Geleneksel teistik inançların çok büyük bir kısmı insanın ve diğer canlıların bilinçli bir yaratıcı tarafından özel olarak yaratıldığını savunur. Ama modern biyoloji bu görüşü tamamen çürütmüş durumda. Evrimsel biyoloji, doğal seçilim ve mutasyon mekanizmalarıyla canlıların milyonlarca yıl süren bir süreç içinde tamamen doğal yollarla ortaya çıktığını ve geliştiğini açıkça gösteriyor. Bu noktada tanrının var olma ihtimali tamamen dayanaksız hale geldi.
Evrim, canlıların görünüşte "özenle yaratılmış" gibi görünen yapılarının aslında kör ve yönlendirilmemiş rastlantısal bir süreçten geldiğini kanıtlıyor. Ve eğer yaşamın çeşitliliği ve karmaşıkklığı tamamen doğal süreçlerle açıklanabiliyorsa, bir yaratıcıya olan ihtiyaç ortadan kalkar. Bilimin boşlukları doldurmasıyla tanrı figürünü yerleştirebileceğimiz bir boşluk kalmıyor.
Evrim doğadaki hatalı, gereksiz ve hatta zararlı biyolojik özellikleri de açıklıyor. İnsan gözünün saçma şekilde ters bağlanmış retina yapısı, tersine dönebilen geri kalan genler (pseudogenler), insan doğumunun bebekte ve annede travmalara, acılara ve hatta ölüme bile yol açıyor olması, omurgalılarda ortak kusurların bulunması, DNA'mızın hiç kullanılmayan çöp niteliğinde genetik kodlarla dolu olması gibi birçok örnek, akıllı bir tasarım yerine deneme-yanılmaya dayalı bir sürecin işlediğini gözler önüne seriyor.
İnsanlık tarihine bakarsak eskiden yıldırımları zeus atıyordu, şimdi elektrik yüklerini biliyoruz. Eskiden hastalıkları cinler ve şeytanlar yapıyordu, şimdi mikropları biliyoruz. Eskiden ve günümüzde tanrı insanı yarattı diyenlerin de artık evrim karşısında hiçbir çaresi kalmadı. Gerçekler karşısında inatla gözlerini kapatanlar, dogmalarına teslim olmuş kişilerdir. Bilim ilerledikçe batıl inançlar birer birer yıkılıyor.
Evrim, canlıların görünüşte "özenle yaratılmış" gibi görünen yapılarının aslında kör ve yönlendirilmemiş rastlantısal bir süreçten geldiğini kanıtlıyor. Ve eğer yaşamın çeşitliliği ve karmaşıkklığı tamamen doğal süreçlerle açıklanabiliyorsa, bir yaratıcıya olan ihtiyaç ortadan kalkar. Bilimin boşlukları doldurmasıyla tanrı figürünü yerleştirebileceğimiz bir boşluk kalmıyor.
Evrim doğadaki hatalı, gereksiz ve hatta zararlı biyolojik özellikleri de açıklıyor. İnsan gözünün saçma şekilde ters bağlanmış retina yapısı, tersine dönebilen geri kalan genler (pseudogenler), insan doğumunun bebekte ve annede travmalara, acılara ve hatta ölüme bile yol açıyor olması, omurgalılarda ortak kusurların bulunması, DNA'mızın hiç kullanılmayan çöp niteliğinde genetik kodlarla dolu olması gibi birçok örnek, akıllı bir tasarım yerine deneme-yanılmaya dayalı bir sürecin işlediğini gözler önüne seriyor.
İnsanlık tarihine bakarsak eskiden yıldırımları zeus atıyordu, şimdi elektrik yüklerini biliyoruz. Eskiden hastalıkları cinler ve şeytanlar yapıyordu, şimdi mikropları biliyoruz. Eskiden ve günümüzde tanrı insanı yarattı diyenlerin de artık evrim karşısında hiçbir çaresi kalmadı. Gerçekler karşısında inatla gözlerini kapatanlar, dogmalarına teslim olmuş kişilerdir. Bilim ilerledikçe batıl inançlar birer birer yıkılıyor.