Neler Yeni

Hristiyanlık neden yanlış?

TamerKs

80+ Silver
Katılım
9 Ocak 2021
Mesajlar
4,395
Doğru olan din mi var zaten. Hepsi insan uydurması ve yok olma korkusu.
Konuda yoruma dayalı cevapları ciddiye almayacağım, kanıt veya sunacağın argüman varsa dinleriz.
 

PokemonTR

80+ Bronze
Katılım
27 Ocak 2022
Mesajlar
995
Dahası  
Reaksiyon skoru
607
İsim
Salih ÇARDAK
Bu konunun buraya açılması bir hata olmuş. Kendini bilmeyen 15-16 yaşındaki çocukların yoğun bulunduğu bir platformda bu konuyu tartışamazsın ki konu tartışmaya kapalı çünkü yazdıklarının her biri mantığa ve gerçeğe uygun. Bu konuda on binlerce sayfa kitap okumadiktan sonra gelip burada bu konuya yorum yapma haysiyetsizliği bulunan çocuklar beni güldürüyor.😊
 

Felixx

80+
Katılım
6 Nisan 2022
Mesajlar
350

Marginale

80+ Silver
Katılım
11 Mart 2021
Mesajlar
3,071
Dahası  
Reaksiyon skoru
1,432
İsim
Muhammed efe
Bu konunun buraya açılması bir hata olmuş. Kendini bilmeyen 15-16 yaşındaki çocukların yoğun bulunduğu bir platformda bu konuyu tartışamazsın ki konu tartışmaya kapalı çünkü yazdıklarının her biri mantığa ve gerçeğe uygun. Bu konuda on binlerce sayfa kitap okumadiktan sonra gelip burada bu konuya yorum yapma haysiyetsizliği bulunan çocuklar beni güldürüyor.😊
O kadar haklısın ki bu forum ve diğer rakip forum Evrim Ağacı izleyip kendini 580ıq sanan 14-15 yaşında çocuklar ile dolu. Bir keresinde 10 sayfa açıklama yaptım ama karşıda ki tarafta temel kaidelere dayanan bilgi birikimi nile olmadığı için duvara konuşmuş gibi oldum. O zamandan beri bu şeyi bıraktım. Ama okumak isteyen olursa bu yazımı okur. Belki bi bilgi haznelerine faydam olur. Çok sevdiğim bir Prof. un makalesi internette bulabilirsiniz.

Hristiyanların şu anda içinde bulunduğu en büyük hata teslis inancıdır. Bu bakımdan teslis inancının yanlışlığı anlatılmalıdır.

İman bir bütündür. İmanın altı esasına birden inanan kimseye mümin denilir. Bunlardan birine iman etmeyen, yahut bu inancı İslâm'a uygun düşmeyen bir insana, Kur'anî manada mümin denilmez. Kur'an'da tevhit inancı esastır. Yani Allah birdir; zatında, sıfatlarında ve icraatında ortağa, yardımcıya muhtaç olmaktan münezzehtir. Bu tevhit esasına ters düşen her türlü inanç İslâm'a göre şirktir, Allah'a ortak koşmaktır. Böyle bir iman ise Allah katında makbul değildir.

Bilindiği gibi, dinler üçe ayrılıyor: semavî dinler, tahrif edilmiş dinler ve bâtıl dinler.

"Doğrusu Allah katında din ancak İslâm'dır." (Âl-i İmran, 3/19)
âyetinin açık hükmüne göre, beşer aklının mahsulü olan batıl dinler gibi, Tevrat ve İncil'in bozulmasıyla semavîlik özelliğini kaybeden Yahudilik ve Hristiyanlık da Allah indinde geçerli değildir.

"Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, o kimseden bu din asla kabul edilmez ve o, âhirette kaybedenlerden olur." (Âl-i İmran, 3/85)
Din denilince önce itikat, sonra da ibadet akla gelir. Buna göre, İslâm dışında kalan dinlerdeki Allah inancı, melâike, kitap, resul telakkisi, âhiret ve kader anlayışı hakikatle tam uygunluk göstermiyor demektir.

"Bir şey sabit olursa levazımıyla sabit olur." kaidesi meşhurdur. Bir şey için kaçınılmaz lâzımlar, yani özellikler, şartlar vardır. O şeyi bunlardan ayrı düşünemezsiniz. Meselâ, ruh dendi mi hayat onun lâzımıdır; hayatı ruhtan ayıramazsınız.

