İnsan vücudu, evrimsel sürecin kör ve kademeli doğasını yansıtan
hatalar taşır (Not: Bu saydığım tüm tasarım hataları evrimin doğal ve kaçınılmaz sonuçlarıdır. Hepsinin evrimsel süreçte neden yaşandığıyla ilgili bilimsel açıklamalar mevcuttur.):
Ters Retina: Gözdeki fotoreseptörler, sinirlerin arkasında kalır ve kör noktaya sebebiyet verir. Karaya geçişin yarattığı bir hatadır. Balıklarda tamamen doğru bir dizilim vardır. Miyop ve astigmatı anlatmaya gerek yok herhalde.
Varis ve Fıtık: İki ayaklılığa geçişin bedelidir. Toplardamar kapakçıkları ve karın kasları yetersiz kalır.
20'lik Dişler: Atalarımızın çenesi daha genişti ve sert bitkileri çiğnemeye uygundu. Ateşin keşfiyle besinler yumuşadı, çene kasları küçüldü, çene kemikleri daraldı ancak diş sayısı aynı kaldı. Dolayısıyla 20'lik dişlere yer kalmadı. Ve bu fazlalık olan dişler çenede sıkışıp diş eti altında kalır, diş dizilimini bozar, ağrı yapar, ve hatta tam çıkamayan bir yirmilik diş, bakteri yuvası olur. Bu evrimin bir sonucudur. Bazı insanlarda hiç çıkmaması, evrimin bu dişleri eleme sürecinde olduğunu gösterir.
Apandis: Atalarımızda selüloz sindirimi yapan organ, insanda işlevsizleşmiştir. Ve insanda işlevsiz olmasına rağmen patlama riski vardır.
Omurga: Dört ayak üzerinde yürüyen atalarımızdan miras kaldığı için iki ayağa kalkmaya pek uygun değildir. Bu yüzden bel ağrısı kaçınılmazdır, çünkü omurga aslında ağırlığı taşımak için değil, dört ayak üzerinde durmak için evrimleşmiştir. Fıtık ve disk kaymaları yaygındır, çünkü omurlar üst üste dizildiğinde fazla baskıya maruz kalır. Skolyoz ve kamburluk sık görülür, çünkü omurga dik durmaya tam adapte olamamıştır. Ne kadar da mükemmel bir tasarım, değil mi?
Diz eklemleri: Tanrı bize "Diz eklemlerini en zayıf şekilde birleştireyim, menisküs yırtılsın, ACL koparılsın. Sporcular ömrünü ameliyatla geçirsin." demiş resmen. Asıl sebebi ise basit, atalarımız dört ayak üzerinde yürürken dizler daha az yük taşıyordu. İki ayak üzerinde dik durunca diz eklemi aşırı yüke maruz kaldı. Ancak evrim bu yeni duruma tam uyum sağlayamadı.
Ölüm, acı ve travma içeren insan doğumu: İnsan doğumu, memeliler arasında en acılı ve ölümlü olanlardan biridir. Bunun temel nedeni, insanın dört ayaklıdan iki ayaklıya evrimleşirken daralmış olan pelvis yapısıdır. Sırf bu yüzden bebeğin başı annenin pelvisine sığmayabilir bu da sezaryen gerektirir. Son 300 bin yıldır milyonlarca anne ve bebek sırf bu sebepten dolayı öldü. Ve insan yavruları, diğer primatlara kıyasla daha sık ters pozisyonda doğar, bu da komplikasyon riskini artırır. Süper bir tasarım gerçekten. Ha eğer saçma bir şekilde "imtihan dünyası" falan diyecek olursanız, aynı durum köpeklerde de mevcut. Hatta en trajik olan doğum süreci sırtlanlara aittir, %60 ölüm riski vardır. Köpekler ve sırtlanlar da mı imtihandan geçiyor o zaman?
Farengiyal Yarıklar: İnsan embriyosunda, balıklardaki solungaç yarıklarının homolog yapıları geçici olarak oluşur.
Kuyruk Sokumu: Ortak atalarımızın denge ve iletişim için kullandıkları kuyruklar iki ayaklılığa geçişte işlevsizleşti ve köreldi. Bu bölge düşme sonucu kırılabilir, kronik ağrı yapabilir. Embriyo döneminde insan embriyosu 4-5. haftada gerçek bir kuyruk geliştirir, sonra gerileyerek körelir. Ortak atalarımızdan mirastır.
Nefes ve yemek borusu: Tanrı bize "Nefes borusu ile yemek borusunu aynı yere koydum, kim ölürse ölsün." demiş resmen. İnsan anatomisinin en büyük tasarım facialarından biri, nefes borusu ve yemek borusunun aynı girişi paylaşması. Bu durum gereksiz yere boğulma riskini artırır, yutkunma mekanizmasını karmaşıklaştırır ve hatta ölümcül kazalara yol açabilir.
Çöp DNA (Pseudogenler): İnsanda işlevsiz olan GULO geni (C vitamini sentezleyen gen) diğer primatlarla aynı mutasyonu paylaşır. Bu gen tamamen gereksizdir ve ortak atadan miras kaldığı kanıtlıdır.
Endojen Retrovirüsler (ERV'ler): Viral DNA parçaları, türlerin genomlarına rastgele bulaşır. İnsan ve şempanze genomlarında aynı ERV'lerin aynı pozisyonda bulunması ortak atadan geldiğimizi gösterir. Eğer insan özel yaratıldıysa, neden genlerimizde şempanzelerle ortak viral enfeksiyonların izleri var? Tanrı bize virüs bulaştırmış olabilir mi? Ve HERV-K104, insan ve şempanzede tamamen aynı lokasyondadır. Yani yalnızca bizim türümüzün tanrı tarafından yaratılmış olması ve bunların tesadüfen benzer olmuş olma olasılığı sıfıra yakındır.
Bu hatalar "Allah'ın akıllı tasarımı" iddiasıyla bağdaşmaz, ancak evrimle mükemmel uyumludur. Bu özellikler evrimsel sürecin mirasıdır ve insanın "özel" yaratıldığı iddiasıyla çelişir. Ve eğer insan özel olarak yaratılmadıysa ve tanrı evrimsel sürece dahi müdahalede bulunmuyorsa, işte o zaman tanrı ya yoktur ya da bizi umursamıyordur.