Gri Caner
80+ Titanium
- Katılım
- 24 Ekim 2020
- Mesajlar
- 30,855
- En İyi Cevap
- 7
- Reaksiyon skoru
- 29,567
Bu konunun kapsadığı sorular:
İyi okumalar!
DİKKAT! Evrim Ağacı Kafile'nin videosundan sonra yazısını değiştirmiştir.
EA: Aşağıdaki varsayımlar çürütülememiştir aynı zamanda ispatlanmamıştır.
Açıklama: Ön kabuller varsayımlar çürütülemez. Çürütülmeye mahal yoktur. Bir ön kabul, ön yargı çürütülemez çünkü zaten ön kabuller mutlak doğru niteliğinde görülürler. Deney ortamında bu bilimsel varsayımlar çürütülemez çünkü çürütülebilmeye açık nitelikte değillerdir. İspatlanmadığı kelimesine dikkat edin.
Bu herkes tarafından kabul edilir. Sonuç olarak maddesel bir ortamdayız ve bu maddeleri görebiliyor, bilgiye ve kavrama dönüştürebiliyor ve ürünler ortaya koyabiliyoruz.
İnsan olarak insana hitap eden evrenin gerçeklerini teknolojimiz ve bilgimiz kapasitesince inceleyebilir ve sonuçlara ulaşabiliriz.
Peki bunlar ne demek?
Yukarıdaki sebepler şunu ifade etmektedir: “Doğada bir olguyu inceliyorsanız bu olgunun nedeni yine doğa içindedir” ifadesi bir inançtır. Bütün bilim bu inanç üstüne hareket ediyor. Bilim bir inanç üstüne kuruludur. Bu inanca göre bir olgu hakkındaki “nasıl” “neden” sorularına bilim kesinlik içerecek şekilde “objektif”, “tarafsız” yanıt verebilir. Sorun şurada bu objektiflik bir “inanç” üstüne kuruludur. Peki bu inanca bağlı ön kabul ispatlanabilir bir şey mi? Hayır. Bu sadece sebepsiz olarak bir ön kabuldür. Ön kabuller bir inançtır. Yani cümlenin meali şudur: “Bilim natüralizm ve materyalizm üstüne yapılandırılmış bir araçtır. Bu da bilimi objektiflikten, tarafsızlıktan, mutlak doğruluktan çıkarır.”
Videonun 9:05 - 12:37 arasını dikkatle dinleyin.
Bu 6.yasa 5.yasaya uymamaktadır. “Bir şeyi deneye tabi tutmaksızın doğruluğunu kabul edemeyiz” cümlesini ifade etmektedir bu 6.varsayım. “Doğadaki her şeyin doğal nedenleri vardır.” ön kabulünü deneye tut bakayım. Tutamazsın. Çünkü varsayımlar yani ön kabuller yani inançlar deneysel olarak incelenemez, gözlemlenemez ve test edilemezler.
Bilimsel olgular hakkındaki “ne” sorusuna bilim cevap verebilir. Ama “nasıl” ve “neden” sorularına bilim cevap veremez. En azından objektif bilim cevap veremez. Eğer günümüz çağındaki bilimin “nasıl” ve “neden” sorularına cevap verdiğini düşünüyorsanız 5.varsayımı yani bir inancı kabul ediyorsunuz ki bu varsayımlar objektivite kapsamında değildir. Yani ezcümle şu, eğer ki siz bilimin “nasıl” ve “neden” sorularına yanıt verdiğini düşünüyorsanız objektif değilsiniz, bir inanca sahipsiniz. Bu inancın adı da “natüralizm”.
Ulaştığımız nokta şu, bilime din de karışabilir çünkü “neden” ve “nasıl” sorusuna “din” cevap veriyor. Yani otomatikman bu soru edatlarıyla bir şeyler yapmaya başlıyorsak otomatikman bak direkt olarak kendiliğinden din de işin içine giriyor.
“Evrenin başlangıcı” “evrim” “ilk insan nasıl oldu” gibi soruları boş ver tamam mı şimdilik boş ver. Şunu düşünmeni istiyorum, “Bir sperm ve yumurta hücresinden nasıl bir bebek oluşabiliyor?” Bu soru üstüne düşün. “Ne” “Neden” “Nasıl” sorularına dikkat et. O zigotun gelişim sürecinde ne oluyor ne bitiyor? O zigot “neden” ve “nasıl” gelişiyor -bir düşün. Cevap mitoz bölünme mi? Peki mitoz bölünme “nasıl” oluşuyor? “DNA kendinden bir tane daha klonluyor, çekirdek bölünüyor, o onu eşliyor” mu diyeceksin? Ben de sana sorarım: İyi de bu nasıl sorusuna cevap vermiyor? Neyin ne zaman olduğunu söyledin. Hangi sırayla olduğunu söyledin. Bana bir zigotun gelişim sürecindeki korelasyonundan (nedensellik) bahsettin. İki olgunun art arda gerçekleşmesi, bu art arda gerçekleşme sıklığının 1000 defa aynı şekilde ve sırada olması, bana bu olgu hakkındaki (zigotun gelişimi) “nasıl” sorusuna cevap vermiyor. “Ne” “ne zaman” “hangi sırayla” sorularına cevap veriyor. Bence size düşünmeniz için olabildiğince tohum verdim. İçinize fikir tohumlarını attım. O tohumları yeşertmek ve yeşertmemek iradesi, seçimi sizin elinizde. Düşünüp akli ve mantıki araştırmalara girerseniz tohum yeşerir, gözünüzü perde kaplamış gibi kör olmuşçasına davranırsanız tohum öylece kalır hatta çürür ve bir daha yeşermesi mümkün olmayabilir.