Diğer bir önemli itikat kaidesi: "İman tecezzi kabul etmez." Yani iman rükünlerini birbirinden ayrı düşünerek, bir kısmına inanıp diğerlerine inanmamak olmaz.

Meselâ, Allah'a inanan fakat âhirete inanmayan insan mü'min değildir. Bu adam için, "Allah inancında mü'min" fakat "âhiret inancında kâfir" gibi ikili bir tasnif yapılamaz. Bu böyle olduğu gibi, Allah inancı da bölünme kabul etmez.

Yani, "Allah'ın varlığına inanırım, ama kadim olduğunu kabul etmem." diyen bir insan, Allah'a değil kendi zihninde kurduğu bir ilâha inanmış olur.

Bu iki kaideye göre, Allah'a imanın sahih olabilmesi için imanın altı rüknünün tamamına Kur'an'ın bildirdiği gibi inanılması gerekiyor. Zira ins ve cinne Allah'ı tanıtan en son ve en mükemmel kitap odur; hiçbir tahrife ve değişikliğe uğramayan yegâne semavî kitap da odur.

Bilindiği gibi, Cenâb-ı Hakk'ın sıfatları ikiye ayrılıyor: sıfat-ı selbiye ve sıfat-ı sübutiye olmak üzere.

Sıfat-ı selbiye; " vücut, kıdem, beka, muhalefetü'n li'l-havadis, kıyam binefsihi, vahdaniyet" sıfatlarıdır. 'vacip bir varlık ile var olan', 'ezelî ve ebedî bulunan', 'hiçbir varlığa benzemeyen', 'varlığı zatından olup varlığında ve devamında kimseye muhtaç olmayan' ve 'bir olan' ilâh ancak Allah'tır.

Sıfat-ı sübutiye ise; "hayat, ilim, irade, kudret, sem', basar, kelam, tekvin" sıfatları. Zatî olarak, "hayat, ilim, irade, kudret, işitme, görme, kelâm ve tekvin (var etme)" sıfatlarına sahip olan ancak Allah'tır. Biz "lâ ilâhe illâllah" derken, bütün bu mânâları ifade etmiş oluruz.

Allah'a iman denildi mi, bu sıfatların tümüne iman anlaşılır; bir tekine dahi inanılmadığı takdirde o iman, Kur'anî mânâda bir iman değildir.

Kur'an-ı Kerim'de, "O'ndan başka ilâh yoktur" hükmünün yer aldığı âyetleri gözden geçirdiğimizde bu ilâhî hükmün ya hemen devamında yahut hemen öncesinde değişik mesajların verildiğini görürüz. Sadece bir kaçını takdim edelim:

"Allah, üçün üçüncüsüdür diyenler, elbette inkâr ettiler. Halbuki bir tek ilâhtan başka ilâh yoktur." (Mâide, 5/3)
Demek ki, teslise inananlar inkâra sapmış ve haktan uzaklaşmış oluyorlar.

"O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü onundur. Ondan başka ilâh yoktur. Hem diriltir, hem öldürür." (A'raf, 7/158)
O halde, göklerin ve yerin mâliki olmayan, ölüm kanununa mahkûm ve mahşerde yeniden dirilmesi için de Allah'a muhtaç bulunan bir mahlûku ilâh edinen, yahut onu Allah'a ortak koşan bir insanın bu inancı gerçek mânâsıyla Allah inancı değildir.

"Allah'tan başka ilâh yoktur. O sizi kıyamet günü mutlaka bir araya toplayacaktır." (Nisa, 4/87)
İnsanları kıyamet günü bir araya toplamaya güç yetiremeyen ilâh olamaz.

"O Allah ki, sizi ana rahimlerinde dilediği gibi şekillendirir. O'ndan başka ilâh yoktur." (Âl-i İmran, 3/6)
Ana rahminde Allah'ın dilediği gibi şekillendirdiği bir mahlûka ilâh denemez.

"Ondan başka ilâh yoktur. Onun zatından başka her şey yok olucudur. Hüküm yalnız onundur. Ve ancak ona döndürüleceksiniz." (Kasas, 28/88)
Yok olmaya mahkûm hiç bir varlık ilâh değildir.

