İrtica İle Mücadele 2

Cevdet Sunay

80+ Platinum
Katılım
8 Ağustos 2020
Mesajlar
12,313
Reaksiyon skoru
25,562
Genelkurmay- İrtica İle Mücadele (1997) Bölüm 2 ; Tehditi Anlamak
Böylece; Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti yapısı yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya geldiğinden, konunun hayati önemine binaen 28 Şubat 1997 tarihinde MGK’da görüşülmesi kararlaştırılmıştır. MGK’ca alınan kararlar doğrultusunda görsel ve yazılı basındaki gelişmeler olayları tüm çıplaklığıyla ortaya koymasına rağmen, siyasal İslamî kesim her alanda cephe oluşturarak bu kararlan uygulatmamak için dayanışma içine girmiştir. Oysa ki alınan bu kararlar Başbakan ve yardımcısı tarafından imzalanmış, hükümet tarafından da benimsenmiş, önce İçişleri Bakanlığı, bilahere Başbakanlık tarafından bu kararların uygulanması yönünde genelge yayımlanmıştır. Ancak geçen üç aylık dönem içinde, göstermelik bazı uygulamalar hariç, kararların üzerine gidilmemiş, bilakis kararlar askerlerin dayatması olarak kamuoyuna yansıtılmış ve TSK hedef gösterilmiştir.

Bu süre içinde; Milli Güvenlik Kurulu’nun aldığı kararlardan 8 yıllık kesintisiz temel eğitime ilişkin karar, kamuoyunda ve irticai kesim içinde en çok tartışılan konu olmuştur.
Dini eğitim veren eğitim kurumlarıyla taban oluşturma, geliştirme ve siyasal İslamı gerçekleştirme avantajını kaybedeceğini değerlendiren irticai kesim, bu kararı tabanına “TSK, imam hatip okullarını kapatmak istiyor” şeklinde yansıtılarak, yurdun çeşitli yerlerinde protesto mitingi ve toplantılar düzenleyerek, mektup ve imza kampanyaları açarak, TSK’ni din karşıtı bir kurum olarak gösterme çabası içine girmiştir.

İrticai kesim 8 yıllık kesintisiz eğitimin imam hatip liselerinin orta kısmının kapatılmasını ve velilerin, çocuklarının üzerindeki velayet hakkının alınmasını hedeflediğini ileri sürerek, eylemlerinde yandaşlarından destek bulmuş ve bu suretle bazı siyasi partiler üzerinde baskı oluşturarak konuyu Meclis gündemine sokmaya çalışmıştır.
Oysa çağdaş dünyada eğitim ve öğretim bütünlüğü dikkate alındığında 8 yıllık kesintisiz eğitim vazgeçilmez önkoşul olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu bağlamda. Sultanahmet Mitingi örneğinde görüldüğü üzere, irtica yanlılarının, MGK kararını şiddetle protesto etmenin yanı sıra. şeriat özlemlerini dile getiren çeşitli sloganlar atarak, hilafet bayrağı açarak, milletin onur ve şeref timsali olan Türk bayraklarını ise yere serip üzerine oturarak toplumun birlik ve beraberliğine yönelik kışkırtıcı ve bölücü bir görüntü sergilemeleri esefle izlenmiştir. Bunun yanı sıra; içlerinde siyasal İslam yanlısı milletvekillerinin de bulunduğu Türk hacı adaylarının Avrupa’dan gelen Milli Görüşçülerle hacda birleşerek; şeriat özlemini dile getiren söylemde bulunmaları, dinin siyasete alet edildiğini, açıkça ortaya koymuştur.

Bunun yanı sıra; içlerinde siyasal İslam yanlısı milletvekillerinin de bulunduğu Türk hacı adaylarının Avrupa’dan gelen Milli Görüşçülerle hacda birleşerek; şeriat özlemini dile getiren söylemde bulunmaları, dinin siyasete alet edildiğini, açıkça ortaya koymuştur. MGK kararlarının uygulanmasıyla ilgili İçişleri Bakanlığı tarafından çıkartılan genelgeden sonra, izinsiz açılan Kur’an kurslarının kapatılması ve Kıyafet Kanunu’na aykırı giyinenlerin toplanması gibi sınırlı göstermelik bazı uygulamalar yapılmıştır. Ancak başta devlet daireleri olmak üzere türban uygulamalarında artış olduğu müşahede edilmektedir.

