Neler Yeni

Sen nasıl bir lidersin ATATÜRK 🇹🇷

Status
Bu konu kilitlenmiştir.

Fabrizio Romano

80+ Platinum
Katılım
21 Mayıs 2020
Mesajlar
11,850
En İyi Cevap
5
bunun nedeni ne? yani dini kötü kullananlara nasıl bir engel?
Şeyhülislam, Padişah'ın isteğini Kur'an nezdinde yanlış buluyor ve bunu padişaha iletiyorsun padişahım bu fikriniz yanlış diye ama padişah yapmak istiyorsa mecburen onay veriyorsun.
 

cerrahh

80+ Bronze
Katılım
17 Kasım 2022
Mesajlar
565
Şeyhülislam, Padişah'ın isteğini Kur'an nezdinde yanlış buluyor ve bunu padişaha iletiyorsun padişahım bu fikriniz yanlış diye ama padişah yapmak istiyorsa mecburen onay veriyorsun.
padişahın yetkileri sınırsız değildir. kendiside islam hukukuna bağlıdır. islama aykırı bir fetva hatırlamıyorum osmanlıda. sadece islama aykırıymış gibi görünen fetvalar var. atatürkün bu konudaki faydası nedir onu öğrenemedim? aslolan şey aslolduğu gibi kalmış yani atatürk ekstradan bir fayda katmamış.
 

Sirius Blackw

80+ Silver
Katılım
1 Eylül 2022
Mesajlar
4,352
Dahası  
Reaksiyon skoru
3,488
Konum
Azkaban
İsim
Patiayak
Discord
LAOZİN#0758

Matt Murdock

80+ Gold
Katılım
1 Ocak 2022
Mesajlar
5,222
Dahası  
Reaksiyon skoru
3,747
İsim
Oğuz
çok var bana göre ama konu başlığı din ve vicdan hürriyeti olabilir. vahyi aşağılama, peygamberi aşağılama, kur'an'a hakaret vb. daha çok sayabilirim. ayrıca sadece dini değil siyasi olarakta var.
Kuru kuruya hakaret ve dini aşağılama demekle olmuyor dostum. Bana bildiğin şeyleri ve kanıtları göster. Söylediği sözleri göster.
Asılsız ve kulaktan duyumlar ile ona nefret beslemek bir hatadır. Elbette ona tapmak gerekmiyor ki tapmak kelimesi çok büyük bir söz.
Evet Atatürk'ün bir dine sahip olmadığın biliyoruz fakat onun amacı hiçbir zaman İslam'dan nefret etmek olmadı. Tam aksine İslam adı altında insanları zehirleyip tüm gücün onların elinde olduğunu sanan hocalar ve özgürlük nedir bilmeyen insan düşmanlarıyla savaşmak oldu.
Bunları kabul etmeyen insanlar ''Şeriat olsa daha mı iyi olacaktı'' lafını biraz düşünsün. Her gün 5 vakit ezanın okunduğu bu ülkede, Laiklik hakkındaki sorunlar nedir? Laik bir Türkiye yapmış ve kötü bir ülke mi olmuşuz. Bakınız o çok şeriat isteyen Afgan ve bazı Arap ülkelerine.
Günümüzdeki Menzil gibi tarikatlar ve onun dedelerinin de amacı onlardan çok farklı değildi. Başarılı olsaydılar böyle güzel bir ülke oluşabilir miydi sizce?

''Gökten İndiği Sanılan Kitaplar lafı''


“Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve politikada bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir.” demiş ve bu prensiplerin, yani CHP’nin ilkelerinin (6 ilke) zamana göre değişebilirliğini çok etkili bir şekilde vurgulamak için de “Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz” demiştir. Böylece Atatürk CHP’nin prensiplerinin (ilkelerinin) dogma (donmuş, kalıplaşmış, değişmez) olmadığını, bu prensiplerin hayattan alındığı belirtmiştir. Yani Atatürk, “gökten indiği sanılan dogmalar” sözünü kutsal kitapları aşağılamak amacıyla değil, CHP’nin prensiplerinin hayattan alındığını, dolayısıyla dinamik prensipler olduğunu çok güçlü bir şekilde ifade etmek için söylemiştir.

