli Bir Görsel Kalitenin Üstünde Olması Gerekir Oynayabilmem İçin.

Undertale 20 Yıl Önce Çıksaydı Lafım Olmazdı Ama 2015 De O Grafiklerle Çıkması Bana Göre Oynanamaz Durumda.
 
Katılım
4 Haziran 2021
Mesajlar
37
Dahası  
Reaksiyon skoru
23
İsim
Kıvanç
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #7
Yanlış Düşünüyorsun Beni Rahatsız Ediyor Belirli Bir Görsel Kalitenin Üstünde Olması Gerekir Oynayabilmem İçin.

Undertale 20 Yıl Önce Çıksaydı Lafım Olmazdı Ama 2015 De O Grafiklerle Çıkması Bana Göre Oynanamaz Durumda.
Undertale'ı görsel açıdan değerlendirmeyi şu ana kadar hiç düşünmemiştim. Tabii ki senin kendi fikrin, saygı duyarım. Yorumun ve eleştirin için teşekkür ederim.
 

SilahsızKuvvet☪

80+ Silver
Katılım
21 Ocak 2021
Mesajlar
2,499
Dahası  
Reaksiyon skoru
2,047
Konum
İzmir
İsim
Enes
1- Bilgisayarımın kötü olmasından dolayı şu anda piyasada bulunan popüler oyunların bir çoğunu maalesef oynayamıyorum. Oynayamadığım oyunlar için de inceleme yazmak istemiyorum. Oynayabildiğim oyunlar içerisinde ise inceleme yapmaya en uygununu seçiyorum.

2- Beğenip yorum yaptığın için teşekkür ederim. Bu benim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Mesaj otomatik birleştirildi:


1- Bilgisayarımın kötü olmasından dolayı şu anda piyasada bulunan popüler oyunların bir çoğunu maalesef oynayamıyorum. Oynayamadığım oyunlar için de inceleme yazmak istemiyorum. Oynayabildiğim oyunlar içerisinde ise inceleme yapmaya en uygununu seçiyorum.

2- Beğenip yorum yaptığın için teşekkür ederim. Bu benim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Umarım iyi yerlere gelirsin kankam iyi bir bilgisayarın olursa güzel oyunların incelemesini de bekleriz iyi forumlar sana :)
 

The Last Dragonborn

80+ Titanium
Katılım
23 Haziran 2020
Mesajlar
24,121
En İyi Cevap
18
Eline sağlık.
Bakabilirsin.
Mesaj otomatik birleştirildi:

Bu arada her warbandcıya sorduğum soru, süvari, okçu ve piyade olarak en iyi askerler nedir?
 

PİŞMANIM

80+ Silver
Katılım
24 Mart 2020
Mesajlar
3,909
Dahası  
Reaksiyon skoru
1,845
İsim
İbrahim
Yanlış Düşünüyorsun Beni Rahatsız Ediyor Belirli Bir Görsel Kalitenin Üstünde Olması Gerekir Oynayabilmem İçin.

Undertale 20 Yıl Önce Çıksaydı Lafım Olmazdı Ama 2015 De O Grafiklerle Çıkması Bana Göre Oynanamaz Durumda.
undertale görsel açıdan bişey vaat etmeyen bi oyun olduğu için oynanabilir
fikrine saygı duyarım tabi kişisel görüşlerim bu şekilde
Mesaj otomatik birleştirildi:

Eline sağlık.
Bakabilirsin.
Mesaj otomatik birleştirildi:

Bu arada her warbandcıya sorduğum soru, süvari, okçu ve piyade olarak en iyi askerler nedir?
okçu rodok keskin nişancısı
süvari sarranid memlükleri ama düz alanda svadya şövalyeleri de muazzamdır
piyade nord kahramanı
bana göre sıralama bu şekilde birçok kişide bunu savunur diye tahmin ediyorum
sadece arada kalınacak piyade birliği var ama onda da nord kahramanı bana göre 1 tık önde
karantinada 3 haftada 210 saatimi gömdüm bu oyuna
 
Son düzenleme:
Katılım
4 Haziran 2021
Mesajlar
37
Dahası  
Reaksiyon skoru
23
İsim
Kıvanç
Eline sağlık.
Bakabilirsin.
Mesaj otomatik birleştirildi:

Bu arada her warbandcıya sorduğum soru, süvari, okçu ve piyade olarak en iyi askerler nedir?
Duruma göre değişir. X ülkesinin Y birliği diğer ülkedeki Y birliğinden üstündür demek mümkün. Mesela Kergit kargıcıları.
 
Top Bottom