Neler Yeni

Tanrı varsa neden kusurlu bir evrim süreciyle var olduk?

penthaL

80+
Katılım
29 Ekim 2024
Mesajlar
142
İnsan vücudundaki en büyük mühendislik facialarından biri, nefes borusu ve yemek borusunun aynı yerden geçiyor olması ve yanlış bir yutkunma hareketinin insanı boğabilecek olmasıdır. Günümüzde dahi birçok bebek süt içerken sütü yanlışlıkla nefes borusuna kaçırıp ölebiliyor. Evrimsel süreç bu durumu oldukça mantıklı bir şekilde açıklar, ancak bilinçli bir yaratıcı tarafından evrim yolu ile tasarlandıysak bu kadar büyük bir hata neden var?

Ayrıca karnımızın sağ altında apandisit diye bir organ var. Bu organın neredeyse hiçbir işlevi yok ve bu organ olmadan da rahatlıkla yaşanılabiliyor. Ama bu organ patlayabiliyor ve patlarsa %50'ye kadar çıkabilen ölüm riski mevcut. Tanrı, tasarımını öyle bir üst düzey mükemmellikle yapmış ki, içimize gereksiz ve patlamaya hazır bir organ yerleştirmiş. Kullanım kılavuzunda "Bu parça hiçbir işe yaramaz, ama bazı insanlar için patlayıp ölüme sebep olabilir" yazmalıydı. Eğer mühendislik okuyan bir öğrenci, bir makineye gereksiz ve rastgele arıza çıkaran bir parça eklese, sınıfta bırakılırdı. Ama iş tanrı olunca, "İmtihan dünyası kardeşim" deyip geçiyoruz.

Ve bel ağrısı, günümüzün en yaygın problemlerinden birisi. İnsan omurgası, bel ağrısı, fıtık, skolyoz ve kamburluk gibi sayısız sorunla bizi perişan eden bir mühendislik harikasıdır.(!) Eğer bilinçli bir yaratıcı tarafından tasarlandıysak, neden sırt ağrısıyla kıvranıyoruz? Bu sorunun cevabı, omurgamızın aslında dik yürümek için tasarlanmamış olmasıdır. Omurga, dört ayak üzerinde yürüyen atalarımızdan miras kaldığı için iki ayağa kalkmaya pek uygun değildir. Bu yüzden bel ağrısı kaçınılmazdır, çünkü omurga ağırlığı taşımak için değil, dört ayak üzerinde durmak için evrimleşmiştir. Fıtık ve disk kaymaları yaygındır, çünkü omurlar üst üste dizildiğinde fazla baskıya maruz kalır. Skolyoz ve kamburluk sık görülür, çünkü omurga dik durmaya tam adapte olamamıştır. Bu problemler yüz milyonlarca insana acı çektirirken, "mükemmel tasarım" söylemi biraz komik duruyor.

Kadınlar doğum yaparken ölüm tehlikesiyle karşı karşıya. Acılı, karmaşık ve trajik bir süreç. Bunun sebebi ne mi? Allah, kafamızı büyütüp doğum kanalını küçük bırakmış. Düşünsenize, Apple mühendisleri yeni bir iphone tasarlıyor ama şarj soketini küçük yapıp şarj aletini telefondan büyük yapıyor. "Bu nasıl tasarım!" diye isyan edersiniz, değil mi? Ama tanrı bunu yapınca "Hikmeti var kardeşim" deniyor. Hikmetin ne olduğu bilinmiyor, ama kesin bir hikmeti var. (!)

Gözümüzü o kadar mükemmel yaptı ki beynimize giden sinirleri retinanın önünden geçirdi ve kör nokta oluşturdu. Miyop ve astigmat da yanında paket olarak geliyor. Ahtapotların gözünde bu hata yok, çünkü tanrı onların gözlerini daha mantıklı tasarlamış. Bizi niye yarım yamalak yaptı? Belki de ahtapotları bizden daha çok seviyordur.

Eğer bu tasarımı evrim yoluyla yapan bir tanrı gerçekten varsa ya aşırı derecede dalgın ya da bizi trollemiş olmalı. Ama yok eğer kör bir evrim süreci sonrası oluştuysak, işte o zaman her şey mükemmel bir şekilde açıklanıyor. Doğal seleksiyon hatalarla doludur çünkü bilinçsiz bir süreçtir. Ama bilinçli bir Tanrı'nın, mühendislik 101 seviyesinde bile başarısız bir iş çıkarması gerçekten bir mucize.
 

jombo

80+ Silver
Katılım
20 Şubat 2025
Mesajlar
3,888
Dahası  
Reaksiyon skoru
1,458
İsim
efe araci
İnsan vücudundaki en büyük mühendislik facialarından biri, nefes borusu ve yemek borusunun aynı yerden geçiyor olması ve yanlış bir yutkunma hareketinin insanı boğabilecek olmasıdır. Günümüzde dahi birçok bebek süt içerken sütü yanlışlıkla nefes borusuna kaçırıp ölebiliyor. Evrimsel süreç bu durumu oldukça mantıklı bir şekilde açıklar, ancak bilinçli bir yaratıcı tarafından evrim yolu ile tasarlandıysak bu kadar büyük bir hata neden var?

