Neler Yeni

İnsanın evrimsel sürecinde ortaya çıkan anatomik hatalar

penthaL

80+
Katılım
29 Ekim 2024
Mesajlar
148
İnsan vücudu, evrimsel sürecin kör ve kademeli doğasını yansıtan hatalar taşır (Not: Bu saydığım tüm tasarım hataları evrimin doğal ve kaçınılmaz sonuçlarıdır. Hepsinin evrimsel süreçte neden yaşandığıyla ilgili bilimsel açıklamalar mevcuttur.):
Ters Retina: Gözdeki fotoreseptörler, sinirlerin arkasında kalır ve kör noktaya sebebiyet verir. Karaya geçişin yarattığı bir hatadır. Balıklarda tamamen doğru bir dizilim vardır. Miyop ve astigmatı anlatmaya gerek yok herhalde.
Varis ve Fıtık: İki ayaklılığa geçişin bedelidir. Toplardamar kapakçıkları ve karın kasları yetersiz kalır.
20'lik Dişler: Atalarımızın çenesi daha genişti ve sert bitkileri çiğnemeye uygundu. Ateşin keşfiyle besinler yumuşadı, çene kasları küçüldü, çene kemikleri daraldı ancak diş sayısı aynı kaldı. Dolayısıyla 20'lik dişlere yer kalmadı. Ve bu fazlalık olan dişler çenede sıkışıp diş eti altında kalır, diş dizilimini bozar, ağrı yapar, ve hatta tam çıkamayan bir yirmilik diş, bakteri yuvası olur. Bu evrimin bir sonucudur. Bazı insanlarda hiç çıkmaması, evrimin bu dişleri eleme sürecinde olduğunu gösterir.
Apandis: Atalarımızda selüloz sindirimi yapan organ, insanda işlevsizleşmiştir. Ve insanda işlevsiz olmasına rağmen patlama riski vardır.
Omurga: Dört ayak üzerinde yürüyen atalarımızdan miras kaldığı için iki ayağa kalkmaya pek uygun değildir. Bu yüzden bel ağrısı kaçınılmazdır, çünkü omurga aslında ağırlığı taşımak için değil, dört ayak üzerinde durmak için evrimleşmiştir. Fıtık ve disk kaymaları yaygındır, çünkü omurlar üst üste dizildiğinde fazla baskıya maruz kalır. Skolyoz ve kamburluk sık görülür, çünkü omurga dik durmaya tam adapte olamamıştır. Ne kadar da mükemmel bir tasarım, değil mi?
Diz eklemleri: Tanrı bize "Diz eklemlerini en zayıf şekilde birleştireyim, menisküs yırtılsın, ACL koparılsın. Sporcular ömrünü ameliyatla geçirsin." demiş resmen. Asıl sebebi ise basit, atalarımız dört ayak üzerinde yürürken dizler daha az yük taşıyordu. İki ayak üzerinde dik durunca diz eklemi aşırı yüke maruz kaldı. Ancak evrim bu yeni duruma tam uyum sağlayamadı.
Ölüm, acı ve travma içeren insan doğumu: İnsan doğumu, memeliler arasında en acılı ve ölümlü olanlardan biridir. Bunun temel nedeni, insanın dört ayaklıdan iki ayaklıya evrimleşirken daralmış olan pelvis yapısıdır. Sırf bu yüzden bebeğin başı annenin pelvisine sığmayabilir bu da sezaryen gerektirir. Son 300 bin yıldır milyonlarca anne ve bebek sırf bu sebepten dolayı öldü. Ve insan yavruları, diğer primatlara kıyasla daha sık ters pozisyonda doğar, bu da komplikasyon riskini artırır. Süper bir tasarım gerçekten. Ha eğer saçma bir şekilde "imtihan dünyası" falan diyecek olursanız, aynı durum köpeklerde de mevcut. Hatta en trajik olan doğum süreci sırtlanlara aittir, %60 ölüm riski vardır. Köpekler ve sırtlanlar da mı imtihandan geçiyor o zaman? :D
Farengiyal Yarıklar: İnsan embriyosunda, balıklardaki solungaç yarıklarının homolog yapıları geçici olarak oluşur.
Kuyruk Sokumu: Ortak atalarımızın denge ve iletişim için kullandıkları kuyruklar iki ayaklılığa geçişte işlevsizleşti ve köreldi. Bu bölge düşme sonucu kırılabilir, kronik ağrı yapabilir. Embriyo döneminde insan embriyosu 4-5. haftada gerçek bir kuyruk geliştirir, sonra gerileyerek körelir. Ortak atalarımızdan mirastır.
Nefes ve yemek borusu: Tanrı bize "Nefes borusu ile yemek borusunu aynı yere koydum, kim ölürse ölsün." demiş resmen. İnsan anatomisinin en büyük tasarım facialarından biri, nefes borusu ve yemek borusunun aynı girişi paylaşması. Bu durum gereksiz yere boğulma riskini artırır, yutkunma mekanizmasını karmaşıklaştırır ve hatta ölümcül kazalara yol açabilir.
Çöp DNA (Pseudogenler): İnsanda işlevsiz olan GULO geni (C vitamini sentezleyen gen) diğer primatlarla aynı mutasyonu paylaşır. Bu gen tamamen gereksizdir ve ortak atadan miras kaldığı kanıtlıdır.
Endojen Retrovirüsler (ERV'ler): Viral DNA parçaları, türlerin genomlarına rastgele bulaşır. İnsan ve şempanze genomlarında aynı ERV'lerin aynı pozisyonda bulunması ortak atadan geldiğimizi gösterir. Eğer insan özel yaratıldıysa, neden genlerimizde şempanzelerle ortak viral enfeksiyonların izleri var? Tanrı bize virüs bulaştırmış olabilir mi? Ve HERV-K104, insan ve şempanzede tamamen aynı lokasyondadır. Yani yalnızca bizim türümüzün tanrı tarafından yaratılmış olması ve bunların tesadüfen benzer olmuş olma olasılığı sıfıra yakındır.