Bu lafları başka bir tarafa çekip ayrıştırma yapmaya gerek yok. Ayrıca öyle demişse bile burada bir hakaret bulunmuyor ki dinler elbette gökten indiğine inanılan kitaplardır. Buradaki gök kelimesi elbette metefordur. Yoksa İslam inancına göre Hz.Muhammed'e melekler aracılığıyla getirildiğini Atatürk de biliyordur.

''Atatürk’ün Kur’ân’ı Kutsal ve Moral Veren Kitap Olarak Değerlendirmesi''

l gücü olarak desteğini gözlemlemiş olduğunu şöyle dile getirmektedir: “Biz, bireysel kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz. Yalnız size Bombasırtı olayını anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperler arasında uzaklık sekiz metre. Yani ölüm kesin... Birincisi siperdekiler, hiçbiri kurtulmamacasına toptan düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat imrenilecek ölçüde bir ılımlılık ve razı oluşla biliyor musunuz! Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir zaaf bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okuma bilenler, ellerinde Kur’an-ı Kerim, Cennete gitmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelime-i Şehadet getirerek yürüyorlar. Bu Türk askerindeki ruh gücünü gösteren şaşılacak derecede ve kutlanacak bir örnektir. Emin olunuz ki Çanakkale muharebesini kazandıran, bu yüksek ruhtur.
(Anafartalar Muharebelerine ait anılarından, 1918)

''Atatürk’e Göre Kur’an’daki Buyruklar İnsanlara Doğruluğun Özünü Vermiştir''

Atatürk, 7 Şubat 1923 günü Balıkesir Zağnos Paşa Camiinde okuduğu hutbede Kur’an hakkında şu gerçekleri vurguluyor:“....Peygamber Efendimiz Hazretleri, Tanrı tarafından insanlara gerçekleri bildirmekle görevlendirilmiş ve elçi olmuştur. İnsan yaşayışını düzenleyen temel kurallar hepinizce bilindiği üzere Yüce Kur’an’daki yazılı buyruklardır. İnsanlara doğruluğun özünü vermiş olan dinimiz, son dindir, en eksiksiz dindir”
O, Kur’ân’ı kusursuz ve mükemmel bir kılavuz, insanları doğruya ulaştıracak kutsal bir kitap olarak görmektedir.

4. Atatürk’ün Kurân’ı Türkçeye Çevrilmesi İçin Girişimi ve Uygulaması)

a) Atatürk’ün Kurân’ı Türkçeye Çevrilmesini İstemesinin Ulusal ve Uluslararası Gerekliliği


Atatürk, sahip olmakla mutlu olduğu İslâm dininin temel kaynağı olan Kur’an’a saygıyla yaklaşmış ve onun kutsallığı ve yüceliğini anlatan söylemlerde bulunmuştur. Atatürk’ün bu konuda söyleyebileceğimiz en belirgin özelliği Kur’an-ı Kerim’in gerçekten Türklerin anlayabileceği biçimde Türkçe’ye kazandırılması üzerindeki kararlı çalışmasıdır. Atatürk, Müslümanlar arasında hem nüfus hem de yeryüzüne yayılış açısından çok büyük yer kaplayan Türkler için Kur’ân’ın Türkçeye çevrilmesi gerektiğini şöyle dile getiriyor: “Kur’an-ı Arapça okuyamazlar. Oysa şimdiye kadar (halkın kavrayabileceği düzeyde) Kur’an-ı Kerim Türkçe’ye çevrilmemiştir. Bunun başlıca nedeni, dünyadaki bütün Müslümanların başına geçerek bu ana kadar bu dini inananlarının büyük bir görkemle itibar kazanmasına hizmet etmiş olan Türklerin, İslam dinine duydukları özel yakınlıklarından dolayı Türkçe’ye çevrilmesinde olabilecek hatalardan korkmalarıdır. Oysa zamanımızda bu gibi görüşlere tahammül yoktur. Çünkü dünyada hatadan tamamen yoksun bir şey yapılamayacağı bilimsel bir gerçektir. Böyle olası bir hata endişesinden dolayı, Kur’an’ı anlamadığı bu Arap diliyle tamamen ezberleyecek düzeyde dinine aşık olan Türk Milletinin, kutsal kitabın bu yüce anlamını istediği gibi anlayabilmekten yoksun bırakmak doğru değildir.