Ayrıca karnımızın sağ altında apandisit diye bir organ var. Bu organın neredeyse hiçbir işlevi yok ve bu organ olmadan da rahatlıkla yaşanılabiliyor. Ama bu organ patlayabiliyor ve patlarsa %50'ye kadar çıkabilen ölüm riski mevcut. Tanrı, tasarımını öyle bir üst düzey mükemmellikle yapmış ki, içimize gereksiz ve patlamaya hazır bir organ yerleştirmiş. Kullanım kılavuzunda "Bu parça hiçbir işe yaramaz, ama bazı insanlar için patlayıp ölüme sebep olabilir" yazmalıydı. Eğer mühendislik okuyan bir öğrenci, bir makineye gereksiz ve rastgele arıza çıkaran bir parça eklese, sınıfta bırakılırdı. Ama iş tanrı olunca, "İmtihan dünyası kardeşim" deyip geçiyoruz.

Ve bel ağrısı, günümüzün en yaygın problemlerinden birisi. İnsan omurgası, bel ağrısı, fıtık, skolyoz ve kamburluk gibi sayısız sorunla bizi perişan eden bir mühendislik harikasıdır.(!) Eğer bilinçli bir yaratıcı tarafından tasarlandıysak, neden sırt ağrısıyla kıvranıyoruz? Bu sorunun cevabı, omurgamızın aslında dik yürümek için tasarlanmamış olmasıdır. Omurga, dört ayak üzerinde yürüyen atalarımızdan miras kaldığı için iki ayağa kalkmaya pek uygun değildir. Bu yüzden bel ağrısı kaçınılmazdır, çünkü omurga ağırlığı taşımak için değil, dört ayak üzerinde durmak için evrimleşmiştir. Fıtık ve disk kaymaları yaygındır, çünkü omurlar üst üste dizildiğinde fazla baskıya maruz kalır. Skolyoz ve kamburluk sık görülür, çünkü omurga dik durmaya tam adapte olamamıştır. Bu problemler yüz milyonlarca insana acı çektirirken, "mükemmel tasarım" söylemi biraz komik duruyor.

Kadınlar doğum yaparken ölüm tehlikesiyle karşı karşıya. Acılı, karmaşık ve trajik bir süreç. Bunun sebebi ne mi? Allah, kafamızı büyütüp doğum kanalını küçük bırakmış. Düşünsenize, Apple mühendisleri yeni bir iphone tasarlıyor ama şarj soketini küçük yapıp şarj aletini telefondan büyük yapıyor. "Bu nasıl tasarım!" diye isyan edersiniz, değil mi? Ama tanrı bunu yapınca "Hikmeti var kardeşim" deniyor. Hikmetin ne olduğu bilinmiyor, ama kesin bir hikmeti var. (!)

Gözümüzü o kadar mükemmel yaptı ki beynimize giden sinirleri retinanın önünden geçirdi ve kör nokta oluşturdu. Miyop ve astigmat da yanında paket olarak geliyor. Ahtapotların gözünde bu hata yok, çünkü tanrı onların gözlerini daha mantıklı tasarlamış. Bizi niye yarım yamalak yaptı? Belki de ahtapotları bizden daha çok seviyordur.

Eğer bu tasarımı evrim yoluyla yapan bir tanrı gerçekten varsa ya aşırı derecede dalgın ya da bizi trollemiş olmalı. Ama yok eğer kör bir evrim süreci sonrası oluştuysak, işte o zaman her şey mükemmel bir şekilde açıklanıyor. Doğal seleksiyon hatalarla doludur çünkü bilinçsiz bir süreçtir. Ama bilinçli bir Tanrı'nın, mühendislik 101 seviyesinde bile başarısız bir iş çıkarması gerçekten bir mucize.
ooo hayır 40 sayfalık bir tartışma daha :eek: (katılıyorum)
 

damn2u

80+ Bronze
Katılım
16 Aralık 2020
Mesajlar
1,518
Dahası  
Reaksiyon skoru
918
İsim
Sercan SAYİT
Aslında güzel konu, okumadım ama ana amacı anlıyorum. En azından yazılan mesajların içeriğine göre hangi üye hangi görüşü savunuyor, kimleri dikkate almalıyız/almamalıyız, güzel üye ayıklama konusu olur.
 

