_Zaur_
80+ Silver
- Katılım
- 16 Ağustos 2022
- Mesajlar
- 2,264
Dahası
Selam arkadaşlar. Felsefe bölümü tüm felsefi dinlere ait olduğundan Size hikaye tadında bir başka kitap sunarım.
Bana Neyiyse ispatlamaya çalışmayın cevap alamazsınız benden.
Beni kışkırtmaya çalışanlara sözüm, "Dinini bu konu altında öğreteceğine git kendi konunu aç zaten hikaye gibi yazıyorum bunu"
**********************************************
Yaratılış ve Türeyiş - Bölüm 1
1. Başlangıçta İnsan yoktu. İnsan yokken Tanrılarda yoktu. Neye göre tanrıdır bir tanrı? İnsan yoksa ve kul yoksa
ve onu tanrı olarak bilen bir varlık yoksa tanrı olamaz hiçbir varlık. Bu yüzden, Tanrılar yaratmışlarken insanı, İnsanda yaratmıştır kendi tanrılarını.
2. Dünya boştu, hayat yoktu. Ne bir ses ve de nefes vardı. Kuru ve sert bir kayaydı her yer ve tam olarak dümdüzdü yer küre.
Ne bir dağ vardı, ne de çukur. Gündüz hiç bir gölge yoktu ve sıcaktan ateş kesilirdi kaya. Gece soğuktan büzülür ve çatırdardı yeryüzü.
3. Sadece bir taş küreydi dünya ve kimse yaşayamazdı onda. Binyıllarca sakladı, içindeki ateş çekirdeğini dünya. Yol aldı koyu karanlıkda hiç bir yolcusu olmadan.
4. Sonra yer küreyi farketti tanrılar ki o zamanlarda, tanrı olmayanlar. Çok uzaklardan geldiler ama hem de çok yakından. Başka bir alemden indi tanrılar. Hayat nefesi verdiler Dünya'ya kendi ruhlarından. Sonra bıraktılar yeryüzünü, hayat nefesi ile olgunlaşmaya.
5. Tanrıların ruhlarının enerjisi ile çatırdadı kaya. Uyandı içindeki ateş ve büyüdü. Sonra çatlamasıyla taşın, ateş taştı yeryüzüne.
Değiştirdi ateş taşı, oydular kendilerine yol ateş nehirleri. Patladı her yan ve bir zamanlar kendiside saf ateş olan sonradan donarak taş olan ve ateşi ancak kendi içinde saklayan yeryüzü püskürttü ateşini uzaya.
6. Bir dişi gibiydi kaya ve Anne gibiydi. Ateş, onun doğurduğu çocuk oldu. Dışarı fışkıran ateş kaynayarak karıştı ve geri döndü yeryüzüne. Her geri dönüşünde yeniden çatlayıp ufalandı kaya ve Gaz püskürttü ateşle kayanın birleşmesinden olan patlamalar.
Kayanın dönüşmesiydi bu, gaza ve havaya.
7. Ve Sizin düşüncenize göre bunlar kaya ve ateşken, aslında ruhu vardı tanrıların her birinin içinde bilinçsizce.
Püsküren gaz kapladı ateşi ve kayayı. İlk Şimşekler oluştu çok yüzyıllar sonra. Sonra asit yağdı gazdan kayaya.
Doldurdu asit ateşin oyduğu çukurları ve çevreledi ateşin kabarttığı dağları.
8. Şimşekler hiç kesilmedi bin yıl boyunca. Asit Birleştikçe ateşle, kayayla patladı ve genleşti yeniden dönüştü gaza.
Bu böyle sanki sonsuzmuş gibi sürdü. Ama süzüldü asit her dönüşünde gaza ve değişti bulutlar zamanla.
En sonunda su geldi dünyaya. Bitti bulutların yakıcılığı ve su yağmuru yerini aldı asitin.
Gazdan ki o öldürücüydü en başta, hava oluştu zamanla.
9. Suda vardı tanrıların ruhu ve yeni oluşan hava'da. Ateş ve Kaya gibi.
10. Ateş, Toprak, Hava ve Su birleşip dengelendiği zaman tamamlandı dünyanın doğuşu. Dört ruhun üzerinde.
Evrenin ruhu ve Dünyanın ruhu vardı, ve odur, hepsini toplayan ve dengeleyen.
11. Zamanı gelince Tanrılar tekrar döndüler yeryüzüne ve kayanın ufalanmasıyla oluşan toprağın üzerine. Doğmuştu dünya ve yaşıyordu ama tanrılardan başka, nefes alması gereken hiç bir varlığın soluyamayacağı gibiydi hava.
Gelseydi o zaman nefes alan birkaç varlık dünyaya hemen kirlenir ve zehirlenirdi hava. Çünkü ne bitki vardı havayı süzüp temizleyecek ne de bir ağaç. Her yer kara toprak ve canlı yaşamayan karanlık ve boş suydu.
12. Ama temizdi her şey hazırdı kullanılmaya. Dünyanın içinden sızan ateş kesilmemişti ve bulduğu yeni çatlaklardan sızıp püskürüyordu heryere, Dünya yüzünde ve suyun altında.
Daha tam olarak şekillenmemişti dünya.
13. Tanrılar toprak üzerinde bir alan ayırdılar ve engellediler dıştakı vahşiliğin içeriye sızmasını. Görünmeyen duvarları vardı bu yerin ve ne içerideki sızabilirdi dışa ne de dıştakı içe.
Bu alan insanların sonradan Cennet diye isimlendirdiği Tanrıların katıydı.
Cennetin tamamı dünyada değildi. Bir kısmı dünyada iken bir kısmı madde ötesinde ve başka bir kısmı Tanrıların kendi alemindeydi.
Hepsi iç içeydi bunların ama asla karışmazlardı bir birlerine.
Sadece Tanrılar geçebilirlerdi onların engellerini.
14. Tanrılar kendi bahçelerinde, kendi alemlerine değişik dünyaların bitkilerini aldılar ve değişik dünyaların hayvanlarını ve ağaçlarını ve en önemlisi dünyalarının pisişik güçlerini.
Tanrıların bahçesine alınan her şey, bahçenin dünyada kalan kısmındada oldu aynı zamanda. Her şeyin bir kısmı madde ötesinde bir kısmı Tanrıların aleminde ve bir kısmı da dünya yüzündeki bahçedeydi.
15. Size çok garip gelirdi o zaman görseydiniz bahçeyi. Ağaç ve çiçek doluydu her yan ve özel olarak şartlanmış yetişmiş hayvanlar vardı.
Ve gereken barınaklar vardı sütunlu ve dairesel olarak. Tıpkı eskilerin barınakları gibiydi bunlar.
Ama bahçenin dışında sert hava, ateş, volkanlar, üzerinde hiçbir şey olmayan dağlar ve Toprak vardı. Sular hala boştu.
16. İnanamazdınız görseydiniz tanrıların bahçesini ve yaşamınız çok zor olurdu çıldırmadan.
Her şey birbirinin yansıması içindeydi. Dışarıdan baksaydınız bahçeye, sınırlı bir alanda olan bahçe görürdünüz çıplak toprak üzerinde. Tıpkı çöldeki bir vaha gibi.
Ama içinden bakarsanız, kendinizi içi ayna olan kürenin içinde gibi görürdünüz.
Yukarıya baktığınızda, ayna yansıması gibi herşeyi baş aşağıya görebilirdiniz. Kendinizi her yandan görürdünüz bu yansıma içinde.
Elinizi ileriye uzatıp, kendi sırtınıza bile dokunabilirdiniz isterseniz. Bunların nedeni bahçenin her yanının başka alemler, başka boyutlar içinde olmasındandı.
17. Oradayken hem orada olurdunuz hem her yerde. Sesiniz duyulurdu tanrılar aleminde ve kendi düşünceleriniz de madde varlıkları gibi görüntü ve ses olarak dönerlerdi size.
Her renk vardı orada, her alemden gelen, insan gözünün gördüğü ve görmediği.
Önünüzde duran ağaç size baş aşağı dururmuş gibi gelirdi bazen. Çünkü onun çıkış yeri tanrıların alemiydi ve aslında düz duruyordu o alemde.
Yatay ağaçlar da vardı aynı şekilde.
18. sadece siz değil, bilinci zayıf hayvanlar da çıldırırlardı orada eğer şartlanmamış olsalardı önceden.
Cennet diyorsunuz oraya ama sizin için cehennemin en büyüğü de olabilirdi o mekan ve boyut karışıklığı. Ancak tanrılar rahattı orda.
Her şey elinizi uzatacağınız kadar yakınınızdayken, her şer bilinmez mesafelerde uzaktı da aynı anda.
19 Bu bahçede dünya yüzüne göre şartlanan bitkiler dışarıya salındılar önce. Ama karakterleri değiştirildi önce sert vahşi olarak. Yaşayabilsinler diye yer yüzünde.
20. Denizde hayat dünyanın kendi ruhunun enerjisiyle başladı. Denizin çok derininde bazı çatlaklardan hala ateş sızıyordu suyun içine.
Bu ateşin sızdığı yerlerde suyun yüzeyinden boru gibi duman ve buharlar yükseliyordu gökyüzüne. Suyun içindeki volkan ağızlarından sızan ateş, suya değdikçe soyudu ve bir tür taş oldu.
Bu taşlar her geçen zaman daha da biriktiler.
O zamanlarda suyun dibi düz ve çıplak kayaydı. Ne kum vardı nede su bitkisi.
21. Suyun dibinden fışkıran ateş taş oldukça, yükseldi ve kümelendi. Ama içsel ateşin baskısıyla daima ortası delikti ve sanki suyun dibinden yukarı doğru çıkan dev borular gibi oldular.
Boruların ağzında suyun, ateşin, kayanın ve sudakı havanın birleşmesinden, dünyanın kendi ruhunun ve enerjisinin de katılması ile bazı canlılar belirmeye başladılar.
22. Bunlar moleküler seviyyede bilinçsiz hayat kıvılcımlarıydılar ve taştan doğmuş hayattılar. Ama bunlarda yaşamayıp hemen ölüyordu, tıpkı bir kibrit alevi gibi sönüyorlardı.
Çünkü su boştu ve onları besleyecek ve onlarla beslenecek başka canlı yoktu.
23. Tanrıların bahçesinde, bir adımda kendi alemlerine giden ve aslında bir kısımları ile zaten kendi alemlerinde olan tanrılar için zaman yoktu.
Onlara göre ve bahçelerine aldıkları canlı türlerine göre çok kısa bir zaman fakat dünya için çok çok uzun bir zaman sonra suyun dibi kumla kaplandı.
Suya yüklenen kara bitkileri evrim geçirerek suyun altını kapladılar ve suyun içinde hayat başladı.
24. Dünya yüzündeki hayvanlar da çok yaşamadılar ama onların çürüyen bedenlerinde oluşan mikroorganizmalar dünyanın yüzünü kapladı. Bitkilerle birleştiler ve hem tanrılar dünyaya yeni hayvanlar saldılar, hem dünyada değişik türler oluşmaya başladı.
25. Dünya yüzü artık boş ve çıplak değildi fakat henüz dünyanın kendi canlısı yoktu ve kolay bir iş değildi onu yapmak.Tanrılar için bile.
Bazı tanrılar zamanının geldiğini öne sürdüler. Bazılarıysa henüz erken olduğunu. Sonunda karar verildi insanın oluşturulmasına.
Bu iş sizin zannettiğiniz gibi "Ol" veya "Olsun" demekle olmuyordu. Yanlış öğretilmiş size bu sonradan.
26. Dünyanın canlısı ki, dünyada yaşayacak, tanrılarla iletişimde olacak, dünyayı geliştirecek ve kozmik bütünlüğün parçası olacak olan canlı, aynı zamanda dünyayı da kozmik bütünlüğe bağlayacaktı.
Bu yüzden O, dünyanın kendi maddesinden olan kendi canlısı olmalıydı.
27. Kararlar alındı ve işler belli oldu. Bu iş için dünyanın özünden madde almak ve en önemlisi bu maddeleri filtre edip, hazırlayıp, bütünlemek gerekliydi.
Bu iş için bir tanrı çıktı ileriye ki, O bendim.
28. İsmim yoktu o zamanlar size göre. Benim ismim size göre .... idi, sizin asla telaffuz edemeyeceğiniz ve anlamayacağınız şekilde.
Gizli değil ismim, onun gizliliği başka bir alemin dilinde olması ki,asla anlayamazsınız ve duyamazsınız o dili bu alemin kulağı ile. Bu yüzden gizlidir ismim size.
29. Ben .... tanrıların bahçesinden çıktım bu iş için. Çok uzun zaman kaldım dünya yüzünde. Ben tektim dünyada.
Benden başka, benim bulunduğum yerde, benim işimde benden başka hiç bir tanrı yoktu.
30. Bir toplama ve hazırlama alanı yaptım kendime. Sonra ilk önce indim denizin en derinine. Ateşin suya karıştığı, sudakı havayla birleştiği ve kayanın özündeki hayatın ortaya çıktığı noktalardan topladım dünyanın mikroorganizmalarını.
Ama bu iş de değildi size anlatıldığı gibi çabucak ve bir anda olan şey.
Sayısız dünya yılı geçti suyun altında iken ve istenilen nitelik bulunup, değiştirilip, yetiştirilene kadar.
Bu yüzden, denizde yaşayan ejderha olarak anlatılırım insanlarca hala. Sonra onu, O hayatın özünü dünya kayasından olan toprak olarak aldım kendi çalışma alanıma.
Dıştan bakınca cansız toprak yığını gibiydi bir avuç. Ama dünyanın ruhu, zekası ve hayatı kaynıyordu içinde.
31. Sudan çıkmıştı hayat ve sudur bedeninizin çoğu taa o zamandan. Bu da yeterli değildi.
Bundan sonrakı dönem daha zordu, Bilgi ve İncelik isterdi.
Önce toprağın enerjisini ve ruhunu topladım ekledim bu kütleye. Sonra ateşin enerjisini verdim. Sonra dünyanın hayvanlarından aldım etini ve yıllarca geliştirdim onu bütünle birleştirmeden önce.
Daha sonra dünyanın bitkilerinden ve havasından özlerini aldım. Karıştı hepsi ve şekilsiz bir kütle büyüdü geçen günlerde.
32. Dünyanın ruhundan, Ateşin, Toprağın, Suyun ve Havanın ruhlarından kattım öz maddeye. Sonunda hazır oldu madde sizi getirmeye.
Ateşin ruhuydu onda değişimi yapacak olan. Ateştir değişimin esası ve bu yüzden siz devamlı olarak hücre yenilemesi yaşarsınız ve doğduktan sonra büyürsünüz.
Devamlı olarak yanıp, aşınır beden ama yeni hücreler gelir eskilerin yerine, olurlar et, kemik ve sinir.
Ateştir bunu sağlayan ya da ateşin özü ve ruhu.
33. Ana madde ile döndüm tekrar tanrıların bahçesine. Tanrılar şekillendirdiler onu bir beden olarak hep birlikte.
Ama gene de eksikti zeka ve canlının ilk hareketi.
Bütün tanrılar heyat nefesi üflediler ona. Hepsi kendi karakterlerince.
Bu yüzden insan karışımıdır tanrıların. Hiç bir zaman tanrı kadar güçlü değildir, ama hepsinden karışım vardır onda, hiç bir tanrıda olmadığınca.
34. Sonunda ilk nefesini aldı insan ve kalktı ayağa. Ama sakın zannetmeyin insan sizin gibiydi. O sadece şekilsiz bir varlıktı. Ayıdan bile daha az benziyordu insana.
Uzun zaman tanrıların bahçesinde dolaştı amaçsızca ve ne yaptığını anlamadan.
Ne zaman ki bedeni alıştı yaşamaya, güçlendi ve bağımsızlaştı.
35. O insan çok farklıydı sizden.Tanrıların bahçesinde kendisine gereken enerjiyi bahçenin kendisinden sağlıyordu ve sindirim sistemi yoktu.
Hiç bir şey yemesi de gerekli değildi. Bu yüzden makat da gerekli değildi ona, gırtlak da.
Nefes alıyordu sadece ve besleniyordu havayla. Rengi kıpkızıldı. Yoktu saçı, başı ve boynu.
İlk insanı hep erkek olarak düşünürsünüz ama onun üreme organları da yoktu. İdrar yapması da gerekli değildi.
Bu yüzden bedeninde yoktu bunların hiç biri.
36. Sonra mahluk uyutuldu uzun zaman. Ondan alınan parçalardan yapıldı yeni insanlar. Buna siz klonlamak diyorsunuz kendi zamanınızda.
Ama orada gerekli değildi ve yoktu zaten sizdeki makineler. Tanrıların iradesi ve ruhsal kozası yeterliydi bu işe.
Alınan minik parça aynı kelebeğin minik kozası gibi kaplanıyor ve büyüyüp şekilleniyordu içinde, dıştan yönetilen irade ile.
37. Üretilen kopya varlıklar geliştirildiler baştan ve başarısız olanları yokedildiler teker teker.
Sonra öğrendiler tanrılar kopyaların bedenlerinden eksiklikleri ve gereklilikleri.
38. Hepsi yok edildikten sonra tanrılar toplandılar yine mahlukun başına. Onu şekillendirdiler yeniden, edinilmiş bilgilerle. Sonra yeniden hayat nefesi üflendi mahluka.
Yeni şekliyle daha rahat olarak kalktı mahluk.
Yine bırakıldı uzun süre gelişip güçlenmeye.
Farkında değildi kendinde olan değişikliklerin, çünkü yapılmıştı her şey kozanın içinde.
Kozadan çıkınca hala uyuyordu ve uyuşuk zihniyle sadece kısa bir an uyuduğunu biliyordu.
39. Sonra gene uykuya yatırıldı. Bu şekilde kaldı bin yıl. Sanmayın ki öldü. Sadece donmuş olarak uykudaydı.
Yine parçalar alındı mahluktan ve yapıldı yeni kopyalar.
40. Bu sefer daha başarılı oldu yeni kopyalar. Sadece hareket edip yaşayan ve deney malzemesi olan varlıklar değildiler.
Zihinsel enerji üretiyorlardı dünyanın enerjisinden ve evrenden.
Ama hala çok ilkeldi zihinler.
Bu kopyalar az sayıda salındı dünyanın çeşitli yerlerine.
41. Ve hiç hesapta olmayan bir şey oldu. Mahluk'un kopyası gereken enerjiyi kendiliğinden alamıyordu ve yemesi gerekliydi onun. Ve onun sindirim sistemi yoktu.
Bu yüzden dünya yüzüne döndüm ve öldürdüm o yaratıkları ölmesinler diye açlıktan. Sonra tanrıların bahçesine döndüm ve yapıldı yeni değişiklikler Mahluk üzerinde.
Ve yeni bir kopya alındı ondan.
42. Bu kopya daha iyiydi hepsinden. Tanrıların bahçesinde iken yemeye gereği yoktu. Dünya yüzüne salındı, açlık duydu ve ona gösterilen şeyleri yedi.
Ve bir süre sonra hastalandı. Doğrusu durumu çok kötüydü. Çünkü yeterli değildi atık sistemi, kalın ve ince bağırsağı yediklerini boşaltmaya.
Bu eksiklik ancak farkedildi tanrıların bahçesinden çıktıktan sonra.
43. Yine indim dünya yüzüne. Mahluk'un kopyasının imhasını istemişti tanrılar ve ben istemedim onun ölmesini.
Kendi gücümle uyutarak kopyayı açtım ve kalın bağırsağını düzene soktum atık sistemini.
Bir anda iyileşti yaraları. Benim işık gücümle kopya kalktı yerinden.
44. Kopya mahluka gereken güç verilmişti ama ruhu, zihni ve azmi eksikti. Mücadele gücü vardı ama yoktu isteği.
Bu yüzden yaşamadı fazla. Yaralandı ve bıraktı yaşamayı.