İrticai kesim, izinsiz açılan Kur’an kurslarının kapatılma ihtimaline karşılık, kursları vakıflar bünyesinde yeniden organize etme gayretlerine yönelmiştir.
YAŞ kararlan ile TSK’den ihraç edilen subay ve astsubaylar özellikle irtica yanlısı kurum ve kuruluşlarda istihdam edilmeye devam edilmiş ve bir vakıf içinde toparlanmalarına yardım edilmiştir.
İrticai kesim yanlıları TSK’lerine yönelik olarak; gerçekleştirdikleri yoğun propaganda faaliyetleri ile bir taraftan TSK’ni dine karşı göstermeye çalışmışlar, diğer yandan “TSK. belli güçlerin değil, halkın ordusudur. Ordu peygamber ocağıdır” gibi belli çevrelere sıcak mesajlar göndererek, Silahlı Kuvvetlerin emir komuta yapısını yıpratmaya yönelik gayret içinde görünmüşlerdir.
İrtica yanlısı bir milletvekili; ordu ile halkı karşı karşıya getirmek için, MGK kararlarından 8 yıllık eğitim konusunun kendileri tarafından kasıtlı olarak tırmandırıldığını açıkça ifade etmiştir.

Siyasal İslamcı olduğunu belirterek, ordunun bir siyasi partiye oy veren 6 milyon siyasal İslamcıyı görmezden gelemeyeceğini, 3500 PKK’lı ile başedemeyenlerin 6 milyon siyasal İslamcıyla nasıl başedeceğini ifade ederek, tabanına TSK’ne karşı cihada hazırlık mesajı vermiştir. Diğer bir irtica yanlısı milletvekili ise, Türkiye’nin İsrail’le yapacağı tatbikatları istismar ederek Silahlı Kuvvetlerimize ve komutanlarımıza ağır eleştirilerde bulunmuştur.
Propaganda yoluyla; irticai kesim sahip olduğu 19 gazete, 110 dergi, 51 radyo ve 20 televizyon istasyonu ile taban geliştirmeye yönelik propaganda faaliyetlerini kesintisiz olarak sürdürmüştür.

İrticai kesim, 28 Şubat MGK kararlan sonrasında propaganda faaliyetlerinin büyük bir kısmını MGK kararlarının engellenmesine teksif etmiştir. Yapılan propaganda çalışmalarında;
İslamın emrinde olan imam hatip okulları ve Kur’an kurslarının kapatılamayacağı, kapatmak isteyenlerin “halk düşmanı” olarak tarih önünde mahkum olacakları
Laiklik ve Atatürkçülüğün Türkiye’nin ilerleme ve gelişmesini engelleyen başlıca etkenler olduğu;
Bugünkü rejimin askerlerin dayatması olduğu belirtilmiştir.
Ayrıca ordunun, milletin inancını birinci derecede düşman olarak nitelediği; laik rejimin kendini koruması için oluşturduğu ordunun yükünü ise Müslüman halkın çocuklarının çektiği ifade edilmiştir.
Siyasal İslam taraftarlarının sahip oldukları 2500 dernek, 500 vakıf, binin üzerinde şirket, 1200 yurt, 800’ün üzerinde özel okul ve dershaneler ile oldukça yüksek bir ekonomik güce kavuşmuş ve bu yöndeki çalışmalarına devam ettiği görülmüştür.


Bu bağlamda;
  • Devlet bütçesinden vakıflara yardım adı altında büyük ölçüde parasal destek sağlanmıştır.
  • Milli Görüşçüler, Milli Gençlik Vakfı vasıtasıyla yasalara ve İçişleri Bakanlığının genelgesine rağmen, yurtiçinde kurban derilerini toplama faaliyetlerini sürdürmüştür.
  • Aynı grup yurtdışında ise uluslararası insani yardım teşkilatı vasıtasıyla kurban başına 200 mark almak kaydıyla 50 bölgede büyük çaplı kurban kesim kampanyası düzenlemiştir. Geçen yıl 36 bölgede düzenlenen bu kampanya ile 30 000 kurban kesimi yapıldığı tespit edilmiştir.
  • Kendilerine müzahir belediyelerde iş yaptırmak ve ihale alabilmek için, vatandaş ve işadamlarından bağış adı altında para alınmaktadır.
  • Özelleştirme kapsamında yapılan ihalelerde, irticai kesim yanlısı şirketlere öncelik verildiği ve bu şirketlerin başta enerji olmak üzere, stratejik öneme haiz sektörlerdeki ihalelere ilgi duyduğu ve birleşerek güç oluşturmaya yönelik çalıştıkları hususu açık kaynaklarda yer almıştır.
Diğer yandan irticai kesim. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde ülke bütünlüğüne yönelik yıllardır devam eden terör sorunlarına ümmetçilik anlayışı ile yaklaşarak bölgedeki tabanlarını genişletme çalışmalarını sürdürmektedir.
 
Geri
Top