Birisii

80+
Katılım
27 Nisan 2024
Mesajlar
164
Dahası  
Reaksiyon skoru
58
İsim
SRKN G.
Konuyu açan arkadaşa kesinlikle katılıyorum çok güzel sorular sormuş
 

noxx

80+
Katılım
26 Ekim 2024
Mesajlar
147
Dahası  
Reaksiyon skoru
63
İsim
Umut PEKER
Cevap basit, tanrı yok. En azından insanların tasvir ettiği şekillerde... Kusur olarak bahsedilen şeylerin de bu vaziyette olma sebebi evrimin bizim zaman algımız açısından çok yavaş geçrekleşmesi. Basit bir şekilde bir "evrim" dememiz için 1000 kuşak gerekir. İnsan için bir kuşak 20 yıl kabul edilir. Bu kuşak kavramı bireyin üreme çağına geldiği zamana kadarki süreci kapsar. Yani bir şeyin evrim olması için minimum 20k yıl gerek denebilir.
Evrimin kusurludan kusursuza doğrusal bir seyri olduğu algısı ise bir yanılgıdır. Canlılık tek hücreli canlılarla yani olabileceği nerdeyse en az karmaşık şekilde başladığı için zaten karmaşıktan daha az karmaşığa gidiş olasılıksal olarak daha düşüktür. Bu yüzden hep kusursuza doğru gidiş olmalıymış gibi algılanır. Halbuki kusur da bizim tanımımızdır.
 

Carlo

80+ Silver
Katılım
20 Nisan 2023
Mesajlar
3,598
En İyi Cevap
1
Evrim teorisine karşı olarak -evet teoriye- ABD çıkışlı, kitap ve peygamberleri aradan çıkartıp deizmin tanrısıyla yaratılış propagandası yapan "akıllı tasarım" hareketi laf salatasıyla bunları çürüttü. :)
 