"Size gökten ve yerden rızık verecek Allah'tan başka bir yaratıcı mı var? Ondan başka ilâh yoktur."(Fatır, 35/3)
Yer-gök ikilisini bir fabrika gibi muntazam çalıştırarak rızkımızı yaratan Allah birdir. Bu güce sahip olmayana ilâh diye inanılmaz.

"De ki, o rahman benim Rabbimdir. Ondan başka ilâh yoktur. Ben o'na dayandım. Tövbem de o'nadır." (Ra'd13/30)
Kulların günah bağışlayabileceklerini sanarak onların karşısına geçip tövbe edenlerin inancı Kur'anî mânâda Allah inancı değildir.

Tevhitle ilgili bir başka ayet:

"O, evvel'dir, âhir'dir, zahir'dir, batın'dır. Ve o her şeyi bilendir." (Hadid, 57/3)
Başlangıcı ve sonu olan, dışı, içi ve her şeyiyle Allah'ın tedbir ve idaresi altında bulunan bir varlığa ilâh denilemez.

Teslis'e inananların bu âyetlerden alacakları çok dersler var. Hz. İsa (a.s.) her şeyden önce bir kuldur; ama risalet şerefiyle şereflenmiş bir kuldur. Annesi de, peygamber validesi olma lütfuna ermiş saliha bir hanımdır. Onlara ilâhlık isnat edecek kadar ileri giden, yahut gerilerde kalan insanların Kur'anî mânâda Allah inancına sahip olduklarını söylemek güçtür.
 

The Semih

80+ Gold
Katılım
10 Mart 2023
Mesajlar
5,911
Ben bir Apateistim ve Hristiyanlığın doğru olmadığını da biliyorum ama milyonlarca insanın kabul ettiği bir dini böyle araştırmadan eleştirmeniz yanlış. Bir Hristiyan “Müslümanlık neden yanlış?” diye bir konu açıp “İsayı Rab kabul etmiyorlar” dese saçma olurdu değil mi?
Böyle bir ifade yanlış zaten bu şekilde itiraz eden olmaz. Çelişki var ve kitapta yanlış bilgiler veriliyor bizzat kitaptan alıntı yaptım ne araştırması?
Hocam bu arkadaş ve bunun gibilerin daha konuyu anlamadan atlamasının sebebi bu zaten, asıl kendileri düzgün araştırma yapmadıkları için dinden çıkıyorlar. Kimsenin inancı beni ilgilendirmez fakat konuya aynı kafayla bakmadığınız kesindir.
 

Marginale

80+ Silver
Katılım
11 Mart 2021
Mesajlar
3,071
Dahası  
Reaksiyon skoru
1,432
İsim
Muhammed efe
Olmayan bir şeyin kanıtı da olmaz. Var olduğunu iddia eden sizler kanıtlamak zorundasınız. Gösterin bana nerede yaratıcınız.
Sen o kadar Ahraz birisin ki sırf saçmalığına katılmayıp akla ve düşünceye hizmet eden bir açıklamayı okumayıp, okumayı bırak okuduğunu anlamayıp ancak emoji atıyorsun. Nasıl bu kadar olabildiniz bilmiyorum ama Şükr sizin gibi değilim.
 
Son düzenleme:

PokemonTR

80+ Bronze
Katılım
27 Ocak 2022
Mesajlar
995
Dahası  
Reaksiyon skoru
607
İsim
Salih ÇARDAK
K
O kadar haklısın ki bu forum ve diğer rakip forum Evrim Ağacı izleyip kendini 580ıq sanan 14-15 yaşında çocuklar ile dolu. Bir keresinde 10 sayfa açıklama yaptım ama karşıda ki tarafta temel kaidelere dayanan bilgi birikimi nile olmadığı için duvara konuşmuş gibi oldum. O zamandan beri bu şeyi bıraktım. Ama okumak isteyen olursa bu yazımı okur. Belki bi bilgi haznelerine faydam olur. Çok sevdiğim bir Prof. un makalesi internette bulabilirsiniz.

Hristiyanların şu anda içinde bulunduğu en büyük hata teslis inancıdır. Bu bakımdan teslis inancının yanlışlığı anlatılmalıdır.

İman bir bütündür. İmanın altı esasına birden inanan kimseye mümin denilir. Bunlardan birine iman etmeyen, yahut bu inancı İslâm'a uygun düşmeyen bir insana, Kur'anî manada mümin denilmez. Kur'an'da tevhit inancı esastır. Yani Allah birdir; zatında, sıfatlarında ve icraatında ortağa, yardımcıya muhtaç olmaktan münezzehtir. Bu tevhit esasına ters düşen her türlü inanç İslâm'a göre şirktir, Allah'a ortak koşmaktır. Böyle bir iman ise Allah katında makbul değildir.