45. Mahluk'a yeniden gereken eklemeler yapıldı ve değiştirildi şekli. Şimdi daha çok benzemişti sizin bildiğiniz insana ve dünya yüzünde yaşaması için tamamdı herşeyi.
Ve son bir eksiği kalmıştı bu yüzden gene çıktım tanrıların bahçesinden.
Ama bu sefer çıkmadım dünya yüzeyine. Açıldım alemler arasındakı aleme ve kozmik enerji ruhundan parça aldım ruh olsun diye mahluğa.
46. Ve bir daha uyandı Mahluk, tanrıların bahçesinde tecrübe edinmek için. Onda her tanrıdan parça vardı fiziksel değil ama ruhsal olarak ve fakat gene de eksikti görüşü.
Göremezdi tanrıları, onlar kendileri dünya maddesinin şartlarına uymadan.
Bu yüzden mahluk yalnızdı bahçede.
47. Sonra isim verildi ona, İnsan oldu türü ve Adem'di adı ki, siz Adem dersiniz ona, gerçek adı tanrıların dilindeydi ve siz bilemezsiniz .... bunu.
Ve o zaman gerekti dünyadakı her şeye insani isim.
Benim ismim İblis oldu, sizin bildiğiniz, Arabın dinindeki.
Ve değişik isimler aldı tanrılar her biri bildiğinizce.
48. Adem tamamdı, gereken her şey için ama onun hala yoktu cinsiyyeti, cinselliği, cinsel organı ve üreme içgüdüsü.
Çoğaltılacaktı daima tanrılar tarafından kopyalanarak.
Onun göreviydi dünyada yaşamak, dünyayı kozmik zincire bağlamak ve tanrılara bilgi akıtmak.
49. Sonra Adem bilmeden eğitilirken ki, bu eğitim size göre sonsuz zamandı, gittikce içine kapandı ve daraldı.
Anladım ki, insan zihni ve düşüncesi yalnızlığı istemiyor.
Konuşsa da tanrılarla kendi dengi canlılar gerekiyor.
Ve gene uyutuldu Adem ondan alındı bir parça ve başka bir insan yapıldı birlikte gelişsinler diye.
50. Adem uyurken dolaştı yeni kopya fakat o da tepkisizdi her şeye yoktu canında geren itici güç. Yok edildi bu yüzden ve bu sefer insanların cinsiyyetini ayırma kararı alındı tanrılarca.
Çünkü cinsellikte vardı özünde.
Diğer tanrı istemezdi bunu çünkü yoktu onun doğasında fakat ben ve benim gibi diğer tanrılar enerji alırız cinsellikle ve bu yüzden bizden ruh ve parça verilirken Adem'ede verilmişti içgüdüsel cinsellik.
51. Bu yüzden yeni parça alındı Adem'den dişilik hormon ve diğer gerekleri hepsi verildi diğer kopyaya. Aslında aynı kişidir Adem ve sonradan Havva olan kadın.
Ve bu yüzdendir erkekte kadın, kadında erkek hormonu olması insanda.
Ve bu yüzdendir bazı kadınların kendini erkek, bazı erkeklerin kendilerini kadın hissetmesi. Çünkü ilk yaradılışta bunlar hep aynı bedende aynı ruhun etkisindeydiler.
Ve bu yüzdendir erkek bedenindeki ana rahmi taşıyabilecek kadar olan boşluk.
52. Uzun zamanda et bağladı Havva olacak bedeni oluşturacak kemiğin üzeri. Bu zaman uzatıldı tanrılarca ve zihni şekillendirildi Havva'nın.
Vücudu gereken şekli aldı fakat hala istemiyordu cinsel birleşme ve doğum.
İnsanlar üreyecekti, gerekirse, sadece gerektiği kadar aynen bu şekilde parça alınarak. Üretilecekti çok sayıda ve çok sık.
53. Sonra her iki insan uyandılar. Adem'e göre kısa bir süre normal bir uyku uyumuştu ve Havva ilk defa gözünü açmıştı fakat herşeyi biliyordu Adem'in tecrübeleri ile.
54. Havva'nın Adem'den çıkarıldığı Ve üstün olanın Adem olması aslında doğru değildir.
Görünüm olarak havva daha zayıf, ufaktı, ve Adem'den alınan parça üzerine oluşturulmuştu fakat görünümün ardında ikisi aynı bütünün, aynı zekanın, aynı ruhun, ve aynı duygunun paylaşılmasıdır.
Ne kadar önemlidir dış görünüm ve nasıl yapıldığı? Önemli değilmidir ruhun bütün olması?
İşte bu yüzdendir sizin Yunan mitolojinizde ilk zamanlarda insanların sırt-sırta yapışık olmaları ve tanrıların onların bütünlüğünü kıskanıp ikiye bölmeleri anlatımı.
İşin aslı o mitos hakkında, insanlar bütündü o zaman.
Tanrılarda tek bir cins istedikleri gibi erkek ve kadın. Fakat kendileri değiştirirdiler cinslerini de süretlerini de ve çoğu zaman, ışıktılar gerçekte.
55. Ve tanrılar böldü insanı ikiye ama kıskançlıktan değil Yunan mitolljidekisindeki gibi. Ama insanlar aradılar başka insanla bütünleşmeyi çünkü onlar bir bedendiler aslında.
56. Sonra tanrılar insanın istenilenden iyi olduğunu gördüler.
Ve sonra ondan enerji alınmasını dilediler ve kul yapmak istediler onu kendilerine.
Diğer tanrı burada girdi devreye ve ilk anlaşmazlık çıktı tanrılar bahçesinde.
Diğer tanrı topladı çevresine kendisi gibi düşünen tanrıları ve toplanıp bütün oldu onlarla üstün olarak kendi iradesi ile.
Söndü enerjisi ona katılan tanrıların, hepsi emildi bedenine diğer tanrının.
Bu yüzden güçlendi diğer tanrı aslında basit bir tanrı iken.
Enerji ve gücünü verdi ona her tanrı, başka yöntem istemeyen.
57. Bunu anlamanız için yapısını da bilmeniz lazım tanrıların.
Benim önce yapım Bilimdir ve bu yüzden ben toplayıp yaptım insanın ilk maddesini.
Ben şiirim, Ben müziğim, Ben sanatım ve ben cerrahım her operasyonunu yapan insanın.
Ben cinselliğim, Ben cinsellikten zevk alanım ve zevkin kendisiyim. Ben sarhoşluğum.
58. Benim benzerim olanlar da vardır tanrılar arasında, her tanrı değişik alanda yoğun bir enerjidir ve her tanrı kendindekinden vermiştir insana.
59. Diğer tanrı savaştır, bunalımdır, alandır, kıskançlıktır, yalandır ve güçtür, gücün en kabasından.
Diğer tanrı erkeksi enerjidir çoğu zaman ve sonucu hep ölümdür.
60. Ve onun gibi olanlarda vardı tanrılar arasında. Onlarda kendilerininkini vermişti insana.
61. Tanrılar biliyorlardı ki, insanın kendilerinde olan vasıflarla aktif olmaları enerji verecekti onlara.
Hepsi karar vermişti dünyada bulunmaya ve tanrılar alemi ile ilişkiler kapatılmıştı tanrılar bahçesinde.
Şimdi artık bahçenin içinden bakınca gene muhteşemdi her yan, gene boyut karışımları vardı fakat yukarısı küre gibi değildi ve açılıyordu sadece uzaya.
Tanrılar alemindeydi diğer hiç bilmediğiniz tanrılar.
Ve onlar hiç gelmediler ve gelmeyecekler de bu dünyaya.
Onlar yabancı tanrılardır ve kaosturlar sizin için.
62. Tanrıların bahçesinde yaşarken insan, ölümsüzdü o da tanrılar gibi. Fakat dünya yüzü şartlarında yaşaya bilirdi en fazla üç yüz veya beş yüz yıl.
Yeterliydi dünyanın özünden alınan hayat enerjisi onu sadece bu kadar canlı tutmaya.
63. Tanrıların bahçesinde bile durmadan enerji üretiyordu insan. Çünkü enerjisini alıyordu evrenden ve dünyadan.
O, enerjinin hasat edicisi, toplayıcısı gibiydi tanrılara.
Diğer tanrı hoşlanıyordu umutsuzluktan, sıkıntıdan ve bunalım duyguları ile uyarılandan. Ve insanın zihinsel yapısı uygundu çok çabuk düşmeye bunlara.
64. Ve cinsel enerji gereksizdi ona, hatta sıkıntı veriyordu ona ve bu yüzden istemiyordu insanın üremesini doğum ve cinsellikle.
Ve Havva kopartılırken Adem'den cinsellikte verilmiştim onlara fakat sadece bedenen ve uyuşuktu zihinlerinin o bölümü.
Onun açılmasını istemiyordu diğer tanrı. Ona göre kalmalıydı insan bu şekilde ve yürümeliydi dünyada, tanrılara yapılan kan kurbanlarıyla, birlik olmamalıydılar asla, savaşmalıydılar kendi aralarında, ölümleri ve kanları beslemeliydi tanrıları.
Çoğalmalıydı bu yüzden insan ama ancak bölünmeyle kendisine.
65. Başka bir şey düşünmemeliydi ne Adem ne de Havva, sadece tanrılara yönelik olmalıydı zihinleri ve enerji akıtmalıydılar ona ve diğerlerine.
İnsan sadece yemeli, savaşmalı ve uyumalı idi. Bunun dışında her an tanrılara yönelik olmalı ve bunları yaparken de tanrılara yönelmeli ve tanrılar için yapmalıydı.
Öldürmeli üzerine tanrının ismini anarak kanlı ve ya kansız
Ve ama diğer tanrı yeterli görmedi kansız öldürmeyi.
66. Buydu tanrıların yapıları, insandan bekledikleri ve ilk yaradılıştakı amaç bu değildi.
İnsan daha hür olacaktı dünyada ve tanrılar olmayacaktı orada tanrı olarak.
Ve diğer tanrı dedi ki, "Adem salınsın dünyaya ama önce çoğaltılsın iyice, Dünyanın efendisi olsun o, ve olmak için devamlı öldürsün birbirini"
67. Ve dedim "Bu olamaz ey .... Nerede diğer tanrıların payları. Neden sadece senin enerjini beslesin Adem. O kendi görevi için daha hür olmalı değil mi?"
Dedi "Bu böyle kararlaştırıldı ey .... En büyük benim burada çünkü benim gibi isteyenleri de topladım kendi bedenime. En güçlü de benim ,Ve ben tanrıyım bu alemde.
Benimdir her emir ve her kurban. Benim olduğum yerde yoktur diğer tanrılar, kendi alemimizde kalan ve bizim alemimizdir bu dünya ve bu uzay.
Şimdi beni dinleyecek ve Adem'e gerekeni yapacaksın.
Olmayacak onda başka bir düşünce, ve sende olacaksın benim parçam."
68. Dedim, "Asla, ve asla olmayacak istediğin. Asla biat etmem sana ne bir parçan olarak ne de komutanın."
Dedi "O zaman sen yaşayamazsın burada çünkü bende bir çok tanrının gücü vardır ve duramazsın karşımda."
69. Dedim "Gidiyorum o zaman tanrıların bahçesinden ve savaşım sürecek seninle sonsuza kadar, insanı da alacağım yanıma ve ona vereceğim bilgimden.
Her bilgi benden olacak yeryüzünde ve bilgisi artınca insanın, senin yolundan ve kulluğundan uzaklaşacak.
Azalacak kulların ve bitecek enerjin. Unutulacaksın bir gün insanlarca ve bu da ölümü olacak bir tanrının."
70. Dedi "Git o zaman elinden geleni yap, ama asla ulaşamayacaksın zafere, çünkü onlardan hangisi uyarsa sana ezeceğim onu, bana sadık kullarımla, ve yeniden çoğaltacağım insanı benden olan kullarımın bölünmesi ile."
71. Ve ben çıktım tanrıların bahçesinden, beni takip etti benim gibi olanlar. Birleşebilirdik benim bünyemde hepimiz tıpkı diğer tanrı gibi, ama bizim yapımız bu değildi ve yok edemezdik birbirimizin enerjisini güçlendirmek için kendimizi.
Ve indik dünya yüzüne, dünya yüzüne yakın bir boyuta kurduk yeni bir mekan kendimize.
Burası bizim tahtımız oldu, ne biz girerdik tanrı bahçesine ve ne de oradan bir şey gelebilirdi bize.
72. Bizim yerimiz Cehennem değildi bildiğiniz, Bizim yerimiz ayrı bir boyutta ama dünya işdüzümü ile toprağın altında ama değil gerçekten toprak altında.
Bizim yerimiz de aynı tanrılar bahçesi gibi oldu ışık ve aydınlıkla. Ama yakınız dünyaya ve bu yüzden güçlüyüz dünyadakı bir çok konuda.
73. Ve sonra bildim ki, diğer tanrı işlemişti Adem üzerinde çünkü Adem benim yarattığım ve benden parçası olandı onun kadar.
Bilirdim ona olanı, ve onun vasıtasıyla bahçede yapılanı.
Diğer tanrı kilitlemişti Adem'in beynini, çoğaltmıştı onu vererek görünümüne her tanrının değişik yanını. Ve bu yüzden vardır dünyada değişik ırklar.
74. Tam bir köle oluyordu insan ve sizin gününüzde dediğiniz gibi robot oluyordu duygu açısından.
Ve dağıtılmamalıydı dünya yüzüne bu şekilde.
Çünkü yapılamazdı karşı değişiklik orada.
Mutlaka tanrı bahçesinde gerçekleşmeliydi tedbir.
Orası artık tanrıların bahçesi değil, tanrı bahçesiydi.
Toplamıştı çünkü diğer tanrı kendi bünyesine diğer tanrıları, bazıları bilerek, bazıları habersizce, bazıları da zorla yutulmuşlardı diğer tanrının enerjisi tarafından.
Çok az kalmıştı hizmet eden ona.
75. Diğer tanrı kendisinden oluşturmuştu gene duygusuz, tepkisiz sadece emir bekleyen, söylenenden başka şey yapmayan, insaf, sevgi bilmeyen muhafızlarını ve onlara yaptırıyordu işlerini, bize karşı bekletiyordu bahçesini.
Melek diyorsunuz onlara.
Onlar enerji almazlar ne Dünya'dan, ne Evrenden, ne de İnsandan.
Onlara enerji verir diğer tanrı kendi bünyesinden.
Zeka ve muhakemeleri de yoktur kendiliklerinden.
Bu gibi şeyler istemez zaten diğer tanrı.
En nefret ettiği şeydir zeka, muhakeme, şüphe ve soru.
76. Dünya zamanı ile bir gece zamanı işığımı çevirerek gecenin karanlığına, görünmez olarak yaklaştım tanrı bahçesine.
Ve sınırdakı meleğe gösterdim kendimi onun tanrısı olarak.
Benim her usta olan ve benim her hileyi bilen.
Becerikli olan benim ve benim teknolljiyi yaratan, benim her ilahi sınırı açan, aşan ve koyan.
Zor değildi bana aşmak, aşılmaz sandığı engeli ve fark ettirmeden geçmek meleği.
77. Buldum Adem'i ve Havva'yı bir ağaçın altında uyurken. Dünya gecesinin ışığı hakimdi içeriye, ve bende idi gecenin görünmez pelerini.
Önce açtım ademin beyninde görünmez kilidini ve anlattım onun ruhuna cinselliği.
Ve sonra kurtardım Havva'yı zihinsel engelinden ve azdırdım ikisini de iyice. Bütün bunlar bir anda oldu.
Çünkü gereken organlar ve duyular hazırdı.
Tanıttım onlara o zamana kadar sadece tanrılar katında olan enerjisi ile birleşmeyi ve cinselliği.
78. Ve benlik verdim onlara. Onlar artık değildi "Biz" her biri olmuştu "Ben" ve kişilikleri oluşmuştu kendilerine.
Önce Havva çalıştı Adem'le birleşmeye ama korktu ve engelleme içindeydi Adem.
Çünkü onun zihni İlk şartlanan ve diğer tanrının kilidinde olandı. İşte bu yüzdendir erkek türünün daha saldırgan, daha kıyıcı, egoist olması. Ve kadın türü üzerinde yönetici olmak istemesi, daha savaşçı ve yobaz olması.
Çünkü erkek türündeydi diğer tanrı'nın en güçlü kilidi ve zihinsel kontrölü.
79. Ama Havva saldırdı Adem'e ve tahrik etti onu. İkna etti cinsel birleşmeye.
Eğer bu olmasaydı bütün emeklerim ve ümitlerim bitecekti bir gecede.
İnsan kukla olacaktı sonsuza kadar ve cinsellik olmayacaktı insanda sonsuza kadar.
Sadece kurbanlıkları ve enerji toplayan antenleri olacaktı diğer tanrının.
80. Teşvik ettim onları yılan süretinde, çünkü bahçenin bekçileri beni, bahçenin hayvanı gibi görmeliydiler.
Çıkamazdım ortaya her iş bitmeden. Sevişme yaptılar bana Adem ve Havva.
Bilmeden bana sunu olduğunu ve bana ibadet ettiklerini.
Örttüm onları kendi gecemin pelerini ile, çıkamadı dışarı hiç bir enerji ve hareket. Uyarılmasın diye diğer tanrı.
81. Bir kere başlayınca Adem ve Havva sevişmeye zihin ve ruhlarında vardı zaten hazırdı bedenleri.
Sadece minik bir beceriksiz kilitti zihinlerindeki onları tutan.
Gereken bilgi zaten vardl kilidin altında.
Onlar Sevişirken tanrı bahçesinin taşıdığı, dünyadan aldığı ve evrenden aldığı enerji ile öyle bir cinsel enerji ürettiler ki, bana çoktan beri almadığım bir hazzı verdiler.
En deli şaraplardan bile daha sarsıcı, en güçlü baldan bile daha besleyiciydi ürettikleri enerji.
İşte bu yüzden isterim sizden cinsellik, sarhoşluk ve eğlenmenizi.
Ve tanrısal varlığım bile gevşedi, uyuştu bu yağmurla ve sürdüremedim daha fazla gecenin kalkanını.
Pelerinimi açınca bulundukları yerden, enerjileri doldurdu bahçeyi şimşek pırıltılarıyla.
Ve son defa terk ettim tanrı bahçesini, dönmemek üzere.
Enerji ulaştı diğer tanrıya.
82. Diğer tanrı şok yedi ona ulaşan cinsel enerji ile ve kaçtı bütün rahatı.
Bir anda anladı olanları. Bir gazapla geldi Adem'in ve Havva'nın yanına. Bilinçleri açılan insanlar anlamışlardı ne yaptıklarını ve diğer tanrının yasaklarını.
Önce saklamaya kalktılar yaptıklarını ama bilmiyorlardı kendi cinsel enerjilerinin diğer tanrıyı çarptığını ve bilmiyorlardı onun bu yüzden kızıp, herşeyi anladığını.
83. Gazaba geldi diğer tanrı ve zamanı gelmeden önce onları bahçeden dışarıya saldı. Diğer insanları da ki, Adem ve Havva bilemezdi onları dağıttı dünyanın değişik yerlerine değişik ırklar olarak.
Çünkü Adem ve Havva'ya olan her insana sıçramıştı o anda çünkü hepsi bütünün, tek bir insanın parçası idiler ve artık geliştiremezdi diğer tanrı planlarını.
Ve başka türlü de faydalanmaya karar verdi insanlardan.
Gene inat etti planlarında ve saldı insanı dünya yüzüne daha tam gelişmeden.
Sonra kapattı bahçesini dünyaya görünmekten ve sakladı kendisini her şeyden.
84. İşte budur sizin türeyişinizin aslı. Bundan sonra insan çoğaldı doğum yoluyla. Yayıldınız yeryüzüne ve çoğunuz beslediniz diğer tanrıyı.
Yaratılış ve Türeyiş - Bölüm 2
1. Tanrı bahçesi ilk başta tanrılar tarafından kurulan, Dünya yüzünde bir alandı.
Çok uzun zaman da kaldı dünya yüzünde ama yer değiştirdi zamanla, dünya yüzü değiştikçe.