toltec6

80+
Katılım
18 Mart 2025
Mesajlar
20
Dahası  
Reaksiyon skoru
14
İsim
Taha Ilgar
Apandisit bir organ adı değildir, ismi apandistir enfeksiyonuna apandisit denir. Apandis fetüsten itibaren insan hayatında önemli görevler üstlenen bir organdır. Darwin tarafından evrim iddiasını güçlendirmek amacıyla ortaya atılan körelmiş organ olarak gösterilen bir organdır. Apandis lenfatik bir organdır, vücudun belli başlı enfeksiyonlarla olan mücadelesinde işlevi olduğu ancak tam işlevinin anlaşılamaması evrim fikrine sahip olan insanlarda işe yaramaz olarak nitelendirilirken bilim insanlarının büyük bir kısmı tarafından eldeki imkanların apandis organının ne işe yaradığının tam olarak tetkik edilmesine yeterli olmadığını savunur. Evrimde insanların atası olarak kabul edilen maymunlarda ise apandis yoktur. Evrimciler bunu eski dünya maymunlarında var, yeni dünya maymunlarında yok diye savunurlar fakat eski maymunlardan yeni maymunlara geçiş sürecinde ortadan kaybolan bir organ aynı tarih safında insanlarda nasıl ortadan kaybolmadığına dair bir bilgi verilmemiştir. Bu körelmiş organlarla ilgili daha detaylı araştırmalar yapmanızı tavsiye ederim, zira Darwin tarafından ortaya atılan körelmiş organların tamamının vücuttaki rolleri anlaşılmıştır.
Nefes borusu yemek borusu konusu cevabı zor bulunan bir konu, aslında konuşma diye tabir ettiğimiz ses çıkışıyla doğru orantılı. Ağzımızdan ses çıkartabilmemiz ve ve ağzımızdan yemek yiyebilmemiz için iki borunun da ağza direkt olarak bağlı olması gerekir. Doğru şekilde yatırılıp yemek yedirilen bir bebeğin soluk borusuna yemek kaçmaz, yatar vaziyette su içmeyen bir insanın soluk borusuna su kaçmaz, yani 650 watt güç çeken bir sisteme 650 watt üstü bir psu bağlarsak sorun olmaz. 650 watt güç çeken bir sisteme 500 watt psu bağlayıp çıkacak sorunları psu üreticisine bağlamak saçma olmaz mıydı?
Omurga bahsettiğiniz gibi insan için dört ayak üzerinde durmayı kolaylaştıran değil, aksine dört ayak üzerinde durmayı zorlaştıran bir sistemdir. Köpeklerle insanların omurgaları diziliş ve kemik sayısı açısından çok benzerdir ancak duruş tiplerine ve kemik yerleşimlerine bakarsanız insanların neden dört ayak üzerinde değil de iki ayak üzerinde yaşadıklarını gösterir. Denemesi çok basit, dimdik ayakta 1 saat durabilirsiniz fakat dört ayak üstünde 10 dakika bile duramazsınız. Dört ayak pozisyonu dizlerinizi ve dirseklerinizi değil ayak tabanlarınızı ve avuç içlerinizi yere basarak durduğunuz bir pozisyondur. Evrimciler bu durumu evrimin sekteye uğraması olarak açıklarlar fakat maymunların insanlarla en çok davranış benzerliği olan şempanze cinsinin de skolyoz gibi bir hastalık çektiği bilinmektedir. Çekilen ağrı konusu ise çok farklı bir konu, bunu insana şükretmeyi hatırlatmak ile açıklayabilir ve omurga ağrılarına karşı tavsiye edilen hareketlerin neredeyse tamamının namaz hareketleriyle benzer olduğunu söyleyebilirim. Şahsi düşüncemdir.
Doğum konusu yanlış bir örnek olmuş, doğum bütün kadınlar için aynı derecede ağrılı sancılı ve zorlu bir süreç değildir. Eğer bütün kadınlar için zorlu bir süreç olsaydı bunu mükemmellik karşıtı bir durum olarak yorumlayabilirdik. Eğer sizin için hala mükemmellik karşıtı bir durumsa o zaman bazı insanların sakat olarak doğuyor olması da mükemmellik karşıtı bir durumdur.
Gözleri sadece ahtapot gözü olarak betimlemek yanlış, kafadan bacaklılar gözü olarak genellemek gerekir. Kafadan bacaklıların gözleri insanlardaki gibi gözlerin önünden geçen sinirlere sahip değildir çünkü kafadan bacaklılar ışığın şiddetine göre gözlerinin tamamını büyütür veyahut da küçültürler fakat insanların gözleri ışığın şiddetine göre sadece gözbebeğinin boyutunu değiştirir. İnsanların gözleri göz önünden geçen sinirler sayesinde daha fazla renk tonunu görebilir ve hızla analiz edebilirken kafadan bacaklılar renk tonlarını insanlara göre daha geç ve daha az ayırt edebilirler. İnsan gözü derinlik algısına sahipken kafadan bacaklıların gözleri derinliği algılayamaz ve bu sebeple organlarını kullanmak zorunda kalırlar. Yani asıl nokta, neden sinirler retinanın önünden geçiyor da kafadan bacaklılar gibi retina önünde sinir yok sorusunun cevabı insanın yaşadığı doğa ortamının kafadan bacaklılara göre daha detaylı renklere sahip olması ve dış etkilere karşı daha çok korunması gerektiği için kornea ihtiyacı duyması ve sinir yollarının gözü daha çepeçevre sararak sinyal iletimini hızlandırması gerekliliğidir. Kötü evrim savunucuları ters retinanın bir tasarım kusuru olduğunu savunurken yapılan araştırmalar retinanın düz yerleştirilmiş bir sistem olması halinde omurgalıların gözlerinin tepki süresinin çok daha uzun olacağını göstermiştir. Kör nokta olarak tabir ettiğiniz nokta görüşü kesinlikle etkilemez, çünkü optik sinirler gözün her bir reseptörünün gördüğü noktaları beyne iletmekle görevlidir, yani kör nokta olarak tabir edilen kısmın göremediği görüntü zaten başka bir reseptör tarafından görülerek sinirlere iletilir. Göz konusunda ihtisas sahibi değilim ancak sorunuzun kısa ve net cevabı gözün tasarımının olabilecek en optimal şekilde en doğru tasarımının ters retina olarak tasarlanması gerekliliğidir. Mükemmellik ise yine doğum konusuyla aynı, bahsettiğiniz göz hastalıklarını yaşamayan insanlar da var.
Kısaca, mükemmellik göreceli bir kavramdır, bir çita için mükemmel olan pençeler insan için mükemmellik taşımaz. İnsan vücudu mükemmel tasarlanmıştır, çünkü doğada insan görevini layıkıyla yerine getirebilmektedir. Eğer belirttiğiniz hastalıklar mükemmelliğe gölge düşürecek olsaydı zaten ölecek olmamız bile mükemmelliğe aykırıdır. Kalp yetmezliği, lösemi, kanser vb. bir çok hastalık aslında vücudumuzun eksikliğidir ancak bütün insanlar aynı hastalık sebebiyle ölmüyor. Ya da belli bir süre solunum yapmazsak ölürüz, oksijene bağlı olmamız mükemmelliğimize gölge düşürmüyor mu? Yazdıklarım şahsi fikirlerimdir, bağlayıcı değildir.
Son Söz: Zümer Suresi 8.Ayet: '' İşte böyle, insanın başına bir bela geldi mi, Rabbine yönelerek yardım için O'na yalvarır. Fakat O'nun rahmetiyle bir nimete kavuşunca da, önceden yalvarıp yakardığını unutarak başka güçleri Allah'a rakip çıkarır ve böylece başkalarını O'nun yolundan saptırır… Bu şekilde günah işleyenlere de ki: “Bu inkârınızla kısa bir müddet keyif sürün bakalım, ama sonunda ateşi hak edenlerden olacaksınız.'' mealindeki gibi, Allah (c.c) insanlara varlığını hatırlatmak ve O'na karşı kulluk görevlerini yerine getirmek ve O'nun verdiklerine şükretmeleri için gerek hastalıklar gerekse darlıklar verir. İnsanoğlu dünyadaki hayatın geçici bir sınav olduğunu hatırlamalı, yaşadığı her türlü sıkıntının muhakkak Allah'tan geldiğini unutmamalıdır. ( SİYASAL İSLAMCI DEĞİLİM, ÇÜNKÜ DİNİ SİYASETÇİLERDEN ÖĞRENMEDİM.)
 

