Yazdığın yazı bin tane yanlış içeriyor ama yine de çıkıp 2 tane müslüman yazını okumadan beğeni atmış çünkü cahilsiniz. "Apandisit" kelimesi, apandisitin iltihaplanmasıdır, ve evet, organın adı apandistir. Bu zaten genel bir bilgi, yazıda ise apandisit dedim çünkü apandisitin iltihaplanmasından bahsettim. Bunu düzeltmeye çalışmak bile gereksiz bir ukalalık. Ayrıca Darwin, apandisi körelmiş organlardan biri olarak gösterdiğinde yanılmıyordu. Apandisin modern insan için olmazsa olmaz bir organ olmadığı bizzat tıbbi bilim tarafından kanıtlanmış bir gerçek. İnsanların apandis olmadan da gayet sağlıklı yaşadığı ortada. ‘Lenfatik sistemle ilgili işlevleri olabilir’ deniyor, ama bu ‘olmazsa olmaz bir organ’ olduğu anlamına gelmiyor. Apandis patladığında ölüm riski var ama yokluğunda bir eksiklik hissedilmiyor, bu da körelmiş organ teorisini destekler.
Ayrıca, "Evrimciler maymunlarda apandis yok diyor" demişsin. Tamamen uydurma. Eski dünya maymunlarında da yeni dünya maymunlarında da apandis var. Bu basit bir zooloji bilgisi. Yalandan ibaret olan argümanlarınla ‘Evrimciler bir şey açıklayamıyor’ gibi bir hava yaratmaya çalışman komik.
"Nefes borusu ve yemek borusu aynı yere açılmak zorunda, çünkü konuşuyoruz." demişsin. Bu düpedüz bir mantık hatası. Eğer nefes borusu ve yemek borusu aynı yere açılmak zorundaysa neden nefes borumuza yemek kaçıyor ve ölüyoruz? Daha akıllıca bir tasarım olamaz mıydı? Ayrıca, bebeklerin doğru yatırılmasıyla yemek kaçmaz gibi gereksiz bir ayrıntıya girmiş. Ama yetişkin insanlar bile sıradan bir su içerken boğulabiliyor. Bu başlı başına bir tasarım hatası. Ayrıca elektrik kaynağına benzetme yapmışsın. 650W çeken bir sisteme 500W PSU bağlamakla bu konunun ne alakası var? İnsan boğazı bilgisayar güç kaynağı mı? Açıkça kavram kargaşası içindesin.
"Omurga dört ayak üzerinde durmayı zorlaştırır." demişsin. Burada tam olarak ne anlatmak istediğini kendin de bilmiyorsun. İnsanların dört ayak üstünde durmasının zor olması, omurganın iki ayaklı yaşama göre evrimleşmiş olmasından kaynaklanıyor. Ama konu içerisinde de anlattığım gibi insan omurgası dik durmak için optimize olmuş bir yapı değil, çünkü bel fıtığı ve skolyoz gibi ciddi sorunlara yol açıyor. Eğer mükemmel bir tasarım olsaydı, insanların %80’i hayatlarının bir döneminde bel ağrısı çekmezdi.
"Omurga ağrılarının çözümü namaz hareketlerinde var." demişsin. Bunu ciddiye almak bile zaman kaybı ama hadi cevap verelim. Egzersiz yapmak elbette omurga sağlığına iyi gelir. Ancak bu, omurganın hatalı tasarlandığı gerçeğini değiştirmez. Eğer omurga mükemmel bir yapı olsaydı, egzersiz yapmayınca plaklar hemen çökmeye başlamazdı.
"Doğum her kadın için aynı derecede sancılı değil." demişsin. Peki, niye kadınların %99’u doğum sancısı çekiyor ve tıbbi müdahale olmadan ölüm riski taşıyor? Bir sürecin bazı insanlar için daha az sancılı olması, o sürecin mükemmel olduğu anlamına mı geliyor? Doğum, insan vücudunun bariz bir tasarım hatasıdır. Bebek kafası pelvise göre fazla büyük, doğum kanalı riskli, doğum sırasında ve sonrasında ölüm oranı tarih boyunca hep yüksek olmuş. Mükemmel bir tasarım olsa, doğum kadınlar için bu kadar travmatik olmazdı. Ne yazdığını kendin bile bilmiyorsun.
Komik bir şekilde "Ahtapot gözü değil, kafadan bacaklılar gözü." demişsin. Ne değişti? Mesele retinanın ters yerleştirilmesi. Ahtapotlar ve kafadan bacaklılar, sinirleri retinanın arkasına alarak kör nokta problemi yaşamıyorlar. İnsan gözü mükemmel bir tasarım olsaydı, sinirler retinanın önünden geçmek yerine arkasında olmalıydı. Yine cahilce görüşü etkilemediğini söylemişsin ama kör nokta deneyini yapınca herkes kendi kör noktasını görebilir.
"Mükemmellik göreceli bir kavramdır." demişsin. Hayır, mantıklı bir mükemmellik tanımı vardır. Bir tasarım gereksiz risk ve hatalar içeriyorsa, o tasarım mükemmel değildir. İnsan vücudu birçok açıdan hata doludur ve bunlardan zaten bahsettik.
"İnsanlar görevini layıkıyla yerine getiriyor, o yüzden tasarım mükemmel." demişsin. Bunu basit bir mantık hatasıyla çürütelim:
Bir şey çalışıyor diye mükemmel olduğu anlamına gelmez. Mesela, eski model bir araba da seni A noktasından B noktasına götürür, ama yeni model bir araba bunu daha az yakıtla, daha güvenli ve daha hızlı yapar. İnsan vücudu da çalışıyor ama gereksiz hatalarla dolu.
Bir de tüm bunların üstüne "Allah insanlara dert vererek varlığını hatırlatıyor." da demişsin. Bu argüman için bilimsel bir tartışmaya girmeye bile değmez. Ama mantık çerçevesinde bakarsak, bilinçli olarak insanlara dert veren bir yaratıcı fikri, kötü bir mühendislik argümanını desteklemekten başka bir işe yaramaz. Eğer sorunlar, insanlara acı çektirmek için bilinçli olarak tasarlandıysa, bu daha da kötü bir mühendislik anlayışıdır.
Sonuç olarak yazdıkların bilgi eksikliğiyle dolu, kendi içinde çelişen, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bir saçmalık yığını. Yalan söylerken Allah'ından da korkmuyorsun. Bilimi anlamadığın gibi, basit biyoloji ve evrim bilgilerini bile saptırıyorsun. Bilim dünyasının yıllardır üzerinde anlaştığı konulara “ben şahsi düşüncemi koydum” diyerek çürütmeye çalışmak ancak cahil bir özgüven patlamasının ürünü olabilir. Önce öğren, sonra konuş.