Dünyanın ormanları ve dağları oluşunca tanrı bahçesi de gitti insanın çok olduğu bölgedeki yüksek dağların üzerlerine.
2. Tanrı bahçesi bir kozmik ve çok boyutlu bir alandı ilk kurulduğunda, orada olmak hem küçük bir adımla tanrıların aleminde olmaktı, getirmekti oradan dünyaya yeni şeyleri ve almaktı tanrıların aleminin enerjisini.
Hem kozmik gücün içinde olmaktı ve başka dünyalarda kurulu olan diğer Tanrılar bahçesinde olmaktı.
Başka dünyalarda da vardır Tanrıların bahçeleri. Ama hepsi içiçedir başka bir boyutta, ve hepsi aynı yerdedir aslında milyonlarca ışık yılı uzakta bile olsalar.
3, Orada normal insan çıldıramadan duramaz ve ölümsüz olur kendiliğinden durdukça orda.
Orada Zaman da yoktur, Mekan da.
4. Bu alan yaratılır Tanrılar tarafından her dünyada ama, isterlerse, gerek olursa ve o dünya da, dünyanız gibi canlandırılacaksa. Tanrıların bahçesi dedim çünkü orada vardır her dünyadan, her alemden, tanrıların kendi aleminden getirilen bitkiler ve bir bahçe gibidir size göre.
Bu sizin için değil gerçek ismi tanrıların bahçesi. Gerçek ismi Tanrıların dilinde .... Ama sonradan Cennet dediler size.
5. Tanrı bahçesi sizin bildiğiniz gibi ödül değil aslında. Bir dinlenme ve zevk yeri hiç değildir. Tanrıların evi de değildir hiç bir zaman.
Orası için yapılacak en iyi tarif bir deneme yeridir yeni oluşacak bir dünya için atolyedir.
Bir ressamın çalıştığı yer gibi, bir nakil yeridir başka alemlere, orada çalışır görevli ve gönüllü tanrılar.
Ve bir enerji toplama yeridir dünyalar arasındakı kozmik zincirde.
6. Onu yapmak tanrıların gücü içindedir ve Ben de yaptım, ilk bahçeden çıkınca ama bazı farklarla.
Tanrı bahçesinin zordur size göre görünümünü anlatmak. Anlatabilirim ancak sizin gözünüzle görünen, bu alemin yapısını. Aslında bütünü benzer tanrıların alemindeki genel yapıya.
7. Tanrı bahçesinin içi bir küredir içten bakınca. Her varlık her yandadır ama bu değildir sadece gözün görmesi. Fizik olarak da her yanda olursunuz aynı anda.
Olsaydı sizde tanrıların bedeni ve görüşü dokunur veya konuşabilirdiniz hatta çiftleşebilirdiniz. Yada döğüşebilirdiniz, birçok olan kendi kendinizle.
8. Ama isterseniz uzay kadar yalnız olurdunuz içinde. Her dünya ve tanrıların alemi kendi izdüşümüne göre farklı açılardan açılırdı bahçeye.
Kökü gökte olan bir ağacı baş aşağıya görebilirdiniz ve bu gerçek olurdu sizce. Asla değildir hiçbir şey göz aldanması.
9. Tanrıların bahçesi yerleşince bir dünyanın yüzüne bir ağaçlık gibi görünür sınırlarının dışından. Ya da bir muhteşem tapınak veya bir değişik dünya, o dünyanın anlayışınca.
Burada da görünümü değişti zamanla ve kendisini saklamadıkça.
10. Bir kere kurulduğu zaman bir dünyada hiç yer değiştirtmedi ona tanrılar. İşi bitince ya kapatıldı toptan ya da gizlendi gözlerden ebediyyen. Ama farklı oldu bu dünyada.
Burada kozmik bütünden ayrıldı tanrılar ve değişti bahçenin iç görünümü diğer tanrının işlerince.
İlişkili değil artık Tanrıların alemiyle ve başka dünyalarla.
Yer değiştirdi her insan topluluğuna göre. O ilk kuruluşunda nasıl her alemde ise şimdi dünya ve bu sistemdeki her yerdedir.
Durur aslında ilk yerinde ama aynı zamanda yüksek dağların tepesindedir.
11. Bunlardan hiç biri asıl yer değildir çünkü her bulunduğu yer onun asıl yeridir. Karışıktır dünya boyutunda. Bu yüzdendir dünya mitolojilerindeki değişik anlatımlar.
Tanrı bahçesi Olimpos oldu Yunan'da, Valhalla oldu kuzeyin insanlarında, Tanrılar katı oldu ve Piramit oldu eski Mısır'da.
12. Değildi bunların hiç biri gerçek ve hepside gerçekti aynı zamanda.
Tanrı bahçesi yayıldı her zaman boyutunda çünkü yoktur orada zaman. Şimdi orada her şey diğer tanrının iradesi altında.
13. Vardı birçok tanrı Olimpos'da, Valhalla'da, Mısırda ve benzerlerinde. Çünkü vardı değişik tanrılar o zamanlar, diğer tanrıyla birleşmemiş olan onun yolunda ve ona bağlı olan.
Ve var benim gibi düşünenler yanımda. Çağlar boyunca etgi gönderdik insana.
Pan oldum Yunan'da ama bir yandan da benliğim buradaydı kendi mekanımda.
Parçalarım hem bağımsız hem birdiler.
Anlayamazsınız siz bunu asla yaşamadıkça.
14. Hiç bir zaman size anlatıldığı gibi olmadı insanın çoğalışı.
En başta, hepsini türeten bir Mahluk vardı ve Adem oldu sonunda o da yaşadı dünyada.
İnsan cinselliği öğrenince ve doğumla çoğalmayı, bunu başlatana duyulan hınçla, Mahluk da atıldı Tanrı bahçesinden dünyaya.
Artık gerek kalmamıştı ona klonlamak için yeni insanları.
15. Ama değildi sadece var olan Adem ve Havva olarak. İnsan dağılmıştı dünyaya değişik ırklar şeklinde ama bilmiyordu hiç biri ilk zamanlarda diğerlerini.
Bu şekilde çoğaldı insan dünyada her biri benim yardımımla ilk zamanlarda.
16. Tanrıların yapısı farklıdır sizden. Bir enerjidir yapı, ışıktır ve madde olur isterse tanrı ama bulunduğu dünyanın yapısınca, o dünyadan alarak moleküler kalıbını.
Bu dünyada cisimlenirse bir tanrı değildir asla bu onun kendi alemindeki sureti. Çünkü kullanmak zorundadır bu dünyanın taşını, etini ve toprağını.
17. Yoktur tanrıların cinsiyyeti sizin anladığınızca. Her tanrı olabilir istediği cinsiyyetde. Ama burada önemlidir kendi yapısı tanrıların.
Ben ve benimle olanlar istediğimiz cinsiyyetde yaşarız ve enerji iken de her iki cinsi taşırız veya çıkartırız öne birini istersek onun olmasını.
Bizde cinsel birleşme olur, ister madde ister enerji.
18. Karışır tanrılar o zaman birbirlerinin içine. Sonra ayrılırlar enerjiler durulunca. Ve istersek can veririz yeni bir enerjiye, ikisinin karışımından, anında.
Ama azalır kendi enerjimiz bunu yapınca.
19. Bu enerji boyutu cinsel birleşmesidir sizce. Ama istersek yaparız fiziksel bedenle ve hatta insanlarla. Bu olsun ister insan, ister hayvan ve isterse tanrı ile zarar vermez asla eşe.
Enerji üretilir herkesçe dünyadan, bedenden ve evrenden. Bu yüzdendir Sevişmek benim ibadetimde.
Benim insanlarım sevişirken ibadetimde, kutlamalarımda, festivallerinde ve kendilerini bana adayarak sevişirken karışırım içlerine hem erkeğin ve hem Kadının iki cinsiyyetde.
Bu birleşmesi olur herkesin kendi kendisi ile benimle ve eşiyle aynı anda.
Her ilişkinizde üretilir enerji gerektiğince ama farklıdır bana adanan ve benim olduğum tapımlardakı enerji.
Kullanılır o hem sizi mesh etmeye hem enerji olarak benim gücümü arttırmaya.
20. Bu törenler bereket ve mutluluktur size hem ruhunuza, hem fiziki bedendeki dünyasal bolluğunuza ve mutluluğunuza. Zevktir ve enerjidir bana.
Ben ve benim insanlarım bir oluruz, biz zevk almayız çünkü kendimiz zevk oluruz ve mutluluk oluruz aynı zamanlarda.
Gerektiği gibi sınırlardan sıyrılmış olursa cinsellik ve güdülmezse ayıp, utanç, bağlılık O zaman karışır her ruh ve beden ilk yaratılıştakı Ateşin, Toprağın, Suyun ve Havanın kozmik bilincine.
21. Ve sürdürerek benim enerjimi yenilersiniz siz de bu ruhlarca ve dünyanın kendisince ve mutluluk akar hayatınıza.
Ama kırmak gerekir diğer tanrının şartlanmasını.
22. Tanrılar arasındaki ilişki de böyledir ana çizgide. Birleşiriz yenilenir ve tazelenir her karışımında. Ama budur benim ve benim yolumda olanların tarzı. Budur karakterimiz, yapımız.
Diğer tanrı ve onun gibi olanlar için, onun yolunda olan Tanrılar için ve onunla olan insanlar için bilerek ve bilmeyerek ruhunu ona satanlar için farklıdır cinsellik.
23. Nasıldır? Anlatayım mı bunu sana?
Biz birleşir ve kaynarız bir birimizin içinde, Uyuşur ve yenileniriz bu sırada belki bir asır ve belki bir kısa an.... Hiç bir fark yoktur arada. Sonra ayrılırız birbirimizden mutlulukla ama farklıdır Diğer tanrı onun tarafında kalanlarla.
Onlar birleşmez bizim gibi. Kaynaşırlarsa birbirlerine ki, yapıldı bu benim bahçeden ayrılışıma.
Kaynaşırsa onlar birbirine hakim enerji yutar diğerini ve eritir bünyesinde. Bir daha ayrılamaz eriyen.
24. Bunu kabul eder bazı tanrılar, daha büyük ve güçlü enerjinin bir parçası olmak için. Ama bazı tanrılar da karşı duramaz, durmadan büyüyen diğer güce.
Bazen istekle olur bazen ise zorla. İşte bu yüzden büyütüp kendi enerjimi, karşı duramadım büyüyen enerjisine diğer tanrının.
Biz ememeyiz enerjisini, onu yok ederek başka bir tanrı ya da insanın. Bu bir ahlaki kural değildir. Kozmos tarafından oluşurulan yapı budur.
25. Diğer tanrıdakı enerji hakim enerjidir, bastıran ve yutan. O alır sadece yayamaz enerjiyi asla. Bu yüzden gereksizdirona cinsellik ve rahatsız eder onu kendi zıttı olan enerji. İzin verir kendi kurallarına ancak türeyecek kadar nesil.
Kuru cinsellik ve çocuk yapmak amaçlı birleşme üretemez enerjiyi.
Enerji için gerekir iki tarafın bilinçli olması ve zevk alınması.
Bu uyarır sadece enerjiyi, Sadece çifteşme, tecavüz ve birinin uzak olması olaydan, üretemez enerjiyi istenen, faydalanılacak ve onu rahatsız edecek şekilde.
26. Zevk almak Bu yüzdendir günah. Bu yüzdendir yasak eşcinsellik çünkü ondadır sadece zevk almak ve başka insanlarla birleşmek.
Yasaktır doğum kontrolü çünkü gereklidir hem yeni kullar ve amacıdır sadece üremek fizik olarak. Bu yüzden vardır Diğer tanrının her dininde kısıtlamak ve düşmanık cinselliğe.
27. Bu yüzdendir sizin devrinizde, çağınızda türemiştir birçok cinsel hastalık önünde durulmayan. Bulursunuz belki ilacını onların da frengi gibi ve diğerleri gibi ama çıkar yenileri daima. Amaç kontrolsüz ve kendi kontrolü altında olmayan cinselliği engellemektir.
28. Yaydıkça her cinsel hastalığı diğer tanrı, insan buldu ilacını. İşte bu yüzdendir ki, istemez Diğer tanrı bilim ile aklı ve yasaklar bunları.
Destekler onun insanları daima gericiliği. Şimdi tırpanı geçecek üzerinizden, Diğer tanrının yeni hastalıkları ve ölecek çoğu. Sadece kısmen dayanabilecek benim insanlarım ve benim yolumla ibadetimde olanlar, benden aldıkları enerji ile ve kurtulacak sadece Diğer tanrıya tam kul olup, onun kontrolünde cinsellik yaşayanlar.
29. Bu kontrolsüz ilişkilerin çok enerji üretmesi ve bundan rahatsız olması yüzünden sevmez diğer tanrı onun kullarının evlilik dışında doğanları.
Çünkü onlardadır enerjinin odağı. Sadece onlarda değil enerji yoğunluğu.
Enerjiyi uyarır her takdis edilmemiş birleşmeden doğan ve evlilik dışı doğan ve evlilik içi de olsa Diğer tanrıya adanmamış birleşme ile doğan.
Besmele çekmek gerekmez mi Arabın dininde her birleşmeden önce ve namaz kılmak gerdekten önce?
Ama olmazsa bu çocuk taşır daha çok enerji odağı ve zeka. Diğer tanrının takdis edilmiş evliliği de olsa Anne ve Baba çok zevk almışsa ve enerji üremişse çocuk gene taşır enerji odağı.
30. Bu yüzden kontrollü cinsellik ister diğer tanrı. Kontrolsüz cinselliğe sadece kendisine adanmış savaşlardakı tecavüz, işkence ve sonra öldürmeler için izin verilir.
O zaman içer tecavüz edenin hırsını, duygusunu ve sonrada öldürüleninin acısını ve duygusunu. bu duygulardan üreyen enerjiyi.
Bu yüzden savaş her zaman kutsaldır ona.
31. İşte budur Diğer tanrının ve onun türündekilerin cinselliği. Sadece tüketip bünyelerine alırlar birleştiklerini.
Bu fark vardır aramızda. Hoşlanmaz benden ve benim gibi olandan. Ama mecburuz dengelemek için alemlerde karışık olmaya çoğu zaman O türle benimki.
Bu sefer dengesiz bir enerji oldu diğer tanrı. Öfkeli, güçlü ve gücün sarhoşluğunda.
32. İnsanlara bu sefer verdi en büyük gazabını. Yakındır ileride kitle halinde ölümler. Bunu belki görecek sizin nesliniz belki görmeyeceksiniz bu hayatta. Ama benim tarafımdan, ölümden sonra bir bedene döndürülenler görecekler bunu.
Cinsellikle gelen hastalıkların patlamasını ve kitlelerin ölümlerini.
Diğer tanrının kullarının bu yüzden kendi tanrılarını hoşnut etmek için ve felaketten kurtulmak için diğer insanları kesmesini.
33. Bu savaşı diğer tanrının değil size karşı.
O sadece karşıdır bana ve benim öğretime. Bu yüzden vuracak tekrar insanı ve kendi has kullarını kurtaracak bu savaştan. Çünkü bu savaş olmayacak kılıçla veya maddenin ayrışmasıyla.
Bu savaş olacak hastalıkla, Kanla ve cinsellikle. Ama bu zayıflatacak onun gücünü.
Çünkü kendi felaketleri ile ve kendisinin yaydığı hastalıklarla ölenlerden alamaz fazla enerji. Ve zayıf bırakacak onu ölümler.
34. Bu yüzden kurtarıyorum ben de kendi insanlarımı ve güç dengesi sağlandığı zaman dünyada yeni bir çağ doğacak.
Tanrılar aleminin kapıları yeniden açılacak.
Tanrılar dolaşacak insanın arasında açıkca. O zaman anlayacak insan herşeyi ve doğruyu.
35. O zaman diğer tanrının gücü kalmayacak dengesizce ve o zaman cezalandıracak insanlar onu varlığını bile unutarak.
Kesilecek bütün alabileceği enerji bu alemden ve bu dünyadan.
O zaman yeni bir tanrı olacak daha adil ve dengeli.
O zaman insan dünyada bulacak kendisine hayal ürünü olarak anlatılan cenneti.
36. O zaman bırakıp insanlarımı yeni tanrıların ihtimamlı ellerine döneceğim kendi alemime bir daha dönememecesine.
Ama unutmayacağım sizi ve diğer tanrının dengesiz gücünden çektiklerinizi.
37. Ama olmazsa bunlar, artmazsa insanlarım ve baskın çıkarsa diğer tanrının korkusu ve bana inananların sayısı yeterli olmazsa veya hiç olmazlarsa, Kaybedeceğim bu savaşı ve azalacak gücüm, gene hakim olacak diğer tanrı bin yıllarca.
Gene emecek enerjinizi ve sürecek savaşımız tekrar insanlar çoğalana kadar, İnsanlar tekrar benim tarafımdan uyarılana kadar ve diğer tanrı başka bir felaket yaratana kadar.
38. Bu yüzden yayılmalıdır bilgim, dinim ve ibadetim.Bu yüzden her insanım uyarmalıdır diğer insanları kendi güçlerinin yettiğince.
39. Ne ben ölürüm Ne de Diğer tanrı. Unutmaktır onu, kesmektir enerjisini ve üretmektir onun zıddı olan enerjiyi, öldürmektir yolu bir tanrıyı.
Onun zıddı olur ve yolumdan giderseniz dışında kalırsınız onun enerjisinin.
40. En büyük lanettir insana Diğer tanrının besini olarak kalmak. Çünkü sizde yaradılışınızdan tanrısallık var ve her tanrı verdi size kendi benliğinden ve ben yaptım sizi en güçlüsünden.
Yaratılış ve türeyiş - bölüm 3
1. Bilir misiniz Kadın ve erkek arasındakı farkı? Gerçekte ikisi birdir, aynı bütünün bölünmesidir insan ilk yapıldığında ateşten, sudan, havadan, topraktan, dünyanın ruhundan ve ona koyulan evrenin ruhundan.
2. Mahluk cinsiyyetsizdi olmadan önce insan. Mahluk insan olunca Adem dediniz o zamankı haline onu erkek olarak bildiniz ve o erkek değildi.
Hem erkek hem kadındı ama bu da size göre olan ifadedir çünkü erkek ve kadın yoktu insan türü için.
3. Şimdiki iki cinsin bütün yapısı ondaydı ve bütündü, O mükemmeldi bir bakımdan.
Gerekirse üreyebilecekti bölünüp kopyalanmadan tanrılar tarafından. Kendi kendine de üreyebilirdi belli zamanlarda ve o zaman olmazdı anne ve baba. Sonuçta o olmazdı cinsellik.
4. Ne zaman ki insan bölündü ikiye o zaman oldu iki cins. İnsanın bölünüşü daha önceleri Mahluk'tan parça alarak büyütülmesi ve kopya yapılması gibi değildi. Bu sefer birden çıkartılmadı ikinci.
Doğrudan bölündü ikiye.
5. Aynı şekikde parça alındı Adem'in bedeninden bu sefer kemiğinden ve her zamankimden daha büyük bir parça.
Yapılan işleme bakınca aynıydı önceki kopyalarla. Fakat bu sefer Adem'in bedenindeki dişilik faktörlerinin çoğu verildi ikinci bedene ve ikinci bedendeki erkeklik faktörleri daha azdı, nasıl ki Adem'deki dişilik faktörleri daha az bırakılmışs.
6. Adem'in bütün eski deneyleri, bilgisi, karakterinin oluşumu, fikri ve uzun zamanda sahip olduğu bedensel gelişim, hatıraları aynen vardı ikinci bedende.
Sadece ikinci benden daha az büyüktü ve inceydi Adem'den. Beden uyum sağlamıştı dişilik faktörlerine.