Carlo

80+ Silver
Katılım
20 Nisan 2023
Mesajlar
3,598
En İyi Cevap
1
Apandisit bir organ adı değildir, ismi apandistir enfeksiyonuna apandisit denir. Apandis fetüsten itibaren insan hayatında önemli görevler üstlenen bir organdır. Darwin tarafından evrim iddiasını güçlendirmek amacıyla ortaya atılan körelmiş organ olarak gösterilen bir organdır. Apandis lenfatik bir organdır, vücudun belli başlı enfeksiyonlarla olan mücadelesinde işlevi olduğu ancak tam işlevinin anlaşılamaması evrim fikrine sahip olan insanlarda işe yaramaz olarak nitelendirilirken bilim insanlarının büyük bir kısmı tarafından eldeki imkanların apandis organının ne işe yaradığının tam olarak tetkik edilmesine yeterli olmadığını savunur. Evrimde insanların atası olarak kabul edilen maymunlarda ise apandis yoktur. Evrimciler bunu eski dünya maymunlarında var, yeni dünya maymunlarında yok diye savunurlar fakat eski maymunlardan yeni maymunlara geçiş sürecinde ortadan kaybolan bir organ aynı tarih safında insanlarda nasıl ortadan kaybolmadığına dair bir bilgi verilmemiştir. Bu körelmiş organlarla ilgili daha detaylı araştırmalar yapmanızı tavsiye ederim, zira Darwin tarafından ortaya atılan körelmiş organların tamamının vücuttaki rolleri anlaşılmıştır.
Nefes borusu yemek borusu konusu cevabı zor bulunan bir konu, aslında konuşma diye tabir ettiğimiz ses çıkışıyla doğru orantılı. Ağzımızdan ses çıkartabilmemiz ve ve ağzımızdan yemek yiyebilmemiz için iki borunun da ağza direkt olarak bağlı olması gerekir. Doğru şekilde yatırılıp yemek yedirilen bir bebeğin soluk borusuna yemek kaçmaz, yatar vaziyette su içmeyen bir insanın soluk borusuna su kaçmaz, yani 650 watt güç çeken bir sisteme 650 watt üstü bir psu bağlarsak sorun olmaz. 650 watt güç çeken bir sisteme 500 watt psu bağlayıp çıkacak sorunları psu üreticisine bağlamak saçma olmaz mıydı?
Omurga bahsettiğiniz gibi insan için dört ayak üzerinde durmayı kolaylaştıran değil, aksine dört ayak üzerinde durmayı zorlaştıran bir sistemdir. Köpeklerle insanların omurgaları diziliş ve kemik sayısı açısından çok benzerdir ancak duruş tiplerine ve kemik yerleşimlerine bakarsanız insanların neden dört ayak üzerinde değil de iki ayak üzerinde yaşadıklarını gösterir. Denemesi çok basit, dimdik ayakta 1 saat durabilirsiniz fakat dört ayak üstünde 10 dakika bile duramazsınız. Dört ayak pozisyonu dizlerinizi ve dirseklerinizi değil ayak tabanlarınızı ve avuç içlerinizi yere basarak durduğunuz bir pozisyondur. Evrimciler bu durumu evrimin sekteye uğraması olarak açıklarlar fakat maymunların insanlarla en çok davranış benzerliği olan şempanze cinsinin de skolyoz gibi bir hastalık çektiği bilinmektedir. Çekilen ağrı konusu ise çok farklı bir konu, bunu insana şükretmeyi hatırlatmak ile açıklayabilir ve omurga ağrılarına karşı tavsiye edilen hareketlerin neredeyse tamamının namaz hareketleriyle benzer olduğunu söyleyebilirim. Şahsi düşüncemdir.
Doğum konusu yanlış bir örnek olmuş, doğum bütün kadınlar için aynı derecede ağrılı sancılı ve zorlu bir süreç değildir. Eğer bütün kadınlar için zorlu bir süreç olsaydı bunu mükemmellik karşıtı bir durum olarak yorumlayabilirdik. Eğer sizin için hala mükemmellik karşıtı bir durumsa o zaman bazı insanların sakat olarak doğuyor olması da mükemmellik karşıtı bir durumdur.