Bu hatalar "Allah'ın akıllı tasarımı" iddiasıyla bağdaşmaz, ancak evrimle mükemmel uyumludur. Bu özellikler evrimsel sürecin mirasıdır ve insanın "özel" yaratıldığı iddiasıyla çelişir. Ve eğer insan özel olarak yaratılmadıysa ve tanrı evrimsel sürece dahi müdahalede bulunmuyorsa, işte o zaman tanrı ya yoktur ya da bizi umursamıyordur.
 
Son düzenleme:

TyShame

80+ Silver
Katılım
19 Haziran 2024
Mesajlar
2,161
Dahası  
Reaksiyon skoru
851
İsim
Halil
İlgilendiği Kategoriler
Tarih, Felsefe, Mobil Bilgisayarlar, Oyunlar
Hata veya körlük değil henüz evrim sürecinde kaybolmamış desen daha mantıklı değil mi hocam ? Sonuçta eskiden kullandığın şuan kullanmadığın şey artıktır körlük değil veya hata değil. İleriki evrim sürecinde belki daha farklı olacak bunu bilemeyiz tabii.

Hata ve körlük diyerek din eleştirmek veya evrimi eleştirmek saçma 😂
 

penthaL

80+
Katılım
29 Ekim 2024
Mesajlar
148
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #3
Hata veya körlük değil henüz evrim sürecinde kaybolmamış desen daha mantıklı değil mi hocam ? Sonuçta eskiden kullandığın şuan kullanmadığın şey artıktır körlük değil veya hata değil. İleriki evrim sürecinde belki daha farklı olacak bunu bilemeyiz tabii.

Hata ve körlük diyerek din eleştirmek veya evrimi eleştirmek saçma 😂
Bu "körelmiş olmak" veya "artık olmak" yalnızca saydığım organlardan/uzuvlardan bazıları için geçerli. Omurga bir "artık" değildir, doğum sürecinin söylediğim şekilde olması bir "artık" değildir. Nefes ve yemek borusu bir "artık" değildir. Fotoreseptörlerin saçma bir şekilde arkadan dolanması bir "artık" değildir. Konuyu yarım yamalak okuyup bu şekilde hüküm vermen aşırı komik. Bu arada bunu söyleyerek kör ve rastlantısal gerçekleşen, hiçbir tanrı müdahalesi bulunmayan evrimsel süreci kabul etmiş oluyorsun. Bu noktada sen de din ile baştan sona çelişen bir unsurun gerçekliğini kabul ederek dini reddetmiş oluyorsun.
 

sontoxic

80+ Bronze
Katılım
1 Temmuz 2024
Mesajlar
786
Dahası  
Reaksiyon skoru
327
İsim
Semih
Instagram
son.toxic
bana insan elinden bile küçük birşeyden şuanki insan boyutuna ve zekasına sadece evrim ile nasıl gelinildiğini açıklayabilirsen evrimi gerçekten kabul edeceğim
 