b) Atatürk’ün Kurân’ı Türkçeye Çevirtmesi İşinin Başlatılması ve Sonuçlandırılması

Atatürk, Kur’an’ın Türkçe’ye çevrilmesi düşüncesini ilk kez 14 Ağustos 1923’te devletin eğitim politikasını belirleyecek heyete anlatmıştır. Heyette çeşitli görüşler ortaya atanlar olmuştur.
Kur’ân’ın Türkçeye çevirisi konusu, 21 Şubat 1925 tarihinde TBMM’de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi görüşülürken, hatalı ve eksik Kur’ân tefsirlerinin yapıldığı gerekçesi öne sürülerek gündeme gelmiştir. Kur’an’ın o güne kadar pek çok tefsiri yapılmış, ancak, bu tefsirlerin istenilen düzeyde olmadığı tartışmaları yapılmıştır. Oysa, Kur’ân söz konusu olduğunda, Müslüman Türk milleti kadar titiz davranan ve saygılı olan bir başka ulus olmamıştır ve bu yüce Millet, Kur’ân’ı yüreğinde duymaktan ve başının üstünde tutmaktan son derece mutlu olmaktadır. Bu alandaki eksikliğin giderilmesini isteyen ve Türk ulusunun okuduğu Kur’ân’ı anlayarak okumasına dikkat çeken Atatürk, ‘bütçeden büyük bir pay ayırarak’ Diyanet İşleri Başkanlığı’nın öncülüğünde ve denetiminde Türkçe’ye çevrilmesi işini tüm eleştirilere rağmen başlatmıştır. Atatürk, Kur’ân’ın Türkçeye çevrilmesine yönelik emrini şöyle bildiriyor:-Kur’an’ın tercüme edilmesini emrettim… İlk defa olarak Türkçe’ye tercüme ediliyor. (Hz.) Muhammed’in hayatına ait bir kitabın tercüme edilmesi için de emir verdim.
(Atatürk ve İnkılap, 30 Kasım 1929)

Bu konu hakkında bir çok daha başlık vardır;
- Atatürk’e göre, Kur’an’ın Türkçeye Çevrilmesinin Amaçlarından İkisi: Halkı Aydınlatmak ve İnançlı Milletimizin Bireylerini Bilmeden Tekrardan Korumak
- Atatürk’ün Kurân’ın Okunmasına Gösterdiği Özen ve Uygulamaları
- Atatürk’ün Kurân’ın Müzik Makamıyla Okunması Çalışmalarını Başlatması
- Kur’ân’ın Güzel Okunmasında Türk Hafızlarına ve Okuyucularına Güvenmesi ve Onlarla İftihar Etmesi
- Atatürk’ün Kur’ân Okutması Ve Okunan Kur’ân’ı Dinlemesi
- Atatürk’ün Kurân’ın İstismar Edilmesine ve Taassub Aracı Olarak Kullanılmasına Karşı Mücadelesi
- Atatürk’ün Kur’ân’ın Kötü Amaçlı İstismar Edilmesine Verdiği Tarihsel Örnekler ve Tepkisi
........
 

cerrahh

80+ Bronze
Katılım
17 Kasım 2022
Mesajlar
565
''Gökten İndiği Sanılan Kitaplar lafı''

“Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve politikada bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir.” demiş ve bu prensiplerin, yani CHP’nin ilkelerinin (6 ilke) zamana göre değişebilirliğini çok etkili bir şekilde vurgulamak için de “Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz” demiştir. Böylece Atatürk CHP’nin prensiplerinin (ilkelerinin) dogma (donmuş, kalıplaşmış, değişmez) olmadığını, bu prensiplerin hayattan alındığı belirtmiştir. Yani Atatürk, “gökten indiği sanılan dogmalar” sözünü kutsal kitapları aşağılamak amacıyla değil, CHP’nin prensiplerinin hayattan alındığını, dolayısıyla dinamik prensipler olduğunu çok güçlü bir şekilde ifade etmek için söylemiştir.
bunu gayet açık ve belli ki kuran ve diğer kitaplara diyor. semavi olan dinlere karşı bir sözdür bu ama dediğin gibi hakaret sayılmaz hakikatende öyledir çünkü. he tabi kişi ne niyetle söylemiştir onu allah bilir.
''Atatürk’ün Kur’ân’ı Kutsal ve Moral Veren Kitap Olarak Değerlendirmesi''

l gücü olarak desteğini gözlemlemiş olduğunu şöyle dile getirmektedir: “Biz, bireysel kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz. Yalnız size Bombasırtı olayını anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperler arasında uzaklık sekiz metre. Yani ölüm kesin... Birincisi siperdekiler, hiçbiri kurtulmamacasına toptan düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat imrenilecek ölçüde bir ılımlılık ve razı oluşla biliyor musunuz! Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir zaaf bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okuma bilenler, ellerinde Kur’an-ı Kerim, Cennete gitmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelime-i Şehadet getirerek yürüyorlar. Bu Türk askerindeki ruh gücünü gösteren şaşılacak derecede ve kutlanacak bir örnektir. Emin olunuz ki Çanakkale muharebesini kazandıran, bu yüksek ruhtur.
(Anafartalar Muharebelerine ait anılarından, 1918)6
bu müslümanların savaşta olan iki neticesinden söylenmiştir. savaşta müslüman ya galip gelir ya şehit olur. ikiside güzeldir.
''Atatürk’e Göre Kur’an’daki Buyruklar İnsanlara Doğruluğun Özünü Vermiştir''

Atatürk, 7 Şubat 1923 günü Balıkesir Zağnos Paşa Camiinde okuduğu hutbede Kur’an hakkında şu gerçekleri vurguluyor:“....Peygamber Efendimiz Hazretleri, Tanrı tarafından insanlara gerçekleri bildirmekle görevlendirilmiş ve elçi olmuştur. İnsan yaşayışını düzenleyen temel kurallar hepinizce bilindiği üzere Yüce Kur’an’daki yazılı buyruklardır. İnsanlara doğruluğun özünü vermiş olan dinimiz, son dindir, en eksiksiz dindir”
O, Kur’ân’ı kusursuz ve mükemmel bir kılavuz, insanları doğruya ulaştıracak kutsal bir kitap olarak görmektedir.
din lehinede aleyhinede sözleri var. biraz garip.
4. Atatürk’ün Kurân’ı Türkçeye Çevrilmesi İçin Girişimi ve Uygulaması)
''muhammedin ne pislikler yediğini görün diye kur'an'ı türkçeye çevirttim'' diye bir cümleside var. kendinizde bulabilirsiniz bende koyabilirim buraya.
ben ayrı olarak çok şey söylerim. mecliste dua etme meselesi, kabeye benzetilmeyecek şeyleri kabeye benzeterek kabeyi aşağılama, ezana müdahele vb. çok şey var. cabası olarakta bu olay hakkında forumda konu bile açılabilir.
 