Bilindiği gibi, dinler üçe ayrılıyor: semavî dinler, tahrif edilmiş dinler ve bâtıl dinler.


âyetinin açık hükmüne göre, beşer aklının mahsulü olan batıl dinler gibi, Tevrat ve İncil'in bozulmasıyla semavîlik özelliğini kaybeden Yahudilik ve Hristiyanlık da Allah indinde geçerli değildir.


Din denilince önce itikat, sonra da ibadet akla gelir. Buna göre, İslâm dışında kalan dinlerdeki Allah inancı, melâike, kitap, resul telakkisi, âhiret ve kader anlayışı hakikatle tam uygunluk göstermiyor demektir.

"Bir şey sabit olursa levazımıyla sabit olur." kaidesi meşhurdur. Bir şey için kaçınılmaz lâzımlar, yani özellikler, şartlar vardır. O şeyi bunlardan ayrı düşünemezsiniz. Meselâ, ruh dendi mi hayat onun lâzımıdır; hayatı ruhtan ayıramazsınız.

Diğer bir önemli itikat kaidesi: "İman tecezzi kabul etmez." Yani iman rükünlerini birbirinden ayrı düşünerek, bir kısmına inanıp diğerlerine inanmamak olmaz.

Meselâ, Allah'a inanan fakat âhirete inanmayan insan mü'min değildir. Bu adam için, "Allah inancında mü'min" fakat "âhiret inancında kâfir" gibi ikili bir tasnif yapılamaz. Bu böyle olduğu gibi, Allah inancı da bölünme kabul etmez.

Yani, "Allah'ın varlığına inanırım, ama kadim olduğunu kabul etmem." diyen bir insan, Allah'a değil kendi zihninde kurduğu bir ilâha inanmış olur.

Bu iki kaideye göre, Allah'a imanın sahih olabilmesi için imanın altı rüknünün tamamına Kur'an'ın bildirdiği gibi inanılması gerekiyor. Zira ins ve cinne Allah'ı tanıtan en son ve en mükemmel kitap odur; hiçbir tahrife ve değişikliğe uğramayan yegâne semavî kitap da odur.

Bilindiği gibi, Cenâb-ı Hakk'ın sıfatları ikiye ayrılıyor: sıfat-ı selbiye ve sıfat-ı sübutiye olmak üzere.

Sıfat-ı selbiye; " vücut, kıdem, beka, muhalefetü'n li'l-havadis, kıyam binefsihi, vahdaniyet" sıfatlarıdır. 'vacip bir varlık ile var olan', 'ezelî ve ebedî bulunan', 'hiçbir varlığa benzemeyen', 'varlığı zatından olup varlığında ve devamında kimseye muhtaç olmayan' ve 'bir olan' ilâh ancak Allah'tır.

Sıfat-ı sübutiye ise; "hayat, ilim, irade, kudret, sem', basar, kelam, tekvin" sıfatları. Zatî olarak, "hayat, ilim, irade, kudret, işitme, görme, kelâm ve tekvin (var etme)" sıfatlarına sahip olan ancak Allah'tır. Biz "lâ ilâhe illâllah" derken, bütün bu mânâları ifade etmiş oluruz.

Allah'a iman denildi mi, bu sıfatların tümüne iman anlaşılır; bir tekine dahi inanılmadığı takdirde o iman, Kur'anî mânâda bir iman değildir.

Kur'an-ı Kerim'de, "O'ndan başka ilâh yoktur" hükmünün yer aldığı âyetleri gözden geçirdiğimizde bu ilâhî hükmün ya hemen devamında yahut hemen öncesinde değişik mesajların verildiğini görürüz. Sadece bir kaçını takdim edelim:


Demek ki, teslise inananlar inkâra sapmış ve haktan uzaklaşmış oluyorlar.


O halde, göklerin ve yerin mâliki olmayan, ölüm kanununa mahkûm ve mahşerde yeniden dirilmesi için de Allah'a muhtaç bulunan bir mahlûku ilâh edinen, yahut onu Allah'a ortak koşan bir insanın bu inancı gerçek mânâsıyla Allah inancı değildir.