TyShame

80+ Silver
Katılım
19 Haziran 2024
Mesajlar
2,161
Dahası  
Reaksiyon skoru
851
İsim
Halil
İlgilendiği Kategoriler
Tarih, Felsefe, Mobil Bilgisayarlar, Oyunlar
Bu "körelmiş olmak" veya "artık olmak" yalnızca saydığım organlardan/uzuvlardan bazıları için geçerli. Omurga bir "artık" değildir, doğum sürecinin söylediğim şekilde olması bir "artık" değildir. Nefes ve yemek borusu bir "artık" değildir. Fotoreseptörlerin saçma bir şekilde arkadan dolanması bir "artık" değildir. Konuyu yarım yamalak okuyup bu şekilde hüküm vermen aşırı komik. Bu arada bunu söyleyerek kör ve rastlantısal gerçekleşen, hiçbir tanrı müdahalesi bulunmayan evrimsel süreci kabul etmiş oluyorsun. Bu noktada sen de din ile baştan sona çelişen bir unsurun gerçekliğini kabul ederek dini reddetmiş oluyorsun.
Din ile çelişmediğini ben bir önceki konuna yazıp açıklamıştım bidaha yazmaya uğraşmak istemiyorum. Evrimi reddettiğimi veya kabul etmediğimi söylemedim evrimi kabul ediyorum. Sadece ben bütün düzenin tanrı tarafından kontrol edildiğini savunuyorum. 20 lik dişlerin günümüzde kullanılmaması organın işlevselliğini yitirdiğini belki ileride değişeceğini gösterir. Kör bir organ var insanın vücudunda demen insanın evrim sürecinin herhangi bir döneminde oluşmuş ama hiçbir zaman bir işine yaramamış gibi bir anlamda kullanmışsın gibi oluyor. Ki bu da senin evrimi reddettiğini gösterir. O organın ileride ne olacağını veya insan vücudunda kalacağını zaman gösterir. Saydığın bütün organlar zamanında belli amaçlar için insan vücudunda bulunuyordu şuan da işlevleri günümüz insanı için kalmadı, insanın evrimi durmadı hala devam ediyor ileriki yıllarda ömrümüzün yettiği süreçte o organlara ne olacağını göremeyeceğim için yorum yapamayacağım.
Mesaj otomatik birleştirildi:

bana insan elinden bile küçük birşeyden şuanki insan boyutuna ve zekasına sadece evrim ile nasıl gelinildiğini açıklayabilirsen evrimi gerçekten kabul edeceğim
Bunun için çeşitli makaleler ve belgeseller izleyebilirsin ayrıca biraz araştırırsan atalarımızın fosillerine ve dna benzerliği mantığına erişebilirsen çoğu varlığın dnasının %98 benzerlikte olduğunu görebilirsin ( ortak ata ) Ayrıca Kutsal kitabımız kuranda da sizi direk insan formunda yarattık demez. Balçık benzeri formda yaratıp insan şekline bürüdük der.
 
Son düzenleme:

jombo

80+ Silver
Katılım
20 Şubat 2025
Mesajlar
4,910
Dahası  
Reaksiyon skoru
1,944
İsim
efe araci
İnsan vücudu, evrimsel sürecin kör ve kademeli doğasını yansıtan hatalar taşır (Not: Bu saydığım tüm tasarım hataları evrimin doğal ve kaçınılmaz sonuçlarıdır. Hepsinin evrimsel süreçte neden yaşandığıyla ilgili bilimsel açıklamalar mevcuttur.):
Ters Retina: Gözdeki fotoreseptörler, sinirlerin arkasında kalır ve kör noktaya sebebiyet verir. Karaya geçişin yarattığı bir hatadır. Balıklarda tamamen doğru bir dizilim vardır. Miyop ve astigmatı anlatmaya gerek yok herhalde.
Varis ve Fıtık: İki ayaklılığa geçişin bedelidir. Toplardamar kapakçıkları ve karın kasları yetersiz kalır.
20'lik Dişler: Atalarımızın çenesi daha genişti ve sert bitkileri çiğnemeye uygundu. Ateşin keşfiyle besinler yumuşadı, çene kasları küçüldü, çene kemikleri daraldı ancak diş sayısı aynı kaldı. Dolayısıyla 20'lik dişlere yer kalmadı. Ve bu fazlalık olan dişler çenede sıkışıp diş eti altında kalır, diş dizilimini bozar, ağrı yapar, ve hatta tam çıkamayan bir yirmilik diş, bakteri yuvası olur. Bu evrimin bir sonucudur. Bazı insanlarda hiç çıkmaması, evrimin bu dişleri eleme sürecinde olduğunu gösterir.
Apandis: Atalarımızda selüloz sindirimi yapan organ, insanda işlevsizleşmiştir. Ve insanda işlevsiz olmasına rağmen patlama riski vardır.
Omurga: Dört ayak üzerinde yürüyen atalarımızdan miras kaldığı için iki ayağa kalkmaya pek uygun değildir. Bu yüzden bel ağrısı kaçınılmazdır, çünkü omurga aslında ağırlığı taşımak için değil, dört ayak üzerinde durmak için evrimleşmiştir. Fıtık ve disk kaymaları yaygındır, çünkü omurlar üst üste dizildiğinde fazla baskıya maruz kalır. Skolyoz ve kamburluk sık görülür, çünkü omurga dik durmaya tam adapte olamamıştır. Ne kadar da mükemmel bir tasarım, değil mi?
Diz eklemleri: Tanrı bize "Diz eklemlerini en zayıf şekilde birleştireyim, menisküs yırtılsın, ACL koparılsın. Sporcular ömrünü ameliyatla geçirsin." demiş resmen. Asıl sebebi ise basit, atalarımız dört ayak üzerinde yürürken dizler daha az yük taşıyordu. İki ayak üzerinde dik durunca diz eklemi aşırı yüke maruz kaldı. Ancak evrim bu yeni duruma tam uyum sağlayamadı.
Ölüm, acı ve travma içeren insan doğumu: İnsan doğumu, memeliler arasında en acılı ve ölümlü olanlardan biridir. Bunun temel nedeni, insanın dört ayaklıdan iki ayaklıya evrimleşirken daralmış olan pelvis yapısıdır. Sırf bu yüzden bebeğin başı annenin pelvisine sığmayabilir bu da sezaryen gerektirir. Son 300 bin yıldır milyonlarca anne ve bebek sırf bu sebepten dolayı öldü. Ve insan yavruları, diğer primatlara kıyasla daha sık ters pozisyonda doğar, bu da komplikasyon riskini artırır. Süper bir tasarım gerçekten. Ha eğer saçma bir şekilde "imtihan dünyası" falan diyecek olursanız, aynı durum köpeklerde de mevcut. Hatta en trajik olan doğum süreci sırtlanlara aittir, %60 ölüm riski vardır. Köpekler ve sırtlanlar da mı imtihandan geçiyor o zaman? :D
Farengiyal Yarıklar: İnsan embriyosunda, balıklardaki solungaç yarıklarının homolog yapıları geçici olarak oluşur.
Kuyruk Sokumu: Ortak atalarımızın denge ve iletişim için kullandıkları kuyruklar iki ayaklılığa geçişte işlevsizleşti ve köreldi. Bu bölge düşme sonucu kırılabilir, kronik ağrı yapabilir. Embriyo döneminde insan embriyosu 4-5. haftada gerçek bir kuyruk geliştirir, sonra gerileyerek körelir. Ortak atalarımızdan mirastır.
Nefes ve yemek borusu: Tanrı bize "Nefes borusu ile yemek borusunu aynı yere koydum, kim ölürse ölsün." demiş resmen. İnsan anatomisinin en büyük tasarım facialarından biri, nefes borusu ve yemek borusunun aynı girişi paylaşması. Bu durum gereksiz yere boğulma riskini artırır, yutkunma mekanizmasını karmaşıklaştırır ve hatta ölümcül kazalara yol açabilir.
Çöp DNA (Pseudogenler): İnsanda işlevsiz olan GULO geni (C vitamini sentezleyen gen) diğer primatlarla aynı mutasyonu paylaşır. Bu gen tamamen gereksizdir ve ortak atadan miras kaldığı kanıtlıdır.
Endojen Retrovirüsler (ERV'ler): Viral DNA parçaları, türlerin genomlarına rastgele bulaşır. İnsan ve şempanze genomlarında aynı ERV'lerin aynı pozisyonda bulunması ortak atadan geldiğimizi gösterir. Eğer insan özel yaratıldıysa, neden genlerimizde şempanzelerle ortak viral enfeksiyonların izleri var? Tanrı bize virüs bulaştırmış olabilir mi? Ve HERV-K104, insan ve şempanzede tamamen aynı lokasyondadır. Yani yalnızca bizim türümüzün tanrı tarafından yaratılmış olması ve bunların tesadüfen benzer olmuş olma olasılığı sıfıra yakındır.

Bu hatalar "Allah'ın akıllı tasarımı" iddiasıyla bağdaşmaz, ancak evrimle mükemmel uyumludur. Bu özellikler evrimsel sürecin mirasıdır ve insanın "özel" yaratıldığı iddiasıyla çelişir. Ve eğer insan özel olarak yaratılmadıysa ve tanrı evrimsel sürece dahi müdahalede bulunmuyorsa, işte o zaman tanrı ya yoktur ya da bizi umursamıyordur.
kral canı sıkıldıkça dinci agalarla vs atmaya geliyor :D
 
