conveyor belt overlord
80+ Silver
- Katılım
- 8 Aralık 2020
- Mesajlar
- 4,728
Planlıyorum bende araştırma içindeyimBitcoin, bir kripto para ve ödeme sistemi. 2008 yılında bu sistem 9 sayfalık bir belgeyle dünyaya duyuruldu. İşte insanlık tarihinin belki de en önemli yazılarından biri olan bu belgenin yazarı da gizemli: Satoshi Nakamoto. Kim olduğu bilinmiyor. Tabi hakkında pek çok spekülasyon var, hatta Elon Musk olduğunu iddia edenler bile…
Peer-to-peer kısaca P2P deyimini özellikle belirtmek isterim. Çünkü P2P merkezi yapısı olmayan bir ağ yapısı demek.
Aracıları ortadan kaldırıyor. Peki kim bu aracılar? Finansal organizasyonlar. En başta ülkelerin merkez bankaları. Bitcoin dünyasında böyle bir merkezi otorite yok.
Onun yerine açık kaynak kodlu bir yazılım var. Evet şu anda bu yazılımı indirip kodlarını inceleyebilirsiniz. Sistem herkese açık. Hatta daha iyisini de yapabilirsiniz. Nitekim şu anda Bitcoin benzeri 1300’den fazla kripto para birimi var ve sayıları da artmaya devam ediyor. ( https://coinmarketcap.com/coins/ )
Bitcoin bildiğimiz bakkal defteri sistemini kullanıyor fakat online haliİ işte bu ve benzeri kayıtlardan oluşturulan zincirlere de Blockchain deniliyor. Bu da herkese açık. Şu ana kadar dünyada yapılan tüm Bitcoin transferlerini de bilgisayarınıza indirebilirsiniz. Yaklaşık 350 GB boyutunda bir dosya.
Peki nasıl oluyor da bu kayıtlara güvenebiliyoruz? Çünkü bu kayıtlar, bakkal defterlerinden farklı olarak pek çok kişi tarafından tutuluyor. İsteyen herkes bir kayıtçı haline gelebilir. Sürekli olarak da senkronize ediliyor. Ahmet, Mehmet'e 1 Bitcoin gönderdiğinde bu 3 bilgi yani gönderenin hesap numarası, alıcının hesap numarası ve gönderilen miktar tüm dünyadaki defterlere yazılıyor.
Buna dijital bir cüzdan da diyebiliriz. Bu cüzdanın güvenliği de kriptografi bir başka deyişle kriptolojiyle sağlanıyor. Yani şifrelemeyle. Her cüzdanın iki anahtarı var. Biri özel, biri de genel. Özel anahtarınızı sadece siz biliyorsunuz ve kullanıyorsunuz. Sizin imzanız gibi. Ama taklit edilemiyor. Ahmet Mehmet'e 1 Bitcoin göndermek istediğinde bunu önce sadece kendisinin bildiği bir anahtarı kullanarak imzalıyor - İstanbullu Ahmet- sonra da genel anahtarıyla birlikte Bitcoin ağına gönderiyor. Ağdakiler de genel anahtarı kullanarak işlemi kontrol ediyorlar. Eğer genel anahtarı Bitcoin ağında onaylanırsa, gönderilen mesajın herhangi bir Ahmet’ten değil de İstanbullu Ahmet’ten geldiği kanıtlanmış oluyor. Kimlik kontrolü bu şekilde yapılmış oluyor.
Peki diyelim ki Ahmet’in cüzdanında sadece 1 Bitcoin var ve bununla benden bir araba satın aldı. Sonra da gidip 1 Bitcoin daha harcamaya kalkıştı. Bu işi bankadaki parasıyla yapmaya çalışsaydı ne olurdu? İkinci alışverişe izin verilmezdi çünkü bankacılık sistemi onun sahip olduğu tüm parayı önceden harcadığını bilirdi. Yani paranın kime ait olduğu kadar ne zaman harcandığı da önemli. Bitcoin dünyasında bir harcama ya da başka bir deyişle para transferi yapmak istediğinizde sistem önceki sahip olduğunuz miktarı ve bugüne kadar yaptığınız tüm transferleri kontrol etmek zorunda.