Gözleri sadece ahtapot gözü olarak betimlemek yanlış, kafadan bacaklılar gözü olarak genellemek gerekir. Kafadan bacaklıların gözleri insanlardaki gibi gözlerin önünden geçen sinirlere sahip değildir çünkü kafadan bacaklılar ışığın şiddetine göre gözlerinin tamamını büyütür veyahut da küçültürler fakat insanların gözleri ışığın şiddetine göre sadece gözbebeğinin boyutunu değiştirir. İnsanların gözleri göz önünden geçen sinirler sayesinde daha fazla renk tonunu görebilir ve hızla analiz edebilirken kafadan bacaklılar renk tonlarını insanlara göre daha geç ve daha az ayırt edebilirler. İnsan gözü derinlik algısına sahipken kafadan bacaklıların gözleri derinliği algılayamaz ve bu sebeple organlarını kullanmak zorunda kalırlar. Yani asıl nokta, neden sinirler retinanın önünden geçiyor da kafadan bacaklılar gibi retina önünde sinir yok sorusunun cevabı insanın yaşadığı doğa ortamının kafadan bacaklılara göre daha detaylı renklere sahip olması ve dış etkilere karşı daha çok korunması gerektiği için kornea ihtiyacı duyması ve sinir yollarının gözü daha çepeçevre sararak sinyal iletimini hızlandırması gerekliliğidir. Kötü evrim savunucuları ters retinanın bir tasarım kusuru olduğunu savunurken yapılan araştırmalar retinanın düz yerleştirilmiş bir sistem olması halinde omurgalıların gözlerinin tepki süresinin çok daha uzun olacağını göstermiştir. Kör nokta olarak tabir ettiğiniz nokta görüşü kesinlikle etkilemez, çünkü optik sinirler gözün her bir reseptörünün gördüğü noktaları beyne iletmekle görevlidir, yani kör nokta olarak tabir edilen kısmın göremediği görüntü zaten başka bir reseptör tarafından görülerek sinirlere iletilir. Göz konusunda ihtisas sahibi değilim ancak sorunuzun kısa ve net cevabı gözün tasarımının olabilecek en optimal şekilde en doğru tasarımının ters retina olarak tasarlanması gerekliliğidir. Mükemmellik ise yine doğum konusuyla aynı, bahsettiğiniz göz hastalıklarını yaşamayan insanlar da var.
Kısaca, mükemmellik göreceli bir kavramdır, bir çita için mükemmel olan pençeler insan için mükemmellik taşımaz. İnsan vücudu mükemmel tasarlanmıştır, çünkü doğada insan görevini layıkıyla yerine getirebilmektedir. Eğer belirttiğiniz hastalıklar mükemmelliğe gölge düşürecek olsaydı zaten ölecek olmamız bile mükemmelliğe aykırıdır. Kalp yetmezliği, lösemi, kanser vb. bir çok hastalık aslında vücudumuzun eksikliğidir ancak bütün insanlar aynı hastalık sebebiyle ölmüyor. Ya da belli bir süre solunum yapmazsak ölürüz, oksijene bağlı olmamız mükemmelliğimize gölge düşürmüyor mu? Yazdıklarım şahsi fikirlerimdir, bağlayıcı değildir.
Son Söz: Zümer Suresi 8.Ayet: '' İşte böyle, insanın başına bir bela geldi mi, Rabbine yönelerek yardım için O'na yalvarır. Fakat O'nun rahmetiyle bir nimete kavuşunca da, önceden yalvarıp yakardığını unutarak başka güçleri Allah'a rakip çıkarır ve böylece başkalarını O'nun yolundan saptırır… Bu şekilde günah işleyenlere de ki: “Bu inkârınızla kısa bir müddet keyif sürün bakalım, ama sonunda ateşi hak edenlerden olacaksınız.'' mealindeki gibi, Allah (c.c) insanlara varlığını hatırlatmak ve O'na karşı kulluk görevlerini yerine getirmek ve O'nun verdiklerine şükretmeleri için gerek hastalıklar gerekse darlıklar verir. İnsanoğlu dünyadaki hayatın geçici bir sınav olduğunu hatırlamalı, yaşadığı her türlü sıkıntının muhakkak Allah'tan geldiğini unutmamalıdır. ( SİYASAL İSLAMCI DEĞİLİM, ÇÜNKÜ DİNİ SİYASETÇİLERDEN ÖĞRENMEDİM.)
Körelmiş organ hiç kullanılmayan organ değildir. Evrim teorisine karşı öne sürülen argümanların sahipleri antropoloji, jeoloji, biyoloji ve fosil bilimi hakkında zerre kadar bilgisi olmayan şahıslar. Çok ilginçtir ki hiç bilgileri olmadığı konular hakkında kanıt isterler ama verilen kanıtı beğenmezler. Yani arageçiş formunu yarı inek yarı balina şeklinde bir şey zannediyorlar örneğin. Dünyanın düz olmadığını 1994 yılında kabul etmiş fikirler topluluğuna neyi nasıl anlayabilirsiniz ki?
 