Katılım
27 Haziran 2024
Mesajlar
119
Dahası  
Reaksiyon skoru
36
İsim
Abdükadir
İnsan vücudu, evrimsel sürecin kör ve kademeli doğasını yansıtan hatalar taşır (Not: Bu saydığım tüm tasarım hataları evrimin doğal ve kaçınılmaz sonuçlarıdır. Hepsinin evrimsel süreçte neden yaşandığıyla ilgili bilimsel açıklamalar mevcuttur.):
Ters Retina: Gözdeki fotoreseptörler, sinirlerin arkasında kalır ve kör noktaya sebebiyet verir. Karaya geçişin yarattığı bir hatadır. Balıklarda tamamen doğru bir dizilim vardır. Miyop ve astigmatı anlatmaya gerek yok herhalde.
Varis ve Fıtık: İki ayaklılığa geçişin bedelidir. Toplardamar kapakçıkları ve karın kasları yetersiz kalır.
20'lik Dişler: Atalarımızın çenesi daha genişti ve sert bitkileri çiğnemeye uygundu. Ateşin keşfiyle besinler yumuşadı, çene kasları küçüldü, çene kemikleri daraldı ancak diş sayısı aynı kaldı. Dolayısıyla 20'lik dişlere yer kalmadı. Ve bu fazlalık olan dişler çenede sıkışıp diş eti altında kalır, diş dizilimini bozar, ağrı yapar, ve hatta tam çıkamayan bir yirmilik diş, bakteri yuvası olur. Bu evrimin bir sonucudur. Bazı insanlarda hiç çıkmaması, evrimin bu dişleri eleme sürecinde olduğunu gösterir.
Apandis: Atalarımızda selüloz sindirimi yapan organ, insanda işlevsizleşmiştir. Ve insanda işlevsiz olmasına rağmen patlama riski vardır.
Omurga: Dört ayak üzerinde yürüyen atalarımızdan miras kaldığı için iki ayağa kalkmaya pek uygun değildir. Bu yüzden bel ağrısı kaçınılmazdır, çünkü omurga aslında ağırlığı taşımak için değil, dört ayak üzerinde durmak için evrimleşmiştir. Fıtık ve disk kaymaları yaygındır, çünkü omurlar üst üste dizildiğinde fazla baskıya maruz kalır. Skolyoz ve kamburluk sık görülür, çünkü omurga dik durmaya tam adapte olamamıştır. Ne kadar da mükemmel bir tasarım, değil mi?
Diz eklemleri: Tanrı bize "Diz eklemlerini en zayıf şekilde birleştireyim, menisküs yırtılsın, ACL koparılsın. Sporcular ömrünü ameliyatla geçirsin." demiş resmen. Asıl sebebi ise basit, atalarımız dört ayak üzerinde yürürken dizler daha az yük taşıyordu. İki ayak üzerinde dik durunca diz eklemi aşırı yüke maruz kaldı. Ancak evrim bu yeni duruma tam uyum sağlayamadı.
Ölüm, acı ve travma içeren insan doğumu: İnsan doğumu, memeliler arasında en acılı ve ölümlü olanlardan biridir. Bunun temel nedeni, insanın dört ayaklıdan iki ayaklıya evrimleşirken daralmış olan pelvis yapısıdır. Sırf bu yüzden bebeğin başı annenin pelvisine sığmayabilir bu da sezaryen gerektirir. Son 300 bin yıldır milyonlarca anne ve bebek sırf bu sebepten dolayı öldü. Ve insan yavruları, diğer primatlara kıyasla daha sık ters pozisyonda doğar, bu da komplikasyon riskini artırır. Süper bir tasarım gerçekten. Ha eğer saçma bir şekilde "imtihan dünyası" falan diyecek olursanız, aynı durum köpeklerde de mevcut. Hatta en trajik olan doğum süreci sırtlanlara aittir, %60 ölüm riski vardır. Köpekler ve sırtlanlar da mı imtihandan geçiyor o zaman? :D
Farengiyal Yarıklar: İnsan embriyosunda, balıklardaki solungaç yarıklarının homolog yapıları geçici olarak oluşur.
Kuyruk Sokumu: Ortak atalarımızın denge ve iletişim için kullandıkları kuyruklar iki ayaklılığa geçişte işlevsizleşti ve köreldi. Bu bölge düşme sonucu kırılabilir, kronik ağrı yapabilir. Embriyo döneminde insan embriyosu 4-5. haftada gerçek bir kuyruk geliştirir, sonra gerileyerek körelir. Ortak atalarımızdan mirastır.
Nefes ve yemek borusu: Tanrı bize "Nefes borusu ile yemek borusunu aynı yere koydum, kim ölürse ölsün." demiş resmen. İnsan anatomisinin en büyük tasarım facialarından biri, nefes borusu ve yemek borusunun aynı girişi paylaşması. Bu durum gereksiz yere boğulma riskini artırır, yutkunma mekanizmasını karmaşıklaştırır ve hatta ölümcül kazalara yol açabilir.
Çöp DNA (Pseudogenler): İnsanda işlevsiz olan GULO geni (C vitamini sentezleyen gen) diğer primatlarla aynı mutasyonu paylaşır. Bu gen tamamen gereksizdir ve ortak atadan miras kaldığı kanıtlıdır.
Endojen Retrovirüsler (ERV'ler): Viral DNA parçaları, türlerin genomlarına rastgele bulaşır. İnsan ve şempanze genomlarında aynı ERV'lerin aynı pozisyonda bulunması ortak atadan geldiğimizi gösterir. Eğer insan özel yaratıldıysa, neden genlerimizde şempanzelerle ortak viral enfeksiyonların izleri var? Tanrı bize virüs bulaştırmış olabilir mi? Ve HERV-K104, insan ve şempanzede tamamen aynı lokasyondadır. Yani yalnızca bizim türümüzün tanrı tarafından yaratılmış olması ve bunların tesadüfen benzer olmuş olma olasılığı sıfıra yakındır.