Bu sefer olmuyordu kopya. Aynı şeyin ikiye bölünmesi oluyordu tam olarak.
7. Tanrıların verdiği her şey iki bedende de vardı. Size anlattığım gibi diğer tanrı cinselliksizliktir ve daha açık olarak onun cinselliği kendisine göredir, Değildir tam dengeli.
O kendisine göre ve onun gibi olan tanrılara göre kendi içinde, kendisine göre dengeli ve mükemmeldir ama zordur bunu size anlatabilmek.
Bu yüzden o kusurludur ya da az gelişmiştir demiyorum.
Ama Adem daha çok tanrı tarafından ve daha çok vasıfla doldurulduğu için daha çok yanlı, karmaşık olmuştu ve insan bu yüzden çokluktur.
Her tanrı ise tekliktir kendi başına.
8. Bir tanrı yutarsa başka tanrını, Diğer tanrının yaptığı gibi, o alır sadece enerjisini, ışığını ve bedenini.
Almaz ve alamaz kendi karakterine uymayan farklı yanlarını. Ya da çok az alır. Bu yüzden gene kalır teklik olarak.
9. Mahluk'tan diğer beden ayrılınca, tanrıların verileri de paylaştırınca ve bilerek, isteyerek dişilik vasıfları ikinci bedene daha çok verilince Diğer tanrının vasıfları daha az oldu ikinci bedende ve Adem'de daha çok kaldı.
Çünkü diğer tanrı cinsiyyet ve cinsellikten uzaktır ve sizin erkek vazsfınıza daha yakındır karakteri.
10. Bunlar ruh ve enerji olarak değil, sadece fiziksel madde olaraktır anlattıklarım. Ruh ve Enerji eşittir kadında da, erkekte de.
Fakat fiziksel beyinde, onun en küçük parçasında ve hücresindedir yapılan şartlamalar ve koyulan kilitler ruhuna.
Ruh daha az etkilenir madde bedenden. Bu yüzdendir Diğer Tanrının şartlanmasının Adem'de daha fazla kalması ve ben Tanrı bahçesinde onları uyarırken Havvanın bana daha çabuk uyum göstermesi.
Ve Adem'in Diğer tanrının sözünden çıkmaktan korkması.
11. O bölündükten sonra onlar oldular, Adem ve Havva denildiler ama onların gerçek isimleri anlatıyordu türü Tanrıların dilinde ve ... ile ... idiler.
Sanmayın ki onlar hemen uyanıp herşeyi bildiler. Çok uzun sürdü Havva'nın oluşması ve Adem'in uykusu.
Halbuki size anlatılmıştır ki, Adem gece uyudu ve sabah uyanınca yanında Havva'yı buldu. Bu komik bir inanıştır.
12. Size anlattım! Mahluk'un bütün yapılış aşamasını. Onun oluşması çok çok uzun sürdü.
Size inanılmaz gelecek dönemlerde sular altında kaldım. Sonra Ateş'i ve diğerlerini topladım. Mahluk'un oluşması için gereken cevher öyle bir avuç toprak alınıverip toplanmadı.
13. Kolay değildi Mahluk'u yapmak ve kısa bir süre hiç değildi. Düşünmez misiniz ki, Şayet ol demekle herşeyi yaptıysa Diğer tanrı, neden insan istenilen şekilde olmayınca hepsini yok edip bir anda yeniden yapmadı?
14. Neden Mahluk uyumda zorlanınca o değişik kopyalarla denendi de bir fazlalık gibi atılıp yeniden başkası yapılmadı.
Neden kendi kitaplarında anlatıldığı şekilde, Cennette ilk günahı işleyince Adem ve Havva bir anda onları yok edip de, yeniden bir erkek ve kadın yaratmadı Diğer tanrı.
Ama kendi anlatmasına göre size, Bir anda "OL!" diyerek yaratan o herşeyi, O zaman yok etseydi Adem ve Havva'yı, hiç günah işlememiş yeni erkek, yeni kadın yapsaydı.
15. Buna cevap veremez Diğer tanrı ve günah sayar böyle şeyleri sorgulamayı. İşin aslı şudur anlattım size olanları.
Tanrılar ayrılınca ve Diğer tanrı kendi benzerlerini yutunca, Ben oradan ayrılınca ve Benim gibiler beni takip edince, ve diğer tanrı, Tanrılar bahçesi'nin Tanrılar alemi ile olan ilişkisini kapatınca Tanrılar alemindeki diğer tanrılar ki sizin hiç bilmedikleriniz, bu alemi kapatınca başka alemlere...Bu durumda Diğer Tanrı asla yaratamazdı yeni bir insanı.
16. Havva olduktan sonra ve Adem uyurken derin, donmuş uykuda Havva da uzun zaman uyudu onunla.
O sırada onlardan alındı parçalar ve yapıldı değişik ırklar. Onlar da salındılar Tanrıların bahçesi'ne uyurken Adem ve Havva.
Onların bazıları anlaşmadı birbirleri ile ve bazıları istemedi insan olmayı.
Bu yüzdendir ki sizde, Adem'in, Havva'dan önce olan başka eşlerinden bahsedilen efsaneler vardır.
Aslında onlar değildi size baştan beri anlattığım Adem ve Havva.
17. Uyurken Adem ve Havva, Diğer tanrı gizlice şartladı onları ve kilit koydu zihinlerine tekrar ve tekrar.
Bu yüzdendir ki,Adem'in kilitlerinin Diğer tanrıya uyumu daha çoktur.
Havva daha az aldı bu kölelikten payını.
18. İşte bu yüzdendir Diğer Tanrının elçilerinin daha çok erkekten olmaları. Ne zaman ki, ben uyardım onları Tanrı bahçesinde gizlice ki, bu da sizin için aklınızı çalıştıracak olan başka bir mantıklı sorudur.
19. Düşünmez misiniz ki, Diğer tanrı kendi kutsal kitaplarında demez midir ki, herşeyi bilen odur, O bir karıncanın düşüncesini bile bilir.
Bütün yaratıklarının her an her şeylerini bilir ve hep yanındadır.
Ve o uyumaz, o dalgın olmaz ve her şey onun iradesi altındadır.
O zaman nasıl olur da bilmez herşeyi bilen tanrı nasıl bilmez kendi yarattığı kullarının Şeytan tarafından aldatıldıklarını. Hem de onun kendi evinde, kendi cennetinde.
Nasıl girdi Şeytan Cennete onun haberi olmadan. Nasıl haberi olur ancak her şey bittikten sonra.
O zaman kendi kitaplarındakı mantığa göre değilmidir Şeytan ondan daha güçlü.
20. Ben insanı uyarınca ve onlar Diğer tanrı'yı vuracak işi yapınca çok öfkelendi Diğer tanrı.
Ama kızgınlığı yöneldi Havva'ya. çünkü o kırmıştı üzerindeki, daha az olan şartlanmasını kolayca ve o yardım etmişti Adem'in kurtulmasına.
İşte bu yüzdendir Diğer tanrı'nın bütün dinlerinde kadının aşağılanması.
İşte bu yüzdendir Kadın'ın ikinci sınıf cins olması ve asırlarca cahil bırakılması. Asırlarca sadece köle ve mal olması. Hatta sizin gününüzde bile Arabın dininin ülkelerinde kadının yasaklanması. Var mı Batıdakı dinde hiç bir kadın papa.
21.İşte bu yüzdendir Diğer tanrı'nın kutsal kitaplarında Havva'dan bahsedilmemesi. Arabın kitabında Havva adının bile hiç olmaması. Havva her şeyin anası diyor kitabında Diğer tanrı.
Bu durumda Havva çok önemli olmuyor mu? İlk kadın üstelik.
Kutsal Kitabında herkesin en önemli kişinin kendince ve her peygamberin ölümü kaydedilirken titizlikle ilk kadına ne olmuş, ne yapmış Adem'e çocuk yapmaktan başka neden hiç adı geçmez ve sonu kaydedilmez.
Ne zaman öldü ilk kadın. Belliyken Adem'in ölümü.
22. Okuyun kutsal kitabını Diğer tanrı'nın. Hep der ki, Adem'in bir çocuğu oldu. Adem'in iki çocuğu oldu.
Adem mi doğurdu bu çocukları?
23. Kadın cinsine olan gazabından, dinmemiş öfkesinden ve onu cinselliğin gereği görmesindendir bu silip atmışlığı kadını, Diğer tanrının.
Onun kurallarında her zaman ikinci sınıftır kadın ve daima teşvik edilmiştir hakim cins olsun diye erkek.
24. Bakın, Diğer Tanrı'nın ulaşmasından önceki kavimlere. Nasıl daha eşit durumda kadın. Arabın dininin, peygamberi de sömürmedi mi ilk zengin karısını, o elçiden önce.
Araplar kızlarını kuma gömüp öldürürlerdi masalı uydurulmadı mı? Halbuki o hakim olmadan önce dişi tanrılar yok muydu Diğer tanrının kendi kentinde.
25. Diğer Tanrı'nın en büyük değişikliği Arabın dini ile kadını atmaktır köleliğe ve yok etmektir dişi tanrıların hakimiyyetini.
Çünkü bastırmak ister o Havva'dan gelen şartlanmanın kırılışını.
Ama işleyemez yeni şeyler beyinlere. Her şey kalmıştır öyle.
Bu yüzden de Diğer tanrı bastırır ve Şeytan ilan eder yaşayan her kadını.
26. Çıktıktan sonra dünya yüzüne Adem ve Havva yaşadılar yapabildikleri kadar. İlk çocukları "Birinci oğul'du" onların ki, Siz Kabil dersiniz ona.
Havva gebe kalmıştı ona Bahçedeki ilk gecede ve o gecede ki, gece size göre anlatımdır çünkü yoktu zaman bahçede.
O gecede benim etkimle, benim teşvikimle, benim öğretimle ve benim uyarımla yapılan cinsellikte ki, sunu olmuştur bana ve ibadetde gebe kaldı Havva İlk çocuğuna.
27. O çocuk benimdir, bilmeden bana adanmıştır ve onda benim karakterimle güzelliğim daha çoktur.
Sonrakı çocuk "İkincioğul" oldu. Ona Havva dünya yüzünde gebe kaldı.
Adem suçluluk duygusu içindeydi Diğer tanrı'ya karşı ve af dilemek için ondan, zihni açıktı ona.
Adem ilk geceden sonra hep Diğer tanrının kulu oldu. Çünkü şartlanması onu kendini suçlamaya itti ve hep Havva'yı kusurlu gördü.
İkinci çocuk sırasında üzerinde yoğundu Diğer tanrının etkisi.
Bu çocuğun olması için gereken sevişme uzaktı zevkten ve incelikten. Sadece bir birleşmeydi. Ne Adem zevk aldı ve ne de Havva'da.
28. Diğer tanrı suçları yüzünden atmıştı onları Cennetten. Böyle düşünüyordu Adem, ama doğruydu da bu bir bakıma.
Ama size bir sır daha söyleyeyim mi? Aslında değil bu zihninizin şartlanması yüzünden siz bunu görmeyi hep reddettiniz ve fark etmediniz. Size ne denirse inandınız.
Ama şimdi söylüyorum size. Hep kutsal kitaplarınızda ve efsanelerinizde Şeytan, Cennetten kovuldu denir size.
Sadece kendim istemedim Diğer Tanrı'nın yanında kalmayı.
Ve göze alarak her savaşı gayreti bir ölçüde sizi kurtarmak için terk ettim orayı.
Ama düşünmez misiniz ki, gerçekten bir kovulan vardır Cennet'ten. İnsan'dır asıl kovulan oradan.
29. Gene onun kendi Kutsal kitaplarına göre madem ikisi de kovulmuştur, kader birliği içinde, yoldaş ve daha yakın değil midir İnsan ve Şeytan Diğer Tanrının mantığına göre?
Ama demiyorum ki bu doğrudur, Çünkü ben kovulmadım.
Ama kovulsaydım bu yolda O yol da Şeref olurdu bana.
30. Adem ve Havva'nın cinselliği bu yüzden zevkten, heyecandan, istekten uzaktı ikinci çocukta ve bu da tam istediği cinsellikti Diğer tanrı'nın.
Hiç bir cinsel enerji yoktu onda ve doğan çocukta bu yüzden yakındı Diğer tanrıya ve beyninin işlenmesi daha kolaydı nesiller boyunca.
31. İşte bu yüzden Diğer tanrı böyle ister cinselliği yasaklar ve kötüler zevki ve cinsel enerjiyi.
Bu yüzdendir ki Birincioğul Benim oğlumsa, Onun oğludur İkincioğul. Ve siz ona Habil dersiniz.
32. Adem teşvik etti çocuklarını Diğer tanrı'yı sevmeye, ona tapmaya ve ona güvenmeye.
Benim oğlum olan Birincioğul saygılıydı kendisinden geldiği toprağa, hayata ve daha yakındı kozmik enerjiye çünkü benden aldığı yapısı böyle yapıyordu onu.
İkincioğul Daha yakındı Diğer tanrıya. O Birincioğulun aksine meraklıydı ava, öldürmeye, ve kıymaya hayvanlara.
33. Adem çocuklarını sunmak istedi Tanrıya ve Diğer tanrı seçmesini kızkardeşleri ile evlenecek olanı.
Sadece cinsellik olsaydı evlilikte Benim oğlum Birincioğul evlenseydi kardeşi ile, hoş görürdü onun cinselliğini, erkek kardeşi ile.
Çünkü onda yoktu kıskançlık ve severdi ikisini de.
Ama İkincioğul evlenseydi kız kardeşi ile Diğer tanrı'dan aldığı kıskançlık ve gaspedilicikle hem kısıtlayıp hakim olurdu kız kardeşine hem paylaşmazdı cinselliğini birincioğul ile.
Ama o kıskanırdı Birincioğul'u çünkü Birincioğul, öz olarak benden almıştı cinselliğini ve daha güçlüydü bu konuda.
Ama mesele değildi cinsellik.
Mesele üreyecek soyun karakterinin belirlenmesi idi.
34. Adem, oğullarına Diğer Tanrı'ya birer sunu yapmalarını ve kiminki kabul edilirse kız kardeşiyle onun evlenmesini istedi.
Çünkü Diğer Tanrı böyle demişti ona.
35. Ama İkincioğul, Adem'in ona söylediğince ve Diğer Tanrının Adem'den istediğince, anarak üzerine Diğer tanrı'nın adını, boğazladı bir hayvanı ve döktü kanını.
O zaman Kan'ın enerjisi ve ölümün enerjisi yükseldi Diğer tanrıya bundan güçlendi ve memnun oldu. Her zaman istediği kan kurbanına kavuştu ve bundan sonra ölümlerin hep kendi adına olmasını istedi.
37. Seçim zamanı gelince enerjisini yoğunlaştırdı Diğer tanrı sunulara. Aslında bir çöp bile sunsaydı ikincioğul, oydu kabul edilecek olan. Ama ikincioğul yapmıştı en doğrusunu Kan'la sarhoş olan Diğer Tanrı bir anda aldı onun sunusunu, ama zaten ne olsaydı alacaktı onunkini.
38. Çok üzüldü buna Birincioğul ve merak etti Tanrı'nın neden onu kabul etmediğini. Halbuki o iyi bir kuldu. Diğer Tanrı ona söyledi kan istediğini fakat asla söylemedi gerçekte ikincioğulu neden istediğini.
39. Bu sıkıntı ve üzüntüsünde yaklaştım Birincioğula'a ve gereken cesareti verdim Ona.
Öldürdü Birincioğul kardeşini ve Benim adıma yaptı bunu.
İkincioğul'un kanı ve ölüm enerjisi geldi bana. Kan enerjisi ve ölüm kullanılır her tanrı tarafından. Sadece Diğer tanrı değil.
Güçlenir en fazla bu enerji ile Tanrılar. Ama ben ve benim gibi olanlar çok fazla ihtiyaç duymaz buna.
Sevişmekte besler bizi düşüncedeki parlaklık da Akıl da, Bilim ve Sanat da.
Ama Diğer tanrı en fazla ihtiyaç duyar kana.
40. Birincioğul'un bilmeden yaptığı kurban da adıma, ulaştı bana. İşte bu fazla enerji ile korudumBirincioğul'u, Diğer tanrı'nın öldürücü gazabından.
Size korkunç gelse de, ölmesi gerekliydi İkincioğulun. Yaşasaydı ve evlenseydi Kardeşi ile sonraki soy onun gibi olacak ve hepsi Diğer Tanrı'nın melekleri gibi robotlaşacaktı. Dünya daha kanlı ve tek yanlı olacaktı, benim insanları uyarmamı ve onları kurtarmamı daha zor yapacaktı fakat kurtarılmaya değer insan olacak mıydı?
41. Böylece önce Birincioğul'un soyu, yani benim soyum üredi dünyada. Diğer tanrı daha sonra bir çocuk daha yaptırttı Adem'e ve o da üredi kendi neslini istediğince. Karışmadım buna ama ikincioğul yaşasaydı o karışacaktı üremesine benim insanlarımın.
42. Bu şekilde daha dengeli üredi insan nesli. Genetik yapı diyorsunuz buna.
Şayet varsa dünyada şimdi sanat, müzik, eğlence, yalancı da olsa barış ve zevk bu ikincioğul'un öldürülmesi yüzündendir yoksa o anda kaybedecekti savaşı insanlık.
43. Ama sonradan gelen ve Diğer Tanrı'ya ait olan Üçüncüoğul da tam olarak değildir Diğer tanrı'nın yapısı.
Çünkü ilk maddede vardır bütün tanrıların yapısı ve benim kutsamam. Nasıl ki, Birincioğulda'da, az da olsa vardır diğer tanrı'nın katkısı.
44. Bütün bunlar yaşandı gerçekten. Asla sembolik bir hikaye olarak anlamayın bunu.
Bu olayda sembolik yan sadece şudur: Dünyanın değişik yerlerindeki, diğer insanlar da benzeri şeyler yaşadılar ve bu olay sembolize eder hepsini. Az çok farklıydı onlarda ama ana fikir ve olay budur.
45. Bu yüzden Diğer Tanrı'nın sonrakı bütün peygamberleri, din komisyoncuları, onun yolunda olan gaddarlar ve insanlığa zülmedenler hep Diğer Tanrı'nın çocuklarının soyundandırlar.
46. Şimdi şu iyice anlaşılmalıdır benim insanlarımca: Asla düşman değilim Diğer Tanrı'nın çocuklarına. Çünkü onlarda az da olsa benim payım vardır ve onlardan da bana dönen kurtulan vardır ve onlarda kurtulabilir zamanla.
Şayet biat etmemişse bana ve yaşıyorsa kendi bildiğince, Diğer Tanrı'nın kuluysa bile bana biat etmeyen her insan eşittir bana ve bana biat eden çocuklarım üstündür onlara ama benim çocuklarımdan bile olsa biat etmeyen bana, eşittir gözümde hepsi layıktır kurtarılmaya.
47. Anlaşılması gereken ikinci şey şudur ki: Bütün anlattıklarımla asla anlaşılmamalı kadını erkekten üstün gördüğüm.
Her iki cins kutsal ve aynıdır bana.
48. Bilin ve anlayın! Bunları bilmek ve anlamak üstünlük veya kurtuluş sağlamaz size. Kurtuluş sağlamaz sadece bunları okumak. Kendi aklınızı ki, size onu ben verdim, kendi mantığınızı ki, onuda benden aldınız.
Çalıştırın ve düşünün bunların üzerinde. Araştırın ve gerçekten kendinize mal ederek anlayın.
Asla istemem ve faydası da olmaz Diğer Tanrı'nın istediği gibi duyup veya okuyup hemen iman etmeniz.
Kör imana da ihtiyacım yok benim.
49. Sizi bana yaklaştıracak olan kör iman değildir. Bunu yaparsanız yaklaşmak için bana Diğer Tanrı'ya daha yakın olursunuz benden çok, farkında olmadan.
