Kanıtın nedir? Bu yorumunu destekleyecek argümanın?
Olmayan bir şeyin kanıtı da olmaz. Var olduğunu iddia eden sizler kanıtlamak zorundasınız. Gösterin bana nerede yaratıcınız.Konuda yoruma dayalı cevapları ciddiye almayacağım, kanıt veya sunacağın argüman varsa dinleriz.
O kadar haklısın ki bu forum ve diğer rakip forum Evrim Ağacı izleyip kendini 580ıq sanan 14-15 yaşında çocuklar ile dolu. Bir keresinde 10 sayfa açıklama yaptım ama karşıda ki tarafta temel kaidelere dayanan bilgi birikimi nile olmadığı için duvara konuşmuş gibi oldum. O zamandan beri bu şeyi bıraktım. Ama okumak isteyen olursa bu yazımı okur. Belki bi bilgi haznelerine faydam olur. Çok sevdiğim bir Prof. un makalesi internette bulabilirsiniz.Bu konunun buraya açılması bir hata olmuş. Kendini bilmeyen 15-16 yaşındaki çocukların yoğun bulunduğu bir platformda bu konuyu tartışamazsın ki konu tartışmaya kapalı çünkü yazdıklarının her biri mantığa ve gerçeğe uygun. Bu konuda on binlerce sayfa kitap okumadiktan sonra gelip burada bu konuya yorum yapma haysiyetsizliği bulunan çocuklar beni güldürüyor.
âyetinin açık hükmüne göre, beşer aklının mahsulü olan batıl dinler gibi, Tevrat ve İncil'in bozulmasıyla semavîlik özelliğini kaybeden Yahudilik ve Hristiyanlık da Allah indinde geçerli değildir."Doğrusu Allah katında din ancak İslâm'dır." (Âl-i İmran, 3/19)
Din denilince önce itikat, sonra da ibadet akla gelir. Buna göre, İslâm dışında kalan dinlerdeki Allah inancı, melâike, kitap, resul telakkisi, âhiret ve kader anlayışı hakikatle tam uygunluk göstermiyor demektir."Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, o kimseden bu din asla kabul edilmez ve o, âhirette kaybedenlerden olur." (Âl-i İmran, 3/85)
Demek ki, teslise inananlar inkâra sapmış ve haktan uzaklaşmış oluyorlar."Allah, üçün üçüncüsüdür diyenler, elbette inkâr ettiler. Halbuki bir tek ilâhtan başka ilâh yoktur." (Mâide, 5/3)
O halde, göklerin ve yerin mâliki olmayan, ölüm kanununa mahkûm ve mahşerde yeniden dirilmesi için de Allah'a muhtaç bulunan bir mahlûku ilâh edinen, yahut onu Allah'a ortak koşan bir insanın bu inancı gerçek mânâsıyla Allah inancı değildir."O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü onundur. Ondan başka ilâh yoktur. Hem diriltir, hem öldürür." (A'raf, 7/158)
İnsanları kıyamet günü bir araya toplamaya güç yetiremeyen ilâh olamaz."Allah'tan başka ilâh yoktur. O sizi kıyamet günü mutlaka bir araya toplayacaktır." (Nisa, 4/87)
Ana rahminde Allah'ın dilediği gibi şekillendirdiği bir mahlûka ilâh denemez."O Allah ki, sizi ana rahimlerinde dilediği gibi şekillendirir. O'ndan başka ilâh yoktur." (Âl-i İmran, 3/6)
Yok olmaya mahkûm hiç bir varlık ilâh değildir."Ondan başka ilâh yoktur. Onun zatından başka her şey yok olucudur. Hüküm yalnız onundur. Ve ancak ona döndürüleceksiniz." (Kasas, 28/88)
Yer-gök ikilisini bir fabrika gibi muntazam çalıştırarak rızkımızı yaratan Allah birdir. Bu güce sahip olmayana ilâh diye inanılmaz."Size gökten ve yerden rızık verecek Allah'tan başka bir yaratıcı mı var? Ondan başka ilâh yoktur."(Fatır, 35/3)
Kulların günah bağışlayabileceklerini sanarak onların karşısına geçip tövbe edenlerin inancı Kur'anî mânâda Allah inancı değildir."De ki, o rahman benim Rabbimdir. Ondan başka ilâh yoktur. Ben o'na dayandım. Tövbem de o'nadır." (Ra'd13/30)
Başlangıcı ve sonu olan, dışı, içi ve her şeyiyle Allah'ın tedbir ve idaresi altında bulunan bir varlığa ilâh denilemez."O, evvel'dir, âhir'dir, zahir'dir, batın'dır. Ve o her şeyi bilendir." (Hadid, 57/3)
Ben bir Apateistim ve Hristiyanlığın doğru olmadığını da biliyorum ama milyonlarca insanın kabul ettiği bir dini böyle araştırmadan eleştirmeniz yanlış. Bir Hristiyan “Müslümanlık neden yanlış?” diye bir konu açıp “İsayı Rab kabul etmiyorlar” dese saçma olurdu değil mi?
Hocam bu arkadaş ve bunun gibilerin daha konuyu anlamadan atlamasının sebebi bu zaten, asıl kendileri düzgün araştırma yapmadıkları için dinden çıkıyorlar. Kimsenin inancı beni ilgilendirmez fakat konuya aynı kafayla bakmadığınız kesindir.Böyle bir ifade yanlış zaten bu şekilde itiraz eden olmaz. Çelişki var ve kitapta yanlış bilgiler veriliyor bizzat kitaptan alıntı yaptım ne araştırması?
Sen o kadar Ahraz birisin ki sırf saçmalığına katılmayıp akla ve düşünceye hizmet eden bir açıklamayı okumayıp, okumayı bırak okuduğunu anlamayıp ancak emoji atıyorsun. Nasıl bu kadar olabildiniz bilmiyorum ama Şükr sizin gibi değilim.Olmayan bir şeyin kanıtı da olmaz. Var olduğunu iddia eden sizler kanıtlamak zorundasınız. Gösterin bana nerede yaratıcınız.
Konu ile alakalı banaO kadar haklısın ki bu forum ve diğer rakip forum Evrim Ağacı izleyip kendini 580ıq sanan 14-15 yaşında çocuklar ile dolu. Bir keresinde 10 sayfa açıklama yaptım ama karşıda ki tarafta temel kaidelere dayanan bilgi birikimi nile olmadığı için duvara konuşmuş gibi oldum. O zamandan beri bu şeyi bıraktım. Ama okumak isteyen olursa bu yazımı okur. Belki bi bilgi haznelerine faydam olur. Çok sevdiğim bir Prof. un makalesi internette bulabilirsiniz.
Hristiyanların şu anda içinde bulunduğu en büyük hata teslis inancıdır. Bu bakımdan teslis inancının yanlışlığı anlatılmalıdır.
İman bir bütündür. İmanın altı esasına birden inanan kimseye mümin denilir. Bunlardan birine iman etmeyen, yahut bu inancı İslâm'a uygun düşmeyen bir insana, Kur'anî manada mümin denilmez. Kur'an'da tevhit inancı esastır. Yani Allah birdir; zatında, sıfatlarında ve icraatında ortağa, yardımcıya muhtaç olmaktan münezzehtir. Bu tevhit esasına ters düşen her türlü inanç İslâm'a göre şirktir, Allah'a ortak koşmaktır. Böyle bir iman ise Allah katında makbul değildir.
Bilindiği gibi, dinler üçe ayrılıyor: semavî dinler, tahrif edilmiş dinler ve bâtıl dinler.
âyetinin açık hükmüne göre, beşer aklının mahsulü olan batıl dinler gibi, Tevrat ve İncil'in bozulmasıyla semavîlik özelliğini kaybeden Yahudilik ve Hristiyanlık da Allah indinde geçerli değildir.
Din denilince önce itikat, sonra da ibadet akla gelir. Buna göre, İslâm dışında kalan dinlerdeki Allah inancı, melâike, kitap, resul telakkisi, âhiret ve kader anlayışı hakikatle tam uygunluk göstermiyor demektir.
"Bir şey sabit olursa levazımıyla sabit olur." kaidesi meşhurdur. Bir şey için kaçınılmaz lâzımlar, yani özellikler, şartlar vardır. O şeyi bunlardan ayrı düşünemezsiniz. Meselâ, ruh dendi mi hayat onun lâzımıdır; hayatı ruhtan ayıramazsınız.
Diğer bir önemli itikat kaidesi: "İman tecezzi kabul etmez." Yani iman rükünlerini birbirinden ayrı düşünerek, bir kısmına inanıp diğerlerine inanmamak olmaz.
Meselâ, Allah'a inanan fakat âhirete inanmayan insan mü'min değildir. Bu adam için, "Allah inancında mü'min" fakat "âhiret inancında kâfir" gibi ikili bir tasnif yapılamaz. Bu böyle olduğu gibi, Allah inancı da bölünme kabul etmez.
Yani, "Allah'ın varlığına inanırım, ama kadim olduğunu kabul etmem." diyen bir insan, Allah'a değil kendi zihninde kurduğu bir ilâha inanmış olur.
Bu iki kaideye göre, Allah'a imanın sahih olabilmesi için imanın altı rüknünün tamamına Kur'an'ın bildirdiği gibi inanılması gerekiyor. Zira ins ve cinne Allah'ı tanıtan en son ve en mükemmel kitap odur; hiçbir tahrife ve değişikliğe uğramayan yegâne semavî kitap da odur.
Bilindiği gibi, Cenâb-ı Hakk'ın sıfatları ikiye ayrılıyor: sıfat-ı selbiye ve sıfat-ı sübutiye olmak üzere.
Sıfat-ı selbiye; " vücut, kıdem, beka, muhalefetü'n li'l-havadis, kıyam binefsihi, vahdaniyet" sıfatlarıdır. 'vacip bir varlık ile var olan', 'ezelî ve ebedî bulunan', 'hiçbir varlığa benzemeyen', 'varlığı zatından olup varlığında ve devamında kimseye muhtaç olmayan' ve 'bir olan' ilâh ancak Allah'tır.
Sıfat-ı sübutiye ise; "hayat, ilim, irade, kudret, sem', basar, kelam, tekvin" sıfatları. Zatî olarak, "hayat, ilim, irade, kudret, işitme, görme, kelâm ve tekvin (var etme)" sıfatlarına sahip olan ancak Allah'tır. Biz "lâ ilâhe illâllah" derken, bütün bu mânâları ifade etmiş oluruz.
Allah'a iman denildi mi, bu sıfatların tümüne iman anlaşılır; bir tekine dahi inanılmadığı takdirde o iman, Kur'anî mânâda bir iman değildir.
Kur'an-ı Kerim'de, "O'ndan başka ilâh yoktur" hükmünün yer aldığı âyetleri gözden geçirdiğimizde bu ilâhî hükmün ya hemen devamında yahut hemen öncesinde değişik mesajların verildiğini görürüz. Sadece bir kaçını takdim edelim:
Demek ki, teslise inananlar inkâra sapmış ve haktan uzaklaşmış oluyorlar.
O halde, göklerin ve yerin mâliki olmayan, ölüm kanununa mahkûm ve mahşerde yeniden dirilmesi için de Allah'a muhtaç bulunan bir mahlûku ilâh edinen, yahut onu Allah'a ortak koşan bir insanın bu inancı gerçek mânâsıyla Allah inancı değildir.
İnsanları kıyamet günü bir araya toplamaya güç yetiremeyen ilâh olamaz.
Ana rahminde Allah'ın dilediği gibi şekillendirdiği bir mahlûka ilâh denemez.
Yok olmaya mahkûm hiç bir varlık ilâh değildir.
Yer-gök ikilisini bir fabrika gibi muntazam çalıştırarak rızkımızı yaratan Allah birdir. Bu güce sahip olmayana ilâh diye inanılmaz.
Kulların günah bağışlayabileceklerini sanarak onların karşısına geçip tövbe edenlerin inancı Kur'anî mânâda Allah inancı değildir.
Tevhitle ilgili bir başka ayet:
Başlangıcı ve sonu olan, dışı, içi ve her şeyiyle Allah'ın tedbir ve idaresi altında bulunan bir varlığa ilâh denilemez.
Teslis'e inananların bu âyetlerden alacakları çok dersler var. Hz. İsa (a.s.) her şeyden önce bir kuldur; ama risalet şerefiyle şereflenmiş bir kuldur. Annesi de, peygamber validesi olma lütfuna ermiş saliha bir hanımdır. Onlara ilâhlık isnat edecek kadar ileri giden, yahut gerilerde kalan insanların Kur'anî mânâda Allah inancına sahip olduklarını söylemek güçtür.
Konu ile alakalı; bir dinin Matta- Luca- Marcos ve Yuhanna isimli 4 farklı kutsal kitabı olması bana garip ve komik geliyor. Her birinin sapkın bir rahip dili ile yazıldığı o kadar bariz ki... Velhasıl bu tür konularda bu çocukları okuduğu sayfa sayısı kadar değerli görün, çoğu bir baltaya sap, bir üzüme çöp olamayacak kadar iğrenç ve bilgisizO kadar haklısın ki bu forum ve diğer rakip forum Evrim Ağacı izleyip kendini 580ıq sanan 14-15 yaşında çocuklar ile dolu. Bir keresinde 10 sayfa açıklama yaptım ama karşıda ki tarafta temel kaidelere dayanan bilgi birikimi nile olmadığı için duvara konuşmuş gibi oldum. O zamandan beri bu şeyi bıraktım. Ama okumak isteyen olursa bu yazımı okur. Belki bi bilgi haznelerine faydam olur. Çok sevdiğim bir Prof. un makalesi internette bulabilirsiniz.
Hristiyanların şu anda içinde bulunduğu en büyük hata teslis inancıdır. Bu bakımdan teslis inancının yanlışlığı anlatılmalıdır.
İman bir bütündür. İmanın altı esasına birden inanan kimseye mümin denilir. Bunlardan birine iman etmeyen, yahut bu inancı İslâm'a uygun düşmeyen bir insana, Kur'anî manada mümin denilmez. Kur'an'da tevhit inancı esastır. Yani Allah birdir; zatında, sıfatlarında ve icraatında ortağa, yardımcıya muhtaç olmaktan münezzehtir. Bu tevhit esasına ters düşen her türlü inanç İslâm'a göre şirktir, Allah'a ortak koşmaktır. Böyle bir iman ise Allah katında makbul değildir.
Bilindiği gibi, dinler üçe ayrılıyor: semavî dinler, tahrif edilmiş dinler ve bâtıl dinler.
âyetinin açık hükmüne göre, beşer aklının mahsulü olan batıl dinler gibi, Tevrat ve İncil'in bozulmasıyla semavîlik özelliğini kaybeden Yahudilik ve Hristiyanlık da Allah indinde geçerli değildir.
Din denilince önce itikat, sonra da ibadet akla gelir. Buna göre, İslâm dışında kalan dinlerdeki Allah inancı, melâike, kitap, resul telakkisi, âhiret ve kader anlayışı hakikatle tam uygunluk göstermiyor demektir.
"Bir şey sabit olursa levazımıyla sabit olur." kaidesi meşhurdur. Bir şey için kaçınılmaz lâzımlar, yani özellikler, şartlar vardır. O şeyi bunlardan ayrı düşünemezsiniz. Meselâ, ruh dendi mi hayat onun lâzımıdır; hayatı ruhtan ayıramazsınız.
Diğer bir önemli itikat kaidesi: "İman tecezzi kabul etmez." Yani iman rükünlerini birbirinden ayrı düşünerek, bir kısmına inanıp diğerlerine inanmamak olmaz.
Meselâ, Allah'a inanan fakat âhirete inanmayan insan mü'min değildir. Bu adam için, "Allah inancında mü'min" fakat "âhiret inancında kâfir" gibi ikili bir tasnif yapılamaz. Bu böyle olduğu gibi, Allah inancı da bölünme kabul etmez.
Yani, "Allah'ın varlığına inanırım, ama kadim olduğunu kabul etmem." diyen bir insan, Allah'a değil kendi zihninde kurduğu bir ilâha inanmış olur.
Bu iki kaideye göre, Allah'a imanın sahih olabilmesi için imanın altı rüknünün tamamına Kur'an'ın bildirdiği gibi inanılması gerekiyor. Zira ins ve cinne Allah'ı tanıtan en son ve en mükemmel kitap odur; hiçbir tahrife ve değişikliğe uğramayan yegâne semavî kitap da odur.
Bilindiği gibi, Cenâb-ı Hakk'ın sıfatları ikiye ayrılıyor: sıfat-ı selbiye ve sıfat-ı sübutiye olmak üzere.
Sıfat-ı selbiye; " vücut, kıdem, beka, muhalefetü'n li'l-havadis, kıyam binefsihi, vahdaniyet" sıfatlarıdır. 'vacip bir varlık ile var olan', 'ezelî ve ebedî bulunan', 'hiçbir varlığa benzemeyen', 'varlığı zatından olup varlığında ve devamında kimseye muhtaç olmayan' ve 'bir olan' ilâh ancak Allah'tır.
Sıfat-ı sübutiye ise; "hayat, ilim, irade, kudret, sem', basar, kelam, tekvin" sıfatları. Zatî olarak, "hayat, ilim, irade, kudret, işitme, görme, kelâm ve tekvin (var etme)" sıfatlarına sahip olan ancak Allah'tır. Biz "lâ ilâhe illâllah" derken, bütün bu mânâları ifade etmiş oluruz.
Allah'a iman denildi mi, bu sıfatların tümüne iman anlaşılır; bir tekine dahi inanılmadığı takdirde o iman, Kur'anî mânâda bir iman değildir.
Kur'an-ı Kerim'de, "O'ndan başka ilâh yoktur" hükmünün yer aldığı âyetleri gözden geçirdiğimizde bu ilâhî hükmün ya hemen devamında yahut hemen öncesinde değişik mesajların verildiğini görürüz. Sadece bir kaçını takdim edelim:
Demek ki, teslise inananlar inkâra sapmış ve haktan uzaklaşmış oluyorlar.
O halde, göklerin ve yerin mâliki olmayan, ölüm kanununa mahkûm ve mahşerde yeniden dirilmesi için de Allah'a muhtaç bulunan bir mahlûku ilâh edinen, yahut onu Allah'a ortak koşan bir insanın bu inancı gerçek mânâsıyla Allah inancı değildir.
İnsanları kıyamet günü bir araya toplamaya güç yetiremeyen ilâh olamaz.
Ana rahminde Allah'ın dilediği gibi şekillendirdiği bir mahlûka ilâh denemez.
Yok olmaya mahkûm hiç bir varlık ilâh değildir.
Yer-gök ikilisini bir fabrika gibi muntazam çalıştırarak rızkımızı yaratan Allah birdir. Bu güce sahip olmayana ilâh diye inanılmaz.
Kulların günah bağışlayabileceklerini sanarak onların karşısına geçip tövbe edenlerin inancı Kur'anî mânâda Allah inancı değildir.
Tevhitle ilgili bir başka ayet:
Başlangıcı ve sonu olan, dışı, içi ve her şeyiyle Allah'ın tedbir ve idaresi altında bulunan bir varlığa ilâh denilemez.
Teslis'e inananların bu âyetlerden alacakları çok dersler var. Hz. İsa (a.s.) her şeyden önce bir kuldur; ama risalet şerefiyle şereflenmiş bir kuldur. Annesi de, peygamber validesi olma lütfuna ermiş saliha bir hanımdır. Onlara ilâhlık isnat edecek kadar ileri giden, yahut gerilerde kalan insanların Kur'anî mânâda Allah inancına sahip olduklarını söylemek güçtür.
Ben söyliyim mevzu akıllarına yatmaması değil. Ateizm veya herhangi bir dinin populerliği. Popülizm çok irite etmeye başladı. Belli bir tabaka bir şeyi popüler hale getirdiği zaman ne yazık bırak araştırmayı hoşuna ne gidiyorsa ona inanan türler türedi. Şu da bir etken. Dinin emirleri ve gereklilikleri hoşlarına gitmediği için. Çok genel konuşacağım örneğin bundan bi 10 yıl kadar önce bu bebeler vitamin iken Satanizm popüler olmuştu mesela. Etrafta Firavun götü gibi gezen bir sürü gençler türemişti. Ne yazık ki popüler kültür köleliği bu duruma getirdi.Hocam bu arkadaş ve bunun gibilerin daha konuyu anlamadan atlamasının sebebi bu zaten, asıl kendileri düzgün araştırma yapmadıkları için dinden çıkıyorlar. Kimsenin inancı beni ilgilendirmez fakat konuya aynı kafayla bakmadığınız kesindir.
Benim de size önerim bir din hakkında konuşuyor iseniz o dinin tüm kaynaklarını alın ve tartın. Bir yerlerinizi kaynak edinmeyin.Size önerim, dinler tarihini ve tarihi beraber okuyun,
yoksa mu kıtasına tapan bir maymunun son peygamber olduğuna inanır çıkarsınız.
Hayır bakın mevzu keşke o olsa. Ben uzun uzun açıklama yapıyorum, saf çocuk sadece emoji atıyor. Çünkü inanın okduğu hakkında onlarında bir fikri yok. Allah ıslah etsin demekten başka şey daha fazla gelmez elden.K
Konu ile alakalı bana
Konu ile alakalı; bir dinin Matta- Luca- Marcos ve Yuhanna isimli 4 farklı kutsal kitabı olması bana garip ve komik geliyor. Her birinin sapkın bir rahip dili ile yazıldığı o kadar bariz ki... Velhasıl bu tür konularda bu çocukları okuduğu sayfa sayısı kadar değerli görün, çoğu bir baltaya sap, bir üzüme çöp olamayacak kadar iğrenç ve bilgisiz
Bahsi geçen cahil, leş beyinli güruhun okuduğunu anlama gibi bir yeteneği yok çünküHayır bakın mevzu keşke o olsa. Ben uzun uzun açıklama yapıyorum, saf çocuk sadece emoji atıyor. Çünkü inanın okduğu hakkında onlarında bir fikri yok. Allah ıslah etsin demekten başka şey daha fazla gelmez elden.