Bu hatalar "Allah'ın akıllı tasarımı" iddiasıyla bağdaşmaz, ancak evrimle mükemmel uyumludur. Bu özellikler evrimsel sürecin mirasıdır ve insanın "özel" yaratıldığı iddiasıyla çelişir. Ve eğer insan özel olarak yaratılmadıysa ve tanrı evrimsel sürece dahi müdahalede bulunmuyorsa, işte o zaman tanrı ya yoktur ya da bizi umursamıyordur.
Evrim saçmalığıyla başarılar. Kendinize şunu sorun yeter, insanlık en son hangi evrimi geçirdi ve şuan neden evrimleşme tökezledi bilim insanları deneyler yaparak kendileri evrimi hızlandırmak için uğraşırken bilime sahip olmadan insanı bugüne evrimlestiren bilim neydi.
 

penthaL

80+
Katılım
29 Ekim 2024
Mesajlar
148
bana insan elinden bile küçük birşeyden şuanki insan boyutuna ve zekasına sadece evrim ile nasıl gelinildiğini açıklayabilirsen evrimi gerçekten kabul edeceğim
Tabii anlatayım. Öncelikle 3.8 milyar yıl (3.800.000.000+) sürmüş olan kademeli değişimler ile bugünkü halimize ulaştık. Yani aşağıdaki anlatacaklarım 3.8 milyar yıl içerisinde yaşanmış olanların kısa bir özetidir. Detay istiyorsan detaylı araştırmalar yapabilirsin.

Dünya'nın erken dönemlerinde, basit kimyasal bileşikler (su, metan, amonyak) enerji kaynakları (yıldırımlar, volkanik aktivite) sayesinde karmaşık organik moleküllere dönüştü. Kendini kopyalayabilen ilk RNA molekülleri, genetik bilginin aktarımını sağladı. Lipid zarlar içinde kendini koruyabilen bu moleküller, prokaryot adı verilen ilk basit hücreleri oluşturdu. Bazı prokaryotların birbirini yutmasıyla, mitokondri ve kloroplast gibi organeller oluştu. Bu, ökaryotik hücrelerin ortaya çıkışını sağladı. Mikrotübüller ve aktin filamentler sayesinde hücreler şekil değiştirebildi ve hareket edebildi. Tek hücreliler, koloniler oluşturarak iş bölümü yapmaya başladı. Bazı hücreler beslenme, bazıları koruma, bazıları ise üreme görevini üstlendi. Vücut planını düzenleyen HOX genleri, farklı dokuların oluşumunu sağladı.
Kambriyen patlaması ile birlikte çeşitli vücut planları hızla ortaya çıktı. İlk omurgalılar olan balıklar, kemikli iskelet ve çeneler geliştirdi.
Sonrasında karaya geçiş gerçekleşti. Tiktaalik gibi geçiş formları, yüzgeçlerin nasıl bacaklara dönüştüğünü gösteriyor. Bunun hakkında da detaylı araştırma yapabilirsin. Dinozorlar çağında küçük memeliler, metabolizmalarını geliştirerek hayatta kaldı. Plasenta evrimi yavruların anne karnında daha uzun süre beslenebilmesine olanak sağladı. Koku alma ve dokunma duyularının gelişmesiyle beyin hacmi arttı ve milyonlarca yıl sonra primatlar ortaya çıktı. Taş alet kullanımı (Homo habilis), ateşin kontrolü (Homo erectus), dilin gelişimi (Homo sapiens) ile insan beyni hızla gelişim sağladı.
Soyut düşünce, sanat ve sembolik iletişim ile bilişsel devrim yarattık. Yerleşik yaşama geçtik ve uygarlıklar kurduk.

Bu kadar uzun ve detaylı bir sürecin özeti ancak bu kadar oluyor, eğer daha fazla detay öğrenmek istiyorsan bol bol okuman ve araştırman gerek. Tabii burada da okumayı ve öğrenmeyi sevip sevmemen büyük bir rol oynuyor.
Mesaj otomatik birleştirildi:

Evrim saçmalığıyla başarılar. Kendinize şunu sorun yeter, insanlık en son hangi evrimi geçirdi ve şuan neden evrimleşme tökezledi bilim insanları deneyler yaparak kendileri evrimi hızlandırmak için uğraşırken bilime sahip olmadan insanı bugüne evrimlestiren bilim neydi.
Mesela size canlı kanlı bir örnek. Okumaktan nefret ederseniz ve bilimle hiçbir alakanız olmazsa böyle olursunuz maalesef.
Mesaj otomatik birleştirildi:

Din ile çelişmediğini ben bir önceki konuna yazıp açıklamıştım bidaha yazmaya uğraşmak istemiyorum. Evrimi reddettiğimi veya kabul etmediğimi söylemedim evrimi kabul ediyorum. Sadece ben bütün düzenin tanrı tarafından kontrol edildiğini savunuyorum. 20 lik dişlerin günümüzde kullanılmaması organın işlevselliğini yitirdiğini belki ileride değişeceğini gösterir. Kör bir organ var insanın vücudunda demen insanın evrim sürecinin herhangi bir döneminde oluşmuş ama hiçbir zaman bir işine yaramamış gibi bir anlamda kullanmışsın gibi oluyor. Ki bu da senin evrimi reddettiğini gösterir. O organın ileride ne olacağını veya insan vücudunda kalacağını zaman gösterir. Saydığın bütün organlar zamanında belli amaçlar için insan vücudunda bulunuyordu şuan da işlevleri günümüz insanı için kalmadı, insanın evrimi durmadı hala devam ediyor ileriki yıllarda ömrümüzün yettiği süreçte o organlara ne olacağını göremeyeceğim için yorum yapamayacağım.
Mesaj otomatik birleştirildi:


Bunun için çeşitli makaleler ve belgeseller izleyebilirsin ayrıca biraz araştırırsan atalarımızın fosillerine ve dna benzerliği mantığına erişebilirsen çoğu varlığın dnasının %98 benzerlikte olduğunu görebilirsin ( ortak ata ) Ayrıca Kutsal kitabımız kuranda da sizi direk insan formunda yarattık demez. Balçık benzeri formda yaratıp insan şekline bürüdük der.
Yahu eğer tanrı senin dediğin gibi evrime müdahale ediyorsa neden körelmiş organlar var diye sordun mu kendine hiç? Bu organları körelmeyecek şekilde tasarlayamıyor muydu her şeye gücü yeten tanrı? Ve konuda anlattığım uzuv ve organların yarısından fazlası körelmemiş, yanlış şekilde tasarlanmış sistemler. Yani sen şuan konunun yalnızca yarısını eleştiriyorsun, geri kalan kısmı nerede?
 
Son düzenleme:

TahinPekmez

80+ Gold
Katılım
5 Ağustos 2021
Mesajlar
5,113
Tabii anlatayım. Öncelikle 3.8 milyar yıl (3.800.000.000+) sürmüş olan kademeli değişimler ile bugünkü halimize ulaştık. Yani aşağıdaki anlatacaklarım 3.8 milyar yıl içerisinde yaşanmış olanların kısa bir özetidir. Detay istiyorsan detaylı araştırmalar yapabilirsin.

Dünya'nın erken dönemlerinde, basit kimyasal bileşikler (su, metan, amonyak) enerji kaynakları (yıldırımlar, volkanik aktivite) sayesinde karmaşık organik moleküllere dönüştü. Kendini kopyalayabilen ilk RNA molekülleri, genetik bilginin aktarımını sağladı. Lipid zarlar içinde kendini koruyabilen bu moleküller, prokaryot adı verilen ilk basit hücreleri oluşturdu. Bazı prokaryotların birbirini yutmasıyla, mitokondri ve kloroplast gibi organeller oluştu. Bu, ökaryotik hücrelerin ortaya çıkışını sağladı. Mikrotübüller ve aktin filamentler sayesinde hücreler şekil değiştirebildi ve hareket edebildi. Tek hücreliler, koloniler oluşturarak iş bölümü yapmaya başladı. Bazı hücreler beslenme, bazıları koruma, bazıları ise üreme görevini üstlendi. Vücut planını düzenleyen HOX genleri, farklı dokuların oluşumunu sağladı.
Kambriyen patlaması ile birlikte çeşitli vücut planları hızla ortaya çıktı. İlk omurgalılar olan balıklar, kemikli iskelet ve çeneler geliştirdi.
Sonrasında karaya geçiş gerçekleşti. Tiktaalik gibi geçiş formları, yüzgeçlerin nasıl bacaklara dönüştüğünü gösteriyor. Bunun hakkında da detaylı araştırma yapabilirsin. Dinozorlar çağında küçük memeliler, metabolizmalarını geliştirerek hayatta kaldı. Plasenta evrimi yavruların anne karnında daha uzun süre beslenebilmesine olanak sağladı. Koku alma ve dokunma duyularının gelişmesiyle beyin hacmi arttı ve milyonlarca yıl sonra primatlar ortaya çıktı. Taş alet kullanımı (Homo habilis), ateşin kontrolü (Homo erectus), dilin gelişimi (Homo sapiens) ile insan beyni hızla gelişim sağladı.
Soyut düşünce, sanat ve sembolik iletişim ile bilişsel devrim yarattık. Yerleşik yaşama geçtik ve uygarlıklar kurduk.