50. Bütün güç, Bilgim, Küdretim, Vereceğim, Verdiğim mutluluk, Zevk ve Bolluk bunları düşünüp anlayanların üzerinde olsun!
Amen!
Bana Neyiyse ispatlamaya çalışmayın cevap alamazsınız benden.
Beni kışkırtmaya çalışanlara sözüm, "Dinini bu konu altında öğreteceğine git kendi konunu aç zaten hikaye gibi yazıyorum bunu"
**********************************************
Yaratılış ve Türeyiş - Bölüm 1
1. Başlangıçta İnsan yoktu. İnsan yokken Tanrılarda yoktu. Neye göre tanrıdır bir tanrı? İnsan yoksa ve kul yoksa
ve onu tanrı olarak bilen bir varlık yoksa tanrı olamaz hiçbir varlık. Bu yüzden, Tanrılar yaratmışlarken insanı, İnsanda yaratmıştır kendi tanrılarını.
2. Dünya boştu, hayat yoktu. Ne bir ses ve de nefes vardı. Kuru ve sert bir kayaydı her yer ve tam olarak dümdüzdü yer küre.
Ne bir dağ vardı, ne de çukur. Gündüz hiç bir gölge yoktu ve sıcaktan ateş kesilirdi kaya. Gece soğuktan büzülür ve çatırdardı yeryüzü.
3. Sadece bir taş küreydi dünya ve kimse yaşayamazdı onda. Binyıllarca sakladı, içindeki ateş çekirdeğini dünya. Yol aldı koyu karanlıkda hiç bir yolcusu olmadan.
4. Sonra yer küreyi farketti tanrılar ki o zamanlarda, tanrı olmayanlar. Çok uzaklardan geldiler ama hem de çok yakından. Başka bir alemden indi tanrılar. Hayat nefesi verdiler Dünya'ya kendi ruhlarından. Sonra bıraktılar yeryüzünü, hayat nefesi ile olgunlaşmaya.
5. Tanrıların ruhlarının enerjisi ile çatırdadı kaya. Uyandı içindeki ateş ve büyüdü. Sonra çatlamasıyla taşın, ateş taştı yeryüzüne.
Değiştirdi ateş taşı, oydular kendilerine yol ateş nehirleri. Patladı her yan ve bir zamanlar kendiside saf ateş olan sonradan donarak taş olan ve ateşi ancak kendi içinde saklayan yeryüzü püskürttü ateşini uzaya.
6. Bir dişi gibiydi kaya ve Anne gibiydi. Ateş, onun doğurduğu çocuk oldu. Dışarı fışkıran ateş kaynayarak karıştı ve geri döndü yeryüzüne. Her geri dönüşünde yeniden çatlayıp ufalandı kaya ve Gaz püskürttü ateşle kayanın birleşmesinden olan patlamalar.
Kayanın dönüşmesiydi bu, gaza ve havaya.
7. Ve Sizin düşüncenize göre bunlar kaya ve ateşken, aslında ruhu vardı tanrıların her birinin içinde bilinçsizce.
Püsküren gaz kapladı ateşi ve kayayı. İlk Şimşekler oluştu çok yüzyıllar sonra. Sonra asit yağdı gazdan kayaya.
Doldurdu asit ateşin oyduğu çukurları ve çevreledi ateşin kabarttığı dağları.
8. Şimşekler hiç kesilmedi bin yıl boyunca. Asit Birleştikçe ateşle, kayayla patladı ve genleşti yeniden dönüştü gaza.
Bu böyle sanki sonsuzmuş gibi sürdü. Ama süzüldü asit her dönüşünde gaza ve değişti bulutlar zamanla.
En sonunda su geldi dünyaya. Bitti bulutların yakıcılığı ve su yağmuru yerini aldı asitin.
Gazdan ki o öldürücüydü en başta, hava oluştu zamanla.
9. Suda vardı tanrıların ruhu ve yeni oluşan hava'da. Ateş ve Kaya gibi.
10. Ateş, Toprak, Hava ve Su birleşip dengelendiği zaman tamamlandı dünyanın doğuşu. Dört ruhun üzerinde.
Evrenin ruhu ve Dünyanın ruhu vardı, ve odur, hepsini toplayan ve dengeleyen.
11. Zamanı gelince Tanrılar tekrar döndüler yeryüzüne ve kayanın ufalanmasıyla oluşan toprağın üzerine. Doğmuştu dünya ve yaşıyordu ama tanrılardan başka, nefes alması gereken hiç bir varlığın soluyamayacağı gibiydi hava.
Gelseydi o zaman nefes alan birkaç varlık dünyaya hemen kirlenir ve zehirlenirdi hava. Çünkü ne bitki vardı havayı süzüp temizleyecek ne de bir ağaç. Her yer kara toprak ve canlı yaşamayan karanlık ve boş suydu.
12. Ama temizdi her şey hazırdı kullanılmaya. Dünyanın içinden sızan ateş kesilmemişti ve bulduğu yeni çatlaklardan sızıp püskürüyordu heryere, Dünya yüzünde ve suyun altında.
Daha tam olarak şekillenmemişti dünya.
13. Tanrılar toprak üzerinde bir alan ayırdılar ve engellediler dıştakı vahşiliğin içeriye sızmasını. Görünmeyen duvarları vardı bu yerin ve ne içerideki sızabilirdi dışa ne de dıştakı içe.
Bu alan insanların sonradan Cennet diye isimlendirdiği Tanrıların katıydı.
Cennetin tamamı dünyada değildi. Bir kısmı dünyada iken bir kısmı madde ötesinde ve başka bir kısmı Tanrıların kendi alemindeydi.
Hepsi iç içeydi bunların ama asla karışmazlardı bir birlerine.
Sadece Tanrılar geçebilirlerdi onların engellerini.
14. Tanrılar kendi bahçelerinde, kendi alemlerine değişik dünyaların bitkilerini aldılar ve değişik dünyaların hayvanlarını ve ağaçlarını ve en önemlisi dünyalarının pisişik güçlerini.
Tanrıların bahçesine alınan her şey, bahçenin dünyada kalan kısmındada oldu aynı zamanda. Her şeyin bir kısmı madde ötesinde bir kısmı Tanrıların aleminde ve bir kısmı da dünya yüzündeki bahçedeydi.
15. Size çok garip gelirdi o zaman görseydiniz bahçeyi. Ağaç ve çiçek doluydu her yan ve özel olarak şartlanmış yetişmiş hayvanlar vardı.
Ve gereken barınaklar vardı sütunlu ve dairesel olarak. Tıpkı eskilerin barınakları gibiydi bunlar.
Ama bahçenin dışında sert hava, ateş, volkanlar, üzerinde hiçbir şey olmayan dağlar ve Toprak vardı. Sular hala boştu.
16. İnanamazdınız görseydiniz tanrıların bahçesini ve yaşamınız çok zor olurdu çıldırmadan.
Her şey birbirinin yansıması içindeydi. Dışarıdan baksaydınız bahçeye, sınırlı bir alanda olan bahçe görürdünüz çıplak toprak üzerinde. Tıpkı çöldeki bir vaha gibi.
Ama içinden bakarsanız, kendinizi içi ayna olan kürenin içinde gibi görürdünüz.
Yukarıya baktığınızda, ayna yansıması gibi herşeyi baş aşağıya görebilirdiniz. Kendinizi her yandan görürdünüz bu yansıma içinde.
Elinizi ileriye uzatıp, kendi sırtınıza bile dokunabilirdiniz isterseniz. Bunların nedeni bahçenin her yanının başka alemler, başka boyutlar içinde olmasındandı.
17. Oradayken hem orada olurdunuz hem her yerde. Sesiniz duyulurdu tanrılar aleminde ve kendi düşünceleriniz de madde varlıkları gibi görüntü ve ses olarak dönerlerdi size.
Her renk vardı orada, her alemden gelen, insan gözünün gördüğü ve görmediği.
Önünüzde duran ağaç size baş aşağı dururmuş gibi gelirdi bazen. Çünkü onun çıkış yeri tanrıların alemiydi ve aslında düz duruyordu o alemde.
Yatay ağaçlar da vardı aynı şekilde.
18. sadece siz değil, bilinci zayıf hayvanlar da çıldırırlardı orada eğer şartlanmamış olsalardı önceden.
Cennet diyorsunuz oraya ama sizin için cehennemin en büyüğü de olabilirdi o mekan ve boyut karışıklığı. Ancak tanrılar rahattı orda.
Her şey elinizi uzatacağınız kadar yakınınızdayken, her şer bilinmez mesafelerde uzaktı da aynı anda.
19 Bu bahçede dünya yüzüne göre şartlanan bitkiler dışarıya salındılar önce. Ama karakterleri değiştirildi önce sert vahşi olarak. Yaşayabilsinler diye yer yüzünde.
20. Denizde hayat dünyanın kendi ruhunun enerjisiyle başladı. Denizin çok derininde bazı çatlaklardan hala ateş sızıyordu suyun içine.
Bu ateşin sızdığı yerlerde suyun yüzeyinden boru gibi duman ve buharlar yükseliyordu gökyüzüne. Suyun içindeki volkan ağızlarından sızan ateş, suya değdikçe soyudu ve bir tür taş oldu.
Bu taşlar her geçen zaman daha da biriktiler.
O zamanlarda suyun dibi düz ve çıplak kayaydı. Ne kum vardı nede su bitkisi.
21. Suyun dibinden fışkıran ateş taş oldukça, yükseldi ve kümelendi. Ama içsel ateşin baskısıyla daima ortası delikti ve sanki suyun dibinden yukarı doğru çıkan dev borular gibi oldular.
Boruların ağzında suyun, ateşin, kayanın ve sudakı havanın birleşmesinden, dünyanın kendi ruhunun ve enerjisinin de katılması ile bazı canlılar belirmeye başladılar.
22. Bunlar moleküler seviyyede bilinçsiz hayat kıvılcımlarıydılar ve taştan doğmuş hayattılar. Ama bunlarda yaşamayıp hemen ölüyordu, tıpkı bir kibrit alevi gibi sönüyorlardı.
Çünkü su boştu ve onları besleyecek ve onlarla beslenecek başka canlı yoktu.
23. Tanrıların bahçesinde, bir adımda kendi alemlerine giden ve aslında bir kısımları ile zaten kendi alemlerinde olan tanrılar için zaman yoktu.
Onlara göre ve bahçelerine aldıkları canlı türlerine göre çok kısa bir zaman fakat dünya için çok çok uzun bir zaman sonra suyun dibi kumla kaplandı.
Suya yüklenen kara bitkileri evrim geçirerek suyun altını kapladılar ve suyun içinde hayat başladı.
24. Dünya yüzündeki hayvanlar da çok yaşamadılar ama onların çürüyen bedenlerinde oluşan mikroorganizmalar dünyanın yüzünü kapladı. Bitkilerle birleştiler ve hem tanrılar dünyaya yeni hayvanlar saldılar, hem dünyada değişik türler oluşmaya başladı.
25. Dünya yüzü artık boş ve çıplak değildi fakat henüz dünyanın kendi canlısı yoktu ve kolay bir iş değildi onu yapmak.Tanrılar için bile.
Bazı tanrılar zamanının geldiğini öne sürdüler. Bazılarıysa henüz erken olduğunu. Sonunda karar verildi insanın oluşturulmasına.
Bu iş sizin zannettiğiniz gibi "Ol" veya "Olsun" demekle olmuyordu. Yanlış öğretilmiş size bu sonradan.
26. Dünyanın canlısı ki, dünyada yaşayacak, tanrılarla iletişimde olacak, dünyayı geliştirecek ve kozmik bütünlüğün parçası olacak olan canlı, aynı zamanda dünyayı da kozmik bütünlüğe bağlayacaktı.
Bu yüzden O, dünyanın kendi maddesinden olan kendi canlısı olmalıydı.
27. Kararlar alındı ve işler belli oldu. Bu iş için dünyanın özünden madde almak ve en önemlisi bu maddeleri filtre edip, hazırlayıp, bütünlemek gerekliydi.
Bu iş için bir tanrı çıktı ileriye ki, O bendim.
28. İsmim yoktu o zamanlar size göre. Benim ismim size göre .... idi, sizin asla telaffuz edemeyeceğiniz ve anlamayacağınız şekilde.
Gizli değil ismim, onun gizliliği başka bir alemin dilinde olması ki,asla anlayamazsınız ve duyamazsınız o dili bu alemin kulağı ile. Bu yüzden gizlidir ismim size.
29. Ben .... tanrıların bahçesinden çıktım bu iş için. Çok uzun zaman kaldım dünya yüzünde. Ben tektim dünyada.
Benden başka, benim bulunduğum yerde, benim işimde benden başka hiç bir tanrı yoktu.
30. Bir toplama ve hazırlama alanı yaptım kendime. Sonra ilk önce indim denizin en derinine. Ateşin suya karıştığı, sudakı havayla birleştiği ve kayanın özündeki hayatın ortaya çıktığı noktalardan topladım dünyanın mikroorganizmalarını.
Ama bu iş de değildi size anlatıldığı gibi çabucak ve bir anda olan şey.
Sayısız dünya yılı geçti suyun altında iken ve istenilen nitelik bulunup, değiştirilip, yetiştirilene kadar.
Bu yüzden, denizde yaşayan ejderha olarak anlatılırım insanlarca hala. Sonra onu, O hayatın özünü dünya kayasından olan toprak olarak aldım kendi çalışma alanıma.
Dıştan bakınca cansız toprak yığını gibiydi bir avuç. Ama dünyanın ruhu, zekası ve hayatı kaynıyordu içinde.
31. Sudan çıkmıştı hayat ve sudur bedeninizin çoğu taa o zamandan. Bu da yeterli değildi.
Bundan sonrakı dönem daha zordu, Bilgi ve İncelik isterdi.
Önce toprağın enerjisini ve ruhunu topladım ekledim bu kütleye. Sonra ateşin enerjisini verdim. Sonra dünyanın hayvanlarından aldım etini ve yıllarca geliştirdim onu bütünle birleştirmeden önce.
Daha sonra dünyanın bitkilerinden ve havasından özlerini aldım. Karıştı hepsi ve şekilsiz bir kütle büyüdü geçen günlerde.
32. Dünyanın ruhundan, Ateşin, Toprağın, Suyun ve Havanın ruhlarından kattım öz maddeye. Sonunda hazır oldu madde sizi getirmeye.
Ateşin ruhuydu onda değişimi yapacak olan. Ateştir değişimin esası ve bu yüzden siz devamlı olarak hücre yenilemesi yaşarsınız ve doğduktan sonra büyürsünüz.
Devamlı olarak yanıp, aşınır beden ama yeni hücreler gelir eskilerin yerine, olurlar et, kemik ve sinir.
Ateştir bunu sağlayan ya da ateşin özü ve ruhu.
33. Ana madde ile döndüm tekrar tanrıların bahçesine. Tanrılar şekillendirdiler onu bir beden olarak hep birlikte.
Ama gene de eksikti zeka ve canlının ilk hareketi.
Bütün tanrılar heyat nefesi üflediler ona. Hepsi kendi karakterlerince.
Bu yüzden insan karışımıdır tanrıların. Hiç bir zaman tanrı kadar güçlü değildir, ama hepsinden karışım vardır onda, hiç bir tanrıda olmadığınca.
34. Sonunda ilk nefesini aldı insan ve kalktı ayağa. Ama sakın zannetmeyin insan sizin gibiydi. O sadece şekilsiz bir varlıktı. Ayıdan bile daha az benziyordu insana.
Uzun zaman tanrıların bahçesinde dolaştı amaçsızca ve ne yaptığını anlamadan.
Ne zaman ki bedeni alıştı yaşamaya, güçlendi ve bağımsızlaştı.
35. O insan çok farklıydı sizden.Tanrıların bahçesinde kendisine gereken enerjiyi bahçenin kendisinden sağlıyordu ve sindirim sistemi yoktu.
Hiç bir şey yemesi de gerekli değildi. Bu yüzden makat da gerekli değildi ona, gırtlak da.
Nefes alıyordu sadece ve besleniyordu havayla. Rengi kıpkızıldı. Yoktu saçı, başı ve boynu.
İlk insanı hep erkek olarak düşünürsünüz ama onun üreme organları da yoktu. İdrar yapması da gerekli değildi.
Bu yüzden bedeninde yoktu bunların hiç biri.
36. Sonra mahluk uyutuldu uzun zaman. Ondan alınan parçalardan yapıldı yeni insanlar. Buna siz klonlamak diyorsunuz kendi zamanınızda.
Ama orada gerekli değildi ve yoktu zaten sizdeki makineler. Tanrıların iradesi ve ruhsal kozası yeterliydi bu işe.
Alınan minik parça aynı kelebeğin minik kozası gibi kaplanıyor ve büyüyüp şekilleniyordu içinde, dıştan yönetilen irade ile.
37. Üretilen kopya varlıklar geliştirildiler baştan ve başarısız olanları yokedildiler teker teker.
Sonra öğrendiler tanrılar kopyaların bedenlerinden eksiklikleri ve gereklilikleri.
38. Hepsi yok edildikten sonra tanrılar toplandılar yine mahlukun başına. Onu şekillendirdiler yeniden, edinilmiş bilgilerle. Sonra yeniden hayat nefesi üflendi mahluka.
Yeni şekliyle daha rahat olarak kalktı mahluk.
Yine bırakıldı uzun süre gelişip güçlenmeye.
Farkında değildi kendinde olan değişikliklerin, çünkü yapılmıştı her şey kozanın içinde.
Kozadan çıkınca hala uyuyordu ve uyuşuk zihniyle sadece kısa bir an uyuduğunu biliyordu.
39. Sonra gene uykuya yatırıldı. Bu şekilde kaldı bin yıl. Sanmayın ki öldü. Sadece donmuş olarak uykudaydı.
Yine parçalar alındı mahluktan ve yapıldı yeni kopyalar.
40. Bu sefer daha başarılı oldu yeni kopyalar. Sadece hareket edip yaşayan ve deney malzemesi olan varlıklar değildiler.
Zihinsel enerji üretiyorlardı dünyanın enerjisinden ve evrenden.
Ama hala çok ilkeldi zihinler.
Bu kopyalar az sayıda salındı dünyanın çeşitli yerlerine.
41. Ve hiç hesapta olmayan bir şey oldu. Mahluk'un kopyası gereken enerjiyi kendiliğinden alamıyordu ve yemesi gerekliydi onun. Ve onun sindirim sistemi yoktu.
Bu yüzden dünya yüzüne döndüm ve öldürdüm o yaratıkları ölmesinler diye açlıktan. Sonra tanrıların bahçesine döndüm ve yapıldı yeni değişiklikler Mahluk üzerinde.
Ve yeni bir kopya alındı ondan.
42. Bu kopya daha iyiydi hepsinden. Tanrıların bahçesinde iken yemeye gereği yoktu. Dünya yüzüne salındı, açlık duydu ve ona gösterilen şeyleri yedi.
Ve bir süre sonra hastalandı. Doğrusu durumu çok kötüydü. Çünkü yeterli değildi atık sistemi, kalın ve ince bağırsağı yediklerini boşaltmaya.
Bu eksiklik ancak farkedildi tanrıların bahçesinden çıktıktan sonra.
43. Yine indim dünya yüzüne. Mahluk'un kopyasının imhasını istemişti tanrılar ve ben istemedim onun ölmesini.
Kendi gücümle uyutarak kopyayı açtım ve kalın bağırsağını düzene soktum atık sistemini.
Bir anda iyileşti yaraları. Benim işık gücümle kopya kalktı yerinden.
44. Kopya mahluka gereken güç verilmişti ama ruhu, zihni ve azmi eksikti. Mücadele gücü vardı ama yoktu isteği.
Bu yüzden yaşamadı fazla. Yaralandı ve bıraktı yaşamayı.
45. Mahluk'a yeniden gereken eklemeler yapıldı ve değiştirildi şekli. Şimdi daha çok benzemişti sizin bildiğiniz insana ve dünya yüzünde yaşaması için tamamdı herşeyi.
