Karl Dönitz
80+ Bronze
- Katılım
- 26 Ocak 2021
- Mesajlar
- 1,109
24 şubat 1942'de Romanya'dan Filistin'e doğru kalkan Struma gemisi İstanbul açıklarında geçiş izni beklerken bir denizaltı tarafından vuruldu ve gemideki 769 kişiden 768'i feci şekilde boğularak öldü.
Romanya'da başa Nazi Almanya'sı yanlısı Ion Antenescu geçince Romanya'nın Yaş şehrinde 4 bin Yahudi katledildi. Kalan Yahudiler için artık ülkeden kaçmaktan başka bir çareleri yoktu. Kalabalık bir grup Zengin Yahudi kendi aralarında para toplayıp ülkeden kaçmak için bir gemi kiraladılar.
Bu gemi 74 yaşında olan 100 kişilik taşıma kapasitesine sahip Struma'ydı ve oldukça eski bir gemi idi. 12 Aralık 1941'de 100 kişi kapasiteli gemi toplam 801 kişi ile yola çıktı. Yolculara İstanbul'da duraklayıp Filistin'e gitmeleri için kendilerine göçmen vizeleri verileceği söylenmişti. Yolculara sadece 20 kg bavul hakkı tanınmış, gümrük görevlileri birçoğunun değerli eşyalarına ve hatta yiyeceklerine el koymuştu.
Daha kalkışta motor arızası yaşandığından ancak römorkör ile limandan açık denize çekilebildi. Geminin onarımı için para gerekliydi. Yolcular para için yanlarında bulundurdukları değerli eşyalarını vermek zorunda kaldılar. İstanbul'a varıldığında ise, ikinci bir motor arızası meydana geldi ve Struma Sarayburnu açıklarına demir attı. Geminin İstanbul'a demir atması ile birlikte, uluslararası baskılardan ötürü 9 haftalık bir bekleyiş başladı.
Filistin'de Araplar ile Yahudiler arasında artan gerginlikler nedeniyle Britanya hükümeti Struma gemisinin yoluna devam etmesine izin verilmemesini talep ediyorlardı.
Almanya'nın İstanbul başkonsolosu ise gemide salgın hastalık olduğu ihbarında bulundu ve Almanya tarafından da yolcuların karaya çıkarılmaması için Türkiye'ye baskı yapıldı.
Görünüşe göre Türkiye bir diplomatik krizin içine girmişti. 1938 yılında çıkan bir yasada ise ''Tebaası oldukları devlet arazisinde yaşama ve seyahat bakımından baskılara tabi tutulan Musevilerin, bugünkü dinleri ne olursa olsun, Türkiye’ye girmeleri ve ikametleri yasaktır.'' deniliyordu. Romanya da geminin kendilerine geri gönderilmesini kabul etmiyordu. Bu sırada Struma gemisinde gıda stokları hızla azalıyor ve neredeyse yemekleri bitme noktasına gelmişti.
Haftalar süren müzakerelerden sonra Britanya hükümeti süresi dolmuş Filistin vizesi bulunan birkaç yolcunun Filistin'e gitmesine izin verdi. Martin Segal ve ailesi de ABD'nin ricası üzerine Vehbi Koç'un aracı olup Türkiye hükûmeti nezdindeki girişimleriyle gemiden indirildi.
Martin Segal, Standard Oil Company of New York isimli bir ABD petrol şirketinin Romanya müdürü, Vehbi Koç ise aynı şirketin Türkiye temsilcisi olup Segal ailesi için İç İşleri Bakanı Faik Öztrak ve İstanbul Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil ile bir dizi görüşme yapmıştı. Ayrıca, Madeea Solomonovici adlı bir kadın düşük yaparak İstanbul'daki bir hastaneye kaldırıldı. Böylece toplam 9 yolcu gemiden çıkabildi ve gemide 782 yolcu ve 10 mürettebat kaldı.
9 hafta boyunca kıyıda bekleyen gemiye Kızılay ve İstanbul'daki Yahudi toplumu tarafından yardım malzemeleri ulaştırıldı. Struma'nın arızalı olan motoru da tamir edilmek üzere söküldü.