İnsanları kıyamet günü bir araya toplamaya güç yetiremeyen ilâh olamaz.


Ana rahminde Allah'ın dilediği gibi şekillendirdiği bir mahlûka ilâh denemez.


Yok olmaya mahkûm hiç bir varlık ilâh değildir.


Yer-gök ikilisini bir fabrika gibi muntazam çalıştırarak rızkımızı yaratan Allah birdir. Bu güce sahip olmayana ilâh diye inanılmaz.


Kulların günah bağışlayabileceklerini sanarak onların karşısına geçip tövbe edenlerin inancı Kur'anî mânâda Allah inancı değildir.

Tevhitle ilgili bir başka ayet:


Başlangıcı ve sonu olan, dışı, içi ve her şeyiyle Allah'ın tedbir ve idaresi altında bulunan bir varlığa ilâh denilemez.

Teslis'e inananların bu âyetlerden alacakları çok dersler var. Hz. İsa (a.s.) her şeyden önce bir kuldur; ama risalet şerefiyle şereflenmiş bir kuldur. Annesi de, peygamber validesi olma lütfuna ermiş saliha bir hanımdır. Onlara ilâhlık isnat edecek kadar ileri giden, yahut gerilerde kalan insanların Kur'anî mânâda Allah inancına sahip olduklarını söylemek güçtür.
Konu ile alakalı bana
O kadar haklısın ki bu forum ve diğer rakip forum Evrim Ağacı izleyip kendini 580ıq sanan 14-15 yaşında çocuklar ile dolu. Bir keresinde 10 sayfa açıklama yaptım ama karşıda ki tarafta temel kaidelere dayanan bilgi birikimi nile olmadığı için duvara konuşmuş gibi oldum. O zamandan beri bu şeyi bıraktım. Ama okumak isteyen olursa bu yazımı okur. Belki bi bilgi haznelerine faydam olur. Çok sevdiğim bir Prof. un makalesi internette bulabilirsiniz.

Hristiyanların şu anda içinde bulunduğu en büyük hata teslis inancıdır. Bu bakımdan teslis inancının yanlışlığı anlatılmalıdır.

İman bir bütündür. İmanın altı esasına birden inanan kimseye mümin denilir. Bunlardan birine iman etmeyen, yahut bu inancı İslâm'a uygun düşmeyen bir insana, Kur'anî manada mümin denilmez. Kur'an'da tevhit inancı esastır. Yani Allah birdir; zatında, sıfatlarında ve icraatında ortağa, yardımcıya muhtaç olmaktan münezzehtir. Bu tevhit esasına ters düşen her türlü inanç İslâm'a göre şirktir, Allah'a ortak koşmaktır. Böyle bir iman ise Allah katında makbul değildir.

Bilindiği gibi, dinler üçe ayrılıyor: semavî dinler, tahrif edilmiş dinler ve bâtıl dinler.


âyetinin açık hükmüne göre, beşer aklının mahsulü olan batıl dinler gibi, Tevrat ve İncil'in bozulmasıyla semavîlik özelliğini kaybeden Yahudilik ve Hristiyanlık da Allah indinde geçerli değildir.


Din denilince önce itikat, sonra da ibadet akla gelir. Buna göre, İslâm dışında kalan dinlerdeki Allah inancı, melâike, kitap, resul telakkisi, âhiret ve kader anlayışı hakikatle tam uygunluk göstermiyor demektir.

"Bir şey sabit olursa levazımıyla sabit olur." kaidesi meşhurdur. Bir şey için kaçınılmaz lâzımlar, yani özellikler, şartlar vardır. O şeyi bunlardan ayrı düşünemezsiniz. Meselâ, ruh dendi mi hayat onun lâzımıdır; hayatı ruhtan ayıramazsınız.

Diğer bir önemli itikat kaidesi: "İman tecezzi kabul etmez." Yani iman rükünlerini birbirinden ayrı düşünerek, bir kısmına inanıp diğerlerine inanmamak olmaz.

Meselâ, Allah'a inanan fakat âhirete inanmayan insan mü'min değildir. Bu adam için, "Allah inancında mü'min" fakat "âhiret inancında kâfir" gibi ikili bir tasnif yapılamaz. Bu böyle olduğu gibi, Allah inancı da bölünme kabul etmez.