Ve son bir eksiği kalmıştı bu yüzden gene çıktım tanrıların bahçesinden.
Ama bu sefer çıkmadım dünya yüzeyine. Açıldım alemler arasındakı aleme ve kozmik enerji ruhundan parça aldım ruh olsun diye mahluğa.
46. Ve bir daha uyandı Mahluk, tanrıların bahçesinde tecrübe edinmek için. Onda her tanrıdan parça vardı fiziksel değil ama ruhsal olarak ve fakat gene de eksikti görüşü.
Göremezdi tanrıları, onlar kendileri dünya maddesinin şartlarına uymadan.
Bu yüzden mahluk yalnızdı bahçede.
47. Sonra isim verildi ona, İnsan oldu türü ve Adem'di adı ki, siz Adem dersiniz ona, gerçek adı tanrıların dilindeydi ve siz bilemezsiniz .... bunu.
Ve o zaman gerekti dünyadakı her şeye insani isim.
Benim ismim İblis oldu, sizin bildiğiniz, Arabın dinindeki.
Ve değişik isimler aldı tanrılar her biri bildiğinizce.
48. Adem tamamdı, gereken her şey için ama onun hala yoktu cinsiyyeti, cinselliği, cinsel organı ve üreme içgüdüsü.
Çoğaltılacaktı daima tanrılar tarafından kopyalanarak.
Onun göreviydi dünyada yaşamak, dünyayı kozmik zincire bağlamak ve tanrılara bilgi akıtmak.
49. Sonra Adem bilmeden eğitilirken ki, bu eğitim size göre sonsuz zamandı, gittikce içine kapandı ve daraldı.
Anladım ki, insan zihni ve düşüncesi yalnızlığı istemiyor.
Konuşsa da tanrılarla kendi dengi canlılar gerekiyor.
Ve gene uyutuldu Adem ondan alındı bir parça ve başka bir insan yapıldı birlikte gelişsinler diye.
50. Adem uyurken dolaştı yeni kopya fakat o da tepkisizdi her şeye yoktu canında geren itici güç. Yok edildi bu yüzden ve bu sefer insanların cinsiyyetini ayırma kararı alındı tanrılarca.
Çünkü cinsellikte vardı özünde.
Diğer tanrı istemezdi bunu çünkü yoktu onun doğasında fakat ben ve benim gibi diğer tanrılar enerji alırız cinsellikle ve bu yüzden bizden ruh ve parça verilirken Adem'ede verilmişti içgüdüsel cinsellik.
51. Bu yüzden yeni parça alındı Adem'den dişilik hormon ve diğer gerekleri hepsi verildi diğer kopyaya. Aslında aynı kişidir Adem ve sonradan Havva olan kadın.
Ve bu yüzdendir erkekte kadın, kadında erkek hormonu olması insanda.
Ve bu yüzdendir bazı kadınların kendini erkek, bazı erkeklerin kendilerini kadın hissetmesi. Çünkü ilk yaradılışta bunlar hep aynı bedende aynı ruhun etkisindeydiler.
Ve bu yüzdendir erkek bedenindeki ana rahmi taşıyabilecek kadar olan boşluk.
52. Uzun zamanda et bağladı Havva olacak bedeni oluşturacak kemiğin üzeri. Bu zaman uzatıldı tanrılarca ve zihni şekillendirildi Havva'nın.
Vücudu gereken şekli aldı fakat hala istemiyordu cinsel birleşme ve doğum.
İnsanlar üreyecekti, gerekirse, sadece gerektiği kadar aynen bu şekilde parça alınarak. Üretilecekti çok sayıda ve çok sık.
53. Sonra her iki insan uyandılar. Adem'e göre kısa bir süre normal bir uyku uyumuştu ve Havva ilk defa gözünü açmıştı fakat herşeyi biliyordu Adem'in tecrübeleri ile.
54. Havva'nın Adem'den çıkarıldığı Ve üstün olanın Adem olması aslında doğru değildir.
Görünüm olarak havva daha zayıf, ufaktı, ve Adem'den alınan parça üzerine oluşturulmuştu fakat görünümün ardında ikisi aynı bütünün, aynı zekanın, aynı ruhun, ve aynı duygunun paylaşılmasıdır.
Ne kadar önemlidir dış görünüm ve nasıl yapıldığı? Önemli değilmidir ruhun bütün olması?
İşte bu yüzdendir sizin Yunan mitolojinizde ilk zamanlarda insanların sırt-sırta yapışık olmaları ve tanrıların onların bütünlüğünü kıskanıp ikiye bölmeleri anlatımı.
İşin aslı o mitos hakkında, insanlar bütündü o zaman.
Tanrılarda tek bir cins istedikleri gibi erkek ve kadın. Fakat kendileri değiştirirdiler cinslerini de süretlerini de ve çoğu zaman, ışıktılar gerçekte.
55. Ve tanrılar böldü insanı ikiye ama kıskançlıktan değil Yunan mitolljidekisindeki gibi. Ama insanlar aradılar başka insanla bütünleşmeyi çünkü onlar bir bedendiler aslında.
56. Sonra tanrılar insanın istenilenden iyi olduğunu gördüler.
Ve sonra ondan enerji alınmasını dilediler ve kul yapmak istediler onu kendilerine.
Diğer tanrı burada girdi devreye ve ilk anlaşmazlık çıktı tanrılar bahçesinde.
Diğer tanrı topladı çevresine kendisi gibi düşünen tanrıları ve toplanıp bütün oldu onlarla üstün olarak kendi iradesi ile.
Söndü enerjisi ona katılan tanrıların, hepsi emildi bedenine diğer tanrının.
Bu yüzden güçlendi diğer tanrı aslında basit bir tanrı iken.
Enerji ve gücünü verdi ona her tanrı, başka yöntem istemeyen.
57. Bunu anlamanız için yapısını da bilmeniz lazım tanrıların.
Benim önce yapım Bilimdir ve bu yüzden ben toplayıp yaptım insanın ilk maddesini.
Ben şiirim, Ben müziğim, Ben sanatım ve ben cerrahım her operasyonunu yapan insanın.
Ben cinselliğim, Ben cinsellikten zevk alanım ve zevkin kendisiyim. Ben sarhoşluğum.
58. Benim benzerim olanlar da vardır tanrılar arasında, her tanrı değişik alanda yoğun bir enerjidir ve her tanrı kendindekinden vermiştir insana.
59. Diğer tanrı savaştır, bunalımdır, alandır, kıskançlıktır, yalandır ve güçtür, gücün en kabasından.
Diğer tanrı erkeksi enerjidir çoğu zaman ve sonucu hep ölümdür.
60. Ve onun gibi olanlarda vardı tanrılar arasında. Onlarda kendilerininkini vermişti insana.
61. Tanrılar biliyorlardı ki, insanın kendilerinde olan vasıflarla aktif olmaları enerji verecekti onlara.
Hepsi karar vermişti dünyada bulunmaya ve tanrılar alemi ile ilişkiler kapatılmıştı tanrılar bahçesinde.
Şimdi artık bahçenin içinden bakınca gene muhteşemdi her yan, gene boyut karışımları vardı fakat yukarısı küre gibi değildi ve açılıyordu sadece uzaya.
Tanrılar alemindeydi diğer hiç bilmediğiniz tanrılar.
Ve onlar hiç gelmediler ve gelmeyecekler de bu dünyaya.
Onlar yabancı tanrılardır ve kaosturlar sizin için.
62. Tanrıların bahçesinde yaşarken insan, ölümsüzdü o da tanrılar gibi. Fakat dünya yüzü şartlarında yaşaya bilirdi en fazla üç yüz veya beş yüz yıl.
Yeterliydi dünyanın özünden alınan hayat enerjisi onu sadece bu kadar canlı tutmaya.
63. Tanrıların bahçesinde bile durmadan enerji üretiyordu insan. Çünkü enerjisini alıyordu evrenden ve dünyadan.
O, enerjinin hasat edicisi, toplayıcısı gibiydi tanrılara.
Diğer tanrı hoşlanıyordu umutsuzluktan, sıkıntıdan ve bunalım duyguları ile uyarılandan. Ve insanın zihinsel yapısı uygundu çok çabuk düşmeye bunlara.
64. Ve cinsel enerji gereksizdi ona, hatta sıkıntı veriyordu ona ve bu yüzden istemiyordu insanın üremesini doğum ve cinsellikle.
Ve Havva kopartılırken Adem'den cinsellikte verilmiştim onlara fakat sadece bedenen ve uyuşuktu zihinlerinin o bölümü.
Onun açılmasını istemiyordu diğer tanrı. Ona göre kalmalıydı insan bu şekilde ve yürümeliydi dünyada, tanrılara yapılan kan kurbanlarıyla, birlik olmamalıydılar asla, savaşmalıydılar kendi aralarında, ölümleri ve kanları beslemeliydi tanrıları.
Çoğalmalıydı bu yüzden insan ama ancak bölünmeyle kendisine.
65. Başka bir şey düşünmemeliydi ne Adem ne de Havva, sadece tanrılara yönelik olmalıydı zihinleri ve enerji akıtmalıydılar ona ve diğerlerine.
İnsan sadece yemeli, savaşmalı ve uyumalı idi. Bunun dışında her an tanrılara yönelik olmalı ve bunları yaparken de tanrılara yönelmeli ve tanrılar için yapmalıydı.
Öldürmeli üzerine tanrının ismini anarak kanlı ve ya kansız
Ve ama diğer tanrı yeterli görmedi kansız öldürmeyi.
66. Buydu tanrıların yapıları, insandan bekledikleri ve ilk yaradılıştakı amaç bu değildi.
İnsan daha hür olacaktı dünyada ve tanrılar olmayacaktı orada tanrı olarak.
Ve diğer tanrı dedi ki, "Adem salınsın dünyaya ama önce çoğaltılsın iyice, Dünyanın efendisi olsun o, ve olmak için devamlı öldürsün birbirini"
67. Ve dedim "Bu olamaz ey .... Nerede diğer tanrıların payları. Neden sadece senin enerjini beslesin Adem. O kendi görevi için daha hür olmalı değil mi?"
Dedi "Bu böyle kararlaştırıldı ey .... En büyük benim burada çünkü benim gibi isteyenleri de topladım kendi bedenime. En güçlü de benim ,Ve ben tanrıyım bu alemde.
Benimdir her emir ve her kurban. Benim olduğum yerde yoktur diğer tanrılar, kendi alemimizde kalan ve bizim alemimizdir bu dünya ve bu uzay.
Şimdi beni dinleyecek ve Adem'e gerekeni yapacaksın.
Olmayacak onda başka bir düşünce, ve sende olacaksın benim parçam."
68. Dedim, "Asla, ve asla olmayacak istediğin. Asla biat etmem sana ne bir parçan olarak ne de komutanın."
Dedi "O zaman sen yaşayamazsın burada çünkü bende bir çok tanrının gücü vardır ve duramazsın karşımda."
69. Dedim "Gidiyorum o zaman tanrıların bahçesinden ve savaşım sürecek seninle sonsuza kadar, insanı da alacağım yanıma ve ona vereceğim bilgimden.
Her bilgi benden olacak yeryüzünde ve bilgisi artınca insanın, senin yolundan ve kulluğundan uzaklaşacak.
Azalacak kulların ve bitecek enerjin. Unutulacaksın bir gün insanlarca ve bu da ölümü olacak bir tanrının."
70. Dedi "Git o zaman elinden geleni yap, ama asla ulaşamayacaksın zafere, çünkü onlardan hangisi uyarsa sana ezeceğim onu, bana sadık kullarımla, ve yeniden çoğaltacağım insanı benden olan kullarımın bölünmesi ile."
71. Ve ben çıktım tanrıların bahçesinden, beni takip etti benim gibi olanlar. Birleşebilirdik benim bünyemde hepimiz tıpkı diğer tanrı gibi, ama bizim yapımız bu değildi ve yok edemezdik birbirimizin enerjisini güçlendirmek için kendimizi.
Ve indik dünya yüzüne, dünya yüzüne yakın bir boyuta kurduk yeni bir mekan kendimize.
Burası bizim tahtımız oldu, ne biz girerdik tanrı bahçesine ve ne de oradan bir şey gelebilirdi bize.
72. Bizim yerimiz Cehennem değildi bildiğiniz, Bizim yerimiz ayrı bir boyutta ama dünya işdüzümü ile toprağın altında ama değil gerçekten toprak altında.
Bizim yerimiz de aynı tanrılar bahçesi gibi oldu ışık ve aydınlıkla. Ama yakınız dünyaya ve bu yüzden güçlüyüz dünyadakı bir çok konuda.
73. Ve sonra bildim ki, diğer tanrı işlemişti Adem üzerinde çünkü Adem benim yarattığım ve benden parçası olandı onun kadar.
Bilirdim ona olanı, ve onun vasıtasıyla bahçede yapılanı.
Diğer tanrı kilitlemişti Adem'in beynini, çoğaltmıştı onu vererek görünümüne her tanrının değişik yanını. Ve bu yüzden vardır dünyada değişik ırklar.
74. Tam bir köle oluyordu insan ve sizin gününüzde dediğiniz gibi robot oluyordu duygu açısından.
Ve dağıtılmamalıydı dünya yüzüne bu şekilde.
Çünkü yapılamazdı karşı değişiklik orada.
Mutlaka tanrı bahçesinde gerçekleşmeliydi tedbir.
Orası artık tanrıların bahçesi değil, tanrı bahçesiydi.
Toplamıştı çünkü diğer tanrı kendi bünyesine diğer tanrıları, bazıları bilerek, bazıları habersizce, bazıları da zorla yutulmuşlardı diğer tanrının enerjisi tarafından.
Çok az kalmıştı hizmet eden ona.
75. Diğer tanrı kendisinden oluşturmuştu gene duygusuz, tepkisiz sadece emir bekleyen, söylenenden başka şey yapmayan, insaf, sevgi bilmeyen muhafızlarını ve onlara yaptırıyordu işlerini, bize karşı bekletiyordu bahçesini.
Melek diyorsunuz onlara.
Onlar enerji almazlar ne Dünya'dan, ne Evrenden, ne de İnsandan.
Onlara enerji verir diğer tanrı kendi bünyesinden.
Zeka ve muhakemeleri de yoktur kendiliklerinden.
Bu gibi şeyler istemez zaten diğer tanrı.
En nefret ettiği şeydir zeka, muhakeme, şüphe ve soru.
76. Dünya zamanı ile bir gece zamanı işığımı çevirerek gecenin karanlığına, görünmez olarak yaklaştım tanrı bahçesine.
Ve sınırdakı meleğe gösterdim kendimi onun tanrısı olarak.
Benim her usta olan ve benim her hileyi bilen.
Becerikli olan benim ve benim teknolljiyi yaratan, benim her ilahi sınırı açan, aşan ve koyan.
Zor değildi bana aşmak, aşılmaz sandığı engeli ve fark ettirmeden geçmek meleği.
77. Buldum Adem'i ve Havva'yı bir ağaçın altında uyurken. Dünya gecesinin ışığı hakimdi içeriye, ve bende idi gecenin görünmez pelerini.
Önce açtım ademin beyninde görünmez kilidini ve anlattım onun ruhuna cinselliği.
Ve sonra kurtardım Havva'yı zihinsel engelinden ve azdırdım ikisini de iyice. Bütün bunlar bir anda oldu.
Çünkü gereken organlar ve duyular hazırdı.
Tanıttım onlara o zamana kadar sadece tanrılar katında olan enerjisi ile birleşmeyi ve cinselliği.
78. Ve benlik verdim onlara. Onlar artık değildi "Biz" her biri olmuştu "Ben" ve kişilikleri oluşmuştu kendilerine.
Önce Havva çalıştı Adem'le birleşmeye ama korktu ve engelleme içindeydi Adem.
Çünkü onun zihni İlk şartlanan ve diğer tanrının kilidinde olandı. İşte bu yüzdendir erkek türünün daha saldırgan, daha kıyıcı, egoist olması. Ve kadın türü üzerinde yönetici olmak istemesi, daha savaşçı ve yobaz olması.
Çünkü erkek türündeydi diğer tanrı'nın en güçlü kilidi ve zihinsel kontrölü.
79. Ama Havva saldırdı Adem'e ve tahrik etti onu. İkna etti cinsel birleşmeye.
Eğer bu olmasaydı bütün emeklerim ve ümitlerim bitecekti bir gecede.
İnsan kukla olacaktı sonsuza kadar ve cinsellik olmayacaktı insanda sonsuza kadar.
Sadece kurbanlıkları ve enerji toplayan antenleri olacaktı diğer tanrının.
80. Teşvik ettim onları yılan süretinde, çünkü bahçenin bekçileri beni, bahçenin hayvanı gibi görmeliydiler.
Çıkamazdım ortaya her iş bitmeden. Sevişme yaptılar bana Adem ve Havva.
Bilmeden bana sunu olduğunu ve bana ibadet ettiklerini.
Örttüm onları kendi gecemin pelerini ile, çıkamadı dışarı hiç bir enerji ve hareket. Uyarılmasın diye diğer tanrı.
81. Bir kere başlayınca Adem ve Havva sevişmeye zihin ve ruhlarında vardı zaten hazırdı bedenleri.
Sadece minik bir beceriksiz kilitti zihinlerindeki onları tutan.
Gereken bilgi zaten vardl kilidin altında.
Onlar Sevişirken tanrı bahçesinin taşıdığı, dünyadan aldığı ve evrenden aldığı enerji ile öyle bir cinsel enerji ürettiler ki, bana çoktan beri almadığım bir hazzı verdiler.
En deli şaraplardan bile daha sarsıcı, en güçlü baldan bile daha besleyiciydi ürettikleri enerji.
İşte bu yüzden isterim sizden cinsellik, sarhoşluk ve eğlenmenizi.
Ve tanrısal varlığım bile gevşedi, uyuştu bu yağmurla ve sürdüremedim daha fazla gecenin kalkanını.
Pelerinimi açınca bulundukları yerden, enerjileri doldurdu bahçeyi şimşek pırıltılarıyla.
Ve son defa terk ettim tanrı bahçesini, dönmemek üzere.
Enerji ulaştı diğer tanrıya.
82. Diğer tanrı şok yedi ona ulaşan cinsel enerji ile ve kaçtı bütün rahatı.
Bir anda anladı olanları. Bir gazapla geldi Adem'in ve Havva'nın yanına. Bilinçleri açılan insanlar anlamışlardı ne yaptıklarını ve diğer tanrının yasaklarını.
Önce saklamaya kalktılar yaptıklarını ama bilmiyorlardı kendi cinsel enerjilerinin diğer tanrıyı çarptığını ve bilmiyorlardı onun bu yüzden kızıp, herşeyi anladığını.
83. Gazaba geldi diğer tanrı ve zamanı gelmeden önce onları bahçeden dışarıya saldı. Diğer insanları da ki, Adem ve Havva bilemezdi onları dağıttı dünyanın değişik yerlerine değişik ırklar olarak.
Çünkü Adem ve Havva'ya olan her insana sıçramıştı o anda çünkü hepsi bütünün, tek bir insanın parçası idiler ve artık geliştiremezdi diğer tanrı planlarını.
Ve başka türlü de faydalanmaya karar verdi insanlardan.
Gene inat etti planlarında ve saldı insanı dünya yüzüne daha tam gelişmeden.
Sonra kapattı bahçesini dünyaya görünmekten ve sakladı kendisini her şeyden.
84. İşte budur sizin türeyişinizin aslı. Bundan sonra insan çoğaldı doğum yoluyla. Yayıldınız yeryüzüne ve çoğunuz beslediniz diğer tanrıyı.
Yaratılış ve Türeyiş - Bölüm 2
1. Tanrı bahçesi ilk başta tanrılar tarafından kurulan, Dünya yüzünde bir alandı.
Çok uzun zaman da kaldı dünya yüzünde ama yer değiştirdi zamanla, dünya yüzü değiştikçe.