Matt Murdock

80+ Gold
Katılım
1 Ocak 2022
Mesajlar
5,222
Dahası  
Reaksiyon skoru
3,747
İsim
Oğuz
''muhammedin ne pislikler yediğini görün diye kur'an'ı türkçeye çevirttim'' diye bir cümleside var.
Söylem senin yazdığın gibi hakaretli bir şekilde değil
''Evet Karabekir, Arap oğlunun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kur’ân’ı Türkçeye çevirttireceğim ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler…
Yave (Saçmalık)

Söylentinin gerçekliği tartışmalı fakat gerçekse bile Atatürk'ün o dönemki sitemi Türklerin anlamayıp okumadan hurafelerle dini yaşaması.
Günümüzdeki Türk Müslüman örnekleri de yine Ampul tayfayla birlikte devam ediyor fakat dikkat edilmesi gereken şey halka veya insanlara doğrudan böyle bir şey dememiştir. Yakın arkadaşına söylediği bir şeyin gün yüzüne çıkması çok da doğru değildir. Tek başınayken insan sevmediği şeylere neler söylüyordur kim bilir.
Elbette bu sözlerden ayrı olarak Kur’ân’ın Türkçeye çevrilmesinde yanlış bir şey yoktur. İnsanların anlaması gerekiyordu ve bulunduğumuz yüzyılda da anlamamaya devam ediyorlar.
Yani bu lafı söylediği kişi Hz.Muhammed ve Kur'an değil yine dini yanlış kullanan ''Arap Oğulları''
kabeye benzetilmeyecek şeyleri kabeye benzeterek kabeyi aşağılama
''Kabe'yi tavla zarına benzetme'' meselesi dönemin Türk Tarih Kurumu tarafından yazılan Tarih kitabında geçen bir sözdür. Yani Atatürk'ün konu ile bir alakası yok. Elbette bu bir hakaret midir tartışılır fakat kutsallığı sadece senin için önemlidir. O dönemde bugünkü gibi fazlaca fotoğraf olmadığından benzetme yolu ile öğrencilerin zihinlerinde tasvir ettirilmesinde çok büyük bir sakınca da yok.
Ana konu bakımından zaten Atatürk ile bir ilgisi yoktur. Elbette Türk Tarih Kurumunu Atatürk kurmuştur fakat her şey için tek bir kişiye suç atmak yersizdir.
ezana müdahele vb. çok şey var. cabası olarakta bu olay hakkında forumda konu bile açılabilir.
Evet Ezan Türkçeleştirilmese de olurdu fakat yine ana konu Ezanın aslında ibadete çağrı olması. Sözlerde bir kutsallık yok anlamda vardır. Bunun anlayacağın bir dilde olmasında yanlış bir şey yok fakat söz olarak bence Arapça dinlemek daha kulağa hoş geliyor. Evet gereksiz bir şeydir fakat sadece bunla bir insandan nefret etmek olmaz.

Tüm konulara baktığımızda Atatürk'ün yanlışları sadece ''Ezan Türkçeleştirmek''. Bunlar dışında varsa başka şeyler yaz araştırayım. Bunları da halkın anlamadan hocalara inandığından dolayı yapmaya çalıştığını biliyoruz.
Bu tür tayfaların inandığı ''Atatürk İngiliz Ajanıydı'' misaliyle ortaya atılan iddiaları sırf inanmak için inanmayın lütfen.
Üstteki Kabe benzetmesi gibi.
Nefret etmeye hazır olduğun bir şey için her şeye inanmak gibi bir olay bu.
 