Bu kadar uzun ve detaylı bir sürecin özeti ancak bu kadar oluyor, eğer daha fazla detay öğrenmek istiyorsan bol bol okuman ve araştırman gerek. Tabii burada da okumayı ve öğrenmeyi sevip sevmemen büyük bir rol oynuyor.
Mesaj otomatik birleştirildi:


Mesela size canlı kanlı bir örnek. Okumaktan nefret ederseniz ve bilimle hiçbir alakanız olmazsa böyle olursunuz maalesef.
ya sen varya kendini aştın iyice. okudum hepsini üşenmeden. Şu en son yazdığına kendin bile inanmıyorsundur kesin. Dünyanın erken döneminde.... falan filan. hepsi rasgele oldu demi. Daha pıhtılaşan kan üretilemiyor, yıl 2025 olan kandan yapay et yapılmaya başlanmış. sen 4 milyar yıl önceki olayı bir dizi olayı tesadüfe adadın.
Ters Retina: Gözdeki fotoreseptörler,
yaaa o kadar prof. göze bakıp islamı seçmiş sen hata diyorsun. lütfen donanım arşivini terk et. senin yerin technopat
 

penthaL

80+
Katılım
29 Ekim 2024
Mesajlar
148
ya sen varya kendini aştın iyice. okudum hepsini üşenmeden. Şu en son yazdığına kendin bile inanmıyorsundur kesin. Dünyanın erken döneminde.... falan filan. hepsi rasgele oldu demi. Daha pıhtılaşan kan üretilemiyor, yıl 2025 olan kandan yapay et yapılmaya başlanmış. sen 4 milyar yıl önceki olayı bir dizi olayı tesadüfe adadın.

yaaa o kadar prof. göze bakıp islamı seçmiş sen hata diyorsun. lütfen donanım arşivini terk et. senin yerin technopat
4 milyar yıl önceki olayı bir dizi tesadüfe mi adadım? :D Yani moleküller bir araya gelerek periyodik tablodaki tüm kompleks elementleri, hatta bu elementler de su gibi kompleks bileşikleri oluşturabiliyor ama sen milyonlarca yıl içerisinde amino asitlerin ve nükleotit gibi bileşiklerin oluşmasını, bu bileşiklerin de ilkel hücreleri oluşturmasını imkansız olarak görüyorsun. Yazık, ne diyeyim. Okumayı ve öğrenmeyi seçmezseniz siz de bu arkadaş gibi birkaç prof'un sizin dininizi belirlemesine izin verirsiniz.
 

TyShame

80+ Silver
Katılım
19 Haziran 2024
Mesajlar
2,161
Dahası  
Reaksiyon skoru
851
İsim
Halil
İlgilendiği Kategoriler
Tarih, Felsefe, Mobil Bilgisayarlar, Oyunlar
Yahu eğer tanrı senin dediğin gibi evrime müdahale ediyorsa neden körelmiş organlar var diye sordun mu kendine hiç? Bu organları körelmeyecek şekilde tasarlayamıyor muydu her şeye gücü yeten tanrı? Ve konuda anlattığım uzuv ve organların yarısından fazlası körelmemiş, yanlış şekilde tasarlanmış sistemler. Yani sen şuan konunun yalnızca yarısını eleştiriyorsun, geri kalan kısmı nerede?
Evrime müdahale ediyor veya kusursuz yarattı diyen de olmadı. Sınav dünyası burası ona bakarsan kusursuz bir makinada Genetik hatası ( down sendromu vs vs ) gibi hatalar da olmamalı :D İşte onların sınavı da o. Körelmeyecek şekilde tabii yaratabilirdi ama yaratmamış neden yaratmadığını öbür tarafta sorabilirsin ben bilmiyorum şahsen :D Yanlış tasarlandı dediğin organların çoğu insanın 2 ayak üstüne kalkmasıyla beraber gerekli gücü sağlayamayan araçlar mesela Menüsküs yırtığı bir örnek kendin örnek vermişsin. Senin içinde bulunduğun dünya bile kusurluyken sen nasıl mükemmel yaratılacaksın :D Yada açıklayamadığın evrenin %85 kara madde ? :D Kara maddeyi açıklayamıyorsun müdahale edemiyorsun en ufak değişiklikte neler olacağını 1 saniye sonra neler olacağını bilmiyorsun ama yaşıyorsun. Ben bilime inanan bir insanım tanrının kıyametinin geleceğini biliyorum ama ne şekilde geleceğini bilmiyorum bu yarın da olabilir güneşin dünyayı 4 milyar sonra yutması ile de olabilir yada insanlığın dünyayı yoketmesiyle de olabilir :D
 
Top Bottom