Yani, "Allah'ın varlığına inanırım, ama kadim olduğunu kabul etmem." diyen bir insan, Allah'a değil kendi zihninde kurduğu bir ilâha inanmış olur.

Bu iki kaideye göre, Allah'a imanın sahih olabilmesi için imanın altı rüknünün tamamına Kur'an'ın bildirdiği gibi inanılması gerekiyor. Zira ins ve cinne Allah'ı tanıtan en son ve en mükemmel kitap odur; hiçbir tahrife ve değişikliğe uğramayan yegâne semavî kitap da odur.

Bilindiği gibi, Cenâb-ı Hakk'ın sıfatları ikiye ayrılıyor: sıfat-ı selbiye ve sıfat-ı sübutiye olmak üzere.

Sıfat-ı selbiye; " vücut, kıdem, beka, muhalefetü'n li'l-havadis, kıyam binefsihi, vahdaniyet" sıfatlarıdır. 'vacip bir varlık ile var olan', 'ezelî ve ebedî bulunan', 'hiçbir varlığa benzemeyen', 'varlığı zatından olup varlığında ve devamında kimseye muhtaç olmayan' ve 'bir olan' ilâh ancak Allah'tır.

Sıfat-ı sübutiye ise; "hayat, ilim, irade, kudret, sem', basar, kelam, tekvin" sıfatları. Zatî olarak, "hayat, ilim, irade, kudret, işitme, görme, kelâm ve tekvin (var etme)" sıfatlarına sahip olan ancak Allah'tır. Biz "lâ ilâhe illâllah" derken, bütün bu mânâları ifade etmiş oluruz.

Allah'a iman denildi mi, bu sıfatların tümüne iman anlaşılır; bir tekine dahi inanılmadığı takdirde o iman, Kur'anî mânâda bir iman değildir.

Kur'an-ı Kerim'de, "O'ndan başka ilâh yoktur" hükmünün yer aldığı âyetleri gözden geçirdiğimizde bu ilâhî hükmün ya hemen devamında yahut hemen öncesinde değişik mesajların verildiğini görürüz. Sadece bir kaçını takdim edelim:


Demek ki, teslise inananlar inkâra sapmış ve haktan uzaklaşmış oluyorlar.


O halde, göklerin ve yerin mâliki olmayan, ölüm kanununa mahkûm ve mahşerde yeniden dirilmesi için de Allah'a muhtaç bulunan bir mahlûku ilâh edinen, yahut onu Allah'a ortak koşan bir insanın bu inancı gerçek mânâsıyla Allah inancı değildir.


İnsanları kıyamet günü bir araya toplamaya güç yetiremeyen ilâh olamaz.


Ana rahminde Allah'ın dilediği gibi şekillendirdiği bir mahlûka ilâh denemez.


Yok olmaya mahkûm hiç bir varlık ilâh değildir.


Yer-gök ikilisini bir fabrika gibi muntazam çalıştırarak rızkımızı yaratan Allah birdir. Bu güce sahip olmayana ilâh diye inanılmaz.


Kulların günah bağışlayabileceklerini sanarak onların karşısına geçip tövbe edenlerin inancı Kur'anî mânâda Allah inancı değildir.

Tevhitle ilgili bir başka ayet:


Başlangıcı ve sonu olan, dışı, içi ve her şeyiyle Allah'ın tedbir ve idaresi altında bulunan bir varlığa ilâh denilemez.

Teslis'e inananların bu âyetlerden alacakları çok dersler var. Hz. İsa (a.s.) her şeyden önce bir kuldur; ama risalet şerefiyle şereflenmiş bir kuldur. Annesi de, peygamber validesi olma lütfuna ermiş saliha bir hanımdır. Onlara ilâhlık isnat edecek kadar ileri giden, yahut gerilerde kalan insanların Kur'anî mânâda Allah inancına sahip olduklarını söylemek güçtür.
Konu ile alakalı; bir dinin Matta- Luca- Marcos ve Yuhanna isimli 4 farklı kutsal kitabı olması bana garip ve komik geliyor. Her birinin sapkın bir rahip dili ile yazıldığı o kadar bariz ki... Velhasıl bu tür konularda bu çocukları okuduğu sayfa sayısı kadar değerli görün, çoğu bir baltaya sap, bir üzüme çöp olamayacak kadar iğrenç ve bilgisiz 😊
 

Marginale

80+ Silver
Katılım
11 Mart 2021
Mesajlar
3,071
Dahası  
Reaksiyon skoru
1,432
İsim
Muhammed efe
Hocam bu arkadaş ve bunun gibilerin daha konuyu anlamadan atlamasının sebebi bu zaten, asıl kendileri düzgün araştırma yapmadıkları için dinden çıkıyorlar. Kimsenin inancı beni ilgilendirmez fakat konuya aynı kafayla bakmadığınız kesindir.
Ben söyliyim mevzu akıllarına yatmaması değil. Ateizm veya herhangi bir dinin populerliği. Popülizm çok irite etmeye başladı. Belli bir tabaka bir şeyi popüler hale getirdiği zaman ne yazık bırak araştırmayı hoşuna ne gidiyorsa ona inanan türler türedi. Şu da bir etken. Dinin emirleri ve gereklilikleri hoşlarına gitmediği için. Çok genel konuşacağım örneğin bundan bi 10 yıl kadar önce bu bebeler vitamin iken Satanizm popüler olmuştu mesela. Etrafta Firavun götü gibi gezen bir sürü gençler türemişti. Ne yazık ki popüler kültür köleliği bu duruma getirdi.
 

Gri Caner

80+ Titanium
Katılım
24 Ekim 2020
Mesajlar
30,717
En İyi Cevap
7
Size önerim, dinler tarihini ve tarihi beraber okuyun,
yoksa mu kıtasına tapan bir maymunun son peygamber olduğuna inanır çıkarsınız.
Benim de size önerim bir din hakkında konuşuyor iseniz o dinin tüm kaynaklarını alın ve tartın. Bir yerlerinizi kaynak edinmeyin.

Bakara 62. ayet indiğinde Hz. Muhammed (sav) şöyle buyurmuştur:
"... Kim benim peygamber olarak geldiğimi işitmeden önce Îsâ’nın dini ve İslâm üzere ölürse o hayırdadır. Ama bugün kim beni işitir de bana iman etmezse o da helâk olmuştur" (bk. Taberî, I, 253-257).

Ali İmran suresi Medine döneminde inmiştir. 85.ayette belirtildiği gibi İslam insanoğluna duyurulduktan sonra diğer dinlerin hükmü kalkmıştır.
 

Marginale

80+ Silver
Katılım
11 Mart 2021
Mesajlar
3,071
Dahası  
Reaksiyon skoru
1,432
İsim
Muhammed efe
K
Konu ile alakalı bana
Konu ile alakalı; bir dinin Matta- Luca- Marcos ve Yuhanna isimli 4 farklı kutsal kitabı olması bana garip ve komik geliyor. Her birinin sapkın bir rahip dili ile yazıldığı o kadar bariz ki... Velhasıl bu tür konularda bu çocukları okuduğu sayfa sayısı kadar değerli görün, çoğu bir baltaya sap, bir üzüme çöp olamayacak kadar iğrenç ve bilgisiz 😊
Hayır bakın mevzu keşke o olsa. Ben uzun uzun açıklama yapıyorum, saf çocuk sadece emoji atıyor. Çünkü inanın okduğu hakkında onlarında bir fikri yok. Allah ıslah etsin demekten başka şey daha fazla gelmez elden.
 

PokemonTR

80+ Bronze
Katılım
27 Ocak 2022
Mesajlar
995
Dahası  
Reaksiyon skoru
607
İsim
Salih ÇARDAK
Uygunsuz Dil
Hayır bakın mevzu keşke o olsa. Ben uzun uzun açıklama yapıyorum, saf çocuk sadece emoji atıyor. Çünkü inanın okduğu hakkında onlarında bir fikri yok. Allah ıslah etsin demekten başka şey daha fazla gelmez elden.
Bahsi geçen cahil, leş beyinli güruhun okuduğunu anlama gibi bir yeteneği yok çünkü 😊
 

TamerKs

80+ Silver
Katılım
9 Ocak 2021
Mesajlar
4,395
Müslüman arkadaşlarım, sinirlenmeden dini izah etmeye çalışın. Herkes kendi üslubundan sorumlu.
 
  • Beğen
Reaksiyonlar: Che_

Eren Güven

80+ Gold
Katılım
1 Mart 2023
Mesajlar
6,830
Dahası  
Reaksiyon skoru
3,786
Yaş
28
İsim
Eren Güven
islam versiyonu gelir mi?
 
  • Kızgın
Reaksiyonlar: Che_
Top Bottom