Britanya ve Türkiye arasında gemide kalan yolcuların akıbeti ile ilgili müzakereler çıkmaza girince, 23 Şubat 1942 günü Türkiye hükümeti geminin Türkiye sınırları dışına çıkarılması için hareket geçti.
Gemi zorla Boğaz'dan çekilirken yolcular geminin her iki tarafına İbranice ve İngilizce BİZİ KURTARIN yazılı flamalar astılar. Haftalardır onarılmaya çalışılan motor hala çalışmıyordu.
Türk yetkililer gemiyi Boğaz'dan 10 km kadar açıkta kaderine terk ettiler ve Struma denizde sürüklenmeye başladı. Resimdeki 1. konumdan 2. konuma götürüldü.
Gece boyunca sürüklenen gemi, 24 Şubat sabahı büyük bir patlamanın ardından battı. Struma hızla battığından birçok kişi kamaralarda boğularak can verdi. Birçokları ise ahşap gemi parçalarına tutunarak su üzerinde kalmaya çalıştı fakat saatlerce hiç yardım gelmeyince ya boğularak ya da hipotermi sonucu öldüler.
Aralarında 100'den fazla çocuk bulunan 781 mülteci ve 10 mürettebat öldü. Sadece David Stoliar adlı 19 yaşında bir yolcu ve Ivanof Diko isimli ikinci kaptan sağ kurtuldu. Stoliar ve Diko sabaha kadar bir ahşap parçaya tutunarak hayatta kalmaya çalıştılar. Diko öldü ve Stoliar kurtuldu. Uzun yıllar geminin neden battığı bilinemedi. Sağ kurtulan tek yolcu olan David Stoliar, İsrail Silahlı Kuvvetler Radyosuna verdiği bir demeçte geminin Türkiye'ye ait bir torpido botunun açtığı ateş ile batırıldığını iddia etti.
1960'larda Sovyet arşivlerinden çıkan belgeler ışığında Struma'nın Sovyet denizaltısı Ş-213 tarafından torpido ile vurularak battığı anlaşıldı. Yazım bu kadardı okuduğunuz için teşekkürler.
Romanya'da başa Nazi Almanya'sı yanlısı Ion Antenescu geçince Romanya'nın Yaş şehrinde 4 bin Yahudi katledildi. Kalan Yahudiler için artık ülkeden kaçmaktan başka bir çareleri yoktu. Kalabalık bir grup Zengin Yahudi kendi aralarında para toplayıp ülkeden kaçmak için bir gemi kiraladılar.
Bu gemi 74 yaşında olan 100 kişilik taşıma kapasitesine sahip Struma'ydı ve oldukça eski bir gemi idi. 12 Aralık 1941'de 100 kişi kapasiteli gemi toplam 801 kişi ile yola çıktı. Yolculara İstanbul'da duraklayıp Filistin'e gitmeleri için kendilerine göçmen vizeleri verileceği söylenmişti. Yolculara sadece 20 kg bavul hakkı tanınmış, gümrük görevlileri birçoğunun değerli eşyalarına ve hatta yiyeceklerine el koymuştu.
Daha kalkışta motor arızası yaşandığından ancak römorkör ile limandan açık denize çekilebildi. Geminin onarımı için para gerekliydi. Yolcular para için yanlarında bulundurdukları değerli eşyalarını vermek zorunda kaldılar. İstanbul'a varıldığında ise, ikinci bir motor arızası meydana geldi ve Struma Sarayburnu açıklarına demir attı. Geminin İstanbul'a demir atması ile birlikte, uluslararası baskılardan ötürü 9 haftalık bir bekleyiş başladı.
Filistin'de Araplar ile Yahudiler arasında artan gerginlikler nedeniyle Britanya hükümeti Struma gemisinin yoluna devam etmesine izin verilmemesini talep ediyorlardı.
