Ricciardo
80+ Silver
- Katılım
- 23 Mart 2020
- Mesajlar
- 2,840
- En İyi Cevap
- 2
Dahası
- Reaksiyon skoru
- 1,911
- İsim
- Mehmet
Caner, bağların oluşması vs gözlemin sonucu değildir. Bağların oluşumu kimyasal reaksiyonun sonucudur, bunun bilgisine sahip olmamız ise gözlemimizin.Hayır. Nasılı değildir. Yeni bağ oluşumları vs. hep bir gözlemin sonucudur. O gözlem sonucunda bizim ulaştığımız bir olaylar silsilesidir.
Diğer bir konu, canlılık... Başlangıç zamanlarındaki canlıların gen haritasının kısa olabileceğini söyledin. Varsayalım ki bu böyle olsun. Kompleks olmayan bir DNA'nın daha komplike bir gen kodlamasına dönüşmesine ne sebebiyet vermiş olabilir? Burada tanrıyı denkleme almazsak iki farklı varsayım vardır.
1- Kendi kendine
2-Rastgele
Sorular:
Rastgele olup iyi çalışan bir ekosistemin oluşması ne kadar mantıklı?
Kendi kendine olmuşsa demek ki o bilgi kompleks olmayan DNA'nın içinde saklı. Peki bu bilgi o DNA'da nasıl var oldu? Sonuç yine "random" kavramına gidiyor ki anlamışsındır akıl dışıdır.
Ayrıca trilyonlarca evrenin olması fikri yine bir gezegende yaşam olmasına rastgelelik bağlamında sebebiyet vermez. Bu da mantıklı değildir.
Rastgeleden ayrı bir kendi kendine tanımlıyorsan bu bir bilinç faktörüdür, bildiğim kadarıyla zaten bunu iddia eden geçerli bir teori yok. Bunu iddia eden dinlerdir ancak dinler teori değildir. Belki bunu iddia etmenin koşulu cansız bir nesnenin bilinci olmasıdır ki bildiğim kadarı ile bu mantıksız. Belki biyolojik olmayan bilinçli bir yaşam formundan bahsediyorsundur o ise işleri çok çok daha zorlaşıyor, yine imkansız olduğunu düşünmüyorum ancak henüz biyolojik olmayan bir yaşam formu tespit etmedik veya yaratamadık. Bu yüzden buna yönelik sağlıklı bir teori oluşturmamız pek mümkün değil.
Rastgele oluşan şey ise ekosistem değil, lütfen kavramları karıştırma. Rastgele oluşmuş olabileceği iddia edilen şey biyolojik canlı formudur. Bu da düşük bir ihtimal ancak sandığın gibi sıfır değil. Milyarlarca yıl boyunca trilyonlarca gezegende akıl almaz sayılarda olaylar (tektonik hareketler, atmosferik hareketler...) gerçekleşince bu kadar farklı kombinasyonun hayatı var etmesi ihtimali göz ardı edilemeyecek (ve de edilmeyen) bir ihtimal. Bu akıl dışı veya mantıksız değildir. Bunu net anlaman için biraz olasılık konusunu anlaman gerekiyor, buna sonra basitçe değineceğim. Ekoloji ve canlılık konusuna döneyim. Canlılığın oluşumu sonrasında bu canlı üredi diyelim -bu canlılar için oldukça olası bir durumdur- ve nihayetinde elimizde 2 adet aynı genetik koda sahip canlı olmasını bekleriz, doğru mu? Değil. Çünkü bu kadar basit bir genetik kodda bırak mutasyonu önleyecek denetleyici mekanizmaları, yüksek ihtimalle DNA daki gibi 2 zincir dahi yok. Yani her başarılı üremede muhtemelen yeni bir varyasyon ortaya çıkıyor. Bunların ortama adapte olabilenleri yaşamaya devam ediyor ve çoğalıyor. Akabinde yüzlerce milyon yıl içerisinde doğal seçilim ile sürekli o zamanın koşullarına uygun canlılar nesillerini devam ettirebiliyor ve bu evrimin çok kaba bir anlatımı. Bu kadar farklı türler oluşunca birbirlerine de uyum sağlamaları gerekiyor ve bu bir ekosistemin oluşmasına olanak tanıyor. Yani ekosistemler rastgele oluşmuyor. Evrim de rastgele oluşmuyor, kafanda böyle fikirler varsa düzeltmiş olayım.
Gelelim olasılık konusuna. Bir şeyi ne kadar tekrar edersen, gerçekleşme ihtimali o kadar yüksektir. Örneğin bir zarı havaya attığında 1 gelme olasılığı 1/6 dır. 2 kere attığında olasılığı da 2 katına çıkmış olur.
Böyle bir rastgele canlılık meydana gelmesi ihtimalini çok düşük olarak görüyoruz ancak çarpanı çok büyük. Şu an rastgele ve alakasız oranlar vereceğim örnek olması açısından:
Bu rastgele canlı meydana gelme olasılığı 1/10.000 olan 100.000 gezegenimiz olursa teorik olasılık olarak bu gezegenlerin 10 tanesinde canlılığın oluşmasını bekleriz. Tabii ki ne canlılığın meydana gelme olasılığı 1/10.000 kadar yüksek ne de 100.000 kadar az gezegenden bahsediyoruz. Attığım denklemi incelersen artık farklı fizikçilerin farklı hesaplarını da görebilirsin.
Sabahtandır evrim, canlılığın meydana gelişi, olasılık, big bang ve big crush, pamuğun yanması, bilimsel amaç ve bilimsel gözlem, nasıl sorusuna kadar birçok konuda açıklamalar yapıyorum Caner. Bu konuların hiçbirinde uzman olduğumu iddia etmiyorum çünkü açıkça değilim, bu konular da bu kadar kısa değil, hepsinin üzerine ciltlerce kitaplar, makaleler yazılabilir; yazıldı. Sana şimdiye kadar bir şeyleri kendi yetkinliğim dahilinde açık ve temizce açıklayabildiğimi umuyorum ama sen pek oralı değil gibisin, umarım yanılıyorumdur. Sadece sana şunu hatırlatmak istiyorum ki bu teoriler üzerine sayısız ömürler çürütüldü, sayısız saygıdeğer bilim insanı pek çok araştırma yürüttü. Bu teorileri birileri sana açıkladığı zaman aklına yatmıyor diye "mantık dışı" diyorsun ya, senin bunları böyle kolay kavrayıp sonuca ulaşabileceğini sanmak "mantık dışı". Mantıklı olan bu teoriler üzerine bırak karar mercii olmayı, kendi fikrine dahi sahip olmak istiyorsan onu bunu sürekli ne benim ne bir başkasının önüne aşması gereken bir engelmiş gibi atmayı bırakıp, uzun ve kapsamlı bir şekilde çalışman gerektiğidir. Bundan itibaren sana verdiğim temel fikirleri de kaparak detaylı ve önyargısız araştırmalar yaparsan gerçekten bir şeyler öğrenebilirsin. Oturup 40 sene "evrimi nasıl çürütürüm?" diye kafa patlatsan bir yere varmazsın, otursan 4 gün adam akıllı şu teorinin ne olduğunu öğrenmeye çalışsan öyle birilerinin sözde bir ajanda ile ortaya atmadığı bir şey olduğunu anlar belki bu kadar insanın ortaya attığı kolektif geliştirdiği teorilerin önünde önünü iliklersin. Umarım ikinciyi seçersin, bilimle kal.