cerrahh

80+ Bronze
Katılım
17 Kasım 2022
Mesajlar
565
Söylentinin gerçekliği tartışmalı fakat gerçekse bile Atatürk'ün o dönemki sitemi Türklerin anlamayıp okumadan hurafelerle dini yaşaması.
insanların anlamayıp okumadan hurafelerle dinlerini yaşıyor diye kur'an'ı türkçeye çevirmiyor mu zaten? zaten ikiside aynı yere geliyor. birinde kur'an bilinmeden hurafelerle insanlar aldanıyor diğerinde kur'an'ın anlanmasıylada budalalıklarını anlamalarını istiyor. iki farklı sebep aynı sonuç.
''Kabe'yi tavla zarına benzetme'' meselesi dönemin Türk Tarih Kurumu tarafından yazılan Tarih kitabında geçen bir sözdür. Yani Atatürk'ün konu ile bir alakası yok. Elbette bu bir hakaret midir tartışılır fakat kutsallığı sadece senin için önemlidir. O dönemde bugünkü gibi fazlaca fotoğraf olmadığından benzetme yolu ile öğrencilerin zihinlerinde tasvir ettirilmesinde çok büyük bir sakınca da yok.
Ana konu bakımından zaten Atatürk ile bir ilgisi yoktur. Elbette Türk Tarih Kurumunu Atatürk kurmuştur fakat her şey için tek bir kişiye suç atmak yersizdir.
kutsallığı sadece benim için önemli değildir. bu ülkede yaşayan ne kadar müslüman varsa bundan rahatsız olurlar. benzetme için fotoğrafa gerek yok ayrıca. küpte denilebilirdi mesela. atatürk ile ilgisine gelirsek o zamanın yöneticisi. her şeyden haberi olamaz tabii ama tarih kitaplarında yazılanların kaynakları atatürkün arkadaşları, milletvekilleri, yanında çalışanlardan oluşuyor. bu konudan haberi yoksa sıkıntı yok.
Evet Ezan Türkçeleştirilmese de olurdu fakat yine ana konu Ezanın aslında ibadete çağrı olması. Sözlerde bir kutsallık yok anlamda vardır. Bunun anlayacağın bir dilde olmasında yanlış bir şey yok fakat söz olarak bence Arapça dinlemek daha kulağa hoş geliyor. Evet gereksiz bir şeydir fakat sadece bunla bir insandan nefret etmek olmaz.
sözlerindede kutsallık vardır. dünyanın her yerinde ezan arapça okunur. fransada fransızca, almanyada almanca okunsaydı ezanın ezan olduğu şimdiki kadar belli olmazdı ama şuan dünyanın neresine gidersen git ezan başladığı anda insanlar çıkan sesin ezan olduğunu bilir, müslümanlara çağrı olduğunu bilir. ezan, selam ve şehadet müslümanların kendi arasında bir ayrıcalığıdır. müslüman olacak biri kendi dilindede şahitlik edebilir fakat arapçasındanda okumalıdır. bu bir semboldür. ayrı olarak ezanın türkçe okunması bir sıkıntı değildir, caizdir fakat o dönemdeki ezanı dinlerseniz bütün sözler türkçeleştirilmiş şekilde sadece bir söz arapçasından kullanılmaya devam ediyor. o da ''felah'' kelimesidir. türkçe karşılığı kurtuluştur. ''haydi kurtuluşa'' yerine ''haydi felaha'' denmiştir. bunun nedeni nedir? eğer felah kelimesinin anlamı biliniyor diye öyle kaldı diyorsan bu cümlen bütün ezana kayar. neden türkçeleştirildi o zaman? felah kelimesinin anlamını bilen adam ezanın anlamını mı bilmeyecek?
Mesaj otomatik birleştirildi:

Nefret etmeye hazır olduğun bir şey için her şeye inanmak gibi bir olay bu.
yine diyorum atatürkü tamamen sevmiyorum denemez. milli semboldür kendisi.
 