Arif0

80+ Bronze
Katılım
17 Ocak 2023
Mesajlar
1,254
Dahası  
Reaksiyon skoru
532
Konum
Türkiye?! Dostum gemide yaşıyorum tr ne ya?
İsim
Arif
İlgilendiği Kategoriler
Oyun sonra oyun sonra oyun sonra…. üni snavı?
Allah var devam : D
 
Katılım
26 Ocak 2024
Mesajlar
190
Dahası  
Reaksiyon skoru
57
İsim
Mehmet Efe Metin
İnsan vücudundaki en büyük mühendislik facialarından biri, nefes borusu ve yemek borusunun aynı yerden geçiyor olması ve yanlış bir yutkunma hareketinin insanı boğabilecek olmasıdır. Günümüzde dahi birçok bebek süt içerken sütü yanlışlıkla nefes borusuna kaçırıp ölebiliyor. Evrimsel süreç bu durumu oldukça mantıklı bir şekilde açıklar, ancak bilinçli bir yaratıcı tarafından evrim yolu ile tasarlandıysak bu kadar büyük bir hata neden var?

Ayrıca karnımızın sağ altında apandisit diye bir organ var. Bu organın neredeyse hiçbir işlevi yok ve bu organ olmadan da rahatlıkla yaşanılabiliyor. Ama bu organ patlayabiliyor ve patlarsa %50'ye kadar çıkabilen ölüm riski mevcut. Tanrı, tasarımını öyle bir üst düzey mükemmellikle yapmış ki, içimize gereksiz ve patlamaya hazır bir organ yerleştirmiş. Kullanım kılavuzunda "Bu parça hiçbir işe yaramaz, ama bazı insanlar için patlayıp ölüme sebep olabilir" yazmalıydı. Eğer mühendislik okuyan bir öğrenci, bir makineye gereksiz ve rastgele arıza çıkaran bir parça eklese, sınıfta bırakılırdı. Ama iş tanrı olunca, "İmtihan dünyası kardeşim" deyip geçiyoruz.

Ve bel ağrısı, günümüzün en yaygın problemlerinden birisi. İnsan omurgası, bel ağrısı, fıtık, skolyoz ve kamburluk gibi sayısız sorunla bizi perişan eden bir mühendislik harikasıdır.(!) Eğer bilinçli bir yaratıcı tarafından tasarlandıysak, neden sırt ağrısıyla kıvranıyoruz? Bu sorunun cevabı, omurgamızın aslında dik yürümek için tasarlanmamış olmasıdır. Omurga, dört ayak üzerinde yürüyen atalarımızdan miras kaldığı için iki ayağa kalkmaya pek uygun değildir. Bu yüzden bel ağrısı kaçınılmazdır, çünkü omurga ağırlığı taşımak için değil, dört ayak üzerinde durmak için evrimleşmiştir. Fıtık ve disk kaymaları yaygındır, çünkü omurlar üst üste dizildiğinde fazla baskıya maruz kalır. Skolyoz ve kamburluk sık görülür, çünkü omurga dik durmaya tam adapte olamamıştır. Bu problemler yüz milyonlarca insana acı çektirirken, "mükemmel tasarım" söylemi biraz komik duruyor.

