Eleştiren arkadaşlar neden eleştirdiler bilmiyorum. İstediğin her yerde din konuşabilirsin. (İstisnalar hariç) Pek tabii birer inanan olarak bildiklerimizi aktarmak bizim boyun borcumuzdur. Ancak gel görki sözde Müslümanlar. Konuların üstünü kapatmayı yeğliyor. Bu kişiden kişiye değişir. Herkes kendi fikrini belirtmekte özgürdür. İsteyen eleştirir, isteyen bilgi verir, isteyen dalga geçer bu uzar gider. Ancak bizim için en hayırlısı bildiklerimizi anlatmak, bilmediklerimize de bilmiyorum diyebilmektir. Din kişisel ve çok karmaşıktır. Bizim için kutsal olan 2 kitap (Tevrat, İncil ve Zebur tek bir kitaptır.) ve 3 hak din bize göre kurtuluş yoludur. Panentizm, panteizm, ateizm, agnostizm, dualizm, monoteizm vb gibi inançlara saygı duymaktan başka hiçbir şey yapmaya hakkımız yoktur. Ancak bazı kişisel bozuklukları olan karaktersiz kişilikler, başkalarının inançlarıyla hakaret ederek eleştiriyor veya alay ediyor. Bu sorunlu birşeydir. Hakaretin olmadığı bir yerde saygının okduğundan bahsederiz. (Az önce arkadaşım yanlışlıkla anama küfretti. Ben uzatsaydım kavga çıkar olaylar büyürdü. Konuştum, özür diledi.) Bizim temel görevimiz saygılı olmaktır. Emin olun ki siz onların dinine saygısızlık yaparsanız onlar da sizinkine saygısızlık yapacaktır. Diyanetin yaptığı hiçbir çeviriye güvenmemenizi öneririm. Arapça bilginiz varsa orjinal dilinden okumanız en sağlıklı yol olacaktır. Olay şudur ki, din gerçekten ucsuz bucaksız bir kavramdır. İnsan aklıyla tamamıyla anlamak mümkündür değildir. Emin olun ki ilahi dinler kusursuzdur. Her alana bir yorumu vardır. Şimdi konuyu kısa keselim. Din konuşmak için bir yere ve zaman bağlı kalmak akıllıca değildir. İstediğiniz yerde konuşabilirsiniz. Şuan derse girdim. Hoca geldi. Az sonra neden Allah'a inandığımı, neden namaz kıldığımı, neden dindar olduğumu anlatacağım. Çokça ateist, agnostik, deist arkadaşım var. Son olarak, "Lekum dînikum ve liye dîni." yani "Sizin dininiz size, benim dinim bana." Saygı duyun. İsteyen pastaya da inanır.