Matt Murdock

80+ Gold
Katılım
1 Ocak 2022
Mesajlar
5,222
Dahası  
Reaksiyon skoru
3,747
İsim
Oğuz
insanların anlamayıp okumadan hurafelerle dinlerini yaşıyor diye kur'an'ı türkçeye çevirmiyor mu zaten? zaten ikiside aynı yere geliyor. birinde kur'an bilinmeden hurafelerle insanlar aldanıyor diğerinde kur'an'ın anlanmasıylada budalalıklarını anlamalarını istiyor. iki farklı sebep aynı sonuç.
Zaten işte direkt konu bu. Orada ''Arap oğulları'' sözü dini yanlış yönlendiren hacı ve hocalar için. İslam'a hakaret etme yok. Madem Müslümansınız kendi kitabınızı okusanıza diyor. Çünkü Osmanlı dahil hatta Osmanlıyı bırak yalancı peygamber dönemini bilirsin, İslam'a en çok zarar veren kendini hacı hoca sanıp yalan yanlış insan yönlendirmeleri. Dinler yalan mı doğru mu diye tartışan onca insan varken bari İslam kendi içinde düzgün kalsın diye bu çabalar. Zaten Atatürk'ün kitabı okuyup da yine okuyorum diyenlere bir söylemi yok. Tarikat yapılanmalarıyla uğraşıyor kısacası.
kutsallığı sadece benim için önemli değildir. bu ülkede yaşayan ne kadar müslüman varsa bundan rahatsız olurlar. benzetme için fotoğrafa gerek yok ayrıca. küpte denilebilirdi mesela. atatürk ile ilgisine gelirsek o zamanın yöneticisi. her şeyden haberi olamaz tabii ama tarih kitaplarında yazılanların kaynakları atatürkün arkadaşları, milletvekilleri, yanında çalışanlardan oluşuyor. bu konudan haberi yoksa sıkıntı yok.
Atatürk yetkiliydi evet belki kitaba da göz atmış olabilir ama tamamını okumuş mudur bilemiyoruz. Ayrıca o kitap genel itibariyle güzel ve bilgilendirici bir kitap, şu anki MEB kitaplarından daha da iyi. Yazan kimse öyle benzetmiş belki yanlış olduğunu düşünmeden benzetmiştir fakat çok da üstüne gidilecek bir konu olduğunu sanmıyorum çünkü çok fazla tartışılmış bir konu değil. Nasıl böyle yaparsınız falan diye çok çıkışan da yok.
sözlerindede kutsallık vardır. dünyanın her yerinde ezan arapça okunur. fransada fransızca, almanyada almanca okunsaydı ezanın ezan olduğu şimdiki kadar belli olmazdı ama şuan dünyanın neresine gidersen git ezan başladığı anda insanlar çıkan sesin ezan olduğunu bilir, müslümanlara çağrı olduğunu bilir. ezan, selam ve şehadet müslümanların kendi arasında bir ayrıcalığıdır. müslüman olacak biri kendi dilindede şahitlik edebilir fakat arapçasındanda okumalıdır. bu bir semboldür. ayrı olarak ezanın türkçe okunması bir sıkıntı değildir, caizdir fakat o dönemdeki ezanı dinlerseniz bütün sözler türkçeleştirilmiş şekilde sadece bir söz arapçasından kullanılmaya devam ediyor. o da ''felah'' kelimesidir. türkçe karşılığı kurtuluştur. ''haydi kurtuluşa'' yerine ''haydi felaha'' denmiştir. bunun nedeni nedir? eğer felah kelimesinin anlamı biliniyor diye öyle kaldı diyorsan bu cümlen bütün ezana kayar. neden türkçeleştirildi o zaman? felah kelimesinin anlamını bilen adam ezanın anlamını mı bilmeyecek?
Evet zaten Ezan konusunda gerek yok dedim. Ayrıca Atatürk de yapmış olsa çok sonrasında Arapçaya dönmüş. Bir süre yine Türkçe okunmuş. Bu din konusundan çok Arap konusu bu yüzden Osmanlıdan uzaklaşıp Türkiye yapmak için yapılan tavır bunlar.
Ayrıca şöyle de bir söz var.
"Eğer tanrınız Türkçe bilmiyorsa, o kesinlikle Tanrı değildir. Zira Türkçe bildiği halde Arapça konuşuyorsa demek ki bu sadece Arapların tanrısıdır."
-Hülagü Han
Kuran Tercüme etmek günah değil, bu yüzden ezan da. Ezan çıktığında da amacı zaten bir yere çıkıp insanları çağırmaktı çünkü teknoloji diye bir şey yok. Arap oldukları için de mecburen Arapça sesleniyordu.
Benim savunduğum gerekli olmaması. Ezan Türkçe olsun falan demiyorum yani.
yine diyorum atatürkü tamamen sevmiyorum denemez. milli semboldür kendisi.
Alakasız şeylere inanmadıkça sevmek zorunda değil kimse.
Ben bile Agnostik olmama rağmen İslam'daki ayetleri kendime göre yorumlayıp diğer kişilerin yorumlarına bakmaya çalışıyorum.
 