Kadınlar doğum yaparken ölüm tehlikesiyle karşı karşıya. Acılı, karmaşık ve trajik bir süreç. Bunun sebebi ne mi? Allah, kafamızı büyütüp doğum kanalını küçük bırakmış. Düşünsenize, Apple mühendisleri yeni bir iphone tasarlıyor ama şarj soketini küçük yapıp şarj aletini telefondan büyük yapıyor. "Bu nasıl tasarım!" diye isyan edersiniz, değil mi? Ama tanrı bunu yapınca "Hikmeti var kardeşim" deniyor. Hikmetin ne olduğu bilinmiyor, ama kesin bir hikmeti var. (!)

Gözümüzü o kadar mükemmel yaptı ki beynimize giden sinirleri retinanın önünden geçirdi ve kör nokta oluşturdu. Miyop ve astigmat da yanında paket olarak geliyor. Ahtapotların gözünde bu hata yok, çünkü tanrı onların gözlerini daha mantıklı tasarlamış. Bizi niye yarım yamalak yaptı? Belki de ahtapotları bizden daha çok seviyordur.

Eğer bu tasarımı evrim yoluyla yapan bir tanrı gerçekten varsa ya aşırı derecede dalgın ya da bizi trollemiş olmalı. Ama yok eğer kör bir evrim süreci sonrası oluştuysak, işte o zaman her şey mükemmel bir şekilde açıklanıyor. Doğal seleksiyon hatalarla doludur çünkü bilinçsiz bir süreçtir. Ama bilinçli bir Tanrı'nın, mühendislik 101 seviyesinde bile başarısız bir iş çıkarması gerçekten bir mucize.
Evrimin varlığını yalanlayanlar, İslam'ı anlamıyor zaten. Tanrı, sistemleri yarattı, boşluğa ilk maddeyi verdi. Big Bang yani. Bu, hem başka galaksilerin neden olduğunu hem de neden bazı kusur dediğin şeyi açıklıyor. Nüfusun çok çoğalması olmaması gereken bir şey, mesela bir tane keçi türünde boynuzları kendi kafalarına saplanabiliyor. Veya albinoluk gibi kalıtsal hastalıklar var. Bunlar dengeyi sağlamak için konulmuş kusurlar. Mesela insanoğlunun soyu yine azalacak. Ya bir nükleer savaşla ya da şu anki gezegenin yok oluşuyla. Şunu da bilmek lazım, Allah bize kıyametten bahsederken bizim kıyametimizden bahsetti. Bizim hep Dünya'da olduğumuzu falan da söylemedi. Yani biz, önceden Venüs'te veya Mars'ta yaşayıp buraya geldiysek? Bu hem Neandertal gibi insansıları açıklar. Hem de Venüs'teki eskiden su oluşunu anlamlandırır. Mars'taki paslı demiri veya.
Mesaj otomatik birleştirildi:

Allah var devam : D
O zaten doğru da. Arkadaş, kusursuz olamayışımızı anlamamış.
 

Arif0

80+ Bronze
Katılım
17 Ocak 2023
Mesajlar
1,254
Dahası  
Reaksiyon skoru
532
Konum
Türkiye?! Dostum gemide yaşıyorum tr ne ya?
İsim
Arif
İlgilendiği Kategoriler
Oyun sonra oyun sonra oyun sonra…. üni snavı?
Ying Yang gibi düşün, herşeyimiz mükemmel bir şekilde yaratılsaydı emin ol insanlar tembellik edip sadece yaşayıp ölmekten ibaret olurdu. Bi mühendis arabayı yürümekten daha hızlı diye icad etti yada yürümeye üşendi. Bişeyleri keşfetmek, üretmek, araştırmak veya bilimi geliştirmek için bi sorun olması gerekli anladığım kadarı ile. Hiç sorunun olmazsa yaşayacak sebep bulman zor, bayaa zor. Yani en azından ben öyle düşünüyorum. Bu düşüncemin üstüne de bi düşünce çıkacaktır, hiçbi düşünce mükemmel değil tıpkı sokratesin dediği gibi;
"Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir"
 

chawzy

80+
Katılım
15 Ağustos 2022
Mesajlar
215
Dahası  
Reaksiyon skoru
31
İsim
Kaan
Tanrının olup olmadığının hiç bir önemi yok bana kalırsa en basit şöyle örnekleyeyim yaratılmak istemeyen bir insanı yaratıyor üstüne kendine zorla taptırıyor tapmazsa cehennemle tehdit ediyor. Böyle bir tanrı var olsa bile ona tapsan ne fayda tapmasan ne fayda
 
Yeni mesajlar Yeni Konu Aç      

SON KONULAR

Forum istatistikleri

Konular
1,073,458
Mesajlar
9,650,996
Üyeler
170,551
Son üye
aziz121213
Top Bottom