Bitcoin dünyasında her bir para işlemi için böyle bir matematik problemi çözülüyor. Bu problemler kriptografik bir hash fonksiyonu tarafından üretiliyor. Hash fonksiyonu ne demek? En genel anlamda işleri hızlandıran bir algoritma demek. Karmakarışık ve çok değişik uzunluklardaki verileri alıp bunları sabit uzunluktaki verilere dönüştürmek demek. Genellikle verileri karşılaştırmak için kullanılıyor.
Bir şarkı çalarken Shazam gibi bir uygulama onun ne olduğunu hemen biliyor ya. İşte bunun arkasında da benzer bir teknik var. Şarkı ne olursa ya da ne kadar uzun olursa olsun bir hash algoritmasıyla bir dizi koda dönüştürülüyor ve özel bir kimlik üretiliyor. Siz cep telefonunuzdan şarkıyı dinletince bu kimlik milyonlarca şarkıdan oluşan bir veritabanında hızlıca bulunabiliyor. Bu sırada gönderilen kodu tersine çeviren bir hesaplama yapılıyor. Tabi müziğin ne olduğu konusu güvenlik açısından bir risk taşımadığı için kolay ve dolayısıyla hızlı. Ancak Bitcoin dünyasında çok daha güvenlikli bir algoritma olan 256 bit Secure Hash Algorithm kısaca SHA256 kullanılıyor. Bu algoritma kullanılarak oluşturulan bir problemin çözülebilmesi için uygun bir donanıma sahip bir bilgisayarın yaklaşık 10 dakika çalışması gerekiyor. Fakat buna benzer milyarlarca problemin çözülmesi gerektiğini düşünürsek bu hiç de kısa bir süre değil.
Şu anda dünyada pek çok kişi donanım gücü çok yüksek bilgisayarları kullanarak daha fazla sayıda problem çözmeye çalışıyorlar. Buna da Bitcoin madenciliği deniliyor.
Neden binlerce dolar para harcayıp aldıkları bu süper bilgisayarlarla bu işi yapıyorlar? Amme hizmeti olarak mı? tabii ki hayır. Bitcoin sistemi içerisinde bir de ödül mekanizması var. Eğer bu problemleri çözerek sistemdeki kayıtların güvenli bir şekilde tutulmasına yardım ederseniz yeni Bitcoin’ler oluşturuluyor ve hesabınıza aktarılıyor. Tıpkı bir altın madeninde yeni altın bulmak gibi bir şey bu. Fakat şimdi en önemli kısma geliyoruz. Dünyada altın az bulunan bir maden ve zaten o yüzden değerli. Ama yine de toprak altından çıkartılmaya devam ediliyor. Ve daha ne kadar çıkacağı da belli değil. Para da öyle. Basılmaya devam ediliyor. Bitcoin madenciliğindeyse paradan ve altından farklı olarak ne kadar üretilebileceği konusunda kesin ve net bir sınır var. 21 milyon Bitcoin üretilecek. Şu ana kadar 16 milyondan fazla Bitcoin üretildi ama bu iş giderek zorlaşıyor. Projeksiyonlara göre sonuncu yani 21 milyonuncu Bitcoin 2140 yılında üretilecek. İşte böylesine sınırlı sayıda ve zor elde edilebilir olduğu için aynı zamanda değerli olacağı da düşünülüyor.
Şunu eklemek isterim dünyanın en büyük cpu kullanımı bitcoin arkasında yattığı düşünülüyor.
Yani 2140 yılından sonra olduğu gibi kara borsaya düşecek *bence*
Peki siz Bitcoin hakkında ne düşünüyorsunuz? Almayı planlıyor musunuz veya aldınız mı?
ben alacaktım fakat diyanet caiz değildir demiş yani varolmayan bir şeyden para kazanmak günah oluyor tam Türkçesi. Bu yüzden ailem aldırmadı