Katılım
21 Eylül 2020
Mesajlar
697
En İyi Cevap
1
Dahası  
Reaksiyon skoru
399
İsim
Cihan Duman
Öyle zaten. Gavur hakaret değil bu arada. Dinle alakalı bir kelime (kâfirin Farsça kökenli eş anlamlısı) Boş yapma. kemalizm karnınızı doyurmuyor, sorunlarınızı da çözmüyor, ahiretinize de faydası yok hatta tam tersine zararı var. Boş bir şey yani. yeni Dünya düzenini öğrenebilirsiniz mesela hani şu komplo teorisi denilen şeyler varya.
şu cemaatçiyi forumdan banlayacak bir admin yok mu? Akıllı adamlar olmasa küçük çocuklara olta attıracak forumda.
 

Krom

80+ Silver
Katılım
25 Haziran 2022
Mesajlar
3,321
Dahası  
Reaksiyon skoru
1,296
İsim
Ahmet
İlgilendiği Kategoriler
Dizüstü Bilgisayar, Oyun Bilgisayarı, Tasarım, Youtube, Discord Sunucuları, Discord Botları (Kısaca Discord Kategorisi)
Instagram
kromyt / seninpanelincomtr
Steam
KROM
Discord
chromebey0
Tartışmanızı sonlandırsanız mı artık :)
 

KAANT10X

80+ Bronze
Katılım
2 Ekim 2020
Mesajlar
1,065
Öyle zaten. Gavur hakaret değil bu arada. Dinle alakalı bir kelime (kâfirin Farsça kökenli eş anlamlısı) Boş yapma. kemalizm karnınızı doyurmuyor, sorunlarınızı da çözmüyor, ahiretinize de faydası yok hatta tam tersine zararı var. Boş bir şey yani. yeni Dünya düzenini öğrenebilirsiniz mesela hani şu komplo teorisi denilen şeyler varya.
Bu adam bir üstad ama şu yeni dünya düzeni canımı sıkıyor.
Mesaj otomatik birleştirildi:

Bu adam bir üstad ama şu yeni dünya düzeni canımı sıkıyor.
Tartışmalara da baktım biraz da bu nedir hacı Reis 2002 ile birlikte demokrat bir ülke inşa edip postala ve heykellere tapmamanız gerektiğini öğretmedi mi?
Hakikaten Özal Menderes ve Tayyibe bakıyorum bu adamlar gerçek bir demokrat. Devletin resmi ideolojisini ilk ikisi fikri sonuncusu ise tamamiyle ortadan kaldırırdı.
 
Son düzenleme:

proxcis

80+ Bronze
Katılım
27 Eylül 2023
Mesajlar
813
Dahası  
Reaksiyon skoru
542
İsim
Semih Aydın
3.vladı ulusal kahraman gören bir ülkenin, atatürke saygı duyması normal mi? Bence değil. Ek olarak yabancılar atatürke saygı duyuyorsa şüphelenmemiz gerekir. Normal değil çünkü.
Neyden şüphe edeceğim?
Dedelerim, nelerimden duyduğum kurtuluş hikayelerinden mi?

atasını bilmeyen it peşinde gezer​

 
Status
Bu konu kilitlenmiştir.
Yeni mesajlar Yeni Konu Aç      

SON KONULAR

Forum istatistikleri

Konular
914,686
Mesajlar
8,369,092
Üyeler
141,873
Son üye
unmaruf0
Top Bottom