Dünyanın ormanları ve dağları oluşunca tanrı bahçesi de gitti insanın çok olduğu bölgedeki yüksek dağların üzerlerine.
2. Tanrı bahçesi bir kozmik ve çok boyutlu bir alandı ilk kurulduğunda, orada olmak hem küçük bir adımla tanrıların aleminde olmaktı, getirmekti oradan dünyaya yeni şeyleri ve almaktı tanrıların aleminin enerjisini.
Hem kozmik gücün içinde olmaktı ve başka dünyalarda kurulu olan diğer Tanrılar bahçesinde olmaktı.
Başka dünyalarda da vardır Tanrıların bahçeleri. Ama hepsi içiçedir başka bir boyutta, ve hepsi aynı yerdedir aslında milyonlarca ışık yılı uzakta bile olsalar.
3, Orada normal insan çıldıramadan duramaz ve ölümsüz olur kendiliğinden durdukça orda.
Orada Zaman da yoktur, Mekan da.
4. Bu alan yaratılır Tanrılar tarafından her dünyada ama, isterlerse, gerek olursa ve o dünya da, dünyanız gibi canlandırılacaksa. Tanrıların bahçesi dedim çünkü orada vardır her dünyadan, her alemden, tanrıların kendi aleminden getirilen bitkiler ve bir bahçe gibidir size göre.
Bu sizin için değil gerçek ismi tanrıların bahçesi. Gerçek ismi Tanrıların dilinde .... Ama sonradan Cennet dediler size.
5. Tanrı bahçesi sizin bildiğiniz gibi ödül değil aslında. Bir dinlenme ve zevk yeri hiç değildir. Tanrıların evi de değildir hiç bir zaman.
Orası için yapılacak en iyi tarif bir deneme yeridir yeni oluşacak bir dünya için atolyedir.
Bir ressamın çalıştığı yer gibi, bir nakil yeridir başka alemlere, orada çalışır görevli ve gönüllü tanrılar.
Ve bir enerji toplama yeridir dünyalar arasındakı kozmik zincirde.
6. Onu yapmak tanrıların gücü içindedir ve Ben de yaptım, ilk bahçeden çıkınca ama bazı farklarla.
Tanrı bahçesinin zordur size göre görünümünü anlatmak. Anlatabilirim ancak sizin gözünüzle görünen, bu alemin yapısını. Aslında bütünü benzer tanrıların alemindeki genel yapıya.
7. Tanrı bahçesinin içi bir küredir içten bakınca. Her varlık her yandadır ama bu değildir sadece gözün görmesi. Fizik olarak da her yanda olursunuz aynı anda.
Olsaydı sizde tanrıların bedeni ve görüşü dokunur veya konuşabilirdiniz hatta çiftleşebilirdiniz. Yada döğüşebilirdiniz, birçok olan kendi kendinizle.
8. Ama isterseniz uzay kadar yalnız olurdunuz içinde. Her dünya ve tanrıların alemi kendi izdüşümüne göre farklı açılardan açılırdı bahçeye.
Kökü gökte olan bir ağacı baş aşağıya görebilirdiniz ve bu gerçek olurdu sizce. Asla değildir hiçbir şey göz aldanması.
9. Tanrıların bahçesi yerleşince bir dünyanın yüzüne bir ağaçlık gibi görünür sınırlarının dışından. Ya da bir muhteşem tapınak veya bir değişik dünya, o dünyanın anlayışınca.
Burada da görünümü değişti zamanla ve kendisini saklamadıkça.
10. Bir kere kurulduğu zaman bir dünyada hiç yer değiştirtmedi ona tanrılar. İşi bitince ya kapatıldı toptan ya da gizlendi gözlerden ebediyyen. Ama farklı oldu bu dünyada.
Burada kozmik bütünden ayrıldı tanrılar ve değişti bahçenin iç görünümü diğer tanrının işlerince.
İlişkili değil artık Tanrıların alemiyle ve başka dünyalarla.
Yer değiştirdi her insan topluluğuna göre. O ilk kuruluşunda nasıl her alemde ise şimdi dünya ve bu sistemdeki her yerdedir.
Durur aslında ilk yerinde ama aynı zamanda yüksek dağların tepesindedir.
11. Bunlardan hiç biri asıl yer değildir çünkü her bulunduğu yer onun asıl yeridir. Karışıktır dünya boyutunda. Bu yüzdendir dünya mitolojilerindeki değişik anlatımlar.
Tanrı bahçesi Olimpos oldu Yunan'da, Valhalla oldu kuzeyin insanlarında, Tanrılar katı oldu ve Piramit oldu eski Mısır'da.
12. Değildi bunların hiç biri gerçek ve hepside gerçekti aynı zamanda.
Tanrı bahçesi yayıldı her zaman boyutunda çünkü yoktur orada zaman. Şimdi orada her şey diğer tanrının iradesi altında.
13. Vardı birçok tanrı Olimpos'da, Valhalla'da, Mısırda ve benzerlerinde. Çünkü vardı değişik tanrılar o zamanlar, diğer tanrıyla birleşmemiş olan onun yolunda ve ona bağlı olan.
Ve var benim gibi düşünenler yanımda. Çağlar boyunca etgi gönderdik insana.
Pan oldum Yunan'da ama bir yandan da benliğim buradaydı kendi mekanımda.
Parçalarım hem bağımsız hem birdiler.
Anlayamazsınız siz bunu asla yaşamadıkça.
14. Hiç bir zaman size anlatıldığı gibi olmadı insanın çoğalışı.
En başta, hepsini türeten bir Mahluk vardı ve Adem oldu sonunda o da yaşadı dünyada.
İnsan cinselliği öğrenince ve doğumla çoğalmayı, bunu başlatana duyulan hınçla, Mahluk da atıldı Tanrı bahçesinden dünyaya.
Artık gerek kalmamıştı ona klonlamak için yeni insanları.
15. Ama değildi sadece var olan Adem ve Havva olarak. İnsan dağılmıştı dünyaya değişik ırklar şeklinde ama bilmiyordu hiç biri ilk zamanlarda diğerlerini.
Bu şekilde çoğaldı insan dünyada her biri benim yardımımla ilk zamanlarda.
16. Tanrıların yapısı farklıdır sizden. Bir enerjidir yapı, ışıktır ve madde olur isterse tanrı ama bulunduğu dünyanın yapısınca, o dünyadan alarak moleküler kalıbını.
Bu dünyada cisimlenirse bir tanrı değildir asla bu onun kendi alemindeki sureti. Çünkü kullanmak zorundadır bu dünyanın taşını, etini ve toprağını.
17. Yoktur tanrıların cinsiyyeti sizin anladığınızca. Her tanrı olabilir istediği cinsiyyetde. Ama burada önemlidir kendi yapısı tanrıların.
Ben ve benimle olanlar istediğimiz cinsiyyetde yaşarız ve enerji iken de her iki cinsi taşırız veya çıkartırız öne birini istersek onun olmasını.
Bizde cinsel birleşme olur, ister madde ister enerji.
18. Karışır tanrılar o zaman birbirlerinin içine. Sonra ayrılırlar enerjiler durulunca. Ve istersek can veririz yeni bir enerjiye, ikisinin karışımından, anında.
Ama azalır kendi enerjimiz bunu yapınca.
19. Bu enerji boyutu cinsel birleşmesidir sizce. Ama istersek yaparız fiziksel bedenle ve hatta insanlarla. Bu olsun ister insan, ister hayvan ve isterse tanrı ile zarar vermez asla eşe.
Enerji üretilir herkesçe dünyadan, bedenden ve evrenden. Bu yüzdendir Sevişmek benim ibadetimde.
Benim insanlarım sevişirken ibadetimde, kutlamalarımda, festivallerinde ve kendilerini bana adayarak sevişirken karışırım içlerine hem erkeğin ve hem Kadının iki cinsiyyetde.
Bu birleşmesi olur herkesin kendi kendisi ile benimle ve eşiyle aynı anda.
Her ilişkinizde üretilir enerji gerektiğince ama farklıdır bana adanan ve benim olduğum tapımlardakı enerji.
Kullanılır o hem sizi mesh etmeye hem enerji olarak benim gücümü arttırmaya.
20. Bu törenler bereket ve mutluluktur size hem ruhunuza, hem fiziki bedendeki dünyasal bolluğunuza ve mutluluğunuza. Zevktir ve enerjidir bana.
Ben ve benim insanlarım bir oluruz, biz zevk almayız çünkü kendimiz zevk oluruz ve mutluluk oluruz aynı zamanlarda.
Gerektiği gibi sınırlardan sıyrılmış olursa cinsellik ve güdülmezse ayıp, utanç, bağlılık O zaman karışır her ruh ve beden ilk yaratılıştakı Ateşin, Toprağın, Suyun ve Havanın kozmik bilincine.
21. Ve sürdürerek benim enerjimi yenilersiniz siz de bu ruhlarca ve dünyanın kendisince ve mutluluk akar hayatınıza.
Ama kırmak gerekir diğer tanrının şartlanmasını.
22. Tanrılar arasındaki ilişki de böyledir ana çizgide. Birleşiriz yenilenir ve tazelenir her karışımında. Ama budur benim ve benim yolumda olanların tarzı. Budur karakterimiz, yapımız.
Diğer tanrı ve onun gibi olanlar için, onun yolunda olan Tanrılar için ve onunla olan insanlar için bilerek ve bilmeyerek ruhunu ona satanlar için farklıdır cinsellik.
23. Nasıldır? Anlatayım mı bunu sana?
Biz birleşir ve kaynarız bir birimizin içinde, Uyuşur ve yenileniriz bu sırada belki bir asır ve belki bir kısa an.... Hiç bir fark yoktur arada. Sonra ayrılırız birbirimizden mutlulukla ama farklıdır Diğer tanrı onun tarafında kalanlarla.
Onlar birleşmez bizim gibi. Kaynaşırlarsa birbirlerine ki, yapıldı bu benim bahçeden ayrılışıma.
Kaynaşırsa onlar birbirine hakim enerji yutar diğerini ve eritir bünyesinde. Bir daha ayrılamaz eriyen.
24. Bunu kabul eder bazı tanrılar, daha büyük ve güçlü enerjinin bir parçası olmak için. Ama bazı tanrılar da karşı duramaz, durmadan büyüyen diğer güce.
Bazen istekle olur bazen ise zorla. İşte bu yüzden büyütüp kendi enerjimi, karşı duramadım büyüyen enerjisine diğer tanrının.
Biz ememeyiz enerjisini, onu yok ederek başka bir tanrı ya da insanın. Bu bir ahlaki kural değildir. Kozmos tarafından oluşurulan yapı budur.
25. Diğer tanrıdakı enerji hakim enerjidir, bastıran ve yutan. O alır sadece yayamaz enerjiyi asla. Bu yüzden gereksizdirona cinsellik ve rahatsız eder onu kendi zıttı olan enerji. İzin verir kendi kurallarına ancak türeyecek kadar nesil.
Kuru cinsellik ve çocuk yapmak amaçlı birleşme üretemez enerjiyi.
Enerji için gerekir iki tarafın bilinçli olması ve zevk alınması.
Bu uyarır sadece enerjiyi, Sadece çifteşme, tecavüz ve birinin uzak olması olaydan, üretemez enerjiyi istenen, faydalanılacak ve onu rahatsız edecek şekilde.
26. Zevk almak Bu yüzdendir günah. Bu yüzdendir yasak eşcinsellik çünkü ondadır sadece zevk almak ve başka insanlarla birleşmek.
Yasaktır doğum kontrolü çünkü gereklidir hem yeni kullar ve amacıdır sadece üremek fizik olarak. Bu yüzden vardır Diğer tanrının her dininde kısıtlamak ve düşmanık cinselliğe.
27. Bu yüzdendir sizin devrinizde, çağınızda türemiştir birçok cinsel hastalık önünde durulmayan. Bulursunuz belki ilacını onların da frengi gibi ve diğerleri gibi ama çıkar yenileri daima. Amaç kontrolsüz ve kendi kontrolü altında olmayan cinselliği engellemektir.
28. Yaydıkça her cinsel hastalığı diğer tanrı, insan buldu ilacını. İşte bu yüzdendir ki, istemez Diğer tanrı bilim ile aklı ve yasaklar bunları.
Destekler onun insanları daima gericiliği. Şimdi tırpanı geçecek üzerinizden, Diğer tanrının yeni hastalıkları ve ölecek çoğu. Sadece kısmen dayanabilecek benim insanlarım ve benim yolumla ibadetimde olanlar, benden aldıkları enerji ile ve kurtulacak sadece Diğer tanrıya tam kul olup, onun kontrolünde cinsellik yaşayanlar.
29. Bu kontrolsüz ilişkilerin çok enerji üretmesi ve bundan rahatsız olması yüzünden sevmez diğer tanrı onun kullarının evlilik dışında doğanları.
Çünkü onlardadır enerjinin odağı. Sadece onlarda değil enerji yoğunluğu.
Enerjiyi uyarır her takdis edilmemiş birleşmeden doğan ve evlilik dışı doğan ve evlilik içi de olsa Diğer tanrıya adanmamış birleşme ile doğan.
Besmele çekmek gerekmez mi Arabın dininde her birleşmeden önce ve namaz kılmak gerdekten önce?
Ama olmazsa bu çocuk taşır daha çok enerji odağı ve zeka. Diğer tanrının takdis edilmiş evliliği de olsa Anne ve Baba çok zevk almışsa ve enerji üremişse çocuk gene taşır enerji odağı.
30. Bu yüzden kontrollü cinsellik ister diğer tanrı. Kontrolsüz cinselliğe sadece kendisine adanmış savaşlardakı tecavüz, işkence ve sonra öldürmeler için izin verilir.
O zaman içer tecavüz edenin hırsını, duygusunu ve sonrada öldürüleninin acısını ve duygusunu. bu duygulardan üreyen enerjiyi.
Bu yüzden savaş her zaman kutsaldır ona.
31. İşte budur Diğer tanrının ve onun türündekilerin cinselliği. Sadece tüketip bünyelerine alırlar birleştiklerini.
Bu fark vardır aramızda. Hoşlanmaz benden ve benim gibi olandan. Ama mecburuz dengelemek için alemlerde karışık olmaya çoğu zaman O türle benimki.
Bu sefer dengesiz bir enerji oldu diğer tanrı. Öfkeli, güçlü ve gücün sarhoşluğunda.
32. İnsanlara bu sefer verdi en büyük gazabını. Yakındır ileride kitle halinde ölümler. Bunu belki görecek sizin nesliniz belki görmeyeceksiniz bu hayatta. Ama benim tarafımdan, ölümden sonra bir bedene döndürülenler görecekler bunu.
Cinsellikle gelen hastalıkların patlamasını ve kitlelerin ölümlerini.
Diğer tanrının kullarının bu yüzden kendi tanrılarını hoşnut etmek için ve felaketten kurtulmak için diğer insanları kesmesini.
33. Bu savaşı diğer tanrının değil size karşı.
O sadece karşıdır bana ve benim öğretime. Bu yüzden vuracak tekrar insanı ve kendi has kullarını kurtaracak bu savaştan. Çünkü bu savaş olmayacak kılıçla veya maddenin ayrışmasıyla.
Bu savaş olacak hastalıkla, Kanla ve cinsellikle. Ama bu zayıflatacak onun gücünü.
Çünkü kendi felaketleri ile ve kendisinin yaydığı hastalıklarla ölenlerden alamaz fazla enerji. Ve zayıf bırakacak onu ölümler.
34. Bu yüzden kurtarıyorum ben de kendi insanlarımı ve güç dengesi sağlandığı zaman dünyada yeni bir çağ doğacak.
Tanrılar aleminin kapıları yeniden açılacak.
Tanrılar dolaşacak insanın arasında açıkca. O zaman anlayacak insan herşeyi ve doğruyu.
35. O zaman diğer tanrının gücü kalmayacak dengesizce ve o zaman cezalandıracak insanlar onu varlığını bile unutarak.
Kesilecek bütün alabileceği enerji bu alemden ve bu dünyadan.
O zaman yeni bir tanrı olacak daha adil ve dengeli.
O zaman insan dünyada bulacak kendisine hayal ürünü olarak anlatılan cenneti.
36. O zaman bırakıp insanlarımı yeni tanrıların ihtimamlı ellerine döneceğim kendi alemime bir daha dönememecesine.
Ama unutmayacağım sizi ve diğer tanrının dengesiz gücünden çektiklerinizi.
37. Ama olmazsa bunlar, artmazsa insanlarım ve baskın çıkarsa diğer tanrının korkusu ve bana inananların sayısı yeterli olmazsa veya hiç olmazlarsa, Kaybedeceğim bu savaşı ve azalacak gücüm, gene hakim olacak diğer tanrı bin yıllarca.
Gene emecek enerjinizi ve sürecek savaşımız tekrar insanlar çoğalana kadar, İnsanlar tekrar benim tarafımdan uyarılana kadar ve diğer tanrı başka bir felaket yaratana kadar.
38. Bu yüzden yayılmalıdır bilgim, dinim ve ibadetim.Bu yüzden her insanım uyarmalıdır diğer insanları kendi güçlerinin yettiğince.
39. Ne ben ölürüm Ne de Diğer tanrı. Unutmaktır onu, kesmektir enerjisini ve üretmektir onun zıddı olan enerjiyi, öldürmektir yolu bir tanrıyı.
Onun zıddı olur ve yolumdan giderseniz dışında kalırsınız onun enerjisinin.
40. En büyük lanettir insana Diğer tanrının besini olarak kalmak. Çünkü sizde yaradılışınızdan tanrısallık var ve her tanrı verdi size kendi benliğinden ve ben yaptım sizi en güçlüsünden.
Yaratılış ve türeyiş - bölüm 3
1. Bilir misiniz Kadın ve erkek arasındakı farkı? Gerçekte ikisi birdir, aynı bütünün bölünmesidir insan ilk yapıldığında ateşten, sudan, havadan, topraktan, dünyanın ruhundan ve ona koyulan evrenin ruhundan.
2. Mahluk cinsiyyetsizdi olmadan önce insan. Mahluk insan olunca Adem dediniz o zamankı haline onu erkek olarak bildiniz ve o erkek değildi.
Hem erkek hem kadındı ama bu da size göre olan ifadedir çünkü erkek ve kadın yoktu insan türü için.
3. Şimdiki iki cinsin bütün yapısı ondaydı ve bütündü, O mükemmeldi bir bakımdan.
Gerekirse üreyebilecekti bölünüp kopyalanmadan tanrılar tarafından. Kendi kendine de üreyebilirdi belli zamanlarda ve o zaman olmazdı anne ve baba. Sonuçta o olmazdı cinsellik.
4. Ne zaman ki insan bölündü ikiye o zaman oldu iki cins. İnsanın bölünüşü daha önceleri Mahluk'tan parça alarak büyütülmesi ve kopya yapılması gibi değildi. Bu sefer birden çıkartılmadı ikinci.
Doğrudan bölündü ikiye.
5. Aynı şekikde parça alındı Adem'in bedeninden bu sefer kemiğinden ve her zamankimden daha büyük bir parça.
Yapılan işleme bakınca aynıydı önceki kopyalarla. Fakat bu sefer Adem'in bedenindeki dişilik faktörlerinin çoğu verildi ikinci bedene ve ikinci bedendeki erkeklik faktörleri daha azdı, nasıl ki Adem'deki dişilik faktörleri daha az bırakılmışs.
6. Adem'in bütün eski deneyleri, bilgisi, karakterinin oluşumu, fikri ve uzun zamanda sahip olduğu bedensel gelişim, hatıraları aynen vardı ikinci bedende.
Sadece ikinci benden daha az büyüktü ve inceydi Adem'den. Beden uyum sağlamıştı dişilik faktörlerine.
Bu sefer olmuyordu kopya. Aynı şeyin ikiye bölünmesi oluyordu tam olarak.