Ha son olarak, Allah’ın varlığı bir inanç konusudur. Peki doğa kanunlarını mutlak doğru kabul etmek de yukarıda bahsettiğimiz gibi inanç konusu değil midir? Yani bir nevi natüralist insanlar doğa yasalarını tanrı kabul etmiyor mu?
- Bilim objektif midir inanç üstüne mi kuruludur?
- Evrim Ağacı neden bu tespitlerden sonra yazısını değiştirdi?
- Bilim "neden" ve "nasıl" sorularına yanıt verir mi?
- Natüralizm ve bilim ilişkisi nedir?
İyi okumalar!
DİKKAT! Evrim Ağacı Kafile'nin videosundan sonra yazısını değiştirmiştir.
EA: Aşağıdaki varsayımlar çürütülememiştir aynı zamanda ispatlanmamıştır.
Açıklama: Ön kabuller varsayımlar çürütülemez. Çürütülmeye mahal yoktur. Bir ön kabul, ön yargı çürütülemez çünkü zaten ön kabuller mutlak doğru niteliğinde görülürler. Deney ortamında bu bilimsel varsayımlar çürütülemez çünkü çürütülebilmeye açık nitelikte değillerdir. İspatlanmadığı kelimesine dikkat edin.
Bilimin Temel Varsayımları
1-Doğa/Evren Gerçektir
Bu herkes tarafından kabul edilir. Sonuç olarak maddesel bir ortamdayız ve bu maddeleri görebiliyor, bilgiye ve kavrama dönüştürebiliyor ve ürünler ortaya koyabiliyoruz.
2-İnsanlar olarak Evren’in gerçeğini anlayabiliriz.
İnsan olarak insana hitap eden evrenin gerçeklerini teknolojimiz ve bilgimiz kapasitesince inceleyebilir ve sonuçlara ulaşabiliriz.
3-Doğada kendini tekrar eden örüntüler (bir düzen) vardır. Doğa yasaları, bu desenleri/düzeni tanımlayabilir.
Non-teistler Evren’de düzen olmadığı bir kaos içinde olduğunu söylerler. Ama Evrim Ağacı’ndan Çağrı Mert Bakırcı’nın ağzından Evren’in bir düzen içinde olduğu ve bu düzenin ezeli ve ebedi olacağı varsayımıyla bilim yapılır ifadesini duyuyoruz. Evrende “kaos var” “mucize yok” vs. gibi iddialara Evrim Ağacı’ndan “düzen var ve bu düzeni varsayarak bilim yapılabiliyor” ifadesini duyuyoruz.4-Doğayı bilebiliriz ve açıklayabiliriz.
Doğayı inceleyerek bilgi alabiliriz. Ama doğadaki hiçbir gözlem bize “neden” sorusunun cevabını vermez.5-Doğadaki her şeyin doğal nedenleri vardır.
Doğadaki her şeyin doğal nedenler vardır.
Bilimin kalbinde yatan metodoloji natüralizmdir.
Doğadaki her şeyin natürel (doğal) nedenlerden kaynaklandığını ve maddeci (materyal) olgusuna dayandığını varsayar.
Peki bunlar ne demek?
Yukarıdaki sebepler şunu ifade etmektedir: “Doğada bir olguyu inceliyorsanız bu olgunun nedeni yine doğa içindedir” ifadesi bir inançtır. Bütün bilim bu inanç üstüne hareket ediyor. Bilim bir inanç üstüne kuruludur. Bu inanca göre bir olgu hakkındaki “nasıl” “neden” sorularına bilim kesinlik içerecek şekilde “objektif”, “tarafsız” yanıt verebilir. Sorun şurada bu objektiflik bir “inanç” üstüne kuruludur. Peki bu inanca bağlı ön kabul ispatlanabilir bir şey mi? Hayır. Bu sadece sebepsiz olarak bir ön kabuldür. Ön kabuller bir inançtır. Yani cümlenin meali şudur: “Bilim natüralizm ve materyalizm üstüne yapılandırılmış bir araçtır. Bu da bilimi objektiflikten, tarafsızlıktan, mutlak doğruluktan çıkarır.”
Videonun 9:05 - 12:37 arasını dikkatle dinleyin.
6-Doğadaki hiçbir şey bariz değildir.
Bu varsayım bilimin deneyci doğasını (ampirizm) yansıtmaktadır.
Bu 6.yasa 5.yasaya uymamaktadır. “Bir şeyi deneye tabi tutmaksızın doğruluğunu kabul edemeyiz” cümlesini ifade etmektedir bu 6.varsayım. “Doğadaki her şeyin doğal nedenleri vardır.” ön kabulünü deneye tut bakayım. Tutamazsın. Çünkü varsayımlar yani ön kabuller yani inançlar deneysel olarak incelenemez, gözlemlenemez ve test edilemezler.
Bilimsel olgular hakkındaki “ne” sorusuna bilim cevap verebilir. Ama “nasıl” ve “neden” sorularına bilim cevap veremez. En azından objektif bilim cevap veremez. Eğer günümüz çağındaki bilimin “nasıl” ve “neden” sorularına cevap verdiğini düşünüyorsanız 5.varsayımı yani bir inancı kabul ediyorsunuz ki bu varsayımlar objektivite kapsamında değildir. Yani ezcümle şu, eğer ki siz bilimin “nasıl” ve “neden” sorularına yanıt verdiğini düşünüyorsanız objektif değilsiniz, bir inanca sahipsiniz. Bu inancın adı da “natüralizm”.
Bir tanrının var olduğuna inanmak = bilim “neden” ve “nasıl” sorusuna cevap verir ifadesini kabul etmek
Ulaştığımız nokta şu, bilime din de karışabilir çünkü “neden” ve “nasıl” sorusuna “din” cevap veriyor. Yani otomatikman bu soru edatlarıyla bir şeyler yapmaya başlıyorsak otomatikman bak direkt olarak kendiliğinden din de işin içine giriyor.
Allah her daim yaratma içindedir.
“Evrenin başlangıcı” “evrim” “ilk insan nasıl oldu” gibi soruları boş ver tamam mı şimdilik boş ver. Şunu düşünmeni istiyorum, “Bir sperm ve yumurta hücresinden nasıl bir bebek oluşabiliyor?” Bu soru üstüne düşün. “Ne” “Neden” “Nasıl” sorularına dikkat et. O zigotun gelişim sürecinde ne oluyor ne bitiyor? O zigot “neden” ve “nasıl” gelişiyor -bir düşün. Cevap mitoz bölünme mi? Peki mitoz bölünme “nasıl” oluşuyor? “DNA kendinden bir tane daha klonluyor, çekirdek bölünüyor, o onu eşliyor” mu diyeceksin? Ben de sana sorarım: İyi de bu nasıl sorusuna cevap vermiyor? Neyin ne zaman olduğunu söyledin. Hangi sırayla olduğunu söyledin. Bana bir zigotun gelişim sürecindeki korelasyonundan (nedensellik) bahsettin. İki olgunun art arda gerçekleşmesi, bu art arda gerçekleşme sıklığının 1000 defa aynı şekilde ve sırada olması, bana bu olgu hakkındaki (zigotun gelişimi) “nasıl” sorusuna cevap vermiyor. “Ne” “ne zaman” “hangi sırayla” sorularına cevap veriyor. Bence size düşünmeniz için olabildiğince tohum verdim. İçinize fikir tohumlarını attım. O tohumları yeşertmek ve yeşertmemek iradesi, seçimi sizin elinizde. Düşünüp akli ve mantıki araştırmalara girerseniz tohum yeşerir, gözünüzü perde kaplamış gibi kör olmuşçasına davranırsanız tohum öylece kalır hatta çürür ve bir daha yeşermesi mümkün olmayabilir.
Rahman Suresi 29. ayet: "Göklerde ve yerde bulunan her canlı tüm ihtiyaçlarını O’ndan ister. O ise, sayısız isim ve sıfatlarıyla her an sınırsız tecellî ve yaratma hâlindedir.
Ankebut Suresi 19.ayet: “Peki onlar, Allah’ın yaratmayı nasıl başlattığını, sonra onu ardarda sürdürdüğünü görmezler mi? Kuşkusuz bu, Allah için kolaydır.
Rum Suresi 27.ayet: “Varlığı ilkin yaratan, sonra bunu tekrar eden O’dur ve bu O’nun için pek kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce sıfat O’nundur. O mutlak galiptir, hikmet sahibidir.”
Ha son olarak, Allah’ın varlığı bir inanç konusudur. Peki doğa kanunlarını mutlak doğru kabul etmek de yukarıda bahsettiğimiz gibi inanç konusu değil midir? Yani bir nevi natüralist insanlar doğa yasalarını tanrı kabul etmiyor mu?
Yunus Suresi 66.ayet: “Bilesiniz ki göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Allah’ı bırakıp da O’na ortak koştukları sözde tanrılara tapanlar neyin peşinden gidiyorlar? Onlar yalnızca kuruntularının peşinden gidiyorlar ve sadece yalan söylüyorlar.”