Almanya'nın İstanbul başkonsolosu ise gemide salgın hastalık olduğu ihbarında bulundu ve Almanya tarafından da yolcuların karaya çıkarılmaması için Türkiye'ye baskı yapıldı.
Görünüşe göre Türkiye bir diplomatik krizin içine girmişti. 1938 yılında çıkan bir yasada ise ''Tebaası oldukları devlet arazisinde yaşama ve seyahat bakımından baskılara tabi tutulan Musevilerin, bugünkü dinleri ne olursa olsun, Türkiye’ye girmeleri ve ikametleri yasaktır.'' deniliyordu. Romanya da geminin kendilerine geri gönderilmesini kabul etmiyordu. Bu sırada Struma gemisinde gıda stokları hızla azalıyor ve neredeyse yemekleri bitme noktasına gelmişti.
Haftalar süren müzakerelerden sonra Britanya hükümeti süresi dolmuş Filistin vizesi bulunan birkaç yolcunun Filistin'e gitmesine izin verdi. Martin Segal ve ailesi de ABD'nin ricası üzerine Vehbi Koç'un aracı olup Türkiye hükûmeti nezdindeki girişimleriyle gemiden indirildi.
Martin Segal, Standard Oil Company of New York isimli bir ABD petrol şirketinin Romanya müdürü, Vehbi Koç ise aynı şirketin Türkiye temsilcisi olup Segal ailesi için İç İşleri Bakanı Faik Öztrak ve İstanbul Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil ile bir dizi görüşme yapmıştı. Ayrıca, Madeea Solomonovici adlı bir kadın düşük yaparak İstanbul'daki bir hastaneye kaldırıldı. Böylece toplam 9 yolcu gemiden çıkabildi ve gemide 782 yolcu ve 10 mürettebat kaldı.
9 hafta boyunca kıyıda bekleyen gemiye Kızılay ve İstanbul'daki Yahudi toplumu tarafından yardım malzemeleri ulaştırıldı. Struma'nın arızalı olan motoru da tamir edilmek üzere söküldü.
Britanya ve Türkiye arasında gemide kalan yolcuların akıbeti ile ilgili müzakereler çıkmaza girince, 23 Şubat 1942 günü Türkiye hükümeti geminin Türkiye sınırları dışına çıkarılması için hareket geçti.
Gemi zorla Boğaz'dan çekilirken yolcular geminin her iki tarafına İbranice ve İngilizce BİZİ KURTARIN yazılı flamalar astılar. Haftalardır onarılmaya çalışılan motor hala çalışmıyordu.
Türk yetkililer gemiyi Boğaz'dan 10 km kadar açıkta kaderine terk ettiler ve Struma denizde sürüklenmeye başladı. Resimdeki 1. konumdan 2. konuma götürüldü.
Gece boyunca sürüklenen gemi, 24 Şubat sabahı büyük bir patlamanın ardından battı. Struma hızla battığından birçok kişi kamaralarda boğularak can verdi. Birçokları ise ahşap gemi parçalarına tutunarak su üzerinde kalmaya çalıştı fakat saatlerce hiç yardım gelmeyince ya boğularak ya da hipotermi sonucu öldüler.
Aralarında 100'den fazla çocuk bulunan 781 mülteci ve 10 mürettebat öldü. Sadece David Stoliar adlı 19 yaşında bir yolcu ve Ivanof Diko isimli ikinci kaptan sağ kurtuldu. Stoliar ve Diko sabaha kadar bir ahşap parçaya tutunarak hayatta kalmaya çalıştılar. Diko öldü ve Stoliar kurtuldu. Uzun yıllar geminin neden battığı bilinemedi. Sağ kurtulan tek yolcu olan David Stoliar, İsrail Silahlı Kuvvetler Radyosuna verdiği bir demeçte geminin Türkiye'ye ait bir torpido botunun açtığı ateş ile batırıldığını iddia etti.
1960'larda Sovyet arşivlerinden çıkan belgeler ışığında Struma'nın Sovyet denizaltısı Ş-213 tarafından torpido ile vurularak battığı anlaşıldı. Yazım bu kadardı okuduğunuz için teşekkürler.