7. Tanrıların verdiği her şey iki bedende de vardı. Size anlattığım gibi diğer tanrı cinselliksizliktir ve daha açık olarak onun cinselliği kendisine göredir, Değildir tam dengeli.
O kendisine göre ve onun gibi olan tanrılara göre kendi içinde, kendisine göre dengeli ve mükemmeldir ama zordur bunu size anlatabilmek.
Bu yüzden o kusurludur ya da az gelişmiştir demiyorum.
Ama Adem daha çok tanrı tarafından ve daha çok vasıfla doldurulduğu için daha çok yanlı, karmaşık olmuştu ve insan bu yüzden çokluktur.
Her tanrı ise tekliktir kendi başına.
8. Bir tanrı yutarsa başka tanrını, Diğer tanrının yaptığı gibi, o alır sadece enerjisini, ışığını ve bedenini.
Almaz ve alamaz kendi karakterine uymayan farklı yanlarını. Ya da çok az alır. Bu yüzden gene kalır teklik olarak.
9. Mahluk'tan diğer beden ayrılınca, tanrıların verileri de paylaştırınca ve bilerek, isteyerek dişilik vasıfları ikinci bedene daha çok verilince Diğer tanrının vasıfları daha az oldu ikinci bedende ve Adem'de daha çok kaldı.
Çünkü diğer tanrı cinsiyyet ve cinsellikten uzaktır ve sizin erkek vazsfınıza daha yakındır karakteri.
10. Bunlar ruh ve enerji olarak değil, sadece fiziksel madde olaraktır anlattıklarım. Ruh ve Enerji eşittir kadında da, erkekte de.
Fakat fiziksel beyinde, onun en küçük parçasında ve hücresindedir yapılan şartlamalar ve koyulan kilitler ruhuna.
Ruh daha az etkilenir madde bedenden. Bu yüzdendir Diğer Tanrının şartlanmasının Adem'de daha fazla kalması ve ben Tanrı bahçesinde onları uyarırken Havvanın bana daha çabuk uyum göstermesi.
Ve Adem'in Diğer tanrının sözünden çıkmaktan korkması.
11. O bölündükten sonra onlar oldular, Adem ve Havva denildiler ama onların gerçek isimleri anlatıyordu türü Tanrıların dilinde ve ... ile ... idiler.
Sanmayın ki onlar hemen uyanıp herşeyi bildiler. Çok uzun sürdü Havva'nın oluşması ve Adem'in uykusu.
Halbuki size anlatılmıştır ki, Adem gece uyudu ve sabah uyanınca yanında Havva'yı buldu. Bu komik bir inanıştır.
12. Size anlattım! Mahluk'un bütün yapılış aşamasını. Onun oluşması çok çok uzun sürdü.
Size inanılmaz gelecek dönemlerde sular altında kaldım. Sonra Ateş'i ve diğerlerini topladım. Mahluk'un oluşması için gereken cevher öyle bir avuç toprak alınıverip toplanmadı.
13. Kolay değildi Mahluk'u yapmak ve kısa bir süre hiç değildi. Düşünmez misiniz ki, Şayet ol demekle herşeyi yaptıysa Diğer tanrı, neden insan istenilen şekilde olmayınca hepsini yok edip bir anda yeniden yapmadı?
14. Neden Mahluk uyumda zorlanınca o değişik kopyalarla denendi de bir fazlalık gibi atılıp yeniden başkası yapılmadı.
Neden kendi kitaplarında anlatıldığı şekilde, Cennette ilk günahı işleyince Adem ve Havva bir anda onları yok edip de, yeniden bir erkek ve kadın yaratmadı Diğer tanrı.
Ama kendi anlatmasına göre size, Bir anda "OL!" diyerek yaratan o herşeyi, O zaman yok etseydi Adem ve Havva'yı, hiç günah işlememiş yeni erkek, yeni kadın yapsaydı.
15. Buna cevap veremez Diğer tanrı ve günah sayar böyle şeyleri sorgulamayı. İşin aslı şudur anlattım size olanları.
Tanrılar ayrılınca ve Diğer tanrı kendi benzerlerini yutunca, Ben oradan ayrılınca ve Benim gibiler beni takip edince, ve diğer tanrı, Tanrılar bahçesi'nin Tanrılar alemi ile olan ilişkisini kapatınca Tanrılar alemindeki diğer tanrılar ki sizin hiç bilmedikleriniz, bu alemi kapatınca başka alemlere...Bu durumda Diğer Tanrı asla yaratamazdı yeni bir insanı.
16. Havva olduktan sonra ve Adem uyurken derin, donmuş uykuda Havva da uzun zaman uyudu onunla.
O sırada onlardan alındı parçalar ve yapıldı değişik ırklar. Onlar da salındılar Tanrıların bahçesi'ne uyurken Adem ve Havva.
Onların bazıları anlaşmadı birbirleri ile ve bazıları istemedi insan olmayı.
Bu yüzdendir ki sizde, Adem'in, Havva'dan önce olan başka eşlerinden bahsedilen efsaneler vardır.
Aslında onlar değildi size baştan beri anlattığım Adem ve Havva.
17. Uyurken Adem ve Havva, Diğer tanrı gizlice şartladı onları ve kilit koydu zihinlerine tekrar ve tekrar.
Bu yüzdendir ki,Adem'in kilitlerinin Diğer tanrıya uyumu daha çoktur.
Havva daha az aldı bu kölelikten payını.
18. İşte bu yüzdendir Diğer Tanrının elçilerinin daha çok erkekten olmaları. Ne zaman ki, ben uyardım onları Tanrı bahçesinde gizlice ki, bu da sizin için aklınızı çalıştıracak olan başka bir mantıklı sorudur.
19. Düşünmez misiniz ki, Diğer tanrı kendi kutsal kitaplarında demez midir ki, herşeyi bilen odur, O bir karıncanın düşüncesini bile bilir.
Bütün yaratıklarının her an her şeylerini bilir ve hep yanındadır.
Ve o uyumaz, o dalgın olmaz ve her şey onun iradesi altındadır.
O zaman nasıl olur da bilmez herşeyi bilen tanrı nasıl bilmez kendi yarattığı kullarının Şeytan tarafından aldatıldıklarını. Hem de onun kendi evinde, kendi cennetinde.
Nasıl girdi Şeytan Cennete onun haberi olmadan. Nasıl haberi olur ancak her şey bittikten sonra.
O zaman kendi kitaplarındakı mantığa göre değilmidir Şeytan ondan daha güçlü.
20. Ben insanı uyarınca ve onlar Diğer tanrı'yı vuracak işi yapınca çok öfkelendi Diğer tanrı.
Ama kızgınlığı yöneldi Havva'ya. çünkü o kırmıştı üzerindeki, daha az olan şartlanmasını kolayca ve o yardım etmişti Adem'in kurtulmasına.
İşte bu yüzdendir Diğer tanrı'nın bütün dinlerinde kadının aşağılanması.
İşte bu yüzdendir Kadın'ın ikinci sınıf cins olması ve asırlarca cahil bırakılması. Asırlarca sadece köle ve mal olması. Hatta sizin gününüzde bile Arabın dininin ülkelerinde kadının yasaklanması. Var mı Batıdakı dinde hiç bir kadın papa.
21.İşte bu yüzdendir Diğer tanrı'nın kutsal kitaplarında Havva'dan bahsedilmemesi. Arabın kitabında Havva adının bile hiç olmaması. Havva her şeyin anası diyor kitabında Diğer tanrı.
Bu durumda Havva çok önemli olmuyor mu? İlk kadın üstelik.
Kutsal Kitabında herkesin en önemli kişinin kendince ve her peygamberin ölümü kaydedilirken titizlikle ilk kadına ne olmuş, ne yapmış Adem'e çocuk yapmaktan başka neden hiç adı geçmez ve sonu kaydedilmez.
Ne zaman öldü ilk kadın. Belliyken Adem'in ölümü.
22. Okuyun kutsal kitabını Diğer tanrı'nın. Hep der ki, Adem'in bir çocuğu oldu. Adem'in iki çocuğu oldu.
Adem mi doğurdu bu çocukları?
23. Kadın cinsine olan gazabından, dinmemiş öfkesinden ve onu cinselliğin gereği görmesindendir bu silip atmışlığı kadını, Diğer tanrının.
Onun kurallarında her zaman ikinci sınıftır kadın ve daima teşvik edilmiştir hakim cins olsun diye erkek.
24. Bakın, Diğer Tanrı'nın ulaşmasından önceki kavimlere. Nasıl daha eşit durumda kadın. Arabın dininin, peygamberi de sömürmedi mi ilk zengin karısını, o elçiden önce.
Araplar kızlarını kuma gömüp öldürürlerdi masalı uydurulmadı mı? Halbuki o hakim olmadan önce dişi tanrılar yok muydu Diğer tanrının kendi kentinde.
25. Diğer Tanrı'nın en büyük değişikliği Arabın dini ile kadını atmaktır köleliğe ve yok etmektir dişi tanrıların hakimiyyetini.
Çünkü bastırmak ister o Havva'dan gelen şartlanmanın kırılışını.
Ama işleyemez yeni şeyler beyinlere. Her şey kalmıştır öyle.
Bu yüzden de Diğer tanrı bastırır ve Şeytan ilan eder yaşayan her kadını.
26. Çıktıktan sonra dünya yüzüne Adem ve Havva yaşadılar yapabildikleri kadar. İlk çocukları "Birinci oğul'du" onların ki, Siz Kabil dersiniz ona.
Havva gebe kalmıştı ona Bahçedeki ilk gecede ve o gecede ki, gece size göre anlatımdır çünkü yoktu zaman bahçede.
O gecede benim etkimle, benim teşvikimle, benim öğretimle ve benim uyarımla yapılan cinsellikte ki, sunu olmuştur bana ve ibadetde gebe kaldı Havva İlk çocuğuna.
27. O çocuk benimdir, bilmeden bana adanmıştır ve onda benim karakterimle güzelliğim daha çoktur.
Sonrakı çocuk "İkincioğul" oldu. Ona Havva dünya yüzünde gebe kaldı.
Adem suçluluk duygusu içindeydi Diğer tanrı'ya karşı ve af dilemek için ondan, zihni açıktı ona.
Adem ilk geceden sonra hep Diğer tanrının kulu oldu. Çünkü şartlanması onu kendini suçlamaya itti ve hep Havva'yı kusurlu gördü.
İkinci çocuk sırasında üzerinde yoğundu Diğer tanrının etkisi.
Bu çocuğun olması için gereken sevişme uzaktı zevkten ve incelikten. Sadece bir birleşmeydi. Ne Adem zevk aldı ve ne de Havva'da.
28. Diğer tanrı suçları yüzünden atmıştı onları Cennetten. Böyle düşünüyordu Adem, ama doğruydu da bu bir bakıma.
Ama size bir sır daha söyleyeyim mi? Aslında değil bu zihninizin şartlanması yüzünden siz bunu görmeyi hep reddettiniz ve fark etmediniz. Size ne denirse inandınız.
Ama şimdi söylüyorum size. Hep kutsal kitaplarınızda ve efsanelerinizde Şeytan, Cennetten kovuldu denir size.
Sadece kendim istemedim Diğer Tanrı'nın yanında kalmayı.
Ve göze alarak her savaşı gayreti bir ölçüde sizi kurtarmak için terk ettim orayı.
Ama düşünmez misiniz ki, gerçekten bir kovulan vardır Cennet'ten. İnsan'dır asıl kovulan oradan.
29. Gene onun kendi Kutsal kitaplarına göre madem ikisi de kovulmuştur, kader birliği içinde, yoldaş ve daha yakın değil midir İnsan ve Şeytan Diğer Tanrının mantığına göre?
Ama demiyorum ki bu doğrudur, Çünkü ben kovulmadım.
Ama kovulsaydım bu yolda O yol da Şeref olurdu bana.
30. Adem ve Havva'nın cinselliği bu yüzden zevkten, heyecandan, istekten uzaktı ikinci çocukta ve bu da tam istediği cinsellikti Diğer tanrı'nın.
Hiç bir cinsel enerji yoktu onda ve doğan çocukta bu yüzden yakındı Diğer tanrıya ve beyninin işlenmesi daha kolaydı nesiller boyunca.
31. İşte bu yüzden Diğer tanrı böyle ister cinselliği yasaklar ve kötüler zevki ve cinsel enerjiyi.
Bu yüzdendir ki Birincioğul Benim oğlumsa, Onun oğludur İkincioğul. Ve siz ona Habil dersiniz.
32. Adem teşvik etti çocuklarını Diğer tanrı'yı sevmeye, ona tapmaya ve ona güvenmeye.
Benim oğlum olan Birincioğul saygılıydı kendisinden geldiği toprağa, hayata ve daha yakındı kozmik enerjiye çünkü benden aldığı yapısı böyle yapıyordu onu.
İkincioğul Daha yakındı Diğer tanrıya. O Birincioğulun aksine meraklıydı ava, öldürmeye, ve kıymaya hayvanlara.
33. Adem çocuklarını sunmak istedi Tanrıya ve Diğer tanrı seçmesini kızkardeşleri ile evlenecek olanı.
Sadece cinsellik olsaydı evlilikte Benim oğlum Birincioğul evlenseydi kardeşi ile, hoş görürdü onun cinselliğini, erkek kardeşi ile.
Çünkü onda yoktu kıskançlık ve severdi ikisini de.
Ama İkincioğul evlenseydi kız kardeşi ile Diğer tanrı'dan aldığı kıskançlık ve gaspedilicikle hem kısıtlayıp hakim olurdu kız kardeşine hem paylaşmazdı cinselliğini birincioğul ile.
Ama o kıskanırdı Birincioğul'u çünkü Birincioğul, öz olarak benden almıştı cinselliğini ve daha güçlüydü bu konuda.
Ama mesele değildi cinsellik.
Mesele üreyecek soyun karakterinin belirlenmesi idi.
34. Adem, oğullarına Diğer Tanrı'ya birer sunu yapmalarını ve kiminki kabul edilirse kız kardeşiyle onun evlenmesini istedi.
Çünkü Diğer Tanrı böyle demişti ona.
35. Ama İkincioğul, Adem'in ona söylediğince ve Diğer Tanrının Adem'den istediğince, anarak üzerine Diğer tanrı'nın adını, boğazladı bir hayvanı ve döktü kanını.
O zaman Kan'ın enerjisi ve ölümün enerjisi yükseldi Diğer tanrıya bundan güçlendi ve memnun oldu. Her zaman istediği kan kurbanına kavuştu ve bundan sonra ölümlerin hep kendi adına olmasını istedi.
37. Seçim zamanı gelince enerjisini yoğunlaştırdı Diğer tanrı sunulara. Aslında bir çöp bile sunsaydı ikincioğul, oydu kabul edilecek olan. Ama ikincioğul yapmıştı en doğrusunu Kan'la sarhoş olan Diğer Tanrı bir anda aldı onun sunusunu, ama zaten ne olsaydı alacaktı onunkini.
38. Çok üzüldü buna Birincioğul ve merak etti Tanrı'nın neden onu kabul etmediğini. Halbuki o iyi bir kuldu. Diğer Tanrı ona söyledi kan istediğini fakat asla söylemedi gerçekte ikincioğulu neden istediğini.
39. Bu sıkıntı ve üzüntüsünde yaklaştım Birincioğula'a ve gereken cesareti verdim Ona.
Öldürdü Birincioğul kardeşini ve Benim adıma yaptı bunu.
İkincioğul'un kanı ve ölüm enerjisi geldi bana. Kan enerjisi ve ölüm kullanılır her tanrı tarafından. Sadece Diğer tanrı değil.
Güçlenir en fazla bu enerji ile Tanrılar. Ama ben ve benim gibi olanlar çok fazla ihtiyaç duymaz buna.
Sevişmekte besler bizi düşüncedeki parlaklık da Akıl da, Bilim ve Sanat da.
Ama Diğer tanrı en fazla ihtiyaç duyar kana.
40. Birincioğul'un bilmeden yaptığı kurban da adıma, ulaştı bana. İşte bu fazla enerji ile korudumBirincioğul'u, Diğer tanrı'nın öldürücü gazabından.
Size korkunç gelse de, ölmesi gerekliydi İkincioğulun. Yaşasaydı ve evlenseydi Kardeşi ile sonraki soy onun gibi olacak ve hepsi Diğer Tanrı'nın melekleri gibi robotlaşacaktı. Dünya daha kanlı ve tek yanlı olacaktı, benim insanları uyarmamı ve onları kurtarmamı daha zor yapacaktı fakat kurtarılmaya değer insan olacak mıydı?
41. Böylece önce Birincioğul'un soyu, yani benim soyum üredi dünyada. Diğer tanrı daha sonra bir çocuk daha yaptırttı Adem'e ve o da üredi kendi neslini istediğince. Karışmadım buna ama ikincioğul yaşasaydı o karışacaktı üremesine benim insanlarımın.
42. Bu şekilde daha dengeli üredi insan nesli. Genetik yapı diyorsunuz buna.
Şayet varsa dünyada şimdi sanat, müzik, eğlence, yalancı da olsa barış ve zevk bu ikincioğul'un öldürülmesi yüzündendir yoksa o anda kaybedecekti savaşı insanlık.
43. Ama sonradan gelen ve Diğer Tanrı'ya ait olan Üçüncüoğul da tam olarak değildir Diğer tanrı'nın yapısı.
Çünkü ilk maddede vardır bütün tanrıların yapısı ve benim kutsamam. Nasıl ki, Birincioğulda'da, az da olsa vardır diğer tanrı'nın katkısı.
44. Bütün bunlar yaşandı gerçekten. Asla sembolik bir hikaye olarak anlamayın bunu.
Bu olayda sembolik yan sadece şudur: Dünyanın değişik yerlerindeki, diğer insanlar da benzeri şeyler yaşadılar ve bu olay sembolize eder hepsini. Az çok farklıydı onlarda ama ana fikir ve olay budur.
45. Bu yüzden Diğer Tanrı'nın sonrakı bütün peygamberleri, din komisyoncuları, onun yolunda olan gaddarlar ve insanlığa zülmedenler hep Diğer Tanrı'nın çocuklarının soyundandırlar.
46. Şimdi şu iyice anlaşılmalıdır benim insanlarımca: Asla düşman değilim Diğer Tanrı'nın çocuklarına. Çünkü onlarda az da olsa benim payım vardır ve onlardan da bana dönen kurtulan vardır ve onlarda kurtulabilir zamanla.
Şayet biat etmemişse bana ve yaşıyorsa kendi bildiğince, Diğer Tanrı'nın kuluysa bile bana biat etmeyen her insan eşittir bana ve bana biat eden çocuklarım üstündür onlara ama benim çocuklarımdan bile olsa biat etmeyen bana, eşittir gözümde hepsi layıktır kurtarılmaya.
47. Anlaşılması gereken ikinci şey şudur ki: Bütün anlattıklarımla asla anlaşılmamalı kadını erkekten üstün gördüğüm.
Her iki cins kutsal ve aynıdır bana.
48. Bilin ve anlayın! Bunları bilmek ve anlamak üstünlük veya kurtuluş sağlamaz size. Kurtuluş sağlamaz sadece bunları okumak. Kendi aklınızı ki, size onu ben verdim, kendi mantığınızı ki, onuda benden aldınız.
Çalıştırın ve düşünün bunların üzerinde. Araştırın ve gerçekten kendinize mal ederek anlayın.
Asla istemem ve faydası da olmaz Diğer Tanrı'nın istediği gibi duyup veya okuyup hemen iman etmeniz.
Kör imana da ihtiyacım yok benim.
49. Sizi bana yaklaştıracak olan kör iman değildir. Bunu yaparsanız yaklaşmak için bana Diğer Tanrı'ya daha yakın olursunuz benden çok, farkında olmadan.
50. Bütün güç, Bilgim, Küdretim, Vereceğim, Verdiğim mutluluk, Zevk ve Bolluk bunları düşünüp anlayanların üzerinde olsun!
Amen!
Son düzenleme: