Hak din İslam'dır çünkü. Ateist birinin gidip Hindu olması imkansıza yakındır. Hinduizmi biraz incelemen kâfi olacaktır. Her yanı beşeriyet kokan bir din. Hindistan'da bu din üzerine doğmadığın müddetçe kendi isteğinle geçmek için aklı bir kenara bırakman gerek. Ateist biri geçerse İbrahimi dinlere geçer, bunlardan da korunmuş olan ve mantıklı olan İslam'dır. Tevrat pek garip bir kitaptır. İçerisinde peygamberle Allahla güreştirilir, peygambere şarap içtirip kızlarıyla seks yaptırılır, akla mantığa sığmayacak tahrifatlar buram buram vardır. Keza mevcut Tevrat metinlerinin, Hz. Musa'ya nazil olan metnin -M.Ö. 7. ve 5. yüzyıllar arası olduğu tahmin edilir- kayboluşundan yüzyıllar sonra oluşturulduğunu biliyoruz. Yahudi Tevratı ile Samirî Tevratı arasındaki yaklaşık 6.000 fark cabası. Yahudilerin ırkçılığı da tuzu biberi. Yahudi doğmayan birinin sonradan Yahudi olması imkansıza yakındır. Hristiyanlık desen teslis inancı başlı başına bir sorun. Pavlus'un tahrif ettiği din. Hz. İsa'ya inenle alakası yok. Pazardan pazara bana gel, gayrı özgürsün dinine dönmüş durumda. Tek amaç mensup toplamak, misyonerlik. Hristiyan bireyin ateist bir bireyle pek farkı yoktur yaşantı olarak. Ateist birini çekecek hiçbir unsur bulunmaz, mantıklı da gelmez. Kilisede, orada, burada misyonerlik kasanlar hariç dinine bağlı bir Hristiyan da göremezsin. Geriye kalan tek din İslam'dır. Evvelkilerin saçmalıklarını nehyeder, değiştirildiğini belirtir, Allah katındaki dinin yalnızca kendisi olduğunu söyler. Akıl ve mantık dinidir. Türlü mucizeleri barındırır. Diğer tüm dinlerden daha sarih bir şekilde elimize ulaşmıştır, değiştirilmediğine kaniyiz. Kendinden evvelki dinlerle temel hususlar harici zerre alakası yoktur. Görürsen "Tüm bu dinler aynı, hiçbirinin özel yanı yok." diyeni, bil ki cahildir. Ön yargılı olmayan bir beynin İslam'dan başka varacağı yol yoktur. Vakti zamanında benim de çok sorularım vardı, araştırdıkça yeni sorular peydah oldu. Cevapsız hiçbir soru yok, hepsinin kendi içerisinde mantığı ve tutarlılığı var.
Algı yapmayın. Rahman suresi 19-25'i kast ediyorsunuz sanırım. Oradaki iki deniz de tuzlu suyu kast eder. Sarahaten bir tatlı su yoktur. Hasan-i Basri ve Katade gibi alimler ilk denizin Rum Denizi (Akdeniz) öbürünün ise Fars Denizi (Basra Körfezi) olduğunu söylemişlerdir. Karışmamasını sağlayan şey ise kara parçalarıdır. Taberi, Keşşaf, İbn Kesir ve Kurtubi başta olmak üzere pek çok alimin tefsirinde de bu şekilde geçer. Attığınız linkteki mevzunun ayetle alakası nedir anlamadım. Bu ayete yapılan tek saldırı bu da değildir gerçi, ona da değineyim. 22. ayette inci ve mercan çıkar diyor, buna bile saldıran var. "Tatlı suda mercan oluşmaz!", bilimsel hata diyorlar. Ayet tatlı suyu nerede demiş diye sorarlar adama. İki deniz diyor. Birini tatlı, birini tuzlu alıyor saldırmaya çalışanlar. Tutarsızlığa bak. Keza Türkçedeki mercan kelimesi ile Arapçadaki mercan kelimesi de farklı mânâlara gelir. Türkçedeki mercan kelimesinin kastı mercan resiflerinde yetişen mercandır. Arapçada ise küçük ya da büyük inciye mercan denir. Bu ayete yapılan iki saldırıda mânâsızdır. Furkan 53 ise tokat gibi çarpar adama, bakalım ne diyor. "Biri tatlı, biri tuzlu suyu karışacak biçimde birbirine salıverir.", birbirine değme, karışma varmış bak. Buna rağmen de tatları bozulmaz, akabinde de bunu söyler. Tatlı ve tuzlu su arasına perde koyan O'dur. Tatlı su tatlı olma özelliğini kaybetmez, tuzlu su da tuzlu su olma özelliğini kaybetmez. Zira suyu tatlı, serinletici ve sakin olan bir deniz yoktur. Tatlı olan sular, insanlar arasında akan sulardır ki Allah bunları ihtiyaçlarına, kendilerine ve arazîlerine yetecek ölçüde yarattıkları arasında dağıtmıştır. Tuzlu olan sular ise durgun sulardır. Allah, bu durgun suları tuzlu olarak yaratmıştır ki onlar sebebiyle hava kokuşup varlıklar bununla bozulmasın ve yeryüzü ölen canlılar sebebiyle kokuşmasın. Suyu tuzlu olduğu için oraların havası sıhhatli, ölüleri ise temizdir. Hz. Muhammed'in de bu cihetten hadisi vardır. Bilim de bunları kanıtlamıştır. Arabistan'da iki dağ arasındaki bir beldede doğmuş bir ümminin bunları yazmış olabileceğini düşünmek pek zordur, iftiradır. Bu ayetler apaçık mucizedir, bilimsel hata diye koyuyorsunuz önümüze.
Tabiin dahil pek çok müfessir yıllardır karışmama mevzusunu araya kara parçaları girmesi olarak açıklamıştır. Zorlama tevillere pek gerek yok. Haloklin, okyanus altı dalgalar cart curt buna benzer şeyleri hep Sorgulayan Müslüman tarzı reformist, mealist sitelerde gördüm.
Anlıyorum.